Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Araç Olarak Kullanılması Suretiyle Dolandırıcılık Suçu (TCK m.158/1-d)

Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Araç Olarak Kullanılması Suretiyle Dolandırıcılık Suçu; resmi belgeler ya da kamu kurumlarının düzenlediği evrakların (nüfus cüzdanı, pasaport, ehliyet, tapu senedi vb.) hileli davranışlarda kullanılarak mağdurun kandırılması ve bu yolla haksız kazanç elde edilmesiyle ortaya çıkan nitelikli dolandırıcılık suçudur. Türk Ceza Kanunu’nun 158/1-d bendinde düzenlenen bu suç tipi, dolandırıcılığın ağırlaştırılmış bir hali olarak kabul edilmiştir.
5237 sayılı TCK’nın 158/1-d maddesi uyarınca bu suçun yaptırımı 3 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası ve beşbin güne kadar adlî para cezasıdır.
TCK m.158/1-d Hükmü
“Dolandırıcılık suçunun, kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasi parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi hâlinde, üç yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.”
TCK m.158/3 Ek Düzenleme
Ayrıca, aynı maddede yer alan hükme göre;
- Suçun üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi hâlinde ceza yarı oranında artırılır.
- Eğer fiil, suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde gerçekleştirilmişse ceza bir kat artırılır.
Bu düzenlemeler, kamu kurumlarının güvenilirliğinin istismar edilerek işlenen dolandırıcılık eylemlerinin daha ağır şekilde cezalandırılmasını amaçlamaktadır.
Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Araç Olarak Kullanılması Suretiyle Dolandırıcılık Suçunun Unsurları
Dolandırıcılık suçunun varlığından söz edebilmek için; failin hileli hareketlerle mağduru kandırması, mağdurun yanılgıya düşmesi, bu yanılgı sonucunda fail veya üçüncü bir kişi lehine haksız bir yarar sağlanması ve mağdurun ya da bir başkasının zarar görmesi gerekir. Burada kullanılan hile, sıradan bir yalanın ötesinde, belirli ölçüde ağır, ustalıklı ve aldatıcı nitelikte olmalıdır. Failin davranışları mağdurun inceleme yapmasını engelleyecek yoğunlukta ve güven verici biçimde gerçekleşmelidir. Dolayısıyla, hilenin gerçekten kandırıcı olup olmadığı her somut olayın özellikleri, mağdurun konumu, eylemin işleniş biçimi ve kullanılan belgenin niteliği göz önünde tutularak ayrı ayrı değerlendirilir.
Nitelikli Hâl Olarak Kamu Kurumlarının Araç Olarak Kullanılması
TCK m.158/1-d’de, kamu kurumları, kamu meslek kuruluşları, siyasi partiler, vakıflar ve derneklerin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık nitelikli hâl kabul edilmiştir. Bu düzenlemenin amacı, söz konusu kurum ve kuruluşların toplum nezdindeki güvenilir konumlarının kötüye kullanılmasının suçun işlenmesini kolaylaştırmasıdır. Ancak, yalnızca bu kurumların adının anılması yeterli olmayıp, mutlaka maddi varlıklarının suçta kullanılması gerekir.
Kamu kurum veya kuruluşlarına ait belgelerin ya da araçların amaç dışı kullanılması, örneğin:
- TOKİ’nin antetli kağıtlarıyla konut satışı yapılmaya çalışılması,
- Polis üniforması giyerek para karşılığında sahte trafik cezası kesilmesi,
- Sahte nüfus cüzdanıyla başkası adına senet imzalanarak mal temin edilmesi,
- Gerçeğe aykırı tapu senedi gösterilerek taşınmaz devri karşılığında mağdurdan para alınması,
gibi davranışlar bu nitelikli suçun tipik örneklerini oluşturur (Yargıtay 15. CD, K.2014/19092).
Maddi Varlığın Kullanılması ve Belgelerin Benzerliği
Kamu kurumuna ait bir belgenin ya da eşyanın birebir kullanılması gerekmez. Kuruma ait belgenin taklit edilmesi, fotokopisinin kullanılması ya da kuruma aitmiş izlenimi uyandıran sahte materyallerin kullanılması da bu suçu oluşturur. Uygulamada, suçta kullanılan materyalin gerçekten kamu kurumuna ait olup olmadığında şüphe doğduğunda, ilgili kuruma yazı yazılarak böyle bir belgenin veya eşyanın varlığı sorulmaktadır.

Zarar Unsuru
Bu suçun oluşması için kamu kurum veya kuruluşunun bizzat zarar görmesi şart değildir. Failin eyleminde, kurum yalnızca araç konumundadır. Dolandırıcılık mağdurunun bireysel zarar görmesi suçun oluşumu için yeterlidir. Ayrıca, kurumun merkez ya da taşra teşkilatının kullanılması arasında hukuken herhangi bir fark bulunmamaktadır.
Suça Teşebbüs Hükümleri
Ceza hukukunda teşebbüs, failin işlemek istediği suça ilişkin kanunda tanımlanan icra hareketlerine başlamasına rağmen, kendi iradesi dışında gelişen nedenlerle suçun tamamlanamaması durumudur (TCK m.35). Kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu da teşebbüs aşamasında kalabilir. TCK m.158/1-d’de düzenlenen bu nitelikli dolandırıcılık suçunun teşebbüs halinde kalması durumunda, TCK m.35/2 uyarınca faile verilecek ceza dörtte birinden dörtte üçüne kadar indirilecektir.
Suçun Tamamlanması ve Teşebbüs Arasındaki Ayrım
Bu suçun tamamlanması için, mağdurun hileli eylemlerle aldatılması ve bunun sonucunda zarara uğratılması gerekir. Fail, kamu kurum veya kuruluşuna ait maddi varlıkları kullanarak icra hareketlerine başlamış olsa dahi, eğer mağdur zarara uğramamışsa suç teşebbüs aşamasında kalmış sayılır.
Örneğin:
- Bir kişinin imzası taklit edilerek düzenlenen sahte bono icraya konulduğunda, fakat borçlu icra takibine süresinde itiraz ederek takibin durmasına neden olduğunda, kamu kurumu olan icra dairesi araç olarak kullanılmış olsa da mağdurun zararı gerçekleşmediği için suç teşebbüs aşamasında kalır.
- Buna karşılık, itiraz edilmemesi üzerine haciz işlemi uygulanmış olsaydı, mağdur zarara uğrayacağından suç tamamlanmış kabul edilecekti.
Yargıtay Uygulaması
Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin 2022/3855 sayılı kararında da bu ayrım vurgulanmıştır. Kararda, sanıkların kamu kurumunu araç olarak kullanmak suretiyle gerçekleştirdikleri eylem sonucunda katılan aleyhine haciz uygulanması nedeniyle suçun tamamlandığı, dolayısıyla teşebbüs hükümlerinin uygulanamayacağı belirtilmiştir. Ancak, dosyada aleyhe temyiz bulunmadığından karar bu nedenle bozulmamıştır.
Etkin Pişmanlık
Ceza hukukunda etkin pişmanlık, failin işlediği suçtan dolayı kendi iradesiyle pişmanlık duyarak suçun doğurduğu zararları ortadan kaldırması veya telafi etmesi halinde, lehine indirim uygulanmasını sağlayan bir kurumdur. Failin bu süreçte mağdurun zararını gidermesi, ceza adaletine katkı sunduğunun kabul edilmesine yol açar.
Dolandırıcılık Suçunda Etkin Pişmanlık
Kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu (TCK m.158/1-d) tamamlandıktan sonra fail, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanabilir. Bu hükümlerden yararlanabilmek için mağdurun uğradığı zararın fail tarafından tamamen giderilmesi gerekir. Ancak suç teşebbüs aşamasında kalmışsa ve herhangi bir zarar oluşmamışsa, failin sonradan zararı karşılaması etkin pişmanlık kapsamında değerlendirilmez.
Soruşturma Aşamasında Etkin Pişmanlık (TCK m.168/1)
Fail, azmettiren veya yardım eden, suç tamamlandıktan sonra fakat henüz kovuşturma başlamadan önce pişmanlık göstererek mağdurun zararını aynen iade veya tazmin yoluyla tamamen karşılarsa, verilecek cezanın üçte ikisine kadarı indirilebilir. Yani, soruşturma aşamasında zararın giderilmesi, cezanın en geniş ölçüde indirilmesine imkân tanır.
Kovuşturma Aşamasında Etkin Pişmanlık (TCK m.168/2)
Eğer etkin pişmanlık kovuşturma başladıktan sonra, ancak mahkeme tarafından hüküm verilmeden önce gerçekleşirse, verilecek cezanın yarısına kadarı indirilecektir.
Sonuç olarak, kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçunda, etkin pişmanlık hükümleri yalnızca suç tamamlandıktan sonra devreye girebilir ve zararın giderilme zamanı indirim oranını doğrudan etkiler.
Görevli Mahkeme
Kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenen nitelikli dolandırıcılık suçu (TCK m.158/1-d) bakımından yargılama yetkisi ağır ceza mahkemesine aittir. Bu düzenleme, suçun niteliği ve öngörülen cezanın ağırlığı dikkate alınarak belirlenmiştir.
Örneğin, nüfus müdürlüğünün maddi varlığı olan sahte kimlik ya da trafik tescil şube müdürlüğünün maddi varlığı olan sahte plakanın kullanılması durumunda, olayın kamu kurumlarının araç kılınması suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturup oluşturmadığına dair delilleri değerlendirme yetkisi ağır ceza mahkemesine aittir. Bu nedenle, asliye ceza mahkemesinin görevsizlik kararı vererek dosyayı ağır ceza mahkemesine göndermesi gerekir.
Yargıtay 15. Ceza Dairesi de 2013/17937 sayılı kararında, kamu kurumuna ait belgelerin veya varlıkların kullanılmasıyla işlenen eylemlerde görevin ağır ceza mahkemesine ait olduğuna vurgu yapmış, bu durumda görevsizlik kararı verilmeden yargılamaya devam edilerek hüküm kurulmasının bozma nedeni teşkil edeceğini belirtmiştir.
Suçun Şikâyet Süresi, Zamanaşımı ve Uzlaştırma
Kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenen nitelikli dolandırıcılık suçu (TCK m.158/1-d), şikâyete bağlı suçlardan değildir. Bu nedenle, savcılık tarafından resen soruşturulur. Ancak mağdur, şikâyet hakkını dava zamanaşımı süresi içinde her zaman kullanabilir.
Zamanaşımı Süresi
Bu suçta dava zamanaşımı süresi 15 yıl olarak belirlenmiştir. Dolayısıyla, fiilin işlendiği tarihten itibaren 15 yıl içinde dava açılmamışsa, zamanaşımı nedeniyle kamu davası düşecektir.
Uzlaştırma
TCK m.158/1-d’de düzenlenen bu suç, nitelikli dolandırıcılık kapsamında olduğundan, uzlaştırma prosedürüne tabi değildir. Uzlaştırma kapsamına giren suçlarda, soruşturma veya kovuşturma aşamasında öncelikle tarafların uzlaştırılması yoluna gidilmesi gerekirken; bu suç uzlaşma kapsamında bulunmadığı için uzlaştırma süreci işletilmez, doğrudan yargılamaya devam edilir.
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB), sanık hakkında verilen mahkûmiyet kararının açıklanmasının belirli bir süre ertelenmesi ve bu sürede sanığın denetime tabi tutulmasıdır. Sanık, 5 yıl denetim süresi boyunca kasıtlı yeni bir suç işlemez ve yükümlülüklere uygun davranırsa, dava düşer ve hüküm hiçbir sonuç doğurmaz.
HAGB’nin Şartları
HAGB kararı verilebilmesi için kanunda öngörülen bazı koşullar vardır. Bu koşullardan en önemlilerinden biri mağdurun uğradığı zararın giderilmesidir. Fail, kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenen nitelikli dolandırıcılık suçu (TCK m.158/1-d) nedeniyle oluşan zararı karşıladığında, verilecek cezanın HAGB uygulanabilecek seviyeye düşmesi mümkündür.
Uygulama
Eğer mağdurun veya suçtan zarar görenin uğradığı kayıp giderilirse, mahkeme HAGB kararı verebilir. Böylelikle sanık hakkında verilen hüküm açıklanmaz, belirlenen denetim süresinde yeni bir suç işlenmediği takdirde davanın düşmesiyle sonuçlanır.
Cezasının Ertelenmesi veya Adli Para Cezasına Çevrilmesi
Adli Para Cezasına Çevirme
Adli para cezası, hapis cezasına alternatif veya onunla birlikte uygulanabilen bir yaptırımdır. Ancak kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenen nitelikli dolandırıcılık suçu (TCK m.158/1-d) için öngörülen hapis cezası 3 yıldan 10 yıla kadar olduğundan, kural olarak bu cezanın adli para cezasına çevrilmesi mümkün değildir.
Bununla birlikte;
- Daha az cezayı gerektiren özel durumlarda (örneğin TCK m.144 kapsamında),
- Veya sanık ile mağdur arasında belirli akrabalık ilişkilerinin mevcut olması halinde (TCK m.167/2),
ceza miktarı 1 yıl veya daha azına düşebilir. Bu gibi istisnai hallerde mahkeme, verilen kısa süreli hapis cezasını adli para cezasına çevirebilir.
Cezanın Ertelenmesi
Cezanın ertelenmesi ise, sanığa verilen hapis cezasının ceza infaz kurumunda çektirilmesinden koşullu olarak vazgeçilmesidir. Failin yeniden suç işlemeyeceği yönünde kanaat oluşması, sabıkasızlığı ve mahkemece uygun görülmesi halinde, kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunda da hapis cezasının ertelenmesi mümkündür.
Bu durumda sanık, belirlenen denetim süresince yükümlülüklere uygun davrandığında cezası infaz edilmiş sayılır.
Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Araç Olarak Kullanılması Suretiyle Dolandırıcılık Suçu Yargıtay Kararları
Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Araç Olarak Kullanılması Suretiyle Dolandırıcılık Suçunun Unsurları
Kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasi parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç yapılması suretiyle işlenen dolandırıcılık; suç tarihinde yürürlükte olan TCK 158/1-d hükmünde; “(1) Dolandırıcılık suçunun; … d) kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi hâlinde, iki yıldan yedi yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.” biçiminde yer alırken, 02.12.2016 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanıp yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 14. maddesiyle “iki yıldan yedi yıl” ifadesi “üç yıldan on yıl” olarak değiştirilmiştir.
Bu değişiklikle, toplum nezdinde güven telkin eden kurum, kuruluş ve tüzel kişiliklerin kötüye kullanılması yoluyla bireylerin istismar edilmesinin önüne geçilmesi hedeflenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Birinci fıkranın (d) bendinde, dolandırıcılık suçunun kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasi parti, vakıf veya dernek tüzel kişilerinin araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi, bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Çünkü, kamu kurum veya kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, siyasi parti, vakıf veya dernek tüzel kişilikleri toplumda güven beslenen müesseseler olarak kabul edilmiştir.” açıklaması yapılmıştır.
Kamu kurumları ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile siyasi parti, vakıf ve derneklerin suçun icrasında kolaylaştırıcı etkisi bulunduğu kabul edilerek, bu yapılardan araç olarak yararlanılması dolandırıcılıkta cezayı artıran nitelikli hâl olarak düzenlenmiştir (Özbek/Doğan/Bacaksız, s. 721.). Bu nitelikli hâlin uygulanması için söz konusu kurum veya kuruluşların bizzat zarar görmesi şart olmayıp, önemli olan hileli davranışların icrasında bunların “araç” kılınmasıdır. Kurum ve kuruluşların adının geçmesi tek başına yeterli değildir; hileli fiilin icrasında bu yapılara ait maddi varlıkların kullanılması gerekir (Mahmut Koca, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Adalet Yayınevi, 7. Baskı, Ekim 2020, Ankara, s. 748-749.). Araç olarak kullanmadan anlaşılması gereken, mağduru yanıltmak amacıyla kamu kurumuna ait araç, bilgi ve belgelerden yararlanılmasıdır; kanun koyucu, bu unsurların menfaat temini için vasıtaya dönüştürülmesini istememektedir (Soyaslan, s. 447.).
Mağduru çeşitli hilelerle kandırarak malvarlığı aleyhine haksız menfaat sağlama amacında kamu kurum ve kuruluşları çoğu kez hilenin bir parçası hâline getirilmekte, bu şekilde aldatma başarıya ulaşmaktadır. TCK 158/1-d’nin uygulanabilmesi ve dolandırıcılığın nitelikli hâl sayılması için, yalnızca kurum adının kullanılmasına değil, hilede kurumun maddi unsurlarından yararlanılmasına ihtiyaç vardır. Basılı evrak, antetli kâğıt, ruhsat, rozet, kimlik, diploma gibi somut varlıkların kullanılması bu kapsamda değerlendirilir. Örneğin nüfus cüzdanı nüfus müdürlüğünün, polis kimliği/rozet ve üniforma Emniyet Genel Müdürlüğü’nün, diploma Millî Eğitim Bakanlığı/ilgili üniversitenin, vergi dairesine ait kimlik ya da basılı evrak ilgili idarenin; tapu işlemlerinde ise kimi zaman başka bir taşınmaz gösterilerek düşük değerli taşınmaz üzerinden satış yapılması veya sahte mahkeme kararıyla aidiyet oluşturularak tapuda devir gerçekleştirilmesi örnek verilebilir (Sami Öztürk, Açıklamalı-İçtihatlı …, Adalet Yayınevi, 1. Baskı, Mayıs 2022, Ankara, s. 421-422.). (Yargıtay CGK – Esas: 2022/204, Karar: 2022/749).
Başkasına Ait Nüfus Cüzdanının Kullanılarak Dolandırıcılık Yapılması
Sanığın yolda katılan adına düzenlenmiş bir nüfus cüzdanı bulup fotoğrafı çıkararak kendi fotoğrafını yapıştırdığı, bu kimlikle cep telefonu hattı çıkardığı, hattı yaklaşık bir ay kullanıp faturasını ödemediği iddiasına konu olayda; sanık ve katılan beyanları ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, eylemin kamu kurumunun maddi varlığı olan nüfus cüzdanı kullanılarak işlendiği, dolayısıyla suç tarihinde yürürlükte olan 5237 sayılı TCK 158/1-d’deki “kamu kurumunun araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık” suçunu oluşturduğu kabulünde isabetsizlik bulunmadığı belirtilmiş ve tebliğnamedeki bozma görüşüne iştirak edilmemiştir (Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2013/3079 E., 2014/19092 K.).
Sahte Trafik Tescil Belgesi Kullanarak Nitelikli Dolandırıcılık Suçu
Sanığın internet ilanı sonrası katılanla yüz yüze buluşup araç satışını gerçekleştirmeleri nedeniyle bilişim sistemi olarak internetin araç kılınması suretiyle nitelikli dolandırıcılık unsurları oluşmaz; ancak aracın motor ve şasi kısmında değişiklik yapılıp, kamu kurumu niteliğindeki Trafik Tescil Müdürlüğü’nün maddi varlığı sayılan gerçeğe aykırı trafik tescil belgesiyle noterde satış yapıldığı anlaşıldığından, eylemin 5237 sayılı Kanun’un 158/1-d bendindeki “kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle nitelikli dolandırıcılık” suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında yanılgıyla basit dolandırıcılıktan hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 11CD – Esas: 2021/19722, Karar: 2023/5284).
Sanığın, müştekilere ait araç muayenelerini yaptıracağını söyleyerek Emniyet Müdürlüğü Trafik Tescil Büro Amirliği’nin maddi varlıklarından olan motorlu araç trafik belgelerini alması; 07 S 9953 plakaya ait belge üzerinde sahte muayene işlemi yapması nedeniyle resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık isnadı karşısında; dolandırıcılık yönünden eylemin TCK 158/1-d’de öngörülen “kamu kurumunun araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık” suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delillerin takdiri üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğundan görevsizlik kararı verilmesi gerekir (Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2017/14366 E., 2018/269 K.).
Ölüm Aylığı Alabilmek İçin Nitelikli Dolandırıcılık Suçu Beraat
Sanıkların evli oldukları, …’ın babasından ölüm aylığı alabilmek için anlaşarak boşandıkları, boşanmaya rağmen birlikte yaşamayı sürdürdükleri ve bu yolla SGK’yı zarara uğrattıkları iddiasında; sanık savunmaları, katılan ve tanık beyanları ile tüm dosya kapsamı nazara alındığında mahkemenin beraat hükmünde hukuka aykırılık görülmemiştir (Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2017/11695 E., 2020/116 K.).
Jandarma Kıyafetleri Giyerek Nitelikli Dolandırıcılık Suçu
Resmi sıfatı olmamasına karşın sanığın Jandarma üsteğmen üniforması, bere ve askeri bot giyip, üzerinde kelepçe ve kuru sıkı tabanca taşıyarak kendisini il jandarma komutanlığında görevli üsteğmen olarak tanıtıp Mevki Hastanesine personel alınacağını, kontenjanının bulunduğunu söyleyerek müştekiler nezdinde dolandırıcılık eylemlerini gerçekleştirdiği iddiasında; fiilin TCK 158/1-d’deki “kamu kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık” suçunu oluşturup oluşturmadığına dair delillerin değerlendirilmesi Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğundan, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yargılamaya devamla hüküm kurulması bozma nedenidir (Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2014/10729 E., 2014/11699 K.).
Haciz Tatbik Edilmesi Nitelikli Dolandırıcılık Suçunu Tamamlar
Sanığa isnat edilen kamu kurum ve kuruluşlarının araç kılınması suretiyle dolandırıcılık suçunun, katılan aleyhine haciz uygulanmasıyla tamamlandığı gözetilmeden teşebbüs hükümlerinin uygulanması, aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır; 5237 sayılı TCK 53. maddesine dair 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı Anayasa Mahkemesi iptal kararının infaz aşamasında dikkate alınması ve gerekçeli karar başlığındaki suç isimleri ile tarihinin “Kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık; resmi belgede sahtecilik; 14.04.2010” biçiminde mahallinde düzeltilmesi mümkün görülmüştür (Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2021/28696 E., 2022/4356 K.).
Sanığın üzerine atılı suçu, katılan aleyhine haciz işlemi icra edilmesiyle tamamladığı dikkate alındığında teşebbüs hükümlerinin uygulanmaması gerekir; aksi değerlendirme bozma nedenidir (Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2021/17400 E., 2022/3857 K.).
Sanığın, suça konu senedi kamu kurumu niteliğindeki Kadıköy 5. İcra Dairesi’nin 2011/19820 sayılı dosyasıyla takibe koyduğu anlaşılmakla; eylemin 5237 sayılı TCK 158/1-d’de düzenlenen “kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık” suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde basit dolandırıcılık suçundan hüküm kurulması bozmayı gerektirir (Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2022/1246 E., 2022/5467 K.).
Postacı kılığında gelinerek 2004 Kasım ayında katılan …’a gizlice imzalatılıp sonradan diğer kısımları doldurulan sahte senedin 12/07/2005’te Denizli 2. İcra Müdürlüğü 2005/4947 esas sayılı dosya ile takibe konulması nedeniyle, sanıklara isnat edilen “Kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık” suçunun tarihinin 12/07/2005 olduğu, bu tarihte yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK 158/1-d kapsamındaki suçun oluştuğu kabul edilmiştir (Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2018/1400 E., 2018/4227 K.).
Sanığın, katılanların babası …’in (13.09.2007’de vefat) borçlu gözüktüğü 15.01.2007 tanzim, 05.02.2007 vade tarihli 180.000 TL bedelli sahte bonoyu Bakırköy 2. İcra Müdürlüğü 2008/3864 sayılı dosyasıyla kambiyo yoluyla takibe koyduğu; katılanların itirazıyla takibin durduğu; imzanın murise ait olmadığı ve bononun sahte olduğu anlaşılmasına rağmen, kamu kurumunun araç kılınması suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçunun işlendiği iddiasında, sanığın mahkûmiyetine ilişkin kabulde isabetsizlik görülmemiştir (Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2017/34587 E., 2021/3297 K.).
Sahte Tapu Senedi Kullanarak Evi Devrettiklerini Söyleyerek Dolandırıcılık Suçu
Sanık … ile temyiz dışı sanık …’ın fikir ve eylem birliğiyle, sanık …’ın annesine ait evi katılana satma vaadiyle 50.000 TL bedelle anlaştıkları; tapu dairesinde katılanla buluşup katılanı dışarıda beklettikleri; işlemleri tamamladıklarını söyleyerek tapuyu getirip parayı aldıkları; katılanın sonradan tapunun sahte olduğunu öğrendiği olayda; sanığın savunması, katılan ve tanık anlatımları, tapu belgeleri ve tutanaklar birlikte değerlendirildiğinde mahkûmiyet hükmünde isabetsizlik bulunmamıştır (Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2017/34864 E., 2021/3125 K.).
TCK m.158’e Ait Birden Fazla Fıkranın İhlali Halinde Alt Sınırdan Uzaklaşma
Sanığın, nişanlısı olduğunu beyan eden temyiz dışı sanık … ile fikir ve irade birliği içinde paravan şirket kurduğu; bu şirket aleyhine hayali alacağa dayalı icra takibi başlatıp kesinleştirdikleri; sanığın katılandan şirket yetkilisi sıfatıyla karşılığını ödemeden noterden araç satın aldığı; aracın şirket adına tescil edilip aynı gün icra dosyası üzerinden yakalamalı haciz şerhi konulduğu; bu suretle “şirket adına yürütülen ticari faaliyet sırasında” ve “kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması” suretiyle dolandırıcılık suçlarının işlendiği iddiasında; sanığın TCK 158/1-d ve (h) bentlerini bir arada ihlal etmesi, suçun işleniş tarzı, kast yoğunluğu ve zararın ağırlığı dikkate alınarak TCK 61’deki bireyselleştirme ölçütleri ve orantılılık ilkesi uyarınca cezanın alt sınırdan uzaklaştırılması gerektiği gözetilmemiş olsa da aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır (Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2018/7149 E., 2019/2135 K.).
Sahte Sağlık Raporu ve Reçete Düzenleyerek Kamu Kurumunun Araç Yapılması
Sanığın, kamu kurumunun maddi varlığı niteliğindeki sağlık raporu ve reçeteleri sahte olarak düzenleyip kullanarak Efe ve eczanelerden ilaç temin etmek suretiyle hileli hareketlerle menfaat sağladığının anlaşılması karşısında; TCK 158/1-d kapsamındaki “kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık” suçundan üç kez cezalandırılması gerekirken, suç vasfında yanılgıyla basit dolandırıcılıktan hüküm kurulması bozma nedenidir (Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2015/10469 E., 2018/7640 K.).
Avukat Gökhan Yağmur Kimdir?
Av. Gökhan Yağmur, İstanbul merkezli olarak faaliyet gösteren, ceza hukuku, aile hukuku, ticaret hukuku ve fikri mülkiyet hukuku alanlarında uzmanlaşmış bir avukattır. Uzun yıllara dayanan mesleki deneyimiyle birlikte yalnızca dava ve uyuşmazlıkların çözümünde değil, aynı zamanda önleyici hukuk danışmanlığı, sözleşme yönetimi ve şirketlere stratejik hukuki destek sunmaktadır.
Ceza yargılamaları, boşanma ve velayet davaları, ticari uyuşmazlıklar ve marka–patent süreçlerinde müvekkillerine etkin savunma ve çözüm odaklı yaklaşımıyla hizmet vermektedir. Ayrıca TÜRKPATENT, USPTO ve EUIPO nezdinde marka tescili ve fikri mülkiyet koruması konularında hem yerli hem de yabancı müvekkillere danışmanlık sağlamaktadır. – Turkey Brand Law
Kurucusu olduğu Hukuk Plus, HukukBankasi.net ve diğer dijital projeleriyle hukuk öğrencileri, stajyer avukatlar ve meslektaşlara yönelik özgün bir ekosistem geliştirmiştir. Bu sayede hukuk bilgisinin paylaşımı, güncel içtihatların takibi ve mesleki dayanışmanın güçlenmesine katkı sunmaktadır.
Av. Gökhan Yağmur, girişimci vizyonu ile yalnızca klasik avukatlık hizmeti sunmakla kalmayıp; marka yönetimi, e-ticaret hukuku, uluslararası şirket danışmanlığı ve dijital hukuk çözümleri alanlarında da fark yaratan çalışmalara imza atmaktadır.
Daha fazla bilgi için:
📌 www.gokhanyagmur.com
📌 www.gokhanyagmur.com.tr
📞 0542 157 06 34
Yolculuk Süresini Hesaplayın
Yakındaki yerler için seyahat süresini ve yol tariflerini görün