Tüm YazılarBilgi BankasıCeza Hukuku

Uyuşturucu Suçlarında Denetimli Serbestlik Nedir? 2025

Uyuşturucu Suçlarında Denetimli Serbestlik – Uyuşturucu kullanma veya bulundurma suçlarında denetimli serbestlik; kişiye ceza verilmesi yerine toplum içinde takip edilmesi, yükümlülükler ve yasaklarla denetlenmesi ve bu süreçte rehabilite edilerek topluma kazandırılması amacıyla uygulanan bir tedbirdir (Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliği m.4/f).

TCK m.191 kapsamında öngörülen bu tedbir yalnızca “uyuşturucu madde kullanma veya bulundurma” suçları için uygulanır. Buna karşılık, uyuşturucu ticareti (TCK m.188) ya da uyuşturucu kullanımını kolaylaştırma (TCK m.190) suçlarında m.191’deki düzenleme geçerli değildir.

Denetimli serbestlik, soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısının kamu davasının açılmasını erteleme kararıyla, kovuşturma aşamasında ise mahkemenin hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararıyla uygulanabilir. Bu süreçte şüpheli veya sanığa uyulması gereken yükümlülükler ve riayet edilmesi gereken yasaklar tebliğ edilir. Kişi, denetim süresi boyunca bunlara uymakla yükümlüdür.

TCK m.191 Düzenlemesi

5237 sayılı TCK’nın 191/3. maddesi, uyuşturucu madde kullanma veya bulundurma suçlarında denetimli serbestlik tedbirini düzenler. Buna göre:

  • (1. fıkra): Uyuşturucu maddeyi kullanmak amacıyla satın alan, kabul eden, bulunduran veya kullanan kişi 2 ila 5 yıl arasında hapis cezasıyla cezalandırılır.
  • (2. fıkra): Bu suçtan ötürü yürütülen soruşturmada, CMK m.171’deki koşullar aranmaksızın 5 yıl süreyle kamu davasının açılması ertelenir. Şüpheliye, yükümlülüklere aykırı davranması halinde doğacak sonuçlar hatırlatılır.
  • (3. fıkra): Erteleme süresinde en az 1 yıl denetimli serbestlik uygulanır. Bu süre, savcının kararıyla veya denetimli serbestlik müdürlüğünün teklifi üzerine altışar aylık dönemlerle en fazla 2 yıl daha uzatılabilir. Gerekli görülürse kişi tedaviye yönlendirilebilir. Savcı, yılda en az iki kez kişinin uyuşturucu kullanıp kullanmadığının tespiti için kuruma sevk edilmesine karar verir.
  • (4. fıkra): Kişinin yükümlülüklere uymamakta ısrar etmesi, yeniden uyuşturucu satın alması, kabul etmesi, bulundurması veya kullanması halinde kamu davası açılır.
  • (5. fıkra): Erteleme süresinde bu ihlaller ayrı bir soruşturma konusu yapılmaz, mevcut dosya üzerinden dava açılır.
  • (6. fıkra): Kamu davası açıldıktan sonra aynı suçun tekrar işlenmesi halinde artık kamu davasının ertelenmesi kararı verilemez.
  • (7. fıkra): Erteleme süresi boyunca yükümlülüklere aykırı davranılmadığında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilir.
  • (10. fıkra): Suçun okul, yurt, hastane, ibadethane gibi toplu kullanım alanlarına 200 metre mesafede işlenmesi halinde ceza yarı oranında artırılır.

Soruşturma Aşamasında Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi

Uyuşturucu kullanma suçu nedeniyle yürütülen soruşturmada, yeterli şüphe bulunduğunda savcı, şüpheli hakkında 5 yıl kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verir. Bu karar, şüpheliye usulüne uygun şekilde tebliğ edilmelidir.

Şüpheli bu karara karşı, kendisine bildirildiği tarihten itibaren 15 gün içinde sulh ceza hâkimliğine itiraz edebilir (CMK m.173/1).

Denetimli Serbestliğin İhlali – Uyuşturucu Suçlarında Denetimli Serbestlik

Denetimli serbestlik başladıktan sonra şüphelinin yükümlülüklere aykırı davranması halinde erteleme kararı kaldırılır ve kamu davası açılır. İhlal sayılan davranışlar şunlardır:

  1. Yükümlülüklere veya tedavi gereklerine uymamakta ısrar etmek. (En az iki kez uymama halinde ısrar kabul edilir. Bu durumda kişiye yapılan tebligatlarda açık uyarı yapılmalı, buna rağmen ihlal sürerse dava açılır. Yargıtay 10. CD – 2016/1761 K.)
  2. Yeniden uyuşturucu satın almak, kabul etmek veya bulundurmak.
  3. Uyuşturucu kullanmak.

Denetimli serbestlik sürecinde yeniden uyuşturucu kullanılması veya bulundurulması ayrıca soruşturma konusu yapılmaz; mevcut dosya üzerinden dava açılır. Örneğin, denetimli serbestlik kararı uygulanan kişi yeniden uyuşturucu kullandığında, hem önceki hem sonraki eylemleri tek bir dosya üzerinden değerlendirilir.

Uyuşturucu Suçlarında Denetimli Serbestlik

Soruşturma Aşamasında Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi ve Denetimli Serbestlik Tedbiri

Uyuşturucu madde kullanma suçu nedeniyle yürütülen soruşturma sonucunda, elde edilen deliller kamu davası açılması için yeterli şüphe doğurursa Cumhuriyet savcısı, şüpheli hakkında 5 yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verebilir. Bu karar verilirken savcı, şüpheliyi erteleme süresi boyunca yükümlülüklerini yerine getirmediği veya yasakları ihlal ettiği takdirde karşılaşacağı sonuçlar hakkında bilgilendirmek zorundadır. Dolayısıyla, erteleme kararının şüpheliye usulüne uygun biçimde tebliğ edilmesi zorunludur.

Erteleme süresinde şüpheli için en az 1 yıl denetimli serbestlik tedbiri uygulanır. Bu süre, Cumhuriyet savcısının kararıyla veya denetimli serbestlik müdürlüğünün önerisi üzerine altışar aylık dönemlerle en fazla 2 yıl daha uzatılabilir. Ayrıca, ihtiyaç görülürse şüpheli tedavi altına alınabilir. Erteleme süresi içinde savcı, şüphelinin uyuşturucu kullanıp kullanmadığını denetlemek amacıyla yılda en az iki kez ilgili kuruma sevkine karar verir.

Şüpheli, savcının verdiği kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararına karşı itiraz hakkına sahiptir. Bu itiraz, kararın kendisine bildirildiği tarihten itibaren 15 gün içinde, ilgili Cumhuriyet savcısının görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine yapılabilir (CMK m.173/1).

Denetimli Serbestlik Tedbirinin İhlali

Denetimli serbestlik tedbirine uymayan şüpheli hakkında erteleme kararı kaldırılarak kamu davası açılır. İhlal sayılan haller şunlardır:

  • Kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavi gereklerine uymamakta ısrar etmesi. Burada “ısrar”, yükümlülüklerin en az iki kez ihlal edilmesi anlamına gelir. Yargıtay 10. Ceza Dairesi’nin 2016/1761 K. sayılı kararında belirtildiği üzere, bu durumun kabulü için sanığa tebligat yapılması, uymaması halinde doğacak sonuçların ikinci tebligatta açıkça bildirilmesi ve buna rağmen gereğini yerine getirmemesi gerekir.
  • Tekrar kullanmak amacıyla uyuşturucu madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak.
  • Uyuşturucu madde kullanmak.

Erteleme süresi içinde bu tür ihlaller, ayrı bir soruşturma veya kovuşturma konusu yapılmaz; doğrudan mevcut dosya kapsamında değerlendirilir. Örneğin, hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulanan bir kişinin bu süreçte yeniden uyuşturucu kullanması halinde, hem ilk eylem hem de sonradan işlenen fiil için tek bir kamu davası açılır ve birlikte yargılama yapılır.


Soruşturmada Denetimli Serbestlik İhlali ve Kamu Davası Açılması

Uyuşturucu madde kullanma veya bulundurma suçlarında uygulanan denetimli serbestlik tedbiri belirli bir usule tabidir. Cumhuriyet savcısı, şüpheli hakkında verilen 5 yıl süreli kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararını ve buna bağlı yükümlülükleri şüpheliye tebliğ eder. Ardından soruşturma dosyası, takibin yapılabilmesi için Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğü’ne gönderilir.

Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğü, şüpheliye ayrıca bir tebligat çıkartarak kendisine bildirilen 10 gün içinde kuruma başvurmasını ister. Bu süre, denetim programına katılmak için zorunludur. Şüpheli, 10 gün içinde başvuruda bulunmazsa, müdürlük tarafından “denetime uyulmadığına” dair bir tutanak düzenlenir ve dosya yeniden savcılığa gönderilir. Cumhuriyet savcısı da bu ihlal nedeniyle şüpheli hakkında iddianame düzenleyerek kamu davası açar.

Eğer şüpheli süresi içinde başvuruda bulunur ve denetim programı başlatılırsa, program süresince iki kez ihlal gerçekleşmesi halinde denetimli serbestlik dosyası ihlal nedeniyle kapatılır ve yeniden savcılığa gönderilir. Bu durumda da kamu davası açılır.

Buna karşılık, şüpheli erteleme süresi boyunca yükümlülüklere riayet eder ve yasakları ihlal etmezse, süreç sonunda “kovuşturmaya yer olmadığı” kararı verilir.

Kamu Davası ve Yargılama Süreci

Denetimli serbestlik yükümlülüklerinin ihlal edilmesi halinde Cumhuriyet savcılığı iddianame düzenler ve dava açılır. Açılan kamu davasında mahkeme tarafından duruşma yapılır. Sanığın daha önce savunmasının alınmış olması koşuluyla, mahkeme sanığa şu içerikte bir davetiye gönderir:

  • Tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uymadığı iddiasıyla duruşmaya katılması,
  • Katılamayacaksa, beyanlarını duruşma gününe kadar yazılı olarak sunması gerektiği,
  • Mazeretsiz olarak duruşmaya gelmediği ve yazılı beyanda bulunmadığı takdirde, tedavi ve denetimli serbestlik yükümlülüklerine uymadığı varsayılarak hakkında cezaya hükmolunabileceği.

Sanığa yapılan bu uyarıya rağmen duruşmaya gelmemesi veya yazılı beyanda bulunmaması halinde, mahkeme sanığın yokluğunda hüküm kurabilir.


Kovuşturma Aşamasında Uyuşturucu Madde Kullanma ve Bulundurma Suçunda Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)

Kovuşturma aşaması, savcılık tarafından ceza davasının açılmasından sonra mahkemede yürütülen yargılama sürecidir. Uyuşturucu kullanma veya bulundurma suçlarında denetimli serbestlik tedbiri, soruşturma evresinde TCK m.191 uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararıyla uygulanır. Ancak bazı durumlarda, TCK m.188 (uyuşturucu imal ve ticareti) ya da TCK m.190 (uyuşturucu kullanılmasını kolaylaştırma) suçlarından açılan davaların yargılaması sırasında suç vasfı değişebilir ve fiil, TCK m.191’deki “uyuşturucu madde kullanma veya bulundurma” suçuna dönüşebilir. Bu hallerde mahkeme, TCK m.191/8 gereği sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararı vermek zorundadır.

HAGB Kararının Uygulanması

Kovuşturma aşamasında suçun münhasıran TCK m.191 kapsamına girdiği tespit edildiğinde, sanık hakkında bu maddeye özgü HAGB kararı verilir. Bu özel düzenleme, uyuşturucu madde kullanma suçlarının diğer suçlardan ayrılmasına neden olmaktadır.

  • TCK m.191 kapsamında verilen HAGB kararı, ancak sanığın denetim süresi içinde yeniden uyuşturucu kullanma veya bulundurma suçu işlemesi halinde açıklanır.
  • Denetim süresinde farklı bir suç işlenmesi durumunda HAGB kararı açıklanmaz. Örneğin; uyuşturucu kullanma suçundan dolayı HAGB verilen bir sanığın, denetim süresinde hırsızlık suçu işlemesi HAGB kararının açıklanmasına neden olmaz. Çünkü açıklanma şartı, yalnızca tekrar TCK m.191 kapsamındaki suçun işlenmesiyle gerçekleşir.

HAGB’nin Açıklanmasına Sebep Olan Haller

TCK m.191/4’e göre sanık hakkında verilen HAGB kararı, aşağıdaki durumlarda açıklanabilir:

a) Yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar edilmesi,
b) Yeniden kullanmak amacıyla uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alınması, kabul edilmesi veya bulundurulması,
c) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılması.

Bu üç ihlal hali dışında, denetim süresi içinde işlenen farklı suçlar nedeniyle HAGB kararı açıklanamaz.

Yargıtay Uygulaması

Yargıtay 10. Ceza Dairesi’nin 2022/10586 K. sayılı kararında da bu husus açıkça vurgulanmıştır. Sanık hakkında verilen HAGB kararının, denetim süresinde işlenen “trafik güvenliğini tehlikeye sokma” suçu nedeniyle açıklanması, TCK m.191’deki özel düzenleme göz ardı edilerek verilmiş bir karar olduğundan, bozma nedeni sayılmıştır.

Bu nedenle, kovuşturma aşamasında TCK m.191 uyarınca verilen HAGB kararlarının açıklanması yalnızca uyuşturucu kullanma veya bulundurma suçunun tekrar işlenmesiyle mümkündür; diğer suçlar buna gerekçe olamaz.


