Bulaşıcı Hastalıklara İlişkin Tedbirlere Aykırı Davranma Suçu (TCK 195)

Suçun Tanımı ve Yasal Düzenleme
Bulaşıcı hastalıklara ilişkin tedbirlere aykırı davranma suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 195. maddesinde düzenlenmiştir. Bu suç, “Kamu Sağlığına Karşı Suçlar” başlığı altında yer almakta olup toplum sağlığını koruma amacı taşır.
TCK m. 195 hükmü şöyledir:
“Bulaşıcı hastalıklardan birine yakalanmış veya bu hastalıklardan ölmüş kimsenin bulunduğu yerin karantina altına alınmasına dair yetkili makamlarca alınan tedbirlere uymayan kişi, iki aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
Suçun Unsurları
- Korunan Hukuki Değer: Kamu sağlığıdır. Amaç, bulaşıcı hastalıkların yayılmasını önlemek ve toplum sağlığını güvence altına almaktır.
- Fail: Herkes bu suçun faili olabilir. Failin özel bir sıfatı aranmaz.
- Mağdur: Toplumun tüm bireyleridir. Çünkü bulaşıcı hastalıkların yayılması herkes için tehlike oluşturur.
- Hareket: Yetkili makamlar tarafından alınmış karantina veya benzeri tedbirlere uymama eylemi suçun hareket unsurudur.
- Manevi Unsur: Kastla işlenebilen bir suçtur. Fail, alınan tedbirleri bilerek ve isteyerek ihlal etmelidir.
Yaptırım
Bu suçu işleyenler hakkında iki aydan bir yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür. Suçun cezası, kamu sağlığını korumak amacıyla caydırıcı nitelikte tutulmuştur.
Uygulama Alanı
- Karantina bölgelerinden izinsiz çıkmak,
- Bulaşıcı hastalık nedeniyle kapatılan alanlara girmek,
- Yetkili makamların koyduğu izolasyon ve tedbirlere uymamak,
bu suç kapsamında değerlendirilir.
Değerlendirme
TCK 195 ile düzenlenen bu suç, özellikle COVID-19 pandemisi sürecinde gündeme gelmiş, karantina kurallarına uymayan kişiler hakkında çok sayıda soruşturma ve dava açılmıştır. Burada amaç, bireylerin özgürlüğü ile toplum sağlığı arasındaki dengeyi korumaktır.
Bulaşıcı Hastalıklara İlişkin Tedbirlere Aykırı Davranma Suçunun Unsurları
1. Suçun Konusu
TCK m.195’in koruduğu hukuki değer kamu sağlığıdır. Dolayısıyla suçun konusu da toplumun genel sağlığıdır. Bireysel menfaat değil, toplumsal menfaat önceliklidir.
2. Fail
Bu suçun faili herkes olabilir. Özel bir sıfat aranmaz. Karantina tedbirine uymayan bireyler suçun faili sayılır.
3. Mağdur
Suçun mağduru doğrudan toplumun tamamıdır. Çünkü bulaşıcı hastalıkların yayılması bütün bireyler için tehlike oluşturur.
4. Hareket Unsuru
Maddede tanımlanan suç, yetkili makamlarca alınan karantina tedbirlerine uymama eylemiyle oluşur.
- Karantinadan kaçmak,
- Karantina altındaki bölgeye izinsiz girmek,
- İzolasyon kurallarını ihlal etmek,
suçun hareket unsurunu oluşturur.
5. Bulaşıcı Hastalık Unsuru
- Suçun oluşabilmesi için bulaşıcı hastalığa yakalanmış veya bu hastalıktan ölmüş kişinin bulunduğu yerin karantina altına alınması gerekir.
- Hastalığın yerel, ulusal ya da küresel (pandemi) nitelikte olması sonucu değiştirmez.
- Hastalığın türü, yayılma şekli ya da etki alanı suçun oluşumu bakımından önem taşımaz.

6. Yetkili Makamın Tedbiri
Suçun oluşması için, yetkili makamlar (Sağlık Bakanlığı, valilik, kaymakamlık gibi) tarafından karantina tedbirlerinin alınmış olması şarttır.
- Tedbirlerin halka uygun vasıtalarla duyurulmuş olması yeterlidir.
- Örneğin; resmi tebliğ, basın açıklaması veya idari yazı ile duyurulan karantina kararına uyulmaması suçun oluşumu için yeterlidir.
7. Manevi Unsur
Suç, kastla işlenebilen bir suçtur. Fail, alınan karantina tedbirlerini bilerek ve isteyerek ihlal etmelidir. Taksirle işlenmesi mümkün değildir.
8. Örnek Olay
COVID-19 salgını sırasında Türkiye’de idari makamlarca çeşitli karantina ve izolasyon tedbirleri alınmıştır. Bu tedbirlere uymayan kişiler hakkında TCK m.195 kapsamında soruşturmalar başlatılmış, birçok dosyada mahkumiyet kararı verilmiştir.
Adli Para Cezası, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (TCK 195)
1. Adli Para Cezası
Türk Ceza Kanunu’nda yer alan yaptırımlardan biri de adli para cezasıdır. Bu ceza, failin ekonomik gücüne göre belirlenen gün sayısı üzerinden hesaplanır.
- TCK 195 kapsamında öngörülen hapis cezası iki aydan bir yıla kadar olduğundan, mahkeme gerekli koşulların varlığı halinde hapis cezasını adli para cezasına çevirebilir.
- Bu durumda fail cezaevine girmek yerine belirlenen para cezasını ödeyerek cezadan kurtulabilir.
2. Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)
HAGB kurumu, cezanın belirli bir süre (genellikle 5 yıl) denetim süresi boyunca askıda kalmasını sağlar.
- Fail bu süre içinde yeni bir suç işlemez ve mahkemenin belirlediği yükümlülüklere uyarsa, ceza hiçbir hukuki sonuç doğurmadan ortadan kalkar.
- TCK 195 kapsamında verilen hapis cezası 2 yıl veya altında olduğundan, HAGB kararı verilebilmesi mümkündür.
- Böylece fail hakkında ceza kesinleşmiş olmaz ve sabıka kaydına işlenmez.
3. Erteleme
Erteleme, mahkemenin verdiği hapis cezasının cezaevinde infaz edilmesinden koşullu olarak vazgeçmesidir.
- Sanık cezasını cezaevinde çekmek yerine belirli bir denetim süresine tabi tutulur.
- TCK 195 kapsamında hükmedilen hapis cezası 2 yıl veya altında olduğundan, erteleme uygulanabilir.
- Fail, erteleme süresinde iyi halli olursa ceza infaz edilmiş sayılır.
Sonuç
TCK 195 kapsamında düzenlenen bulaşıcı hastalıklara ilişkin tedbirlere aykırı davranma suçu, kısa süreli hapis cezası öngören bir suç olduğundan sanık lehine pek çok ceza muhakemesi kurumu devreye girebilir. Adli para cezasına çevirme, HAGB ve erteleme seçenekleri, failin cezaevine girmesini önleyen en önemli imkânlardır.
Suçun Şikayet Süresi ve Zamanaşımı (TCK 195)
1. Şikayet Süresi
- Bulaşıcı hastalıklara ilişkin tedbirlere aykırı davranma suçu, şikayete bağlı suçlar arasında değildir.
- Bu nedenle savcılık, herhangi bir şikayet aramaksızın resen soruşturma yapar.
- Suçtan zarar gören kişilerin şikayetten vazgeçmesi, ceza davasının düşmesine yol açmaz. Çünkü burada korunan hukuki değer bireysel değil, kamu sağlığıdır.
2. Dava Zamanaşımı
- Dava zamanaşımı, suçun işlendiği tarihten itibaren belirli bir süre içinde dava açılmamışsa veya açılmış davada süre içinde hüküm verilememişse ceza davasının düşmesi sonucunu doğurur.
- TCK 195 kapsamında öngörülen ceza üst sınırı 1 yıl hapis olduğundan, Türk Ceza Kanunu m. 66/1-e uyarınca dava zamanaşımı süresi 8 yıldır.
- Bu süre içinde soruşturma ve kovuşturma yapılabilir.
- Ancak 8 yıllık süre geçtikten sonra artık ceza soruşturması ve davası açılamaz.
3. Sonuç
Bulaşıcı hastalıklara ilişkin tedbirlere aykırı davranma suçunda:
- Şikayet süresi bulunmaz, savcılık kendiliğinden harekete geçer.
- Dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Bu sürenin dolması halinde soruşturma yapılamaz, açılmış davalar ise düşer.
Uzlaşma ve Görevli Mahkeme (TCK 195)
1. Uzlaşma
Ceza muhakemesi hukukunda uzlaşma, suç isnadı altındaki kişi ile suçtan zarar görenin bir uzlaştırmacı aracılığıyla iletişim kurarak anlaşmasıdır. Ancak bu kurum her suç için geçerli değildir.
- Bulaşıcı hastalıklara ilişkin tedbirlere aykırı davranma suçu, uzlaşma kapsamındaki suçlardan değildir.
- Bunun nedeni, suçun doğrudan bireylere değil, toplumun tamamına karşı işlenmiş olmasıdır.
- Dolayısıyla tarafların anlaşmasıyla dava ortadan kaldırılamaz, yargılama süreci devam eder.
2. Soruşturma ve Kovuşturma
- Bu suç, savcılık tarafından resen soruşturulur. Yani herhangi bir şikayet şartı aranmaz.
- Soruşturma aşamasında, kamu davasının açılmasının ertelenmesi (KDE) kararı verilebilir. Bu, özellikle ilk defa suç işleyen sanıklar açısından uygulanabilecek bir tedbirdir.
- Kovuşturma aşamasında ise, usul ekonomisi sağlamak amacıyla basit yargılama usulü uygulanabilir. Bu durumda dosya üzerinden karar verilerek daha hızlı bir yargılama süreci işletilir.
3. Görevli Mahkeme
- TCK 195 kapsamında açılan davalarda görevli mahkeme asliye ceza mahkemesidir.
- Suçun üst sınır cezası 1 yıl hapis olduğundan ağır ceza mahkemeleri görevli değildir.
4. Değerlendirme
Sonuç olarak, bulaşıcı hastalıklara ilişkin tedbirlere aykırı davranma suçu, uzlaşmaya tabi olmayan, kamu sağlığını ilgilendiren bir suçtur. Bu suçun yargılaması asliye ceza mahkemesinde yapılır ve süreçte kamu davasının ertelenmesi veya basit yargılama usulü uygulanması mümkündür.
Avukat Gökhan Yağmur Kimdir?
Ben Avukat Gökhan Yağmur, İstanbul başta olmak üzere Türkiye’nin birçok bölgesinde faaliyet gösteren bir hukukçuyum. Hukuk fakültesinden mezuniyetimden bu yana; aile hukuku, ceza hukuku, ticaret hukuku, fikrî ve sınai haklar hukuku, marka-patent uyuşmazlıkları, icra-iflas hukuku ve yabancılar hukuku alanlarında yoğun olarak çalışmaktayım.
Mesleki yaklaşımımda, her dosyayı yalnızca bir evrak yığını olarak değil, bir insan hikâyesi olarak görmekteyim. Bu nedenle, müvekkillerimin hem hukuki hem de insani ihtiyaçlarını gözeten bir anlayış benimsiyorum. Özellikle boşanma, velayet, nafaka, ceza davaları, şirket uyuşmazlıkları ve marka-patent süreçlerinde, çözüm odaklı, şeffaf ve titiz bir temsil sağlamayı ilke edinmiş durumdayım.
Hukuk pratiğimde, yalnızca davaları takip etmekle yetinmeyip aynı zamanda hukuk içerikleri üreterek öğrencilere, stajyer avukatlara ve vatandaşlara rehberlik etmeyi amaçlıyorum. Bu kapsamda, kendi web sitelerim üzerinden ( www.gokhanyagmur.com – www.gokhanyagmur.com.tr ) güncel yargı kararlarını, ders notlarını ve makaleleri paylaşarak hukuk bilincinin gelişimine katkıda bulunuyorum.
Müvekkillerim için her zaman ulaşılabilir olmayı önemsiyorum. Bu nedenle danışmak, hukuki destek almak veya dava süreçleriyle ilgili bilgi edinmek isteyenler bana doğrudan 0542 157 06 34 numaralı telefondan ulaşabilirler.
Av. Gökhan Yağmur – “Her müvekkil bir insan, her dosya bir hayattır.”