Av. Gökhan Yağmur | Makale

Katılma Alacağı Davasında Bilirkişi Raporuna Beyan

……………..AİLE MAHKEMESİ SAYIN HAKİMLİĞİNE

DOSYA NO:

BİLİRKİŞİ RAPORUNA KARŞI BEYANDA BULUNAN DAVALILAR:

VEKİLİ:

KONU: 11.01.2021 tarihli bilirkişi raporuna karşı beyanlarımız ve dosya kapsamına beyanlarımızdan ibarettir.

AÇIKLAMALAR:

Sayın bilirkişi 11.01.2021 tarihli bilirkişi raporunda …………..İli … MESKEN için davacı ve muris arasında 1/2 hisseli olarak satın alındığından karşılıklı olarak katılma alacağı doğacağından bu taşınmaz üzerinde katılma alacağı bulunmadığını tespit etmiştir.

Bahse konu taşınmaz için bilirkişinin tespitine katılıyoruz. Bu taşınmaz için istenen katılma payı alacağı hususunda haklılığımızı teyit eder nitelikte bilirkişi raporuna göre davacının katılma payı bulunmadığından katılma payı talebinin reddin gerekmektedir ve davacının buna bağlı olarak aile konutu şerhi, oturma ve intifa hakkı taleplerinin de reddi gerekmektedir. Davacının taşınmaza aile konutu şerhi konulması isteminin de reddi gerekmektedir.

Şöyle ki aile konutu şerhinin korumaları eşlerden birinin ölümü ile sona erer. Somut olayda zaten üzerinde bir aile konutu şerhi bulunmayan taşınmaza, murisin vefatından sonra aile konutu şerhi konulmasının hukuki bir yararı olmadığı gibi davacının tek amacı kanunda belirtilen aile konutu olarak şerh edilen taşınmazın sağ kalan eşe özgülenmesi maddesidir. Davacı sadece maddi çıkarlar ve kötü niyetle hareket ederek, eşinden kalan mirası davalılarla özellikle murisin üvey kızlarıyla paylaşmamak için aile konutu şerhi konulmasını talep etmektedir. Davacının hukuki yarar bulunmayan aile konutu şerhi, oturma ve intifa hakkı istemlerinin reddi gerekmektedir.

Sayın bilirkişi 11.01.2021 tarihli bilirkişi raporunda ………….İli, … MESKEN için ise davacı lehine 450.000 TL katılma alacağı tespit etmiştir. Ancak bilirkişinin bu hesaplaması usul ve yasaya aykırıdır. Şöyle ki asla kabul anlamına gelmemekle birlikte sağ kalan eş katılma alacağı veya değer artış/katkı payı alacağı nedeniyle alacaklı konumdayken, mirasçı sıfatı nedeniyle de borçlu konumdadır. Bu nedenle, sağ kalan eşin evlilikteki mal rejimi nedeniyle sahip olduğu alacak hakkı hesaplanırken, kendisinin de mirasçı olması nedeniyle miras payı oranında alacak miktarı indirilmelidir. Örneğin, aile mahkemesi tarafından 100 bin TL katılma alacağı hakkı olduğu tespit edilen sağ kalan eş mirasta 1/4 oranında pay sahibi olduğunda, miras payı oranında katılma alacağının borçlusu olacaktır. Bu nedenle, sağ kalan eşin katılma alacağının 1/4’ü indirilerek terekeden kendisine 75.000 TL katılma alacağı ödenmelidir. Daha sonra terekede kalan malvarlığı sağ kalan eş de dahil edilerek mirasçılar arasında paylaştırılmalıdır. Sayın bilirkişi bahse konu taşınmaz için davacının katılma payını hesaplarken davacının aynı zamanda mirasçı sıfatı nedeniyle borçlu olduğunu hesaba katmamış ve buna göre hesaplama yapmamıştır. Bilirkişinin hesaplaması açıkça hatalıdır.

Bilindiği üzere evliliğin eşlerden birinin ölmesi nedeniyle sone ermesi halinde sağ kalan eşin hem aile hukukundan hem miras hukukundan kaynaklanan hakları bulunmaktadır. Doktrindeki ağırlıklı görüş sağ kalan eşin katılma alacağı şahsi bir hak olduğundan mal rejiminin tasfiyesi terekenin tasfiyesinden önce yapılması gerektiğidir. Bu yüzden Yargıta sağ kalan eşin katılma alacağını belirlerken mahkemenin re’sen eşin miras payını düşerek hesaplama yapması gerektiğini belirtmiştir. .Y.8. HD. 2016/8527 E. 2016/ 9582 K. Ve 31.05.2016 karar tarihli kararında ”Diğer yandan evlilik ve mal rejimi ölüm sebebiyle sona ermiştir. Katkı payı borcu ölen eşin terekesinin borcudur.

Davacı da davalılarla birlikte ölen eşin 1/2 payı oranında yasal mirasçısı olarak tereke borcundan yasal miras payı oranında sorumludur. Bir başka anlatımla hesaplanan katkı payı alacağının 1/2 oranındaki bölümü için davacı aynı zamanda borçludur. Davacıda bir bölüm alacak için alacaklı ve borçlu sıfatı birleşmiştir. Terekenin aktifinin alacak taleplerine konu edilen malvarlığı unsurlarından oluştuğu, pasifinin ise sadece davaya konu katkı payı alacağı olduğu ve terekenin başka borcu iddia ve ispat edilmediğine göre tereke borcundan davacının yasal miras payına isabet eden bölümün düşümü suretiyle alacağa hükmedilmesi gerekirken katkı payı alacağının tamamına hükmedilmesi doğru olmamıştır.

O halde mahkemece yapılacak iş, yukarıda belirtilen şekilde katkı payı talep edilen taşınmazların dava tarihi itibariyle sürüm ( rayiç ) değerleri bilirkişi raporu ile belirlenmiş olduğundan bu değerlerin esas alınması, bu değerlere katkı payı oranı olarak %50 oranın uygulanıp çarpılması suretiyle toplam katkı payı alacağının hesaplanması, hesaplanan bu miktardan davacının yasal miras payı oranında düşüm yapılması, davalı mirasçıların her birinin yasal miras payları oranında sorumlu olacağının gözetilmesi, hüküm sadece davalılardan H. ve S. tarafından temyiz edildiğinden, davacı tarafından temyiz edilmediğinden temyize konu kararda hükmedilenden daha fazla miktara hükmedilemeyeceğinin de dikkate alınması ve gerçekleşecek sonucu uyarınca bir karar vermek olmalıdır. daha sonraları ise aile mahkemesinde katılma alacağı hesaplanırken mahkeme re’sen sağ kalan eşin miras payını düşürerek hesaplama yapılmış demektedir. ” Bilirkişinin davacının terekedeki payını düşürmeden hesapladığı katılma alacağı usul ve esasa aykırıdır.

Aynı zamanda somut olayda ilk önce tereke tasfiye edilmiş daha sonra katılma alacağı istenmiştir. Somut olayda daha önceden miras paylaşımının yapılmasına rağmen davacının katılma payı alacağını istemesi özellikle murisin üvey kızları olan müvekkilim x’i zor duruma düşürmek ve onlara babalarından kalan malları bırakmamak, yıldırmak içindir. Tüm hukuki kuralların temelinde olan MK 2’de belirtildiği gibi ”Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” Davacının bu davayı açmaktaki temel gayesi murisin üvey kızlarına olan düşmanca tutumudur. Mahkemece kanunda belirtiği gibi hakkını kötüye kullananan davacıyı korumaması gerekmektedir ve davacının davasının reddi gerekmektedir.

TALEP VE SONUÇ:

Yukarıda arz ve izah olunan nedenlerle 11.01.2021 tarihli bilirkişi raporuna karşı beyanlarımızın kabulü ile belirttiğimiz hususlar dikkate alınarak ek rapor alınmasını ve davacının haksız ve kötü niyetli açtığı davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini vekaleten talep ederim.

DAVALILAR VEKİLİ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir