Hukuk Ders Notları1. Sınıf Hukuk Ders NotlarıAnayasa HukukuHMGS Ders NotlarıHukuk Mesleklerine Giriş Sınavı (HMGS)

İKİNCİ (2) BÖLÜM – TÜRK ANAYASAL GELİŞİMİ – ANAYASA HUKUKU DERS NOTLARI

Bu derste, Türk anayasal düzeninin tarihsel gelişim sürecini inceleyeceğiz. Türkiye’de anayasal gelişim, Osmanlı Devleti’nin son döneminde başlayan modernleşme hareketlerinin bir sonucudur ve egemenliğin kaynağı ile devlet biçiminin dönüşümünü yansıtır.

Anayasal gelişim, yalnızca metinlerin değişimi değil; devletin temel felsefesinin, hak ve özgürlük anlayışının, kuvvetler dengesinin evrimidir. Türk anayasal tarihi, mutlak monarşiden meşruti monarşiye, oradan da egemenliğin millete ait olduğu demokratik hukuk devletine geçişin hikâyesidir.

Bu süreçte beş temel anayasa yürürlüğe girmiştir:

  1. 1876 Kanun-i Esasi: Osmanlı Devleti’nin ilk yazılı anayasasıdır. Padişahın yetkilerini sınırlandırsa da meşruti monarşi niteliğini korumuştur.
  2. 1921 Anayasası: Ulusal egemenliği esas alan, kısa fakat devrim niteliğinde bir metindir. Devletin temelini “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” ilkesi üzerine kurmuştur.
  3. 1924 Anayasası: Cumhuriyet’in kurucu anayasasıdır. Üniter yapıyı, kuvvetler birliği sistemini ve laikliği düzenlemiştir.
  4. 1961 Anayasası: Demokratik, sosyal hukuk devleti kavramlarını anayasaya yerleştirmiş, kuvvetler ayrılığını güçlendirmiştir.
  5. 1982 Anayasası: 12 Eylül 1980 askeri müdahalesi sonrasında kabul edilmiştir. Devlet otoritesini güçlendirirken 2001 ve 2017 değişiklikleriyle insan hakları temelli bir yapıya evrilmiştir.

Bu bölümde;

  • Osmanlı’dan Cumhuriyet’e anayasal düşüncenin evrimi,
  • Anayasaların hazırlanma süreçleri, temel özellikleri ve farklılıkları,
  • 1982 Anayasası’nın önceki metinlerle karşılaştırılması,
  • Anayasa değişiklikleri (2001, 2004, 2010, 2017 reformları)
    konuları tarihsel–karşılaştırmalı biçimde ele alınacaktır.

Ders notları, 1982 Anayasası, mevzuat.gov.tr, resmigazete.gov.tr, Anayasa Mahkemesi kararları ve anayasa tarihi literatürü esas alınarak hazırlanmıştır. Amaç, hukuk fakültesi öğrencileri ve Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı (HMGS) adaylarına, sistematik ve kronolojik bir anayasal gelişim rehberi sunmaktır.

TÜRK ANAYASAL GELİŞİMİ

TÜRK ANAYASAL GELİŞİMİ

Türk anayasa hukukunun tarihsel gelişimi, Osmanlı İmparatorluğu’nun mutlak monarşisinden başlayarak, Cumhuriyet’in demokratik hukuk devleti yapısına uzanan bir dönüşüm sürecidir. Bu süreç, yalnızca hukuki belgelerin değil, siyasal kültürün, toplumsal taleplerin ve egemenlik anlayışının da evrimini yansıtır.


Osmanlı Dönemi Belgeleri

Osmanlı’da anayasal gelişmelerin temeli, padişahın yetkilerinin sınırlanmaya başlamasıyla atılmıştır. 19. yüzyıldan itibaren, özellikle Avrupa’daki liberal ve anayasal hareketlerin etkisiyle Osmanlı yönetimi mutlakıyetçi yapıdan uzaklaşmaya başlamış, çeşitli reform belgeleri hazırlanmıştır.


1808 Sened-i İttifak

1808 tarihli Sened-i İttifak, Osmanlı tarihinde padişahın otoritesinin ilk kez sınırlanmasına yönelik bir girişimdir. II. Mahmut ile taşra ayanları arasında imzalanan bu belge, bir anlamda merkez ile yerel güçler arasındaki yetki paylaşımını düzenlemiştir.

Sened-i İttifak, her ne kadar modern anlamda bir anayasa olmasa da, anayasal düşüncenin başlangıcı olarak kabul edilir. Zira padişah, ayanların bazı haklarını tanımış ve keyfî uygulamaları sınırlamıştır. Bu belge, devlet otoritesinin meşruiyetini ilk kez yazılı bir metinle güvenceye almaya yönelik bir adım niteliğindedir.

Uygulama Notu:

Sened-i İttifak, günümüz anayasal düzeni açısından bir “siyasi sözleşme” örneği olarak değerlendirilir. Her ne kadar uygulanma gücü sınırlı kalmış olsa da, sonraki reform hareketlerinin zeminini oluşturmuştur.


1839 Tanzimat Fermanı

Tanzimat Fermanı (Gülhane Hatt-ı Hümâyunu), Osmanlı tarihinde hukuk devleti anlayışının nüvelerini taşıyan ilk belgedir. 1839’da ilan edilen bu ferman, padişahın mutlak yetkilerini fiilen sınırlamış, can, mal ve namus güvenliğini devletin temel yükümlülüğü hâline getirmiştir.

Ferman, devlet yönetiminde hukukun üstünlüğü fikrini tanıtmış; vergilendirme, askerlik ve yargı konularında temel ilkeler belirlemiştir. Bu yönüyle Tanzimat Fermanı, yönetimde keyfiliğin yerine kuralın geçeceğini vurgulayan bir dönüm noktasıdır.

Örnek Olay:

Fermanın ilanından sonra, Osmanlı idaresi yargı kararlarının yazılı gerekçeye dayanması, rüşvetin cezalandırılması gibi düzenlemeleri uygulamaya koymuştur. Bu durum, yönetimde hesap verebilirlik düşüncesinin ilk yansımasıdır.


1856 Islahat Fermanı

Islahat Fermanı, Tanzimat Fermanı’nın tamamlayıcısı niteliğindedir. Bu belge, özellikle gayrimüslim tebaanın haklarının güvence altına alınmasını amaçlamıştır. Dini eşitlik ilkesini getirerek, farklı inanç grupları arasında hukuki statü farkını azaltmıştır.

Ferman, ayrıca eğitim ve memuriyet gibi alanlarda eşitlik öngörmüş, Avrupa devletlerinin baskısı sonucu ilan edilmiştir. Bu yönüyle hem iç dinamiklerin hem de dış politik faktörlerin etkisiyle şekillenmiş bir reform belgesidir.

Uygulama Notu:

Islahat Fermanı, Osmanlı’nın Batı tipi vatandaşlık anlayışına geçişinin başlangıcıdır. Bu belge, hukuki eşitlik fikrini ilk kez geniş toplumsal zemine taşımış ve anayasal vatandaşlık düşüncesinin temelini hazırlamıştır.


1876 Kanun-i Esasi

Kanun-i Esasi, Osmanlı Devleti’nin ilk yazılı anayasasıdır. II. Abdülhamit döneminde, dönemin fikir akımları ve Genç Osmanlıların baskısıyla ilan edilmiştir. Bu anayasa ile padişahın yetkileri kısmen sınırlandırılmış, Meclis-i Mebusan ve Meclis-i Ayan olmak üzere iki meclisli bir parlamento sistemi getirilmiştir.

Anayasa, devletin yönetim biçimini “meşruti monarşi” olarak tanımlamıştır. Her ne kadar padişahın fesih yetkisi gibi geniş yetkileri korunmuş olsa da, Kanun-i Esasi, anayasal monarşiye geçişin resmî ilanıdır.
1878’de meclisin kapatılmasıyla anayasacılık hareketi kesintiye uğramış; ancak 1908 II. Meşrutiyet ile yeniden işlerlik kazanmıştır.

Örnek Olay:

1909 değişiklikleriyle padişahın yetkileri önemli ölçüde azaltılmış, “bakanların sorumluluğu” ilkesi getirilmiştir. Bu gelişme, yürütme organının siyasal sorumluluğunun kabul edilmesi açısından Türk anayasa tarihinin dönüm noktasıdır.


Cumhuriyet Dönemi Anayasaları

1921 Anayasası (Teşkilat-ı Esasiye Kanunu)

1921 Anayasası, Türk Kurtuluş Savaşı’nın olağanüstü koşullarında hazırlanmış, kurucu iktidarın eseri niteliğinde bir metindir. Bu anayasa, egemenliği kayıtsız şartsız millete veren ilk anayasa olma özelliğini taşır.

Devletin yönetim biçimi doğrudan belirtilmemiş olsa da, Meclis Hükümeti sistemi benimsenmiştir. Yasama, yürütme ve yargı yetkileri TBMM’de toplanmış; böylece “kuvvetler birliği” ilkesi uygulanmıştır.

Uygulama Notu:

1921 Anayasası, kısa ve öz bir metindir (23 madde). Ancak içerdiği “halk egemenliği” ilkesi, sonraki tüm anayasal gelişmelerin temelini oluşturmuştur.


1924 Anayasası

1924 Anayasası, Cumhuriyet’in ilanından sonra kabul edilmiştir ve Cumhuriyet rejimini kurumsallaştıran temel metindir. Bu anayasa, 1921’deki Meclis Hükümeti sisteminden farklı olarak kuvvetler ayrılığı ilkesini kısmen benimsemiştir.

Yasama TBMM’ye, yürütme Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kuruluna, yargı bağımsız mahkemelere verilmiştir. Bu dönemde laiklik ilkesi de 1937 değişikliğiyle anayasal güvence altına alınmıştır.

Örnek Olay:

1937’de yapılan değişiklikle, Atatürk ilke ve inkılapları anayasanın başlangıcına dahil edilmiş, Türkiye Cumhuriyeti’nin laik ve milliyetçi karakteri anayasal statüye kavuşturulmuştur.


1961 Anayasası

1961 Anayasası, 27 Mayıs 1960 askerî müdahalesi sonrasında oluşturulan Kurucu Meclis tarafından hazırlanmıştır. Bu anayasa, Türk anayasa tarihinde en özgürlükçü ve demokratik metin olarak nitelendirilir.

İlk kez Anayasa Mahkemesi kurulmuş, yargı denetimi güçlendirilmiş, sosyal devlet ilkesi kabul edilmiştir. Ayrıca, çift meclisli yasama sistemi (Millet Meclisi ve Cumhuriyet Senatosu) öngörülmüştür.

Uygulama Notu:

1961 Anayasası, kişi hak ve özgürlüklerini en geniş biçimde tanıyan ve siyasal iktidarın yetkilerini sınırlayan yapısıyla demokratik hukuk devleti anlayışını güçlendirmiştir.


1982 Anayasası

1982 Anayasası, 12 Eylül 1980 askerî müdahalesi sonrası oluşturulan Danışma Meclisi tarafından hazırlanmıştır. Bu anayasa, devlet otoritesini güçlendirmeyi, kamu düzenini sağlamayı ve 1961 Anayasası’nın yol açtığı “aşırı özgürlükçülüğü” sınırlamayı amaçlamıştır.

Anayasa, yürütme organını güçlendirmiş; Cumhurbaşkanına olağanüstü yetkiler tanımıştır. Bununla birlikte, temel hak ve özgürlükler korunmuş ancak sınırlama sebepleri geniş tutulmuştur.
Sonraki yıllarda yapılan 2001, 2004, 2010 ve 2017 değişiklikleriyle daha demokratik bir denge kurulmuştur.

Örnek Olay:

2010 değişikliğiyle bireysel başvuru hakkı tanınmış, 2017 değişikliğiyle ise parlamenter sistemden Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçilmiştir. Bu dönüşüm, Türkiye’nin anayasal tarihindeki en kapsamlı sistem değişikliğidir.


Anayasal Gelişim Sürecinde Ortaya Çıkan Temel İlkeler

Türk anayasal gelişimi sürecinde üç temel ilke ön plana çıkmıştır:

  1. Egemenlik ilkesi: Egemenlik kayıtsız şartsız millete aittir.
  2. Kuvvetler ayrılığı: Yasama, yürütme ve yargının birbirini denetlemesi esastır.
  3. Hukuk devleti: Devletin her türlü eylem ve işlemi hukuka bağlıdır.

Bu ilkeler, 1876’dan itibaren gelişen anayasacılık hareketinin günümüzdeki anayasal düzenin temelini oluşturur.

Uygulama Notu:

2017 Anayasa değişikliği ile yürütmenin yeniden yapılandırılması, kuvvetler ayrılığını yeni bir biçimde tanımlamış; Türkiye’nin anayasal sistemini “başkanlık tipi hükümet modeline” dönüştürmüştür.

Avukat Gökhan Yağmur Kimdir?

Av. Gökhan Yağmur, İstanbul merkezli olarak faaliyet gösteren, ceza hukuku, aile hukuku, ticaret hukuku ve fikri mülkiyet hukuku alanlarında uzmanlaşmış bir avukattır. Uzun yıllara dayanan mesleki deneyimiyle birlikte yalnızca dava ve uyuşmazlıkların çözümünde değil, aynı zamanda önleyici hukuk danışmanlığı, sözleşme yönetimi ve şirketlere stratejik hukuki destek sunmaktadır.

Ceza yargılamaları, boşanma ve velayet davaları, ticari uyuşmazlıklar ve marka–patent süreçlerinde müvekkillerine etkin savunma ve çözüm odaklı yaklaşımıyla hizmet vermektedir. Ayrıca TÜRKPATENT, USPTO ve EUIPO nezdinde marka tescili ve fikri mülkiyet koruması konularında hem yerli hem de yabancı müvekkillere danışmanlık sağlamaktadır. – Turkey Brand Law

Kurucusu olduğu Hukuk Plus, HukukBankasi.net ve diğer dijital projeleriyle hukuk öğrencileri, stajyer avukatlar ve meslektaşlara yönelik özgün bir ekosistem geliştirmiştir. Bu sayede hukuk bilgisinin paylaşımı, güncel içtihatların takibi ve mesleki dayanışmanın güçlenmesine katkı sunmaktadır.

Av. Gökhan Yağmur, girişimci vizyonu ile yalnızca klasik avukatlık hizmeti sunmakla kalmayıp; marka yönetimi, e-ticaret hukuku, uluslararası şirket danışmanlığı ve dijital hukuk çözümleri alanlarında da fark yaratan çalışmalara imza atmaktadır.

Daha fazla bilgi için:
📌 www.gokhanyagmur.com
📌 www.gokhanyagmur.com.tr
📞 0542 157 06 34

Commutes and Destinations Map

Yolculuk Süresini Hesaplayın

Yakındaki yerler için seyahat süresini ve yol tariflerini görün


İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu