Bilgi BankasıCeza Hukuku

Ceza Hukukunda Kast ve Taksir Nedir? (TCK 21–22)

Ceza hukukunda kast ve taksir, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) kusurluluk esasına dayanan ceza sorumluluğunun temelini oluşturur. Kanun, suç nedeniyle sorumluluğu iki ana kategori altında toplamış ve bu kategorileri dört alt başlıkta düzenlemiştir: kast (doğrudan ve olası) ile taksir (basit ve bilinçli).

Ceza hukukunda kast ve taksir kavramları, failin davranışıyla suçun manevi unsurunu belirler. Bu nedenle, failin fiili işlerkenki psikolojik durumu, suçun oluşumunda belirleyici bir rol oynar.

Ceza hukukunda kast ve taksir

İçindekiler

Kasta Dayanan Kusur Sorumluluğu

Ceza hukukunda kasta dayalı sorumluluk, failin suçun kanuni tanımındaki fiili bilerek ve isteyerek işlemesi durumudur. Bu kategori ikiye ayrılır:

  • Doğrudan kast
  • Olası kast

Doğrudan Kast (TCK m.21/1)

Doğrudan kast; failin, suçun kanuni tanımında yer alan fiili bilerek ve isteyerek işlemesidir. Fail, hareketinin suç oluşturduğunun bilincindedir ve bu sonucu özellikle istemektedir.
Örnek: Kıraathanede bir kimseye kasıtlı olarak ateş ederek öldüren fail, doğrudan kastla insan öldürme suçunu işlemiştir.

Olası Kast (TCK m.21/2)

Olası kastta fail, suçun kanuni tanımındaki fiilin gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, neticenin meydana gelmesini göze alır. Bu durumda fail, “olursa olsun” düşüncesiyle hareket eder.
Örnek: Kalabalık bir kahvehanede ateş eden kişi, öldürmek istediği kişi dışında başka kişilerin de zarar görebileceğini öngörmesine rağmen bu ihtimali kabullenerek fiili işliyorsa, olası kastla yaralama suçundan sorumlu tutulur.


Taksire Dayanan Kusur Sorumluluğu

Taksir; failin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranması sonucu, öngörülebilir bir neticeyi öngörememesi veya öngördüğü halde bu sonucun gerçekleşmesini önlememesi durumudur.
Ceza hukukunda taksir ikiye ayrılır:

  • Basit taksir
  • Bilinçli taksir

Basit Taksir (TCK m.22/2)

Basit taksir, failin öngörülebilir bir sonucu öngörmemesi ve dikkat–özen yükümlülüğüne aykırı davranması halinde ortaya çıkar.
Örnek: İş güvenliği tedbirlerini almadan işçi çalıştıran işverenin, meydana gelen iş kazasında yaralanmaya sebep olması, basit taksirle insan yaralama suçunu oluşturur.

Bilinçli Taksir (TCK m.22/3)

Bilinçli taksir, failin öngördüğü bir sonucun meydana gelmesini istememekle birlikte, tedbirsiz veya riskli davranışı sürdürmesiyle oluşur. Fail, şansa, becerisine veya dış faktörlere güvenerek neticenin gerçekleşmeyeceğini düşünür.
Örnek: Sollama yasağı olan bir yolda sollama yaparak ölüme sebebiyet veren sürücü, bilinçli taksirle ölüme neden olma suçunu işlemiştir.


Ceza Hukukunda Kast ve Taksir Arasındaki Temel Farklar

5237 sayılı TCK’ya göre suç kural olarak kastla işlenir. Kanun açıkça öngörmedikçe, taksirle işlenen fiiller suç sayılmaz. Bu nedenle mala zarar verme suçu gibi bazı suçlar sadece kasten işlenebilir.
Örnek: Bir kimsenin arabasına kasten taş atarak zarar veren kişi TCK m.151 uyarınca cezalandırılır; fakat trafik kazası sonucu arabaya zarar verilmesi durumunda fail taksirle mala zarar verme suçundan değil, sadece tazminat sorumluluğundan sorumlu olur.

Basit taksir dışında kalan tüm kusurluluk hallerinde fail, hareketinin neticesini öngörmektedir. Ancak basit taksirde, netice öngörülebilir olmasına rağmen öngörülmemiştir; bu durum objektif dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılıktan doğar.


Doğrudan Kast ve Olası Kast Ayrımı

Doğrudan Kastın Özellikleri

Doğrudan kast, failin suç oluşturan fiili bilerek ve isteyerek gerçekleştirmesidir. Failin iradesi, suçun kanuni tipinde tanımlanan sonucu gerçekleştirmeye yöneliktir.
Failin fiilin suç olduğunu bilmesi ve bunu istemesi yeterlidir. Bu nedenle doğrudan kast, kastın en belirgin ve klasik biçimidir.

Olası Kastın Özellikleri

Olası kastta fail, neticenin meydana gelebileceğini öngörür; ancak bu ihtimali kabullenerek fiili işler. “Olursa olsun” düşüncesiyle hareket eder. Fail, neticeyi istememekle birlikte, gerçekleşmesini göze alır.
Örneğin, kalabalık bir alanda silahla ateş eden kişi, başkalarının yaralanabileceğini öngörmesine rağmen bu ihtimali kabullenmişse olası kastla hareket etmiştir.

Olası kast; doktrin ve uygulamada “dolaylı kast”, “belirli olmayan kast” veya “olursa olsun kastı” olarak da adlandırılır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, olası kastı doğrudan kasttan ayıran en önemli ölçütün “bilme ve isteme” unsuru olduğunu vurgulamaktadır (YCGK, K.2014/162).

Olası Kastın Uygulamadaki Görünüm Biçimleri

Olası kast uygulamada genellikle iki biçimde ortaya çıkar:

  1. Doğrudan kastla suç işlerken, başka suçların da muhtemel şekilde işlenmesi:
    Örneğin, konser alanında hedef kişiyi öldürmek için ateş eden failin kurşunlarının sekmesi sonucu başka kişileri yaralaması.
  2. Eğlenmek veya dikkat çekmek amacıyla yapılan eylemler:
    Düğünde, maç kutlamasında veya kalabalık alanda silahla ateş ederek ölüm ya da yaralanmaya neden olunması.

Olası Kastla İşlenen Suçlara Örnekler

  • Düğün sırasında havaya ateş ederek bir kişinin ölümüne neden olmak,
  • Kalabalık alanda silah kullanarak başkalarının yaralanmasına yol açmak,
  • Arabada belirli bir kişiye ateş ederken diğer yolcuları yaralamak,
  • Zehirleme amacıyla hazırlanan içeceği başkalarının da tüketmesi sonucu ölüme neden olmak,
  • Sokak çatışmalarında kurşunların sekmesiyle üçüncü kişilerin yaralanması.

Olası Kastla İşlenen Suçun Cezası

Doğrudan kast halinde fail, suçun kanundaki cezası ile cezalandırılır. Ancak olası kast durumunda cezalar daha hafif uygulanır:

  • Ağırlaştırılmış müebbet gerektiren suçlarda müebbet hapis,
  • Müebbet gerektiren suçlarda 20 ila 25 yıl hapis,
  • Diğer suçlarda temel ceza üçte birden yarısına kadar indirilir (TCK m.21/2).

Basit Taksir ve Bilinçli Taksir Arasındaki Ayrım

Basit Taksirin Unsurları

Ceza Genel Kurulu kararlarında (örneğin YCGK, 2016/250) basit taksir şu unsurlardan oluşur:

  1. Suçun kanunda açıkça taksirle işlenebilir şekilde düzenlenmiş olması,
  2. Failin hareketinin iradi olması,
  3. Neticenin istenmemesi,
  4. Fiil ile sonuç arasında nedensellik bağının bulunması,
  5. Neticenin öngörülebilir olmasına rağmen öngörülmemiş olması.

Bu unsurların tamamı mevcut değilse taksirden söz edilemez. Öngörülemeyecek bir neticenin gerçekleşmesi halinde de failin cezai sorumluluğu doğmaz.

Bilinçli Taksirin Özellikleri

Bilinçli taksir, failin öngördüğü bir neticenin meydana gelmemesi için gerekli tedbirleri almadan hareket etmesiyle oluşur. Fail, sonucu istememekle birlikte “bana bir şey olmaz” düşüncesiyle davranır.
Yargıtay’a göre bilinçli taksirde failin tehlikeliliği, neticeyi öngörmeyen kimselerden daha fazladır (YCGK, K.2014/162).

Bilinçli Taksirle İşlenen Suçlara Örnekler

  • Alkollü araç kullanarak ölüme neden olma,
  • Kırmızı ışıkta geçip çarpışma sonucu ölüme sebep olma,
  • Sollama yasağını ihlal ederek kazaya neden olma,
  • İş güvenliği tedbirlerini almadan işçi çalıştırma sonucu ölümle sonuçlanan kaza.

Bilinçli Taksirle İşlenen Suçun Cezası

Bilinçli taksir halinde, failin cezası basit taksirli suça oranla üçte birden yarısına kadar artırılır.
Örneğin, taksirle öldürme suçu nedeniyle üç yıl hapis cezası öngörülmüşse, bilinçli taksir halinde bu ceza 4,5 yıla kadar çıkabilir.


Olası Kast ile Bilinçli Taksir Arasındaki Fark

Her iki halde de netice fail tarafından öngörülür; ancak failin neticeye karşı tutumu farklıdır.

  • Olası kastta, fail neticenin gerçekleşmesini göze alır ve kabullenir.
  • Bilinçli taksirde, fail neticenin gerçekleşmeyeceğini ümit eder ve buna rağmen hareket eder.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu (YCGK, K.2016/250) kararlarında belirtildiği üzere, olası kastta fail, sonucu önlemek için çaba göstermez; bilinçli taksirde ise sonucun gerçekleşmeyeceğine inanır ancak özen yükümlülüğünü ihlal eder.

Özetle

Ceza hukukunda kast ve taksir arasındaki ilişki şu şekilde özetlenebilir:

Kusurluluk TürüFailin DavranışıSonuca İlişkin Tutum
Doğrudan KastNeticeyi bilir ve ister.Bilerek gerçekleştirir.
Olası KastNeticeyi öngörür ve kabullenir.“Olursa olsun” düşüncesiyle hareket eder.
Bilinçli TaksirNeticeyi öngörür ama istemez.Şansa veya becerisine güvenir.
Basit TaksirNeticeyi öngörmez.Dikkatsizlik ve özensizlik sonucu gerçekleşir.

Bu ayrımlar, ceza sorumluluğunun derecesini belirlemede ve failin kusur yoğunluğunu saptamada temel rol oynar.

Olası Kast ve Bilinçli Taksir Yargıtay Kararları

Ceza hukukunda kast ve taksir kavramlarının sınırları, Yargıtay içtihatlarıyla somutlaşır. Bu metin, ceza hukukunda kast ve taksir ayrımını; doğrudan kast, olası kast, basit taksir ve bilinçli taksir bakımından, kanun hükümleri ve yüksek mahkeme kararlarına paralel biçimde yeniden ifade etmektedir.


Kast/Olası Kast ve Taksir/Bilinçli Taksir Ayrımı

Bu bölüm, ceza hukukunda kast ve taksir ayrımının temel ölçütlerini açıklar. Doğrudan kast, olası kasttan; basit taksir de bilinçli taksirden “öngörme–kabullenme” ve “öngörme–istememe” eksenlerinde ayrılmaktadır.

Doğrudan Kast ve Olası Kastın Temel Çerçevesi

Doğrudan kast; öngörülen ve suç oluşturan fiili gerçekleştirmeye yönelmiş irade olup, kanunda suç olarak tanımlanan eylemin bilerek ve isteyerek icrası ile meydana gelir. Failin, hareketinin kanuni tipi gerçekleştireceğini bilmesi ve bunu istemesi halinde doğrudan kast söz konusudur. Buna karşılık, icra edilen fiilin muhtemel bazı neticeleri doğurabileceğini öngörmesine rağmen, bu muhtemel sonucu kabullenerek fiili sürdürmesi durumunda olası kast kabul edilir.

Buna göre: kast, “bilme” ve “isteme” unsurlarına, olası kast ise “öngörme” ve “kabullenme” unsurlarına dayanır. Olası kastın, kastın bir türü olmasına rağmen metinde bilme yerine öngörme; isteme yerine gerekçede kabullenme sözcüklerinin tercih edilmesi, failin fiile ve sonuca yaklaşımının doğrudan kasttaki kadar belirgin ve yoğun olmadığını vurgulamak içindir. Olası kastta fail, gerçekleşmesi muhtemel sonucu öngörür; buna kayıtsız kalarak, başka bir deyişle sonucu kabullenerek hareket eder. Ceza sorumluluğunu doğuran netice asıl fiile bağlı olduğundan, olası kast ikincil neticeye ilişkin sorumluluk biçimidir: fail, asıl amaca yönelen icra hareketine bağlı ikincil neticeyi kabullenir.

Olası kast ile doğrudan kast arasındaki ayrımda en belirgin ölçüt, doğrudan kasttaki “bilme” unsurudur. Fail, hareketinin kanuni tipi gerçekleştireceğini biliyorsa doğrudan kastla hareket ettiği kabul edilir. Ayrıca failin hedeflediği doğrudan neticeler yanında, hareketin zorunlu ya da kaçınılmaz sonuçları da açıkça istenmemiş olsa bile doğrudan kast kapsamına girer. Günlük hayat tecrübelerine göre belli bir hareketin kaçınılmaz biçimde doğuracağı diğer sonuçlar bakımından da failin doğrudan kastla hareket ettiği kabul edilmelidir.

Olası kastı doğrudan kasttan ayıran diğer ölçüt, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşmesinin kesin değil, olası olmasıdır. Fail böylesi bir durumda, neticenin gerçekleşmesini “büyük olasılıkla” kabullenir; “olursa olsun” düşüncesiyle hareket eder ve neticenin önüne geçmek için herhangi bir çaba göstermez. Kanunda tanımlanan sonucun ortaya çıkması muhtemel görülmesine karşın, bu neticenin oluşumu fail tarafından kabul edilmektedir.

Taksirin İstisnaî Niteliği ve Tanımı

TCK’da “suç” kural olarak kastla, kanunun açıkça belirttiği durumlarda ise taksirle işlenebilir. Taksir, istisnaî bir kusurluluk türüdür ve failin cezalandırılabilmesi için kanunda açık hüküm bulunmalıdır. TCK m.22/2’ye göre taksir; “dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir.”

Taksirin Genel Koşulları

Taksirli suçlarda, icrai ya da ihmali hareketin iradi olması ve meydana gelen neticenin “öngörülebilir” nitelikte bulunması gerekir. İradi davranış yoksa taksirden söz edilemez; öngörülemeyecek bir netice gerçekleşirse de taksirli sorumluluk doğmaz. Sonucun gerçekleşmesinde mağdurun taksirli davranışı etkili olsa dahi, bu davranış nedensellik bağını kesmediği sürece failin sorumluluğu ortadan kalkmaz ve taksirin niteliği değişmez. TCK’da kusurun derecelendirilmesine bağlı ceza indirimi öngörülmediğinden, bu durum yalnızca temel cezanın belirlenmesinde dikkate alınabilir.

Basit Taksir ve Bilinçli Taksir Ayrımı

TCK, taksiri “basit” ve “bilinçli” olarak ikiye ayırır. m.22/3’e göre bilinçli taksir; “kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi” hâlidir ve bu durumda taksirli suça ilişkin ceza üçte birden yarıya kadar artırılır. Ayırt edici ölçüt; basit taksirde öngörülebilir neticenin öngörülmemiş olması, bilinçli taksirde ise bu neticenin somut olayda fail tarafından öngörülmesine rağmen istenmemiş olmasıdır. Fail neticeyi öngördüğü hâlde, şansına, becerisine veya başka etkenlere güvenerek hareket ederse tehlikelilik hali, öngörmeyen kimseye göre daha yoğundur; neticeyi öngören kişi, bu sonucu doğuracak davranıştan kaçınmakla yükümlüdür.

Olası Kast – Bilinçli Taksir Karışıklığı ve Ayırıcı Ölçüt

TCK m.21/2 olası kastı “kişinin, suçun kanunî tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen fiili işlemesi” olarak; m.22/3 bilinçli taksiri ise “öngörülen neticenin istenmemesine karşın gerçekleşmesi” olarak tanımlar. Öğretide karıştırılma ihtimaline karşı kanun gerekçesi, olası kasta “kabullenme” ölçütünü ekleyerek ayrımı ortaya koyar: olası kastta fail, unsurların meydana gelmesini kabullenir.

Doktrinde ayrıca “Frank formülü”nden yararlanılır: “Fail ‘neticenin gerçekleşeceğini bilseydi yine de hareketi yapardı’ denebiliyorsa olası kast; ‘neticenin gerçekleşeceğini bilseydi hareketi yapmazdı’ denebiliyorsa bilinçli taksir vardır.” Sonuç olarak, öngörülen muhtemel neticenin meydana gelmesine kayıtsız kalınırsa olası kast; neticenin istenmemesine rağmen objektif özen yükümlülüğüne aykırı davranışla engellenememesi halinde ise bilinçli taksir söz konusudur (Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2024/189 E., 2024/331 K.).


Yargıtay’dan Olası Kast – Bilinçli Taksir Örnekleri

Bu başlıkta, ceza hukukunda kast ve taksir ayrımını somutlayan karar örnekleri yer almaktadır. Her olay, olası kast ya da bilinçli taksirin kabul ediliş gerekçesini açıklar.

Sahte/Kaçak Alkol Satışı: Olası Kast (Yargıtay 1. CD, K.2018/3385)

Sanıkların, yasal olmayan şekilde üretildiğini bildikleri ve insan sağlığı açısından ölümcül risk taşıyan rakıyı satışa sunmaları; bir veya birden fazla kişinin ölebileceğini açıkça öngörmelerine rağmen sonucu kabullenerek eylemi sürdürmeleri nedeniyle, maktullerin zehirlenerek ölümü karşısında olası kastla öldürmeden mahkûmiyet kararlarının onanmasına ilişkin itirazın reddi uygun görülmüştür.

Bilinçli Taksirde Alkol Oranının Sınırı (Yargıtay 12. CD, 2020/994)

Olaydan 45 dakika sonra yapılan ölçümde 0,17 promil alkollü olduğu belirlenen sanık yönünden, Dairenin yerleşik içtihatlarına göre kaza anında 1,00 promilin altında alkol bulunduğu durumlarda TCK m.22/3 kapsamında bilinçli taksir hükümlerinin uygulanamayacağı belirtilerek bozma gerekçesi oluşturulmuştur.

Olası Kast ve Silahla Yaralama (Yargıtay 8. CD, K.2017/2039)

Karşılıklı ateş etme sırasında, olay yerinde bulunan ve olayla ilgisi olmayan mağdurun yaralanması halinde, sanıkların mağdura yönelik doğrudan kastları bulunmasa dahi, kalabalık ortamda başkalarının yaralanabileceğini öngörebilecek durumda olmaları nedeniyle TCK m.21/2 uyarınca olası kastın uygulanması gerektiği vurgulanmıştır.

Olası Kastta Sonuca Göre Nitelendirme (Yargıtay 1. CD, K.2016/1258)

Olası kastla işlenen fiillerde nitelendirme, meydana gelen sonuca göre yapılmalıdır. Bu kapsamda, eylemin olası kastla yaralama olarak kabul edilmesi gerekirken, olası kastla kasten öldürmeye teşebbüs olarak nitelendirilmesi hukuka aykırı bulunmuştur.


Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Suç – Olası Kast ve Bilinçli Taksir

Bu bölüm, ceza hukukunda kast ve taksir bağlamında TCK m.23’ün uygulanmasını açıklar. En az taksir aranması, illiyet ve objektif isnadiyet ölçütleri burada öne çıkar.

TCK m.23’ün Çerçevesi

5237 sayılı Kanun, sübjektif sorumluluğu esas alır. “Netice sebebiyle ağırlaşmış suç” başlıklı m.23’e göre, bir fiil kastedilenden daha ağır veya başka bir neticeye yol açarsa, bu ağır netice bakımından failin en az taksirle hareket etmiş olması gerekir.

Fail, daha ağır neticenin mümkün olduğunu öngörmesine rağmen eylemine devam ederse olası kast kabul edilerek ağır sonuçtan doğrudan sorumluluğu gündeme gelir. Buna karşılık, temel suç kasıtla, ağır sonuç ise taksirle meydana gelmişse, önce temel suç ile ağır netice arasında illiyet bağı aranır; bunun yanında, ağır neticenin faile objektif olarak isnat edilebilirliği (temel fiile özgü özel tehlikenin gerçekleşmesi) değerlendirilir. Örneğin göze yönelen darbe sonucu görme kaybının gerçekleşmesi, öngörülebilir olduğu ölçüde ağır neticeden sorumluluğu doğurur; olası kast yoksa en az taksir aranır.

Somut Olay Değerlendirmesi (Yargıtay 3. CD, K.2016/16244)

Bakkaldan kola iadesi nedeniyle çıkan tartışmada sanığın müştekinin göğsüne yumruk vurması; müştekinin daha sonra miyokard infarktüsü geçirmesi olayında, ATK raporuyla illiyet bağı kurulmuştur. Ancak sanığın, kalp krizi gibi ağır ve başka netice bakımından olası kastla hareket ettiği söylenemez. Müştekinin yaşı da gözetilerek bu ağır neticenin objektif olarak öngörülebilirliği değerlendirilmelidir. Sanığın, mağdurun kalp rahatsızlığını önceden bilip bilmediği araştırılmalı; bilmiyorsa TCK m.89/1-2 uyarınca basit taksirle yaralamadan, biliyorsa m.89/1-2 ve m.22/3 uyarınca bilinçli taksirle yaralamadan hüküm kurulmalıdır. Yerinde olmayan nitelendirme hukuka aykırıdır.


Bilinçli Taksirle Ölüme Neden Olma (YCGK, K.2016/250)

Bu bölüm, ceza hukukunda kast ve taksir ayrımını, özellikle bilinçli taksir yönünden somut bir trafik kazası olayı üzerinden açıklar.

Ters Yönde ve Aşırı Alkollü Araç Kullanma

Trabzon–Giresun karayolunda, bölünmüş yolda ters şeride girip emniyet şeridinde farları açık biçimde ve 2,70 promil alkollü şekilde seyreden sanık, karşı yönden gelen araca çarparak bir kişinin ölümüne, birden fazlasının yaralanmasına neden olmuştur. Sanığın, yolun ters yönde olduğunu bilerek sürüşünü sürdürmesi, yaralama veya ölüm tehlikesini öngördüğünü; buna karşın şoförlük becerisine, trafiğin azlığına, diğer sürücülerin dikkatine ve şansına güvenerek objektif dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davrandığını gösterir. Buna göre, öngörülen sonuç istenmemiş; ancak engellemeye elverişli davranış sergilenmeyerek bilinçli taksirle hareket edildiği kabul edilmiştir.


Olası Kast ile Bilinçli Taksir Arasındaki Temel Farklar

Bu kısım, ceza hukukunda kast ve taksir ayrımının ayırt edici kriterlerini toparlar. Olası kast, TCK m.21/2’de “öngörmeye rağmen fiilin işlenmesi” olarak tanımlanır; gerekçede “kabullenme” vurgulanır. Öğreti, olası kastı; objektif unsurların gerçekleşmesinin ciddi biçimde mümkün görülmesine karşın fiilin icrası olarak ifade eder.

Failin, hareketinden doğacak sonuçları bilerek ve isteyerek gerçekleştirmesi kastı oluşturur. Fail belli bir sonucu hedeflerken, bunun yanında başka sonuçların doğabileceğini tahmin ettiği hâlde harekete devam eder ve bu sonuçlar gerçekleşirse, bu sonuçlar açısından da kasten hareket ettiği kabul edilir (dolaylı/belirli olmayan/gayrimuayyen kast – dolus eventualis).

Taksirde öngörülebilirlik yeterli iken, bilinçli taksirde ayrıca somut olayda neticenin öngörülmüş olması gerekir. Bilinçli taksirde netice öngörülse de istenmemiştir; şansa, beceriye veya diğer etkenlere güvenilerek hareket edilir. Bu nedenle neticeyi öngören kişi, onu doğuracak davranıştan kaçınmakla yükümlüdür. Bilinçli taksir, kanunda taksirin bir türü olarak düzenlenmiş olmakla birlikte, esasen olası kastın sınırlarını daraltan bir işlev görür; olası kastın sınırları belirlenmeden bilinçli taksirin kapsamı doğru tayin edilemez.

Sonuç olarak: olası kast ile bilinçli taksir, “öngörme” unsurunda kesişir; “isteme/kabullenme” unsurunda ayrılır. Olası kastı bilinçli taksirden ayıran ölçüt, öngörülen neticenin kabullenilmesi ve “neticenin gerçekleşmeyeceğine” dair güvenin bulunmamasıdır. Diğer ifadeyle, “neticenin gerçekleşeceğini bilse de hareketi yapacak olan” fail olası kastla; “neticenin gerçekleşeceğini bilse hareketi yapmayacak olan” fail bilinçli taksirle hareket etmiştir (Yargıtay 12. CD, K.2016/8337).


Silahla Oynama Neticesinde Öldürme: Olası Kast mı, Bilinçli Taksir mi?

Bu bölüm, ceza hukukunda kast ve taksir ayrımının silahlı olaylarda nasıl uygulandığını gösterir.

Vaka Değerlendirmesi ve Hukuki Sonuç (Yargıtay 12. CD, K.2021/5592)

Soruşturma aşamasında vekil huzurunda alınan beyanlara göre, sanık tabanca ile oynarken önce havaya bir el ateş etmiş, şarjörü çıkarmış; ancak atım yatağında fişek bulunduğunu bildiği hâlde silahla oynamayı sürdürmüştür. Silahın namlusu karşısında oturan maktule yönelmiş durumda iken uyarılara aldırmadan oynadığı sırada ateş almış ve ölüm neticesi doğmuştur. Bu hâlde sanığın, ölüm neticesini öngörüp kabullendiği, sonucun gerçekleşmemesi için çaba sarf etmediği; dolayısıyla olası kastla hareket ettiği kabul edilmelidir. Bilinçli taksir nitelendirmesi bu nedenle bozma sebebidir.


Trafikte Direksiyonda Uyumak: Bilinçli Taksir

Trafikte direksiyon başında uyuma hâli, ceza hukukunda kast ve taksir uygulamalarında sistematik olarak bilinçli taksir kapsamında değerlendirilir.

Yerleşik İçtihat (Yargıtay 12. CD, 2020/4200 E., 2022/4012 K.)

Dairenin yerleşik uygulamasına göre, direksiyon başında uyuma nedeniyle meydana gelen kazalarda TCK m.22/3 uyarınca bilinçli taksir hükümleri uygulanmalıdır. Bu ölçüt gözetilmeden hüküm kurulması bozma nedenidir.


Deprem Yönetmeliğine Aykırı Bina: Bilinçli Taksir

İnşaat ve proje sürecinde zorunlu teknik kurallara aykırılık, ceza hukukunda kast ve taksir bakımından bilinçli taksir sorumluluğu doğurabilir.

Teknik Eksiklikler ve Sorumluluk (Yargıtay 12. CD, 2020/12133 E., 2022/10714 K.)

1997 tarihli Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkındaki Yönetmelik uyarınca, birinci ve ikinci derece deprem bölgelerinde asgari C20 beton sınıfı zorunluyken, yıkılan binada C16’nın dahi sağlanamadığı; etriye aralıkları, donatı detaylandırması ve kolon boyutları gibi unsurlarda yönetmeliğe aykırı eksiklikler bulunduğu tespit edilmiştir. Proje, yapım ve bitim aşamalarında yükümlülüklerin yerine getirilmemesi nedeniyle öngörülebilir netice karşısında sanıklar hakkında TCK m.22/3 (bilinçli taksir) uyarınca artırımlı ceza uygulanması gerektiği belirtilmiş; aksi yöndeki karar bozma nedeni sayılmıştır.


Kısa Özet Tablosu: Kast–Taksir Ayrımı (Uygulama)

TürÖngörmeNeticeye YaklaşımHukuki Sonuç
Doğrudan KastVar (bilme)İstemeKanuni ceza
Olası KastVar (öngörme)Kabullenme / kayıtsızlıkTCK m.21/2 rejimi
Bilinçli TaksirVarİstenmeyen sonuç; şansa/beceriye güvenTCK m.22/3 artırım
Basit TaksirÖngörülebilir fakat öngörülmemişDikkat–özen ihlaliTCK m.22/2

Avukat Gökhan Yağmur Kimdir?

Av. Gökhan Yağmur, İstanbul merkezli olarak faaliyet gösteren, ceza hukuku, aile hukuku, ticaret hukuku ve fikri mülkiyet hukuku alanlarında uzmanlaşmış bir avukattır. Uzun yıllara dayanan mesleki deneyimiyle birlikte yalnızca dava ve uyuşmazlıkların çözümünde değil, aynı zamanda önleyici hukuk danışmanlığı, sözleşme yönetimi ve şirketlere stratejik hukuki destek sunmaktadır.

Ceza yargılamaları, boşanma ve velayet davaları, ticari uyuşmazlıklar ve marka–patent süreçlerinde müvekkillerine etkin savunma ve çözüm odaklı yaklaşımıyla hizmet vermektedir. Ayrıca TÜRKPATENT, USPTO ve EUIPO nezdinde marka tescili ve fikri mülkiyet koruması konularında hem yerli hem de yabancı müvekkillere danışmanlık sağlamaktadır. – Turkey Brand Law

Kurucusu olduğu Hukuk Plus, HukukBankasi.net ve diğer dijital projeleriyle hukuk öğrencileri, stajyer avukatlar ve meslektaşlara yönelik özgün bir ekosistem geliştirmiştir. Bu sayede hukuk bilgisinin paylaşımı, güncel içtihatların takibi ve mesleki dayanışmanın güçlenmesine katkı sunmaktadır.

Av. Gökhan Yağmur, girişimci vizyonu ile yalnızca klasik avukatlık hizmeti sunmakla kalmayıp; marka yönetimi, e-ticaret hukuku, uluslararası şirket danışmanlığı ve dijital hukuk çözümleri alanlarında da fark yaratan çalışmalara imza atmaktadır.

Daha fazla bilgi için:
📌 www.gokhanyagmur.com
📌 www.gokhanyagmur.com.tr
📞 0542 157 06 34

Commutes and Destinations Map

Yolculuk Süresini Hesaplayın

Yakındaki yerler için seyahat süresini ve yol tariflerini görün


İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu