Hak Kullanımını ve Beslenmeyi Engelleme Suçu (TCK 298)

Hak kullanımını ve beslenmeyi engelleme suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 298. maddesinde “Adliyeye Karşı Suçlar” başlığı altında düzenlenmiş, ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde bulunan hükümlü ile tutukluların temel haklarının korunmasını amaçlayan bir suç tipidir. Bu düzenleme, hem insan onuru hem de hukukun üstünlüğü ilkeleri gereği, özgürlüğünden yoksun bırakılan kişilerin belirli haklarının ihlal edilmesini cezai yaptırıma bağlamaktadır.
1. Suçun Konusu ve Kapsamı
Maddenin ilk fıkrasında, hükümlü ve tutukluların şu haklarının her ne suretle olursa olsun engellenmesi suç olarak tanımlanmıştır:
- Haberleşme hakkı (mektup, telefon vb.)
- Ziyaretçi ile görüşme
- Eğitim, spor, meslek kazandırma, işyurdu faaliyetleri
- Sosyal ve kültürel etkinliklere katılım
- Kurum tabibince muayene ve tedavi
- Avukat/müdafi tayini ve görüşme
- Mahkemelere veya savcılıklara gitme
- Kurum görevlileriyle görüşme
- Salıverilenlerin kurum dışına çıkması
- Mevzuatta tanınan diğer görüşme ve temas imkanları
Bu hakların engellenmesi, teşvik edilmesi veya talimat verilmesi de suç kapsamına girer. Yaptırımı 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıdır.
2. Beslenmeyi Engelleme
İkinci fıkrada, hükümlü ve tutukluların beslenmesini engellemek ayrı bir suç olarak düzenlenmiştir.
- Bu fiili işleyenler 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
- Açlık grevi veya ölüm orucuna teşvik, ikna veya talimat verme de “beslenmenin engellenmesi” kapsamında değerlendirilir.
3. Ağır Neticeler
Üçüncü fıkra, neticesi sebebiyle ağırlaşmış halleri düzenler:
- Beslenmenin engellenmesi sonucunda kasten yaralama veya ölüm meydana gelirse, ayrıca TCK’daki kasten yaralama veya kasten öldürme hükümlerine göre ceza verilir.
- Bu durumda ceza, temel maddede öngörülen sürenin çok üzerinde olabilir.
4. Hukuki Amaç
Bu suç tipinin amacı:
- Ceza infaz kurumlarında temel insan haklarının korunması
- Kötü muamele ve işkence yasağının pekiştirilmesi
- Hükümlü ve tutukluların rehabilitasyon sürecinin güvence altına alınmasıdır.
Hak Kullanımını ve Beslenmeyi Engelleme Suçunun Unsurları
TCK m. 298’in gerekçesinde, bu suçun kapsamı ve unsurları ayrıntılı biçimde açıklanmıştır. Düzenleme, ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlü ve tutukluların özgürlükten yoksun bırakılmaları dışında kalan temel hak ve imkanlarının, hukuka aykırı biçimde kısıtlanmasını cezalandırmayı amaçlamaktadır.
1. Fail ve Mağdur
- Fail: Ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde görev yapan kamu görevlileri başta olmak üzere, bu hakların kullanılmasını engelleyen, teşvik eden veya talimat veren herkes suçun faili olabilir.
- Mağdur: Ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlü ve tutuklulardır.
2. Fiilin Konusu
Madde gerekçesine göre, aşağıdaki hak ve imkanların her ne suretle olursa olsun engellenmesi suçun konusunu oluşturur:
- Haberleşme
- Ziyaretçi ile görüşme
- Eğitim, spor, meslek edindirme ve işyurdu çalışmaları
- Sosyal ve kültürel etkinlikler
- Kurum hekimi tarafından muayene ve tedavi
- Avukat/müdafi atama ve görüşme
- Mahkemelere veya savcılıklara gitme
- Kurum görevlileriyle görüşme
- Salıverilenlerin kurum dışına çıkması
- Mevzuatta tanınan diğer görüşme ve temas imkanları
Bu hakların engellenmesinin yanında; hükümlü veya tutukluyu bu eylemlere teşvik etmek, ikna etmek veya talimat vermek de suç kapsamında değerlendirilir.
3. Beslenmeyi Engelleme
- Hükümlü veya tutuklunun beslenmesinin doğrudan engellenmesi,
- Açlık grevi ya da ölüm orucuna teşvik, ikna veya talimat verilmesi, “beslenmenin engellenmesi” sayılır.
Bu durumda 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası uygulanır.
4. Netice Sebebiyle Ağırlaşmış Haller
Maddenin üçüncü fıkrasında, beslenmenin engellenmesi sonucunda:
- Kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinden biri veya
- Ölüm meydana gelirse,
fail ayrıca TCK’nın kasten yaralama veya kasten öldürme hükümlerine göre cezalandırılır.
5. Hukuki Amaç
Bu suç tipinin amacı, ceza infaz kurumlarında insan onurunu korumak, kötü muamelenin önüne geçmek ve hükümlü-tutukluların rehabilitasyon süreçlerini güvence altına almaktır.
Adli Para Cezası, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)
Hak kullanımını ve beslenmeyi engelleme suçu (TCK m. 298) bakımından, hükmedilecek hapis cezası bazı durumlarda alternatif yaptırımlara veya infazı durduran ceza muhakemesi kurumlarına konu olabilir. Bu düzenlemeler, ceza adalet sisteminde orantılılık ve topluma kazandırma ilkelerinin uygulanmasını sağlar.
1. Adli Para Cezası
- Tanım: Adli para cezası, işlenen bir suç karşılığında, hapis cezası yerine veya hapis cezasıyla birlikte uygulanabilen, Türk Lirası üzerinden hesaplanan bir yaptırım türüdür.
- TCK m. 50: Hak kullanımını ve beslenmeyi engelleme suçu nedeniyle hükmedilen 1 yıl veya daha az süreli hapis cezaları adli para cezasına çevrilebilir.
- Uygulama: Mahkeme, suçun niteliği, failin kişisel durumu ve yeniden suç işleme ihtimali gibi kriterleri değerlendirerek bu yönde karar verebilir.
2. Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)
- Tanım: HAGB, sanık hakkında hükmolunan cezanın belirli bir denetim süresi boyunca hukuken sonuç doğurmaması; bu süre içinde yükümlülüklerin yerine getirilmesi hâlinde ise cezanın tamamen ortadan kaldırılmasıdır.
- CMK m. 231: Hak kullanımını ve beslenmeyi engelleme suçu için hükmedilen hapis cezası 2 yıl veya altında ise HAGB kararı verilebilir.
- Sonuç: Denetim süresinin iyi hâlli geçirilmesi hâlinde dava düşer, ceza hiç verilmemiş sayılır.
3. Erteleme
- Tanım: Erteleme, mahkemece verilen hapis cezasının ceza infaz kurumunda çektirilmesinden, belirli koşullar altında şartlı olarak vazgeçilmesidir.
- TCK m. 51: Hak kullanımını ve beslenmeyi engelleme suçu bakımından, hükmedilen hapis cezası 2 yıl veya daha az ise erteleme mümkündür.
- Şartlar: Failin daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış olması ve yeniden suç işlemeyeceğine kanaat getirilmesi gerekir.
📌 Değerlendirme: Hak kullanımını ve beslenmeyi engelleme suçu, nitelik olarak kamu görevlilerinin yetkilerini kötüye kullanma ihtimali bulunan bir suç tipidir. Ancak mahkeme, olayın ağırlığı, failin kişisel durumu ve yargılama sürecindeki tutumunu dikkate alarak adli para cezası, HAGB veya erteleme gibi seçeneklere başvurabilir. Bu seçenekler, cezanın infazı yerine failin topluma kazandırılmasını hedefler.
Suçun Şikayet Süresi ve Zamanaşımı
Hak kullanımını ve beslenmeyi engelleme suçu (TCK m. 298), şikayete tabi olmayan suçlar arasında yer alır. Bu nedenle, suçun öğrenilmesi halinde Cumhuriyet savcılığı resen (kendiliğinden) soruşturma başlatır.
1. Şikayet Süresi
- Bu suçta herhangi bir şikayet süresi bulunmaz.
- Mağdur veya ilgili kişiler şikayette bulunsun ya da bulunmasın, savcılık olayı öğrendiğinde soruşturma yapmakla yükümlüdür.
- Şikayetten vazgeçme, ceza davasının düşmesine neden olmaz.
2. Zamanaşımı
- Dava zamanaşımı, suçun işlendiği tarihten itibaren kanunda belirtilen süre içerisinde dava açılmamışsa veya açılmış dava bu süre içinde sonuçlanmamışsa ceza davasının düşmesini sağlayan bir ceza hukuku kurumudur.
- TCK m. 66 uyarınca, hak kullanımını ve beslenmeyi engelleme suçunda olağan dava zamanaşımı süresi 8 yıldır.
- Bu süre içinde her zaman soruşturma ve kovuşturma yapılabilir.
- 8 yıllık süre geçtikten sonra ise soruşturma başlatılamaz, başlatılmış olanlar da düşer.
3. Uygulamadaki Önemi
Zamanaşımı, özellikle ceza infaz kurumlarında işlenen bu tür hak ihlali iddialarında kanıtların kaybolması veya olayın unutulması gibi riskleri artırabilir. Bu nedenle iddiaların gecikmeksizin bildirilmesi mağdur açısından hak kaybını önler.
Uzlaşma, Soruşturma – Kovuşturma ve Görevli Mahkeme
Hak kullanımını ve beslenmeyi engelleme suçu (TCK m. 298), ceza infaz kurumlarında görev yapanlar veya bu hakların kullanımına müdahale eden kişiler tarafından işlenebilen, kamu düzenini ilgilendiren bir suç tipidir. Bu nedenle uzlaşma, soruşturma – kovuşturma süreci ve görevli mahkeme bakımından özel düzenlemelere sahiptir.
1. Uzlaşma
- Tanım: Uzlaşma, suç isnadı altındaki kişi ile suçun mağduru arasında, uzlaştırmacı aracılığıyla yürütülen ve tarafların karşılıklı rızasıyla anlaşmaya varmalarını sağlayan alternatif bir çözüm yöntemidir.
- TCK ve CMK Düzenlemesi: Hak kullanımını ve beslenmeyi engelleme suçu, uzlaşma kapsamında yer almaz.
- Sonuç: Bu suç işlendiğinde taraflar arasında uzlaşma prosedürü uygulanmaz, yargılama devam eder.
2. Soruşturma ve Kovuşturma
- Soruşturma: Cumhuriyet savcılığı tarafından resen başlatılır, mağdurun şikayeti aranmaz.
- Kovuşturma: Savcılık iddianamesi üzerine, görevli mahkeme tarafından yürütülür.
- Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi (KDAE):
- TCK m. 298/1 kapsamında yürütülen soruşturmalarda, koşullar oluştuğunda CMK m. 171 gereğince kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilebilir.
- Bu durumda şüpheli belirlenen süre boyunca yükümlülüklere uyarsa dava açılmaz.
3. Görevli Mahkeme
- Hak kullanımını ve beslenmeyi engelleme suçu nedeniyle yapılan yargılamalarda asliye ceza mahkemesi görevlidir.
- Yargılamalar, suçun işlendiği yer mahkemesinde görülür.
Hak Kullanımını ve Beslenmeyi Engelleme Suçu – Yargıtay Kararı
Açlık Grevine Zorlama İddiasında Beraat Kararı
Yargıtay 16. Ceza Dairesi, 2015/4177 sayılı kararında, cezaevinde tutuklu bulunan iki sanığın (suça sürüklenen çocuk) aynı koğuşta kalan bir başka tutukluyu açlık grevine zorladıkları iddiasına ilişkin önemli bir değerlendirme yapmıştır.
Olayın Özeti
- İddia: Sanıkların, mağdura yemek almaması yönünde baskı yaparak 2 gün boyunca beslenmesini engelledikleri ve bu suretle TCK m. 298 kapsamında beslenmeyi engelleme suçunu işledikleri öne sürülmüştür.
- Soruşturma aşaması: Mağdur, sanıkların baskısı altında açlık grevine gittiğini beyan etmiştir.
- Kovuşturma aşaması: Mağdur, açlık grevine kendi iradesi ile başladığını, birkaç gün sonra sağlık sorunları nedeniyle bıraktığını, kimsenin baskısı olmadığını söylemiştir.
- Tanık beyanları: Hem soruşturma hem de kovuşturma aşamasında, aynı koğuşta bulunan tanıklar, mağdura herhangi bir baskı yapılmadığını, açlık grevine kendi istekleri ile katıldıklarını belirtmişlerdir.
Yargıtay’ın Değerlendirmesi
Yargıtay, şu hususları dikkate almıştır:
- Mağdurun kovuşturma aşamasında verdiği net beyan – baskı iddiasını reddetmesi,
- Tanık ifadeleri – baskı yapıldığına dair gözlemlerinin olmaması,
- Mahkumiyet için yeterli, kesin ve inandırıcı delil bulunmaması.
Sonuç
Bu gerekçelerle, sanıkların beraat etmeleri gerekirken mahkumiyetlerine karar verilmesini bozma nedeni saymıştır.
💡 Hukuki Not: Yargıtay’ın bu kararı, hak kullanımını ve beslenmeyi engelleme suçunda delil standardının yüksek tutulduğunu göstermektedir. Baskı veya zorlama iddialarının, yalnızca başlangıç beyanlarına değil, tüm yargılama sürecindeki tutarlı ve destekleyici delillere dayanması gerekir.
📞 Hukuki Destek: Ceza infaz kurumlarında hak ihlali iddiaları ciddi sonuçlar doğurur. Bu tür davalarda profesyonel savunma stratejisi için Avukat Gökhan Yağmur ile iletişime geçebilirsiniz.
🌐 Web: www.gokhanyagmur.com.tr – 0542 157 06 34