Yardım veya Bildirim Yükümlülüğünün Yerine Getirilmemesi Suçu Nedir? (TCK 98)
Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 98. maddesinde düzenlenmiş olup, bireylerin yaşam hakkını ve toplumsal dayanışma bilincini korumayı amaçlayan bir ihmali suç türüdür. Bu suç, kişinin yaşı, hastalığı, yaralanması veya herhangi bir sebeple kendini idare edemeyecek durumda olan birine yardım etmemesi ya da bu durumu ilgili makamlara bildirmemesiyle oluşur.
Bu düzenleme, kişilerin tehlike altındaki bir bireye karşı ahlaki ve hukuki sorumluluklarını yerine getirmemeleri durumunda devreye girer. Suç, failin aktif bir eylemde bulunmaması yani “ihmal” yoluyla meydana gelir.
Yardım veya Bildirim Yükümlülüğünün Yerine Getirilmemesi Suçunun Genel Tanımı
Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçu, kişinin imkanları ölçüsünde yardım etmemesi veya durumu ilgili mercilere bildirmemesiyle işlenen, tehlike esasına dayalı bir suçtur. Fail, mağdurun içinde bulunduğu tehlikeye karşı kayıtsız kalarak toplumsal dayanışma ilkesini ihlal etmiş olur.
Bu suç, yalnızca bireyin davranışıyla değil, aynı zamanda toplumun ortak vicdanını ilgilendiren bir nitelik taşır. Ceza hukuku, bu hükümle insan onurunun korunmasını, yardımlaşma ve dayanışma yükümlülüğünün hukuki zemine oturtulmasını hedeflemiştir.
Korunan Hukuki Değer
Bu suç tipiyle korunan temel hukuki değer, yaşam hakkı ve vücut bütünlüğüdür. Aynı zamanda, toplumda yardımlaşma bilincinin gelişmesi, bireylerin başkalarının yaşamına duyarsız kalmaması da amaçlanmıştır.
Bu nedenle, yasa koyucu, kişilerin tehlike altındaki kimselere karşı en azından bildirimde bulunmalarını zorunlu hale getirerek, ahlaki bir ödevi hukuki bir yükümlülük haline getirmiştir.
Toplum düzeninin sürdürülebilirliği açısından bireylerin, zor durumda kalanlara yardım etme sorumluluğunu yerine getirmesi beklenir. Bu yükümlülüğün ihlali ise ceza hukuku tarafından yaptırıma bağlanmıştır.
Yardım veya Bildirim Yükümlülüğünün Yerine Getirilmemesi Suçunun Unsurları
Suçun Hukuki Niteliği
Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçu, tehlike suçu ve ihmali suç niteliğini bir arada taşır. Fail, herhangi bir icrai (aktif) davranışta bulunmaksızın, yükümlülüğünü yerine getirmemesiyle suçu oluşturur. Yasa koyucu, iki seçimlik ihmali davranış öngörmüştür:
- Yardım etmemek,
- Durumu ilgili mercilere bildirmemek.
Bu iki davranıştan herhangi biri, suçun oluşması için yeterlidir.
Fail ile Mağdur Arasındaki İlişki
Suçun oluşabilmesi için fail ile mağdur arasında önceden mevcut bir koruma veya gözetim yükümlülüğü ilişkisi bulunmamalıdır. Eğer fail, mağdurun bakımından sorumlu bir kişi ise (örneğin ebeveyn, vasi, bakıcı), bu durumda fiil terk suçu kapsamında değerlendirilir.
Örneğin; yaşlı annesini veya küçük çocuğunu tıbbi yardıma ihtiyaç duymasına rağmen uzun süre evde yalnız bırakan kimse, yardım veya bildirim yükümlülüğünün ihlali değil, terk suçunu işlemiş sayılır.
Suçun Maddi Unsuru
Yardım Etmeme veya Bildirmeme Davranışı
Bu suçun maddi unsuru, mağdurun içinde bulunduğu tehlikeye karşı hal ve koşulların elverdiği ölçüde yardım etmemek veya ilgili makamlara durumu derhal bildirmemek şeklindeki ihmali davranıştır.
Failden beklenen yardım, kendi yaşamını tehlikeye atmadan, gücü, bilgisi ve imkanları oranında mağdura yardımcı olması veya durumu gecikmeden bildirmesidir.
Yardım Etmenin Mümkünlüğü
Failin yardım yükümlülüğünü ihlal etmiş sayılabilmesi için, yardım etmesinin fiilen mümkün olması gerekir. Mahkeme, somut olayda failin fiziksel gücü, yaşı, deneyimi, tehlikenin boyutu gibi unsurları dikkate alarak yardımın mümkün olup olmadığını değerlendirir.
Eğer yardım mümkün değilse veya yeterli olmayacaksa, failin sorumluluktan kurtulabilmesi için durumu derhal ilgili makamlara bildirmesi gerekir.
Bildirim Şekli
Bildirim yükümlülüğü, yazılı, sözlü, işaretle veya herhangi bir iletişim aracıyla yerine getirilebilir. Esas olan, olayın en kısa sürede yetkili makamlara iletilmesidir.
Yetkili makamlar; adliye, kolluk kuvvetleri veya durumu bildirmekle yükümlü diğer resmi kurumlar olabilir. Ancak, başka kişiler tarafından yardım veya bildirimde bulunulmuşsa, failin ayrıca bildirimde bulunmaması suç oluşturmaz.
Suçun Manevi Unsuru
Bu suç kasıtla işlenebilir. Fail, mağdurun yardıma muhtaç durumda olduğunu bilmesine rağmen, yardım veya bildirimde bulunmamayı bilinçli olarak tercih eder.
Failin kastı, mağdurun tehlike altında olduğunun farkında olması ve bu duruma rağmen hareketsiz kalmasıyla ortaya çıkar.
Eğer failin eylemi sonucunda mağdurun ölümü gerçekleşirse, TCK m.98/2 uyarınca faile daha ağır ceza uygulanır. Ancak bu durumda failin, ölüm neticesi açısından en azından taksirle hareket etmiş olması gerekir (TCK m.23).
Suçun Mağduru
Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçunun mağduru, yaşı, hastalığı, yaralanması veya başka bir sebeple kendini idare edemeyecek durumda olan gerçek kişidir.
Ancak mağduriyetin oluşabilmesi için yalnızca yaş, hastalık veya yaralanma yeterli değildir; bu durumların mağdurun kendini idare edememesiyle sonuçlanması gerekir.
Dolayısıyla, mağdurun yardıma muhtaç hale gelmesine neden olan sebep önemli değildir; önemli olan, kişinin yaşamı veya vücut bütünlüğü açısından ciddi tehlike altında olmasıdır.
Suçun Faili
Bu suçun faili, olaya sebebiyet vermemiş olan herhangi bir kişi olabilir.
Ancak failin, mağdurun bu duruma düşmesine neden olan hareketi kast veya taksir sonucu ise, bu durumda failden yardım veya bildirimde bulunması beklenemez; sadece işlediği fiilden sorumlu olur.
Buna karşılık, fail olaya bilerek müdahale etmiş ve başkalarının yardım etmesini engellemişse, kendiliğinden üstlendiği yükümlülüğü yerine getirmediği için bu suçtan sorumlu tutulur.
Netice Sebebiyle Ağırlaşmış Hâl
Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi nedeniyle mağdurun ölmesi halinde, TCK m.98/2 kapsamında ceza artırımı söz konusu olur.
Fail, bu ağır sonucu en azından taksirle öngörmüşse, ağırlaştırılmış cezaya hükmolunur.
Bu durumda suç, basit tehlike suçundan çıkarak, netice sebebiyle ağırlaşan bir suç niteliğine bürünür.
Teşebbüs ve Şeriklik
Bu suç, ihmali bir davranışa dayandığı için teşebbüs hükümleri uygulanmaz. Çünkü failin hareketsiz kalma eyleminin hangi noktada sona erdiğini belirlemek imkansızdır.
Ayrıca, her bir kişinin ihmali davranışı ayrı bir suç oluşturur. Bu nedenle şeriklik de kural olarak mümkün değildir.
Ancak istisnai hallerde, yardım veya bildirim yükümlülüğü olmayan bir kişi, yükümlülüğü bulunan bir kişiyi bu davranışa yönlendirirse, azmettirme hükümleri uygulanabilir.
Yardım veya Bildirim Yükümlülüğünün Yerine Getirilmemesi Suçunun Cezası (TCK 98)
Bu suçun cezası, TCK m.98 hükmüyle açıkça düzenlenmiştir:
- Basit hâli (TCK 98/1):
Yardım veya bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeyen kişi, bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. - Netice sebebiyle ağırlaşmış hâli (TCK 98/2):
Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi sonucu kişinin ölmesi halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası uygulanır.
Adli Para Cezası, Erteleme ve HAGB Uygulaması
Adli Para Cezasına Çevirme
TCK m.98/1’de düzenlenen suç tipi, hem hapis hem de adlî para cezası öngördüğünden, mahkeme hapis cezasını seçmişse bu ceza sonradan adli para cezasına çevrilemez.
Ancak ikinci fıkrada öngörülen nitelikli hâlde, ceza alt sınırdan verilirse hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi mümkündür.
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)
Bu suç nedeniyle verilen hapis veya adli para cezaları hakkında, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir.
Bu durumda, sanık belli bir denetim süresi boyunca koşullara uyarsa, ceza hukuki sonuç doğurmaz ve dava düşer.
Cezanın Ertelenmesi
Mahkeme, belirlenen cezanın cezaevinde infazından şartlı olarak vazgeçebilir.
Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçu için verilen hapis cezaları hakkında erteleme hükümleri uygulanabilir.
Şikayet, Uzlaşma ve Zamanaşımı
Bu suç şikayete tabi değildir; savcılık tarafından resen soruşturulur.
Mağdurun şikayetten vazgeçmesi, ceza davasının düşmesine yol açmaz. Ayrıca uzlaşma kapsamı dışında bir suçtur.
Dava zamanaşımı süresi, 8 yıl olarak belirlenmiştir. Bu süre içinde dava açılmaz veya sonuçlandırılmazsa, ceza davası düşer.
Görevli Mahkeme ve Yargılama Usulü
Bu suçlar hakkında asliye ceza mahkemesi görevlidir.
Yargılama sırasında basit yargılama usulü uygulanabilir.
Mahkeme, delillerin değerlendirilmesinde olayın özelliklerini, failin imkanlarını ve ihmalin ağırlığını dikkate alır.
Önödeme Uygulaması
Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçu, önödeme kapsamına giren suçlardandır.
Bu nedenle, şüpheli veya sanık hakkında önödeme prosedürü uygulanmadan doğrudan soruşturma veya kovuşturmaya devam edilemez.
5237 sayılı TCK’nın 98/1. maddesi, 6763 sayılı Kanun’un 11. maddesiyle değiştirilen TCK 75. madde kapsamında önödemeye tabi hale getirilmiştir.
Bu nedenle, mahkeme sanığa usulüne uygun şekilde önödeme ihtarı yapmadan hüküm kurarsa, bu durum bozma nedeni sayılır (Yargıtay 4. Ceza Dairesi, K.2021/17814).
Sonuç
Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçu, modern ceza hukukunun toplumsal sorumluluk anlayışını yansıtan önemli bir düzenlemedir.
Bu suçla, yalnızca bireylerin değil, tüm toplumun birbirine karşı duyarlılığının korunması hedeflenmiştir.
Kişinin tehlike altındaki birine yardım etmemesi ya da bildirimde bulunmaması, hem ahlaki hem hukuki bir ihmal olarak cezalandırılır.
Yardım veya Bildirim Yükümlülüğünün Yerine Getirilmemesi Suçu Yargıtay Kararları
Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 98. maddesinde düzenlenmiş olup, bireylerin yaşam hakkını ve toplumsal dayanışma sorumluluğunu korumayı amaçlayan bir hükümdür. Aşağıda, Yargıtay’ın farklı dairelerince verilmiş önemli kararlar yer almakta olup, bu kararlar suçun sınırlarını, ihmali davranışın kapsamını ve failin sorumluluğunun belirlenmesinde dikkate alınması gereken unsurları ortaya koymaktadır.
Uyuşturucu Komasına Giren Kişiye Yardım Etmeme ve Bildirim Yükümlülüğünün İhlali
Olayda, sanığın evinde meydana gelen ölümün, müteveffanın “akut uyuşturucu intoksikasyonu ve kronik kullanıma bağlı komplikasyonların ortak etkisi sonucu” gerçekleştiği belirlenmiştir.
Sanığın, mağdurun rahatsızlandığını fark etmesine rağmen 112 Acil Servisi ne zaman aradığı, olay yerine müdahale eden doktorun kimliği ve beyanlarının yeterince araştırılmadığı, ayrıca sanığın ihmali davranışının bulunup bulunmadığı yönünde eksik inceleme yapıldığı tespit edilmiştir.
Yargıtay, olayda sanığın yükümlülüklerinin tam olarak belirlenmeden hüküm kurulmasını eksik inceleme olarak değerlendirmiştir. Ayrıca, toplanacak deliller çerçevesinde eylemin TCK m.98 kapsamında yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçunu oluşturup oluşturmadığının tartışılması gerektiğine hükmetmiştir.
📜 (Yargıtay 12. Ceza Dairesi, Karar: 2017/3599)
Ani Gelişen Suda Boğulma Vakalarında Bildirim Yükümlülüğü Bulunmaz
Somut olayda, 9 yaşındaki çocuğun dereye yüzmek amacıyla girdiği, kısa sürede suyun derin kısmına geçerek çırpındığı ve ardından boğulduğu anlaşılmıştır. Olay yerinde bulunan 15 yaşındaki sanığın, bu ani gelişen olay karşısında yardım etme veya bildirimde bulunma yükümlülüğünü yerine getirmediği iddia edilmiştir.
Yargıtay, bu tür ani gelişen olaylarda, sanığın yardım etme veya yetkili makamlara bildirme yükümlülüğünün hayatın olağan akışına aykırı olacağını vurgulamıştır.
Zira olayın çok kısa sürede gerçekleştiği, mağdurun kurtarılması için diğer kişilerin derhal müdahale ettiği, buna rağmen ölümün engellenemediği durumlarda, sanıktan bu yükümlülüğü yerine getirmesinin beklenemeyeceği belirtilmiştir.
Sonuç olarak, derhal bildirim yükümlülüğünün amacı, neticenin sınırlandırılmasını sağlamak olduğundan, ölümle sonuçlanan ani olaylarda failin cezai sorumluluğuna gidilemeyeceği ifade edilmiştir.
📜 (Yargıtay 2. Ceza Dairesi, Karar: 2010/32787)
Trafik Kazasında Yardım ve Bildirim Yükümlülüğünün İhlali
Olayda, sanığın aracıyla bir bisikletliye çarparak yaralanmasına ve daha sonra ölümüne sebep olduğu, ancak kazadan sonra olay yerinden uzaklaştığı tespit edilmiştir.
Yargıtay, olayın gerçekleştiği yerin aydınlatmalı, çift yönlü ve banketli bir köy yolu olduğunu; sanığın kazadan haberdar olmasına rağmen olay yerinde kalmayarak yardım veya bildirimde bulunmadığını belirtmiştir.
Ancak, mahkeme tarafından sanığın eylemi TCK m.98 kapsamında cezalandırılmış, Yargıtay ise bunun hukuka uygun olmadığını belirlemiştir.
Çünkü sanığın eylemi, Karayolları Trafik Kanunu’nun 82. maddesi uyarınca “trafik kazalarında yükümlülük” başlıklı idari para cezasını gerektiren bir kabahat niteliğindedir.
Dolayısıyla, sanığın fiili yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçunun unsurlarını taşımamaktadır.
Ayrıca, araç sahibi olan sanığın kazadan haberdar olduğuna dair dosyada açık bir delil bulunmadığından, beraat kararı verilmesi gerekirken mahkûmiyet kararı verilmesi de hukuka aykırı bulunmuştur.
📜 (Yargıtay 12. Ceza Dairesi, Karar: 2017/5197)
Eşin Ağır Hastalığında Yardım Yükümlülüğünün Niteliği
- Olayda, sanığın boşanma aşamasında olduğu eşi yaklaşık 10 yıldır kanser tedavisi gören ve yatalak hale gelen bir kadındır. Eşin bakımı anne ve babası tarafından üstlenilmiş, sanığın ise sigorta prim ödemelerinde yeterli özen göstermediği iddia edilmiştir.
Yargıtay, sanığın eşine karşı koruma ve gözetim yükümlülüğü altında olduğunu, bu nedenle olayda TCK m.98 kapsamında yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçunun oluşmayacağını belirtmiştir.
Zira bu suç, failin mağdur üzerinde önceden mevcut bir koruma yükümlülüğü bulunmaması durumunda gündeme gelir.
Öte yandan, eşin anne ve babası tarafından bakıldığı için, “kendi haline terk” unsurunun da bulunmadığı vurgulanmıştır.
Dolayısıyla yerel mahkemece verilen beraat kararı isabetlidir.
- Bununla birlikte, sanığın eyleminin TCK m.233’te düzenlenen aile hukukundan doğan yükümlülüğün ihlali suçunu oluşturduğu, ancak bu suçun şikayete bağlı ve uzlaşmaya tabi olduğu ifade edilmiştir.
Mahkemece uzlaşma prosedürü uygulanmadan hüküm kurulması da hukuka aykırıdır.
📜 (Yargıtay 4. Ceza Dairesi, Karar: 2015/40858)
Çocuğunu Hastaneye Götürmek Yerine Evde Tedavi Etmek
Olayda, küçük yaştaki çocuk üzerine sıcak su dökülmesi sonucu yaralanmış; anne ve baba konumundaki sanıklar, çocuğu hastaneye götürmek veya 112 Acil Servis’i aramak yerine kendi imkanlarıyla müdahale etmişlerdir.
Sanıkların çocuğun yaralı bölgelerini suya tutup komşularından temin ettikleri merhemlerle tedavi etmeye çalıştıkları tespit edilmiştir.
Yargıtay, yerel mahkemenin değerlendirmesini yerinde bulmuş ve olayda yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçunun unsurlarının oluşmadığını belirtmiştir.
Çünkü sanıklar mağdurla aile bağı içinde olup, doğrudan koruma ve gözetim yükümlülüğü altındadırlar. Bu durumda, fiilin terk suçu veya ihmali davranışla yaralama gibi diğer suç tipleri kapsamında değerlendirilmesi gerekebilir.
📜 (Yargıtay 4. Ceza Dairesi, Karar: 2016/615)
Yardım ve Bildirim Yükümlülüğünün İhlali Önödeme Kapsamındadır
Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçu, TCK m.98/1 hükmü uyarınca önödeme kapsamında bulunan suçlardandır.
02.12.2016 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 11. maddesiyle değiştirilen TCK m.75 uyarınca, mahkeme tarafından sanığa önödeme ihtarı yapılmadan yargılamaya devam edilmesi usule aykırıdır.
Bu nedenle Yargıtay, mahkemece sanığa önödeme bildiriminde bulunulmadan karar verilmesini bozma nedeni olarak kabul etmiştir.
📜 (Yargıtay 4. Ceza Dairesi, E.2021/3021, K.2021/17814)
Yargıtay Kararlarının Değerlendirmesi
Yukarıda özetlenen Yargıtay kararları, yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçunun sınırlarını belirginleştirmektedir.
Bu kararlara göre:
- Suç, ihmali bir davranışla işlenir ve failin yardım veya bildirimde bulunma imkânı bulunmasına rağmen bu yükümlülüğü yerine getirmemesi gerekir.
- Ani gelişen olaylarda (örneğin boğulma vakaları) bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi cezai sorumluluk doğurmaz.
- Koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler bakımından bu suç değil, terk veya aile yükümlülüğünün ihlali suçları gündeme gelir.
- Önödeme prosedürü uygulanmadan verilen kararlar usule aykırıdır ve bozma nedenidir.
- Yardım veya bildirim yükümlülüğü, toplumsal dayanışma bilincinin hukuki teminatı olarak değerlendirilir.
Sonuç
Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçu, toplumsal vicdanın ve insan hayatına saygının yasal teminatıdır.
Yargıtay içtihatları, bu suçun yalnızca hukuki bir yükümlülük değil, aynı zamanda ahlaki bir sorumluluk olduğunu da açıkça ortaya koymaktadır.
Kişinin tehlike altındaki birine yardım etmeyip kayıtsız kalması, sadece cezai değil, toplumsal bir ihmal olarak da kabul edilir.
Avukat Gökhan Yağmur Kimdir?
Av. Gökhan Yağmur, İstanbul merkezli olarak faaliyet gösteren, ceza hukuku, aile hukuku, ticaret hukuku ve fikri mülkiyet hukuku alanlarında uzmanlaşmış bir avukattır. Uzun yıllara dayanan mesleki deneyimiyle birlikte yalnızca dava ve uyuşmazlıkların çözümünde değil, aynı zamanda önleyici hukuk danışmanlığı, sözleşme yönetimi ve şirketlere stratejik hukuki destek sunmaktadır.
Ceza yargılamaları, boşanma ve velayet davaları, ticari uyuşmazlıklar ve marka–patent süreçlerinde müvekkillerine etkin savunma ve çözüm odaklı yaklaşımıyla hizmet vermektedir. Ayrıca TÜRKPATENT, USPTO ve EUIPO nezdinde marka tescili ve fikri mülkiyet koruması konularında hem yerli hem de yabancı müvekkillere danışmanlık sağlamaktadır. – Turkey Brand Law
Kurucusu olduğu Hukuk Plus, HukukBankasi.net ve diğer dijital projeleriyle hukuk öğrencileri, stajyer avukatlar ve meslektaşlara yönelik özgün bir ekosistem geliştirmiştir. Bu sayede hukuk bilgisinin paylaşımı, güncel içtihatların takibi ve mesleki dayanışmanın güçlenmesine katkı sunmaktadır.
Av. Gökhan Yağmur, girişimci vizyonu ile yalnızca klasik avukatlık hizmeti sunmakla kalmayıp; marka yönetimi, e-ticaret hukuku, uluslararası şirket danışmanlığı ve dijital hukuk çözümleri alanlarında da fark yaratan çalışmalara imza atmaktadır.
Daha fazla bilgi için:
📌 www.gokhanyagmur.com
📌 www.gokhanyagmur.com.tr
📞 0542 157 06 34
Yolculuk Süresini Hesaplayın
Yakındaki yerler için seyahat süresini ve yol tariflerini görün