Organ ve Doku Ticareti Suçu Nedir? (TCK 91)
Organ ve doku ticareti suçu, hukuken geçerli bir rızaya dayanmadan bir insandan organ veya doku alınması, bu organ ya da dokuların satılması, satın alınması, satılmasına aracılık edilmesi, hukuka aykırı yollarla elde edilen organ veya dokuların saklanması, nakledilmesi veya aşılanması gibi fiillerle oluşan çok yönlü bir suç tipidir. Ayrıca, belli bir maddi menfaat karşılığında organ veya doku teminine yönelik ilan veya reklam verme yahut yayınlama eylemleri de bu suçun kapsamına girmektedir.
Bu suç, Türk Ceza Kanunu’nun 91. maddesinde, “Vücut Dokunulmazlığına Karşı Suçlar” başlığı altında düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesi dikkate alındığında, organ ve doku ticareti suçunun temel unsurları çeşitli fıkralar halinde düzenlenmiş olup, her biri farklı seçimlik hareketlerle tanımlanmıştır.
Kişiden Organ veya Doku Alma Suçu (TCK m.91/1)
Birinci fıkra, hukuken geçerli bir rızaya dayanmaksızın yaşayan bir kişiden organ veya doku alınmasını suç olarak tanımlamaktadır. Ancak, bazı durumlarda vericinin rızası hukuken geçerli kabul edilir. Suçun oluşmaması için bu rızanın geçerli olması zorunludur.
Rızanın geçerliliği 2238 sayılı Organ ve Doku Nakli Kanunu’nda ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Buna göre, 18 yaşını doldurmamış veya fiil ehliyetine sahip olmayan kişilerden organ ve doku alınması kesin olarak yasaktır. 18 yaşını doldurmuş ve mümeyyiz bir bireyden organ veya doku alınabilmesi için ise, kişinin en az iki tanık huzurunda, açık, bilinçli ve dış etkiden uzak şekilde yazılı veya sözlü rızasını beyan etmesi ve bu beyanın bir hekim tarafından onaylanması zorunludur (m.5–6).
Ölüden Organ veya Doku Alma Suçu (TCK m.91/2)
İkinci fıkrada, ölüden organ veya doku alınması bağımsız bir suç olarak düzenlenmiştir. Bu durumda da, rızanın hukuken geçerli olabilmesi 2238 sayılı Kanun hükümleriyle belirlenmiştir.
Kişi, sağlığında vücudunun tamamını veya organ ve dokularını tedavi, teşhis veya bilimsel amaçlarla bırakmak istediğini resmî veya yazılı bir vasiyetle belirtmişse, bu doğrultuda işlem yapılabilir. Aksi halde, ölüm anında eş, reşit çocuk, anne, baba veya kardeşlerden birinin; bunlar yoksa başka bir yakınının muvafakati aranır.
Eğer ölen kişi, sağlığında organ veya doku alınmasına açıkça karşı çıkmışsa, hiçbir koşulda organ ya da doku alınamaz. Ancak doğal afet veya kaza sonucu vücudu harap olan bir kişinin yanında yakınları bulunmuyorsa ve hekimler kurulu raporuyla tıbbi ölüm hali belgelenmişse, hayati tehlike altındaki kişilere rıza aranmaksızın nakil yapılabilir. Bu durumda otopsi işlemleri, nakil tamamlandıktan sonra gerçekleştirilir (m.14).
Organ ve Doku Ticareti Suçu (TCK m.91/3)
Üçüncü fıkrada, organ veya doku ticareti açık biçimde suç olarak düzenlenmiştir. Burada önemli olan, organ veya dokunun hukuka uygun şekilde alınmış olup olmamasından ziyade, bir maddi menfaat karşılığı tedavüle sokulmasıdır.
Dolayısıyla, organın satılması, satın alınması veya bu eylemlere aracılık edilmesi durumunda suç oluşur. Bu suç tipinin çok failli bir yapıya sahip olduğu kabul edilir. Ödemeye konu miktarın ne zaman yapıldığı ya da organın fiilen alınmış olup olmaması önemli değildir; menfaat ilişkisi kurulmuş olması yeterlidir.
Örgütlü Organ ve Doku Ticareti Suçu (TCK m.91/4)
Dördüncü fıkraya göre, yukarıda sayılan suçların bir örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmesi, daha ağır cezayı gerektirir. Fail, ayrıca suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçlarından da cezalandırılır.
Bu düzenleme, örgütlü suçlarla mücadelede caydırıcılığı artırmak amacı taşımaktadır.
Hukuka Aykırı Organ veya Doku Saklama, Nakletme ve Aşılama (TCK m.91/5)
Beşinci fıkrada, hukuka aykırı şekilde elde edilen organ veya dokunun saklanması, nakledilmesi ya da aşılanması fiilleri suç olarak tanımlanmıştır.
Burada fail, organın veya dokunun elde edilmesinde doğrudan rol almasa bile, hukuka aykırı elde edildiğini bilerek bunları saklaması veya nakletmesi durumunda cezalandırılır.
Organ veya Doku Teminine Yönelik İlan veya Reklam (TCK m.91/6)
Altıncı fıkra, organ veya doku temini amacıyla ilan veya reklam verilmesini ya da bunların yayınlanmasını suç olarak düzenler.
Bu tür eylemler, organ ticaretinin teşvik edilmesini önlemek amacıyla cezalandırılmaktadır.
Tüzel Kişiler Tarafından İşlenmesi (TCK m.91/7)
Yedinci fıkraya göre, organ ve doku ticareti suçunun bir tüzel kişi faaliyeti kapsamında işlenmesi halinde, bu tüzel kişiye özgü güvenlik tedbirleri uygulanır.
Bu hüküm, özellikle özel hastaneler, klinikler veya sağlık kuruluşlarının sorumluluğunu kapsar.
Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Organ ve Doku Ticareti (TCK m.91/8)
Sekizinci fıkra, organ ve doku ticareti suçunun en ağır biçimini düzenler. Eğer birinci fıkrada tanımlanan suçun işlenmesi sonucu mağdur ölürse, fail hakkında kasten öldürme suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
Bu durum, neticesi sebebiyle ağırlaşmış bir suç halini oluşturur ve failin en azından olası kastla hareket ettiği varsayılır.
Organ ve Doku Ticareti Suçunun Cezası (TCK 91)
Organ ve doku ticareti suçuna ilişkin cezalar, TCK’nın 91. maddesinde ayrıntılı biçimde belirlenmiştir:
- Yaşayan kişiden hukuka aykırı organ alan kişi: 5 yıldan 9 yıla kadar hapis cezası.
- Doku alınması halinde: 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası.
- Ölüden hukuka aykırı organ veya doku alan kişi: 1 yıla kadar hapis cezası.
- Organ veya doku satın alan, satan veya aracılık eden kişi: 5–9 yıl hapis (birinci fıkradaki ceza).
- Örgüt faaliyeti kapsamında işlenmesi halinde: 8–15 yıl hapis ve 10.000 güne kadar adli para cezası.
- Hukuka aykırı organ veya dokuyu saklayan, nakleden veya aşılayan kişi: 2–5 yıl hapis.
- Organ veya doku teminine yönelik ilan veya reklam veren veya yayınlayan kişi: 1 yıla kadar hapis.
- Tüzel kişi aracılığıyla işlenmesi halinde: tüzel kişiye özgü güvenlik tedbirleri uygulanır.
- Mağdurun ölmesi halinde: kasten öldürme hükümleri uygulanır.
Organ ve Doku Ticareti Suçunda Zorunluluk Hali (TCK 92)
TCK m.92’ye göre, organ veya dokusunu satan kişi zorunluluk hali (ıztırar) içinde hareket etmişse, bu durumda cezada indirim yapılabilir veya ceza tamamen kaldırılabilir.
Kişinin içinde bulunduğu sosyal ve ekonomik koşullar göz önünde bulundurularak; örneğin hayati tehlike arz eden bir durumda çocuğunun tedavi masraflarını karşılamak için organını satan kişi cezalandırılmaz. Ancak sıradan bir ekonomik sıkıntıyı gidermek amacıyla organ satmak, vücut bütünlüğü üzerindeki tasarruf yetkisinin sınırlarını aşar. Bu nedenle, bu gibi hallerde failin zorunluluk hali hükmünden yararlanması mümkün değildir.
Yargıtay uygulamasında da, kişinin başka bir çözüm yolu olup olmadığı titizlikle araştırılmaktadır.
Organ ve Doku Ticareti Suçunda Etkin Pişmanlık (TCK 93)
Etkin pişmanlık, failin gönüllü davranışıyla suçun sonuçlarını ortadan kaldırma veya hafifletme kurumudur. TCK m.93’e göre:
- Suç resmi makamlarca öğrenilmeden önce, organ veya dokusunu satan kişi durumu yetkili makamlara bildirip suçluların yakalanmasını sağlarsa, hakkında ceza verilmez.
- Suç öğrenildikten sonra, kişi gönüllü olarak suçun ortaya çıkmasına ve diğer faillerin yakalanmasına yardımcı olursa, cezasında 1/4 ile 1/2 oranında indirim yapılır.
Adli Para Cezası, Erteleme ve HAGB Uygulaması
Organ ve doku ticareti suçunda verilecek cezaların bazı durumlarda adli para cezasına çevrilmesi, ertelenmesi veya hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) mümkündür.
- Eğer hükmedilen ceza 1 yıldan az ise, mahkeme bu cezayı adli para cezasına çevirebilir.
- 2 yıl veya altındaki cezalar için HAGB kararı verilebilir.
- Aynı şekilde, 2 yıl ve altındaki hapis cezaları ertelenebilir.
Bu kurumlar, failin kişisel özellikleri, sabıkasızlık durumu ve olayın niteliği göz önünde bulundurularak uygulanır.
Şikayet, Zamanaşımı, Uzlaşma ve Görevli Mahkeme
Organ ve doku ticareti suçu, şikayete tabi değildir. Bu nedenle, şikayetten vazgeçilmesi davayı düşürmez; savcılık suçu resen soruşturur.
Bu suç uzlaşmaya tabi suçlar arasında da yer almaz.
Dava zamanaşımı süresi genel olarak 8 yıldır. Ancak suçun örgütlü biçimde işlenmesi halinde bu süre 15 yıla kadar uzar.
Organ ve doku ticareti suçuna ilişkin yargılama yetkisi, Asliye Ceza Mahkemesi’ne aittir.
Organ ve Doku Ticareti Suçu (TCK 91) Yargıtay Kararları – Genel Çerçeve
Bu bölüm, organ ve doku ticareti suçu bakımından Yargıtay kararlarının ortaya koyduğu ölçüt ve ilkeleri, metindeki bilgi içeriğini hiç değiştirmeden özgün bir dille sunar. Aşağıda; zorunluluk hali, menfaat koşulu, ekonomik gerekçeler, hastane başvuru sürecinde yakalanma ve maddi menfaat bulunmayan bağış gibi farklı ihtimallere ilişkin içtihatlar özetlenir.
Amaç ve Kapsam
Metin, organ ve doku ticareti suçu yönünden TCK m.91, m.92, m.93 ile TCK m.25/2’ye atıf yapan Yargıtay değerlendirmelerini konu eder. Her karar, olayın ana hatları ve uygulanan ilke bakımından kendi bağlamında açıklanır.
Organ ve Doku Ticareti Suçu – Organ Naklinde Zorunluluk Hali (TCK 25/2)
Özet: Zorunluluk halinin uygulanabilmesi için tehlikenin ağır ve kesin olması, failin tehlikeye bilerek sebep olmaması, başka çare bulunmaması ve kullanılan araçla tehlikenin ağırlığı arasında orantı aranır. Organ ve doku ticareti suçu bağlamında, böbrek hastalığının niteliği ve alternatif tedavi imkânları araştırılmaksızın karar verilmesi bozma nedenidir.
Buna göre TCK m.25/2; sanığın kendisine veya başkasına ait bir hakkı korumak için, bilerek neden olmadığı, başka yolla önlenemeyen ağır ve muhakkak bir tehlikeden kurtulma amacıyla ve araç–konu–tehlike arasında orantı gözetilerek işlenen fiiller yönünden cezasızlık öngörür. Bu çerçevede, böbrek hastası olan sanık açısından hastalığın hayati tehlike düzeyi, organ nakli dışındaki tedavi seçenekleri ve naklin zorunluluğu yönünden tıbbi olanaklar araştırılmaksızın TCK m.25/2 koşullarının tartışılmaması kanuna aykırıdır; bu eksiklik bozma nedenidir (Yargıtay 12. CD, Karar: 2016/5200).
Organ ve Doku Ticareti Suçu – Borç Ödemek İçin Kendi Böbreğini Satma
Özet: TCK m.92, organ ve doku ticareti suçu yönünden organını satan kişi bakımından özel bir cezasızlık/indirim rejimi getirir; ancak ekonomik sıkıntı tek başına zorunluluk sayılmaz. Yorumda, Organ ve Doku Nakli Kanunu m.3’teki yasak gözetilmelidir.
Yargıtay, TCK m.92’nin başlığında “zorunluluk hali” ifadesi bulunsa da, esasen organını veren kişi bakımından özel bir cezasızlık hali düzenlediğini belirtir. Bu hüküm uygulanırken, organ ve doku ticareti ile mücadeleyi etkisiz bırakacak yorumlardan kaçınılmalı, hukuk düzeninin iç tutarlılığı ve Organ ve Doku Nakli Kanunu m.3’teki açık yasak dikkate alınmalıdır. Somut olayda sanığın borçlarını ödemek amacıyla böbreğini satmaya karar verip internet üzerinden alıcıyla iletişime geçmesi, ekonomik sıkıntının hayati organını satmak dışında giderilebileceğine ilişkin imkânların varlığı ve araç–tehlike–konu arasındaki orantısızlık nedeniyle TCK m.92’nin uygulanmamasında hukuka aykırılık görülmemiştir. Bu nedenle mahkûmiyet kararı isabetli bulunmuştur (Yargıtay 12. CD, Karar: 2015/8955).
Organ ve Doku Ticareti Suçu – Menfaatin Fiilen Elde Edilmesi Şart Değildir
Özet: Organ ve doku ticareti suçu için önemli olan, organ veya dokunun para ya da sair menfaat karşılığı tedavüle sokulmasıdır. Ödemenin zamanı, gerçekleşip gerçekleşmediği hatta organın alınıp alınmadığı dahi suçun tamamlanması için zorunlu değildir.
Dosya kapsamına göre; böbrek hastası olan kişinin uygun verici arayışı esnasında 27.000 TL bedel üzerinden anlaşma yapıldığı, sanıklar arasında aracılık ilişkisi bulunduğu ve peşin ödeme yapıldığı, hastane başvurusunda akrabalık uyuşmazlığı anlaşılınca ihbar üzerine yakalama gerçekleştiği anlaşılır. TCK m.91/3 gerekçesinde belirtildiği gibi organ ve doku ticareti suçu, menfaat karşılığı tedavüle tabi kılma üzerine kurulu olup ödemenin zamanı veya fiilen naklin gerçekleşmesi şart değildir. Bu itibarla suç tamamlandığı halde, teşebbüs hükümleri (TCK m.35/2) gereğince indirim yapılması hukuka aykırıdır.
Ayrıca, kredi borçlarını ödemek için böbreğini satmaya yönelen sanık bakımından da; ekonomik sıkıntının kendi iradesiyle doğması, hayati organ satışından başka çözüm yollarının bulunması ve araç–tehlike–konu dengesinin bozulması sebebiyle TCK m.92 koşulları oluşmadığı halde indirim uygulanması bozma nedenidir (Yargıtay 12. CD, Karar: 2015/2805).
Organ ve Doku Ticareti Suçu – Ekonomik Sıkıntı Gerekçesiyle Böbrek Satışı
Özet: Yalnızca ekonomik sebepler, organ ve doku ticareti suçu bakımından TCK m.92 kapsamında cezasızlık veya indirim için yeterli değildir. Araçla amaç arasındaki orantı ve alternatif çözüm imkânları dikkate alınır.
Somut olayda sanığın farklı kişilere yönelik bedel karşılığı organ verme girişimleri bulunduğu, bir ameliyat ve naklin gerçekleştiği sabittir. Organ veya dokuyu menfaat karşılığı tedavüle tabi kılmak suçun özüdür; naklin fiilen gerçekleşip gerçekleşmemesi veya ödemenin zamanı belirleyici değildir. Sanığın bir araç alım-satımı nedeniyle borçlanması, bu borcu gidermek için böbreğini satmayı tercih etmesi, tehlikenin ağırlığı ile kullanılan vasıta arasındaki dengeyi bozduğu gibi kendi bedeni üzerinde hukukun tanıdığı tasarruf sınırlarını da aşar. Bu nedenle TCK m.92 uygulanamayacağı gözetilmeden “ceza verilmesine yer olmadığı” kararı verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 12. CD, Karar: 2015/2378).
Organ ve Doku Ticareti Suçu – Nakil Aşamasında Hastanede Ortaya Çıkması
Özet: Hastanede başvuru ve işlemler sırasında akrabalık ilişkisinin bulunmadığının anlaşılması üzerine yapılan ihbar, organ ve doku ticareti suçu yönünden tamamlanmış suça engel değildir. Menfaat karşılığı anlaşma yeterlidir.
Somut olayda, organ alıcısı ve vericisinin kimliğe ilişkin sahtecilikle hastaneye yönlendirildiği, maddi menfaat karşılığında tarafların bir araya getirildiği, başvuru sonrası akrabalık olmadığı anlaşılınca ihbar üzerine yakalama yapıldığı belirlenir. TCK m.91/3 gerekçesinde vurgulandığı üzere menfaat karşılığı tedavül iradesi esas olduğundan, ödemenin zamanı veya organın fiilen alınması zorunlu değildir; somut olayda suç tamamlanmıştır (Yargıtay 12. CD, Karar: 2014/14203).
Organ ve Doku Ticareti Suçu – Maddi Menfaat Beklentisi Olmadan Organ Verme
Özet: Hukuka uygun rızayla ve karşılıksız bağış iradesiyle hareket edildiğine dair deliller varsa, organ ve doku ticareti suçu oluşmaz; şüpheden sanık yararlanır.
Olayda, sanığın uzun süredir birlikte çalıştığı kişiyi “babası gibi sevdiği” için böbreğini vermek amacıyla, alıcının oğlunun kimliği üzerine kendi fotoğrafını yapıştırarak hastaneye başvurduğu anlaşılır. Dosyada, menfaat beklentisi olduğuna veya hukuka aykırı rızaya ilişkin mahkûmiyet için yeterli delil bulunmadığı, aşamalardaki savunmaların bunu doğruladığı görülmüştür. Bu durumda beraat yerine varsayıma dayalı gerekçeyle mahkûmiyet kararı verilmesi isabetsizdir (Yargıtay 12. CD, Karar: 2014/6023).
Organ ve Doku Ticareti Suçu – Zorunluluk Halinin (TCK 92) Uygulanması Üzerine
Özet: TCK m.92, organ ve doku ticareti suçu bakımından organını satan kişi yönünden özel bir cezasızlık/indirim normudur; ancak ekonomik sıkıntı tek başına yeterli değildir. Yorum, Organ ve Doku Nakli Kanunu m.3’teki yasağa uygun olmalıdır.
Yargıtay; m.92’nin başlığında “zorunluluk hali” terimi bulunsa da, düzenlemenin organlarını verenler yönünden özel bir cezasızlık hali olduğunu vurgular. Uygulamada, organ ve doku ticareti ile mücadeleyi etkisizleştirecek geniş yorumlardan kaçınılmalı; ekonomik sıkıntı kendi iradesiyle yaratılmışsa, hayati organı satmaksızın sorunu çözme imkânı bulunuyorsa ve araç–tehlike–konu arasında orantı yoksa m.92 koşulları oluşmaz. Somut olayda, araç alım-satımından kaynaklanan borç için böbrek satışının tercih edilmesi sebebiyle, “ceza verilmesine yer olmadığı” sonucuna varılması yerine mahkûmiyet kurulması gerektiği belirtilerek önceki kararın bozulmasına hükmedilmiştir (Yargıtay 12. CD, 2022/8807 E., 2023/6026 K.).
Avukat Gökhan Yağmur Kimdir?
Av. Gökhan Yağmur, İstanbul merkezli olarak faaliyet gösteren, ceza hukuku, aile hukuku, ticaret hukuku ve fikri mülkiyet hukuku alanlarında uzmanlaşmış bir avukattır. Uzun yıllara dayanan mesleki deneyimiyle birlikte yalnızca dava ve uyuşmazlıkların çözümünde değil, aynı zamanda önleyici hukuk danışmanlığı, sözleşme yönetimi ve şirketlere stratejik hukuki destek sunmaktadır.
Ceza yargılamaları, boşanma ve velayet davaları, ticari uyuşmazlıklar ve marka–patent süreçlerinde müvekkillerine etkin savunma ve çözüm odaklı yaklaşımıyla hizmet vermektedir. Ayrıca TÜRKPATENT, USPTO ve EUIPO nezdinde marka tescili ve fikri mülkiyet koruması konularında hem yerli hem de yabancı müvekkillere danışmanlık sağlamaktadır. – Turkey Brand Law
Kurucusu olduğu Hukuk Plus, HukukBankasi.net ve diğer dijital projeleriyle hukuk öğrencileri, stajyer avukatlar ve meslektaşlara yönelik özgün bir ekosistem geliştirmiştir. Bu sayede hukuk bilgisinin paylaşımı, güncel içtihatların takibi ve mesleki dayanışmanın güçlenmesine katkı sunmaktadır.
Av. Gökhan Yağmur, girişimci vizyonu ile yalnızca klasik avukatlık hizmeti sunmakla kalmayıp; marka yönetimi, e-ticaret hukuku, uluslararası şirket danışmanlığı ve dijital hukuk çözümleri alanlarında da fark yaratan çalışmalara imza atmaktadır.
Daha fazla bilgi için:
📌 www.gokhanyagmur.com
📌 www.gokhanyagmur.com.tr
📞 0542 157 06 34
Yolculuk Süresini Hesaplayın
Yakındaki yerler için seyahat süresini ve yol tariflerini görün