Ziynet eşyası, düğünde damat ve yakınları tarafından geline takılan altın, gümüş gibi takıları ifade eder.
Çeyiz eşyası ise düğünde ve sonrasında geline alınan, gelinin bizzat kendisinin aldığı veya gelinin yanında getirdiği eşyaları ifade eder.
Ziynet ve çeyiz eşyaları hukuken kadın tarafa bağışlanmış, hibe edilmiş sayılmaktadır. Dolayısı ile bu tür mal ve eşyalar kadının kişisel malı sayılmaktadır.
Ziynet Eşyaları (Düğün Takıları) Hangi Tarafa Aittir?
Yargıtay Genel Kurulu, nişan ve düğün sırasında geline takılan ziynet eşyalarının geline ait olduğunu kararlaştırmıştır. Hukuk Genel Kurulu, ancak rızası ile bozdurulup ev ihtiyaçlarına harcanan ziynet eşyalarının iadesinin istenemeyeceğini bildirerek şu kararı verdi: “Davacı kadın, davalı eşinde kalan ziynet ve eşyalarının iadesini talep etmiştir. Evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun, ona bağışlanmış sayılır, iadesi gerekir. Ancak Borçlar Kanunundaki bağıştan rücu sebepleri varsa iadesinden vazgeçilebilecektir.
Ancak şöyle bir istisna vardır: Kadın taraf ortak konutu tasarlayarak terk etmiş ise, ziynet eşyalarını da yanında götürmüş kabul edilmektedir. Bu durumda ziynet eşyalarının iadesini talep eden kadın öncelikle ziynet eşyalarının ortak konutta kaldığını veyahut bu tür eşyalara koca tarafından el konulduğunu kanıtlamalıdır. Bu durumda hukuki karine kadının lehine bulunmakta dolayısı ile ispat yükü kadın tarafa düşmektedir. Kadın şahit ve tanık beyanları ile bu durumu ispat edebilecektir. Tam tersi durumda ise yani kadın evden zorla kovulmuş veya gönderilmiş ise ziynet eşyalarının erkek tarafında kaldığı kabul edilir. Bu durumda ise aksini kanıtlamak (ispat yükü) erkek tarafa düşmektedir.
Ziynet eşyaları erkeğin uğraştığı iş için bozdurulup harcanmış ise erkeğin ziynet eşyalarını iade borcu devam edecektir. Erkek bu yükten kurtulmak için “kadının rızası ile geri ödemek şartı olmadan bu eşyaların işe yatırıldığını” kanıtlamak zorundadır. Burada ispat yükü erkek tarafındadır.
Yukarıda ilk maddede belirttiğimiz Yargıtay kararından da anlaşılacağı üzere nişan ve düğün esnasında geline takılan tüm takılar ona bağışlanmış sayılacak ve gelinin kişisel malı niteliğini kazanacaktır. Dolayısı ile bu tür ziynet eşyalarına koca tarafından el koyulmuş ise boşanma davası ile ziynet eşyalarının bedelinin iadesi talep edilmelidir. Öyle ki kocaya takılan takılar dahi kadına ait ziynet eşyası niteliğinde sayılmaktadır. Hakim kanunda bu konu hakkında açık bir ibare bulunmadığından dolayı, bulunan bölgedeki örf ve adet doğrultusunda kararını verecektir. İlgili yargıtay kararında da bu husus şöyle dile getirilmiştir:
Tarafların oturdukları bölgede,düğünde kim tarafından takılmış olursa olun, takılan ziynet eşyalarının geline ait olduğunu kabule elverişli, istisnasız herkes tarafından uyulan, istikrar kazanmış, örf ve adet varsa, kadını hukuki hamil kabul etmek gerekir. Eksik tahkikatla, kocanın üzerine takılan eşyanın kocaya ait kabulü ile kadından istirdadına karar vermek isabetsizdir.
“Menkul bir şeyin zilyeti onun maliki addolunur” ( M.K. 898 ). Taraflar bu karinenin aksini her türlü delil ile ispatlayabilirler. Mahkeme söz konusu ziynet eşyasının kocaya takıldığını belirleyip isteği kabul etmiş, ancak yargılama sırasında kadın örf ve adet gereği tüm ziynet eşyasının kim tarafından hediye edilirse edilsin geline ait olacağını savunmuştur. Medeni Kanunun 1. maddesi gereği Hakim Kanunda hüküm bulunmayan hallerde örf ve adet gereğince karar verme yetkisine sahiptir. Taraflar zilyetlik karinesinin aksini her türlü delil ile ispatlayabileceklerine göre.burada örf ve adetin tesbiti önem taşımaktadır. Tarafların oturdukları bölgede, düğünde kim tarafından hediye edilmiş olursa olsun, takılan ziynet eşyasının geline ait olduğunu kabule elverişli istisnasız herkes tarafından uyulan, istikrar kazanmış örf ve adet varsa, kadını hukuki hamil kabul etmek gerekir. Bu yön gözetilmeden örf ve adet araştırılmadan, eksik tahkikatla düğün sırasında kocanın üzerine takılan eşyanın kocaya ait kabulü ile kadından istirdada karar verilmesi doğru değildir.
Boşanma Davasında Çeyiz Eşyaları
Kız tarafın evlilik için ortak konuta beraberinde getirdiği her türlü eşya ya da satın aldığı her türlü mal mahkeme tarafından çeyiz kapsamında sayılmaktadır. Boşanma davasında çeyiz eşyalarının iadesi talep edilirken bu tür eşyaların bir listesi yapılarak mahkemeye sunulmalıdır. Listesi yapılan çeyiz eşyalarının tutarı davacı tarafından ortalama olarak hesaplanır ve harç yatırılır. İlgili harç yatırılmadan mahkeme bu davayı kabul etmeyecektir. En başta harç yatırılmamış ise mahkeme süre vererek bu harcın yatırılmasını isteyecektir.
Ziynet ve Çeyiz Eşyalarının Tespiti
Ziynet ve çeyiz eşyalarının neler olduğu, miktarları, hangi tür ve cinsten mallar olduğu iddia eden tarafından ispatlanmalıdır. Bu tür eşyaların miktar ve çeşidinin ispatı çeşitli deliller ile olabilir. Bu deliller şu şekilde sıralanabilir:
- Şahit,
- Çeyiz Senedi,
- Düğün Fotoğraf veya Videoları.
- Eşya Tespiti Talebi ( Mahkeme Kanalı)
Ziynet ve eşyaların ispatlanması aşamasından sonra ise hakim belirlediği bilirkişi aracılığı ile mal ve eşyaların dava tarihi itibariyle değerlerini hesaplatır. Davanın kabul edilmesi durumunda hakim ilgili eşyaları aynen veyahut misli ile davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verecektir.
Türk Medeni Kanununun 6. maddesi uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir.
Çeyiz eşyaları; misli eşyalardan ise de davacının seçimlik hakkı olup, bu eşyaları aynen isteyebileceği gibi sadece bedelinin tahsilini veya terditli olarak eşyaların mevcut olması halinde aynen, olmamaları halinde bedelinin tahsilini de isteyebilir. Hakim taleple bağlı olup, bu talebin dışında karar veremez.(7) Böyle bir durumda mahkemece eşyaların yıpranma paylarının düşülmesi sonucu belirlenecek bedele hükmedilmesi gerekir.
Ziynet Eşyalarının Hukuki Karine Durumu
Hayat deneylerine göre olağan olan ziynet eşyası niteliğinde eşyaların kadının üzerinde olması ya da evde saklanması veyahut muhafaza edilmesidir. Bu tür eşyaların kocanın zilyetliğinde bırakılması veyahut muhafaza edilmesi hayatın olağan akışına aykırı düşmektedir. Dolayısı ile kadın ziynet eşyalarının erkek tarafından alındığı iddiasını kanıtlamalıdır. Diğer taraftan ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Dolayısı ile kadın ziynet eşyalarının varlığını, bunların zorla elinden alındığını veya evde kaldığını ispatlamakla yükümlüdür.
Ziynet Eşyalarının İadesi Talebi Örneği
Ziynet eşyası talebi bu şekilde liste halinde teker teker fiyatları ve gramları ile açıkça belirtilmelidir.
a)5 adet 22 ayar Adana burma bilezik, 1 adedi 20.00 gr’dan toplam 8.030,00 TL,
b)2 adet 22 ayar bilezik, 1 adedi 15.00 gr olmak üzere toplam 2.409,00 TL,
c)1 adet 14 ayar takı bileziği 4.50 gr’dan toplam 288,00 TL,
d)1 adet 22 ayar set takım, 55,00 gr’dan toplam 4.416,50 TL,
e)10 adet çeyrek altının 1 adedi 141,00 TL den toplam 1.410,00 TL’nin aynen; olmadığı takdirde bedeli olan 16.553,50 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini…
Ziynet Eşyaları ile İlgili Yargıtay Kararları
ÖZET : Eşyalar aynen davacıya iade edilmeyip bedellerinin ödenmesi söz konusu olabilecektir. Bu bakımdan kabul edilen eşyaların değerlerinin ayrı ayrı kararda gösterilmesi gerektiği gibi, aynen iadenin mümkün olmaması halinde bedele hükmedilmesi gerekir. Geri istenebilmesi için, mal rejiminin sona ermiş olması gerekmez. ( E. 2005/5282)
ÖZET : Dava, çeyiz ve ziynet eşyası istemine ilişkindir. Tercih hakkı bulunan davacı çeyiz eşyalarının aynen teslimini isteyebileceği gibi bedelini de isteyebilir. Çeyiz eşyalarının bedeli istendiğine göre, yıpranma bedelleri düşülerek eşyaların değerine hükmedilmelidir. (E. 2008/2-525)
ÖZET: TÜRK MEDENİ KANUNU’NUN 6. MADDESİ HÜKMÜ UYARINCA, KANUNDA AKSİNE BİR HÜKÜM BULUNMADIKÇA, TARAFLARDAN HER BİRİ HAKKINI DAYANDIRDIĞI OLGULARIN VARLIĞINI KANITLAMAKLA YÜKÜMLÜDÜR. ZİYNET EŞYALARI NİTELİKLERİ İTİBARİYLE SAKLANABİLEN, TAŞINABİLEN EŞYALARDAN OLDUĞUNDAN, KURAL OLARAK KADININ ÜZERİNDE BULUNDUĞU KABUL EDİLMELİDİR. ( 2008/544 E. )
Altın ve Çeyiz Eşyalarına İlişkin Dava Boşanma Davasının Eki Niteliğinde Değildir
Eldeki ziynet ve çeyiz eşyalarının tazminine ilişkin dava boşanma davasının eki niteliğinde değildir. Bu nedenle davacının altın ve ziynet eşyaları üzerindeki hakkından vazgeçtiği kabul edilemez. Taraflar arasında görülerek kesinleşen boşanma kararı kesin hüküm teşkil etmediğinden, altın ve ziynet eşyalarının tazmini için dava açılmasına engel değildir.
Davalı – karşı davacı, düğünde takılan ve kendisine ait olan ziynet eşyalarının bedelini istemiştir. Bu istek boşanma davasının eki niteliğinde olmadığından, boşanma gerçekleşmese dahi talep edilebilir.Talebin esası incelenmelidir.
Ziynet ve Çeyiz Eşyalarının Hüküm Fıkrasında Ayrıntılı Gösterilmesi Gereklidir
Davacı, dava konusu bilezik ve çeyiz eşyalarının aynen iadesini, olmadığı takdirde bedellerinin davalıdan tahsilini istemiştir. Dava konusu çeyiz eşyaları misli eşyalardan değildir. Altın misli eşya ise de, kararda ayrıntılı gösterilmediğinden temini mümkün değildir. Hükmün infazı duraksamaya yol açacak nitelikte olduğundan bozmayı gerektirmiştir.
Çeyiz Eşyaları Zamanla Yıpranıp Değer Kaybına Uğrar, Misli Hesabı Buna Göre Yapılmalıdır
TARAFLAR ARASINDAKİ UYUŞMAZLIK, EŞYALARIN MEVCUTSA AYNEN İADESİNE VEYA BEDELİNİN TAHSİLİNE İLİŞKİNDİR. DAVAYA KONU MİSLİ NİTELİKTEKİ EŞYALAR ZAMAN İÇERİSİNDE YIPRANIP DEĞER KAYBINA UĞRADIĞINDAN YIPRANMA PAYININ HESAPLANIP DÜŞÜLMESİ GEREKİR.
Ziynet Bedeli Hakkında Faiz Talebi Yok İse Talep Aşılarak Hüküm Kurulamaz
Davacı talep ettiği ziynetleri dava dilekçesinde saymıştır. Talep aşılarak hüküm kurulamaz. Davacının ziynetlerle ilgili aynen iade isteği yoktur. İstek dışına çıkılarak aynen iadeye karar verilemez. Davacının ziynetlerin bedeline ilişkin faiz talebinin bulunmadığı gözetilmeden ziynet bedellerine yasal faiz yürütülmesine karar verilmesi de hukuka aykırıdır.
Evden Apar Topar Gönderilen Eşin Ziynet Eşyalarını Yanına Aldığı Beklenemez
Davacıya ait ziynetleri kayınvalidenin çantasında ve kasasında saklandığı, belirli ziyaretlerde kayınvalidenin onayı ile davacının takılarını takmasına müsaade edildiği, özel durumun sona ermesinden sonra da ziynetlerin kayınvalidece teslim alındığı, karı – kocanın akşamdan akşama evlerine gittikleri, kayınvalidenin taraflar üzerinde mutlak bir baskı ve egemenliğinin bulunduğu, ziynetleri davalı adına alıkoyduğu, davacının annesini ziyaret etmek üzere bırakıldığı, bir daha eve alınmadığı, davacının eşyalarını almak üzere anahtar istediği, eve gittiğinde davalının kendisine ait tüm eşyaları aldığının tespit edilmiş olması nedeniyle, davacının ziynetlerini alamadan ve esasen ayrılış nedeniyle almasını gerektiren bir nedenin ve ortamın bulunmaması da gözetildiğinde, ziynetlerin kayınvalidenin kasasında kaldığının kabulü gerektiğinin düşünülmemesi de isabetsizdir.
Ziynet Eşyalarının İspat Külfeti Kime Aittir
Somut olayda; davacı-kadın, davalı-koca ile boşandıklarını, ziynetlerinin iade edilmediğini iddia etmiş, davalı-koca ise dava konusu edilen ziynetlerden bir kısmının evlilik birliği içerisinde davacı-kadının rızası ile tüp bebek tedavisi ve grev zamanında evin giderleri için bozdurularak kullanıldığını savunmuştur. Esasen, dava konusu edilen ziynetlerin bir kısmının davalı-kocanın savunduğu gibi evlilik birliği içerisinde kullanıldığı hususu yerel mahkeme ile özel daire arasında da uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık ispat külfeti noktasında toplanmaktadır.
İspat külfetinin hangi tarafta olduğu hususunun, yukarıda bahsedilen hukuki düzenleme çerçevesinde çözümlenmesi gerekmektedir. Buna göre, ziynet eşyalarının iade edilmediği vakıasından lehine hak çıkartan taraf davacı-kadındır. Dolayısı ile davacı-kadının ziynetlerin kendisine iade edilmediğini kanıtlaması gerekir. Ancak somut olayda davalı-koca talep edilen ziynetlerden bir kısmının bozdurulduğunu kabul ettiğine göre, artık bozdurulan ziynetlerin davacı-kadın tarafından iade edilmemek üzere rıza ile verildiği vakıasının ispatı davalı-kocadadır. Bu durumda, bozdurulan bu ziynetlerin davalı-kocaya bağışlandığı hususunun lehine hak çıkacak taraf olan davalı-koca tarafından kanıtlanması gerekir. İspat külfeti davalı-kocadadır ve ziynetleri davalı, davacı-kadına iade ile mükelleftir. Mahkemece bu yön üzerinde durulmadan ziynet eşyalarına ilişkin talebin tümünün reddedilmesi doğru değildir. ( 2013/1153, 2014/851 )
Hukuk Genel Kurulu’nun 28.01.2004 gün ve 2004/13-73 E., 2004/29 K.sayılı kararında da aynı ilkeler benimsenmiştir.
Belirsiz Alacak Olarak Açılan Ziynet Eşyası Davası
Ziynet alacağı talebi belirsiz alacak olarak açılabilir mi? Bu konuda Yargıtay düğün takısı alacağı davasının belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını söylemektedir. Dava dilekçesinde talep edilmeyen bir alacağın ıslah dilekçesi ile istenilmesi mümkün değildir. Örneğin 7 adet 22 ayar bilezik talepli dava dilekçesi ile dava açtık diyelim. Sonradan kuyumcu bilirkişinin tespit ettiği 2 adet adana burmasını ıslah dilekçemiz ile talep edemiyoruz.
Davaya konu edilen ziynet eşyaları ile çeyiz eşyalarının tarafına aynen iadesini, olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 5.000 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalılardan müşterek müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş;29.06.2015 havale tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 63.613 TL’ye yükseltmiştir. ( 2017/16816 E., 2017/18177 K. )
Ziynet Konusu Alacağın Kısmen Kabulü Durumunda Yargılama Gideri
Davacı tarafından, davalı aleyhinde toplam 28.085, 00 TL alacağın tahsili istemiyle dava açılmış ve dosya kapsamındaki bilirkişi raporunun hükme esas alındığı belirtilerek, 26.080,00 TL üzerinden karar verilmiştir. Bu durumda mahkemenin “davanın kısmen kabul kısmen reddi” şeklinde hüküm kurması, kabul ve reddedilen kısım üzerinden hesap edilecek yargılama gideri ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca nispi vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken…
Ziynet Eşyaları Talebinin Islah ile Değiştirilemeyeceği
Davalı- karşı davacı (kadın), dava dilekçesinde, ziynet eşyası olarak; 8 adet 22 ayar her biri 23 gram … burma bilezik, 60 adet çeyrek altın ve 7 adet 22 ayar her biri 12 gram bilezik talebinde bulunmuştur. Bu talepler bakımından fazlaya ilişkin haklarını da saklı tutmamıştır.
Ziynet alacağı boşanmanın eki niteliğindeki bir talep değildir. Davalı-karşı davacı kadının ziynet alacağı davası yönünden 29.04.2015 tarihli ıslah dilekçesiyle, dava dilekçesinde yer almayan ziynet eşyalarından 1 adet 14 ayar 30 gram set takımı, 2 adet alyans ve 1 adet yüzüğü daha talep etmesi, bu eşyaları, usulüne uygun şekilde açılmış bir davanın konusu haline getirmeyeceği gibi ıslah yoluyla dava dilekçesinde bulunmayan yeni taleplerin eklenmesini de mümkün kılmaz. O halde mahkemece, varlığı ispatlanmış dava dilekçesinde talep edilen münhasıran 8 adet her biri 23 gram 22 ayar … burma bilezik, 7 adet 14 ayar bilezik ve 28 adet çeyrek altın yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken, dava dilekçesindeki talep aşılarak 1 adet 14 ayar 30 gram set takımı, 2 adet alyans ve 1 adet yüzüğü de kapsayacak şekilde, kadının ziynet alacağı davasının yazılı olduğu haliyle kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. ( 2016/6290 E. , 2017/14824 K.)
Başta Talep Edilmeyen Ziynet Alacağı Islah ile Talep Edilemez
Davacı kadının, dava dilekçesinde “ziynet eşyalarına” ilişkin bir talebi bulunmamaktadır. Davacı bu hususa ilişkin talebini ilk defa 19.09.2014 tarihli ıslah dilekçesinde ileri sürmüştür. Bu talep, boşanmadan bağımsız, onun fer’isi niteliğinde olmayan, asli bir talep niteliğindedir. Islahla mevcut ve görülmekte olan davaya ondan bağımsız ikinci bir dava ilave edilemez. Davacının sonradan harcını yatırmış olması talebi dava haline getirmez.(2016/7622 E. , 2017/14437 K )
Dosyanın incelenmesinde; davacı tarafın dava dilekçesinde; 1 adet bilezik, 1 adet altın saat, 1 takım altın küpe, 1 adet alyans, 1 adet tek taş yüzük ve 1 adet çeyrek altının aynen yada bedelinin iadesine yönelik talepte bulunduğu, ancak, hükme esas alınan bilirkişi raporunda ziynet eşyası 1 adet kolye ile 5 adet fazladan çeyrek altın eklenerek kıymet takdir edildiği, davacının 21.12.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile bilirkişi raporunda belirtilen bedel yönünden talebini ıslah ettiği ve yerel mahkemenin de bu rapora istinaden hüküm tesis ettiği anlaşılmaktadır.
Buna göre mahkemece, davacının dava dilekçesinde ziynet eşyalarına yönelik aynen iade talebinin 1 adet bilezik, 1 adet altın saat, 1 takım altın küpe, 1 adet alyans, 1 adet tek taş yüzük ve 1 adet çeyrek altın ile sınırlı olduğu ve dava konusu edilmeyen eşyalar yönünden ıslahla talebin genişletilmesi mümkün olmadığı, kaldi ki davacının ıslah dilekçesindeki talebinin yalnızca bedel artırımına yönelik olduğu nazara alınarak davacının talep ettiği eşyalarla sınırlı olacak şekilde hüküm kurulması gerekirken; 1 adet kolye ve 5 adet fazla çeyrek altın yönünden taleple bağlılık kuralına aykırı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. (2016/6315 E. , 2017/17405 K. )
Ziynet Eşyaları Cins, Nevi ve Tutar Bakımından Açıkça Belirtilmelidir
Tanık beyanlarına göre her biri 23 gr 22 ayar 10 adet bilezik ve 50 adet çeyrek altının davalı erkek tarafından kadından alındığı, sonrasında iade edilmediği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu duruma göre davacı kadına düğünde takılan ve iade edilmediği Tanık beyanlarıyla da anlaşılan her biri 23 gr 22 ayar 10 adet bilezik ve 50 adet çeyrek altından ibaret ziynet eşyalarına ilişkin bilirkişi raporu alınması ve belirlenen ziynetler yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
Ziynet Eşyalarının Sayısının Tanık Beyanlarıyla İspatlanması
Tanık beyanlarıyla varlığı ispatlanan 8 adet bilezik ve zincirin davalı-davacı kadının açtığı dava tarihi itibariyle değerlerinin belirlenerek davacı-davalı erkekten tahsiline karar verilmesi gerekir.
Ziynet Eşyası Kişisel Maldır, Mal Rejimi Sona Ermeden Talep Edilebilir
Davacının ziynet eşyasını yönelik isteği “kişisel malın” iadesine yöneliktir. Edinilmiş mallara katılma rejimi, eşlerden her birinin diğer eşte kaldığını veya diğer eş tarafından kullanıldığını ileri sürdüğü kişisel malın aynen iadesi veya bedelinin iadesini isteme hakkını engellemez. Eşler, kişisel mallarıyla ilgili isteklerini rejim sona ermeden, tasfiye söz konusu olmadan da ileri sürebilirler.(1)
Evlenme sırasında kadına davacı ve yakınları tarafından takılan altınlar, kadına bağışlanmış sayılırlar. Hu bakımdan bu altınlar kadının kişisel malıdırlar.(3)
2002’den Sonra Gönderilen Paralarla Alınan Altınlar Edinilmiş Maldır
Davacı kişisel eşyalarının ve gönderdiği para ile alınan altınların mevcutsa aynen değilse bedellerinin, yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir. 01.01.2002 tarihinden sonra gönderilen para ile alman altınlar varsa, bu altınların edinilmiş mal oldukları açıktır. O halde kişisel eşyalarla, edinilmiş malları tanık beyanları ve alınma tarihlerine göre belirlemek, kanıtlanan kişisel eşyalar yönünden davayı kabul etmek, dava konusu edinilmiş mallar varsa bu mallar ile ilgili olarak da açılan boşanma davası sonucunu beklemek gerekir.(2)
Evlilik Sırasında Kadına Verilen Para Bağış Sayılır, Kadının Kişisel Malıdır
Evlilik sırasında kayınpeder tarafından geline verilen para bağış sayılır. Bu sebeple, mezkur para kadının kişisel malıdır.(4)
Ziynet Eşyası Açıkça Erkeğe Bağışlanmışsa Erkeğin Kişisel Malıdır
Ziynetler; açıkça erkeğe bağışlanmış olmadıkça, kadının kişisel malı sayılırlar.(5)
Ziynet Eşyaları Ev İhtiyacına Harcanmışsa Geri İstenemez
Kadın ziynet eşyalarını kendi isteği ile, evin ihtiyaçları için harcanmak üzere kocasına vermiş ise; artık onları ve bedellerini isteyemez.(6)
Ziynet Eşyasının Kadının Üzerinde Olması Olağan Olandır
Hayat deneylerine göre olağan olanın bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle, evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi, evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak, normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir.(8)
İspat yükü kendisine düşmeyen taraf diğer tarafa yemin teklif ederse, diğer taraf yemin etmiş bile olsa, bu yemin geçersizdir.
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı Mehmet ile müvekkili Merve’nin 17.08.2007 tarihinde evlendiklerini, düğünden bir gün sonra davalı Mehmet ve annesi davalı Şaziye’nin, düğün merasiminde takılan ziynetleri ve parayı müvekkilinin elinden zorla aldıklarını, davalı Mehmet’in ziynetleri bozdurup, parasıyla babası Kadir’e tarımsal ekipman satın aldığını, ziynetlerin ve paranın müvekkiline iade edilmediğini belirterek; fazlaya ilişkin haklarını saklı tutup; ziynet eşyalarının ve düğünde takılan paranın müvekkiline aynen iadesini, bunun mümkün olmaması halinde 61.728,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; müvekkili Mehmet ile davacının 19.01.2012 tarihinde boşandığını, huzurdaki davanın 07.06.2013 tarihinde açıldığını, davanın bir yıllık zamanaşımı süresi içinde açılmadığını, diğer taraftan, ziynet eşyalarının davacının elinden zorla alınmadığını, davacının ziynet eşyalarını kendi isteği ve rızasıyla iade edilmemek üzere verdiğini, ziynetlerin bir kısmının 22.01.2009 tarihinde 8.340,00 TL’ye bozdurulduğunu, bu paranın 1.700,00 TL’sinin müşterek çocuk adına açılan banka hesabına yatırıldığını, bir kısmının da 12.02.2010 tarihinde 5.260,00 TL’ye bozdurulduğunu, bu para ile davacının tedavisinin yaptırıldığını, davacının isteğiyle tatile çıkıldığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece; Şaziye ve Kadir aleyhine açılan davanın reddine, Mehmet aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile 50 adet çeyrek altın, 1 adet 22 ayar 60 gram set takım, 1 adet 22 ayar 40 gram bilezik, 12 adet 22 ayar 12,5 gram (150 gram) bilezik, 11 adet 22 ayar 9 gram (99 gram) bileziğin davacıya aynen iadesine; aynen iade mümkün olmadığı taktirde 36.512,00 TL ile düğünde takılan 1.560,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı Mehmet’ten tahsiline karar verilmiş, hüküm, davalı Mehmet vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, ziynet eşyalarının aynen iadesi, bunun mümkün olmaması halinde bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Somut olayda; davacı Merve düğünde takılan ziynetlerin ve paranın elinden zorla alındığını ve iade edilmediğini iddia etmiş, davalı taraf ise, ziynetlerin davacının isteği ve onayı ile bozdurularak parasının davacının tedavisi, evin ihtiyaçları ve diğer giderler için harcadığını savunmuştur.
Davacı taraf iddiasını ispat etmek için tanık dinletmiş, davacı vekili 22.05.2014 tarihli celsede davalı tarafa yemin teklif edeceklerini beyan etmiş, 03.07.2014 tarihli celsede hazır olan davalı asiller, düğünde takılan bütün ziynet eşyalarının evin giderleri ve diğer ihtiyaçlar için bozdurularak harcandığı hususunda yemin etmiş, mahkemece, davalının, ziynet eşyalarını davacının rızası olmaksızın bozdurup, evin ihtiyaçları için harcadığından bahisle yazılı şekilde karar verilmiştir.
Bu bağlamda temyize konu uyuşmazlık; davacının ziynet eşyalarını, davalı Mehmet’e, iade edilmemek üzere verip vermediği, bu hususta ispat külfetinin davanın hangi tarafı üzerinde olduğu ve davacının, davalılara yemin teklif etmesinin ispat hukuku hükümlerine uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. İleri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir. İspat yükü, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer.
Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardan olduğu için evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Hayat deneyimlerine göre olağan olan bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz.
Diğer taraftan, düğün sırasında takılan ziynet eşyaları kim tarafından takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır. Bu eşyaların iade edilmemek üzere kocaya verildiği, kadının isteği ve onayı ile bozdurulup müşterek ihtiyaçlar için harcandığı hususu davalı tarafça kanıtlandığı takdirde, koca bu eşyaları iadeden kurtulur.
Bir vakıayı ispat yükü kendisine düşen taraf o vakıayı başka delillerle ispat edemezse diğer tarafa yemin teklif edebilir. Yani yemin teklifini ispat yükü kendisine düşen taraf yapar. Yemin teklifi davanın karşı tarafına yapılır. İspat yükü kendisine düşmeyen taraf diğer tarafa yemin teklif ederse, diğer taraf yemin etmiş bile olsa, bu yemin geçersizdir.
İspat yükü kendisine düşen taraf başlangıçta diğer delilleri ile birlikte yemin teklifinde de bulunabilir. Bu halde öncelikle diğer delilleri incelenir, bunlar ile iddia ispat edilirse yemin teklifine gerek kalmaz. Buna karşılık, diğer delillerle iddia veya savunmasını ispat edemezse, o zaman kendisine yemin teklifi hakkı kullandırılmalıdır.
Tüm bu bilgiler ışığında somut olay irdelendiğinde; davalı Mehmet, ziynet eşyalarını davacı Merve’nin isteği ve onayı ile bozdurduğunu ve davacıyla birlikte evin ihtiyaçlan, davacının tedavi masrafları, birlikte yapılan tatil için harcadıklarını iddia ettiğine göre bu hususu, yani, bozdurduğu ziynet eşyalarını, davacı Merve’nin kendisine iade edilmemek üzere verdiğini ispatlarsa, iadeden kurtulur.
Hal böyle olunca mahkemece, davalı Mehmet’e savunmasını ispat etme hususunda davacıya yemin teklif etme hakkı bulunduğu hatırlatılarak, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu, yukarıda açıklanan ilkelere aykırı olacak şekilde, davacının, davalı tarafa yemin teklif etmesi ve davalı asillerin de yemini eda etmeleri sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir. (Y3HD, 20.10.2015. E. 2015/4788, K. 2015/16227)
Hayatın olağan akışına aykırı düşeni ispat, bunu ileri sürene aittir.
altınların saklandığı kasayı en son Hayrettin tarafından banka kayıtlarıyla 11.2007 tarihinde boşanma davasından 15 gün önce açıldığının Mahkemece yapılan keşif ve bilirkişi incelemesiyle tespit edilmesine göre; boş olan kasadaki ziynet eşyalarının davalı/karşı davacı Hayrettin tarafından alınmış olduğu hususu hayatın ve olağan akışına uygun düşer. Hayatın olağan akışına aykırı düşeni ispat, bunu ileri sürene aittir. (Y8HD, 09.11.2015 t, E. 2015/13448, K. 2015/20074)
Ziynet Eşyalarıyla Eve Yapılan Katkı İddiası Hakkında Dava Açılmalıdır
Davacı taraf ziynetlerle katkının kabulü gerektiğini iddia etmiş ise de; ziynetlerle ilgili açılmış davacının herhangi bir davası veya isteği olmadığı gibi dosyada toplanan delillerle davacının ziynetlerle katkısı olduğu hususunda soyut tanık beyanları dışında bir delil yoktur. Ayrıca ne miktar ve nitelikte ziynetin hangi taşınmazın alımında ne zaman ve hangi oranda kullanıldığına ilişkin bir açıklama veya ispat da bulunmamaktadır. (Y8HD, 28.06.2011, E. 2011/2643, K. 2011/3780)
Ziynet Eşyası ile Yapılan Katkının Yetersiz Delil Nedeniyle Reddi
Davacı tarafından ziynet eşyaları ile alımda katkıda bulunulduğu iddia edilmişse de, davacı tarafın bu konuda sadece iki fotoğraf ibraz ettiği, bu fotoğrafta görünen ziynetlerin meskenin alımında kullanıldığı konusunda herhangi bir delil veya belge sunmadığı, ziynetlerle ilgili bilgi veren tek tanık beyanının ise soyut ve hükme esas alınacak nitelikte bulunmadığı dikkate alındığında mahkemece meskenin alımında ziynetlerin kullanılmadığının kabulü yerindedir. (Y8HD, 21.06.2011, E. 2010/7233, K. 2011/3613)
Ziynet Eşyası ile Yapılan Katkının Yetersiz Delil Nedeniyle Reddi
Toplanan delillere göre çalışmadığı ve geliri olmadığı belirlenen davacı kadının dava konusu aracın alımında kullanıldığını iddia ettiği ziynet eşyaları ile ilgili iddiasını kanıtlayamadığı, soyut ve duyuma dayalı tanık beyanlarının bu konuda ispat olarak kabul edilemeyeceği anlaşılmaktadır.
Dava konusu aracın alımında, davalı erkeğin evlenme öncesi sahibi olduğu taraflarca da kabul edilen murat serçe marka aracının satışından elde edilen gelir ile davalı tarafından bankadan çekilen kredinin kullanıldığının mahkemece kabulü de yerindedir.(Y8HD, 13.06.2011, E. 2010/5757, K. 2011/3446)
Davacı kadın ziynet eşyasının erkek tarafından zorla alındığını ispatla yükümlüdür.
Davacı kadın ziynet eşyasının erkek tarafından zorla alındığını ispatla yükümlüdür. Ziynet eşyalarının niteliği gereği kadının ortak konuttan ayrılırken yanında götürmesi hayatın olağan akışına uygun düşer. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden davacı kadın tanıklarının ziynet eşyaları konusunda görgüye dayalı bilgilerinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davacı kadın davaya konu ziynet eşyalarının erkek tarafından götürüldüğünü, elinden zorla alındığını ispat edememiştir. Bu durumda mahkemece, davacı kadının ziynet alacağı davasının reddi gerekirken, kabulü doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.(İlgili karar)
Davacı kadın ziynet eşyasının kayınvalidesi tarafından zorla alındığını ispatla yükümlüdür.
Davalı-davacı kadın evlenmeleri sırasında kendisine takılan altınların kayınvalidesinde kaldığını ileri sürmüş, davacı-karşı davalı koca ise, bunları eşinin evden ayrılırken götürdüğünü belirtmiştir. Davalı-karşı davacı kadın ziynetleri ile ilgili iddiasını ispatlamakla yükümlüdür. Dinlenen tanıkların beyanları kadından duyduklarına dayanmakta olup, altınların kayınvalidesinde kaldığını kabule elverişli değildir. Davalı-karşı davacı vekili diğer tarafa yemin teklif etmeyeceğini de beyan ettiğine göre altınlarla ilgili iddia ispatlanmamıştır. Bu durumda davalı-karşı davacının altınlara ilişkin talebinin reddi gerekirken yazılı şekilde kabul kararı verilmesi doğru bulunmamıştır. (İlgili karar metni)
Kaynak:
- Yargıtay 2. HD, 30.01.2006, Tarih ve E. 2005/16299 K. 2006/467 Sayılı
- Yargıtay 2. HD, 27.06.2005 Tarih ve E. 2005/7671 K. 2005/Zİ0010 Sayılı
- Yargıtay 2. II D, 01.02.2004 Tarih ve E. 2004/13251 K. 2004/145265 Sayılı
- Yargıtay 2. 2. D, 01.03.2001 Tarih ve E. 2001/1406 K. 2001/3358 Sayılı
- Yargıtay 2. HD, 18.03.1985 Tarih ve E. 1985/2254 K.1985/2560 Sayılı
- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 05.05.2004 Tarih ve E. 2004/ 4-249 K. 2004/247 Sayılı
- Yargıtay 6. HD, 26.05.2019Tarih ve E. 2009/2667 K. 2009/4902 Sayılı
- Yargıtay 6. HD, 25.03.2008Tarih ve E. 2008/544 K. 2008/3619 Sayılı