Uyuşturucu Kullanma & Bulundurma Suçunda Denetimli Serbestlik Yargıtay Kararları
Soruşturma Aşamasında Uyuşturucu Suçunda Erteleme Kararı ve Denetimli Serbestlik
Kovuşturma evresinde de verilebilen denetimli serbestlik kararının, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi bakımından tedaviye ivedilikle başlanabilmesi için soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısınca tesis edilmesi amaçlanmıştır. Bu suç nedeniyle başlatılan soruşturmada, Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesindeki koşullar aranmaksızın şüpheli hakkında beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine hükmolunur. Savcı, erteleme süreci boyunca denetimli serbestlik kapsamında yüklenen ödevlere uyulmaması ya da yasakların çiğnenmesi hâlinde doğacak sonuçları şüpheliye bildirir. Buna göre erteleme süresi beş yıl olup denetimli serbestliğin ve gerekirse tedavinin toplam süresi en çok iki yıl olabilir.
Kişi erteleme veya denetim sürecinde;
a) Kendisine yüklenen yükümlülüklere ya da uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar ederse,
b) Kullanmak amacıyla yeniden uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alır, kabul eder ya da bulundurursa,
c) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanırsa,
hakkında kamu davası açılır ve yargılamaya devam edilir.
Erteleme süresi içinde kullanmak amacıyla yeniden uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alma, kabul etme, bulundurma ya da kullanma eylemleri ihlal olarak değerlendirilir; ancak bu ihlaller bağımsız bir soruşturma veya kovuşturma konusu yapılmaz. İhlalin tekrarı hâlinde yeniden erteleme kararı verilemeyecek, kişi hakkında doğrudan soruşturma ve kovuşturma yürütülecektir. Başka bir ifadeyle tedavi ve denetimli serbestlik hükümleri aynı kişi açısından sadece bir kez uygulanabilir.
Şüpheli erteleme sürecinde yükümlülüklere aykırı hareket etmez ve yasakları ihlal etmezse, hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilir. Ayrıca, yargılamada suç vasfının değişmesi ihtimalinde ortaya çıkabilecek tereddütleri gidermek amacıyla da düzenleme yapılmıştır. Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti yahut uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma suçlarından yürüyen kovuşturma sırasında eylemin 191 inci madde kapsamına girdiği anlaşılırsa, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilecektir. Böylece soruşturmada savcı tarafından verilen tedavi ve denetimli serbestlik kararlarının, kovuşturmada vasıf değiştiğinde mahkemece de verilebilmesi sağlanmıştır. Bu itibarla TCK’nın 191. maddesi kapsamındaki suçlarda, CMK’nın 171. maddesindeki şartlara bakılmaksızın kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilir. Bunun yanında, CMK’nın 171/2. maddesinden farklı olarak, bu suç bakımından erteleme kararı verilip verilmeyeceği hususunda savcının takdir yetkisi yoktur.
Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararında aranan tüm objektif ve sübjektif koşullar, “kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alma, kabul etme veya bulundurma yahut uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanma” suçu açısından uygulanmayacaktır. Kanun koyucu, dava açılmadan önce erteleme kararı verilmesini ve bu beş yıllık süreçte faile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasını öngörerek kişiye ikinci bir fırsat tanımıştır.
TCK’nın 191. maddesinin 4. fıkrasına göre; erteleme döneminde yükümlülüklere veya tedavi gereklerine uymamakta ısrar edilmesi yahut kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alınması, kabul edilmesi, bulundurulması veya kullanılması hâlinde erteleme kararı kaldırılır ve erteleme kararına konu suçtan dolayı kamu davası açılır. 191. maddenin 7. fıkrası gereğince ise kişi erteleme sürecinde dördüncü fıkrada sayılan yükümlülüklere aykırı davranmamış, yasakları ihlal etmemişse kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir. Aynı maddenin 5. fıkrası uyarınca erteleme döneminde yeniden işlenen 191. madde kapsamındaki suç bakımından kovuşturma şartı aranmaz.

