Bilgi BankasıCeza Hukuku

Seri Muhakeme Usulü Nedir? Şartları, Uygulama Süreci ve Anayasal Değerlendirme 1

Seri Muhakeme Usulü Nedir? – Uygulama Koşulları ve Hukuki İnceleme

Seri muhakeme usulü, Türk ceza yargılamasına 7188 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun kapsamında getirilmiş alternatif bir yargılama modelidir. Bu çalışma kapsamında, söz konusu usulün uygulanma şartlarına, sürecin nasıl işlediğine ve özellikle de sistemdeki fonksiyonelliğine yönelik kapsamlı bir değerlendirme yapılacaktır.

Bu bağlamda, Cumhuriyet savcısının şüpheli hakkında yaptırım türünü ve süresini içeren yazılı bir öneri sunabilme yetkisine sahip olması, usulün en dikkat çekici yanlarından biridir. Aynı şekilde, Asliye Ceza Mahkemesi’nin söz konusu yaptırımı yalnızca şekli açıdan ve belirli sınırlar çerçevesinde inceleme yetkisine sahip olması, yargılamanın hızlı ve etkin şekilde sonuçlanmasını sağlayan diğer önemli hususlardan biridir.

Bu yazıda hem seri muhakemenin genel yapısını hem de uygulamadaki etkilerini ele alacağız.


A. SERİ MUHAKEME USULÜNE GENEL BAKIŞ

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 250. maddesi, 7188 sayılı Kanun’un 23. maddesi ile yeniden şekillendirilmiş ve “Seri Muhakeme Usulü” başlığı altında ceza yargılamasına alternatif bir çözüm yolu olarak getirilmiştir. Bu düzenlemeyle temel amaçlar arasında; basit yapılı suçlarda yargılamanın hızlandırılması, mahkemelerin iş yükünün azaltılması ve mevcut sistemde görülen uygulama sorunlarının önüne geçilmesi yer almaktadır. Ancak uygulamada bu hedeflerin tam anlamıyla karşılandığı söylenemez; bu hususlara yazının ilerleyen bölümlerinde ayrıca değinilecektir.

Kanuni dayanak olan CMK m. 250’nin nasıl uygulanacağına dair detaylar ise “Ceza Muhakemesinde Seri Muhakeme Yönetmeliği” ile ayrıca düzenlenmiş, uygulayıcılara yol haritası sunulmuştur.

Seri muhakeme kurumunun tanımı, 7188 sayılı yasanın gerekçesinde açıkça yer almıştır. Tanımda, şüphelinin daha az yaptırım alacağı beklentisiyle bu usule rıza göstermesi esas alınmış; bu bağlamda süreçte bir yanda Cumhuriyet savcısı, diğer yanda ise şüpheli ile hüküm kurma ve denetleme yetkisine sahip mahkeme yer almaktadır.

Uygulama Süreci Nasıl İşler?

Seri muhakeme usulü yalnızca, CMK madde 250’de sınırlı olarak sayılmış bazı suçlar bakımından gündeme gelir. Bu katalogda yer alan bir suçun işlenmiş olması ve ayrıca kamu davasının açılmasının ertelenmemiş olması gerekir. Bu durumda, Cumhuriyet savcısı ilgili suçun tanımında yer alan yaptırımı esas alarak, TCK m. 61/1’deki ölçütleri dikkate almak suretiyle temel cezayı hesaplar. Ardından, bu temel cezanın yarısı oranında bir ceza belirlenir ve bu cezayı içeren yazılı bir talepname düzenlenir.

Seri Muhakeme Usulü

Düzenlenen bu talepname, vakit kaybetmeden görevli mahkemeye —yani genellikle Asliye Ceza Mahkemesi’ne— iletilir. Mahkeme ise talepnameyi yalnızca şekli ve sınırlı bir denetim kapsamında inceler. Eğer CMK m. 250’de öngörülen şartların tamamının sağlandığına kanaat getirirse, savcının önerdiği yaptırım doğrultusunda hüküm kurar. Ancak mahkeme, şartların oluşmadığını değerlendirirse talebi reddeder ve yargılama, genel usuller çerçevesinde devam eder.


B. SERİ MUHAKEME USULÜNÜN UYGULANABİLMESİNE İLİŞKİN ŞARTLAR

Ceza muhakemesinde seri muhakeme usulünün devreye girebilmesi için birtakım ön koşulların bir arada gerçekleşmiş olması gerekir. Bu usul, yalnızca belirli koşullar altında ve belli suç tipleri yönünden uygulanabilir. Aşağıda sıralanan hususlar bu usulün hayata geçmesinin temel taşlarını oluşturmaktadır:

  • Şüphelinin CMK m. 250’de belirtilen suçlardan birini işlemiş olması,
  • Cumhuriyet savcısının kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar vermemiş bulunması,
  • Şüphelinin yaş küçüklüğü, akıl hastalığı veya sağır-dilsiz olma durumlarının bulunmaması,
  • Suçun uzlaştırma veya ön ödeme kapsamına girmemesi,
  • Ve son olarak, şüphelinin bu usulü açıkça ve müdafii eşliğinde kabul etmiş olması gerekir.

I. Katalog Suçlardan Birinin İşlenmiş Olması

Seri muhakeme usulü yalnızca CMK m. 250’de sınırlı biçimde sayılan suçlar için öngörülmüştür. Şüphelinin bu suçlardan birini işlediğinin tespit edilmesi halinde Cumhuriyet savcısı bu yola başvurabilir. Bu suçlar arasında:

  • Hakkı olmayan yere tecavüz (TCK m. 154),
  • Genel güvenliği kasten tehlikeye sokma (TCK m. 170),
  • Trafik güvenliğini tehlikeye düşürme (TCK m. 179/2-3),
  • Gürültüye sebebiyet verme (TCK m. 183),
  • Parada sahtecilik (TCK m. 197/2-3),
  • Mühür bozma (TCK m. 203),
  • Resmî belgede yalan beyan (TCK m. 206),
  • Kumar oynanmasına imkân sağlama (TCK m. 228/1),
  • Başkasına ait kimlik kullanımı (TCK m. 268)

gibi fiillerin yanı sıra, 6136 sayılı Kanun, 6831 sayılı Orman Kanunu, 1072 sayılı Oyun Aletleri Hakkında Kanun ve Kooperatifler Kanunu kapsamında yer alan bazı eylemler de yer almaktadır.

Belirtmek gerekir ki, bu katalog dışında kalan hiçbir suç için seri muhakeme usulü uygulanamaz. Bu durum, kanun koyucunun yalnızca ceza adalet sistemini yormayan, nitelik itibariyle daha az zararlı görülen suçlar için bu istisnai yargılama biçimini öngörmüş olduğunu göstermektedir.

II. Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmemiş Olması

Seri muhakeme uygulanabilmesi için savcının kamu davasının ertelenmesine karar vermemiş olması gerekir. Ceza Muhakemesi Kanunu’nda yer alan bu kurum, bazı durumlarda savcıya kovuşturmayı beş yıl süreyle askıya alma imkânı tanımaktadır. Erteleme kararı, şüphelinin lehine olabileceği için, savcı öncelikle bu imkânı değerlendirir. Eğer erteleme koşulları oluşmuşsa, seri muhakeme gündeme gelmeden kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilir.

III. Ceza Sorumluluğunu Kaldıran veya Etkileyen Durumların Olmaması

TCK’nın 31, 32 ve 33. maddelerinde belirtilen yaş küçüklüğü, akıl hastalığı ve sağır-dilsizlik halleri mevcutsa seri muhakeme uygulanamaz. Ayrıca, suçun ön ödeme veya uzlaştırma kapsamında olması da bu yola başvurulmasını engeller. Bu hâllerde alternatif çözüm yolları devreye girer.

IV. Şüphelinin Müdafii Huzurunda Usulü Kabul Etmiş Olması

Cumhuriyet savcısının teklifi üzerine, şüphelinin bu usulü açıkça kabul etmesi şarttır. Ancak bu kabul, şüphelinin müdafii huzurunda yapılmalı; iradesinin serbestliğine gölge düşürecek hiçbir zorlama, kandırma veya telkin bulunmamalıdır. Şüphelinin davete mazeretsiz icabet etmemesi ya da yurtdışında bulunması gibi durumlarda, savcılık soruşturmayı genel hükümlere göre devam ettirir.

Ayrıca, savcının teklifinden sonra şüpheliye değerlendirme süresi tanınabilir; bu süre makul olup bir ayı geçemez. Şüphelinin kararı olumlu yönde olmamış ya da süreyi geçirmişse, yine klasik yargılama usulüne dönülür.

İştirak hâlinde işlenen suçlarda ise bütün şüphelilerin seri muhakemeyi kabul etmesi şarttır. Aksi hâlde bu usul uygulanamaz.


C. TALİMATNAME VE YAPTIRIM ÖNERİSİ: CUMHURİYET SAVCISININ ROLÜ

Seri muhakeme usulünün şüpheli tarafından kabul edilmesinin ardından, sürecin bir sonraki adımı Cumhuriyet savcısının ceza yaptırımını belirlemesidir. CMK m. 250/4 hükmü uyarınca savcı, şüpheliye uygulanacak yaptırımı belirledikten sonra, bu yaptırımın mahkemece hükme bağlanması amacıyla yazılı bir talepname hazırlar ve görevli mahkemeye sunar.

I. Cumhuriyet Savcısı Ceza Miktarını Nasıl Belirler?

Cumhuriyet savcısı, şüpheliye uygulanacak ceza miktarını belirlerken, Türk Ceza Kanunu’nun 61. maddesinin 1. fıkrasında yer alan objektif ölçütleri dikkate almalıdır. Bu ölçütler arasında suçun işleniş tarzı, kullanılan araçlar, zaman ve yer gibi unsurlar yer alır. Söz konusu hüküm, normalde hâkimin temel cezayı belirlerken kullandığı kriterleri içerse de, seri muhakeme usulünde bu yetki sınırlı ve amaç odaklı olarak savcıya verilmiştir.

Bu durumda savcı, suça dair delil durumunu, tehlikenin ağırlığını, failin kast derecesini ve diğer somut verileri değerlendirerek kanuni alt ve üst sınırlar arasında adil bir temel ceza belirler. Bu temel cezanın yarısı alınarak nihai (sonuç) ceza tespit edilir. Savcı, bu cezayı artırma veya farklı indirim uygulama yetkisine sahip değildir. Örneğin zincirleme suç, tahrik ya da etkin pişmanlık gibi halleri dikkate alarak değişiklik yapamaz.

Bu durum, savcının yetkisinin sınırlandırıldığını ve sadece m.61/1 kapsamındaki hususlara dayanarak ceza belirlemesi gerektiğini göstermektedir. Eğer olayda indirimi gerektiren bir neden varsa, bu durumda seri muhakeme değil genel usule başvurulması daha yerinde olacaktır.

II. Ceza Yaptırımının Niteliği: Erteleme ve Alternatif Yaptırımlar

Cumhuriyet savcısı tarafından belirlenen ceza, bazı durumlarda hapis cezası yerine adli para cezasına çevrilebilir ya da cezanın ertelenmesine karar verilebilir (TCK m.50, m.51). Ayrıca, koşulları varsa Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) da talepnameye konu olabilir (CMK m.231). Böylece şüpheli için daha hafif sonuçlar doğuran uygulamalar da sürecin bir parçası hâline gelebilir.

III. Talepnamenin Şekli ve İçeriği – Seri Muhakeme Usulü

Cumhuriyet savcısı, belirlemiş olduğu cezaya ilişkin düzenlediği yazılı belgeyi, Asliye Ceza Mahkemesi’ne hitaben hazırlar. Bu belge, hem içerik hem de şekil yönünden Ceza Muhakemesinde Seri Muhakeme Yönetmeliği’ne uygun olmalıdır. Talepnamede yer alması gereken temel unsurlar şunlardır:

  • Şüphelinin ve müdafiinin kimlik bilgileri,
  • Mağdurun veya suçtan zarar görenin kimlik bilgileri,
  • Suçun adı ve ilgili yasal dayanağı,
  • Olayın geçtiği yer, zaman ve tarih,
  • Şüphelinin tutuklu olup olmadığı, varsa gözaltı ve tutuklama süresi,
  • Suçun oluş biçiminin özeti,
  • Seri muhakeme teklifinin yapıldığı ve müdafii huzurunda kabul edildiği,
  • Tespit edilen ceza ve varsa uygulanacak güvenlik tedbirleri,
  • HAGB, erteleme veya alternatif ceza türlerinin uygulanıp uygulanmadığı.

Bu bilgiler, savcının talebinin şeffaf, anlaşılır ve denetlenebilir bir içerikte olmasını sağlamak amacıyla düzenlenmiştir.


E. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

I. Anayasal Açıdan Seri Muhakeme Usulü Değerlendirmesi

Seri muhakeme usulünün en çok tartışılması gereken yönlerinden biri, Anayasa’nın 9. maddesiyle kurduğu yargı yetkisi ilkesine uygunluğu meselesidir. Anayasa’nın açık hükmü, “yargı yetkisi Türk Milleti adına, bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır” şeklindedir. Bu temel norm, yalnızca anayasal bir ilke değil, aynı zamanda evrensel hukuk anlayışının bir yansımasıdır.

Ancak seri muhakeme sisteminde, mahkemenin yargı yetkisi önemli ölçüde sınırlanmakta, mahkeme yalnızca savcının sunduğu talepnameyi şeklen denetlemekte, delil toplama, tanık dinleme ya da maddi gerçeklik incelemesi yapmadan karar vermektedir. Bu durum, uygulamada yargılama işlevinin fiilen savcılık makamına devredilmesi gibi bir sonuca yol açmakta ve Anayasa’nın 9. maddesiyle bağdaşmayan bir tablo ortaya koymaktadır.

II. Kanun Koyucunun Amacı ve Hukuki Tutarlılık Sorunu – Seri Muhakeme Usulü

Kanun koyucu, seri muhakeme düzenlemesinin gerekçesinde, basit suçlar için klasik yargılama sürecinin gereksiz yere iş yükü oluşturduğu, şüphelilerin sorumluluğu kabul etmeleri durumunda mahkemeye taşınmanın hakkaniyetli olmayacağı gibi argümanlar öne sürmektedir. Ancak bu yaklaşım, hukuk devleti ilkesine ve suçun yargılamaya konu olma zorunluluğuna aykırılık teşkil etmektedir.

Zira kanun, herhangi bir fiili suç olarak tanımlıyorsa, bu suçun hafifliği ya da önemsizliği yargılama zorunluluğunu ortadan kaldırmaz. “Adil yargılanma hakkı” ve “ceza yargılamasının temel ilkeleri” dikkate alındığında, tüm suçların yargısal denetime tabi olması gerektiği gerçeği görmezden gelinemez. Suçun önem derecesine göre farklı bir yargılama rejimi oluşturmak, sistemin eşitlik ilkesini zedeleyebileceği gibi, uzun vadede ceza adaletine olan güveni de zayıflatabilir.

III. Alternatif Çözüm Önerileri ve Teknik Eksiklikler – Seri Muhakeme Usulü

Kanaatimizce, ceza yargılamasında hızlılık ve etkinlik hedefleniyorsa, bunun çözümü yeni yargı usulleri yaratmak yerine mevcut mahkemelerin kapasitesini artırmak olmalıdır. Daha fazla hâkim atanması, mahkeme sayılarının çoğaltılması ve teknolojik altyapının güçlendirilmesi gibi yapısal reformlar, daha sağlıklı sonuçlar verecektir.

Bunun yanı sıra, katalog suçların başka bir hukuki rejim içinde ele alınması, örneğin Kabahatler Kanunu gibi ayrı bir normatif düzenleme ile yönetilmesi, sistemsel çelişkileri ortadan kaldırabilir. Seri muhakeme gibi bir usul, mevcut haliyle ne uzlaştırma ne de alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri gibi etkin çalışmakta; sadece kısıtlı yargılama ilkesinin istisnai bir uygulaması olmaktadır.

IV. Genel Değerlendirme ve Hukuk Devletine Etkileri – Seri Muhakeme Usulü

Seri muhakeme usulü, kâğıt üzerinde mahkemelerin iş yükünü azaltma iddiasıyla hayata geçirilmiş olsa da, katalog suçlarla sınırlı olması, savcının geniş yetkilerine rağmen mahkeme denetiminin yüzeysel kalması ve toplumda bu usulün adil olup olmadığına dair farkındalığın düşük olması nedeniyle eleştirilmektedir.

Kanun koyucunun hızlı sonuç alma motivasyonu, yargılamanın esaslı ilkeleriyle çatıştığı zaman hukuk devleti ilkesi zarar görmektedir. Her suç, ister hafif ister ağır olsun, aynı anayasal güvencelerle yargılanmayı hak eder. Uygulamada seri muhakeme usulünün ne ölçüde fayda sağladığı ve hedeflenen yargı sistemini rahatlatma işlevini yerine getirip getirmediği ise ancak uzun vadede yapılacak ampirik analizlerle anlaşılabilecektir.

Bu içerik, Avukat Gökhan Yağmur tarafından kaleme alınmıştır.
İstanbul’da ceza hukuku, şirket danışmanlığı ve aile hukuku alanlarında uzmanlaşan Av. Gökhan Yağmur, özellikle alternatif ceza muhakemesi usulleri, ifade özgürlüğü, yargılama süreçleri ve Yargıtay içtihatları üzerine çalışmalar yürütmektedir. Hukuki içeriklerimi, gokhanyagmur.com.tr üzerinden kamuoyunun ve meslektaşlarımın erişimine sunarak, güncel yargı reformlarına dair farkındalık yaratmayı amaçlıyorum. Detaylı bilgi ve danışmanlık için bana 0542 157 06 34 numaralı telefondan ulaşabilirsiniz

🛑 Telif Hakkı ve Kullanım Uyarısı
Bu internet sitesinde yer alan tüm yazılar, makaleler ve içerikler Av. Gökhan Yağmur tarafından oluşturulmuş olup, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında koruma altındadır. Tüm içerikler zaman damgası ile kayıt altına alınmıştır. İzinsiz olarak içeriklerin kopyalanması, çoğaltılması, özetlenmesi veya başka sitelerde yayımlanması halinde hukuki ve cezai sorumluluk doğacaktır.
Meslektaş hukukçular, içeriklerimizi kaynak göstermek ve atıf yapmak suretiyle hukuki çalışmalarında kullanabilirler.

✍️ Hukuki Yazı Paylaşmak İsteyenler İçin
Akademik ya da mesleki çalışmaları bulunan hukukçular, uygulamaya dönük özgün makalelerini kısa özgeçmişleriyle birlikte [e-posta adresiniz] adresine göndererek yayımlanmak üzere bize iletebilirler. Konu sınırlaması bulunmamaktadır; ancak güncel hukuk uygulamalarıyla bağlantılı yazılar tercih sebebidir.

🔒 Kullanım Koşulları

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu