Bilgi BankasıCeza Hukuku

Meşru Müdafaa ve Zorunluluk Hali Nedir? (TCK 25)

Meşru müdafaa ve zorunluluk hali, ceza hukukunda failin cezalandırılmamasını sağlayan iki temel hukuka uygunluk nedenidir. Bu kavramlar, bireyin ya da üçüncü kişilerin haklarını korumak amacıyla zorunlu olarak gerçekleştirdiği eylemleri kapsamaktadır. Türk Ceza Kanunu’nun 25. maddesi, her iki hukuka uygunluk nedenini de ayrıntılı biçimde düzenlemiştir.


Meşru Müdafaa (Savunma) Nedir?

Meşru müdafaa, başka bir ifadeyle meşru savunma, kişinin kendisine veya bir başkasına yönelmiş haksız bir saldırıyı, o anki şartlar çerçevesinde orantılı bir güç kullanarak engellemesi anlamına gelir. Ceza hukukunda meşru savunma, bir hukuka uygunluk nedeni olarak kabul edilmiştir (TCK m.25). Haksız saldırıyı defetmek için orantılı bir güç kullanan kişi cezalandırılmaz. Ayrıca saldırıya maruz kalan kişinin heyecan, korku veya panik sebebiyle savunma sınırlarını aşması halinde dahi cezaya hükmedilmez (TCK m.27).


Zorunluluk Hali Nedir?

Zorunluluk hali, bir kimsenin ya da başkasının hakkına yönelik ağır ve muhakkak bir tehlikeden başka bir yolla kurtulma imkânı bulunmaması durumunda, o tehlikeyi ortadan kaldırmak amacıyla işlenen fiili ifade eder (TCK m.25/2).
Örneğin; sokakta silahlı bir saldırıya tanık olan bir kişinin, saldırganı durdurmak amacıyla arabasıyla çarpması sonucu ölüm meydana gelirse, bu kişi zorunluluk hali kapsamında hareket etmiş sayılır ve cezalandırılmaz. Ceza hukukunda bu durum, “ıztırar hali” olarak da adlandırılır.

Meşru müdafaa ve zorunluluk hali

Meşru Müdafaanın Şartları (TCK 25)

Meşru müdafaa ve zorunluluk hali hükümleri belirli koşullar altında geçerlidir. Meşru savunma hem saldırıya hem de savunmaya ilişkin şartların birlikte bulunması halinde mümkündür.


Meşru Müdafaada Saldırıya Dair Şartlar

Saldırıya ilişkin koşullar, savunma hakkını doğuran ve savunmanın sınırlarını belirleyen unsurlardır.

1. Bir Saldırının Varlığı

Meşru müdafaanın ilk koşulu gerçek bir saldırının bulunmasıdır. Saldırı kavramı geniş anlamda yorumlanır. Henüz sona ermeyen ya da yeniden başlamasından endişe duyulan saldırılar da bu kapsamda değerlendirilir. Bu hâllerde saldırı devam ediyor kabul edilir ve kişi meşru savunma hakkını kullanabilir.

2. Haksız Bir Saldırının Bulunması

Saldırı haksız nitelikte olmalıdır. Yasal bir hakkın kullanımı veya hukuken meşru bir davranışa karşı yapılan savunma meşru müdafaa sayılamaz.
Örneğin, intihar girişiminde bulunan bir kişiyi engellemeye çalışan görevliye karşı güç kullanan şahıs, haksız saldırıya uğramadığından meşru müdafaa hükümlerinden yararlanamaz.

3. Saldırının Korunabilecek Bir Hakka Yönelmesi

Savunmanın amacı mutlaka bir hakkı korumak olmalıdır. Bu hak, kişinin kendisine ait olabileceği gibi başkasına da ait olabilir. Ancak, meşru müdafaa ile korunamayacak bir menfaat söz konusuysa, savunma hakkı doğmaz.
Örneğin, komşusunun geçit hakkını kapatan kişiyi darp eden failin eylemi, meşru savunma kapsamında değerlendirilemez.

4. Saldırı ile Savunmanın Eşzamanlı Olması

Savunma, saldırının devam ettiği anda yapılmalıdır. Henüz başlamamış veya tamamen sona ermiş bir saldırıya karşı yapılan eylem meşru savunma sayılmaz. Saldırı ve savunma aynı zaman diliminde gerçekleşmelidir.


Meşru Müdafaada Savunmaya Dair Şartlar

Savunmanın hukuka uygun kabul edilebilmesi için aşağıdaki koşulların da gerçekleşmesi gerekir.

1. Savunmanın Zorunlu Olması

Saldırıdan başka bir yolla kurtulma imkânı bulunmuyorsa, savunma zorunludur. Eğer kişi saldırıdan kaçma, saklanma veya yardım isteme olanağına sahipse, savunma yapmadan bu yolları tercih etmesi beklenir.

2. Savunmanın Saldırana Karşı Yapılması

Meşru müdafaa yalnızca saldırıyı gerçekleştiren kişiye yöneltilebilir. Saldırıyla ilgisi olmayan üçüncü kişilere karşı yapılan fiiller meşru savunma kapsamında değerlendirilmez.
Örneğin, bir tartışmada saldırıya uğramayan bir kişiye karşı güç kullanılması, meşru müdafaa hükümlerinin uygulanmasını engeller.

3. Savunma ile Saldırı Arasında Orantılılık

Savunmada kullanılan araç ve güç, saldırının ağırlığıyla orantılı olmalıdır. Saldırıya kıyasla aşırı bir güç kullanılması hâlinde meşru müdafaa hükümleri uygulanmaz.
Örneğin, yumruk atan bir kişiyi silahla öldürmek orantısız savunma olarak kabul edilir ve fail sadece haksız tahrik indirimi hükümlerinden yararlanabilir.


Meşru Müdafaa ve Haksız Tahrikte Cezalandırma

Eğer failin eylemi meşru müdafaa ve zorunluluk hali koşulları çerçevesinde gerçekleşmişse, cezalandırılmaz. Ancak savunma sınırları aşılmışsa ve bu durum haksız tahrik altında gerçekleşmişse, ceza indirimi uygulanır.
Haksız tahrik, eylemi hukuka uygun hale getirmez; yalnızca cezada indirim yapılmasını sağlar.


Meşru Savunmada Sınırın Aşılması

Savunmanın meşru müdafaa koşulları içinde başlamasına rağmen orantılılık ilkesinin ihlali sonucu savunmanın aşılması hâlinde “meşru savunmada sınırın aşılması” söz konusu olur.
Bu durumda fail, mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaş nedeniyle hareket etmişse cezalandırılmaz.

Meşru Savunmada Sınırın Aşılmaması İçin Gereken Şartlar

  1. Meşru savunma ile korunabilecek bir hakkın varlığı,
  2. Saldırıya ilişkin tüm koşulların bulunması,
  3. Orantılılık ilkesinin ihlali sonucu savunmanın sınırının aşılması,
  4. Bu aşımın mazur görülebilecek bir korku, telaş veya heyecandan kaynaklanması.

Eğer fail saldırıya intikam veya öfke duygusuyla karşılık vermişse, bu durumda meşru savunma değil haksız tahrik hükümleri uygulanır.


Ceza Hukukunda Zorunluluk Hali (TCK 25/2)

Meşru müdafaa ve zorunluluk hali, birbirine yakın kavramlar olsa da aralarında önemli farklar vardır.
Meşru müdafaada haksız bir saldırı, zorunluluk halinde ise ağır ve muhakkak bir tehlike bulunur. Fail, bu tehlikeden kendisini veya başkasını korumak amacıyla hareket eder.

Örneğin, çocuğu ağır hasta olan ve maddi imkânı bulunmadığı için başka birinin sağlık karnesini kullanarak tedavi ettiren annenin eylemi, zorunluluk hali kapsamında değerlendirilir ve cezalandırılmaz.


Zorunluluk Halinin Hukuki Niteliği

TCK m.25/2’ye göre zorunluluk hali, kusurluluğu ortadan kaldıran neden olarak düzenlenmiştir.
Bu durumda işlenen fiil, suç teşkil eder; ancak failin kusurluluğu bulunmadığından ceza verilmez.
Meşru savunmadan farklı olarak burada bir “saldırı” değil, kaçınılmaz bir tehlike söz konusudur.
Tehlikeye bilerek neden olunmamalı, suç olmayan başka bir kurtuluş yolu bulunmamalı ve tehlikenin ağırlığı ile kullanılan araç arasında orantı olmalıdır.


Yargıtay Kararları Işığında Zorunluluk Hali

📌 Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin 2023/3693 sayılı kararı uyarınca, sanığın üzerine saldıran köpekleri korkutmak amacıyla havaya ateş etmesi, TCK m.25/2 kapsamında zorunluluk hali olarak değerlendirilmiştir.

📌 Yine Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin 2022/3403 sayılı kararında, failin kendisini veya üçüncü kişiyi korumak için zorunluluk hali altında hareket ettiği hallerde aynı koşulların geçerli olacağı vurgulanmıştır.


TCK 25/2 Metni

“Gerek kendisine gerek başkasına ait bir hakka yönelik olup, bilerek neden olmadığı ve başka suretle korunmak olanağı bulunmayan ağır ve muhakkak bir tehlikeden kurtulmak veya başkasını kurtarmak zorunluluğu ile ve tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta arasında orantı bulunmak koşulu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.”


Zorunluluk Halinin Şartları

Tehlikeye İlişkin Şartlar

  • Süregelen, ağır ve muhakkak bir tehlike bulunmalıdır.
  • Tehlike, bir hakka yönelik olmalıdır.
  • Tehlikeye bilerek neden olunmamalıdır.

Korunmaya İlişkin Şartlar

  • Tehlikeden başka bir yolla kurtulma olanağı bulunmamalıdır.
  • Tehlikenin ağırlığı ile kullanılan araç arasında orantı olmalıdır.
  • Failin tehlikeye karşı koyma yükümlülüğü bulunmamalıdır.

Zorunluluk Halinde Verilecek Karar

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/3-b maddesi uyarınca, zorunluluk hali altında suç işleyen fail hakkında beraat kararı değil, “ceza verilmesine yer olmadığı” kararı verilmelidir.


Sonuç

Meşru müdafaa ve zorunluluk hali, ceza hukukunda bireyin kendisini veya başkasını koruma amacını hukuken meşru kılan durumlardır.
Bu iki kavram, failin cezalandırılabilirliğini ortadan kaldıran önemli istisnalardır ve her somut olayda dikkatle değerlendirilmelidir.

Saldırı Sona Erdikten Sonra Atış: Haksız Tahrik (CGK 2015/314)

Maktul başından vurulup yere düştükten sonra yakın mesafeden sırtına ateş edilmesi, saldırı sona erdiği için meşru savunmayı dışlar; eylemin haksız tahrik altında kasten öldürme olarak nitelendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
(Yargıtay CGK, 2015/314)

Cinsel Taciz Söylemine Karşı 11 Bıçak Darbesi

Sözlü ve devam etmeyen cinsel nitelikte davranışlara karşı ölümcül bölgelerden on bir bıçak darbesi vurulması, oran şartını ihlal eder; meşru savunma veya sınırın aşılması değil, haksız tahrik kapsamında değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
(Yargıtay CGK, 2012/190)

Sarhoş Saldırgana Karşı Ev İçinde Atış: Sınırın Aşılması (Kusursuzluk)

Gece ev içindeki kadınlara yönelik ısrarlı saldırı karşısında, failin korku, panik, şaşkınlık ile meşru savunma sınırını aştığı; TCK 27/2 gereği kusursuz sayılması ve ceza verilmemesi gerektiği kabul edilmiştir.
(Yargıtay CGK, 2008/37)

Zorunluluk Haliyle Mühür Bozma

Elektrik panosundan duman ve koku gelmesi üzerine yangın tehlikesini önlemek için müdahale amacıyla mührün kırılması, TCK 25/2 çerçevesinde zorunluluk hali sayılmış; ceza verilmesine yer olmadığı gerektiği belirtilmiştir.
(Yargıtay 11. CD, 2015/278)

Kalacak Yeri Olmayan Kadının İşyerinde Gece Kalması

Sanığın aile içi ihtilaf sonrası işyerinde kalmasına ilişkin zorunluluk iddiasının TCK 25/2 kapsamında tartışılmaması bozma nedeni sayılmıştır.
(Yargıtay 18. CD, 2016/7294)

Zorunluluk Altında Dolandırıcılık Suçu (Doğum)

Doğumun gerçekleştirilmesi için başkasına ait yeşil kartın ibrazı eyleminde hayati tehlike nedeniyle TCK 25/2 uygulanmış, beraat hükümleri isabetli bulunmuştur.
(Yargıtay 15. CD, 2017/6250)

Zorunluluk Nedeniyle Mala Zarar Verme

Üst kattaki su birikintisinin zararı artırması karşısında balkona çıkıp fayans kırarak su tahliyesi iddiasında, başka çare olup olmadığı ve oran/zaruret kıstası araştırılmadan hüküm kurulması isabetsiz bulunmuştur.
(Yargıtay 15. CD, 2014/16025)

Kaçınılmaz Hata – Meşru Savunma İlişkisi

Kurusıkı tabancanın ateşli silaha benzerliği nedeniyle failin meşru savunma koşullarının varlığı hususunda kaçınılmaz hataya düşmesi halinde, TCK 30/3 yollamasıyla TCK 25/1 ve CMK 223/3-c uyarınca beraat verilmesi gerekir; doğrudan TCK 25/1’le hüküm kurulsa da sonuç doğru görülmüştür.
(Yargıtay 1. CD, 2014/2676)

Defalarca Bıçakla Saldırıya Tabancayla Karşılık: Meşru Savunma

Aşırı alkollü maktulün bıçakla ısrarlı saldırısı karşısında sanığın kaçma ve polis çağırma girişimlerine rağmen başka türlü defetme imkânı kalmadığı ve tabanca kullanımında orantısızlık bulunmadığı kabul edilerek meşru savunma şartlarının oluştuğu ve beraat gerektiği belirtilmiştir.
(Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2017/1181 E., 2021/595 K.)


Meşru Savunma ve Haksız Tahrik İlişkisi

Özet: Meşru müdafaa ve zorunluluk hali mevcudiyetinde fail cezalandırılmaz; ancak meşru savunma şartları kalmadıktan sonra işlenen fiiller haksız tahrik kapsamında değerlendirilebilir. Belirleyici ölçüt, saldırının sürüp sürmediği ve failin psikolojik hâlinin (heyecan–korku–telaş mı yoksa öfke/gazap mı) davranışa etkisidir.

  • Saldırı sona ermişse meşru savunma uygulanamaz; varsa haksız tahrik gündeme gelir.
  • Heyecan/korku/telaş sınırı aştırıyorsa TCK 27/2 ile ceza verilmez; öfke/gazap varsa haksız tahrik hükümleri uygulanır.

Sonuç ve Ölçütlerin Özeti

Özet: Yargıtay uygulaması, meşru müdafaa ve zorunluluk hali incelemesinde dört mihenk taşı üzerinde durur: eşzamanlılık, orantılılık, zorunluluk ve failin psikolojik durumu. Bu ölçütler somut olaya uygulanarak beraat, indirimli ceza veya ceza verilmesine yer olmadığı sonuçlarından biri belirlenir.

  • Meşru savunma: Haksız saldırı + eşzamanlılık + zorunluluk + oran.
  • Zorunluluk hali: Ağır–muhakkak tehlike + bilerek sebebiyet vermeme + başka çare olmaması + oran.
  • Sınırın aşılması: TCK 27/1 (kast olmaksızın–taksir mümkünse indirim) / TCK 27/2 (heyecan–korku–telaş → ceza verilmez).

Avukat Gökhan Yağmur Kimdir?

Av. Gökhan Yağmur, İstanbul merkezli olarak faaliyet gösteren, ceza hukuku, aile hukuku, ticaret hukuku ve fikri mülkiyet hukuku alanlarında uzmanlaşmış bir avukattır. Uzun yıllara dayanan mesleki deneyimiyle birlikte yalnızca dava ve uyuşmazlıkların çözümünde değil, aynı zamanda önleyici hukuk danışmanlığı, sözleşme yönetimi ve şirketlere stratejik hukuki destek sunmaktadır.

Ceza yargılamaları, boşanma ve velayet davaları, ticari uyuşmazlıklar ve marka–patent süreçlerinde müvekkillerine etkin savunma ve çözüm odaklı yaklaşımıyla hizmet vermektedir. Ayrıca TÜRKPATENT, USPTO ve EUIPO nezdinde marka tescili ve fikri mülkiyet koruması konularında hem yerli hem de yabancı müvekkillere danışmanlık sağlamaktadır. – Turkey Brand Law

Kurucusu olduğu Hukuk Plus, HukukBankasi.net ve diğer dijital projeleriyle hukuk öğrencileri, stajyer avukatlar ve meslektaşlara yönelik özgün bir ekosistem geliştirmiştir. Bu sayede hukuk bilgisinin paylaşımı, güncel içtihatların takibi ve mesleki dayanışmanın güçlenmesine katkı sunmaktadır.

Av. Gökhan Yağmur, girişimci vizyonu ile yalnızca klasik avukatlık hizmeti sunmakla kalmayıp; marka yönetimi, e-ticaret hukuku, uluslararası şirket danışmanlığı ve dijital hukuk çözümleri alanlarında da fark yaratan çalışmalara imza atmaktadır.

Daha fazla bilgi için:
📌 www.gokhanyagmur.com
📌 www.gokhanyagmur.com.tr
📞 0542 157 06 34

Commutes and Destinations Map

Yolculuk Süresini Hesaplayın

Yakındaki yerler için seyahat süresini ve yol tariflerini görün


İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu