Bilgi BankasıCeza Hukuku

Teknik Takip ve Fiziki Takip Nedir? 2025

Teknik Takip ve Fiziki Takip kavramları, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nda doğrudan tanımlanmış kavramlar değildir. Ancak, Yargıtay içtihatları ve kolluk kuvvetlerinin uygulamalarıyla birlikte, farklı delil toplama yöntemleri olarak içerik kazanmışlardır.

Fiziki takip, kişinin kamuya açık alanlarda sergilediği davranışlarının, kimlerle görüştüğünün, nerelere gidip ne yaptığının gözlemlenmesi suretiyle şüpheliye ya da suç delillerine ulaşılmasını ifade eder. Örneğin, bir alışveriş merkezinde uyuşturucu ticareti yapıldığı ihbarı üzerine, satıcı olduğundan kuşku duyulan şahsın alışveriş merkezi içinde güvenlik güçlerince adım adım izlenmesi, onun bağlantılarının ve suç delillerinin ortaya çıkarılmasına yönelik bir fiziki takip faaliyetidir.

Teknik takip ise Yargıtay kararlarında ve uygulamada, “iletişimin denetlenmesi”, “gizli soruşturmacı görevlendirilmesi” veya “teknik araçlarla izleme” gibi yöntemlerin genel adı olarak kullanılmaktadır. Bu tedbirlerin hukuki dayanağı, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 135 ile 140. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Örneğin, bir şüphelinin e-posta yazışmalarının denetlenmesi, telefon görüşmelerinin dinlenmesi veya işyeri ortamına yerleştirilen cihazlarla ses kaydı alınması gibi işlemler teknik takip kapsamında değerlendirilmektedir.


Teknik Takip ve Fiziki Takip Arasındaki Farklar

Teknik takip, Yargıtay uygulamalarında koruma tedbirleri kapsamında değerlendirilmektedir. Koruma tedbirleri; yargılamanın sağlıklı yürütülmesi, delillerin toplanıp korunması, şüpheli veya sanığın kaçmasının engellenmesi gibi amaçlarla başvurulan usullerdir. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 135-140. maddelerinde düzenlenen bu tedbirler, kural olarak hâkim kararıyla; gecikmesinde sakınca bulunan hallerde ise Cumhuriyet savcısının kararıyla uygulanır, ancak savcı kararının hâkim onayına sunulması zorunludur. Teknik takip kararı doğrultusunda şüpheli veya sanığın iletişiminin denetlenmesi, kamuya açık ortamlardaki görüntülerinin alınması, bulunduğu ortamdan ses kaydı yapılması mümkündür.

Fiziki takip ise CMK’da bağımsız bir tedbir olarak düzenlenmemiş, doğrudan koruma tedbiri niteliği taşımayan bir yöntemdir. CMK’nın 160 ve devamı maddelerinde yer alan genel soruşturma yetkileri çerçevesinde kolluk tarafından yürütülür. Cumhuriyet savcısı, bir suç işlendiği izlenimini aldığı anda maddi gerçeğin ortaya çıkarılması amacıyla adli kolluk aracılığıyla delil toplamakla yükümlüdür. Bu kapsamda fiziki takip, şüpheli veya üçüncü kişilerin kamuya açık alanlardaki hareketlerini gözlemleyerek suç ve faillere ulaşmaya yönelik bir delil toplama metodudur.

Örneğin, Uyuşturucu ticareti suçlarının ortaya çıkarılmasında fiziki takip en sık başvurulan yöntemdir. Nitekim 18/03/2013 tarihli olayda, uyuşturucu satın aldıktan sonra sanığın kolluk tarafından fiziki takibe alındığı ve ertesi gün yapılan ikinci alışverişin, gerçek anlamda yeni bir “alım-satım” sayılmayacağı, bu nedenle TCK m.43 kapsamında zincirleme suç hükümlerinin uygulanamayacağına Yargıtay karar vermiştir (20. Ceza Dairesi, K.2019/4140).

Fiziki takip, çoğu zaman polis veya jandarma tarafından, özellikle suçüstü hallerinde savcıya bilgi verilmeden yapılabilmektedir. Ancak suç işlendikten sonra başlatılan soruşturmada kişilerin fiziki olarak takip edilmesi için savcılığın emir ve talimatı gerekir. Cumhuriyet savcısının bilgisi ve talimatı olmadan yürütülen fiziki takip sonucu elde edilen deliller hukuka aykırı hale gelir.

Fiziki takipte kolluk, özel hayat alanına müdahale edemez, görüntü veya ses kaydı yapamaz. Örneğin, takip edilen kişinin yazlığına ya da özel mülküne girilerek yapılan gözlem hukuka aykırı olacaktır.

Sonuç olarak;

  • Teknik takip, yalnızca şüpheli veya sanık hakkında uygulanabilir ve hâkim kararına bağlıdır.
  • Fiziki takip ise, şüpheli, sanık veya üçüncü kişiler üzerinde yapılabilir, fakat yalnızca kamuya açık alanlarla sınırlıdır ve teknik araçlarla kayıt yapma yetkisini içermez.

Fiziki Takip Tutanağının Delil Niteliği

Kolluk tarafından yürütülen fiziki takip işlemleri mutlaka bir “fiziki takip tutanağı” düzenlenerek kayıt altına alınır. Soruşturma aşamasında yazılılık ilkesi geçerli olduğundan, yapılan her işlem belgelenmek zorundadır. Bu nedenle fiziki takip tutanağı da, işlemi gerçekleştiren adli kolluk görevlileri tarafından imzalanır (CMK m.168/2). Tutanakta, yürütülen faaliyetin kapsamı, gözlemlenen hususlar ve elde edilen sonuçların açık şekilde belirtilmesi gerekir.

Teknik Takip ve Fiziki Takip

Duruşma aşamasında fiziki takip tutanakları okunmalı, taraflara itiraz ve tartışma hakkı tanınmalıdır. Eğer sanık veya müdafi tutanağın doğruluğunu kabul etmezse, tutanağı düzenleyen kolluk görevlilerinin tanık sıfatıyla mahkemede dinlenmesi gerekir.

Nitekim Yargıtay, sanıkların uyuşturucu madde satışı iddiasını reddettikleri bir olayda, fiziki takip ve yakalama tutanağına karşı ileri sürülen itirazın dikkate alınmadan karar verilmesini bozma nedeni saymıştır. Yargıtay kararında, tutanağı hazırlayan kolluk görevlilerinin usulüne uygun şekilde çağrılarak ifadelerinin alınması ve tüm delillerin bu beyanlarla birlikte değerlendirilmesi gerektiği vurgulanmıştır (20. Ceza Dairesi, K.2018/1047).

Dolayısıyla, fiziki takip tutanakları tek başına kesin delil olarak kabul edilmez; tarafların itirazları halinde, kolluk görevlilerinin tanık olarak dinlenmesi ve diğer delillerle birlikte değerlendirilmesi zorunludur.


Teknik Takip Tutanaklarının Delil Niteliği

Teknik takip kararları, kolluk tarafından usulüne uygun şekilde uygulanmak zorundadır. Bu kapsamda yapılan işlemler, mutlaka tutanakla kayıt altına alınır. Örneğin; iletişimin denetlenmesi kapsamında yapılan telefon dinlemeleri, “iletişim tespit tutanağı” (tape) hâline getirilir. Yine, şüpheli veya sanığın görüntülerinin kayda alınması durumunda bu kayıtların teknik takip tutanaklarına işlenmesi gerekir.

Duruşmada teknik takip sonucunda elde edilen delillerin doğrudan ortaya konulması şarttır. Bu çerçevede;

  • Ses kayıtları mutlaka dinlenmeli,
  • Görüntü kayıtları izlenmeli,
  • Teknik takip tutanakları ise okunmalıdır.

Böylece taraflara, elde edilen deliller üzerinde tartışma ve itiraz hakkı tanınmış olur. Aksi halde, savunma hakkı ihlal edilmiş sayılır.

Nitekim Yargıtay da bir kararında, Cumhuriyet Başsavcılığı’nın adli emanetinde kayıtlı bulunan 22 adet CD, teknik takip fotoğrafları, ses ve görüntü kayıtları ile bunlara dayanılarak düzenlenen teknik takip tutanaklarının duruşmada incelenip sanıklara sorulmadan karar verilmesini hukuka aykırı bulmuştur. Yargıtay, söz konusu kayıtların duruşmada izlenmesi ve tutanakların okunarak sanıkların diyeceklerinin sorulması gerektiğini vurgulamış, eksik araştırma ile verilen mahkûmiyet kararını bozmuştur (20. Ceza Dairesi, K.2016/2090).

Dolayısıyla teknik takip tutanakları, yalnızca yazılı belge olarak değil, beraberinde bulunan ses ve görüntü kayıtlarıyla birlikte değerlendirilmelidir. Bu kayıtlar duruşmada doğrudan ortaya konulmadıkça, teknik takip delillerinin geçerliliği tartışmalı hâle gelir.


Teknik Takip Kararına Dayanan Fiziki Takip

Teknik takip kararına dayanılarak yapılan fiziki takip, hukuki nitelik itibarıyla koruma tedbiri sayılmaktadır. Bu tür takipler, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 139. ve 140. maddeleri çerçevesinde yürütülür. Yani, gizli soruşturmacı görevlendirilmesi veya teknik araçlarla izleme kararı uygulanırken şüpheli ya da sanık aynı zamanda fiziken de izlenebilir. Bu durumda yapılan fiziki takip, CMK m.160 ve devamındaki genel soruşturma hükümlerine değil, özel hükümler niteliğindeki CMK m.139 ve m.140’a tabidir.

Ancak, fiziki takibin dayandığı teknik takip kararı hukuka aykırı ise, bu karar doğrultusunda düzenlenen fiziki takip tutanakları da hukuka aykırı delil haline gelir.

Nitekim Yargıtay, yalnızca fiziki takip tutanağına dayanılarak verilen bir mahkûmiyet kararını incelemiş; sanık hakkında verilen teknik araçlarla izleme kararının ve uzatma kararının hukuka aykırı olması nedeniyle, bu kararların icrası sırasında düzenlenen fiziki takip tutanaklarının da CMK m.217 gereği hükme esas alınamayacağına hükmetmiştir (21. Ceza Dairesi, K.2015/4063).

Sonuç olarak;

  • Teknik takip kararına bağlı fiziki takip, koruma tedbiri niteliğindedir.
  • Dayanak teknik takip kararı geçersiz veya hukuka aykırı ise, buna bağlı olarak elde edilen fiziki takip tutanakları da delil değeri taşımaz.

Teknik Takip ve Fiziki Takip Süreleri

Fiziki takip, Ceza Muhakemesi Kanunu’nda bağımsız bir koruma tedbiri olarak düzenlenmediği için, süresine dair yasal bir sınırlama bulunmaz. Kolluk, bu yöntemi yalnızca suçun, failin ve delillerin ortaya çıkarılması için gerekli makul süreyle sınırlı olarak uygulayabilir. Takibin, muhatabı rahatsız edecek derecede uzun sürmemesi, her olayın özelliklerine ve soruşturmanın amacına uygun şekilde yürütülmesi gerekir.

Teknik takip ise koruma tedbiri olduğundan belirli sürelerle sınırlıdır:

  • İletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması (CMK m.135/4):
    • İlk karar en çok iki ay için verilebilir.
    • Gerekli görülürse bir ay daha uzatılabilir.
    • Örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarda ise, ek olarak her defasında bir ayı geçmemek üzere toplam üç ay daha uzatma yapılabilir.
  • Gizli soruşturmacı görevlendirilmesi (CMK m.139):
    • Kanunda açık bir süre belirtilmemiştir.
    • Ancak gizli soruşturmacı, yalnızca suçun ortaya çıkarılması için gerekli olan süre boyunca görev yapabilir; bu süre aşılamaz.
  • Teknik araçlarla izleme (CMK m.140/3):
    • İlk karar en çok üç hafta için verilebilir.
    • Gerektiğinde bir hafta daha uzatılabilir.
    • Örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlarda ise, ek olarak her defasında bir haftayı geçmemek üzere toplam dört hafta daha uzatma mümkündür.
    • Teknik araçlarla izleme tedbirinin, gizli soruşturmacı görevlendirilmesi ile birlikte uygulanması halinde süreler iki kat artırılarak uygulanır.

Özetle; fiziki takipte süre makuliyet ilkesiyle sınırlıyken, teknik takipte süreler CMK’da açıkça belirlenmiş olup, hâkim kararıyla ancak sınırlı şekilde uzatılabilir.


Teknik Takip Kararı Şartları

Yargıtay uygulamalarında “teknik takip” olarak ifade edilen koruma tedbirleri;

  • İletişimin denetlenmesi,
  • Gizli soruşturmacı görevlendirilmesi,
  • Teknik araçlarla izleme yöntemleridir.

Bu tedbirlerin her birinin kendine özgü şartları bulunmakla birlikte, hepsi için geçerli olan ortak koşullar şu şekildedir:

  1. Suç Şartı
    • Teknik takip her suç için uygulanamaz.
    • Yalnızca CMK m.135-140’ta sayılan katalog suçlar kapsamında kullanılabilir.
    • Bu kapsamda; uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti, silahlı örgüt, silah kaçakçılığı gibi hem bireysel hem de örgütlü suçlar yer alır.
    • Teknik takip yoluyla elde edilen deliller yalnızca bu katalog suçlarda geçerli olur; diğer suçlarda delil değeri taşımaz.
  2. Kişi Şartı
    • Teknik takip yalnızca şüpheli veya sanık hakkında uygulanabilir.
    • Şüpheli, soruşturma evresinde suç şüphesi altındaki kişiyi; sanık ise kovuşturma aşamasında yargılanan kişiyi ifade eder (CMK m.2).
    • Şüpheli ya da sanık dışındaki üçüncü kişiler hakkında teknik takip tedbiri uygulanamaz.
  3. Kuvvetli Şüphe Sebebi Şartı
    • Katalog suçların işlendiğine dair somut olgulara dayanan kuvvetli şüphe sebepleri bulunmalıdır.
    • Bu şüphe olmadan teknik takip kararı verilemez.
  4. Başka Yollardan Delil Elde Edilememesi Şartı
    • Teknik takip tedbirleri, tali (ikincil) nitelikte koruma tedbirleridir.
    • Yani, başka yollarla delil elde edilemediğinde başvurulabilir.
    • Kararda özellikle hangi delillerin neden yetersiz kaldığı ve bu tedbire neden başvurulduğu gerekçelendirilmelidir.
  5. Savcılık veya Hâkim Kararı Şartı
    • Soruşturma aşamasında kural olarak hâkim kararı gerekir. Ancak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısı da karar verebilir, fakat bu karar 24 saat içinde hâkimin onayına sunulmalıdır.
    • Kovuşturma aşamasında ise teknik takip tedbirlerine yalnızca davanın görüldüğü mahkeme karar verebilir.

Özetle, teknik takip kararları sıkı şartlara bağlıdır ve yalnızca katalog suçlar, şüpheli veya sanık hakkında, kuvvetli şüphe ve başka delil elde etme imkânının bulunmaması durumunda hâkim veya savcının kararıyla uygulanabilir.


Avukat Gökhan Yağmur Kimdir?

Avukat Gökhan Yağmur, İstanbul merkezli olarak faaliyet gösteren, ceza hukuku, aile hukuku, ticaret hukuku ve fikri mülkiyet hukuku alanlarında uzmanlaşmış deneyimli bir avukattır. Hem yerel hem de uluslararası alanda yürüttüğü davalar ve danışmanlık hizmetleri ile tanınan Gökhan Yağmur, müvekkillerine yalnızca hukuki temsil sunmakla kalmayıp, aynı zamanda stratejik çözümler geliştirmeyi de ilke edinmiştir.

Profesyonel kariyerinde özellikle marka ve patent davaları, boşanma ve nafaka uyuşmazlıkları, ceza davaları, ticari sözleşmeler, icra ve iflas hukuku ile ilgili süreçlerde etkin rol oynamaktadır. Teknolojiye ve dijitalleşmeye verdiği önem sayesinde müvekkillerine hızlı, şeffaf ve sonuç odaklı hizmet sunmaktadır.

Aynı zamanda gokhanyagmur.com ve gokhanyagmur.com.tr siteleri üzerinden hukuki makaleler, güncel yasa değişiklikleri ve emsal Yargıtay kararlarını paylaşarak geniş bir bilgi kaynağı oluşturmaktadır. Bu yönüyle yalnızca dava takibi yapan bir avukat değil, aynı zamanda hukuk alanında yol gösterici bir içerik üreticisidir.

📌 İletişim: 0542 157 06 34
🌐 Web: gokhanyagmur.com | gokhanyagmur.com.tr


İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu