Kamu Davası Nedir? Ceza Muhakemesinde Kamu Davasının Tanımı ve Özellikleri

Kamu Davası Nedir? (CMK’ya Göre Açıklama)
Ceza muhakemesi sistemi içerisinde kamu davası, savcılığın suç işlendiği yönünde yeterli şüphenin varlığına kanaat getirmesi halinde ceza mahkemesinde açtığı davaya verilen isimdir. Cumhuriyet savcılığı tarafından yürütülen ve ceza yargılamasına konu edilen tüm davalar bu kapsamda değerlendirilir. Şikayetle başlatılmış olsun ya da savcılık kendiliğinden harekete geçmiş olsun, sonuç itibariyle açılan tüm ceza davaları kamu davası niteliği taşır. Suçun soruşturulmasının şikayete bağlı olup olmaması, bu davaların kamu davası olup olmadığını etkilemez.
Bazı suçlarda iddianame öncesi mahkeme kararıyla başlatılan son soruşturma süreci sonunda açılan davalar da yine kamu davası statüsündedir.
Cumhuriyet savcısı, bir suç işlendiği yönünde bilgi veya ihbar aldığında, derhal olayın gerçekliğini araştırmak amacıyla soruşturmaya başlamakla yükümlüdür (CMK m.160/1). Bu süreçte toplanan deliller suçun işlendiği yönünde yeterli şüphe doğurursa, savcı iddianame düzenleyerek ilgili mahkemede kamu davası açar (CMK m.170/2).
Eğer toplanan delillerle suçun işlendiği sonucuna varılamaz ya da yargılamanın imkansız olduğu anlaşılırsa, savcılık “kovuşturmaya yer olmadığına” karar verir (CMK m.172/1). Ancak bazı durumlarda yeterli şüphe bulunsa dahi, savcılık kamu davasını açmayıp davanın açılmasının ertelenmesi kararı verebilir.
Ceza yargılamasında düzenlenen iddianamelerde, “Davacı: K.H.” ifadesine sıkça rastlanır. Buradaki “K.H.” kısaltması, Kamu Hukuku anlamına gelir. Çünkü ceza davaları bireyler arasında değil, toplumun düzenini ilgilendiren kamusal çıkarlar adına açılır. Şikayetçinin olup olmaması bu yönü değiştirmez.
Kamu davasının ana amacı, iddia edilen suç fiiline dair maddi gerçeği açığa çıkarmaktır. Maddi gerçek; olayın gerçekte nasıl yaşandığının, elde edilen deliller ışığında ortaya konulmasıdır.
Ceza muhakemesi hukukunun temel ilkelerinden biri ceza davasının kamusal niteliği ve mecburiliğidir. Bu ilke gereğince, savcılık kendisine ulaşan her suça ilişkin araştırma yapmalı, delilleri toplamalı ve gerekirse dava açarak süreci takip etmelidir. Ancak bu kuralın istisnaları da vardır. Bunlar arasında savcılığın KYOK (kovuşturmaya yer olmadığı) kararı vermesi ya da kamu davasını açmayı ertelemesi sayılabilir.
Kamu Davası Nasıl Açılır? (İddianame Süreci ve Usul)
Ceza yargılamasında kamu davası açma yetkisi ve sorumluluğu Cumhuriyet savcısına aittir. Savcı, soruşturma evresi sonunda elde ettiği bulgular doğrultusunda bir iddianame hazırlar ve bunu görevli ve yetkili ceza mahkemesine sunarak kamu davasını başlatır. Örneğin, Bakırköy ilçesinde işlenen bir nitelikli dolandırıcılık suçu için yürütülen soruşturma sonucunda savcı, hazırladığı iddianameyi Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunarak kamu davasını açar.
Şayet soruşturulan suç şikayete tabi bir suçsa, savcı ancak suçtan zarar görenin şikayet etmesi durumunda soruşturmaya geçebilir. Ancak suç, şikayete bağlı değilse savcılık kendiliğinden harekete geçerek olayla ilgili delilleri toplar. Elde edilen delillerin yeterli şüphe oluşturması halinde kamu davası açılmasına karar verir.
