Yağma Suçu (Gasp) Nedir? (TCK 148–149)
Yağma suçu, diğer adıyla gasp suçu, bir kimsenin zilyetliğinde bulunan taşınır malın cebir veya tehdit uygulanarak alınmasıyla meydana gelen bir suç tipidir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 148 ila 150. maddeleri arasında düzenlenen bu suç, hem kişinin malvarlığına hem de özgürlüğüne yönelen ciddi bir saldırı niteliği taşır.
Yağma suçu; failin, bir taşınır malı menfaat sağlamak amacıyla zor veya korkutma yoluyla zilyedin teslimine zorlaması ya da malın alınmasına karşı koymamasını sağlamasıyla oluşur. Bu nedenle suçun konusunu yalnızca taşınabilir mallar oluşturur. Yargıtay içtihatlarına göre gayrimenkuller, yani taşınmaz mallar yağma suçunun konusu olamaz.
Yağma fiili, bir anlamda “zor kullanılarak işlenen hırsızlık” şeklinde tanımlanabilir. Çünkü fail, mağduru baskı altında bırakarak bir menfaati haksız biçimde elde etmektedir. Nitekim hırsızlık ve yağma suçları birçok ortak unsura sahip olup, bu iki suç tipi arasındaki temel fark; yağma suçunda cebir veya tehdidin kullanılmasıdır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2021/114 sayılı kararında da belirtildiği üzere, yağma suçunun hırsızlıktan farkı, malı almak için mağdur üzerinde fiziksel veya psikolojik baskı kurulmasıdır.
Her iki suçta da ortak unsur “başkasına ait malın alınması” fiilidir. Ancak yağma suçu, bu fiilin cebir veya tehditle gerçekleştirilmesi sebebiyle bileşik bir suç niteliği taşır. Fail, malı zilyedin rızası dışında ele geçirirken mağdurun özgürlüğüne de müdahale etmiş olur.
Yağma suçunun oluşması için failin mutlaka “mülkiyeti ele geçirme” kastıyla hareket etmesi gerekmez. Malı geçici bir süre kullanmak veya ondan faydalanmak amacıyla cebir veya tehdit uygulanması dahi suçun oluşması için yeterlidir. Dolayısıyla bu suçun koruduğu hukuki yararlar arasında yalnızca malvarlığı değil; kişinin özgürlüğü, vücut dokunulmazlığı, zilyetlik ve mülkiyet hakkı da yer alır.
Yağma Suçunun (Gasp Suçunun) Şartları
Yağma suçunun oluşabilmesi için bazı unsurların bir arada bulunması gerekir. Bu unsurlar, suçun hırsızlıkla benzerliğini gösterse de cebir ve tehdit öğesiyle ondan ayrılır.
Başkasına Ait Olan Malın Alınması
Yağma (gasp) suçunun en temel şartı, başkasına ait bir malın alınmasıdır. Burada malın sahibi değil, zilyedi yani fiilî hâkimiyet sahibi kişi önemlidir. Zilyedin elinden malın alınmasıyla suçun maddi unsuru tamamlanmış olur. Zilyetlik kavramı, bir eşya üzerindeki fiilî tasarruf gücünü ifade eder ve bu yönüyle mülkiyet hakkından daha geniş bir anlam taşır.
Aynı konutta yaşayan bireylerin ev eşyaları üzerinde ortak zilyetlik hakkı bulunduğundan, bu eşyaların birbirlerinden alınması durumunda ne hırsızlık ne de yağma suçu oluşur. Doktrin ve yargı uygulamasında yalnızca taşınır malların alınması halinde hırsızlık veya yağma suçunun meydana gelebileceği kabul edilmektedir.
Senet Yağması
TCK’nın 148. maddesinde ayrıca “senet yağması” ayrı bir fıkra olarak düzenlenmiştir. Buna göre bir borç senedinin veya alacak ilişkisini sona erdirecek bir makbuzun, cebir veya tehdit yoluyla mağdurdan alınması da yağma suçunu oluşturur. Yani, failin haksız biçimde alacaklı görünmesini veya mevcut bir borcu ortadan kaldırmasını sağlayacak şekilde senet üzerinde baskı kurması da gasp suçunun özel bir türü olarak değerlendirilir.
Yağma Suçunda Cebir ve Tehdit
Yağma suçu, cebir veya tehdit kullanılarak mağdurun malını teslim etmeye ya da malın alınmasına karşı koymamaya zorlanmasıyla meydana gelir. Bu suçta failin amacı, mağdurun iradesini baskı altına alarak malvarlığı üzerinde haksız bir menfaat elde etmektir. Bu nedenle cebir ve tehdit kavramları, suçun yapısında belirleyici unsurlardır.
Cebir ve Tehdit Kavramlarının Tanımı
Tehdit, bir kimsenin iç huzurunu, karar verme serbestisini ve özgür iradesini sarsacak şekilde yapılan korkutma fiilidir. Fail, mağdura veya onun yakınlarına zarar vereceği yönünde ciddi bir tehlike yaratacak biçimde sözlü veya fiili baskı kurar.
Cebir ise bir kişiye belli bir davranışta bulunması ya da bulunmaması için doğrudan fiziksel güç uygulanması anlamına gelir. Cebir, failin mağduru fiilen zorlaması; tehdit ise mağdurun iradesini psikolojik baskı altında tutmasıdır.
Hırsızlık suçunda fail, mağdurun zilyetliğinde bulunan malı herhangi bir zorlama olmadan, gizlice veya rızası dışında alırken; yağma suçunda mağdurun malı zorla veya korku altında teslim etmesi söz konusudur. Bu yönüyle cebir ve tehdit, hırsızlıkla yağma suçunu birbirinden ayıran temel farktır.
Cebir veya Tehdit Kullanılarak Malın Teslimi
Yağma suçunun oluşabilmesi için mağdurun malı cebir veya tehdit karşısında teslim etmek zorunda kalması gerekir. Fail, mağduru kendi rızası dışında bir davranışa yönlendirir. Örneğin, failin mağdurun yolunu kesip “Cebindeki parayı vermezsen seni bıçaklarım” şeklinde sözlerle tehdit etmesi ve mağdurun korku sonucu parasını vermesi durumunda yağma suçu oluşur.
Bu suçta korunan hukuki değer yalnızca mağdurun malvarlığı değildir; aynı zamanda kişinin özgürlüğü ve vücut dokunulmazlığı da koruma altındadır. Failin cebir veya tehdidi, mağdurun hem maddi hem manevi bütünlüğüne yönelmiş bir saldırı oluşturur.
Cebir ve Tehdidin Niteliği
Yağma suçunda kullanılan cebir, mağduru malı teslim etmeye veya alınmasına karşı koymamaya elverişli olmalıdır. Cebir, kişinin bedenine doğrudan etki eden fiziksel zorlamadır. Buna karşılık tehdit, geleceğe yönelik bir korku yaratma davranışı olup manevi zorlama niteliği taşır.
Tehdidin, objektif olarak ciddi bir görünüm sergilemesi ve mağdur tarafından da ciddiye alınması gerekir. Tehdidin içeriği, mağdurun kişisel durumuna, olayın meydana geldiği yere ve zamana göre değerlendirilir. Tehdit edilen kötülük ile elde edilmek istenen yarar arasında açık bir orantısızlık bulunması halinde yağma suçundan söz edilemez.
Tehdit Türleri
Yağma suçunda tehdit hem şahsa hem de malvarlığına yönelik olabilir. Fail, mağduru veya yakınlarını hayatına, vücut bütünlüğüne, cinsel dokunulmazlığına veya malına zarar vermekle korkutabilir. Bu tehdit, mağdurun malını teslim etmesine neden olacak derecede etkili olmalıdır.
Yargıtay’ın yerleşik kararlarında da belirtildiği üzere (örneğin, Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2018/504 K.), tehdit edilen zarar ile elde edilmek istenen menfaat arasında makul bir denge bulunmalıdır. Aksi halde, failin eylemi yağma değil başka bir suç olarak değerlendirilebilir.
Cebir ve Tehdidin Suçun Yapısındaki Rolü
Yağma, icrai hareketle işlenebilen bir suçtur. Yani suç, failin aktif bir davranışla mağdurun iradesine etki etmesiyle meydana gelir. Cebir ve tehdit, mağduru malı teslim etmeye zorlayacak veya alınmasına karşı koymamasını sağlayacak nitelikte olmalıdır.
Bu fiillerin etkisiyle mağdur, kendi iradesine aykırı şekilde hareket etmek zorunda kalır. Böylece fail, mağdurun rızasını ortadan kaldırır ve malı haksız biçimde ele geçirir. Sonuç olarak yağma suçunda zorlama, mağdurun direncini kıran ve onu teslimiyete zorlayan bir araç işlevi görür.
Belirli Bir Miktar Paraya Özgülenmiş Yağma Suçu
Belirli bir miktar parayı elde etmeye yönelmiş yağma suçu, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun istikrar kazanmış içtihatlarıyla açıklığa kavuşturulmuştur. Buna göre, failin iradesi en baştan itibaren mağdurdan belirli bir miktar parayı almak üzerine yoğunlaşmışsa, eylem farklı zamanlarda veya birden fazla mağdura karşı gerçekleştirilmiş olsa dahi tek bir nitelikli yağma suçu meydana gelir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 20.05.2014 tarihli, 2014/6-617 E. ve 2014/271 K. sayılı kararında da bu husus açıkça vurgulanmıştır. Karara göre fail veya failler, birden fazla kez fiil işlemiş ya da birden fazla kişiye yönelik eylemde bulunmuş olsalar bile, aynı amaç doğrultusunda belirli bir miktar paraya özgülenmiş bir niyet varsa, bu durumda ayrı ayrı suçlar değil, tek bir yağma suçu söz konusudur.
Başka bir ifadeyle, failin amacı birden fazla olayla farklı mağdurlardan parça parça değil, baştan itibaren aynı paraya yönelmiş bir irade doğrultusunda hareket etmekse, işlenen eylemler bütün olarak değerlendirilir. Bu nedenle, fail birden fazla mağdura karşı bile hareket etse —örneğin kardeşine veya iş ortağına yönelik olarak— tüm bu eylemler tek bir nitelikli yağma suçu kapsamına girer.
Yargıtay 6. Ceza Dairesi’nin 2022/7816 sayılı kararında da aynı ilke yinelenmiş, failin başlangıçtan itibaren tek bir meblağı hedef alarak hareket ettiği hallerde, işlediği eylemler “bir bütün hâlinde tek bir yağma suçu” olarak kabul edilmiştir.
Yağma (Gasp) Suçunun Cezası
Basit Yağma Suçu (TCK m.148)
Basit yağma suçu, failin gündüz vakti, herhangi bir silah veya araç kullanmadan, kendisini tanınmayacak hale getirmeden ve bir örgüt bağlantısı olmaksızın cebir veya tehdit kullanarak mağdurun malını alması durumunda oluşur. Bu tür eylemlerde fail, mağduru fiziksel veya manevi olarak zorlayarak haksız kazanç elde etmektedir.
Senet yağması da bu madde kapsamında değerlendirilmekte ve suçun basit şekli sayılmaktadır.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 148. maddesine göre basit yağma suçunun cezası 6 yıldan 10 yıla kadar hapis olarak belirlenmiştir. Suçun niteliği gereği mahkeme, failin kastının yoğunluğu, mağdur üzerindeki etkisi, kullanılan cebir veya tehdidin şiddeti gibi unsurları dikkate alarak alt veya üst sınıra yaklaşabilir.
Nitelikli Yağma Suçu (TCK m.149)
Nitelikli yağma, suçun daha ağır ve tehlikeli şekillerde işlenmesini ifade eder. Türk Ceza Kanunu’nun 149. maddesinde bu nitelikli hallere tek tek yer verilmiştir. Aşağıda, suçun nitelikli halleri başlıklar hâlinde özetlenmiştir:
a) Silahla İşlenmesi
TCK uygulamasında “silah” kavramı oldukça geniş yorumlanır. Yalnızca tabanca veya bıçak değil; sopa, taş, kalem, tırnak makası gibi saldırı ve savunmaya elverişli her türlü araç silah sayılabilir. Failin, mağduru bu tür bir araçla korkutarak malı ele geçirmesi durumunda nitelikli yağma suçu oluşur.
b) Failin Kendini Tanınmaz Hale Getirmesi
Failin suç sırasında maske takması, kılık değiştirmesi veya kimliğini gizlemesi durumunda da yağma suçu nitelikli hâle dönüşür. Bu durum mağdurun korkusunu artırdığı ve failin yakalanmasını zorlaştırdığı için yasa koyucu tarafından ağırlaştırıcı neden olarak düzenlenmiştir.
TCK’nın 149/1-b maddesinde yer alan bu hüküm, failin teşhis edilmesini güçleştiren her türlü değişikliğin nitelikli hâl olarak değerlendirilmesini öngörür. Nitekim Yargıtay 6. Ceza Dairesi’nin 2014/4836 sayılı kararında, failin imzasız mektupla para talep etmesi de bu kapsamda nitelikli yağma olarak kabul edilmiştir.
c) Birden Fazla Kişi Tarafından Birlikte İşlenmesi
Yağma suçunun iki veya daha fazla fail tarafından birlikte gerçekleştirilmesi, eylemin mağdur üzerindeki korkutucu etkisini artırdığı için nitelikli hâl sayılır. Faillerin birlikte hareket etme iradesine sahip olmaları ve suçu ortak planla işlemeleri bu hükmün uygulanması için yeterlidir.
d) Yol Kesmek Suretiyle veya Konut ya da İşyerinde İşlenmesi
Yağma suçunun yol kesmek suretiyle veya konut, işyeri gibi insanların özel yaşam alanlarında işlenmesi, suçun ağırlığını artırır. Çünkü bu eylemler yalnızca malvarlığına değil, seyahat özgürlüğü ve konut dokunulmazlığına da saldırı niteliğindedir.
e) Beden veya Ruh Bakımından Kendini Savunamayacak Kişiye Karşı İşlenmesi
Çocuklara, yaşlılara, engellilere veya akıl hastalığı bulunan kişilere karşı işlenen yağma suçları, mağdurun savunmasızlığından faydalanılması nedeniyle nitelikli hâl olarak değerlendirilir.
f) Suç Örgütü Gücünden Yararlanarak veya Suç Örgütüne Yarar Sağlamak Amacıyla İşlenmesi
Failin var olan veya var sayılan bir suç örgütünün yarattığı korkutucu gücü kullanması ya da örgüte yarar sağlamak maksadıyla hareket etmesi de nitelikli yağma kapsamındadır. Bu durumda, mağdur üzerindeki korku ve baskı daha yoğun hale geldiği için ceza artırılır.
g) Gece Vaktinde İşlenmesi
Gece saatlerinde işlenen yağma suçlarında mağdurun savunma imkânı azalır ve failin tespit edilmesi güçleşir. Bu sebeple yasa koyucu, gece vakti işlenen yağma fiillerini de ağırlaştırıcı neden olarak düzenlemiştir.
Nitelikli Yağma Suçunun Cezası
Yağma suçunun nitelikli hâllerde işlenmesi halinde ceza, 10 yıldan 15 yıla kadar hapis olarak belirlenmiştir. Hakim, birden fazla nitelikli halin bulunması durumunda cezayı alt sınırdan uzaklaşarak belirler.
Örneğin; suçun gece vakti, birden fazla kişiyle ve silahla işlenmesi hâlinde mahkeme, alt sınır olan 10 yıl yerine, somut olayın özelliklerine göre 12 yıl veya daha fazla hapis cezasına hükmedebilir.
Ceza miktarının belirlenmesinde hâkim şu ölçütleri dikkate almak zorundadır:
- Suçun işleniş biçimi,
- Kullanılan cebir veya tehdidin niteliği,
- Malın değeri ve mağdur üzerindeki etki,
- Meydana gelen zararın ağırlığı,
- Failin kastının yoğunluğu, amacı ve saiki.
Bu değerlendirme, Türk Ceza Kanunu’nun 61. maddesinde yer alan cezanın bireyselleştirilmesi ilkesi doğrultusunda yapılır.
Birden Fazla Kişi Tarafından İşlenen Yağma Suçu
Birden fazla failin birlikte hareket ederek yağma suçunu gerçekleştirmesi, eylemin mağdur üzerindeki baskı ve korkutma etkisini artırdığı için Türk Ceza Kanunu’nda nitelikli hâl olarak düzenlenmiştir. Bu durumda mağdur, birden çok kişinin oluşturduğu korkutucu atmosfer sebebiyle malını teslim etmek zorunda kalır veya direniş gösteremez.
TCK m.149/1-c hükmü uyarınca, suçun birden fazla kişi tarafından işlenmesi durumunda ceza artırılmaktadır. Burada “birden fazla kişi” ifadesi, en az iki veya daha fazla failin suçu müşterek fail sıfatıyla birlikte işlemesini ifade eder.
Suçun Birlikte İşlenmesi
Birden fazla kişi tarafından işlenmiş sayılabilmesi için faillerin, TCK m.37 anlamında müşterek fail olarak birlikte hareket etmeleri gerekir. Yani suçun icrasına katkı sağlayan kişilerin, aynı amacı paylaşmaları ve eylemi birlikte gerçekleştirme iradesine sahip olmaları gerekir.
Suçun bu nitelikli hâlinde önemli olan, mağdurun birden fazla kişiyi görüp görmemesi değil, faillerin eylemi birlikte gerçekleştirme iradesine sahip olmalarıdır. Fail sayısının fazla olması, mağdurun kendisini savunmasını güçleştirir ve suçu daha kolay işlenebilir hale getirir.
Suçun Manevi Unsuru
Birden fazla failin birlikte işlediği yağma suçunda iştirak iradesi bulunmalıdır. Faillerden her biri, diğerinin fiilinden haberdar olmalı ve suçun işlenmesine bilinçli şekilde katkı sağlamalıdır. Faillerden birinin yardım eden veya azmettiren konumunda bulunması hâlinde, bu nitelikli hâl uygulanmaz.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2019/690 sayılı kararında da açıkça belirtildiği üzere, “birden fazla kişi” kavramı yalnızca müşterek failleri kapsar; azmettiren veya yardım edenler bu kapsamda değerlendirilmez.
Doktrinde Görüşler
Öğretide de bu düzenlemenin gerekçesi olarak, birden fazla failin mağdur üzerindeki psikolojik baskı ve caydırıcı etkiyi artırması gösterilmiştir. Bu nedenle yasa koyucu, mağdurun direncinin kolaylıkla kırıldığı ve malvarlığına yönelik fiilin daha tehlikeli hale geldiği bu durumu ağırlaştırıcı neden olarak öngörmüştür.
(Osman Yaşar – Hasan Tahsin Gökcan – Mustafa Artuç, Türk Ceza Kanunu Şerhi, Adalet Yayınevi, 2. Baskı, 2014, s. 4827)
Suç Örgütüne Yarar Sağlamak Amacıyla Yağma Suçu
Yağma suçunun bir başka nitelikli hâli, failin suçu suç örgütüne yarar sağlamak amacıyla işlemesidir. TCK m.149/1-f hükmü, hem var olan hem de var sayılan bir suç örgütünün korkutucu gücünden yararlanarak yağma suçunun işlenmesi durumunda cezayı ağırlaştırmaktadır.
Suç Örgütünün Varlığı veya Varsayımı
Bu nitelikli hâlin uygulanabilmesi için fiilen bir suç örgütünün varlığı zorunlu değildir. Fail, gerçekte var olmayan bir örgütün adını veya etkisini kullanarak dahi mağduru korkutabilir. Yeter ki mağdur, failin söz konusu örgütle bağlantılı olduğu inancına kapılsın ve bu korku sonucu malını teslim etsin.
Yargıtay uygulamasına göre, failin mağdura “ben falanca örgüttenim” diyerek tehdidini kuvvetlendirmesi veya örgütün adıyla baskı kurması, yağma suçunun bu nitelikli hâlinin oluşması için yeterlidir.
Korkutucu Güçten Yararlanma
Nitelikli hâlin amacı, toplumda örgütlerin oluşturduğu korku atmosferinin istismar edilmesini engellemektir. Fail, örgüt adına hareket ettiğini ima ederek mağdurun direncini kırmakta ve malın teslimini kolaylaştırmaktadır. Bu durum, fiili daha tehlikeli hale getirir.
Ali Parlar ve Muzaffer Hatipoğlu, bu nitelikli hâlin gerekçesini, örgütlerin yarattığı panik ve korku ortamının kötüye kullanılmasının önlenmesi olarak açıklar (Türk Ceza Kanunu Yorumu, Seçkin Yay., 2. Baskı, 2008, s.2301).
Örgüte Yarar Sağlama Kastı
Yağma suçunun örgüte yarar sağlamak amacıyla işlenmesi hâlinde, failin gerçekten örgüt üyesi olması şart değildir. Ancak failin örgüte fayda sağlama amacıyla hareket etmesi gerekir. Burada “yarar” kavramı geniş yorumlanmaktadır; maddi kazanç sağlanması şart olmayıp, örgütün nüfuzunu artıracak veya saygınlığını güçlendirecek her tür eylem bu kapsamdadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2019/690 sayılı kararında da belirtildiği üzere, örgüte yarar sağlamak amacıyla hareket edilmesi durumunda, suçtan elde edilen kazancın doğrudan örgüte aktarılması gerekmez. Failin, örgütün menfaatine olacak şekilde hareket etmesi yeterlidir.
Suçun Cezası
Bu nitelikli hâl gerçekleştiğinde, fail hakkında 10 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası uygulanır. Ayrıca failin örgüt üyeliği tespit edilirse, örgüt kurma veya üye olma suçlarından da ayrıca cezalandırılması gündeme gelebilir.
Bu tür suçlar hem bireyin malvarlığına hem de toplumun güvenliğine zarar verdiği için, mahkemeler tarafından genellikle alt sınırdan uzaklaşarak daha ağır cezalar verilmektedir.
Avukat Gökhan Yağmur Kimdir?
Av. Gökhan Yağmur, İstanbul merkezli olarak faaliyet gösteren, ceza hukuku, aile hukuku, ticaret hukuku ve fikri mülkiyet hukuku alanlarında uzmanlaşmış bir avukattır. Uzun yıllara dayanan mesleki deneyimiyle birlikte yalnızca dava ve uyuşmazlıkların çözümünde değil, aynı zamanda önleyici hukuk danışmanlığı, sözleşme yönetimi ve şirketlere stratejik hukuki destek sunmaktadır.
Ceza yargılamaları, boşanma ve velayet davaları, ticari uyuşmazlıklar ve marka–patent süreçlerinde müvekkillerine etkin savunma ve çözüm odaklı yaklaşımıyla hizmet vermektedir. Ayrıca TÜRKPATENT, USPTO ve EUIPO nezdinde marka tescili ve fikri mülkiyet koruması konularında hem yerli hem de yabancı müvekkillere danışmanlık sağlamaktadır. – Turkey Brand Law
Kurucusu olduğu Hukuk Plus, HukukBankasi.net ve diğer dijital projeleriyle hukuk öğrencileri, stajyer avukatlar ve meslektaşlara yönelik özgün bir ekosistem geliştirmiştir. Bu sayede hukuk bilgisinin paylaşımı, güncel içtihatların takibi ve mesleki dayanışmanın güçlenmesine katkı sunmaktadır.
Av. Gökhan Yağmur, girişimci vizyonu ile yalnızca klasik avukatlık hizmeti sunmakla kalmayıp; marka yönetimi, e-ticaret hukuku, uluslararası şirket danışmanlığı ve dijital hukuk çözümleri alanlarında da fark yaratan çalışmalara imza atmaktadır.
Daha fazla bilgi için:
📌 www.gokhanyagmur.com
📌 www.gokhanyagmur.com.tr
📞 0542 157 06 34
Yolculuk Süresini Hesaplayın
Yakındaki yerler için seyahat süresini ve yol tariflerini görün