Toplumumuzda uzun nişanlılık süreleri söz konusu olabilmektedir. Müstakbel eşler öncelikle aile arasında nişan takarlar ve nikahı daha sonraki bir zamana öteleyebilmektedirler. Hukuken nişanlı olmak ile gayrı resmi evlilik hayatı yaşamak arasında ne gibi fark vardır? Yani bu durumun eşler için öngörülebilir ne gibi zararları olur? Bu yazımızda nişanlı kalmakla gayrı resmi evliliğin ne gibi farkları olduğunu Yargıtay kararlarından emsal olaylarla birlikte sizlere açıkladık.
Yargıtay Kararı:
Tüm bu hususlardan anlaşılacağı üzere taraflar arasında nişan değil, gayri resmi evlilik vardır. Tarafların nikahsız yaşamaları bu birleşmenin kanuni ve medeni evlenmeye tekaddüm eden bir nişanlanma mahiyetinde olmadığını göstermektedir. Bu nedenle davacının davalıya verdiği ziynet eşyalarının meşru olmayan bir maksadın istihsali için verilmiş olduğunu kabul zarureti vardır. BK.’nun 65. maddesine göre gayri ahlaki bir amacı sağlamak için verilen şeylerin geri alınması mümkün değildir. Nişanın bozulmasında hediyelerin iadesi ile ilgili hükümlerin burada kıyasen uygulanması yoluna gidilerek davanın kısmen kabulünde isabet yoktur. Yine bir kadın ile bir erkek nikahsız da olsa bir araya gelirlerken gerek kadın ve gerekse erkek yahut bunların yakınları tarafından satın alınarak veya başka türlü sağlanarak kadına verilen eşyanın mülkiyeti teslim edilmekle ona geçer. Çünkü eşyanın bu şekilde verilmesi nitelikçe bağış olup elden verilmekle kadının şahsi malı olur. Mahkemece değinilen bu yön gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. (T.C. YARGITAY 4.Hukuk Dairesi Esas: 2010/8156 Karar: 2011/9793 Karar Tarihi: 29.09.2011)