Cumhuriyet savcısının hazırladığı iddianamede yer alması gereken başlıca unsurlar şunlardır (CMK m.170):
- Suçlanan kişinin kimlik bilgileri,
- Şüpheliyi savunan avukat (müdafi),
- Mağdur, müşteki veya suçtan doğrudan zarar görenin kimliği,
- Mağduru temsil eden vekilin veya kanuni temsilcinin kimlik bilgileri,
- Sakınca bulunmuyorsa ihbarda bulunan kişinin adı,
- Şikayetçinin kimliği ve şikayet tarihi,
- Suçun türü ve uygulanması gereken ilgili ceza kanunu maddeleri,
- Suçun işlendiği yer, zaman ve tarih,
- Suçla ilgili mevcut deliller,
- Şüphelinin tutukluluk durumu, gözaltı ve tutuklama tarihleri ile bu sürelere ilişkin bilgiler.
İddianamede suçlamaya temel teşkil eden olaylar ve bu olaylara ilişkin kanıtlar açık bir şekilde ortaya konur. Bu açıklamalar, sadece suçla ilgili olan bilgi ve delillerle sınırlı tutulur. İlgisiz ya da alakasız detaylara yer verilmez. Ayrıca savcı, sadece sanığın aleyhindeki değil, lehine olan delilleri ve durumları da sonuç bölümünde değerlendirmelidir. Bununla birlikte, talep edilen ceza ya da güvenlik tedbiri açıkça belirtilmelidir. Eğer suç, bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlendiği iddiası varsa, o tüzel kişiye uygulanabilecek olan güvenlik tedbirleri de ayrıca yazılır.
Savcılık tarafından hakkında iddianame düzenlenip mahkemeye sunulan kişiye “sanık” denir ve sanık sıfatı, davanın açılmasıyla birlikte kazanılmış olur.
Kamu davası, suçun ağırlığı ve niteliğine göre asliye ceza mahkemesi ya da ağır ceza mahkemesi gibi genel görevli mahkemelerde açılabileceği gibi bazı durumlarda özel yetkili mahkemelerde de görülür. Örneğin, işlenen suç kasten öldürme fiiliyse ve fail henüz 18 yaşını doldurmamış bir çocuksa, bu durumda kamu davasına çocuk ağır ceza mahkemesi bakacaktır.

Kamu Davasının Açılmasında Savcının Takdir Yetkisi Bulunan Durumlar
Ceza muhakemesi hukukunda kural olarak Cumhuriyet savcısı, bir suç işlendiği konusunda yeterli şüpheye ulaşırsa kamu davasını açmak zorundadır. Ancak bazı özel durumlarda, savcıya bu konuda takdir yetkisi tanınmıştır. Bu hallerde savcı, eldeki deliller suçun işlendiğine işaret etse bile ya kovuşturmaya yer olmadığına (KYOK) karar verebilir ya da kamu davasının açılmasını erteleyebilir.
Türk Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre Cumhuriyet savcısının kamu davası açma zorunluluğunun istisnası olan bu durumlar CMK’nın 171. maddesinde düzenlenmiştir:
1. Şahsi Cezasızlık Sebepleri
Bazı özel hallerde ceza hukuku, failin cezalandırılmasına gerek görmemektedir. Örneğin, Türk Ceza Kanunu’nun 167/1. maddesi gereğince, hırsızlık suçunun altsoy, üstsoy gibi yakın akrabalar arasında işlenmesi halinde ceza verilmez. Bu gibi durumlarda savcı kamu davası açmak yerine KYOK kararı verebilir.
2. Etkin Pişmanlık Halleri
Eğer şüpheli suçtan sonra etkin pişmanlık gösterip zararı telafi etmiş ve bu durum cezalandırılmamasına yol açıyorsa, savcı kamu davası açmak yerine soruşturmayı sonlandırabilir. Bu durumda yine KYOK kararı verilir.
3. Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi
Bazı hafif suçlar söz konusu olduğunda, savcı yeterli şüphe bulunmasına rağmen kamu davası açmak yerine dava açılmasını 5 yıl süreyle erteleyebilir. Bu erteleme kararı sadece üst sınırı üç yıl veya daha az hapis cezasını gerektiren suçlarda uygulanabilir. Erteleme süresi içerisinde şüpheli kasıtlı yeni bir suç işlemezse, kamu davası hiç açılmadan dosya kapanır. Ancak bu süre içinde yeni bir suç işlenirse, daha önce ertelenen dava hemen açılır. Bu 5 yıllık süre boyunca zamanaşımı süreci durur (CMK m.171/2).
Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi İçin Aranan Koşullar (CMK m.171/3):
- Şüpheli daha önce kasten işlenmiş bir suç nedeniyle hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmalıdır.
- Soruşturma neticesinde, şüphelinin tekrar suç işlememesi konusunda olumlu kanaat oluşmalıdır.
- Erteleme kararının, hem şüpheli hem toplum açısından dava açılmasına göre daha faydalı olacağı düşünülmelidir.
- Suçtan doğan zarar, mağdura ya da kamuya yönelik olarak tamamen giderilmiş olmalıdır. Bu, aynen iade, zararın telafisi ya da tazminat ödenmesi yoluyla olabilir.
Bu tür durumlar, savcının toplumsal faydayı ve adaletin amacını gözeterek, dava açma konusunda inisiyatif kullanmasına imkân tanır. Ceza muhakemesi sisteminde bu esneklik, yargı kaynaklarının daha verimli kullanılması açısından önemli bir düzenlemedir.
Kamu Davasında Şikayet ve Şikayetten Vazgeçmenin Etkisi
Ceza yargılamasında bazı suçların takibi, yalnızca mağdurun ya da suçtan zarar görenin şikayeti üzerine mümkündür. Bu tür suçlar, Türk Ceza Kanunu’nda açıkça belirtilmiş ve “takibi şikayete bağlı suçlar” olarak adlandırılmıştır. Bu suçlara ilişkin bir kamu davası açılabilmesi için ilk adım, mağdurun savcılığa başvurarak şikayetçi olmasıdır. Şikayet üzerine Cumhuriyet savcısı, suç işlendiğine dair yeterli şüphe oluşması halinde iddianame düzenleyerek ceza mahkemesine kamu davası açar. Örneğin, basit yaralama ya da hakaret suçu gibi fiillerde mağdurun şikayetiyle süreç başlar ve savcı, gerekli şüpheyi tespit ettiğinde asliye ceza mahkemesi nezdinde kamu davası açar.
Buna karşılık, bazı suçlarda savcının harekete geçmesi için herhangi bir şikayet gerekmez. Bu suçlara “takibi şikayete bağlı olmayan suçlar” denir. Örneğin; hırsızlık, dolandırıcılık, belgede sahtecilik, güveni kötüye kullanma, yağma, öldürme, kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi gibi suçlarda savcılık, ihbar ya da doğrudan tespit yoluyla kendiliğinden soruşturma başlatır ve yeterli şüphe oluşması halinde doğrudan kamu davası açar.
Şikayetten Vazgeçmenin Kamu Davasına Etkisi
Ceza muhakemesinde “şikayetten vazgeçme”, daha önce yapılan şikayetin sonradan geri alınması anlamına gelir. Takibi şikayete bağlı suçlarda, yargılamanın devam ettiği aşamada mağdur şikayetinden vazgeçerse, kamu davası düşebilir. Ancak bu düşme kararının verilebilmesi için sanığın da vazgeçmeyi kabul etmesi gerekir. Sanık kabul etmezse, yargılama devam eder. Bu durumda, suçun sabit olmaması durumunda beraat kararı verilebilir. Aksi takdirde şikayetin yokluğu nedeniyle dava düşürülür.
Ceza hukukunda özel bir düzenleme gereği, suçun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi durumunda (örneğin darp gibi fiillerde), şikayetten vazgeçme yalnızca bir sanığı değil, tüm sanıkları kapsar. Türk Ceza Kanunu m.73/5 uyarınca, iştirak halinde işlenen suçlarda sanıklardan biri hakkında vazgeçilen şikayet, diğer sanıklar yönünden de geçerli kabul edilir.
Buna karşılık, takibi şikayete bağlı olmayan suçlar söz konusu olduğunda şikayetten vazgeçmenin yargılama sürecine hiçbir etkisi yoktur. Mağdur veya müşteki şikayetini geri çekse bile, savcılık kamu adına yargılamaya devam eder. Ayrıca, bu tür suçlarda bir sanık hakkında vazgeçilen şikayet, diğer sanıkları etkilemez. Örneğin, kasten öldürme suçunda iki sanıktan biri hakkında vazgeçilen şikayet, diğer sanık açısından geçerli olmaz ve müşteki davaya katılmaya devam edebilir.
Velayet Altındaki Çocuklarda Şikayet Hakkı
Şikayet hakkı konusunda önemli bir detay da küçük yaştaki çocuklar açısından ortaya çıkar. Ebeveynlerin çocuğun velayetini ortak şekilde kullanması durumunda, çocuğa karşı işlenen şikayete tabi bir suçta şikayetten vazgeçme kararı da ancak anne ve babanın ortak iradesiyle geçerli olur. Yani, baba şikayetten vazgeçse bile, anne şikayetçi olmaya devam ettiği sürece, savcılık annenin başvurusu üzerinden soruşturmayı başlatır ve kamu davası açabilir.
Kamu Davasına Katılma (Müdahil Olma Hakkı)
Ceza muhakemesi kapsamında mağdur, suçtan doğrudan zarar gören kişi ya da kurumlar ile malen sorumlu kişiler, kamu davasının görülmekte olduğu ilk derece mahkemesi nezdinde, kovuşturma süreci sona ermeden önce, şikayetçi olduklarını beyan ederek davaya katılma (müdahale) talebinde bulunabilirler. Ancak bu talep yalnızca ilk derece yargılama süreci içinde yapılabilir. İtiraz, istinaf veya temyiz aşamalarında ilk kez kamu davasına katılma talebi sunulamaz. Bununla birlikte, ilk derece yargılamasında yapılmış fakat karara bağlanmamış katılma talepleri, üst mahkemeye yapılan başvuru dilekçesinde açıkça belirtilmişse, üst mahkeme bu talebi değerlendirerek bir karar verebilir (CMK m.237).
Katılma Talebinin Usulü
Kamu davasına katılmak isteyen kişi ya da kurumlar, mahkemeye yazılı bir katılma dilekçesi sunarak ya da duruşmada sözlü olarak beyanda bulunarak bu taleplerini iletebilirler. Yapılan sözlü beyan, duruşma tutanağına geçirilmek suretiyle geçerlilik kazanır (CMK m.238/1). Yani, kamu davasına müdahil olmak için dava dilekçesi sunmak şart değildir; sözlü olarak ifade edilen talepler de resmi kabul görür.
Mağdur İçin Avukat Görevlendirilmesi
Kamu davasına müdahil olan mağdur ya da suçtan zarar gören kişi, cinsel saldırı gibi özel suçlar ile alt sınırı beş yılın üzerinde hapis cezası gerektiren suçlar söz konusu olduğunda, baro tarafından kendisine bir avukat atanmasını talep edebilir. Eğer mağdur çocuksa, işitme ve konuşma engelliyse veya akıl sağlığı yerinde değilse, bu durumda talep olmaksızın da kendisine resen bir avukat görevlendirilir (CMK m.239).
Müdahilin Kanun Yolu Hakları
Kamu davasına katılan yani müdahil sıfatını kazanan kişi, yargılamayı sonuçlandıran mahkeme kararlarına karşı itiraz, istinaf ve temyiz gibi kanun yollarına başvurma hakkına sahiptir. Bu sayede sadece savcılığın değil, mağdurun da ceza yargılamasının her aşamasında söz hakkı bulunur ve davanın sonucunu etkileyebilecek süreçlere doğrudan katılım sağlayabilir (CMK m.234/1-b-6).
Kamu Davasının Düşmesi Sebepleri Nelerdir?
Ceza muhakemesi kapsamında, belirli hukuki durumların ortaya çıkması halinde mahkeme tarafından kamu davasının düşmesine karar verilebilir. Bu durum, ceza yargılamasının sona erdirilmesi anlamına gelir ve farklı hukuki gerekçelere dayanabilir. Aşağıda, kamu davasının düşmesini gerektiren başlıca sebepler detaylandırılmıştır:
1. Kovuşturma Şartının Yerine Getirilmemesi
Bazı suçlar, yargılama yapılabilmesi için belirli mercilerden izin alınmasını gerektirir. Örneğin, Türk Ceza Kanunu’nun 299. maddesinde düzenlenen Cumhurbaşkanına hakaret suçu ancak Adalet Bakanlığı’nın izniyle kovuşturulabilir. Gerekli izin verilmediği veya verilmeyeceği anlaşıldığında, mahkeme kamu davasının düşürülmesine karar verir.
2. Şikayetten Vazgeçme (TCK m.73/4)
Takibi şikayete bağlı suçlarda, mağdurun veya suçtan zarar görenin şikayetten vazgeçmesi davanın sona ermesine neden olur. TCK m.73/4’e göre, aksi bir düzenleme bulunmadıkça vazgeçme durumunda dava düşer. Şikayetten hüküm kesinleştikten sonra vazgeçilse bile bu durum, cezanın infazını engellemez.
3. Uzlaşma Süreci (CMK m.253)
Taraflar arasında uzlaştırma yoluyla anlaşmaya varılması durumunda kamu davası düşer. Uzlaşma, tarafsız bir uzlaştırmacının aracılığıyla suçun mağduru ile şüpheli veya sanığın anlaşmasıyla sağlanır. Ceza yargılaması devam ederken suçun niteliği değişse ve uzlaşma kapsamına girse bile, bu durum uzlaşmayı geçerli kılar ve dava düşürülür.
4. Dava Zamanaşımı (TCK m.66)
Suçun işlendiği tarihten itibaren kanunlarda belirtilen süreler içinde dava açılmazsa veya açılan dava belirli süre içinde sonuçlandırılamazsa, devletin cezalandırma yetkisi sona erer. Bu durumda mahkeme, kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verir.
5. Sanığın Ölümü (TCK m.64)
Sanığın ölmesi halinde ceza yargılamasına devam edilmesi mümkün değildir. Bu durumda, TCK m.64 uyarınca kamu davası düşürülür. Ancak, sanığın ölümü müsadere kararı verilmesine engel değildir. Suça konu eşya ya da kazançlara el konulması yönünde dava sürdürülebilir.
6. Genel Af (TCK m.65)
Genel af ilanı, kamu davasının düşmesini gerektiren anayasal bir durumdur. TCK m.65’e göre, genel af çıkması halinde sadece dava düşmekle kalmaz, varsa verilmiş olan cezalar da tüm hukuki sonuçlarıyla birlikte ortadan kalkar. Ancak özel af durumunda dava devam eder; sadece ceza indirimi veya infazda değişiklik yapılır.
7. Önödeme Kurumu (TCK m.75)
Bazı suçlarda sanığa önödeme imkânı tanınır. Bu kurum, uzlaşmaya tabi olmayan, yalnızca adli para cezası gerektiren veya üst sınırı altı ay hapis cezasını geçmeyen suçlarda uygulanır. Sanık belirlenen meblağı ödemeyi kabul ederse, hakkında yürütülen soruşturma ya da kovuşturma sona erdirilir ve kamu davası düşürülür.
Kamu Davasında Hüküm Verilmesi Nedir? Karar Türleri Nelerdir?
Ceza yargılamasında yürütülen bir kamu davası, yapılan duruşma neticesinde mahkemenin hüküm vermesiyle sona erebilir. Bu hüküm, mahkemenin olayla ilgili tüm delilleri değerlendirerek vardığı nihai karardır. Ceza muhakemesi sonucunda verilen kararlar farklılık gösterebilir. Aşağıda, kamu davası sonucunda verilebilecek hüküm türleri açıklanmıştır:
1. Düşme Kararı
Mahkeme, yargılamayı sürdürmenin artık mümkün olmadığı hallerde davanın düşmesine karar verir. Bu durum, örneğin dava zamanaşımına uğramışsa, kovuşturma için gerekli izin verilmemişse ya da şikayetten vazgeçilmişse ortaya çıkar. Düşme kararıyla birlikte kamu davası sona erer.
2. Mahkumiyet Kararı
Eğer yargılamada sanığın suç işlediği sabit görülürse, mahkeme mahkumiyet kararı verir. Bu karar, sanığın suçlu bulunarak hapis cezasına veya adli para cezasına çarptırılması anlamına gelir. Mahkumiyet, delillerin sanık aleyhine yeterli olması durumunda verilir.
3. Beraat Kararı
Sanık hakkında isnat edilen suçun yeterli delille ispatlanamaması veya işlenen fiilin suç oluşturmaması durumunda mahkeme beraat hükmü verir. Ceza Muhakemesi Kanunu m.223/2 uyarınca beraat, sanığın hukuken suçsuz olduğunun ilanıdır. Bu karar, kişinin ceza sorumluluğu taşımadığı anlamına gelir ve kamuoyunda “aklanma” olarak da bilinir.
4. Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı
Bazı hallerde mahkeme, fiilin suç teşkil ettiğini kabul etse bile ceza vermekten kaçınabilir. Bu durumda “ceza verilmesine yer olmadığına” hükmedilir. Bu karar, beraatle karıştırılmamalıdır. Fiil suç sayılır; ancak etkin pişmanlık, şahsi cezasızlık veya cezanın ertelenmesi gibi sebeplerle ceza uygulanmaz.
5. Davanın Reddine Karar Verilmesi
Bir sanık hakkında aynı fiilden dolayı daha önce kesinleşmiş bir hüküm verilmişse veya aynı konuda derdest bir dava varsa, mahkeme davayı görmezden gelir ve reddeder. Davanın reddi, aynı suç için ikinci kez yargılama yapılamayacağına dair ceza muhakemesinin temel ilkelerindendir.
6. Güvenlik Tedbirlerine Hükmedilmesi
Bazı durumlarda mahkeme, doğrudan ceza vermek yerine sanık hakkında güvenlik tedbiri uygulanmasına karar verir. Bu tedbirler, failin işlediği suçtan sonra toplum açısından tehlike arz ettiği değerlendirilen hallerde uygulanır. Örneğin; bir akıl hastasının ceza sorumluluğu bulunmasa bile, tedavi amacıyla hastaneye yatırılmasına karar verilebilir.
Ceza Muhakemesinde Kamu Davası ve Yargıtay Kararlarıyla Uygulama
Kamu Davasına Katılma Hakkı ve Şartları
Ceza yargılamasında, mağdur ya da suçtan zarar gören kişiler kamu davasına ancak katılan sıfatını kazandıkları takdirde kanun yollarına başvurabilirler. Bu durum, CMK m.234/1-b-6’da açıkça düzenlenmiştir. Söz konusu hükme göre, bir kişi davaya katılmışsa, kararlara karşı istinaf ve temyiz dahil olmak üzere kanun yollarına başvurma hakkı doğar.
Yargıtay kararlarında da vurgulandığı üzere, şikayetçi sıfatı tek başına yetersizdir. Kamu davasından usulüne uygun biçimde haberdar edilen ve katılma hakkı hatırlatılan kişinin bu hakkı kullanmamış olması, daha sonra kanun yoluna başvurma yetkisini ortadan kaldırır.
Katılma Hakkının Hukuki Niteliği
Katılma hakkı, şahsa sıkı surette bağlı haklar arasında yer alır. Bu nedenle devredilemez, mirasçılara geçmez ve yalnızca hak sahibi tarafından kullanılabilir. Örneğin mağdurun ölmesi durumunda, katılma hakkı sona erer. Ancak, mirasçılar dava konusu suçtan doğrudan zarar gördüklerini ileri sürerek ayrıca davaya katılabilirler.
Çocukların Katılma Yetkisi ve Temsil
15 yaşından küçük mağdurların davaya katılabilme ehliyeti, genellikle ayırt etme gücü ile değerlendirilir. Yargıtay, 14 yaşındaki bir çocuğun cinsel istismar davasında katılma yeteneğinin olmadığını belirtmiştir. Bu gibi durumlarda velayet hakkı anne babaya ait olsa da, menfaat çatışması halinde TMK m.426/2’ye göre kayyım atanması gerekebilir.
Baro Tarafından Avukat Görevlendirilmesi
Cinsel saldırı gibi ağır suçlarda veya mağdur çocuk, sağır, dilsiz ya da engelli ise, isteğe bağlı olmaksızın baro tarafından avukat atanabilir. CMK m.234 ve 239 bu konuda açık düzenlemeler içermektedir. Ancak, kanuni temsilcinin özel vekil görevlendirmesi durumunda baro ataması sona erer.
Yargıtay Kararlarında Kamu Davasına Katılımın Sonuçları
- Yargıtay 11. Ceza Dairesi, 2021/13264: Dava gününden haberdar edilen şikayetçi kurum, davaya katılma talebinde bulunmadığı için temyiz hakkını kaybetmiştir.
- Yargıtay 4. Ceza Dairesi, 2021/29800: 15 yaşını geçmiş mağdurun bizzat temyiz başvurusu yapmaması nedeniyle, vekilin temyiz istemi reddedilmiştir.
- Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2020/262: Suçtan zarar gören bakanlık temsilcisine duruşma gününün bildirilmemesi bozma nedeni kabul edilmiştir.
- Yargıtay 11. Ceza Dairesi, 2021/9660: Maliye Hazinesi’ne dava evrakı ve duruşma günü usulüne uygun tebliğ edilmeden hüküm verilmesi, yargılama hakkının ihlali olarak değerlendirilmiş ve dosya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmiştir.
Savcının Kamu Davasını Açma Yükümlülüğü ve Yetkisi
CMK m.160 ve devamı hükümler gereği, savcı suç işlendiği izlenimini aldığı andan itibaren gerçeği araştırmakla ve şüphelinin lehine ve aleyhine olan tüm delilleri toplamakla yükümlüdür. Soruşturma sonunda yeterli şüphe oluştuğunda iddianame düzenlenerek kamu davası açılır (CMK m.170/2).
Delil Değerlendirme Standartları: Soruşturma ve Kovuşturma Ayrımı – Kamu Davası Nedir
Soruşturma aşamasında savcı sadece “yeterli şüphe” arar. Oysa kovuşturma aşamasında mahkeme, sanığın suçu işlediğine dair “her türlü şüpheden uzak, vicdani kanaat” arar. Bu nedenle aynı deliller soruşturma için yeterli görülse bile, mahkumiyet kararı için yeterli olmayabilir.
Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararına İtiraz – Kamu Davası Nedir
Yetersiz araştırma sonucu verilen KYOK kararlarına karşı yapılan itirazlarda, mahkeme delillerin tam olarak toplanmadığını tespit ederse, soruşturmanın genişletilmesine karar verebilir. Aksi halde kamu davası açılmaması hukuka aykırı bulunur. Bu husus, Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin 2021/26115 sayılı kararıyla da açıkça belirtilmiştir.
📞 Hukuki sürecinizde profesyonel destek mi arıyorsunuz?
Kamu davası, şikayet hakkı, müdahillik veya savunma stratejilerinizle ilgili uzman bir görüşe ihtiyacınız varsa, hemen bizimle iletişime geçin.
🔹 Avukat Gökhan Yağmur
🔹 📱 0542 157 06 34
🔹 🌐 www.gokhanyagmur.com.tr
Ceza yargılamasında hak kaybı yaşamamak ve süreci doğru yönetmek için yanınızdayız. Size en uygun çözümü birlikte bulalım!