……….. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ İLGİLİ HUKUK DAİRESİNE
GÖNDERİLMEK ÜZERE
……………………AİLE MAHKEMSİ HAKİMLİĞİ’NE
DOSYA NO: | |
İSTİNAF KANUN YOLUNA BAŞVURAN DAVACI: | (İstinaf yoluna başvuranın isim, soyisim, baro sicil numarası ve adres bilgileri girilir.) |
VEKİLİ: | (İstinaf başvurusu avukatla gerçekleştiriliyorsa, avukatın isim, soyisim, baro sicil numarası ve adres bilgileri girilir.) |
DAVALI: | (Aleyhine istinaf yoluna başvurulanın isim, soyisim, baro sicil numarası ve adres bilgileri girilir.) |
VEKİLİ: | (Aleyhine istinaf yoluna başvurulanın vekili varsa bilgileri girilir.) |
DAVA ÖZETİ: | (Dava dilekçesinde yer alan konular özetlenir.) |
KARAR ÖZETİ: | (Yerel mahkemenin verdiği karar özetlenir.) |
TEBELLÜĞ TARİHİ: | (Kararın size tebliğ edildiği tarih ve son itiraz sürenizi burada belirtebilirsiniz.) |
BAŞVURU SEBEBİ: | ……………..3. Aile Mahkemesince verilen … tarih, … Esas ve … Karar sayılı kararın istinaf incelemesi neticesinde bozulması veyahut kaldırılarak davamızın kabulüne karar verilmesi talebimizdir. |
AÇIKLAMALAR:
1-) Davacı Müvekkilimiz Davalı eşi ile … tarihinde evlenmiştir. Tarafların bu evlilik birliğinden … adında iki müşterek çocuğu vardır. Müvekkil ile Davalı eşi arasında Davalının davranışlarından kaynaklı anlaşmazlıklar evlilik birliğinin ilk zamanlarında başlamış her geçen gün daha da katlanılmaz hale gelerek devam etmiştir. Müvekkil yıllarca çocuklarının geleceğini düşünerek boşanmayı istememiş, çocukları açısından bu evliliği devam ettirmeye çalışmış ve müvekkil … gitmeden önce fiili olarak ayrılmışlar müvekkil yurt dışına gitmiş, çocuklarını götürebilmek amacıyla eşini de buraya götürmüş ve ayrı evlerde yaşamaya devam etmişlerdir. Davalının müvekkili sıkıntıya sokmak için girişimlerde bulunmuş ve çocuklarını da alarak haber vermeden ülkeye dönmüştür.
2-) Davacı Müvekkil ailesinin geleceğini kurtarmak, ailesine daha refah bir hayat sunmak üzere …’ya gurbetçi olarak gitmiştir. Davalı eşin ailesinin dedikodu yapmaları aile içi meselelere müdahil olmaları, Davacı Müvekkili bezdirmiş çalışmak ve çocuklara daha iyi bir gelecek temin edebilmek için gurbetçi olarak çalışmayı göze almıştır. Davacı Müvekkil …’ya gittiğinde … pound borç edinerek eşi ve çocuklarını …’ ya getirtmiş yaklaşık olarak 4 ay kadar …’da kalmışlardır. Davacı Müvekkil ailesinin …da kalmasını sağlamak için birçok kez uğraşmış ancak Davalı eş çocuklarını da alarak Türkiye’ye dönmesi üzerine tüm bu çabalar boşa gitmiştir. Evlilik birliğini kurtarmak için Müvekkil, her türlü çabayı ve fedakarlığı göstermiş ancak daha fazla çaba sarf etmenin bir anlamının kalmadığını kabul ederek Davalı eşe karşı işbu boşanma davasını açmayı zaruri olarak görmüştür. Müvekkil ile davalı taraf yıllardır ayrı olarak yaşamaktadırlar ve bir araya gelme ihtimalleri kalmamıştır. Davalı tanıkları da bu durumu kanıtlar nitelikte beyanlarda bulunmuştur.
3-) Davacı Müvekkil müşterek çocukların hatırı için, yaklaşık 11 yıldır zoraki olarak devam ettirdiği işbu birliktelik artık taraflar bakımından çekilmez hale gelmiştir. Müvekkil ile Davalı eş arasında her gün yaşanan kavgalar ve tartışmalar müşterek çocukların yaşları itibari ile psikolojilerinin olumsuz etkileyerek, eğitim ve öğrenim hayatlarında gerileme göstermesine sebebiyet vermiştir. Davacı Müvekkil müşterek çocuklarına iyi bir gelecek sağlayarak eğitim hayatlarını daha başarılı ve yaşanabilir kılmak adına hayatı boyunca uğraş vermiş ve halen çocukları için çaba sarf etmektedir.
4-) Davacı Müvekkil ile Davalı eş uzun süredir ayrı yaşamaktadırlar. Davacı Müvekkil bir çok kez anlaşmalı boşanma talebinde bulunmuş ancak bir netice alamamıştır. Davalı taraf hakkaniyete aykırı şekilde beyanlarda bulunmuştur. Keza Davacı Müvekkil …’ya ailesinin geleceğini garanti altına almak refah yaşam düzeyi sağlamak için gitmiş, gittikten hemen sonra ailesini yanına alabilmek için çaba sarf etmiş 14.000 pound borç edinerek ailesini …ya getirtmiş Davalı eş 4 ay sonra çocuklarını da alarak Türkiye’ye dönmüştür. Davalı taraf bu durumu Davacı Müvekkilin ailesini terk ederek yurt dışına kaçtığını beyan etmiştir. Dosya kapsamında görülecektir bu beyan kötü niyetli olarak yapılmış bie beyandan öteye gidememiştir. Dosya kapsamında Davacı Müvekkil ile Davalı eşin evlilik birliğinin temelden sarsıldığını ispat edecek nitelikte tanık beyanları mevcuttur. Şöyle ki;
Davacı tanığı … tanık beyanında; ”Ben Davacının kardeşi olurum, taraflar yaklaşık 12 yıl evli kaldılar, taraflar genellikle evliklerinin son dönemlerinde tartışırlardı. Tarafların son oturdukları yer …dır. Biz de gider gelirdik. Konuları tam hatırlamıyorum ama aralarında sürekli tartışma olurdu.
Davacı tanığı … tanık beyanında; ”Davacının eniştesi olurum taraflar 12/13 yıldır evlidirler. Davalı tarafın dili sürekli durmazdı, kocasına karşı sürekli muhalefet durumundaydı. Biz tarafların evine 2-3 ayda bir gider gelirdik. Çok sık gitmezdik. Ancak gittiğimizde her gitmemizde tarafların geçimsizliği vardı.
Davalı tanığı … tanık beyanında; ”Ben tarafların müşterek çocuğu olurum, yaklaşık 1,5 yıl önce …’ye gitmeden önce annem ve babam tartışırlardı.
Yukarıda açıklanan sebepler ile boşanma davası açılmış, … Aile Mahkemesi’nin … tarihli kararı ile davamızı reddetmiş, kararın gerekçesi ise;
TMK 166/1 maddesi gereğince boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenemeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Her ne kadar davacı taraf ile Davalı taraf arasında şiddetli geçimsizliğin mevcut olduğunu, anlaşmazlıkların temelinde davalı eşin müvekkilinin ailesi konusunda sürekli dedikodu yapması her zaman durumundan şikayet etmiş olmasından kaynaklandığını, boşanmaya neden olan olaylarda davalının tam kusurlu olduğunu iddia etmiş ise de; bu iddialarını dosyada ki mevcut kayıt, belge ve dinlenen tanık beyanları ile ispatlayamadığı, yine davacı taraf her ne kadar davalı kadının sadakatsiz davranışlarda bulunduğuna ilişkin cd’yi dosyaya ibraz etmiş ise de; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2011/2-7/2 Esas 2011/70 Karar sayılı İçtihatının üzerine …….01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun ”ispat hakkı” başlığını taşıyan 189.maddesinin 2.fıkrasında yer alan; Hukuka aykırı olarak elde edilmiş olan deliller mahkeme tarafından bir vakıanın ispatında dikkate alınamaz. ”hükmü ile açıkça hukuka aykırı olarak elde edilmiş delillerin ispat gücü olamayacağı kabul edilmiştir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 20.10.2008 tarih ve E. 2007/17220 K. 2008/13614 sayılı kararında ise; “Sunulan delil, eşlerin birlikte yaşadıkları konutta, davalının bilgisi dışında koca tarafından hazırlanan bir sistemle elde edilmiştir. Yapılan bilirkişi incelemesi sonucu, ( CD )’deki ses kayıtlarının, orjinal olduğu, üzerinde ekleme, çıkarma, kesinti ve kopyalama bulunmadığı tespit edilmiştir. Davalı-davacı, kayıt altına alınan konuşmaların kendisine ait olmadığına ilişkin bir iddia ileri sürmemekte, bu delilin özel hayatının gizliliği ihlal edilerek elde edildiğini belirterek karşı çıkmaktadır. (…), evlilik birliğinde eşlerin, evliliğin devamı süresince birbirlerine sadık kalmaları da yasal bir zorunluluktur. ( TMK.m.185/3 ) Eşlerden birinin, bu alana ilişkin özel yaşamı, evlilikle bir araya geldiği ve birlikte yaşadığı hayat arkadaşı olan diğer eşi de en az kendisininki kadar yakından ilgilendirir. O nedenle, evlilikte, evlilik birliğine ilişkin yasal yükümlülükler alanı, eşlerin her birinin özel yaşam alanı olmayıp, aile yaşamı alanıdır. Bu alanla ilgili de eşlerin tek tek özel yaşamlarının değil bütün olarak aile yaşamının gizliliği ve dokunulmazlığı önem ve öncelik taşır. Bu bakımdan evliliğin yasal yükümlülükler alanı, diğer eş için dokunulmaz değildir. Bu nedenle, eşinin sadakatinden kuşkulanan davacı-davalının, birlikte yaşadıkları her ikisinin de ortak mekanı olan konutta, eşinin bilgisi dışında ses kayıt cihazı yerleştirerek, eşinin aleni olmayan konuşmalarını kaydetmesinde bu suretle sadakat yükümlülüğü ile bağdaşmayan davranışlarını tespit etmesinde özel hayatın gizliliğinin ihlalinden söz edilemez ve hukuka aykırılık bulunduğu kabul olunamaz” denilmiştir.
Yargıtay bir kararında ise olayda eşlerden biri diğerinin telefonuna casus yazılım yüklemek suretiyle konuşmalarını kayıt altına almış ve bu kayıtları delil olarak mahkemeye sunmuş ise de; Yargıtay 2. Dairenin çoğunluk görüşü, söz konusu delillerin mahkemece değerlendirmeye alınmasını bir bozma sebebi görmeksizin kararı gerekçesini değiştirerek onamıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 15.2.2012 tarihli ve E. 2011/2-703 K. 2012/70 sayılı kararında ise, “Bir delilin mahkemece kabul edilebilmesi için, gerek öğretide yer alan ağırlıklı görüş, gerekse de H.G.K. Kararlarında ortaya konulan ölçüt; o delilin usulsüz olarak yaratılmamış olması ve hukuka aykırı biçimde elde edilmemesidir. Vurgulanmalıdır ki, bir delilin usulsüz olarak elde edilmesi ayrı, usulsüz olarak yaratılması ayrı bir olaydır. Usulsüz olarak elde edilen bir delil somut olayın özelliğine göre değerlendirilebilirse de; usulsüz olarak yaratılan bir delilin hiçbir şekilde delil olarak kabulü olanaklı değildir. Somut olaya gelince; Mahkemece, hükme esas alınan CD, davalı kadının rızası dışında kaydedildiği gibi sırf boşanma davasında delil olarak kullanılmak amacıyla bir kurgu sonucu oluşturulmuştur. O halde bu şekilde oluşturulmakla usulsüz olarak yaratılmış bu delilin hükme esas alınması mümkün değildir” demiştir. Böylece eşin rızası olmaksızın davada delil olarak kullanılmak üzere bir kurgu sonucu hazırlanan bir video kaydının delil olarak değerlendirilemeyeceği kabul edilmektedir. Dosya kapsamında ise müvekkilimin bir kurgu sonucu bu bilgilere ulaştığına dair bir iddia veya delil bulunmamaktadır. Davalı tarafta bu durumu ret etmemiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 26.11.2014 tarih ve E. 2013/4-1183 K. 2014/960 sayılı bir kararında, “…uyuşmazlık; davalılardan B…’in davacı ile aralarındaki iş bu davadan önce görülmekte olan hukuk davasında delil elde etmek üzere, diğer davalıları hasta gibi davacı doktorun muayehanesine yönlendirerek, muayene sırasında aralarında yaptıkları görüşmeleri gizlice kaydettirip dosyaya sunması karşısında yapılan bu eylemin hukuka aykırı olup olmadığı, diğer bir deyişle davacının kişilik haklarına saldırı oluşturup oluşturmadığı noktasında toplanmaktadır. Yukarıda ifade edildiği üzere, bir delilin usulsüz olarak elde edilmesi ayrı, usulsüz olarak yaratılması ayrı bir olaydır. Usulsüz olarak elde edilen bir delil somut olayın özelliğine göre değerlendirilebilirse de; usulsüz olarak yaratılan bir delilin hiçbir şekilde delil olarak kabulü olanaklı değildir. (…)dava konusu olayda ani gelişen bir durum söz konusu olmadığı gibi, aksine davacı ile davalılardan B. arasında uzun süredir devam etmekte olan uyuşmazlıklar ve davalar bulunduğu dosya kapsamı ile sabittir. Bunun dışında bir daha kanıt elde edememe durumu da yoktur. Çünkü davacının muayenehanesine giden davalıların tanık olarak gösterilmeleri ve dinlenmelerine engel bir durum bulunmamaktadır. Bu nedenle davalıların eylemlerinin davacının kişilik haklarına haksız bir saldırı oluşturduğu kabul edilmelidir” demek suretiyle tazminat davasına ilişkin olan direnme kararını uygun görmüştür.
Ancak taraflar arasında yaşanan sadakatsizlik olayı her türlü delille ispata elverişlidir.
Öncelikle Sayın Mahkeme sunulan dava dilekçemiz ve tanık beyanlarında bahsedilen şiddetli geçimsizliğe dayalı boşanma davasının tüm iddia ve isnatların ispata haiz olmadığından mütevellit tarafların uzun zamandır ayrı kalmalarının; davalının tutum ve davranışlarının ispatlanmadığından evlilik birliğinin ortak hayatın sürdürmeleri kendilerinden beklenemeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerektiğinden açmış olduğumuz şiddetli geçimsizliğe dayalı boşanma davasının reddini hakim taktir etmiştir.
Dava dilekçemizde açıkça beyan ettiğimiz tanık beyanları ile destekler nitelikteki tanık beyanlarının sayın mahkemece görmezden gelinmesi, tarafların ayrı yaşamalarına rağmen Davacı Müvekkilin Davalı eşi istememesi üzerine açılmış işbu davanın görüldüğü süre içerisinde Davacı Müvekkil ile Davalı tarafın birbirine olan sadakat ve güveninin sarsıldığı, birbirinden oldukça uzaklaştığı göz önüne alınmalıdır. Sayın mahkemenin vermiş olduğu ”davanın reddi” sebebi ile eşler tekrar bir araya gelerek aile birlik ve beraberliklerini sağlayamayacak derece birbirinden uzaklaşmış ve dürüstlüklerini kaybetmiştir.
Yargı süresince yaşanılan tüm kırgınlık ve ayrı kalmaların davada isnat edilen durumların yaşanması, Davacı Müvekkilin evlilik birliğini devam ettirmek istemesinin neticesi olarak Davacı Müvekkil ile Davalı eşin mahkeme kararı doğrultusunda hak ve özgürlüklerinin kısıtlanacağı bilinmelidir. Keza Yargıtay kararlarında da görüleceği üzere eşlerin birbirine olan saygısız ve kırıcı davranışların dahi evlilik birliğinin temelden sarsılacağını kabul niteliğindedir.
Kadının agresif olduğu ve eşine karşı saygısız davrandığı hallerde evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır (Y2HD-K.2017/3388).
TALEP SONUCU:
Arz ve izah edilen sebepler ile istinaf talebimizin kabulüne,
Yukarıda belirtilen sebepler ile HMK md 365 hükmü gereğince resen gözetilecek nedenlerle istinaf incelemesi yapılarak ……………….Aile Mahkemesinin … sayılı kararının kaldırılarak tarafların boşanmasına karar verilmesine karar verilmesini arz ev talep ederiz.
vekil