Kovuşturma Aşamasında Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması
TCK’nın 191. maddesinin 8. fıkrası uyarınca, 28.06.2014 tarihi itibarıyla uyuşturucu madde ticareti suçundan görülen yargılama sırasında eylemin tamamen TCK’nın 191. maddesinde düzenlenen “kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak” suçu kapsamında kaldığının anlaşılması hâlinde, CMK’nın 231. maddesindeki genel koşullar aranmaksızın hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi zorunludur. Bu düzenlemenin amacı, soruşturmada suç “uyuşturucu madde ticareti yapma” olarak değerlendirildiğinden TCK’nın 191/2. maddesi uyarınca erteleme kararı verilmeksizin dava açılan sanık yönünden, soruşturma aşamasında uygulanamayan kamu davasının açılmasının ertelenmesi, denetimli serbestlik ve gerekirse tedavi tedbirlerinin, kovuşturma aşamasında mahkemece HAGB yoluyla uygulanmasını sağlamaktır. Bu nedenle, CMK’nın 231. maddesindeki genel hükümler değil, TCK’nın 191. maddesindeki özel kurallar uygulanır ve HAGB’nin denetim süresinde TCK’nın 191/4. maddesindeki esaslar geçerlidir. Buna göre hüküm; ancak sanığın yükümlülüklere uygun davranmamakta ısrar etmesi, tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması hâllerinde açıklanabilir. Somut olayda sanığın denetim süresinde işlediği ileri sürülen suç “trafik güvenliğini tehlikeye sokma” olduğundan, özel düzenlemenin emredici hükmü gereği, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma dışında başka bir suçtan verilen mahkûmiyet sebebiyle hükmün açıklanması mümkün değildir (Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2017/7556 E. , 2017/7191 K.).

Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi Kararının Tebliği Zorunluluğu
28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun değişikliğiyle TCK’nın 191. maddesinde, kamu davasının açılmasının ertelenmesi ve buna bağlı tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirine dair kararlar için özel bir kanun yolu öngörülmemişse de; 191/2. maddesinin ikinci cümlesindeki “Cumhuriyet savcısı, bu durumda şüpheliyi, erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmadığı veya yasakları ihlal ettiği takdirde kendisi bakımından ortaya çıkabilecek sonuçlar konusunda uyarır.” hükmü gereğince, hem “kamu davasının açılmasının ertelenmesi” hem de buna bağlı “tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri” kararlarının şüpheliye tebliği zorunludur. Karar kesinleşmeden denetimli serbestlik infazına başlanamaz. Somut olayda; Erciş Cumhuriyet Başsavcılığının erteleme ve denetimli serbestlik kararının şüpheliye tebliğ edildiği, ancak kesinleşmesi beklenmeden Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne infaz için gönderildiği, müdürlükçe düzenlenen ihtarlı çağrının tebliğiyle tedbire başlanılmasının hukukî sonuç doğurmayacağı anlaşılmış olduğundan, kovuşturma şartının gerçekleşmesini beklemek üzere davanın durmasına ve karar kesinleşince infaza devam edilmek üzere dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesi gerekirken, yargılamaya devam edilerek mahkûmiyet kurulması bozma nedenidir (10. Ceza Dairesi 2021/7673 E. , 2022/8524 K.).

İki Kez Uyuşturucu Madde Bulundurma veya Kullanma Hâlinde Denetimli Serbestlik Uygulaması
5237 sayılı TCK’nın 191/4-b ve 191/4-c bentlerinde aranan koşulların oluşup oluşmadığının, dolayısıyla 191/5. fıkradaki “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü kapsamında ihlal niteliğinde eylem bulunup bulunmadığının tespiti için, sanığın 13/08/2014 tarihli suç tarihinden sonra ancak erteleme kararının kesinleştiği 17/10/2015 tarihinden başlayarak beş yıllık süre içinde işlediği “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçlarına ilişkin herhangi bir erteleme kararı yahut TCK’nın 191/6. maddesine göre doğrudan açılmış davaların varlığının araştırılması gerekir.
aa) Varsa; ilgili dosyalar Cumhuriyet başsavcılıkları ve/veya mahkemelerden getirtilip mevcut dosyaya alınmalı, derdest ise temyize konu dosya ile birleştirilmeli; hükme bağlanıp kesinleşmiş ise gerekirse olağanüstü kanun yollarına başvurulmalı; tüm deliller birlikte değerlendirilerek ihlal niteliği, tek suç–ayrı suç–zincirleme suç ayrımı yapılarak sanığın hukuki durumu belirlenmelidir.
bb) Yoksa; kovuşturma şartı olan ısrar koşulu gerçekleşmediğinden, CMK’nın 223/8-2. cümlesi uyarınca kovuşturmanın durmasına ve erteleme ile birlikte verilen tedbirin infazının sürdürülmesi için dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmelidir. Ancak inceleme tarihi itibarıyla erteleme kararının kesinleştiği 17/10/2014 tarihinden itibaren 191/2’de öngörülen beş yıllık sürenin dolduğu anlaşılıyorsa, CMK’nın 223/8-1. cümlesindeki “Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hâllerinde, davanın düşmesine karar verilir.” hükmü uyarınca, erteleme süresi dolduğundan kovuşturma şartı gerçekleşmediği kabul edilerek düşme kararı verilmelidir (Yargıtay 10. CD – Esas : 2020/11294, Karar : 2022/11703).

Denetimli Serbestlik ve HAGB/Kamu Davası Açılmasının Ertelenmesi Kararı
a- Sanık hakkında aynı nitelikteki bir suç nedeniyle 6545 sayılı Kanun’la değişik TCK’nın 191. maddesinin 2. fıkrası uyarınca daha önce verilmiş bir “kamu davasının açılmasının ertelenmesi” veya 5560 sayılı Kanun’la değişik 191. madde gereğince verilmiş tedavi ve denetimli serbestlik kararı bulunuyor ve yargı konusu suç bu ertelemenin ihlali niteliği taşıyorsa, 191/5 gereğince bu suç soruşturma ve kovuşturma nedeni yapılamayacağından düşme kararı verilip ilgili Cumhuriyet savcılığına ihbarda bulunulmalıdır.
b- Sanık hakkında daha önce 191/2 uyarınca “kamu davasının açılmasının ertelenmesi” veya 191/8 gereğince “HAGB” kararı yoksa, 191/8 uyarınca HAGB kararı verilmelidir.
c- Sanık hakkında daha önce 191/2 kapsamında erteleme ya da 191/8 uyarınca HAGB kararı verilip bu kararların ihlali nedeniyle açılan davalardan mahkûmiyet hükmü kesinleşmiş ise, söz konusu suç artık doğrudan soruşturulup kovuşturulması gereken bir suçtur; bu durumda yargılamaya devam edilerek TCK’nın 191. maddesi çerçevesinde hüküm kurulması gerekir. Aksi uygulamalar bozma sebebidir (Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2019/9075 E. , 2022/7510 K.).

Uyuşturucu Madde Kullanma Suçunda Denetimli Serbestlik İhlali
Kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin 29.07.2015 tarihli kararın, şüphelinin mernis adresine 28.08.2015’te tebliğ edilmesine rağmen Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce 03.08.2015 tarihli başvuru ihtarı çıkarılmış ve bu yazı da 28.08.2015’te tebliğ edilmiştir. Erteleme kararına karşı itiraz hakkı beklenmeksizin, dolayısıyla karar kesinleşmeden tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına geçilemez. Ayrıca TCK’nın 191/4. maddesi uyarınca, erteleme döneminde yükümlülüklere veya tedavi gereklerine uymamakta “ısrar” şartı gerçekleştiğinde kamu davası açılabilir. Dosyada şüphelinin tedavi ve denetimli serbestlik gereklerine uymamakta ısrar ettiğini gösteren belge bulunmadığı anlaşılmıştır (Yargıtay 9. Ceza Dairesi – Karar: 2016/4447).
Sanık hakkında verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında, sanığın mahkemeye bildirdiği ve gerekçeli kararın da tebliğ edildiği adres yerine eski adresine çağrı tebliğ edildiği, bu usulsüz tebligata dayanılarak infaz dosyasının kapatıldığı görülmüştür. Bu durumda ihlalden söz edilemeyeceğinden dosyanın yetkili denetimli serbestlik şube müdürlüğüne gönderilmesi gerekirken, tedbire aykırılık gerekçesiyle mahkûmiyet kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 20. Ceza Dairesi – Karar No:2017/544).
“Tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” dair 26/02/2013 tarihli kararın sanığın askerlik adresine 12/03/2013 tarihinde tebliğ edildiği gözetildiğinde; 30/04/2013 tarihli çağrı yazısının merniste kayıtlı yerleşim yeri adresine 13/05/2013’te tebliğ edildiği anında sanığın terhis olup olmadığı araştırılmadan hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 20. Ceza Dairesi – Karar No:2017/203).

Kamu Davası Açılmasının Ertelenmesi Hâlinde Denetimli Serbestlik İhlali Şartları
TCK’nın 191/4-a bendinde “Kişinin, erteleme süresi zarfında; kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi … hâlinde, hakkında kamu davası açılır.” hükmü yer alır.
CMK’nın 223. maddesinin 8. fıkrası ise “Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hâllerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir.” düzenlemesini içerir.
Somut olayda sanık, erteleme kararı uyarınca tedavi ve denetimli serbestlik infazına başlamak için gönderilen meşruhatlı davetiyeye rağmen 10 gün içinde başvurmayınca kamu davası açılmıştır. Ne var ki “ısrar”ın kabulü için sanığa, “önceki tebligat gereğince başvurmadığı, bu tebligat üzerine belirlenen sürede de başvurmazsa yükümlülüklere ve tedavi gereklerine uymamakta ısrar etmiş sayılacağı” hususunu içeren ikinci bir tebligat yapılması ve buna rağmen başvurmaması gerekir. Oysa olayda kovuşturma şartı olan “ısrar koşulu” gerçekleştirilmeksizin kamu davası açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu sebeple, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan TCK’nın 191/1 uyarınca açılan davada, kovuşturma şartı olan “ısrar” gerçekleşmediği için Mahkemece CMK’nın 223/8-2. cümlesi gereği bu şartın gerçekleşmesini beklemek üzere “davanın durmasına” ve denetimli serbestlik infazının sürdürülmesi için dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmeliydi. Buna karşın, 18.06.2014 tarihli suçun önceden verilmiş herhangi bir tedavi ve denetimli serbestlik kararının infazı sırasında işlenmemesine rağmen, sanığın bu fiili adli sicildeki başka bir uyuşturucu suçu nedeniyle CMK’nın 231. maddesine göre yükümlülük yüklenmeden verilmiş bir HAGB kararının beş yıllık denetim süresinde işlendiği gerekçesiyle “davanın reddine” karar verilmesi yasaya aykırıdır. Bu nedenle sanık lehine ve davanın esasını çözer nitelikteki bu karardan ötürü yeniden yargılama yapılmaksızın ve aleyhe sonuç doğurmaksızın, hukuka aykırılığa işaretle kanun yararına bozma talebi kabul edilmiştir (Yargıtay 10. Ceza Dairesi – Karar: 2017/4702).

Denetimli Serbestlik İhlalinin Olmaması ve Durma Kararı
TCK’nın 191/2, 191/3 ve 191/4-a hükümleri ile CMK’nın 223/1 ve 223/8 düzenlemeleri birlikte değerlendirildiğinde; tebligatların usulsüzlüğü gerekçesiyle düşme kararı verilemez. Zira düşme hâlinde bu suçtan yeniden kovuşturma yapılamaz. Kamu davasının açılması bir şarta (yükümlülüklere veya tedavi gereklerine uymamakta ısrar etme) bağlandığından, mahkeme kovuşturma şartının oluşmadığı kanaatindeyse CMK’nın 223/8-2. cümlesi uyarınca “durma” kararı vererek, denetimli serbestlik tedbirinin infazının sürdürülmesi için dosyayı Cumhuriyet Başsavcılığına göndermelidir. Buna rağmen “kamu davasının düşmesine” karar verilmesi ve sonrasında sanki durma kararı verilmiş gibi denetimli serbestlik tedbirinin sürdürülmesine hükmedilmesi kanuna aykırıdır. Bu nedenle kovuşturma şartı oluşmadığından durma kararı verilmesi gerekirken düşme kararı verilmesi hukuka aykırı bulunarak, sanık lehine ve davanın esasını çözer nitelikteki bu karardan dolayı yeniden yargılama yapılmamak ve aleyhe sonuç doğurmamak üzere kanun yararına bozma istemi kabul edilmiştir (Yargıtay 10CD-Esas : 2020/20922, Karar : 2022/9671).

Uyuşturucu Madde Denetimli Serbestlik ve Erteleme Kararının Kaldırılması
Şüpheli erteleme döneminde yükümlülükleri ihlal etmez ve yasaklara aykırı davranmazsa kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir. Ayrıca, suç vasfının yargılama aşamasında değişmesi ihtimalinde ortaya çıkabilecek tereddütleri gidermek için yapılan değişiklikle; uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma suçlarından yürüyen kovuşturma sırasında eylemin 191. madde kapsamına girdiği anlaşılırsa sanık hakkında HAGB kararı verilecektir. Böylelikle soruşturmada savcı tarafından verilen tedavi ve denetimli serbestlik kararlarının, kovuşturmada vasıf değiştiğinde mahkemece verilmesi mümkün hale getirilmiştir. Bu hâliyle TCK’nın 191. maddesi kapsamındaki suçlarda CMK’nın 171. maddesinde yer alan şartlara bakılmaksızın kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilir; CMK’nın 171/2. maddesinden farklı olarak savcının erteleme konusunda takdir yetkisi yoktur. Erteleme kararı için gereken tüm objektif ve sübjektif koşullar, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alma, kabul etme, bulundurma ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanma suçları bakımından dikkate alınmaz. Bu tercihle failin dava açılmadan önce erteleme kapsamına alınması ve erteleme süresince denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulması suretiyle kendisine yeni bir şans verilmesi hedeflenmiştir.
TCK’nın 191/4 hükmüne göre; erteleme sürecinde yükümlülüklere veya tedaviye uymamakta ısrar edilmesi yahut kullanmak için yeniden uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alma, kabul etme, bulundurma veya kullanma hâllerinde erteleme kaldırılır ve erteleme konulu suçtan ötürü kamu davası açılır. 191/7’ye göre kişi erteleme boyunca 4. fıkradaki yükümlülüklere aykırı davranmaz, yasakları ihlal etmezse kovuşturmaya yer olmadığına karar verilir. Aynı maddenin 5. fıkrası gereğince erteleme döneminde yeniden işlenen 191. madde kapsamındaki suç bakımından ayrıca soruşturma ve kovuşturma yapılmaz. Zira 4. fıkra uyarınca bu fiil yeni bir suç değil, ertelemenin kaldırılmasına ve erteleme konulu suçtan dava açılmasına yol açan bir ihlal sebebi kabul edilmiştir. Dolayısıyla, failin erteleme sürecinde yeniden işlediği 191. madde kapsamındaki eylemler açısından kovuşturma şartının bulunmadığını söylemek isabetlidir (Ceza Genel Kurulu 2020/269 E. , 2022/532 K.).


Avukat Gökhan Yağmur Kimdir?

Av. Gökhan Yağmur, İstanbul merkezli olarak faaliyet gösteren, ceza hukuku, aile hukuku, ticaret hukuku ve fikri mülkiyet hukuku alanlarında uzmanlaşmış bir avukattır. Uzun yıllara dayanan mesleki deneyimiyle birlikte yalnızca dava ve uyuşmazlıkların çözümünde değil, aynı zamanda önleyici hukuk danışmanlığı, sözleşme yönetimi ve şirketlere stratejik hukuki destek sunmaktadır.

Ceza yargılamaları, boşanma ve velayet davaları, ticari uyuşmazlıklar ve marka–patent süreçlerinde müvekkillerine etkin savunma ve çözüm odaklı yaklaşımıyla hizmet vermektedir. Ayrıca TÜRKPATENT, USPTO ve EUIPO nezdinde marka tescili ve fikri mülkiyet koruması konularında hem yerli hem de yabancı müvekkillere danışmanlık sağlamaktadır. – Turkey Brand Law

Kurucusu olduğu Hukuk Plus, HukukBankasi.net ve diğer dijital projeleriyle hukuk öğrencileri, stajyer avukatlar ve meslektaşlara yönelik özgün bir ekosistem geliştirmiştir. Bu sayede hukuk bilgisinin paylaşımı, güncel içtihatların takibi ve mesleki dayanışmanın güçlenmesine katkı sunmaktadır.

Av. Gökhan Yağmur, girişimci vizyonu ile yalnızca klasik avukatlık hizmeti sunmakla kalmayıp; marka yönetimi, e-ticaret hukuku, uluslararası şirket danışmanlığı ve dijital hukuk çözümleri alanlarında da fark yaratan çalışmalara imza atmaktadır.

Daha fazla bilgi için:
📌 www.gokhanyagmur.com
📌 www.gokhanyagmur.com.tr
📞 0542 157 06 34

Commutes and Destinations Map

Yolculuk Süresini Hesaplayın

Yakındaki yerler için seyahat süresini ve yol tariflerini görün


Av. Gökhan Yağmur

Avukat Gökhan Yağmur, bireylerin ve şirketlerin hukuki sorunlarına çözüm üretmek amacıyla faaliyet gösteren, dinamik ve deneyimli bir hukukçudur. İstanbul Barosu’na kayıtlı olan Av. Gökhan Yağmur, özellikle ceza hukuku, aile hukuku, iş hukuku, icra ve iflas hukuku, ticaret hukuku ve gayrimenkul hukuku alanlarında geniş bir dava pratiğine sahiptir. Mesleki kariyerine başladığı günden bu yana müvekkillerinin hak ve menfaatlerini titizlikle korumayı ilke edinen Gökhan Yağmur, her dosyaya özel stratejik bir bakış açısıyla yaklaşır. Gerek dava takibi gerekse danışmanlık hizmetlerinde şeffaflık, ulaşılabilirlik ve çözüm odaklılık esas alınır. Küçükçekmece’de bulunan hukuk bürosunda hem yerli hem de yabancı müvekkillere hizmet sunan Av. Gökhan Yağmur, hukuki sürecin her aşamasında müvekkillerine etkin destek sağlar. Güncel mevzuatı ve Yargıtay içtihatlarını yakından takip ederek her zaman en doğru, en etkili hukuki yaklaşımı benimsemeyi amaçlar. Av. Gökhan Yağmur, sadece bir dava avukatı değil; aynı zamanda müvekkilleriyle uzun soluklu güven ilişkileri kuran bir hukuk danışmanıdır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu