Yalan Tanıklık Suçu – Şahitlik Nedir? (TCK 272)
Yalan tanıklık suçu, tanık sıfatına sahip bir kişinin, tanıklık yapmaya yetkili makam veya kurul önünde gerçeğe aykırı beyanda bulunmasıyla ortaya çıkan bir suç tipidir. Türk Ceza Kanunu’nun 272. maddesinde düzenlenen bu suç, halk arasında genellikle “yalancı şahitlik” olarak bilinmektedir.
Yalan tanıklık suçu, adalet sisteminin işleyişine doğrudan zarar verdiği için “adliyeye karşı suçlar” arasında yer alır. Bu suçun temel amacı, yargılamanın doğru bilgi ve beyanlarla yürütülmesini sağlamak ve adaletin tecellisini korumaktır.
Yalan Tanıklığın Hukukî Tanımı ve Önemi
Yalan tanıklık suçu, adaletin yerine getirilmesini engelleyen davranışlardan biri olarak kabul edilir. Tanıklık, bir kimsenin olayla ilgili bilgi ve gözlemlerini, tanık dinlemeye yetkili merciler önünde aktarmasıdır. Tanık, gördüğü veya bildiği olayı tüm doğruluğuyla anlatmakla yükümlüdür.
Bu yükümlülüğün ihlali, yalnızca bir kişiye değil, adalet sistemine ve kamu güvenine karşı işlenmiş bir suç olarak değerlendirilmektedir.
Yalan Tanıklık Suçunda Şikayet, Uzlaşma ve Zamanaşımı
Yalan tanıklık suçu uzlaşmaya tabi olmayan suçlardandır. Uzlaşma, fail ile mağdurun uzlaştırmacı aracılığıyla anlaşması esasına dayanır; ancak bu suçta kamu yararı ön planda olduğu için uzlaşma mümkün değildir.
Ayrıca, bu suç şikayete tabi bir suç değildir. Dolayısıyla Cumhuriyet savcılığı olayı öğrendiğinde resen soruşturma başlatır. Şikayetten vazgeçme halinde dahi kamu davası düşmez. Dava zamanaşımı süresi ise 8 yıldır.
Yalancı tanıklık suçuna ilişkin davalara asliye ceza mahkemesi bakmakla görevlidir.
Yalan Tanıklık Suçunun Unsurları
Yalan tanıklık suçu, gerçeğe aykırı beyan veya bilgiyi saklama şeklinde iki farklı seçimlik hareketle işlenebilir.
Bu suçun oluşabilmesi için, tanığın yargılamaya etkili olabilecek şekilde bilinçli biçimde gerçeği çarpıtması gerekir.
Yalan Tanıklığın Oluştuğu Haller
- Tanığın, olay hakkında bilerek ve isteyerek gerçeğe aykırı beyanda bulunması,
- Kendisine yöneltilen sorularda olaya dair bilgisini kısmen veya tamamen gizlemesi.
Bu durumların dışında, tanığın yanlış hatırlaması, yanılması ya da olayları yanlış algılaması yalan tanıklık suçunu oluşturmaz.
Zira suçun oluşması için failin bilerek gerçeği saptırması şarttır.
Tanığın samimi beyanlarında çelişki bulunması da tek başına suçun oluştuğu anlamına gelmez.
Tanıklık Kavramı ve Suçun Amacı
Tanıklık, bir olay hakkında bilgi sahibi olan kişinin, beş duyusuyla edindiği bilgileri yetkili mahkeme veya makam önünde anlatmasıdır.
Tanığın, gördüklerini veya bildiklerini tam olarak açıklama yükümlülüğü vardır.
Yalan tanıklık suçu ile, yanlış beyanlarla yargılamanın yönlendirilmesi engellenir ve böylece adaletin doğru biçimde tecelli etmesi amaçlanır.
Yalan tanıklık suçunun maddi unsuru, failin gerçeğe aykırı tanıklık yapması, yani bilerek yalan söylemesi veya bilgisini saklamasıdır.
Yemin ettirilmesi ise suçu nitelikli hale getirir ve cezanın artmasına neden olur.
TCK m.272’nin gerekçesinde de belirtildiği üzere:
“Suçun maddi unsuru, yalan söylemek veya tanıklığın konusunu oluşturan hususlar hakkındaki bilgiyi bilerek kısmen veya tamamen gizlemektir.”
Dolayısıyla failin hem tanıklık yaptığı, hem de beyanlarının gerçeğe aykırı olduğunun ispatlanması gerekir.
Yalan Tanıklık Suçunun Cezası (TCK 272)
Yalan tanıklık suçunun cezası, tanıklığın yapıldığı makamın niteliğine ve sonuçlarına göre değişmektedir:
- Soruşturma aşamasında, mahkeme dışında tanık dinlemeye yetkili kişi veya kurul önünde gerçeğe aykırı beyanda bulunan kişiye 4 aydan 1 yıla kadar hapis cezası verilir.
- Mahkeme huzurunda veya yemin altında gerçeğe aykırı tanıklık yapan kişiye 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası uygulanır.
- Üç yıldan fazla hapis cezası gerektiren bir suçla ilgili olarak yalan tanıklık yapılmışsa, ceza 2 yıldan 4 yıla kadar hapis olur.
- Yalan tanıklık sonucu mağdur hakkında gözaltı veya tutuklama dışında bir koruma tedbiri uygulanmış ve sonrasında beraat kararı verilmişse, ceza yarı oranında artırılır.
- Eğer tanıklık nedeniyle mağdur gözaltına alınmış veya tutuklanmışsa, fail ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan dolaylı fail olarak sorumlu tutulur.
- Mağdurun ağırlaştırılmış müebbet veya müebbet hapis cezası alması halinde 20 yıldan 30 yıla kadar, süreli hapis cezası alması durumunda ise mahkûm olunan cezanın üçte ikisi kadar ceza verilir.
- Hapis cezasının infazına başlanmışsa, yukarıdaki ceza yarı oranında artırılır.
- Eğer mağdur hakkında adlî veya idari bir yaptırım uygulanmışsa, 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası öngörülür.
Yalan Tanıklık Suçunda Etkin Pişmanlık (TCK 274)
Etkin pişmanlık, failin suçtan dolayı duyduğu vicdani rahatsızlık sonucu gerçeği açıklayarak adalete katkı sunması halinde cezasında indirim yapılmasını veya cezadan tamamen kurtulmasını sağlayan bir ceza hukuku kurumudur.
Etkin Pişmanlığın Uygulanma Şartları:
- Eğer aleyhine tanıklık yapılan kişi hakkında herhangi bir karar verilmeden gerçek söylenirse, hiç ceza verilmez.
- Karar verilmiş fakat hüküm kesinleşmeden önce gerçeğin söylenmesi halinde, cezanın üçte ikisinden yarısına kadarı indirilebilir.
- Hüküm verilmiş ancak kesinleşmemişse, cezanın yarısından üçte birine kadarı indirilebilir.
Yalan Tanıklık Suçunda Şahsi Cezasızlık ve İndirim Halleri (TCK 273)
Bazı durumlarda fail hakkında ceza indirimi yapılabilir veya cezadan tamamen vazgeçilebilir.
Ceza İndirimi veya Cezasızlık Hali:
- Tanığın, kendisinin veya yakınlarının (üstsoy, altsoy, eş, kardeş) soruşturma veya kovuşturmaya uğramasına neden olabilecek bir konuda yalan söylemesi halinde cezada indirim yapılabilir veya ceza verilmez.
- Ancak bu hüküm özel hukuk davalarında uygulanmaz.
- Tanıklıktan çekinme hakkı bulunmasına rağmen, bu hakkı hatırlatılmadan gerçeğe aykırı beyanda bulunan tanık hakkında da ceza indirimi veya cezasızlık kararı verilebilir.
Adli Para Cezası, Erteleme ve HAGB Kararları
Yalan tanıklık suçu nedeniyle verilen hapis cezaları bazı hallerde adli para cezasına çevrilebilir, ertelenebilir veya hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararı verilebilir.
- Adli para cezası, failin belirli bir miktar parayı ödemesiyle infaz edilen bir yaptırımdır.
- Erteleme, verilen cezanın belirli koşullar altında cezaevinde infaz edilmemesidir.
- HAGB kararı ise, hükmün açıklanmasının belirli bir süre ertelenmesi ve bu süre içerisinde yükümlülüklere uyulması halinde cezanın tüm sonuçlarıyla ortadan kalkması anlamına gelir.
Sonuç
Yalan tanıklık suçu, adaletin doğru biçimde gerçekleşmesini güvence altına alan ve kamu güvenini koruyan önemli bir suç tipidir. Tanığın gerçeğe aykırı beyanı yalnızca bireylere değil, toplumun tamamına zarar verir.
Bu nedenle Türk Ceza Kanunu, hem cezalandırıcı hem de etkin pişmanlık ve şahsi cezasızlık gibi insani denge mekanizmalarıyla bu suçu ayrıntılı biçimde düzenlemiştir.
Yalan Tanıklık (Şahitlik) Suçu Yargıtay Kararları – Emsal İçtihatlar ve Açıklamalar
Yalan tanıklık suçu (TCK 272) hakkında Yargıtay kararları: kolluğun tanık dinleme yetkisi, kısmi çelişki, etkin pişmanlık, müşteki beyanı, savcılıkta “aynen tekrar”, kamera kaydıyla ispat ve azmettirme. Emsal içtihatlarla yalan tanıklık suçu kavramı.
Yalan Tanıklık (Şahitlik) Suçu Yargıtay Kararlarına Genel Bakış
Özet: Bu bölümde yalan tanıklık suçu bakımından Yargıtay’ın belirleyici ölçütleri özetlenmektedir. Kısmi çelişkinin tek başına yeterli olmaması, kolluğun tanık dinleme yetkisinin bulunmaması ve etkin pişmanlık koşullarının nasıl uygulandığına ilişkin esaslar vurgulanmaktadır. Ayrıca müşteki sıfatıyla alınan beyanların ve savcılıkta “aynen tekrar” ifadelerinin yalan tanıklık suçu değerlendirmesine etkisi ele alınmaktadır.
Duyduğunu Aktaran Tanığın Beyanındaki Kısmi Çelişki
Özet: Olayı doğrudan görmeyen ve yalnızca mağdurdan işittiklerini aktaran tanığın, soruşturma ile duruşma safhasındaki kısmi farklı anlatımları, yalan tanıklık suçu için tek başına yeterli kabul edilmemektedir. Çelişkinin yorum farkı sınırlarında kalması halinde suç oluşmamaktadır.
Kısmi Çelişki Yorum Farkı Sayılabilir
- Tanık, savcılıkta “mağdurun iğfal edildiğini söylediğini” belirtmiş; duruşmada ise “iğfalden bahsetmediğini, sözlü tacizden söz ettiğini” anlatmıştır.
- Tanık olayı bizzat gözlemlememiş; mağdurdan duyduklarını aktarmıştır.
- Tanığın yanında bulunan diğer tanıkların duruşmada mağdurla aynı yönde ifade vermesi ve çelişkinin yorum farkı seviyesinde kalması nedeniyle yalan tanıklık suçu oluşmaz.
(Yargıtay CGK – 2015/154)
Kolluğun (Jandarma/Polis) Tanık Dinleme Yetkisinin Bulunmaması
Özet: Yalan tanıklık suçu TCK m.272 gereği, tanık dinlemeye kanunen yetkili makam önünde gerçeğe aykırı beyanı gerektirir. Kolluğun yeminli tanık dinleme yetkisi olmadığından, kollukta alınan “tanık” beyanları bu suçun kapsamına girmez.
Kolluk Önündeki Beyanlar Suçu Doğurmaz
- Kolluğun CMK uyarınca yeminli tanık dinleme yetkisi yoktur; bu nedenle kolluk ifadesindeki gerçeğe aykırılıklar yalan tanıklık suçu unsurlarını oluşturmaz.
(Yargıtay 8. CD, 2021/2757; 2021/2255)
Jandarma Nezdindeki Beyan
- Jandarma önünde gerçeğe aykırı söylendiği kabul edilen beyanlar, tanık dinleme yetkisi bulunmadığından yalan tanıklık suçu oluşturmaz.
(Yargıtay 9. CD, 2013/8656)
Kolluk İfadesine Dayalı Dava ve Etkin Pişmanlık Tartışması
- Kolluk ifadesi esas alınarak açılan davada, kolluğun tanık dinleme yetkisi bulunmadığından mahkûmiyet doğru değildir.
- Ayrıca sanığın savcılık aşamasında gerçeği söylemesi karşısında TCK m.274 etkin pişmanlığın uygulanıp uygulanmayacağı değerlendirilmelidir.
(Yargıtay 4. CD, 2012/19328)
“Olayı Bilmiyorum” Demek Tek Başına Yalan Tanıklık Suçu Değildir
Özet: Yalan tanıklık suçu, tanığın maddi olgulara ilişkin bilgiyi bilerek çarpıtması ya da saklaması ile oluşur. Yanılma, unutma, yanlış izlenim gibi nedenlerle gerçekle uyumsuz anlatım tek başına suç niteliği taşımaz.
Bilerek Gizleme Yerine Bilgi Yokluğunu İfade Etme
- Sanığın, tehdit soruşturması ve kovuşturmasında olaya dair bilgisinin olmadığını söylemesi, bu beyanın aksine bilerek ve isteyerek olguları gizlediğine dair kesin delil bulunmadıkça mahkûmiyet için yeterli değildir.
(Yargıtay 8. CD, 2021/2411 E., 2023/2408 K.)
Yalan Tanıklık Suçu Nedeniyle Zararın Ölçümü
Özet: CMK anlamındaki zarar, ölçülebilir ve somut maddi zararı ifade eder; manevi zarar bu kapsama alınmaz. Dosyada somut zarar bulunmadığı hâllerde HAGB’yi “zarar giderilmedi” gerekçesiyle reddetmek hukuka aykırıdır.
HAGB Değerlendirmesinde Somut Zarar
- Sabıkasız sanık hakkında indirim ve seçenek yaptırım uygulanmışken, dosyada somut zarar bulunmadığı hâlde “zarar giderilmedi” gerekçesiyle HAGB’nin reddi hukuka aykırıdır.
(Yargıtay 4. CD, 2012/19119)
Yalan Tanıklık Suçunda Etkin Pişmanlık (TCK 274)
Özet: Yalan tanıklık suçu tamamlandıktan sonra gerçeğe dönme, belli aşamalara göre cezaya hükmolunmaması veya indirim yapılmasını sağlar. Lehe/aleyhe beyan ayrımı ve etkin pişmanlığın kapsamı doktrin ve uygulamada tartışılmıştır.
Etkin Pişmanlığın Kanuni Çerçevesi
- Hükümden veya hak kısıtlaması/yoksunluk doğuracak karardan önce gerçeğin söylenmesi: cezaya hükmolunmaz.
- Bu tür karar sonrası fakat hükümden önce gerçeğin söylenmesi: cezanın ⅔’ünden ½’sine kadar indirim.
- Mahkûmiyet kararı kesinleşmeden önce gerçeğin söylenmesi: cezanın ½’sinden ⅓’üne kadar indirim.
(TCK m.274 metni)
“Gerçeğe Dönme” ve Aşamaların Belirtilmesi Gereği
- Failin hangi beyanının yalan tanıklık suçu, hangisinin gerçeğe dönme sayıldığının kararda açıkça gösterilmesi gerekir.
- Aleyhe/lehe ayrımı, yargısal aşama ve ortaya çıkan sonuçlara göre farklı değerlendirilir.
(Doktrin atıfları: Yaşar–Gökcan–Artuç; Artuk–Gökcen–Yenidünya)
Lehe Yalan Beyanın Sonradan Düzeltilmesi
- Lehe beyanın sonradan gerçeğe çevrilmesi de maddi gerçeğe ulaşmaya hizmet eder; aleyhe beyanla sınırlı yorum eşitlik ilkesine aykırı sonuçlar doğurabilir.
- Alman CK m.158’deki düzenleme, gerçeğe aykırı beyanın zamanında düzeltilmesi hâlinde cezanın kaldırılması/indirilmesi imkânı tanır.
- Yargıtay CGK 2020/499: yalan tanıklık suçu yönünden korunan hukuki değer maddi gerçektir; lehe/aleyhe ayrımı, etkin pişmanlığın uygulanmasında dar yorumlanmamalıdır.
Müşteki Sıfatıyla Verilen Beyanlar ve Yalan Tanıklık Suçu
Özet: Müşteki sıfatıyla alınan ve yemin verilmeyen beyanlar, CMK m.236 ve m.53 gereğince tanık beyanı niteliğinde değildir. Bu nedenle bu tür beyanlar yanlış olsa bile yalan tanıklık suçu oluşmayabilir.
Müşteki Olarak Dinlenen Kişinin Beyanı
- Sanığın kolluk ve mahkeme beyanları müşteki sıfatıyla alınmış; tanık olarak dinlenmemiş ve yemin de verilmemiştir.
- Bu durumda yalan tanıklık suçu unsurları oluşmadığından beraat gerekir.
(Yargıtay 8. CD, 2020/16141 E., 2023/471 K.)
Savcılıkta “Aynen Tekrar Ederim” Beyanı
Özet: Kollukta verilen beyanlar tek başına yalan tanıklık suçu kapsamına girmez; ancak savcılıkta bu beyan “aynen tekrar” edilirse, artık yetkili makam önünde gerçeğe aykırı anlatım söz konusu olabilir.
Savcılık Aşamasının İncelenmesi Zorunlu
- İddianamede kolluk ifadeleri yönünden dava açılmadığı, sanıkların savcılıkta “aynen tekrar” demeleri karşısında, mahkemenin savcılık beyanlarını irdelemeden yalnız kolluk beyanına dayanması bozma nedenidir.
(Yargıtay 8. CD, 2019/18198 E., 2021/4289 K.; ayrıca 2021/4289)
Kamera Kaydıyla Yalan Tanıklığın İspatı
Özet: Somut deliller (kamera görüntüsü, tıbbi rapor) yalan tanıklık suçu değerlendirmesinde belirleyicidir. Olayı baştan sona izleyen tanığın “görmedim” yönündeki beyanı hayatın olağan akışına aykırı bulunabilir.
Görüntü ve Raporla Desteklenen Olay Anlatımı
- Trafikte sopayla darp ve hakaret olayı kamera kaydı ve doktor raporuyla sabittir.
- Olay yerinde bulunan tanığın, savcı huzurunda gerçeğe aykırı beyan verdiği kabul edilerek beraat yerine mahkûmiyet gerekir.
(Yargıtay 8. CD, 2021/16638 E., 2023/5507 K.)
Avukatın Yalan Tanıklığa Azmettirmesi İhtimali
Özet: Yalan tanıklık suçuna azmettirme iddiası, varsa ilgili dosyalarla birlikte (birleştirme yahut onaylı örnek) değerlendirilmelidir. Ayrıca TCK m.257’nin tali-tamamlayıcı niteliği gözetilerek, eylemin yalan tanıklığa azmettirme olup olmadığı tartışılmalıdır.
Birleştirme ve Delil Tamamlama Gereği
- Sanık avukatın, olaya ilişkin görgüsü olmayan kişileri gerçeğe aykırı tanıklığa ikna ettiği iddiasında, ilgili ceza dosyasının akıbeti araştırılmalı, mümkünse birleştirilmeli; değilse asıl/onaylı örneği dosyaya getirtilmelidir.
- TCK m.257’nin tali-tamamlayıcı yapısı çerçevesinde fiilin nitelendirilmesi yalan tanıklığa azmettirme yönünden tartışılmalıdır.
(Yargıtay 5. CD, 2014/9445 E., 2017/4048 K.)
Avukat Gökhan Yağmur Kimdir?
Av. Gökhan Yağmur, İstanbul merkezli olarak faaliyet gösteren, ceza hukuku, aile hukuku, ticaret hukuku ve fikri mülkiyet hukuku alanlarında uzmanlaşmış bir avukattır. Uzun yıllara dayanan mesleki deneyimiyle birlikte yalnızca dava ve uyuşmazlıkların çözümünde değil, aynı zamanda önleyici hukuk danışmanlığı, sözleşme yönetimi ve şirketlere stratejik hukuki destek sunmaktadır.
Ceza yargılamaları, boşanma ve velayet davaları, ticari uyuşmazlıklar ve marka–patent süreçlerinde müvekkillerine etkin savunma ve çözüm odaklı yaklaşımıyla hizmet vermektedir. Ayrıca TÜRKPATENT, USPTO ve EUIPO nezdinde marka tescili ve fikri mülkiyet koruması konularında hem yerli hem de yabancı müvekkillere danışmanlık sağlamaktadır. – Turkey Brand Law
Kurucusu olduğu Hukuk Plus, HukukBankasi.net ve diğer dijital projeleriyle hukuk öğrencileri, stajyer avukatlar ve meslektaşlara yönelik özgün bir ekosistem geliştirmiştir. Bu sayede hukuk bilgisinin paylaşımı, güncel içtihatların takibi ve mesleki dayanışmanın güçlenmesine katkı sunmaktadır.
Av. Gökhan Yağmur, girişimci vizyonu ile yalnızca klasik avukatlık hizmeti sunmakla kalmayıp; marka yönetimi, e-ticaret hukuku, uluslararası şirket danışmanlığı ve dijital hukuk çözümleri alanlarında da fark yaratan çalışmalara imza atmaktadır.
Daha fazla bilgi için:
📌 www.gokhanyagmur.com
📌 www.gokhanyagmur.com.tr
📞 0542 157 06 34
Yolculuk Süresini Hesaplayın
Yakındaki yerler için seyahat süresini ve yol tariflerini görün