Bilgi BankasıCeza Hukuku

Teknik Araçlarla İzleme (CMK m.140)

Teknik araçlarla izleme, diğer adıyla teknik takip; şüpheli ya da sanığın kamuya açık alanlardaki faaliyetlerinin veya işyerindeki davranışlarının izlenmesi ve bu süreçte ses ya da görüntü kaydının yapılmasıdır (CMK m.140). Uygulamada “teknik takip” ya da “ortam dinlemesi” kavramları, Yargıtay tarafından bu koruma tedbiri anlamında kullanılmaktadır.

Bu tedbir, yalnızca kanunda sayılan belirli suçlarla ilgili yürütülen soruşturmalarda uygulanabilir. Şüpheli ya da sanık hakkında suç işlendiğine dair kuvvetli şüphe bulunması ve başka yöntemlerle delil elde edilmesinin mümkün olmaması halinde, kamuya açık alanlarda veya işyerinde teknik araçlarla izleme yapılabilir ve kayıt alınabilir (Yön. m.15).

Uygulamada, teknik araçlarla izleme yerine hatalı biçimde “fiziki takip” ifadesine de başvurulmaktadır. Aslında, teknik araçlarla izleme sırasında şüpheli veya sanığın fiziken takip edilmesi de mümkündür ve bu durumda fiziki takip tutanağı düzenlenebilir. Ancak Yargıtay, “fiziki takip” terimini kolluğun CMK’nın 160 ve devamı maddelerinde düzenlenen genel delil toplama yetkisi kapsamında yaptığı gözlem ve takip faaliyetleri için kullanmaktadır. Kolluk, bu genel yetkiler doğrultusunda teknik araç kullanmadan da şüpheliyi izleyebilir ve buna ilişkin tutanak tutabilir. Bu faaliyet bir koruma tedbiri niteliği taşımadığı için hâkim ya da savcı kararına gerek duyulmaz. Oysa teknik araçlarla izleme, hukuki statüsü itibarıyla bir koruma tedbiridir ve farklı usule tabidir. Dolayısıyla, izleme sırasında fiziki takip yapılmış olsa ve tutanak düzenlense dahi, bu faaliyet “fiziki takip” olarak değil, koruma tedbiri kapsamında “teknik araçlarla izleme” olarak değerlendirilir.

Teknik araçlarla izleme (teknik takip ya da ortam dinlemesi) koruma tedbiri, 5271 sayılı CMK’nın 140. maddesi ve “Ceza Muhakemesi Kanununda Öngörülen Telekomünikasyon Yoluyla Yapılan İletişimin Denetlenmesi, Gizli Soruşturmacı ve Teknik Araçlarla İzleme Tedbirlerinin Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik” hükümleri çerçevesinde yürütülmektedir.


Kamuya Açık Alanlarda ve İşyerinde Teknik Araçlarla İzleme

I. Konutta Teknik Araçlarla İzleme Yapılamaz:
CMK m.140 hükmü gereğince, teknik araçlarla izleme tedbiri şüpheli ya da sanığın konutunda hiçbir şekilde uygulanamaz. Ceza hukuku bakımından konut; kişilerin sürekli veya geçici olarak barınmak ve yaşamak amacıyla kullandıkları yerleri ifade eder (YCGK-K.2014/272). Dolayısıyla yaylada, ormanda ya da sahilde kurulan çadırlar, karavanlar veya yazlık evler de konut kapsamında değerlendirilir.

II. İşyerinde Teknik Araçlarla İzleme Mümkündür:
Kanun, işyerlerinin teknik araçlarla izlenmesine imkân tanımaktadır. İşyeri, kişinin ticari ya da mesleki faaliyetlerini yürüttüğü mekândır. Yargıtay kararlarında işyerleri iki gruba ayrılmıştır:

  • Girilmesi sahibinin rızasına bağlı yerler: Şirket merkezleri, avukatlık veya doktor muayenehaneleri, mimarlık büroları, emlak ofisleri ya da üretim atölyeleri gibi mekânlar.
  • Girilmesi olağan yerler: Market, mağaza, pastane, lokanta, restoran, sinema, otel, bar, manav, kasap, tiyatro, kahvehane, banka şubesi, hastane ve alışveriş merkezleri gibi halkın erişimine açık alanlar.

CMK m.140, işyerlerinin türüne göre herhangi bir sınırlama getirmemiştir. Bu nedenle, sayılan tüm işyerlerinde teknik araçlarla izleme yapılması mümkündür.

III. Kamuya Açık Alanlarda İzleme Yapılabilir:
Şüpheli ya da sanığın kamusal alanlardaki davranışları teknik araçlarla izlenebilir. Kamuya açık alanlar, toplumun geneline açık olup bireylerin sosyal yaşamda bir araya geldikleri yerlerdir. Örneğin; parklar, sahiller, yollar, bahçeler, alışveriş merkezleri, kafeler, mağazalar, restoranlar ve benzeri yerler bu kapsamda değerlendirilir.


Teknik Araçlarla İzleme (Teknik Takip) Şartları

Teknik araçlarla izleme (teknik takip) hem soruşturma hem de kovuşturma aşamasında şüpheli veya sanık hakkında uygulanabilen bir koruma tedbiridir. Ancak, bu tedbirin devreye sokulabilmesi için bazı koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekir:

1. Suç Şartı

Her suç için teknik araçlarla izleme uygulanamaz. Bu tedbir yalnızca CMK m.140’ta belirtilen katalog suçlar kapsamında mümkündür. Dolayısıyla, bu kapsam dışındaki suçlarda elde edilen kayıtların delil olarak kullanılması hukuken mümkün değildir.
Örneğin; uyuşturucu ticareti suçuna yönelik verilen izleme kararı sırasında fuhuş suçuna dair tesadüfen elde edilen deliller kullanılabilir. Çünkü her iki suç da katalog suçlar arasında yer almaktadır.

Teknik araçlarla izleme tedbirine başvurulabilecek bazı suçlar şunlardır:

  • TCK m.79, 80, 91: Göçmen kaçakçılığı, insan ticareti, organ veya doku ticareti
  • TCK m.81, 82, 83: Kasten öldürme suçları
  • TCK m.142, 148, 149, 158: Nitelikli hırsızlık, yağma, nitelikli dolandırıcılık
  • TCK m.188: Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti
  • TCK m.197: Parada sahtecilik
  • TCK m.220/3: Suç işlemek amacıyla örgüt kurma
  • TCK m.227: Fuhuş
  • TCK m.235, 241, 252: İhaleye fesat karıştırma, tefecilik, rüşvet
  • TCK m.282: Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama
  • TCK m.302 ve 309–316: Devletin birliğini bozma, anayasal düzene karşı suçlar
  • TCK m.328–337: Devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk
  • Ateşli Silahlar Kanunu m.12: Silah kaçakçılığı
  • Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu: Hapis cezası gerektiren kaçakçılık suçları
  • Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu m.68, 74: Kültür varlıklarına karşı suçlar
  • 7258 sayılı Kanun: Yasadışı bahis suçları

2. Kuvvetli Şüphe Sebebi Şartı

Tedbire başvurulabilmesi için, yukarıda sayılan suçların işlendiğine dair somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebepleri bulunmalıdır. Buradaki “kuvvetli şüphe sebebi” kavramı, yalnızca soyut bir kanaati değil, mevcut delillere dayanan makul bir şüpheyi ifade eder. Kanun koyucu bu noktada keyfiliği önlemek amacıyla “somut delillere dayanan” ifadesini özellikle eklemiştir.

3. Başka Yollardan Delil Elde Edilememe Şartı

Teknik araçlarla izleme ikincil (tali) bir tedbirdir. Yani, başka yöntemlerle delil elde edilemediği veya elde edilmesinin mümkün olmadığı durumda başvurulabilir. Soruşturma veya kovuşturma makamları, neden diğer yollarla sonuca ulaşamadıklarını izah etmeli; karar veya talepte, hangi delillerin yetersiz kaldığını açıkça ortaya koymalıdır.
Örneğin; şüpheli gözaltına alınarak üst aramasıyla uyuşturucu maddeye ulaşılabilecekse, teknik araçlarla izleme tedbirine başvurulamaz.

4. Savcılık veya Hakim Kararı Şartı

  • Soruşturma aşamasında: Tedbirin uygulanmasına sulh ceza hâkimliği karar verir. Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde ise Cumhuriyet savcısı karar verebilir; ancak bu karar 24 saat içinde hâkimin onayına sunulmalıdır.
  • Kovuşturma aşamasında: Kararı, davaya bakan mahkeme verir.

Yargıtay içtihatlarına göre teknik araçlarla izleme kararı şu hususları içermelidir:

  • Kararın kim hakkında verildiği,
  • Hangi suç kapsamında olduğu,
  • Başlama ve bitiş tarihleri,
  • Delillerin niçin yetersiz kaldığı ve tedbirin zorunluluğu,
  • Kuvvetli şüphenin hangi somut delillere dayandığı.

Teknik Araçlarla İzleme (Teknik Takip) Süresi

Teknik araçlarla izleme tedbirine ilişkin karar, kural olarak en fazla üç hafta için verilebilir. Bu süre bireysel suçlarda, ihtiyaç halinde bir hafta daha uzatılabilir. Örgüt kapsamında işlenen suçlarda ise hâkim, gerekli görmesi halinde her defasında bir haftayı aşmamak kaydıyla ve toplamda dört haftayı geçmeyecek şekilde ek süre verebilir. Bu durumda;

  • Bireysel suçlarda azami süre: 4 hafta
  • Örgütlü suçlarda azami süre: 8 hafta

olarak belirlenmiştir.

Ayrıca, teknik araçlarla izleme tedbiriyle birlikte gizli soruşturmacı da görevlendirilirse, CMK m.140/3 gereğince bu süreler bir kat artırılarak uygulanır.

Kararı vermeye yetkili merci kural olarak hâkimdir. Ancak gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısı da karar verebilir. Savcının kararı, 24 saat içinde hâkimin onayına sunulmalı, hâkim de en geç 24 saat içinde kararını vermelidir. Sürenin dolması veya hâkim tarafından reddedilmesi halinde, elde edilen tüm kayıtların derhâl imha edilmesi gerekir (CMK m.140/2).

Teknik araçlarla izleme süresinin uzatılmasına dair kararlarda, yalnızca genel ifadeler yeterli değildir. İlk kararla hangi delillere ulaşıldığı ve neden ek süreye ihtiyaç duyulduğu açık ve ayrıntılı şekilde gerekçelendirilmelidir. Aksi takdirde, gerekçesiz uzatma kararları hukuka aykırı hale gelir ve bu kapsamda elde edilen deliller geçerliliğini yitirir.


Teknik Araçlarla İzlemede (Teknik Takip) Tanık Dinlenmesi

Teknik araçlarla izleme faaliyetini yürüten polis veya jandarmanın tanık olarak dinlenmesi gerektiğinde, CMK m.58/2 hükümleri uygulanır. Buna göre; tanığın kimliğinin açığa çıkması kendisi veya yakınları açısından ciddi bir tehlike doğuracaksa, kimliğinin gizli tutulmasına yönelik gerekli tedbirler alınır. Ancak kimliği saklı bırakılan tanık, tanıklık ettiği olayları hangi sebeple ve nasıl öğrendiğini açıklamakla yükümlüdür. Bu durumda tanığa ilişkin kişisel bilgiler yalnızca Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından muhafaza edilir.

Tanık Koruma Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca, teknik takip yapan kolluk görevlisinin duruşmada dinlenmesi sırasında güvenliği sağlamak için gerekli tüm önlemler alınır.

Bunun yanında, tarafların teknik takip yapan ve tanık sıfatıyla dinlenen kolluk görevlisine soru sorma hakkı saklıdır. Zira, AİHS m.6/3-d hükmü gereği, suç isnadı altında bulunan herkesin “aleyhine olan tanıkları sorguya çekme veya çektirme hakkı” vardır. Bu nedenle kolluk görevlilerinin tanıklığı sırasında, savunma hakkının etkin biçimde kullanılabilmesi için tarafların doğrudan soru yöneltebilmesi güvence altına alınmıştır.


Gizli Soruşturmacı ile Teknik Takip Tedbirinin Birlikte Uygulanması

Gizli soruşturmacı, görevlendirildiği örgütle ilgili araştırma yapmak ve bu örgütün faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlara ilişkin delilleri toplamakla yükümlüdür (CMK m.140). Ancak, soruşturmacının teknik araçlarla izleme yapabilmesi için ayrıca usulüne uygun verilmiş bir teknik takip kararı bulunması gerekir. Yani, gizli soruşturmacı görevlendirilmesine dair karar tek başına ses veya görüntü kaydına dayanak oluşturmaz.

CMK m.140 uyarınca teknik araçlarla izleme kararı olmaksızın gizli soruşturmacı tarafından yapılan ses ve görüntü kayıtları hukuka aykırı delil niteliğindedir. CMK m.217/2 hükmü gereğince hukuka aykırı elde edilen deliller hükme esas alınamaz.

Teknik araçlarla izleme kararı verilebilmesi için şu koşulların bir arada bulunması gerekir:

  1. Suçun, CMK m.140’ta yer alan katalog suçlardan olması,
  2. Suç işlendiğine dair kuvvetli şüphe sebeplerinin bulunması,
  3. Başka yöntemlerle delil elde etme imkânının bulunmaması,
  4. Hâkim kararı veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısı kararı.

Somut olayda, şüpheliler hakkında CMK m.140 kapsamında verilmiş bir teknik araçlarla izleme kararı bulunmamaktadır. Buna rağmen gizli soruşturmacı görevlendirilmesine ilişkin karara dayanılarak teknik takip yapılmış, ses ve görüntü kayıtları elde edilmiştir. Mahkemenin, olayların sübutunu yalnızca bu kayıtlara dayandırması, CMK m.217’ye aykırıdır. Zira kanuna göre yüklenen suç yalnızca hukuka uygun delillerle ispatlanabilir. Hukuka aykırı teknik izlemeler, tek başına mahkûmiyet sonucuna götürülemez (Yargıtay 10. Ceza Dairesi, K.2013/1225).

Teknik Araçlarla İzleme

Teknik Araçlarla İzleme (Teknik Takip) Nasıl Yapılır?

Teknik araçlarla izleme (teknik takip), ortam dinleme veya görüntü kaydı alma yöntemleriyle gerçekleştirilebilmektedir. Uygulamada kullanılan başlıca yöntemler şunlardır:

  • Kolluğun, izlenecek mekâna gizlice girip böcek veya gizli kamera yerleştirmesi ve buradan elde edilen kayıtları delil olarak kullanması söz konusu olabilmektedir. Ancak, bu yöntemle konuta veya işyerine girilerek elde edilen kayıtlar hukuka aykırı kabul edilir ve delil niteliği taşımaz.
  • Şüpheli ya da sanığın işyeri çevresinde konumlanıp teknolojik cihazlarla ortam konuşmalarını ses kaydına alma işlemi, klasik bir “ortam dinleme” yöntemidir.
  • Mikro boyutlu dinleme cihazları (örneğin toplu iğne başı kadar küçük mikrofonlar) aracılığıyla ortam seslerinin kaydedilmesi bir diğer izleme tekniğidir.
  • Mobil uygulama yüklenmesi suretiyle şüphelinin cep telefonu üzerinden bulunduğu ortamın dinlenmesi de teknik araçlarla izleme kapsamında başvurulan yöntemlerdendir.
  • Gerektiğinde teknik takip ile birlikte fiziki takip de yapılabilir. Bu durumda hem teknolojik araçlarla izleme hem de kolluğun doğrudan gözlemi bir arada kullanılarak delil elde edilmeye çalışılır.

Teknik Takip ve Ortam Dinlemesine İlişkin Yargıtay Kararları

Teknik Araçlarla İzleme ve Fiziki Takip Tutanağı
Somut olayda, başka bir delil bulunmayan sanık hakkında, TCK’nın 140. maddesine dayalı ve süresi sonradan uzatılan “Teknik Araçlarla İzleme” kararının icrası kapsamında düzenlenen “Fiziki Takip Tutanağı” esas alınarak mahkûmiyet hükmü kurulduğu anlaşılmaktadır.

CMK m.217 gereğince yüklenen suç, hukuka uygun şekilde elde edilmiş her türlü delille ispatlanabilir. Bu nedenle, sanığın eyleminin hukuka uygun delillerle ispat edilip edilmediği; buna bağlı olarak da verilen “Teknik Araçlarla İzleme” kararının mevzuata uygun olup olmadığının denetlenmesi zorunludur.

Ceza yargılamasının sağlıklı yürütülebilmesi için koruma tedbirlerine ancak kanunda öngörülen ölçülerde ve koşullara uygun biçimde başvurulmalıdır. Tedbirlerin doğurduğu özgürlük kısıtlamaları ile suçların önlenmesi yahut delillerin ortaya çıkarılması arasında makul bir denge bulunmalıdır.

Özel hayatı ağır biçimde etkileyen teknik araçlarla izleme tedbirine, CMK m.140 uyarınca yalnızca maddede tek tek sayılan suçlar bakımından; bu suçların işlendiğine dair somut delillere dayalı kuvvetli şüphe mevcutsa ve özellikle başka suretle delil elde edilemediğinde başvurulabilir.

CMK m.140’a dayanılarak elde edilen veriler, sadece aynı maddede yer alan katalog suçlar yönünden delil sayılabilir. Katalog dışı bir suç bakımından bu verilerin yargılamada kullanılmasına m.140/4 açıkça izin vermez. Ayrıca, kanuna uygun şekilde alınan teknik izleme kararları, verildiği soruşturma/kovuşturma amacına özgülenmeli; maksat dışı kullanılamamalıdır.

CMK m.138, teknik araçlarla izlemeyi kapsamamaktadır ve 138’e benzer bir düzenleme teknik izleme için getirilmemiştir. Bu nedenle teknik izleme sırasında tesadüfen elde edilen bulgular, CMK m.217 anlamında delil sayılamaz. Nitekim Ceza Genel Kurulu’nun 03.07.2007 tarih ve 101/3 sayılı içtihadında, 01.06.2005’ten önce iletişimin denetlenmesi sırasında tesadüfen elde edilen delillerin kullanılabileceğine dair hüküm bulunmadığı için, o tarihten önce tesadüfen elde edilen kayıtların hükme esas alınamayacağı kabul edilmiştir. Kanuni çerçeve karşısında Yönetmelik’in “tesadüfen elde edilen deliller” başlıklı 22. maddesinden hareketle teknik izlemeye dayalı tesadüfi delillere hukuki geçerlilik atfedilemez.

Özel yaşama ağır müdahale oluşturan bu tedbirlerde; kararın kime ve hangi suça ilişkin olduğunun, başlangıç–bitiş tarihinin, hangi ihtiyaca binaen ve hangi deliller değerlendirilerek verildiğinin, kuvvetli şüphenin dayandığı somut olguların, ilk icra sonunda nelerin elde edildiğinin ve uzatmanın neden gerekli olduğunun duraksamaya yer bırakmayacak açıklıkla yazılması gerekir.

Somut olayda:

  1. Soruşturma CMK m.140/1-a-1’deki (karar tarihinde) katalog suç olan “suç işlemek amacıyla örgüt kurma” suçu üzerinden başlatılmışsa da, örgütün varlığına ilişkin kuvvetli suç şüphesinin bulunup bulunmadığı ve varsa dayanak somut delillerin neler olduğu kararda gösterilmemiştir.
  2. Son çare niteliğindeki teknik izleme tedbirine hangi delillerin neden yetersiz kaldığı belirtilmeden başvurulmuştur.
  3. “Fiziki Takip Tutanağı”na esas teşkil eden uzatma kararında, ilk kararın icrası ile hangi delillere ulaşıldığı ve neden uzatmaya ihtiyaç duyulduğu açıklanmamıştır.
  4. İlk ve uzatma kararlarında bir yandan “örgüt kurulduğuna dair bilgi alındığı” ve sadece “duyum” bulunduğu belirtilirken, diğer yandan kuvvetli şüphenin varlığından söz edilmesi çelişki yaratmıştır.
  5. Teknik izleme esnasında tesadüfen elde edilen “resmî belgede sahtecilik” ile “suç eşyasının satın alınması veya kabulü” suçlarına dair veriler kullanılmıştır.
  6. 2009/1838 sayılı ilk teknik izleme kararında tarih belirtilmemiş, dolayısıyla dört haftalık sürenin başlangıcı belirsiz bırakılmıştır.
  7. Münhasıran katalogdaki “örgüt kurma” suçundan alınan teknik izleme kararı, katalogda ve kararda yer almayan “resmî belgede sahtecilik” ve “suç eşyasının satın alınması veya kabulü” suçları için de kullanılmıştır.

Bu gerekçelerle, sanık hakkında verilmiş teknik izleme kararı ile buna bağlı uzatma kararı hukuka aykırıdır. Hukuka aykırı kararların icrası sırasında elde edilen Fiziki Takip Tutanağı da aynı nedenle delil değeri taşımadığından, CMK m.217 uyarınca hükme esas alınamaz (Yargıtay 21. Ceza Dairesi – Karar: 2015/4063).

Ortam Dinlemesi ve Ses Analizi
Sanıklar … ve …, ortam dinlemesiyle tespit edildiği belirtilen konuşmaları inkâr etmiş; dosyadaki ses analizi raporunun Emniyet Müdürlüğü KOM Şube’de görevli bir kolluk personelince düzenlendiği anlaşılmıştır. Bu durumda, mukayese kayıtları ile toplantılardan elde edilen ortam kayıtlarının Adli Tıp, TÜBİTAK veya TRT gibi uzman kuruluşlara gönderilerek ses analizinin yapılması; konuşmaların sanıklara ait olup olmadığının kuşkuya yer bırakmayacak kesinlikte saptanması gerekirken eksik araştırmayla hüküm kurulması bozma nedenidir (Yargıtay 16. Ceza Dairesi – Karar: 2019/5007).

Teknik izleme kapsamında toplantılarda elde edilen ses kayıtlarının kendisine ait olmadığını savunan sanıktan ses örneği alınarak Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi veya uzman bir kuruluşa analiz yaptırılıp rapor alınması gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması da bozma nedenidir (Yargıtay 16. CD – Karar: 2016/343).

Gizli Soruşturmacı ve Teknik İzleme Kararlarının Ayrılığı
CMK m.140 uyarınca sanık hakkında ayrı bir teknik izleme kararı bulunmadığı; yalnızca gizli soruşturmacı görevlendirilmesine ilişkin karara dayanılarak ve m.140’a göre ek bir karar alınmaksızın teknik izleme/görüntüleme/ses alma işlemleri yapıldığı dosyadan anlaşılmaktadır.

Mahkeme, sübutu gizli soruşturmacı faaliyetleri ile teknik izleme kayıtlarına dayandırmıştır. Oysa CMK m.217 gereğince suç, hukuka uygun elde edilmiş delillerle ispatlanabilir; hukuka aykırı teknik izleme verilerine dayanılarak sübuta gidilemez. Sanık, dosyadaki basılı görüntülerin uyuşturucu ticaretine dair olmadığını beyan ederek suçu kabul etmemiştir.

Bu itibarla; dosyada CMK m.140’a uygun teknik izleme kararı bulunup bulunmadığının araştırılması; varsa aslı/onaylı örneğinin dosyaya getirtilmesi; yoksa bu yöntemle elde edilen bilgilerin delil olarak değerlendirilemeyeceğinin gözetilmemesi bozma nedenidir (Yargıtay 20. Ceza Dairesi – Karar: 2019/3397).

Teknik Takip Kararı Bulunmadan Gizli Soruşturmacı
Teknik izleme kararı verilebilmesi için:

  1. Suçun kanunda sayılanlardan olması,
  2. Suç işlendiğine dair kuvvetli şüphe sebepleri bulunması,
  3. Başka yolla delil elde edilememesi,
  4. Hâkim kararı veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısı kararı,
    gereklidir.

Somut olayda, CMK m.140 kapsamında teknik izleme kararı yoktur. CMK m.139’a göre alınan gizli soruşturmacı kararı üzerine, ayrıca m.140’a uygun karar alınmaksızın teknik izleme/görüntü/ses kaydı yapılmıştır. Mahkemenin sübutu gizli soruşturmacı raporları ile teknik izlemeye dayandırması CMK m.217’ye aykırıdır; hukuka aykırı teknik izleme verileriyle sübuta gidilemez (Yargıtay 20. Ceza Dairesi – Karar: 2015/2691).

Suç tarihinde CMK m.139 çerçevesinde gizli soruşturmacı, örgüt ile ilgili araştırma ve örgüt faaliyeti çerçevesindeki suçlara dair delil toplamak üzere görevlendirilebilirken; somut dosyada örgüt faaliyeti kapsamında uyuşturucu ticareti bulunmamaktadır. Suç tarihinde m.139/4’e göre örgüt faaliyeti dışında gizli soruşturmacı görevlendirmek mümkün değildir. 02.12.2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanun’un 27. maddesi ile yapılan değişiklik sonucunda, uyuşturucu ticareti suçunda örgüt koşulu aranmaksızın gizli soruşturmacı görevlendirilebilse de; dosyada m.140’a uygun teknik izleme kararı da yoktur. Buna rağmen teknik izleme ve ses/görüntü kaydı yapılmış; mahkeme sübutu bu kayıtlara ve gizli soruşturmacı faaliyetlerine dayandırmıştır.

CMK m.217 gereğince hukuka aykırı delillerle sübuta gidilemez. Mevcut olayda sanığın suçu kabul etmemesi karşısında, gizli soruşturmacının kolluk görevlisi olup olmadığının tespiti; kolluk ise tanık olarak dinlenmesi ve sonuçlarına göre sanıkların hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken eksik araştırma ile hüküm kurulması bozma nedenidir (Yargıtay 20. Ceza Dairesi – Karar: 2015/2691).

Teknik Araçlarla İzleme Kararının Usulü
Mahkeme, sübutu gizli soruşturmacı faaliyetleri ile teknik izleme kayıtlarına dayandırmıştır. 5271 sayılı Kanun’un 140. maddesine istinaden elde edilen delillerin hükme esas alınabilmesi için, sanıkların kimlik bilgilerinin anılan kararda yer alması zorunludur; aksi takdirde teknik izleme kapsamında elde edilen kayıtlar hukuka aykırı sayılır. CMK m.217 gereğince hukuka aykırı teknik izleme delillerine dayanılarak sübuta gidilemez. Bununla birlikte, teknik görüntüler hükme esas alınmasa dahi, soruşturma işlemleri, kovuşturma kapsamı, tüm dosya içeriği, Güven Alım Tutanakları, Fiziki Takip Tutanakları ve gizli soruşturmacı tanıklarının mahkemedeki beyanları birlikte değerlendirildiğinde; ilk derece ve BAM’ın suçun vasfı ve sübutuna ilişkin takdirinde isabetsizlik bulunmadığından, temyiz itirazları yerinde görülmeyerek hükümlerde hukuka aykırılık tespit edilmemiştir (Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2021/17087 E., 2023/2156 K.).

Teknik İzlemede Tesadüfen Elde Edilen Delilin Akıbeti
CMK m.138/2, iletişimin denetlenmesi sırasında, yürütülen soruşturma/kovuşturmayla ilgisi olmayan; ancak m.135/6’daki katalog suçlardan birinin işlendiği şüphesini doğuran bir delil elde edildiğinde, bu delilin muhafaza edilmesini ve durumun derhâl savcılığa bildirilmesini öngörmüştür. Böylelikle iletişimin denetlenmesi sırasında tesadüfen elde edilen delillerin, katalog suçlarla sınırlı biçimde yargılamada kullanılabileceği kabul edilmiştir.

Buna karşılık CMK m.140 kapsamında alınan teknik araçlarla izleme kararları sonucunda elde edilen deliller yalnızca maddenin katalog suçları yönünden delil olabilir; katalog dışı suçlarda kullanılamaz. Ayrıca m.138, Kanun’un telekomünikasyon yoluyla iletişimin denetlenmesi bölümünde; m.140 ise gizli soruşturmacı ve teknik izleme bölümünde düzenlendiğinden, m.138’deki “tesadüfen elde edilen deliller” rejimi teknik izlemeyi kapsamaz. Kanunda teknik izleme için benzer bir düzenleme bulunmadığından, teknik izleme sırasında tesadüfi elde edilen delillerin CMK m.217 kapsamında kullanılması mümkün değildir.

Bu çerçevede; ihaleye fesat ve rüşvet kararlarına dayanılarak yürütülen iletişim tespiti/dinleme/kayıt ve teknik izleme tedbirleriyle elde edilen görüşmeler ile takip kayıtlarının; CMK m.135/8’deki katalogda yer almayan resmî belgede sahtecilik ve görevi kötüye kullanma ve 02.12.2016 tarihli 6763 sayılı Kanun ile kataloğa sonradan eklenen ancak suç tarihinde katalogda bulunmayan nitelikli dolandırıcılık yönünden yasal delil sayılamayacağı gözetilerek, hukuka aykırı deliller dışlanıp mevcut delillerle değerlendirme yapılması gerekirken aksi yönde hüküm kurulması bozma nedenidir (Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2021/5889 E., 2022/10165 K.).

MOBESE (KGYS) Kayıtlarıyla Takip ve Delil
KGYS, kamu düzeni ve güvenliği ile kişi ve mal emniyetinin sağlanması, suçun önlenmesi ve trafik güvenliği amacıyla kamuya açık alanlarda kurulan görüntüleme ve plaka tanıma sistemidir. Bu sistemin kullanımına ilişkin açık bir kanuni çerçeve bulunmamakla birlikte, suç işlendikten sonra delil temini amacıyla kayıtlardan yararlanılması hukuka aykırı değildir. Ancak CMK m.140’a göre, suç şüphesi doğduktan sonra kamuya açık KGYS kameralarının, bir kişiyi izlemek amacıyla teknik izleme aracı gibi kullanılabilmesi için hâkim veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde savcı kararı gerekir. Ayrıca CMK m.161 ve PVSK Ek 6 gereği, kolluk el koyduğu olayı derhal savcıya bildirip talimatlarla hareket etmelidir.

Somut olayda 26.10.2020 tarihli tutanağa göre, uyuşturucu ticareti yaptığına dair bilgi bulunan ve cezaevinden yeni çıkan sanık, savcıya haber verilmeden ikameti önüne odaklanmış KGYS kameralarıyla gizlice izlenmiş; bu sırada daha önce kullanmak için uyuşturucu bulundurmaktan tanınan M. Bayram’ın kısa süreli giriş–çıkışı tespit edilmiştir. Görevlilerin bilgilendirmesi sonucu M. Bayram yakalanmış ve üzerinde uyuşturucu madde ele geçirilmiştir.

Bu durumda, sanık hakkında suç şüphesi oluştuğu andan itibaren CMK m.140’a uygun karar alınmaksızın KGYS ile gizli izleme ve kayıt yapılarak elde edilen görüntüler ile M. Bayram’dan ele geçen maddenin hukuka aykırı delil olduğu; bu delillerin Anayasa m.38/6, CMK m.206/2-a, 217/2 ve 289/1-i gereğince hükme esas alınamayacağı kabul edilmelidir (Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2022/1846 E., 2023/8954 K.).

Başka Kişilere Ait Teknik İzleme Kararıyla Ortamdaki Diğer Kişilerin İzlenmesi
CMK m.140 uyarınca sanık hakkında teknik izleme kararı bulunmadığı hâllerde, başka şahıslar yönünden verilmiş karara dayanılarak sanığın da izlenmesi, görüntü ve ses kaydı alınmasıyla elde edilen deliller hukuka aykırıdır ve hükme esas olamaz.

Dosyadaki 11.04.2014 tarihli tutanağa göre, hukuka aykırı biçimde elde edilen görüntü kaydıyla sanığın kimliği tespit edilmiştir. Bu şekilde elde edilen veriler delil niteliği taşımaz.

Sonuç olarak; hukuka uygun olmayan teknik izleme ile elde edilen bilgilerin Anayasa m.38/6 ile CMK m.206/2-a, 217/2 ve 289/1-i uyarınca hükme esas alınamayacağı; zehirli ağacın meyvesi niteliğindeki türev delillerin de geçersiz sayılacağı gözetilmeden mahkûmiyet verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2023/9234 E., 2023/6015 K.).


Avukat Gökhan Yağmur Hakkında

Av. Gökhan Yağmur, İstanbul merkezli olarak faaliyet gösteren ve farklı hukuk alanlarında uzmanlaşmış bir avukattır. Özellikle aile hukuku, ceza hukuku, ticaret ve şirketler hukuku, fikri mülkiyet hakları, marka ve patent davaları gibi geniş bir yelpazede müvekkillerine hukuki destek sunmaktadır.

Bakırköy, Küçükçekmece ve İstanbul’un diğer adliyelerinde aktif olarak görev alan Av. Gökhan Yağmur, yalnızca dava takibiyle sınırlı kalmayıp aynı zamanda önleyici hukuk hizmetleri de vermektedir. Marka tescili, marka izleme, lisans ve devir işlemleri, şirket kuruluşu, sözleşme hazırlanması, ticari uyuşmazlıkların çözümü gibi alanlarda müvekkillerine yol göstermektedir.

Ulusal ve uluslararası düzeyde fikri mülkiyet hakları konusunda deneyim sahibi olan Av. Gökhan Yağmur, TÜRKPATENT, EUIPO, USPTO ve WIPO nezdinde yürütülen marka ve patent süreçlerinde danışmanlık yapmaktadır. Türkiye’de faaliyet gösteren girişimcilere, şirketlere ve yabancı yatırımcılara hukuki danışmanlık sağlayarak onların ticari hayatlarını güvence altına almayı hedeflemektedir.

Ayrıca dijital dünyada da aktif olan Av. Gökhan Yağmur, gokhanyagmur.com.tr üzerinden bilgi paylaşımları yaparak, güncel yasal düzenlemeleri ve Yargıtay kararlarını hukuk camiası ile buluşturmaktadır. Müvekkilleriyle şeffaf iletişime önem veren Gökhan Yağmur, pratik çözümler üretmesi ve detaylı analizleriyle dikkat çekmektedir.

İletişim için: 0542 157 06 34 numaralı telefondan veya gokhanyagmur.com.tr adresinden ulaşabilirsiniz.


İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu