Halk Arasında Korku ve Panik Yaratmak Amacıyla Tehdit Suçu (TCK 213)

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 213. maddesinde, kamu düzenini korumaya yönelik suçlardan biri olarak halk arasında korku ve panik oluşturmak amacıyla tehdit düzenlenmiştir.
Madde 213’ün hükmü şu şekildedir:
- Halkın huzurunu bozacak şekilde endişe, korku ve panik yaratmak kastıyla, kişilerin yaşamına, sağlığına, beden veya cinsel dokunulmazlığına ya da malvarlığına karşı alenen tehditte bulunan kimse, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
- Eğer bu tehdit silahla gerçekleştirilirse, kullanılan silahın özelliklerine göre verilecek ceza yarısına kadar artırılabilir.
Bu düzenleme ile amaçlanan, bireylerin değil, toplumun huzur ve güvenliğinin korunmasıdır. Tehdidin yalnızca bireysel bir kişiye değil, halkın geneline yönelik korku ve panik yaratacak şekilde yapılması, suçu kamu barışına karşı suçlar kategorisine dahil etmektedir.
Halk Arasında Korku ve Panik Yaratmak Amacıyla Tehdit Suçunun Unsurları
Halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit suçu, TCK’nın “Kamu Barışına Karşı Suçlar” başlığı altında düzenlenmiş olup, tehlike suçu niteliği taşımaktadır.
Hukuki Niteliği
Madde gerekçesinde, kamu barışı kavramı; bireyler arasındaki ilişkilerin hukuk düzenine uygun biçimde yürütülmesini ve toplumda barış esasına dayalı bir hukuk düzeninde yaşandığına dair güven duygusunu ifade eder. Bu yönüyle kamu barışı, kamu güvenliği kavramından daha geniş bir anlam taşımaktadır.
Suçun Konusu
Kanun koyucu, ülkenin belirli bir bölgesinde yaşayan halkın;
- hayatı,
- sağlığı,
- vücut veya cinsel dokunulmazlığı,
- malvarlığı
bakımından tehdit edilmesini suç olarak tanımlamıştır. Ancak burada, belli kişi ya da kişilerin değil, belirsiz sayıdaki insan topluluklarının tehdit edilmesi gereklidir.
Manevi Unsur
Suçun oluşabilmesi için tehdidin, halkın üzerinde korku, endişe veya panik yaratma amacıyla yapılmış olması gerekir. Kanunda geçen bu üç kavram, toplulukta ortaya çıkabilecek telaş halinin farklı derecelerini ifade etmektedir.
Tehlike Suçu Olması
Bu suçta, halkın gerçekten korku ya da panik içine düşmesi şart değildir. Tehdidin objektif olarak böyle bir duruma yol açabilecek nitelikte olması yeterlidir. Dolayısıyla fiilen sonuç doğmasa bile, tehdidin bu potansiyeli taşıması halinde suç oluşmuş sayılır.

Suçun Basın ve Yayın Yoluyla İşlenmesi
Halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit suçu, basın ve yayın araçları kullanılarak işlendiğinde ceza daha ağır uygulanmaktadır. TCK m. 218 hükmüne göre, bu suçun basın ve yayın yoluyla gerçekleştirilmesi halinde verilecek ceza yarı oranına kadar artırılır.
Burada korunan hukuki yarar, sadece kamu barışı değil, aynı zamanda basın ve yayın yoluyla tehdidin geniş kitlelere hızla ulaşabilmesi nedeniyle doğabilecek etkinin büyüklüğüdür.
Bununla birlikte, haber verme hakkı sınırları içinde kalan ve eleştiri amacı taşıyan düşünce açıklamaları, TCK kapsamında suç sayılmaz. Yani basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğü çerçevesinde yapılan, gerçek bilgiye dayalı haberler veya toplumsal olaylara ilişkin eleştiriler bu suçun kapsamına girmez.
Adli Para Cezası, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması
Adli Para Cezası
Adli para cezası, işlenen suçun niteliğine göre tek başına veya hapis cezası ile birlikte uygulanabilen bir yaptırım türüdür. Ancak halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit suçu için öngörülen hapis cezası iki yıldan dört yıla kadar olduğundan, bu cezanın adli para cezasına çevrilmesi mümkün değildir.
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)
HAGB, sanık hakkında verilen cezanın belli bir denetim süresi boyunca hukuki sonuç doğurmamasını sağlayan bir kurumdur. Sanık, denetim süresinde yükümlülüklere uyarsa karar tüm sonuçlarıyla ortadan kalkar ve dava düşer. Bu suç bakımından hükmolunan hapis cezası iki yıl veya daha az olduğunda, sanık hakkında HAGB kararı verilmesi mümkündür.
Erteleme
Erteleme, mahkemenin verdiği hapis cezasının ceza infaz kurumunda çektirilmemesi ve belirlenen şartlara uyulması halinde uygulanmamasıdır. Halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit suçunda, verilen hapis cezası iki yıl veya altında ise, mahkeme cezanın ertelenmesine karar verebilir.
Suçun Şikayet Süresi ve Zamanaşımı
Halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit suçu, şikayete bağlı suçlardan değildir. Bu nedenle savcılık tarafından resen soruşturulur ve suçun takibi için herhangi bir şikayet süresine ihtiyaç bulunmaz. Ayrıca mağdurun şikayetten vazgeçmesi davanın düşmesine yol açmaz.
Zamanaşımı
Ceza muhakemesi hukukunda dava zamanaşımı, suçun işlenmesinden itibaren belirli bir sürenin geçmesine rağmen dava açılmamış ya da açılmış davanın yasal süre içinde sonuçlandırılmamış olması durumunda ceza davasının düşmesi sonucunu doğuran kurumdur.
Bu suç bakımından olağan dava zamanaşımı süresi 8 yıl olarak öngörülmüştür. Yani suçun işlendiği tarihten itibaren sekiz yıl içinde soruşturma ve kovuşturma yapılabilir. Ancak bu sürenin dolması halinde artık yeni bir soruşturma başlatılamaz ve mevcut davalar da zamanaşımı nedeniyle düşer.
Uzlaşma ve Görevli Mahkeme
Uzlaşma
Uzlaşma, şüpheli veya sanık ile suçun mağduru arasında bir uzlaştırmacı aracılığıyla iletişim kurulması ve tarafların anlaşmaya varması esasına dayanan ceza muhakemesi kurumudur. Ancak halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit suçu, uzlaşmaya tabi suçlar arasında yer almaz. Dolayısıyla bu suç işlendiğinde, tarafların uzlaşması ceza davasını ortadan kaldırmaz.
Görevli Mahkeme
Bu suçtan dolayı açılan davalara bakma yetkisi asliye ceza mahkemelerine aittir. Yargılamalar, suçun işlendiği yer asliye ceza mahkemesi tarafından yürütülür.
Halk Arasında Korku ve Panik Yaratmak Amacıyla Tehdit Suçu Yargıtay Kararları
İçtima Hükümleri
Sanığın tek bir fiille hem propaganda suçunu hem de halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit suçunu ihlal etmesi halinde, TCK m. 44’te düzenlenen farklı neviden fikri içtima hükümleri uygulanır. Bu durumda daha ağır cezayı gerektiren suçtan hüküm kurulmalı ve propaganda suçundan ayrıca ceza verilmemelidir. Yargıtay, aksi yönde verilen mahkûmiyet kararlarını bozmuştur (Yargıtay 16. Ceza Dairesi, 2018/1773).
Silahla Tehdit ile Birlikte İşlenmesi
Sanığın gönüllü köy korucusu olarak kendisine verilen kalaşnikof marka tüfekle havaya art arda 19 el ateş etmesi olayında, fiilin zincirleme şekilde işlenen silahla tehdit suçunu oluşturduğu kabul edilmiştir. Yargıtay, yerel mahkemenin beraat kararını “yetersiz gerekçe” nedeniyle bozmuştur (Yargıtay 8. Ceza Dairesi, 2016/9792).
Belirli Kişilere Yönelik Tehdit
Sanığın, kavga sırasında belli kişilere yönelik olarak “sizi öldüreceğiz” ve “bütün Kürtleri sinkaf edeceğiz” şeklinde sözler sarf etmesi olayında, tehdit ve sinkaflı ifadelerin belirli kişilere yönelik olduğu, dolayısıyla halk arasında korku ve panik yaratma kastının bulunmadığı belirtilmiştir. Bu nedenle eylemin, yalnızca “birden fazla kişiye karşı tehdit” suçunu oluşturduğu, kamu barışına karşı suçların unsurlarının gerçekleşmediği ifade edilmiştir (Yargıtay 8. Ceza Dairesi, 2014/16727).
Suçun Unsurlarının Oluşmaması
İki aile arasındaki husumet nedeniyle başlayan olaylarda sanığın ve diğer kişilerin mağdurlara karşı darp ve tehdit eylemlerinde bulunduğu, ancak bunların topluma yönelik bir korku ve panik oluşturma amacı taşımadığı gerekçesiyle, TCK m. 213 kapsamındaki suçun unsurlarının oluşmadığı kabul edilmiştir. Yargıtay, yerel mahkemenin mahkûmiyet kararını bozmuştur (Yargıtay 8. Ceza Dairesi, 2015/18932).
Tehdit Suçu ile Ayrımı
Sanığın köy içinde av tüfeğiyle havaya ateş ederek elektrik tellerine zarar vermesi, aynı anda bir köylünün ismini anarak küfür etmesi ve “bu gece çok canlar yanacak” sözünü söylemesi olayında; eylemin olası kastla mala zarar verme ve silahla tehdit suçlarını oluşturduğu, ancak halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit suçu kapsamında değerlendirilemeyeceği belirtilmiştir. Yargıtay, buna rağmen verilen mahkûmiyet kararını bozmuştur (Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 2011/28869).
Avukat Gökhan Yağmur – Hukuk ve Danışmanlık
Av. Gökhan Yağmur, İstanbul merkezli olarak faaliyet gösteren, ceza hukuku, aile hukuku, ticaret hukuku ve fikrî mülkiyet hukuku başta olmak üzere birçok alanda hukuki hizmet sunan deneyimli bir avukattır. Müvekkillerine yalnızca dava takibi değil, aynı zamanda stratejik hukuki danışmanlık da sağlayarak her aşamada profesyonel destek vermektedir.
Yargı mercilerinde etkin savunma yapmasının yanı sıra, marka, patent ve telif hakları konusunda ulusal ve uluslararası düzeyde çalışmalar yürütmektedir. TÜRKPATENT, USPTO, EUIPO gibi kurumlar nezdinde marka tescili ve marka koruması alanında hem yerli hem yabancı şirketlere danışmanlık hizmeti sunmaktadır.
Avukat Gökhan Yağmur, şeffaflık ve güven ilkelerini benimseyerek, her dosyada müvekkillerinin çıkarlarını en üst düzeyde korumayı hedefler. Ceza davalarından boşanma süreçlerine, ticari uyuşmazlıklardan fikrî haklara kadar geniş bir yelpazede hukuki çözüm üretir.
Daha fazla bilgi almak veya doğrudan iletişime geçmek için:
📞 0542 157 06 34
🌐 www.gokhanyagmur.com.tr