Bilgi BankasıCeza Hukuku

Çocuk Pornografisi Suçu Nedir? Türk Ceza Kanunu, Cezası ve Yargıtay Kararlarıyla Detaylı İnceleme

İçindekiler

Çocuk Pornografisi Suçu (TCK m.226/3) – Türk Ceza Kanunu’nda Çocuğa Karşı Müstehcenlik

Çocuğa karşı müstehcenlik suçu ya da diğer adıyla çocuk pornografisi suçu, toplumun ahlaki değerlerini, edep anlayışını ve çocukların korunması ilkesini temele alarak düzenlenmiş ağır bir suç tipidir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 226. maddesinin üçüncü fıkrasında açık bir şekilde tanımlanmıştır. Bu düzenleme ile çocukların cinsel sömürü amaçlı görsel, işitsel veya yazılı içeriklerde kullanılmasına karşı ciddi yaptırımlar öngörülmüştür. Söz konusu maddeye göre, müstehcen içeriklerin üretiminde çocukların, çocuk gibi görünen bireylerin veya temsili çocuk görsellerinin kullanılması suç sayılmış ve faile beş yıldan on yıla kadar hapis ile beş bin güne kadar adli para cezası verilmesi öngörülmüştür.


Çocuk Pornografisinin Üretilmesi Suçu – Çocuk Pornografisi Suçu

TCK m.226/3 kapsamında düzenlenen ilk suç türü, çocukların müstehcen içerik üretiminde kullanılmasıdır. Bu fiil geniş anlamda ele alınmakta; örneğin bir çocuğun çıplak görüntülerinin cep telefonu ile çekilip kaydedilmesi dahi bu suçun oluşmasına yeterlidir. Sadece profesyonel yapımlar değil, kişisel çekimler de bu kapsama girmektedir. Üretim eylemi, içerik oluşturmakla sınırlı kalmayıp kamera kaydı almak, sesli anlatım yapmak gibi faaliyetleri de kapsar. Kanun koyucu bu noktada üretim fiilini oldukça geniş yorumlamış ve çocukların cinsel istismarına karşı güçlü bir hukuki koruma alanı oluşturmuştur.


Çocuk Pornografik Ürünlerin Dolaşıma Sokulması ya da Bulundurulması

TCK 226/3 kapsamında tanımlanan ikinci suç türü ise, çocukların kullanıldığı müstehcen ürünlerin çoğaltılması, dağıtılması, satılması, ülkeye sokulması, bulundurulması ya da başkalarının kullanımına sunulması gibi fiilleri kapsamaktadır. Bu suç türünde fail, doğrudan üretici olmayabilir ancak söz konusu içerikleri elinde bulundurması ya da üçüncü kişilere ulaştırması nedeniyle cezalandırılır. Bu durumda verilecek ceza, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıdır. Dijital ortamda yapılan paylaşımlar, USB gibi fiziksel araçlarda depolama ya da internet üzerinden erişim sağlama gibi eylemler bu suçun kapsamına girmektedir.


Basın ve Yayın Yoluyla Yayım Halinde Ağırlaştırılmış Cezai Sorumluluk

Çocuk pornografisi içeren materyallerin basın-yayın organları aracılığıyla yayılması ya da başka çocukların bu içeriklere erişmesinin sağlanması, Türk Ceza Kanunu’nun 226. maddesinin beşinci fıkrasında ayrıca ve daha ağır ceza gerektiren bir durum olarak düzenlenmiştir. Bu tür fiilleri işleyen kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Özellikle internet ortamında yapılan yayınlar bu kapsamda değerlendirilebilir. Örneğin, sosyal medya platformlarında bu tür içeriklerin paylaşılması veya erişime açılması hâlinde faile daha ağır ceza verilmesi söz konusu olacaktır.

Çocuk Pornografisi Suçu

Çocuk Pornografisi Suçunun Unsurları Nelerdir?

1. Çocuk Pornografisi Üretme Suçunun Unsurları (TCK m.226/3 – 1. Cümle)

Türk Ceza Kanunu’na göre çocuk kavramı, henüz 18 yaşını doldurmamış bireyleri kapsamaktadır (TCK m.6). Bu bağlamda, on sekiz yaşından küçük çocukların yer aldığı veya çocuk gibi tasvir edildiği her türlü müstehcen içerik, çocuk pornografisi suçu kapsamında değerlendirilir. Gerçek bir çocuğun varlığı aranmaz; çocuğa benzeyen, çocuk gibi gösterilen hatta çizim ya da animasyonla oluşturulmuş içerikler dahi suç kapsamındadır. Yani yalnızca fiziki görüntüler değil, çocuk temasını taşıyan kurgusal öğeler de bu suça dâhildir.

Çocuğun cinsiyeti suçun oluşmasında herhangi bir etki yaratmaz. Erkek ya da kız çocuk fark etmeksizin, bu içeriklerde yer alan her birey suçun mağdurudur. Hatta suçun faili dahi bir başka çocuk olabilir; zira çocuklar arasında bile gerçekleşen müstehcen içerik üretimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.

Bu suç bakımından mağdur çocuğun rızasının olup olmaması hukuken anlam ifade etmez. Çocuk pornografisine ilişkin suçlarda, failin cezasından indirim yapılmasını sağlayacak bir rıza olgusu mevcut değildir. 18 yaş altı bireylerin hangi yaş grubunda olduğu da suçun oluşmasına engel teşkil etmez. Örneğin, 16 yaşındaki bir çocuğun rızasıyla görüntü vermesi dahi, bu rızanın geçerli sayılmaması nedeniyle, fail hakkında cezai yaptırım uygulanmasına engel olmaz.

Suçun konusu yalnızca görsel unsurlarla sınırlı değildir. Çocuklara dair ses kayıtları, cinsel içerikli hikâyeler, yazılar, şarkılar ya da konuşmalar da bu kapsamda suç teşkil etmektedir. Önemli olan, çocukların müstehcen bir ürünün içeriğinde bulunmasıdır. Bu içerik doğrudan bir görüntü olabileceği gibi yazılı ya da sesli şekilde de olabilir.

Müstehcen içerikte çocuğun yer alması, yalnızca fiziksel bir temasta bulunması anlamına gelmez. Cinsel çağrışımlar barındıran, çocukların cinsel organlarını ifşa eden ya da bu minvalde yazılı ve sözlü anlatımlara sahip içerikler de suçun oluşması için yeterlidir. Çocukların cinsel olarak uyarıcı pozlarda yer aldığı her türden içerik, yasa kapsamında suç olarak tanımlanır.

Yargıtay’ın içtihatlarına göre, müstehcen içeriğin oluşturulması için profesyonel bir üretim şart değildir. Kişisel amaçlarla yapılan ve izlenmeyen içerikler dahi suç teşkil edebilir. Yani, müstehcen içerik oluşturulduğu anda, izlenip izlenmemesine bakılmaksızın suç tamamlanmış sayılır. Kanun koyucu, içeriğin biçimi, amacı ya da yayılma şekliyle ilgili özel bir şart koşmamıştır.

Bu bağlamda, çocuk pornografisi üretme suçu; çıplak çocuk görselleri çekmek, çocuğa pornografik pozlar verdirmek, çocuğun kendisini cinsel şekilde görüntülemesini sağlamak veya video halinde kayıt almak gibi çok çeşitli eylemleri kapsar. Ayrıca bir çocuğun başkasına gönderdiği cinsel içerikli görüntülerin kayda alınması, çocukla girilen cinsel ilişkiyi video veya ses kaydı ile belgelemek de bu suçu oluşturur.

Tüm bu fiillerin karşılığı TCK m.226/3’te beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile birlikte beş bin güne kadar adli para cezası olarak belirlenmiştir.


2. Üretilmiş Çocuk Pornografisinin Bulundurulması, Depolanması veya Yayılması (TCK m.226/3 – 2. Cümle)

Çocukların kullanıldığı müstehcen içeriklerin üretiminin ardından bunların ülkeye sokulması, çoğaltılması, satışı, nakli, depolanması, bulundurulması ya da başkalarının erişimine açılması da ayrı bir suç teşkil etmektedir. TCK m.226/3’ün ikinci cümlesine göre bu fiiller, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.

Yargıtay’ın içtihatlarında bu suçun seçimlik hareketleri detaylandırılmıştır. Örneğin, müstehcen içeriği yurt dışından Türkiye’ye internet yoluyla getirmek ya da başka ülkelere göndermek suçtur. Benzer şekilde bu içeriklerin kopyalanması, başka kişilere verilmesi, ticari veya şahsi kullanım fark etmeksizin bulundurulması da suç kapsamındadır. Kiralama, ödünç verme gibi eylemler de “başkalarının kullanımına sunma” fiilini oluşturur.

“Depolamak” eylemi, içeriklerin fiziksel ya da dijital bir ortamda muhafaza edilmesi anlamına gelir. Failin burada sahip olduğu niyet önem taşımaz; ister bireysel ister ticari amaçla olsun, içeriklerin barındırılması suçu doğurur. Yine “nakletmek”, fiziksel veya dijital araçlarla içeriğin bir yerden başka bir yere aktarılmasıdır.

Bununla birlikte müstehcen içeriğe yalnızca kısa süreli olarak göz atmak ya da rastlantısal şekilde karşılaşmak suç oluşturmaz. Örneğin, bir web sayfası ziyaret edildiğinde tarayıcı tarafından geçici dosyalar içinde otomatik olarak kaydedilen müstehcen içerik, kullanıcı tarafından kasten saklanmadığı sürece suç oluşturmaz. Ancak failin bu içerikleri özel klasörlerde topladığı, dosya adlarıyla organize ettiği ya da özel yazılımlar kullanarak geri çağırdığı tespit edilirse, bu durumda depolama kastı bulunduğu kabul edilebilir.


3. Çocuk Pornografisi Suçunda Cezayı Ağırlaştıran Durumlar (TCK m.226/5)

TCK’nın 226. maddesinin beşinci fıkrasında, çocuk pornografisi suçu için cezayı artıran haller düzenlenmiştir. Buna göre, müstehcen içeriklerin basın-yayın yoluyla yayılması ya da çocukların bu içeriklere erişiminin sağlanması durumunda, fail altı yıldan on yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.

Yayım eylemi yalnızca geleneksel basın organlarıyla sınırlı değildir. Günümüzde internet, sosyal medya uygulamaları ve mesajlaşma platformları da “yayın” kavramı kapsamında değerlendirilmektedir. X (Twitter), Instagram, Facebook, TikTok, Telegram gibi dijital platformlar yoluyla yapılan paylaşımlar da bu maddeye tabidir.

Bu suçun oluşabilmesi için içeriğin geniş bir kitleye ulaşabilecek şekilde yayımlanmış olması gerekir. Eğer içerik yalnızca belirli kişilere özel olarak gönderilmişse veya bire bir iletişimde kalmışsa, bu durumda ağırlaştırılmış hal söz konusu olmayabilir. Ancak bir çocuğun başka bir çocuğa yönelik müstehcen içeriği izlemesini sağlaması bile, TCK m.226/5 kapsamında ağırlaştırılmış cezayı gerektirebilir.

Çocuk Pornografisi Suçunun Cezai Yaptırımı ve Yargılamaya Etkileri

TCK m.226 Kapsamında Öngörülen Hapis ve Para Cezaları

Türk Ceza Kanunu’nun 226. maddesine göre, çocukların ya da çocuk gibi gösterilen bireylerin müstehcen ürünlerde kullanılması halinde, suç failine 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası ile birlikte 5.000 güne kadar adli para cezası uygulanır. Bu düzenleme, çocuk pornografisinin üretimine ilişkin olarak kanunda açık şekilde ifade edilmiştir.

Bunun yanında, çocukların kullanıldığı bu tür müstehcen içeriklerin ülkeye sokulması, kopyalanması, satılması, bulundurulması ya da herhangi bir şekilde başkalarının erişimine açılması da suç teşkil etmekte ve bu eylemlere 2 yıldan 5 yıla kadar hapis ve yine 5.000 güne kadar adli para cezası verilebilmektedir.

Eğer bu içerikler basın veya yayın yoluyla kamuya açık biçimde yayımlanır ya da çocukların erişimine sunulursa, ceza daha da ağırlaşmaktadır. Bu durumda, 6 yıldan 10 yıla kadar hapis ve ayrıca 5.000 güne kadar adli para cezası gündeme gelmektedir. Böylece çocuk pornografisi suçu hem hapis hem de para cezası ile aynı anda cezalandırılan ağır bir suç tipi olarak düzenlenmiştir.


Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB), Erteleme ve Para Cezasına Çevirme Durumu

Çocuk pornografisine ilişkin mahkumiyetlerde, cezanın adli para cezasına çevrilmesi mümkün değildir. Zira yasa koyucu bu suç için para cezasını yalnızca ek ceza olarak öngörmüştür. Bu suçun niteliği gereği, cezanın hapis dışında bir yaptırımla değiştirilmesi hukuken kabul edilmemektedir.

Ayrıca, çocuk pornografisi üretme suçunda öngörülen ceza alt sınırının 5 yıl olması sebebiyle, HAGB uygulanması teknik olarak imkânsızdır. Ancak çocuk pornografisi ürünlerinin yalnızca bulundurulması ya da dolaşıma sokulması gibi TCK m.226/3’ün ikinci cümlesi kapsamında kalan eylemlerde, mahkemenin en alt sınırdan ceza takdir etmesi durumunda HAGB olasılığı doğabilir.

Cezanın ertelenmesi de benzer bir yaklaşımla değerlendirilir. Üretim suçu için erteleme söz konusu olamazken; bulundurma veya benzeri daha hafif fiillerde, mahkeme takdirine bağlı olarak cezanın ertelenmesi mümkün olabilmektedir.


Çocuk Pornografisi Suçunda Şikâyet Süresi ve Dava Zamanaşımı

Bu tür müstehcenlik suçları şikâyete tabi değildir. Başka bir ifadeyle, çocuk pornografisi suçunu öğrenen savcılık makamı resen harekete geçmekle yükümlüdür. Dolayısıyla mağdurun veya herhangi bir bireyin şikâyette bulunmasına gerek yoktur. Yapılan şikayetin geri alınması da davayı düşürmez, zira kamu düzenini ilgilendiren suçlardan biridir.

Zamanaşımı süresi ise işlenen fiilin niteliğine göre farklılık gösterir. Çocuk pornografisi üretimi ve yayımı (TCK m.226/3-birinci cümle ve m.226/5) için dava zamanaşımı süresi 15 yıl olarak belirlenmiştir. Ancak sadece bulundurma, depolama ya da dolaşıma sokma gibi fiiller için bu süre 8 yıldır.


Görevli Mahkeme Hangi Mahkemedir? – Çocuk Pornografisi Suçu

Çocuk pornografisine ilişkin suçların yargılaması, görevli Asliye Ceza Mahkemesi tarafından yürütülmektedir. Ağır Ceza Mahkemesi değil, yetkili Asliye Ceza Mahkemesi bu tür suçlar için yetkili ve görevlidir.


Çocuk Pornografisi İçeriklerine Erişim Engellenmesi Nasıl Sağlanır? – Çocuk Pornografisi Suçu

5651 sayılı kanun, müstehcenlik içeren yayınlara karşı alınabilecek idari tedbirleri düzenler. Bu kapsamda, çocuklara yönelik müstehcen içeriklerin internet ortamında paylaşılması durumunda, erişimin engellenmesi mümkündür. Bu kararlar kural olarak Sulh Ceza Hakimliği tarafından alınır.

Ancak çocuk pornografisine dair içerikler söz konusu olduğunda, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı gibi idari kurumlar da re’sen erişim engeli uygulayabilmektedir. Bu durum, genel yargı kararı kuralının istisnasını oluşturmaktadır. Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcılığı da erişim engeli getirme yetkisine sahiptir.


Cinsel İstismar ve Çocuk Pornografisi Arasındaki Farklar

Cinsel istismar suçu ile çocuk pornografisi suçu arasında hem teknik hem de hukuki farklar mevcuttur. Cinsel istismar suçunda failin çocukla fiziksel teması söz konusudur (TCK m.103). Oysa çocuk pornografisi suçunda, çocuğun pornografik bir içerikte yer alması yeterlidir; fiziksel temas aranmaz.

Cinsel istismar suçunda çocuklar yaş gruplarına göre değerlendirilirken (0-15 yaş, 15 yaş üstü ama algılama yeteneği olmayanlar, 15-18 yaş arası cebir veya tehditle istismar), çocuk pornografisi suçunda yalnızca 18 yaşından küçük olma şartı aranır. Yaş aralıkları arasında bir ayrım yapılmaz; 18 yaş altındaki her çocuk için aynı hükümler geçerlidir.

NCMEC Raporları Ceza Yargılamasında Delil Niteliği Taşır mı? – Çocuk Pornografisi Suçu

NCMEC (National Center for Missing and Exploited Children), Türkçeye “Ulusal Kayıp ve Sömürülen Çocuklar Merkezi” olarak çevrilmektedir. Amerika Birleşik Devletleri’nde faaliyet gösteren bu sivil toplum kuruluşu, özellikle kaybolan ve istismar edilen çocuklarla ilgili dijital izlerin toplanması ve değerlendirilmesi konusunda dünyaca kabul görmüş bir otoritedir. Bu kurum, teknolojik gelişmelere bağlı olarak artan çevrimiçi çocuk istismarı olaylarını daha etkili bir şekilde tespit edebilmek için CyberTipline adlı çevrimiçi bir ihbar sistemini faaliyete geçirmiştir.


CyberTipline Sistemi Nasıl İşler? – Çocuk Pornografisi Suçu

CyberTipline, internet servis sağlayıcılarının (ISS), kullanıcıların çocuk pornografisi veya benzeri suç teşkil eden faaliyetlerine ilişkin şüpheli içerikleri NCMEC’e bildirmesine imkân tanıyan bir dijital platformdur. Bu bildirimler sadece servis sağlayıcılardan değil, aynı zamanda bireyler ve çeşitli kuruluşlardan da alınabilmektedir. Bu sistem üzerinden yapılan ihbarlar; çocukların dijital ortamda cinsel tacize uğraması, kandırılmaya çalışılması, pornografik içeriklerin paylaşılması, çocuk seks turizmi, dijital aldatmalar ve istenmeyen müstehcen içeriklerin gönderilmesi gibi pek çok başlıkta değerlendirilir.

NCMEC’e ulaşan ihbarlar uzman personel tarafından analiz edilmekte, mağdurun ve failin kimliğine ulaşılmaya çalışılmakta ve somut deliller varsa raporlar ilgili ülke emniyet birimlerine ulaştırılmaktadır.


NCMEC Raporları Türkiye’de Nasıl Kullanılıyor?

NCMEC tarafından hazırlanan raporlar, uluslararası işbirliği kapsamında Türkiye’deki emniyet güçlerine de ulaştırılmaktadır. Özellikle Siber Suçlarla Mücadele Şubesi bu raporlar doğrultusunda hızla harekete geçmekte, IP adresleri, e-posta hesapları veya dosya uzantıları üzerinden şüpheli kişilerin adreslerine ulaşarak arama ve el koyma işlemleri gerçekleştirmektedir. Bu süreçte toplanan dijital materyaller üzerinde adli bilişim incelemeleri yapılmakta ve suçun kanıtları ortaya çıkarılmaktadır.


Yargıtay NCMEC Raporunu Delil Olarak Kabul Ediyor mu?

Evet. Yargıtay Ceza Daireleri, NCMEC tarafından sağlanan raporların ceza yargılamasında hukuken geçerli bir delil olduğuna karar vermektedir. Bu tür raporlar çoğunlukla e-posta adresi, IP verileri, dosya isimleri ve yükleme zamanları gibi teknik detayları içermekte olup, failin kimliğiyle doğrudan ilişkilendirilebilir niteliktedir. Bu bağlamda Yargıtay, kolluk kuvvetlerinin NCMEC tarafından iletilen raporlara dayanarak yaptığı arama ve el koyma işlemlerini hukuka uygun kabul etmektedir.


Örnek Yargıtay Kararı: NCMEC Raporunun Değerlendirilmesi

Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin 2020/14214 E. ve 2020/21479 K. sayılı kararında, sanığın e-posta hesabı üzerinden NCMEC’e yapılan ihbar doğrultusunda çocuk pornografisi içeren bir dosya yüklediği tespit edilmiştir. NCMEC’in hazırladığı rapor, sanığın kullandığı IP adresi ve yedekleme cihazlarında birebir eşleşen dosyaların varlığıyla desteklenmiştir. Mahkeme, NCMEC tarafından gönderilen görsellerin sanıktan elde edilen materyallerle karşılaştırılmasını istemiş, ayrıca bilirkişi raporuyla dosyadaki görsellerde çocuk olup olmadığının tespit edilmesini talep etmiştir.

Yargıtay, yerel mahkemenin eksik inceleme yaptığına kanaat getirerek, daha kapsamlı bir bilirkişi değerlendirmesi yapılması gerektiğini belirterek kararı bozmuştur. Bu karar, NCMEC raporlarının somut delillerle desteklendiği durumlarda tek başına sanığın cezalandırılması için yeterli olabileceğini ortaya koymaktadır.


Sonuç ve Değerlendirme

NCMEC tarafından hazırlanan raporlar, özellikle çocuk pornografisi ile ilgili davalarda yüksek delil değeri taşımaktadır. Bu raporların uluslararası itibarı, içerdiği teknik veriler ve olayın açıklığı, ceza soruşturmalarının yönlendirilmesinde ve mahkemelerin kanaat oluşturmasında önemli bir rol oynamaktadır. Türkiye’de savcılıklar ve mahkemeler, NCMEC raporlarını ciddiyetle değerlendirmekte, gerekli teknik incelemelerin yapılmasını sağlayarak yargılama süreçlerine dâhil etmektedir.

Bu tür bir suçla itham edilen bireylerin profesyonel ceza hukuku desteğine ihtiyaç duyacağı açıktır. Özellikle uluslararası verilerin söz konusu olduğu durumlarda teknik savunma stratejileri hayati önemdedir.


Çocuğa Karşı Müstehcenlik (TCK 226/3) Suçuna İlişkin Yargıtay Kararları

Rıza Olsa Dahi Çocuk Görüntüsü Kaydetmek Suçtur – Çocuk Pornografisi Suçu

Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 15 yaşını geçmiş fakat 18 yaşını doldurmamış bir çocuğun rızasıyla çekilen cinsel içerikli görüntülerin saklanmasının dahi suç olduğunu vurgulamıştır. Sanığın mağdureyle cinsel ilişkiye girerken elde ettiği görüntüleri cep telefonunda izinsiz şekilde saklamaya devam etmesi, sadece özel hayatın gizliliğini ihlal etmekle kalmaz; aynı zamanda çocuğa karşı müstehcenlik suçu kapsamına da girmektedir. Bu bağlamda, içerik profesyonelce hazırlanmasa da, üretim eylemi çocuğun müstehcen ürünün oluşumunda yer alması nedeniyle TCK m.226/3 kapsamında cezalandırılır (CGK 2019/216 E., 2023/591 K.).


Cinsel İlişki Anlarını Kaydetmek de Müstehcenlik Suçudur – Çocuk Pornografisi Suçu

Yargıtay 14. Ceza Dairesi, sanığın 18 yaşından küçük mağdureyle cinsel ilişkisi sırasında çektiği görüntüleri bilgisayar ve hafıza kartında saklamasını müstehcenlik suçu olarak değerlendirmiştir. Bu görüntülerin rızaya dayalı olması, TCK 226/3 kapsamında suçun oluşumunu engellemez (2017/291 E., 2017/1378 K.).


Cep Telefonuyla Cinsel İçerikli Görüntü Kaydetmek – Çocuk Pornografisi Suçu

14 yaşındaki bir mağdurenin cinsel ilişki esnasındaki görüntülerini cep telefonuna kaydeden suça sürüklenen çocuğun eyleminin müstehcenlik suçu oluşturduğuna hükmeden Yargıtay 9. Ceza Dairesi, eylemin TCK 226/3-c.1 kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, buna rağmen suçun yanlış vasıflandırılarak TCK 134/1 kapsamında düşme kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirtmiştir (2021/2903 E., 2022/7502 K.).


Mahrem Görüntülerin Kaydedilmesi ve Saklanması – Çocuk Pornografisi Suçu

Sanığın, küçük yaştaki bir mağdurenin cinsel görüntülerini kaydetmesi, yalnızca özel hayatın gizliliğini ihlal etmekle sınırlı değildir. Yargıtay 12. Ceza Dairesi, bu tür eylemlerde toplumun ahlak anlayışına zarar verecek nitelikte müstehcenlik unsurunun var olduğunu vurgulayarak, TCK 226/3 kapsamında yargılama yapılması gerektiğini ifade etmiştir (2015/15237 E., 2017/3123 K.).


İnternetten Elde Edilen ve Yayınlanan İçerikler – Çocuk Pornografisi Suçu

Sanığın sosyal medya platformları (örneğin Twitter) üzerinden çocuk pornografisi içeren görüntüler paylaşması halinde, bu durum TCK 226/5 kapsamında değerlendirilmelidir. Bu fıkrada düzenlenen ağırlaştırılmış cezai sorumluluk, görüntülerin basın ve yayın yoluyla yayılması halini kapsar (2020/12758 E., 2020/14419 K.).


Etek Altı Görüntülerin Kaydedilmesi – Çocuk Pornografisi Suçu

Yaşı küçük kız çocuklarının etek altı görüntülerini gizlice cep telefonuna kaydeden bir sanık hakkında, Yargıtay TCK 226/3’ün ilk cümlesine göre müstehcenlik suçunun oluştuğuna hükmetmiştir. Özel hayatın gizliliği kapsamında değerlendirilse de, mağdurların çocuk olması nedeniyle suçun niteliği değişmekte ve daha ağır yaptırımlar doğurmaktadır (2021/31435 E., 2021/29897 K.).


Teknik Delil Yoksa Mahkûmiyet Olamaz – Çocuk Pornografisi Suçu

Yargıtay 18. Ceza Dairesi, çocuk pornografisi suçunda sanığın dijital ortamda suç oluşturacak verileri gerçekten bulundurup bulundurmadığının objektif teknik delillerle ispatlanması gerektiğini belirtmiştir. Yalnızca tanık beyanlarına dayalı mahkûmiyet kararının hukuka aykırı olduğu vurgulanmıştır (2015/24576 E., 2016/7300 K.).


Rızası Olsa Bile 12-15 Yaş Aralığındaki Çocuklara Ait Görüntüler – Çocuk Pornografisi Suçu

13 yaşındaki bir çocuğun çıplak fotoğrafının rızasıyla çekilip gönderilmesi halinde dahi, bu eylemin TCK 226/3 uyarınca müstehcenlik suçu oluşturduğu Yargıtay tarafından açıkça belirtilmiştir. Sanığın eylemine daha düşük ceza öngören maddeden hüküm kurulması bozma sebebi sayılmıştır (2021/2328 E., 2024/2116 K.).


İnternetten Yüksek Sayıda Görüntü Paylaşımı – Çocuk Pornografisi Suçu

Sanığın, çocuklara ait binlerce görüntüyü klasörleyerek bilgisayarda depolaması ve internet üzerinden başkalarıyla paylaşması halinde, bu eylemler TCK 226/5 kapsamında müstehcenlik suçunun ağırlaştırılmış halini oluşturur. Yargıtay bu durumda en ağır cezanın uygulanması gerektiğini vurgulamıştır (2020/18011 E., 2021/4929 K.).


Çocuğun Çocuğa Müstehcen Görüntü Göndermesi – Çocuk Pornografisi Suçu

Arkadaşlık ilişkisi kurduğu bir çocuğu, kendi çıplak fotoğraflarını göndermeye ikna eden ve bu görüntüleri telefonuna kaydeden suça sürüklenen çocuk hakkında da TCK 226/3 maddesi uyarınca soruşturma ve kovuşturma yapılabileceği belirtilmiştir (2016/11941 E., 2021/1149 K.).


Hukuki Destek Alın – Çocuk Pornografisi Suçu

Yukarıda özetlenen kararlar ışığında, çocuk pornografisi ve çocuğa karşı müstehcenlik suçları ceza hukukunda oldukça hassas ve ciddi yaptırımlarla karşılık bulmaktadır. Bu tür suçlamalarda savunmanın dikkatle hazırlanması, delillerin teknik olarak analiz edilmesi ve Yargıtay kararları doğrultusunda stratejik adımlar atılması büyük önem taşır.

Bu alanda uzman bir ceza avukatından hukuki destek almak için Avukat Gökhan Yağmur ile irtibat kurabilirsiniz. Detaylı bilgiye gokhanyagmur.com.tr adresinden ulaşabilir veya 0542 157 06 34 numaralı telefon üzerinden doğrudan iletişime geçebilirsiniz.


İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu