Bilgi BankasıCeza Hukuku

Başkası Yerine Ceza İnfaz Kurumuna veya Tutukevine Girme Suçu (TCK 291)

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 291. maddesinde düzenlenen bu suç, adaletin doğru şekilde işlemesini ve ceza infaz kurumlarının güvenliğini korumayı amaçlayan bir düzenlemedir. Madde hükmüne göre, kendisini bir hükümlü veya tutuklunun yerine koyarak ceza infaz kurumuna ya da tutukevine giren kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Bu suçun oluşabilmesi için:

  • Failin, gerçek kimliğini gizleyerek veya yanlış beyan vererek başka bir hükümlü ya da tutuklu gibi davranması,
  • Bu kimlikle ceza infaz kurumuna veya tutukevine fiilen girmesi,
    gerekmektedir.

Kanun koyucu, bu fiili “Adliyeye Karşı Suçlar” başlığı altında düzenleyerek, ceza adaletinin yanıltılmasını ve kurum güvenliğinin ihlal edilmesini ağır yaptırımla önlemeyi hedeflemiştir.

Başkası Yerine Ceza İnfaz Kurumuna veya Tutukevine Girme Suçunun Unsurları

TCK m.291, kişinin kendisini hükümlü veya tutuklunun yerine koyarak, bu kişiymiş gibi ceza infaz kurumuna ya da tutukevine girmesini cezalandırmaktadır. Bu suçun oluşabilmesi için iki temel unsurun birlikte gerçekleşmesi gerekir:

  1. Failin Kendini Hükümlü veya Tutuklu Olarak Tanıtması
    Fail, gerçekte kendisine ait olmayan bir kimliği üstlenerek, bir hükümlü ya da tutuklu gibi davranmalıdır. Bu aşamada, kimliğin değiştirilmesi, yanıltıcı beyan verilmesi veya sahte belgeler kullanılması gibi yöntemler söz konusu olabilir.
  2. Ceza İnfaz Kurumuna veya Tutukevine Fiilen Girme
    Sadece kimlik değişikliği yeterli değildir; failin bu sahte kimlikle fiilen ceza infaz kurumuna veya tutukevine girmesi gerekir. Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin 2019/11890 sayılı kararında da belirtildiği üzere, kişinin bu şekilde içeri alınması ve hükümlü/tutuklu yerine konularak kuruma yerleştirilmesi suçun tamamlanması için gereklidir.

Bu unsurlar birlikte gerçekleşmediği takdirde suç tamamlanmaz; yalnızca hazırlık veya teşebbüs aşamasında kalır. Kanun, bu fiili “Adliyeye Karşı Suçlar” kapsamında değerlendirerek, hem yargı sürecinin güvenilirliğini hem de cezaevi güvenliğini koruma amacı taşımaktadır.

Adli Para Cezası, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)

Başkası yerine ceza infaz kurumuna veya tutukevine girme suçu, TCK m.291’de altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile yaptırıma bağlanmıştır. Ancak cezanın miktarına ve failin kişisel durumuna göre, mahkeme tarafından bazı ceza muhakemesi kurumları uygulanabilir.

  1. Adli Para Cezası
    • Türk Ceza Kanunu’na göre, bir yıl veya daha az süreli hapis cezaları, uygun görüldüğünde adli para cezasına çevrilebilir.
    • Bu kapsamda, mahkeme, suçu işleyen kişiye hapis yerine belirli bir miktar para cezası vererek cezanın infazını para ödemesi yoluyla tamamlatabilir.
    • Adli para cezasının miktarı, gün birimi üzerinden belirlenir ve her gün için takdir edilecek miktar 20 TL ile 100 TL arasında değişebilir.
  2. Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)
    • HAGB, verilen hükmün belirli bir denetim süresi boyunca sonuç doğurmamasıdır.
    • Fail bu süre içerisinde kasıtlı yeni bir suç işlemez ve yükümlülüklere uyarsa, hüküm ortadan kaldırılır ve dava düşer.
    • TCK m.291 kapsamındaki bu suç için hükmedilen hapis cezası iki yıl veya altında ise, HAGB uygulanması mümkündür.
  3. Cezanın Ertelenmesi
    • Erteleme, verilen hapis cezasının cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesidir.
    • Failin yeniden suç işlemeyeceği yönünde olumlu kanaat oluşması gerekir.
    • Bu suç bakımından hükmedilen hapis cezası, şartlar oluştuğunda ertelenebilir ve fail cezaevine girmez.

Bu üç kurum, hem cezanın infazını hafifletmek hem de failin topluma kazandırılması açısından önemlidir. Yargı uygulamasında, suçun ağırlığı, failin sabıkasız olması ve olayın oluş şekli bu kurumların uygulanmasında belirleyici faktörlerdir.

Suçun Şikayet Süresi ve Zamanaşımı

Başkası yerine ceza infaz kurumuna veya tutukevine girme suçu, şikayete bağlı suçlardan değildir. Bu nedenle, mağdurun şikayeti aranmaksızın Cumhuriyet savcılığı tarafından resen soruşturma yapılır. Fail hakkında soruşturma başlatılabilmesi için herhangi bir şikayet süresinin dolması söz konusu değildir. Ayrıca, şikayetten vazgeçme de ceza davasının düşmesine yol açmaz.

Bununla birlikte, dava zamanaşımı kuralları bu suç açısından da geçerlidir. Dava zamanaşımı; suçun işlendiği tarihten itibaren belirlenen süre içinde dava açılmamışsa veya açılmış olmasına rağmen kanunda öngörülen süre içinde sonuçlandırılmamışsa, davanın düşmesi sonucunu doğurur.

TCK m.291 kapsamında öngörülen altı aydan iki yıla kadar hapis cezası dikkate alındığında, bu suç için olağan dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Yani suçun işlendiği tarihten itibaren 8 yıl içinde soruşturma ve kovuşturma yapılabilir. Bu süre dolduktan sonra artık soruşturma başlatılamaz, devam eden yargılama da düşer.

Uzlaşma
Uzlaşma, suç isnadı altındaki kişi ile suçun mağduru arasında, tarafsız bir uzlaştırmacı aracılığıyla yürütülen ve tarafların anlaşmasıyla sonuçlanabilen bir ceza muhakemesi kurumudur. Ancak, TCK m.291’de düzenlenen başkası yerine ceza infaz kurumuna veya tutukevine girme suçu, uzlaşma kapsamında olan suçlardan değildir. Bu nedenle, soruşturma ve kovuşturma süreçlerinde uzlaştırma prosedürü uygulanmaz.

Görevli Mahkeme
Bu suçtan kaynaklanan yargılamalar asliye ceza mahkemesi tarafından yürütülür. Suçun niteliği ve öngörülen ceza miktarı dikkate alındığında, ağır ceza mahkemesi görev alanına girmez.

Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi (KDAE)
Soruşturma aşamasında, özellikle failin sabıkasız olması, suçun işleniş şekli ve kamu yararı gibi kriterler göz önüne alınarak, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilebilir. Bu durumda, belirli bir denetim süresi uygulanır ve yükümlülüklere uyulursa dava açılmaz.

Basit Yargılama Usulü
Kovuşturma aşamasında, dava şartları uygunsa basit yargılama usulü uygulanabilir. Bu usulde, duruşma yapılmaksızın dosya üzerinden karar verilmesi mümkün olur ve bu durum yargılamanın daha hızlı sonuçlanmasını sağlar.

Başkası Yerine Ceza İnfaz Kurumuna veya Tutukevine Girme Suçu – Yargıtay Kararları

TCK m.291 kapsamında yer alan “başkası yerine ceza infaz kurumuna veya tutukevine girme” suçu, Yargıtay uygulamasında özellikle suçun unsurlarının oluşup oluşmadığı yönünden titizlikle incelenmektedir. Aşağıda bazı önemli içtihatlar özetlenmiştir:

  1. Kendini Ağabeyi Olarak Tanıtma – Mahkumiyet Gerekçesi
    Sanığın, ağabeyi hakkında verilmiş hapis cezasının infazı amacıyla, kendisini ağabeyi olarak tanıtıp ceza infaz kurumuna girmesi, TCK m.291 kapsamında suç teşkil eder. Yargıtay, bu durumda suç vasfının doğru belirlenmesi gerektiğini vurgulamıştır.
    (Yargıtay 9. Ceza Dairesi – 2014/5694)
  2. Kardeşinin Kimlik Bilgilerini Kullanma – Suç Unsurları Oluşmadı
    Failin, kardeşine ait kimlik bilgilerini kullanarak yakalanması ve ceza infaz kurumuna gönderilmesi durumunda, bu eylem her zaman TCK m.291 kapsamına girmez. Failin, tutuklu veya hükümlü yerine geçme kastı bulunmuyorsa suç oluşmaz.
    (Yargıtay 8. Ceza Dairesi – 2019/11890)
  3. Aynı Köyden Bir Kişinin Yerine Cezaevine Girme
    Sanığın, aynı köyden tanıdığı bir kişi yerine cezaevine girdiği yönünde kastı olduğunun anlaşılması halinde, suçun unsurları oluşur ve mahkumiyet kararı verilebilir.
    (Yargıtay 21. Ceza Dairesi – 2016/4180)
  4. Yargılama Sürecinde Başkasının Kimlik Bilgilerini Kullanma – Suç Unsurları Yok
    Sanığın, başka birine ait kimlikle tutuklanıp ceza infaz kurumuna girmesi, ancak bu kimlik kullanımının ayrı bir soruşturma konusu olması ve TCK m.291 kapsamında kastın bulunmaması halinde, suçun unsurları oluşmaz.
    (Yargıtay 9. Ceza Dairesi – 2014/6183)
  5. Gerçek Kimliğini Açıklama – Suç Kastı Yok
    Yakalandığında başkasının kimliğini ibraz eden sanığın, kısa süre içinde kendi kimliğini açıklaması ve gerçeğin ortaya çıkmasını sağlaması halinde, TCK m.291 anlamında cezaevine girme kastı bulunmadığı kabul edilir.
    (Yargıtay 9. Ceza Dairesi – 2013/6840)
  6. Askerlikten Kaçmak İçin Sahte Kimlikle Cezaevine Girme – Suç Oluşmadı
    Sanığın, sahte kimlik kullanarak ceza infaz kurumuna girmesi, ancak kimlikteki gerçek kişinin hükümlü olduğunu bilmemesi ve o kişi yerine cezaevine girme iradesinin bulunmaması halinde suç oluşmaz. Bu durumda eylem başka suç tiplerine (örneğin sahtecilik) girebilir.
    (Yargıtay 11. Ceza Dairesi – 2013/752)

📌 Değerlendirme:
Yargıtay kararları, TCK m.291 kapsamındaki suçun oluşması için failin bilerek ve isteyerek bir hükümlü veya tutuklu yerine geçmesi ve bu şekilde ceza infaz kurumuna girmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Kastın bulunmadığı, yanlış anlaşılma veya başka nedenlerle kimlik kullanımının gerçekleştiği durumlarda ise suçun unsurları oluşmamaktadır.

Avukat Gökhan Yağmur ile Hukuki Destek

Başkası yerine ceza infaz kurumuna veya tutukevine girme suçu ve benzeri ceza hukuku konularında profesyonel hukuki yardım almak, hem yargılama sürecinde haklarınızın korunması hem de en doğru savunma stratejisinin belirlenmesi açısından büyük önem taşır.

Ceza hukuku alanında edindiğim tecrübe ve Yargıtay kararları ışığında geliştirdiğim analizlerle, müvekkillerime hem soruşturma hem de kovuşturma aşamalarında etkin hukuki temsil sağlamaktayım.

📞 İletişim: 0542 157 06 34
🌐 Web: www.gokhanyagmur.com | www.gokhanyagmur.com.tr

Haklarınızı en iyi şekilde savunmak için benimle iletişime geçebilirsiniz.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu