Bilgi BankasıCeza Hukukuotomotik paylaşım

Özel İşaret ve Kıyafetleri Usulsüz Kullanma Suçu (TCK 264)

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 264. maddesinde düzenlenen bu suç, kamu otoritesine ait itibarın ve güvenin korunmasını amaçlar. Kanun koyucu, resmi makamların veya mesleklerin sembollerinin, rütbelerinin, nişan ve madalyalarının yetkisiz şekilde kullanılmasını cezalandırmaktadır.

Maddenin içeriğine göre:

  • Bir kamu görevi, rütbe veya mesleğe ait resmi kıyafeti, yetkisi olmadan, alenen ve başkalarını yanıltacak biçimde giyen kişi;
  • Hakkı bulunmadığı halde nişan veya madalya takan kişi;
    üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Ayrıca, resmi kıyafetin sağladığı imkanlardan faydalanarak başka bir suç işlenmesi halinde, bu suçtan verilecek ceza üçte bir oranında artırılır. Bu durum, örneğin polis, asker, hâkim veya sağlık personeli kıyafetiyle haksız menfaat sağlama ya da dolandırıcılık gibi eylemleri kapsar.

Bu düzenleme, toplumda kamu kurum ve görevlilerine duyulan güvenin istismarını önlemeyi hedefler. Böylece hem resmi unvan ve sembollerin değeri korunur hem de halkın yanlış yönlendirilmesinin önüne geçilir.

Özel İşaret ve Kıyafetleri Usulsüz Kullanma Suçunun Unsurları

TCK’nın 264. maddesinin gerekçesi dikkate alındığında, bu suçun oluşabilmesi için belli başlı şartlar bulunmaktadır:

  1. Failin Fiili
    • Bir rütbe, kamu görevi veya mesleğe ait resmi kıyafetin yetkisiz olarak giyilmesi,
    • Hakkı bulunmayan nişan veya madalyanın takılması.
  2. Aleniyet ve Yanıltma Unsuru
    • Fiil herkesin görebileceği şekilde (alenen) yapılmalı,
    • Kıyafetin ya da nişan/madalyanın kullanılması başkalarını yanıltmaya elverişli olmalıdır.
  3. Yetkisizlik
    • Failin, söz konusu kıyafeti giymeye veya sembolü taşımaya hukuken yetkili olmaması gerekir.
  4. Kamu Görevi İfa Etmeye Teşebbüs Durumu
    • Yetkisiz olarak giyilen kıyafetle ilgili kamu görevini ifaya teşebbüs edilirse, ayrıca “kamu görevinin usulsüz olarak üstlenilmesi suçu” (TCK m.262) da gündeme gelir.
  5. Ağırlaştırıcı Hal
    • Kıyafetin sağladığı kolaylıktan yararlanılarak başka bir suçun işlenmesi durumunda, TCK 264/1’deki ceza üçte bir oranında artırılır. Bunun yanı sıra işlenen asıl suçtan da ayrıca ceza verilir.

Bu şekilde, hem kamu görevlisine ait sembollerin ve unvanların korunması hem de toplumun güven duygusunun istismar edilmesinin önlenmesi hedeflenmektedir.

Adli Para Cezası, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması

Özel işaret ve kıyafetleri usulsüz kullanma suçu, TCK 264 kapsamında düzenlenmiş olup, yaptırım olarak 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası öngörülmektedir. Bu ceza miktarı, bazı ceza muhakemesi kurumlarının uygulanmasına olanak tanır:

  1. Adli Para Cezasına Çevirme
    • Hapis cezası 1 yıl veya altında kaldığında, mahkeme bu cezayı adli para cezasına çevirebilir (TCK m.50).
    • Böylece sanık, cezaevine girmeden belirlenen para cezasını ödeyerek cezayı infaz etmiş olur.
  2. Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)
    • HAGB, sanık hakkında verilen cezanın belirli bir denetim süresi içinde hukuki sonuç doğurmamasını sağlayan bir kurumdur.
    • Sanık, bu süre içinde kasıtlı bir suç işlemez ve yükümlülüklere uyarsa, hüküm tamamen ortadan kalkar ve dava düşer.
    • TCK 264 kapsamında verilecek ceza 2 yıl veya altında olduğundan, sanığın koşulları sağlaması halinde HAGB uygulanabilir.
  3. Cezanın Ertelenmesi
    • Erteleme, mahkemenin verdiği hapis cezasının şartlı olarak infaz edilmemesi anlamına gelir.
    • Ceza ertelenirse sanık, cezaevine girmeden belirli yükümlülükler ve denetim süresi altında cezayı çekmiş sayılır.
    • Bu suçta verilecek ceza 2 yıl veya altında olabileceği için erteleme kararı verilmesi de mümkündür.

Bu düzenlemeler, özellikle ilk kez suç işleyen ve sabıkası olmayan kişiler için cezai yaptırımların daha esnek şekilde uygulanmasına imkan tanır.

Suçun Şikayet Süresi ve Zamanaşımı

Özel işaret ve kıyafetleri usulsüz kullanma suçu, şikayete bağlı suçlar arasında yer almaz. Bu nedenle, Cumhuriyet savcılığı tarafından resen (kendiliğinden) soruşturma başlatılır. Mağdurun şikayette bulunması zorunlu olmadığı gibi, şikayetten vazgeçme de ceza davasının düşmesine yol açmaz.

Bu suç, dava zamanaşımı süresine tabi olarak her zaman soruşturulabilir. Dava zamanaşımı, suçun işlendiği tarihten itibaren belirli bir süre geçmesine rağmen dava açılmaması veya açılan davanın bu süre içinde sonuçlandırılmaması durumunda, ceza davasının düşmesi sonucunu doğurur.

TCK hükümlerine göre, özel işaret ve kıyafetleri usulsüz kullanma suçu için öngörülen olağan dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Bu süre içinde soruşturma ve kovuşturma yapılabilir; ancak 8 yıl geçtikten sonra suç nedeniyle yeni bir soruşturma başlatılamaz ve mevcut dava da düşer.

Uzlaşma
Uzlaşma, suç isnadı altındaki kişi ile suçtan zarar görenin, bir uzlaştırmacı aracılığıyla iletişim kurarak anlaşmaları sürecidir. Ancak özel işaret ve kıyafetleri usulsüz kullanma suçu, uzlaşma kapsamında yer alan suçlar arasında bulunmamaktadır. Dolayısıyla bu suçta uzlaşma prosedürü uygulanmaz.

Görevli Mahkeme
Bu suçla ilgili yargılamalar, asliye ceza mahkemesi tarafından yürütülür. Yargılama süreci, suçun işlendiği yer mahkemesinde başlatılır.

Soruşturma ve Kovuşturma Usulleri

  • Soruşturma aşamasında, şartları oluştuğunda kamu davasının açılmasının ertelenmesi (KDAE) kararı verilebilir.
  • Kovuşturma aşamasında ise dosya niteliğine göre basit yargılama usulü uygulanabilir. Bu usul, duruşma yapılmadan evrak üzerinden hızlı şekilde hüküm kurulmasını sağlar.

Özel İşaret ve Kıyafetleri Usulsüz Kullanma Suçu – Yargıtay Kararlarından Örnekler

TCK’nın 264. maddesi kapsamında görülen davalarda Yargıtay, hem suçun maddi unsurlarının oluşup oluşmadığını hem de eylemin başka suçlarla birleşip birleşmediğini titizlikle değerlendirmektedir. Kararlardan öne çıkan bazı ilkeler şunlardır:


1. Resmî Kıyafetle Kamu Görevlisi Gibi Davranma – Mahkumiyet
Sanığın zabıta kıyafetiyle hastaneye geldiği, güvenlik kamerası kayıtları ve ele geçirilen zabıta şapkasıyla sabit olduğu olayda, TCK 264 kapsamında mahkumiyet verilmesi gerektiği, beraat kararının bozma nedeni olduğu kabul edilmiştir.
(Yargıtay 15. CD, 2015/23086)


2. Polis Kokartı, Rozet veya Benzeri İşaretler – Suç Unsurunun Oluşmaması
Yargıtay, polis kokartı veya rozet gibi işaretlerin 2933 sayılı Kanunda tanımlanan nişan veya madalya kapsamına girmemesi halinde TCK 264 anlamında suçun oluşmayacağına hükmetmiştir. Sanığın, bu tür işaretleri göstererek kendisini polis gibi tanıtması durumunda dahi 264. madde değil, başka suç tipleri (ör. kamu görevinin usulsüz üstlenilmesi) gündeme gelebilir.
(Yargıtay 17. CD, 2019/15444; 4. CD, 2017/3351; 5. CD, 2015/17637; 2015/15065; 2015/11457)


3. Asker Kıyafeti Kullanarak Dolandırıcılık – Görevsizlik
Sanığın üsteğmen üniformasıyla alışveriş yaparak ödeme yapmaması veya kendisini teğmen olarak tanıtıp para alması olaylarında, üniforma kullanımı TCK 158/1-d’deki nitelikli dolandırıcılık kapsamında değerlendirilmelidir. Bu nedenle, Ağır Ceza Mahkemesi’nin görevli olduğu ve görevsizlik kararı verilmesi gerektiği belirtilmiştir.
(Yargıtay 15. CD, 2017/9260; 23. CD, 2016/3271; 15. CD, 2014/21990)


4. Askeri Savcı Olarak Tanıtma – Birden Fazla Suç
Sanığın üsteğmen üniformasıyla kendisini “askeri savcı” olarak tanıtıp menfaat temin ettiği olayda, eylemin hem nitelikli dolandırıcılık (TCK 158/1-d) hem de özel işaret ve kıyafetleri usulsüz kullanma (TCK 264) suçlarını oluşturabileceği, bu nedenle dosyanın Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
(Yargıtay 15. CD, tarih belirtilmemiş karar)


Yargıtay’ın Genel Yaklaşımı:

  • Kıyafet veya işaretin resmî niteliği ve 2933 sayılı Kanun kapsamına girip girmediği mutlaka tespit edilmelidir.
  • Kullanılan sembol veya kıyafetle birlikte başka bir suçun işlenmesi halinde, genellikle nitelikli dolandırıcılık veya kamu görevinin usulsüz üstlenilmesi hükümleri de gündeme gelir.
  • Görevli mahkemenin belirlenmesi önemlidir; nitelikli dolandırıcılık iddiası varsa Ağır Ceza Mahkemesi görevli olur.

İsterseniz ben bu Yargıtay kararlarını, TCK 264 uygulamasında hangi durumlarda mahkumiyet, hangi durumlarda beraat verildiğini gösteren tablo şeklinde özetleyebilirim. Bu, hem uygulama pratiğini hem de suçun sınırlarını net şekilde ortaya koyar.

Avukat Gökhan Yağmur Hakkında

Avukat Gökhan Yağmur, ceza hukuku, ticaret hukuku, marka ve fikri mülkiyet hukuku alanlarında uzmanlaşmış, tecrübeli bir hukukçudur. Müvekkillerine hem dava süreçlerinde hem de önleyici hukuki danışmanlık hizmetlerinde titizlikle destek vermektedir. Özellikle Yargıtay kararları ışığında hazırlanan detaylı hukuki analizleri, stratejik dava planlamaları ve sonuç odaklı yaklaşımıyla tanınır.

Çalışma alanları arasında; ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, aile hukuku, fikri mülkiyet tescili ve ihlalleri, e-ticaret hukuku ile şirketlere yönelik sürekli hukuki danışmanlık hizmetleri yer almaktadır. Hukuki sorunların çözümünde mevzuat bilgisi ile pratik deneyimi bir araya getirerek, müvekkillerinin en iyi sonuca ulaşmasını sağlamayı amaçlamaktadır.

Daha fazla bilgi ve iletişim için:
📞 0542 157 06 34
🌐 www.gokhanyagmur.com.tr

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu