Israrlı Takip Suçu (TCK 123/A) Nedir? Şartları, Cezası ve Yargıtay Kararları

Israrlı Takip Suçu (TCK m.123/A)
Türk Ceza Kanunu’nun 123/A maddesi uyarınca düzenlenen ısrarlı takip suçu, bireyin huzur ve güvenliğine yönelik ciddi bir tehdit oluşturan davranışları cezalandırmayı hedeflemektedir. Bu suç kapsamında failin, mağduru sürekli şekilde fiziksel olarak takip etmesi ya da telefon, sosyal medya, e-posta gibi iletişim yollarını kullanarak temas kurmaya çalışması; mağdurda ciddi rahatsızlık yaratması veya kendisiyle birlikte yakın çevresinin güvenliği konusunda endişeye neden olması durumunda, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası öngörülmektedir.
Ayrıca, suçun bazı özel durumlarda işlenmesi halinde cezanın sınırları artırılmıştır. Özellikle çocuğa, boşanmış ya da ayrı yaşanan eşe karşı işlenmesi, mağdurun yaşam alanını ya da çalışma düzenini değiştirmek zorunda kalması ya da hakkında uzaklaştırma kararı bulunan failin bu suçu işlemesi halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilmektedir. Bu düzenlemeler, özellikle kadına karşı şiddet fiillerini önleyici nitelikte bir koruma kalkanı sunmayı amaçlar. Ancak yasa, bu suçu yalnızca kadınlara yönelik bir eylem olarak değil, cinsiyet farkı gözetmeksizin herkesin mağdur ya da fail olabileceği bir suç olarak tanımlar.
Şikayet Hakkı, Süresi ve Uzlaştırma Durumu
Israrlı takip suçu, şikayete tabi suçlar arasında yer almaktadır. Mağdur, faile ve olaya ilişkin bilgi sahibi olduktan sonra en geç altı ay içinde şikayet hakkını kullanmalıdır. Bu süre içinde yapılan şikayetler üzerine savcılık tarafından soruşturma başlatılır. Soruşturma aşamasında şikayetten vazgeçilmesi halinde kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilirken; kovuşturma aşamasında ise şikayetten vazgeçme, davanın düşmesine sebep olur.
Bu suça ilişkin dava zamanaşımı süresi ise sekiz yıl olarak belirlenmiştir. Failin daha sonra tespit edilmesi halinde bile sekiz yıllık sürenin aşılmaması koşuluyla şikayet hakkı kullanılabilir. Ayrıca, bu suç tipi uzlaştırmaya tabi suçlardan sayılmadığı için Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesi uyarınca uzlaştırma prosedürü uygulanmaz. Taraflar arasında herhangi bir uzlaşma sağlansa dahi bu suç yargılamaya konu olmaya devam eder.
Israrlı Takip Suçunun Temel Unsurları Nelerdir?
Israrlı takip suçunun oluşması için temel koşul, failin mağdura karşı aynı veya benzer nitelikteki eylemleri tekrarlayarak gerçekleştirmesidir. Bu “ısrar” niteliği taşıyan davranışların sayısı kanunda açıkça belirtilmemiştir. Ancak hukuk uygulamasında genel kabul, eylemin en az iki defa tekrarlanması gerektiği yönündedir. Yargıtay kararlarına göre, örneğin aynı gün içinde sadece bir mesaj gönderilmesi ve bir arama yapılması, “ısrarlı takip” suçunu oluşturmak için yeterli görülmemiştir. Dolayısıyla suçun oluşabilmesi için fiillerin hem tekrar etmiş hem de mağdurun huzur ve güvenliğini ciddi biçimde etkilemiş olması gerekir.
Israrlı takip, süreklilik içeren bir davranış biçimi gerektirir. Tek seferlik bir takip ya da temas kurma girişimi, bu suçu oluşturmaz. Mağdura yaklaşmak isteyen bir kişinin, reddedilmesine rağmen yalnızca bir defa daha konuşma talebinde bulunması ve ardından olay yerinden ayrılması, bu suç kapsamında değerlendirilmez. Ancak fail, belirli aralıklarla aynı davranışları tekrar ediyor ve mağduru baskı altına alacak şekilde rahatsız ediyorsa bu durumda ısrarlı takip suçu oluşmuş kabul edilir. Önemli olan, fiilin aralıklı ya da ardışık olarak süreklilik göstermesidir.

Israr Unsurunun Değerlendirilmesi
Israr, yalnızca aynı eylemin tekrarlanmasıyla değil, farklı seçimlik hareketlerin bir arada gerçekleşmesiyle de ortaya çıkabilir. Failin önce mesaj atıp sonra fiziksel takipte bulunması ya da üçüncü kişiler üzerinden mağdura ulaşmaya çalışması, ısrar unsuru kapsamında değerlendirilmektedir. Özellikle mağdur, rahatsızlığını açıkça ifade ettiği hâlde failin bu tür eylemlerine devam etmesi durumunda suçun unsurları oluşmuş sayılır. Failin niyetinin mağdura duygusal yakınlık kurmak, korkutmak ya da baskı uygulamak olması, ısrarlı takip suçunun oluşumunda ayırt edici bir etki yaratmaz. Bu suç, yalnızca kasten işlenebilen suçlardandır ve failin amacından bağımsız olarak somut eylemlerle değerlendirilir.
Yine bu suçta, fiillerin değişik tarihlerde ve birbirinden bağımsız zaman dilimlerinde gerçekleşmiş olması durumunda TCK’nın zincirleme suç hükümleri (m.43) uygulanmaz. Çünkü bu durumda failin eylemleri, tek bir suçun devam eden tezahürü olarak kabul edilmektedir. Kadına yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla düzenlenmiş olsa da bu suç tipi yalnızca kadınlara karşı işlenmez; erkekler, çocuklar ya da herhangi bir birey de mağdur olabilir.
Seçimlik Hareketler: Fiziki Takip ve Temas Girişimi
Israrlı takip suçu iki temel seçimlik hareket üzerinden şekillenir: fiziksel olarak takip etmek ve herhangi bir yolla mağdurla temas kurmaya çalışmak.
1. Fiziki Takip: Failin mağdurun yaşam alanı veya günlük rutininde sürekli olarak fiziksel varlık göstermesi, bu kapsamda değerlendirilir. İşe veya okula giderken takip edilmesi, evin etrafında sık sık görülmesi, mağdurun kullandığı araca not bırakılması veya mağdurun karşısına planlı olarak çıkarak psikolojik baskı oluşturulması örnek olarak verilebilir. Özellikle mağdurun defalarca aynı kişiyle beklenmedik yerlerde karşılaşması bu hareketin oluştuğunu gösterir.
2. Temas Kurma Girişimi: Failin iletişim araçları yoluyla mağdura ulaşmaya çalışmasıdır. Bu temas çeşitli yollarla yapılabilir:
- İletişim araçlarının kullanılması: Telefon aramaları, SMS, e-posta, mektup ya da faks gibi doğrudan haberleşme yöntemleriyle temas kurma çabaları bu kapsamda yer alır.
- Bilişim sistemleri aracılığıyla: Sosyal medya platformları (örneğin, Instagram, Twitter, Facebook), anlık mesajlaşma uygulamaları (örneğin WhatsApp, Telegram) gibi mecralardan gönderilen mesaj, yorum veya paylaşımlar mağdura yönelikse suçun oluşmasına sebebiyet verir.
- Üçüncü kişilerin kullanılması: Fail, mağdura doğrudan ulaşmak yerine üçüncü kişileri kullanarak mesaj iletme, haber gönderme veya sosyal medya üzerinden iletişime geçirme eylemlerini gerçekleştirirse de bu suç oluşur. Üçüncü kişilerin kim olduğu önemli değildir; önemli olan, failin eylemini bu kişiler aracılığıyla sürdürmesidir.
Objektif Cezalandırılabilme Şartları
TCK m.123/A hükmüne göre failin cezalandırılabilmesi için yalnızca eylemleri gerçekleştirmiş olması yeterli değildir. Bu eylemler sonucunda mağdurda “ciddi bir rahatsızlık” ya da kendisinin veya bir yakınının güvenliğine ilişkin “endişe” oluşmuş olmalıdır. Bu unsurlar oluşmamışsa ceza verilmesi mümkün değildir. Mahkemeler her olayda mağdurun yaşadığı huzursuzluğun derecesini somut koşullara göre değerlendirir. Örneğin, eski eşinin kapısında defalarca bekleyerek mağdur eve geldiğinde tartışma çıkaran kişi, mağdurun güvenliğine doğrudan etki eden bir tehdide dönüşmüş olur. Yine, mağdurun babasının iş yerine ait görüntüleri paylaşarak baskı yaratmak da suçu oluşturur.
Israrlı Takibin Kişilerin Huzurunu Bozmaktan Farkı
Israrlı takip suçu, benzer özellikler taşıyan “kişilerin huzur ve sükununu bozma” suçundan ayrılır. Bu suç, zarar suçu niteliğindedir ve mağdurun doğrudan zarar gördüğü bir eylem gerektirir. Huzur bozma suçu ise yalnızca tehdit oluşturan ve somut zarar doğurmayan fiilleri kapsar. Israrlı takipte, mağdurun psikolojik veya fiziksel güvenliğine doğrudan bir müdahale söz konusudur ve bu nedenle daha ağır yaptırımlar öngörülmüştür.
Israrlı Takip Suçunun Nitelikli Halleri Nelerdir?
Türk Ceza Kanunu’nun 123/A maddesinin ikinci fıkrasında, ısrarlı takip suçunun daha ağır yaptırımlarla cezalandırılmasını gerektiren özel durumlara yer verilmiştir. Bu nitelikli haller, suçun mağdur üzerindeki etkisini artıran ve mağdurun yaşam alanına doğrudan müdahale eden durumları kapsar. Özellikle çocuklara, boşanmış ya da ayrılık kararı alınmış eşlere yönelik ısrarlı takip eylemleri, daha ağır cezalarla karşılık bulur. Aynı şekilde, failin davranışları sonucu mağdurun evini, okulunu ya da iş yerini değiştirmek zorunda kalması veya eğitim ve iş hayatını terk etmesi halinde de nitelikli hal söz konusu olur. Ayrıca, mahkeme kararıyla hakkında mağdura yaklaşmama veya uzaklaştırma tedbiri verilen failin bu kararlara rağmen ısrarlı takip eylemine devam etmesi durumunda da cezai yaptırım artar.
Israrlı Takip Suçunun Cezası
Israrlı takip suçu, failin mağdur üzerinde ciddi psikolojik baskı oluşturduğu gerekçesiyle cezai yaptırıma bağlanmıştır. TCK m.123/A’nın birinci fıkrasında düzenlenen suçun basit hali için alt sınırı altı ay, üst sınırı ise iki yıl olmak üzere hapis cezası öngörülmüştür. Bu ceza, bazı durumlarda hâkim tarafından adli para cezasına çevrilebilir. Ancak bu, yargılamanın tüm şartlarına bağlı olarak değerlendirilecektir. Öte yandan, suçun nitelikli halleri için belirlenen ceza sınırı bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası olarak düzenlenmiştir. Yani mağdurun daha fazla zarar gördüğü veya failin koruma kararlarını hiçe saydığı durumlarda, daha yüksek oranlı bir yaptırım uygulanır. Hâkim, bu sınırlar dahilinde somut olayın koşullarına göre cezayı belirleyecektir.
Israrlı Takip Suçunda Suçların İçtimaı
Israrlı takip suçu, TCK’da yer alan “kişilerin huzur ve sükununu bozma” suçuna içerik bakımından benzese de, daha spesifik durumları kapsadığı için ayrı bir suç tipi olarak tanımlanmıştır. Bu nedenle, bir fiil hem huzur bozma suçunu hem de ısrarlı takip suçunu oluşturuyorsa, fail yalnızca özel nitelikteki ısrarlı takip suçundan dolayı cezalandırılır. Ancak failin ısrarlı takip davranışları başka suçların da oluşumuna neden oluyorsa, her bir suç bakımından ayrı ceza verilebilir. Örneğin tehditte bulunmak, hakaret etmek, şantaj yapmak, fiziki şiddet uygulamak, cinsel tacizde veya saldırıda bulunmak gibi fiiller ısrarlı takip eylemine eşlik ediyorsa, fail bu suçlardan da ayrıca sorumlu tutulur. Yani fail, hem ısrarlı takip hem de örneğin tehdit ya da hakaret suçlarından bağımsız şekilde yargılanabilir.
Israrlı Takip Suçu ve HAGB Uygulaması
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB), sanığın sabıkasız olması ve belirli yükümlülükleri yerine getirmesi koşuluyla verilen cezanın hukuki sonuç doğurmamasını sağlayan bir muhakeme kurumudur. Israrlı takip suçu açısından HAGB uygulaması mümkündür. Bu suç çoğu zaman doğrudan maddi bir zarara yol açmadığı için, mağdurun zararını tazmin etme şartı HAGB kararının verilmesi için aranmaz. Dolayısıyla, sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış olması, mağdurla uzlaşma aranmaması ve suçun niteliğine göre belirlenen şartların sağlanması halinde hâkim HAGB kararı verebilir. Ancak suçun mağdur üzerindeki etkisi ağır ise veya mağdurun güvenliğini ciddi şekilde tehdit eden bir durum mevcutsa, mahkeme bu kurumu uygulamaktan imtina edebilir.
Israrlı Takip Suçunda Ceza Ertelemesi ve Adli Para Cezasına Çevirme
Israrlı takip suçunda sanık hakkında hükmolunan hapis cezası, belirli şartlar dahilinde cezaevinde infaz edilmeksizin adli para cezasına çevrilebilir. Adli para cezası, hapis cezasının yerine getirilmesi yerine mali bir yaptırım olarak uygulanır ve TCK’da düzenlenmiş seçenek yaptırımlardan biridir. Hâkim, sanığın sosyal geçmişi, suçun işleniş biçimi ve yeniden suç işleme olasılığını değerlendirerek bu dönüşüme karar verebilir. Aynı şekilde, hapis cezasının ertelenmesi de mümkündür. Erteleme, mahkeme tarafından verilen cezanın şartlı olarak infaz edilmemesi anlamına gelir ve belirli koşullar altında sanığın denetim süresinde yükümlülüklere uyması beklenir. Sanığın sabıkasız olması, duruşmadaki tutumu ve mağdurun zarar görmemesi gibi etkenler erteleme kararında dikkate alınır.
Israrlı Takip Suçunda Yargılama Usulü ve Görevli Mahkeme
TCK’nın 123/A maddesinde düzenlenen ısrarlı takip suçunun yargılaması asliye ceza mahkemelerinde gerçekleştirilir. Bu mahkemeler, suçun ceza sınırı ve niteliğine göre belirlenmiş olan ilk derece ceza yargılaması mercileridir. Suçun temel hali, yani TCK m.123/A-1 kapsamında değerlendirilen fiiller için öngörülen hapis cezasının üst sınırı iki yıl olduğu için bu durumlarda basit yargılama usulü uygulanabilir. Bu usul, daha hızlı ve sade bir yargı süreci sunar. Öte yandan, suçun nitelikli halleri kapsamında yapılan yargılamalarda (TCK m.123/A-2), CMK’da öngörülen genel yargılama usulü uygulanır ve bu süreç daha kapsamlıdır.
Mağdurun Avukat Talep Etme Hakkı
Israrlı takip suçunda mağdurun, soruşturma ve kovuşturma evrelerinde kendisini temsil edecek bir avukata erişme hakkı bulunmaktadır. Mağdurun ekonomik durumunun uygun olmaması veya avukat tayin etmemesi halinde, CMK m.234 gereği adli yardım kapsamında baro tarafından ücretsiz bir avukat görevlendirilebilir. Mağdurun davaya katılması hâlinde de bu hak devam eder (CMK m.239/1). Savcılık, kolluk kuvvetleri veya yargılamayı yürüten mahkeme, mağdur adına ilgili baro ile iletişime geçerek avukat atamasının yapılmasını sağlar. Bu uygulama, mağdurun haklarını daha etkin şekilde koruyabilmesini temin etmek için büyük önem taşır.
Israrlı Takip Suçu Hakkında Yargıtay Kararları
Israrlı takip suçuna ilişkin Yargıtay’ın henüz doğrudan emsal teşkil eden içtihatları sınırlı sayıdadır. Ancak bu konuda verilen kararlar yayımlandıkça, uygulamaya yön verecek şekilde değerlendirilecektir. Öte yandan, “ısrar” öğesi bakımından kişilerin huzur ve sükununu bozma suçuyla ilgili yerleşmiş Yargıtay kararları, ısrarlı takip suçunun yorumlanmasında da yol gösterici olmaktadır.
Eski Sevgiliyi Takip Etmenin Hukuki Sonucu
Yargıtay’ın vermiş olduğu kararlardan birinde, sanığın mağdurla geçmişte duygusal bir ilişki yaşadığı, ancak ayrıldıktan sonra mağdurun tüm olumsuz yanıtlarına rağmen sanığın defalarca mağdurun konut çevresinde dolaştığı, kendisini gösterecek şekilde mağdurun karşısına çıkarak evlenme teklifinde bulunduğu belirtilmiştir. Yerel mahkeme tarafından sanık hakkında cinsel taciz suçundan mahkûmiyet hükmü kurulmuş olsa da Yargıtay 14. Ceza Dairesi bu kararın hukuka aykırı olduğuna hükmetmiş; somut olayda cinsel taciz suçunun değil, TCK m.123’te düzenlenen kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunun oluştuğuna karar vermiştir. Bu karar, duygusal ilişki sonrası ısrarla sürdürülen takip eylemlerinin hangi suç kapsamında değerlendirileceğine dair önemli bir içtihattır.
(Yargıtay 14. Ceza Dairesi – 2015/9030)
Bir Kez Aramak ve Mesaj Atmak Yeterli Değildir
Israr kavramı yalnızca fiilin varlığıyla değil, o fiilin süreklilik ve yoğunluk göstermesiyle anlam kazanır. Yargıtay 18. Ceza Dairesi tarafından verilen bir kararda, kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunun oluşabilmesi için, mağdura yönelik davranışların tekil ve rastlantısal değil, belirli bir sistematik içinde ve tekrar eden biçimde gerçekleştirilmiş olması gerektiği ifade edilmiştir. Somut olayda sanığın, mağdura aynı gün içerisinde sadece bir mesaj göndermesi ve bir defa telefonla aramasının “ısrar” unsuru bakımından yetersiz olduğu değerlendirilmiştir. Ayrıca, aynı olay kapsamında sanığın mağdura yönelik hakaret ve tehdit içerikli ifadeler kullandığı iddiası dikkate alınarak, bu eylemlerin farklı suçlar kapsamında ayrıca değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu tür durumlarda, birden fazla fiil aynı anda farklı suçların konusunu oluşturabileceğinden, fikri içtima kuralları çerçevesinde her bir suç için ayrı değerlendirme yapılması gerektiği vurgulanmıştır.
(Yargıtay 18. Ceza Dairesi – 2019/12883)
Israrlı Takip Suçuyla Karşı Karşıya Mısınız? Hukuki Destek Almak İçin Bizimle İletişime Geçin
Israrlı takip suçu ile ilgili yaşadığınız bir problem varsa ya da bu suç nedeniyle bir şikayette bulunmak veya savunma yapmak istiyorsanız, uzman bir hukukçudan destek almanız sürecin doğru yönetilmesi açısından büyük önem taşır.
Bu konuda detaylı bilgi ve profesyonel hukuki danışmanlık almak için Avukat Gökhan Yağmur ile iletişime geçebilirsiniz. Gerek mağdur gerekse sanık açısından ısrarlı takip suçunun tüm hukuki boyutları titizlikle ele alınarak, haklarınızı en etkin şekilde koruyacak çözümler sunulmaktadır.
📞 0542 157 06 34
🌐 gokhanyagmur.com.tr
Hukukun size tanıdığı hakları öğrenmek ve yasal süreci doğru adımlarla yönetmek için bizimle hemen iletişime geçin.