Nafaka Artırım İstinaf Dilekçesi 1
…….BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİNE
GÖNDERİLMEK ÜZERE
………..AİLE MAHKEMESİNE
ESAS NO :
DAVACI :
DAVALI :
KONU : ……..Aile Mahkemesi’nin 2020/E. ve 2021/K. Sayılı ilamının kaldırılması talepli istinaf dilekçemizdir.
AÇIKLAMALAR :
………10. Aile Mahkemesinin Esas, numaralı tarihli kararında davalı ile boşanmamıza karar verilmiştir. Müşterek çocuğumuz Eren‘in velayeti tarafıma verilmiş olup bu dava sonucunda davalı tarafından aylık 450.00 TL tutarında iştirak nafakası ödenmesine karar verilmiştir. Sonrasında ………….6. Aile Mahkemesinin. sayılı Sayılı kararıyla birlikte söz konusu iştirak nafakası 600 TL olarak belirlenmiştir. Belirlenen nafaka miktarının üzerinden 5 yıl geçmesi ve çocuğumun değişen ihtiyaçlarını karşılama noktasında yetersiz kalmaya başlaması sebebiyle açmış olduğum …………….3 . Aile Mahkemesinde 2020/E. sayılı nafaka artırım davası red edilmiştir.
Ancak zamanla hükmedilen nafaka miktarı çocuğumun da büyüyüp ihtiyaçlarının artmasıyla yeterli olmamaya başlamıştır. Hükmedilen nafaka miktarının üzerinden yaklaşık 5 yıldan fazla bir süre geçmiştir bu süre içerisinde çocuğum okula başlamış buna paralel olarak eğitim ve giderleri de artmıştır.
Değişen ekonomik koşullar , hayatın pahalılaşması ve ülkemizin de içinde bulunduğu bütün Dünyada etkisini gösteren ve Dünya Sağlık Örgütünce de ‘’Pandemi’’ olarak kabul edilen Covid-19 salgını nedeniyle tüm dünyada ekonomik hayatı dahi durma noktasına getiren bu durum karşısında bütün insanlık olarak hayatın adeta bir ‘’ekmek kavgası’’ na dönmüş olduğu aşikardır. Hal böyleyken çocuğumun ihtiyaçlarını karşıla noktasında mevcut ekonomik durumda oldukça zorlanmaktayım.
Ayrıca Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2014/12606 E. 2015/466 Kararında ‘’ iştirak nafakasının en son artırıldığı 29.05.2009 tarhinden, nafaka artırım davasının açıldığı tarih arasında da yaklaşık 4,5 yıl geçmiştir. Bu süre içerisinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları değişmiş, müşterek çocuğun yaşı büyümüş, ihtyaçları ve eğitim giderler doğal olarak artmış, paranın alım gücü de en azından enflasyon oranında değer kaybına uğramıştır. Hal böyle olunca mahkemece; tarafların gerçekleşen ekonomik ve sosyal durumları, nafakaların nitelği, müşterek çocuğun yaşı ve ihtyaçları, günün ekonomik koşulları nazara alınarak, TMK’nun 4.maddesnde vurgulanan hakkaniyet ilkesne uygun şekilde artırıma karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu davanın tümden reddedilmiş olması usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir…’’ belirtmiştir.
Bununla birlikte kendime ait bir evim yok halihazırda kirada oturmaktayım. Salt işçilik ücretimle geçimimi sağlamakta zorlanmaktayım çoğu zaman ailemden ekonomik destek almak zorunda kalıyorum . Davacı ise polis memuru olarak Devlet güvencesi altında çalışmakta 2021 yılı için en düşük polis memuru maaşının 6.883,00 TL olduğu ve bununla birlikte görev bölgesi sebebiyle terör tazminatı aldığı düşünülecek olursa davalının ekonomik ve sosyal durumunun benim aksime çok daha iyi bir durumda olduğu açıktır.
Hayatımın devamını idame ettirmek için çalışmak zorundayım ve bu sebeple günün büyük bir kısmında evde olmadığım için çocuğuma bakıcı tutmak zorunda kaldım ve bu bakıcı gideri mahkemeye sunmuş olduğum delillerde de açıkça görüleceği üzere üzerimde büyük bir maddi külfet oluşturmakta.
Türk Medeni Kanunu 331. Madde ‘’Durumun değişmesi hâlinde hâkim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır. ‘’ hükmü uyarınca tarafların mali durumlarının değişmesi durumunda nafaka miktarı yeniden belirlenebilir. Yukarıda izah ettiğimiz üzere davalının maddi durumu oldukça iyi olmasına rağmen halen 2016 yılında belirlenmiş olan 600,00TL iştirak nafakası dışında müşterek çocuğumuz için hiçbir yardımda bulunmamaktadır.
NETİCE-İ TALEP : Yukarıda izah edilenler ile sayın mahkemenin resen gözeteceği hususlar neticesinde hukuka ve usule aykırı …………….Aile Mahkemesinde 2020/E. sayılı ilamının istinafen tetkikini ve KALDIRILMASINI saygılarımla arz ve talep ederim.
Davacı
Nafaka Artırım İstinaf Dilekçesi 2 (Davacı Yönünden)
……………BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ İLGİLİ HUKUK DAİRESİNE
Gönderilmek Üzere
………….AİLE MAHKEMESİNE
ADLİ MÜZAHERET TALEPLİDİR.
Dosya No:
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
KONU : …………Aile Mahkemesinin 12 sayılı dosyasının 13 tarihli kısmen kabul kararı usul ve yasaya aykırı olduğundan, istinaf yasa yolu neticesinde kararın KALDIRILARAK, davanın kabulüne karar verilmesi talebimizi içerir dilekçemizdir.
AÇIKLAMALAR
Müvekkil ile davalı …………..Aile Mahkemesi’nde görülen 14 Sayılı dosya neticesinde anlaşmalı boşanmışlardır. Boşanma davasında tarafların müşterek çocukları olan 04.03.2017 doğum tarihli İdil’in velayetinin davacı anneye verilmesine, tarafların anlaşmış oldukları 250 TL iştirak nafakası her ay davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Mezkur kararda hükmedilmiş 250 TL nafakanın her yıl TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranına göre arttırılmasına karar verilmemiştir. Paranın alım gücü, enflasyon oranları, müşterek çocukların yaşı ve sair hususlar sonucu müvekkilin ve müşterek çocuğun ihtiyaçları çok fazla artmıştır. Bu sebeple tarafımızca …………..Aile mahkemesinde 16 Sayılı nafaka artırım talepli dava açılmıştır. Yapılmış olan yargılama neticesinde müşterek çocuk İdil için aylık 250 TL iştirak nafakası 150 TL artırılarak 400 TL’ye yükseltilmesine her yıl TÜFE oranında oranında artırılmasına karar verilmiştir. Mezkur karar hukuka ve hakkaniyete aykırı olup tarafımızca istinaf etme zorunluluğu hasıl olmuştur.
Müvekkil ile davalı tarafın boşanma davası 2018 yılında açılmış 2019 yılında karara bağlanmıştır. O günden bu güne döviz kuru katbekat artmış, buna bağlı olarak paranın alım gücü de bir hayli azalmıştır. Tüketici fiyat enflasyonu denilen bu hadise karşısında, lehine nafakaya hükmedilmiş olan tarafın, nafakanın hükmedildiği dönemdeki alım gücünü koruyabilmesinin sağlanması elzemdir. Müvekkil işsiz olup yetim aylığı ile geçinmektedir. Geçimini sağlayabileceği cüzi miktar yetim aylığı dışında maddi gelir kaynağı yoktur. Bu anlamda hükmedilmiş bulunan 250 TL iştirak nafakası günümüze uyarlamasının karşılığı ve alım gücünün 400 TL olmadığı izahtan varestedir. Nafakaya hükmedildiği tarihten bugüne paranın alım gücünün düşmesi olgusu bir kenara bırakıldığında dahi, müşterek çocukların yaşının ilerliyor oluşu ve bununla birlikte masraflarının/gereksinimlerinin/ihtiyaçlarının artıyor oluşu da su götürmez bir gerçektir. Tüm bunlar dikkate alındığında nafakanın günümüz koşullarına uyarlanmasında istinafa konu kararın hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğu anlaşılacaktır.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E. 2014/12606 K. 2015/466 T. 13.1.2015 “iştirak nafakasının en son artırıldığı 29.05.2009 tarihinden, eldeki artırım davasının açıldığı tarih arasında da yaklaşık 4,5 yıl geçmiştir. Bu süre içerisinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları değişmiş, müşterek çocuğun yaşı büyümüş, ihtiyaçları ve eğitim giderleri doğal olarak artmış, paranın alım gücü de en azından enflasyon oranında değer kaybına uğramıştır. Hal böyle olunca mahkemece; tarafların gerçekleşen ekonomik ve sosyal durumları, nafakaların niteliği, müşterek çocuğun yaşı ve ihtiyaçları, günün ekonomik koşulları nazara alınarak, TMK’nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun şekilde artırıma karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu davanın tümden reddedilmiş olması usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir. O halde mahkemece yapılacak iş; İştirak nafakası yönünden; çocuğun yaşı, okul durumu ve zorunlu ihtiyaçları, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, özellikle velayet kendisinde bulunan annenin de nafakaya ihtiyaç duyduğu dikkate alınarak “hakkaniyete” uygun bir miktar artırıma karar vermek olmalıdır.”
Yine mezkur kararda gerekçe olarak hakkaniyet ilkesi gösterilmiş olup talebimiz doğrultusunda çocuğun ihtiyaçları ve müvekkilin işsizliği dikkate alındığında hangi gerekçeler ile 150 TL artırım yapıldığına ilişkin tek bir gerekçe sunulmamıştır. Tarafımızca belirlenen artırım miktarının neye dayandığı hangi haklarımızın gözetildiği anlaşılamamıştır. Sözde gerekçeye dayanarak karar verilmiş olup müvekkilin gerekçeli karar hakkı ihlal edilmiştir.Türk Anayasası’nın 141. maddesi “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır” hükmünü amirdir. HMK’nın 27. maddesinde ise dinlenilme hakkı kapsamında, “Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesi” düzenlenmektedir.HMK’nın 297. maddesinin 1. fıkrasının c bendine göre; “Tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kararda gösterilmelidir”. Mahkeme kararlarının gerekçeli olması adil yargılanmanın temel unsurlarından biri olup, hukuk devletinin ve hukuki güvenlik ilkesinin de bir gereğidir. Gerekçe, doyurucu olmalı, kararın neden, nasıl, hangi hukukî gerekçeyle ve hangi deliller değerlendirilmek suretiyle verildiği hususlarını içermelidir. Bu konuda Yargıtay’ın da bir çok kararı mevcuttur;
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E. 2006/13045 K. 2006/13388 T. 17.11.2006 “HUMK.nun 388 ve T.C. Anayasasının 141/III. maddeleri hükmünce bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerekir. Gerekçeden amacın ne olduğu ise anılan maddenin 3.fıkrasında gösterilmiştir. Karar yerinde tarafların iddia ve savunmalarından çıkartılan sonucun ve bunlardan hangisinin üstün tutulduğu ve bunun hangi hukuki sebebe dayandırıldığı yazılmadan kararın gerekçeli olduğundan söz edilemez. Aksi halde hukuki anlamda bir gerekçe değil, sözde gerekçenin varlığı kabul edilir.”
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi E. 2003/1880 K. 2003/5287 T. 6.11.2003″ T.C.Anayasası’nın 141/son ve HUMK.nun 388 ve 389.maddeleri uyarıca her türlü kararın gerekçeli yazılması zorunludur. Özellikle yasanın 388.maddesinde yazılan bir kararda hangi hususların bulunması gerektiği ayrıntılı ve gerekçeli olarak gösterilmiştir. İnceleme konusu mahkeme kararı ise, yasanın aradığı hususları taşımamaktadır. Bu şekilde yazılan bir kararda gerekçeden değil “sözde gerekçeden” söz edilebilir. Bu husus usule esaslı aykırılık teşkil eder.”
3- Yukarıda açıklamış olduğumuz nedenler doğrultusunda hukuka ve hakkaniyete aykırı kısmen kabul kararının kaldırılarak davamızın kabulünün talep etmekteyiz.
HUKUKİ SEBEPLER : TBK, HMK ve sair tüm mevzuat
SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda arz ve izah olunan ve re’sen gözetilecek sebeplerle; …………..Aile Mahkemesi’nin 16 sayılı nafakanın artırımına yönelik kısmen reddolunan kararın istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına, yeniden yargılama sonucunda tam miktar üzerinden davanın kabul edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini vekil sıfatıyla sunar ve dileriz.
Davacı Vekili