Bilgi BankasıMedeni Hukuku

Hak Ehliyeti ve Fiil Ehliyeti Nedir? Aralarındaki Farklar

Hak ehliyeti ve fiil ehliyeti nedir, aralarındaki farklar nelerdir? TMK’ya göre hak ehliyeti ve fiil ehliyeti şartlarını, örneklerle ve sade bir dille açıklıyoruz.


Giriş

“Hak ehliyeti ve fiil ehliyeti nedir?”, “Bu iki kavram arasında nasıl bir fark vardır?” soruları, hem medenî hukuka giriş yapan öğrencinin hem de günlük hayatta sözleşme imzalayan, dava açan, işlem yapan herkesin karşısına çıkar.

Hak ehliyeti, “haklara ve borçlara sahip olabilme” yeteneğini; fiil ehliyeti ise “bizzat kendi fiilleriyle hak kazanma ve borç altına girme” yeteneğini ifade eder. Türk Medenî Kanunu, bu iki kavramı farklı maddelerde düzenleyerek, bir kimsenin “hangi haklara sahip olabileceğini” ve “bu hakları hangi şartlarla bizzat kullanabileceğini” sistematik şekilde ayırmıştır.

Bu yazıda; hak ehliyeti nedir, fiil ehliyeti nedir, hak ehliyeti ve fiil ehliyeti arasındaki farklar nelerdir sorularını TMK hükümleri çerçevesinde, örnekler ve pratik sonuçlarla birlikte ele alacağız.

Hak Ehliyeti ve Fiil Ehliyeti Nedir

Hukuki Çerçeve: TMK’da Hak Ehliyeti ve Fiil Ehliyeti

Hak ehliyeti nedir? (TMK m. 8)

Türk Medenî Kanunu’nun 8. maddesine göre:

“Her insanın hak ehliyeti vardır. Buna göre bütün insanlar, hukuk düzeninin sınırları içinde, haklara ve borçlara ehil olmada eşittirler.” 

Buradan hareketle hak ehliyeti nedir sorusuna şu şekilde cevap verilir:

  • Hak ehliyeti, bir kimsenin hukuk düzeni içinde hak ve borç sahibi olabilme yeteneğidir.
  • Hak ehliyeti, doğumla birlikte kendiliğinden kazanılır; bunun için herhangi bir işlem yapılmasına gerek yoktur.
  • Hak ehliyeti yönünden, bütün insanlar eşittir; yaş, cinsiyet, sağlık durumu, ekonomik durum gibi ölçütler hak ehliyetini ortadan kaldırmaz.

Dolayısıyla yeni doğmuş bir bebek de mirasçı olabilir, bağıştan yararlanabilir; yani hak ehliyetine sahiptir. Ancak bu bebek, bu hakları bizzat kullanamaz. İşte burada fiil ehliyeti nedir sorusu devreye girer.

Fiil ehliyeti nedir? (TMK m. 9–10)

Türk Medenî Kanunu m. 9:

“Fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir.” 

m. 10 ise fiil ehliyetinin genel şartını açıklar:

“Ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır.” 

Bu hükümlere göre fiil ehliyeti nedir sorusunun cevabı:

  • Fiil ehliyeti, bir kimsenin kendi irade beyanıyla hak kazanabilmesini ve borç altına girebilmesini sağlayan ehliyettir.
  • Fiil ehliyetine sahip kişi, imzaladığı sözleşmeyle borçlanabilir, yaptığı hukuki işlemlerle sonuç doğurabilir.
  • Fiil ehliyeti için erginlik, ayırt etme gücü ve kısıtlı olmama şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekir.

Kısaca özetlersek: Hak ehliyeti ve fiil ehliyeti arasındaki farklar şunlardır: hak ehliyeti “sahip olabilme”yi, fiil ehliyeti ise “bizzat işlem yapabilme”yi ifade eder.


Hak Ehliyeti Nedir? Özellikleri ve Sonuçları

Hak ehliyetinin kapsamı

Hak ehliyeti nedir sorusu, hukukta “kişiliğin en temel içeriği”dir. Kişi:

  • Mülkiyet hakkına sahip olabilir,
  • Mirasçı olabilir,
  • Alacaklı veya borçlu olabilir,
  • Kişilik haklarına (ad, şeref, özel hayat, beden bütünlüğü vb.) sahip olabilir.

Bu hakların her biri, kişiye hak ehliyeti sayesinde tanınır. Hak ehliyeti, insanın var olmasıyla birlikte hukuk düzeni tarafından kabul edilen bir “çerçeve yetenek”tir.

Hak ehliyetinin kazanılması ve kaybedilmesi

Hak ehliyeti:

  • Sağ ve tam doğumla kazanılır;
  • Ölümle birlikte sona erer.

Ana rahmine düşmüş çocuk (cenin) lehine, doğmak kaydıyla bazı hakların tanınması da mümkündür. Örneğin miras bırakan öldüğünde, cenin henüz doğmamış olsa bile, sağ ve tam doğarsa mirasçı olacaktır. Bu, hak ehliyeti kavramının miras hukuku ile ilişkisini gösterir.

Hak ehliyeti tam anlamıyla “ortadan kaldırılamaz”; kişi, hak ehliyetinden tamamen yoksun bırakılamaz. Ancak bazı alanlarda kanun, yabancılar bakımından veya belli nitelikler açısından sınırlamalar öngörebilir. Bu sınırlamalar hak ehliyetini değil, hakların kullanılma alanını daraltır.


Fiil Ehliyeti Nedir? Şartları ve Türleri

Fiil ehliyetinin şartları (TMK m. 10–16)

Fiil ehliyeti nedir sorusunun cevabı, TMK m. 10–16 arasında sistematik şekilde düzenlenmiştir. Fiil ehliyetinin tam olarak var olabilmesi için üç temel şart gerekir:

  1. Ergin olmak (TMK m. 11–12)
    • Kural olarak erginlik, 18 yaşın doldurulmasıyla başlar.
    • Evlenme kişiyi ergin kılar.
    • On beş yaşını dolduran küçük, kendi isteği ve velisinin rızasıyla mahkemece ergin kılınabilir (ergin kılınma).
  2. Ayırt etme gücüne sahip olmak (TMK m. 13)
    • Yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ve benzeri sebeplerle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes ayırt etme gücüne sahiptir.
    • Ayırt etme gücü, kişinin yaptığı işlemin anlamını ve sonuçlarını makul biçimde kavrayabilme yeteneğidir.
  3. Kısıtlı olmamak (TMK m. 14–16, 405 vd.)
    • Akıl hastalığı, akıl zayıflığı, savurganlık, alkol veya uyuşturucu bağımlılığı, kötü yönetim gibi sebeplerle mahkemece kısıtlanan kişilerin fiil ehliyeti sınırlandırılır.
    • TMK m. 14’e göre; ayırt etme gücü bulunmayanların, küçüklerin ve kısıtlıların fiil ehliyeti yoktur.

Bu üç şarttan biri eksikse, kişi tam fiil ehliyetine sahip olamaz. İşte bu noktada hak ehliyeti ve fiil ehliyeti arasındaki farklar pratiğe yansır: herkeste hak ehliyeti varken, fiil ehliyeti kişiden kişiye değişir.

Fiil ehliyetine göre kişiler: tam ehliyetli, sınırlı ehliyetli, sınırlı ehliyetsiz, tam ehliyetsiz

Klasik kişiler hukuku sistematiğinde, fiil ehliyeti nedir sorusuna verilen cevaplar, kişilerin şu gruplara ayrılmasıyla somutlaştırılır:

  • Tam ehliyetliler: Ergin, ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan kişilerdir. Kendi işlemleriyle serbestçe borç altına girebilirler.
  • Sınırlı ehliyetliler: Ergin ve ayırt etme gücüne sahip olmakla birlikte, bazı işlemler için eş rızası veya yasal temsilci izni gereken kişiler bu grupta değerlendirilir.
  • Sınırlı ehliyetsizler: Ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar; bazı işlemleri tek başına yapabilirler, ancak borç altına girdikleri işlemler için yasal temsilci rızası gerekir (TMK m. 16). 
  • Tam ehliyetsizler: Ayırt etme gücü bulunmayanlar, ayırt etme gücüne sahip olmayan küçükler ve kısıtlılardır; yaptıkları işlemler kural olarak hukuki sonuç doğurmaz (TMK m. 15). 

Bu sınıflandırma, ileriki başlıklarda ayrıntılandırılmakla birlikte, burada fiil ehliyeti nedir sorusunun uygulamadaki çerçevesini gösterir.


Hak Ehliyeti ve Fiil Ehliyeti Arasındaki Farklar

Hak ehliyeti ve fiil ehliyeti arasındaki farklar, teorik gibi görünse de, günlük hayatta çok somut sonuçlar doğurur. Temel farklar şöyle özetlenebilir:

1. Konu ve işlev farkı

  • Hak ehliyeti: Kişinin “hangi haklara ve borçlara sahip olabileceğini” belirler.
  • Fiil ehliyeti: Kişinin “bu hak ve borçları kendi yaptığı işlemlerle kazanıp kazanamayacağını” belirler.

Dolayısıyla hak ehliyeti nedir sorusu “potansiyel hak alanı”na, fiil ehliyeti nedir sorusu ise “bu potansiyelin fiilen kullanılması”na yöneliktir.

2. Kazanılma zamanı

  • Hak ehliyeti, doğumla birlikte otomatik olarak kazanılır.
  • Fiil ehliyeti, erginlik, ayırt etme gücü ve kısıtlı olmama şartlarının birleşmesiyle ortaya çıkar; yani hak ehliyetinden daha sonra, aşamalı olarak gerçekleşir.

Yeni doğmuş bir bebek, hak ehliyetine sahiptir (örneğin mirasçı olabilir); ancak fiil ehliyetine sahip olmadığı için mirası kabul eden veya reddeden kişi kendisi değil, yasal temsilcisidir.

3. Sınırlanabilirlik

  • Hak ehliyeti, kişinin tamamen elinden alınamaz; herkes hak ehliyetine sahiptir. Bazı alanlarda sınırlamalar getirilse de, hak ehliyeti bütünüyle yok edilemez.
  • Fiil ehliyeti ise mahkeme kararıyla kısıtlanabilir; kişi vesayet altına alınabilir, bazı işlemleri yapma yetkisi elinden alınabilir.

4. Uygulamadaki tipik sonuçlar

  • Hak ehliyeti ve fiil ehliyeti arasındaki farklar, özellikle sözleşmeler, miras işlemleri, tazminat sorumluluğu ve dava ehliyeti alanında kendini gösterir.
  • Hak ehliyeti sayesinde “dava tarafı” olabilecek bir kişi, fiil ehliyeti yoksa davayı bizzat takip edemez; onun adına yasal temsilci hareket eder.

Uygulamada Sık Karşılaşılan Durumlar

Örnek 1: Küçüğün yaptığı telefon satış sözleşmesi

16 yaşındaki bir genç, yüksek bedelli bir telefon sözleşmesi imzalıyor.

  • Bu kişi, hak ehliyetine sahiptir; telefonun mülkiyeti ona geçebilir.
  • Ancak fiil ehliyeti bakımından ergin değildir; ayırt etme gücüne sahip olsa bile, fiil ehliyeti tam değildir.
  • Yaptığı sözleşmenin geçerliliği, TMK m. 16 çerçevesinde, yasal temsilci rızası, işlem türü (gündelik ihtiyaç mı, ağır borçlandırıcı işlem mi) gibi kriterlere göre değerlendirilecektir.

Bu örnekte hak ehliyeti nedir ve fiil ehliyeti nedir sorularının cevabı, sözleşmenin akıbetini doğrudan etkiler.

Örnek 2: Akıl hastalığı raporu olan kişinin tapu satışı

Akıl hastalığı bulunan bir kişinin, tek başına tapu müdürlüğünde satış yapması hâlinde:

  • Kişinin hak ehliyeti devam eder; mülk sahibi olabilir.
  • Ancak fiil ehliyeti bulunup bulunmadığı, özellikle ayırt etme gücünün o işlem tarihinde mevcut olup olmadığı, tıbbî raporlar ve bilirkişi incelemeleriyle değerlendirilir.
  • Ayırt etme gücünün bulunmadığı ispatlanırsa, yapılan tapu işleminin iptali gündeme gelebilir.

Bu durumda hak ehliyeti ve fiil ehliyeti arasındaki farklar, tapu iptali ve tescil davasının sonucunu belirleyecek ölçüde önemlidir.

Örnek 3: Vesayet altındaki ergin kişi

Alkol veya uyuşturucu bağımlılığı, savurganlık gibi sebeplerle vesayet altına alınan ergin bir kişi:

  • Hak ehliyetini korur; hâlâ mirasçı olabilir, malvarlığı olabilir.
  • Fiil ehliyeti ise mahkeme kararıyla sınırlandırılmıştır; vasi izni olmaksızın yaptığı işlemler hükümsüz veya eksik hükümlü olabilir.

Burada fiil ehliyeti nedir sorusunun cevabı, vesayet kararının kapsamı ile birlikte değerlendirilir.


Yargıtay Uygulamasından Genel Çizgiler

Yargıtay’ın, hak ehliyeti ve fiil ehliyeti konusundaki kararlarında öne çıkan bazı genel ilkeler şu şekilde özetlenebilir:

  • Fiil ehliyetinin tespiti, işlem tarihine göre yapılır: Kişinin ehliyetsiz olduğu iddiası varsa, Yargıtay; tıbbî belgelerin, raporların ve tanık beyanlarının, özellikle işlem tarihine yakın döneme ilişkin olup olmadığına bakar. Sırf “yaşlılık” veya “hastalık” tanısı tek başına fiil ehliyetsizliği ispatlamaya yetmez; önemli olan, o hukuki işlem yapılırken ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığıdır.
  • Ayırt etme gücü yoksa işlemler kural olarak hükümsüzdür: TMK m. 15 uyarınca, ayırt etme gücünden yoksun olan kimsenin fiilleri hukuki sonuç doğurmaz. Yargıtay; ağır akıl hastalığı, ileri demans gibi durumlarda, özellikle uzman doktor raporlarına dayanarak bu sonuca varabilmektedir.
  • Sınırlı ehliyetsizlerin işlemleri ve temsil: Ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar bakımından, Yargıtay; günlük ihtiyaçları karşılayan küçük işlemleri daha esnek değerlendirebilmekte, fakat malvarlığını önemli ölçüde etkileyen sözleşmelerde yasal temsilci rızasını aramaktadır.

Bu ilkeler, hak ehliyeti ve fiil ehliyeti arasındaki farkların yargısal uygulamadaki önemini ortaya koyar.


Sık Sorulan Sorular (FAQ)

Hak ehliyeti nedir, kısaca?

Hak ehliyeti; bir kimsenin hukuk düzeni içinde hak ve borç sahibi olabilme yeteneğidir. TMK m. 8’e göre her insan hak ehliyetine sahiptir ve bu bakımdan herkes eşittir.

Fiil ehliyeti nedir, kısaca?

Fiil ehliyeti; kişinin kendi fiilleriyle hak kazanabilmesini ve borç altına girebilmesini sağlayan ehliyettir. Fiil ehliyeti için erginlik, ayırt etme gücü ve kısıtlı olmama şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekir.

Hak ehliyeti ve fiil ehliyeti arasındaki temel fark nedir?

Hak ehliyeti, “sahip olabilme”yi; fiil ehliyeti ise “bizzat işlem yaparak hak kazanma ve borç altına girme”yi ifade eder. Her insan hak ehliyetine sahiptir; fiil ehliyeti ise kişiden kişiye değişir ve şartlara bağlıdır.

Küçük bir çocuk hak ehliyetine sahip midir?

Evet. Yeni doğmuş bir bebek dahi hak ehliyetine sahiptir; mirasçı olabilir, bağıştan yararlanabilir. Ancak fiil ehliyeti olmadığı için bu hakları kendi başına kullanamaz; bu işlemler yasal temsilcisi (veli veya vasi) aracılığıyla yürütülür.

Akıl hastalığı olan bir kişinin fiil ehliyeti her durumda yok mudur?

Hayır. Akıl hastalığı varlığı tek başına fiil ehliyetsizliği göstermez. Önemli olan, somut işlem anında kişinin ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığıdır. Bu da genellikle tıbbî raporlar ve bilirkişi incelemeleriyle belirlenir. Bazı hastalar belirli dönemlerde ayırt etme gücüne sahip olabilir.


Sonuç ve Değerlendirme

Hak ehliyeti ve fiil ehliyeti nedir sorusunun cevabı, medenî hukuk sisteminin iskeletini anlamak açısından kritik önemdedir. Hak ehliyeti, kişinin hukuk düzeni içindeki varlığını; fiil ehliyeti ise bu varlığın bizzat irade beyanıyla nasıl sonuç doğuracağını belirler.

Hak ehliyeti ve fiil ehliyeti arasındaki farklar; sözleşme yaparken, miras işlemleri yürütülürken, tapu devri yapılırken, tazminat sorumluluğu belirlenirken ve dava açma yetkisi değerlendirilirken ön plana çıkar. Her insan hak ehliyetine sahip olsa da, herkesin fiil ehliyeti aynı düzeyde değildir; yaş, sağlık durumu, kısıtlama kararı gibi unsurlar, fiil ehliyetini daraltabilir veya tamamen ortadan kaldırabilir.

Hak kaybı yaşamamak için:

  • Özellikle yüksek bedelli sözleşmelerde tarafların ehliyet durumunun açıkça değerlendirilmesi,
  • Yaşlı, hasta, akıl sağlığı sorunu olduğu bilinen kişilerin yaptığı işlemlerde tıbbî ve hukuki danışmanlık alınması,
  • Vesayet kararlarının kapsamının iyi anlaşılması,
  • Küçük çocuklar ve kısıtlılar adına yapılan işlemlerde yasal temsilci izninin doğru şekilde alınması

büyük önem taşır. Her somut olayın kendine özgü şartları bulunduğundan, tereddüt hâlinde alanında uzman hukukçudan profesyonel destek alınması, ileride geri dönülmesi zor sonuçların önüne geçecektir.


Önceki makale: Gerçek Kişi ve Tüzel Kişi Ne Demektir?

Sonraki makale: Ayırt Etme Gücü Nedir? Hangi Hâllerde Yok Sayılır? –

Avukat Gökhan Yağmur Kimdir?

Av. Gökhan Yağmur, İstanbul merkezli olarak faaliyet gösteren, ceza hukuku, aile hukuku, ticaret hukuku ve fikri mülkiyet hukuku alanlarında uzmanlaşmış bir avukattır. Uzun yıllara dayanan mesleki deneyimiyle birlikte yalnızca dava ve uyuşmazlıkların çözümünde değil, aynı zamanda önleyici hukuk danışmanlığı, sözleşme yönetimi ve şirketlere stratejik hukuki destek sunmaktadır.

Ceza yargılamaları, boşanma ve velayet davaları, ticari uyuşmazlıklar ve marka–patent süreçlerinde müvekkillerine etkin savunma ve çözüm odaklı yaklaşımıyla hizmet vermektedir. Ayrıca TÜRKPATENT, USPTO ve EUIPO nezdinde marka tescili ve fikri mülkiyet koruması konularında hem yerli hem de yabancı müvekkillere danışmanlık sağlamaktadır. – Turkey Brand Law

Kurucusu olduğu Hukuk Plus, HukukBankasi.net ve diğer dijital projeleriyle hukuk öğrencileri, stajyer avukatlar ve meslektaşlara yönelik özgün bir ekosistem geliştirmiştir. Bu sayede hukuk bilgisinin paylaşımı, güncel içtihatların takibi ve mesleki dayanışmanın güçlenmesine katkı sunmaktadır.

Av. Gökhan Yağmur, girişimci vizyonu ile yalnızca klasik avukatlık hizmeti sunmakla kalmayıp; marka yönetimi, e-ticaret hukuku, uluslararası şirket danışmanlığı ve dijital hukuk çözümleri alanlarında da fark yaratan çalışmalara imza atmaktadır.

Daha fazla bilgi için:
📌 www.gokhanyagmur.com
📌 www.gokhanyagmur.com.tr
📞 0542 157 06 34

Commutes and Destinations Map

Yolculuk Süresini Hesaplayın

Yakındaki yerler için seyahat süresini ve yol tariflerini görün


İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu