Tüm YazılarBilgi BankasıCeza Hukuku

Marka Hakkına Tecavüz Suçu Nedir?

Marka hakkına tecavüz suçu, bir başkasına ait tescilli markanın yetkisiz ve hukuka aykırı biçimde kullanılmasıyla ortaya çıkan bir fikri mülkiyet suçudur. Bu suç; iktibas (aynen taklit) veya iltibas (karıştırılma ihtimali yaratacak şekilde benzetme) yoluyla işlenebilir. 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 30. maddesi, marka hakkına yönelik cezai yaptırımları açıkça düzenlemiştir.

6769 sayılı Kanun uyarınca, bir kimsenin cezalandırılabilmesi için markanın tescilli olması zorunludur. Kanun, ceza hukuku bakımından sadece tescil edilmiş markaları koruma altına almıştır. Bu nedenle, markası tescilli olan kişi, markasının izinsiz kullanılması veya taklit edilmesi durumunda şikâyetçi olarak ceza davası açılmasını sağlayabilir. Ayrıca, aynı eylem nedeniyle özel hukuk yollarına da başvurabilir (6769 sayılı Kanun m.7/2).

Günümüzde marka suçları, özellikle internet ortamında yaygın şekilde işlenmektedir. Facebook, Instagram, X (Twitter) gibi sosyal medya platformları ya da çevrimiçi alışveriş siteleri üzerinden taklit ürünlerin satışa sunulması, marka hakkına tecavüz suçunun tipik örneklerindendir. Savcılıklar, şikâyet üzerine açık kaynak araştırmaları yaparak internet üzerinden işlenen bu suçları tespit edebilmekte ve delil toplayabilmektedir.

6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 30. maddesi, takibi şikâyete bağlı tüm marka suçlarını kapsamaktadır. Buna göre, marka hakkına tecavüz suçunun oluşabilmesi için iki temel unsur aranır:

  1. Başkasına ait tescilli markaya iktibas veya iltibas yoluyla tecavüz edilmesi,
  2. Bu fiilin, mal üretmek veya hizmet sunmak, satışa arz etmek ya da satmak, ithal veya ihraç etmek, ticari amaçla satın almak, bulundurmak, nakletmek veya depolamak suretiyle gerçekleştirilmiş olması gerekir.

Başka bir deyişle, marka hakkına tecavüz fiili, bir markayı marka sahibinin izni olmaksızın veya yetkisiz şekilde kullanmak anlamına gelir (CGK, 2020/444 K.).

6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 30. maddesi şu şekildedir:

Madde 30 –

  1. Başkasına ait marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz ederek mal üreten veya hizmet sunan, satışa arz eden veya satan, ithal ya da ihraç eden, ticari amaçla satın alan, bulunduran, nakleden veya depolayan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
  2. Marka koruması bulunduğunu gösteren işareti, mal veya ambalaj üzerinden yetkisiz biçimde kaldıran kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
  3. Yetkisi olmaksızın, başkasına ait marka hakkı üzerinde devretme, lisans verme veya rehin etme gibi tasarruflarda bulunan kişi iki yıldan dört yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
  4. Suç, bir tüzel kişinin faaliyeti kapsamında işlenmişse, ayrıca tüzel kişiye özgü güvenlik tedbirleri uygulanır.
  5. Bu suçlardan dolayı cezaya hükmedilebilmesi için markanın Türkiye’de tescilli olması zorunludur.
  6. Suçların soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır.
  7. Başkasına ait markayı taklit ederek üretilmiş bir malı satışa arz eden veya satan kişi, malın kaynağını bildirerek üreticilerin tespit edilmesini ve taklit mallara el konulmasını sağlarsa cezalandırılmaz.

Sonuç olarak, marka hakkına tecavüz suçu hem ekonomik düzeni hem de tüketici güvenini koruma amacı taşır. Tescilli markanın izinsiz kullanımı yalnızca özel hukuk yönünden değil, aynı zamanda cezai yaptırım gerektiren bir fiil olarak değerlendirilir.


Marka Hakkına Tecavüz Suçu ve Diğer Marka Suçlarının Cezası

Marka hakkına yönelik cezai düzenlemeler, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 30. maddesi kapsamında yer almaktadır. Bu madde, marka hakkını ihlal eden fiilleri tek tek tanımlamakta ve her biri için öngörülen cezai yaptırımları belirlemektedir. Marka hakkına karşı işlenen suçlar üç ana başlık altında toplanmıştır:

1. Marka Hakkına Tecavüz Suçu ve Cezası
6769 sayılı Kanun’un 30/1. maddesi, marka hakkına tecavüz suçunu ve bu suça uygulanacak cezayı açıkça düzenler. Buna göre, başkasına ait tescilli markaya iktibas (birebir taklit) veya iltibas (karıştırılma ihtimali yaratacak şekilde benzetme) yoluyla tecavüz eden;

  • mal üreten veya hizmet sunan,
  • bu malları satışa arz eden veya satan,
  • ithal ya da ihraç eden,
  • ticari amaçla satın alan, bulunduran, nakleden veya depolayan kişi,

bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır (6769 sayılı Kanun m.30/1).

Bu düzenleme, marka hakkına tecavüz suçunun seçimlik hareketli bir suç olduğunu göstermektedir. Failin, bu fiillerden herhangi birini işlemesi suçun oluşumu için yeterlidir.

2. Marka Korumasını Gösteren İşareti Kaldırma Suçu ve Cezası
Bir mal veya ambalaj üzerinde markanın koruma altında olduğunu belirten ibare ya da sembollerin, yetkisiz biçimde kaldırılması da ayrı bir suç olarak düzenlenmiştir. 6769 sayılı Kanun’un 30/2. maddesi uyarınca, marka koruması işaretini izinsiz olarak kaldıran kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.

Bu hükümle, markanın koruma statüsünün gizlenmesi veya tüketicinin yanıltılması amaçlı eylemler cezai yaptırıma bağlanmıştır.

3. Marka Hakkı Üzerinde Yetkisiz Tasarrufta Bulunma Suçu ve Cezası
Bir kimsenin, kendisine ait olmayan bir marka üzerinde devretme, lisans verme veya rehin etme gibi tasarruflarda bulunması, 6769 sayılı Kanun’un 30/3. maddesi kapsamında suç teşkil eder. Bu fiili işleyen kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.

Bu suç tipi, marka hakkı üzerinde mülkiyet veya tasarruf yetkisine sahip olmadan işlem yapmayı cezalandırmakta olup, markanın ekonomik değerini koruma amacı taşır.

4. Tüzel Kişiler Hakkında Uygulanacak Güvenlik Tedbirleri
Yukarıda belirtilen suçların bir tüzel kişinin faaliyeti kapsamında işlenmesi halinde, gerçek kişi failler cezalandırılmakla birlikte, ayrıca tüzel kişi hakkında TCK m.60 uyarınca güvenlik tedbirleri uygulanabilir. Bu güvenlik tedbirleri arasında:

  • faaliyet izninin iptali,
  • müsadere (el koyma),
  • veya tüzel kişiye özgü diğer tedbirler yer alabilir.

Sonuç olarak, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu, markayı yalnızca bir ticari unsur değil, aynı zamanda ekonomik değeri yüksek bir fikri mülkiyet hakkı olarak görmüş ve ihlaline karşı ciddi cezai yaptırımlar öngörmüştür. Bu kapsamda marka hakkına tecavüz, koruma işaretinin kaldırılması ve yetkisiz tasarruf suçları, hem hapis cezası hem de adli para cezası ile yaptırıma bağlanmıştır.


Adli Para Cezasına Çevirme, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)

Adli para cezası, işlenen bir suça karşılık olarak hapis cezasının yerine veya onunla birlikte uygulanabilen bir yaptırım türüdür. Ceza yargılamasında, özellikle kısa süreli hapis cezalarında, sanığın kişisel ve sosyal özellikleri dikkate alınarak mahkeme tarafından hapis cezası adli para cezasına çevrilebilir. Marka hakkına tecavüz suçu da bu kapsamda değerlendirilir. Bu durumda mahkeme, fail hakkında hükmolunan hapis cezasını TCK m.50 uyarınca gün karşılığı adli para cezasına çevirebilir.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) ise, mahkemece hükmedilen cezanın belirli bir süre boyunca hukuki sonuç doğurmamasını sağlayan bir ceza muhakemesi kurumudur. Sanık, beş yıl süreyle denetim altında tutulur ve bu süre içinde herhangi bir kasıtlı suç işlemez, ayrıca yükümlülüklere uygun davranırsa, açıklanmayan mahkûmiyet kararı ortadan kaldırılarak dava düşer. Bu yönüyle HAGB, sanığın sabıka kaydına işlenmemesi bakımından önemli bir hukuki imkândır.
Marka hakkına tecavüz suçu yönünden de, şartların oluşması halinde HAGB kararı verilmesi mümkündür. Mahkeme, failin geçmişi, suçu işleme biçimi, pişmanlık durumu ve sosyal çevresi gibi unsurları değerlendirerek bu kararı verebilir.

Erteleme kurumu ise, sanık hakkında hükmedilen hapis cezasının cezaevinde infaz edilmesinden koşullu olarak vazgeçilmesi anlamına gelir. TCK m.51 uyarınca, iki yıl veya daha az süreli hapis cezaları (bazı durumlarda üç yıl) ertelenebilir. Bu durumda sanık, belirli bir denetim süresine tabi tutulur ve bu süre içinde suç işlemezse cezası infaz edilmiş sayılır.
Marka hakkına tecavüz suçu için verilen hapis cezası da, mahkemece uygun görülmesi halinde ertelenebilir.

Sonuç olarak, marka hakkına tecavüz suçu nedeniyle verilen hapis cezaları bakımından;

  • Ceza adli para cezasına çevrilebilir,
  • Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararı uygulanabilir,
  • Veya ceza ertelenebilir.

Bu üç kurum, failin kişisel özellikleri, suçun işleniş biçimi ve yargılama sürecindeki tutumuna bağlı olarak mahkemenin takdirine tabidir ve her biri cezanın infazına ilişkin farklı kolaylıklar sağlamaktadır.


Şikayet Hakkı, Zamanaşımı ve Uzlaşma

Şikayet hakkı, bir suçun savcılık tarafından soruşturulabilmesi veya mahkeme önüne taşınabilmesi için mağdur ya da suçtan zarar gören kişiye tanınmış, kamu hukuku niteliğinde ve şahsa sıkı surette bağlı bir haktır. Marka hakkına karşı işlenen tüm suçlar gibi, marka hakkına tecavüz suçu da şikayete tabi suçlar arasında yer almaktadır.

Bu kapsamda, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 30. maddesi gereği, marka hakkına tecavüz suçlarının soruşturulması ve kovuşturulması şikayet üzerine yapılır. Şikayet süresi, failin ve fiilin öğrenilmesinden itibaren altı ay olup, bu sürenin geçmesiyle şikayet hakkı düşer. Şikayet süresi hak düşürücü nitelikte olduğundan, altı ay geçtikten sonra yapılan başvurular dikkate alınmaz.

Kamu davası açıldıktan sonra şikayetten vazgeçilmesi, davanın düşmesine yol açar. Bu yönüyle marka hakkına tecavüz suçu, şikayetten vazgeçme halinde ortadan kalkabilen suçlar arasındadır.

Marka hakkına tecavüz suçlarında şikayet hakkı yalnızca marka sahibine aittir. Yani, Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde markası tescilli olan gerçek veya tüzel kişi, bu hakka dayanarak şikayetçi olabilir. Tescil kaydında marka sahibi olarak görünmeyen kişiler, markanın fiilen kullanım hakkına sahip olsalar dahi, tek başına şikayet hakkını kullanamazlar.

Şikayet hakkı şahsa sıkı sıkıya bağlı olduğundan, bu hakkın başkası tarafından kullanılması mümkün değildir. Ancak, hak sahibi gerçek veya tüzel kişiler, avukatları aracılığıyla şikayette bulunabilirler. Bunun için avukata, marka suçları bakımından özel yetki içeren bir vekaletname verilmiş olması gerekir (Yargıtay Ceza Dairesi, 2022/13358 K.).

Marka hakkına tecavüz suçlarında dava zamanaşımı süresi sekiz yıldır. Bu süre, suçun işlendiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Süre dolduğunda, devletin cezalandırma yetkisi ortadan kalkar ve dava düşer.

Uzlaşma, suç isnadı altındaki kişi ile mağdurun, uzlaştırmacı aracılığıyla iletişim kurarak anlaşmaya varması sürecidir. Bu mekanizma, taraflar arasındaki uyuşmazlığın ceza yargılaması dışında çözülmesini sağlar. Marka hakkına tecavüz suçu da, uzlaşma kapsamında değerlendirilen suçlar arasındadır.

Dolayısıyla, marka hakkına tecavüz suçlarında taraflar uzlaşma yoluna gidebilir; uzlaşma sağlanması halinde ceza davası açılmaz veya açılmış olan dava düşer. Böylece, marka sahibi zararın giderilmesi veya belirli bir bedelin ödenmesiyle tatmin olurken, fail de mahkûmiyet riskinden kurtulmuş olur.


Marka Hakkına Tecavüz Suçunda Etkin Pişmanlık

Etkin pişmanlık, failin işlediği suçtan dolayı duyduğu gerçek pişmanlığı davranışlarıyla ortaya koyması, suçun doğurduğu olumsuz sonuçları ortadan kaldırmaya veya azaltmaya çalışması hâlinde, hakkında ceza verilmemesini ya da cezada indirim yapılmasını sağlayan bir ceza hukuku kurumudur. Bu düzenleme, failin adalet sistemine katkıda bulunmasını teşvik eden bir mekanizma niteliğindedir.

Marka hakkına tecavüz suçunda etkin pişmanlık hükümleri, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 30/7. maddesinde özel olarak düzenlenmiştir. Buna göre, belirli şartların yerine getirilmesi durumunda fail hakkında cezaya hükmolunmaz.

Etkin pişmanlığın uygulanabilmesi için gerekli şartlar şunlardır (CGK, 2020/444 K.):

  1. Failin başkasına ait tescilli markayı taklit ederek üretilmiş malı satışa arz etmesi veya satmış olması,
  2. Bu malı nereden temin ettiğini yetkili makamlara bildirmesi,
  3. Bu bildirim sonucunda;
    a. Taklit malları üreten kişilerin tespit edilmesi,
    b. Ve üretilmiş mallara el konulmasının sağlanması gerekir.

Yani, fail yalnızca “nereden aldığını söylemekle” yetinmemeli; bu beyanı sayesinde suçun kaynağının ortaya çıkarılmasına ve taklit malların piyasadan çekilmesine katkıda bulunmalıdır. Bu şartlar gerçekleştiğinde, mahkeme fail hakkında cezaya hükmetmez.

Bu düzenleme, özellikle satış zincirinde yer alan alt düzey faillerin (örneğin, taklit ürünleri satan küçük işletme sahiplerinin) daha ağır suçları işleyen üretici ve dağıtıcıların tespitine yardımcı olmasını amaçlamaktadır.

Sonuç olarak, 6769 sayılı Kanun’un 30/7. maddesi uyarınca;

“Başkasının hak sahibi olduğu marka taklit edilerek üretilmiş malı, satışa arz eden veya satan kişi, bu malı nereden temin ettiğini bildirerek üretenlerin ortaya çıkarılmasını ve üretilmiş mallara el konulmasını sağlaması hâlinde hakkında cezaya hükmolunmaz.”

Bu hüküm, marka hakkına tecavüz suçunda etkin pişmanlık uygulamasının cezasızlık sonucuna yol açabileceğini göstermektedir. Ancak, failin pişmanlık davranışı gerçek, samimi ve sonuç doğurucu olmalı; yalnızca göstermelik beyanlarla etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanması mümkün değildir.


Marka Hakkına Karşı İşlenen Suçlarda Görevli Mahkeme

Marka hakkına karşı işlenen suçlara ilişkin yargılamalar, Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesi tarafından yürütülmektedir. Bu mahkemeler, marka hakkına tecavüz başta olmak üzere tüm sınai mülkiyet suçlarına bakmakla özel olarak görevlendirilmiş ceza mahkemeleridir.

Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemeleri, genel mahkemelerden farklı olarak özel mahkeme statüsüne sahiptir ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) hükümlerine göre yargılama yaparlar. Ancak, fikri mülkiyet haklarının teknik niteliği ve delillendirme süreçlerinin uzmanlık gerektirmesi nedeniyle bu mahkemelerde görev yapan hâkimler, özellikle marka, patent, tasarım, faydalı model ve telif hakları konularında uzmanlaşmıştır.

Marka hakkına karşı işlenen suçlarda —özellikle marka hakkına tecavüz suçunda— yapılan soruşturma ve kovuşturma işlemleri, teknik inceleme, bilirkişi raporları ve marka tescil belgelerinin değerlendirilmesi gibi özel bilgi gerektiren konuları içerir. Bu nedenle, söz konusu yargılamaların etkin ve doğru şekilde yürütülebilmesi için kanun koyucu, Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemelerini görevli mahkeme olarak belirlemiştir.

Bu mahkemelerin bulunmadığı yerlerde ise, Asliye Ceza Mahkemeleri, Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesi sıfatıyla yargılama yapmaktadır.

Sonuç olarak, marka hakkına tecavüz suçu ve diğer marka hakkına karşı işlenen suçlarda görevli mahkeme Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesidir ve bu mahkeme, CMK’nın genel usul hükümleri çerçevesinde ancak sınai mülkiyet suçlarına özgü uzmanlık alanında yargılama yapmaktadır.


Marka Suçları / Yargıtay İçtihatları

Marka Hakkına Tecavüz Suçunda Avukatın Takip Yetkisi
Dosyada bulunan, Polo Lauren Company LP. yetkilisinin … irtibat bürosu yetkilisi …’e verdiği asıl vekâletnamede yer alan “Bir gümrük süreci ya da başka bir süreci takip etme anlaşması vaka bazında mektup, faks veya e-posta iletişimi ile yapılacaktır.” yönündeki sınırlama karşısında; Polo Lauren Company LP. vekilinden, bu dosyada şikâyet hakkını kullanmaya ilişkin olarak marka sahibi Polo Lauren Company LP. yetkililerince kendilerine gönderilmiş izin içerikli mektup, faks ya da e-posta iletisinin tercümeli aslı veya onaylı örneklerinin bulunup bulunmadığının sorulması; sonuca göre Polo Lauren Company LP.’nin davaya katılma ehliyeti ile sanık hakkında TCK 43/2’nin uygulanıp uygulanmayacağının tespiti gerekirken bu hususların gözetilmemesi bozma nedenidir (Yargıtay 7. Ceza Dairesi – K. 2022/15974).

Hak sahipleri, şikâyet tarihinde şikâyet yetkisini içeren vekâletname mevcut olmak kaydıyla avukatları aracılığıyla da şikâyette bulunabilirler. Vekâlet ilişkisi 6100 sayılı HMK m.71–83’te düzenlenmiş olup, gerek HMK gerek Türk Borçlar Kanunu vekâletnameler için şekil şartı öngörmemiştir. Şikâyet yetkisinde esas olan vekâlet verenin iradesidir. Somut olayda; katılan şirketler vekilinin, şikâyet amacıyla ve şikâyet tarihini kapsayacak şekilde marka sahiplerince verilmiş izin yazısı/faksı/e-posta iletisi aslını veya tercüme onaylı örneklerini dosyaya sunamadığı, şikâyet tarihinden sonra düzenlenen vekâletnamelerin de sonucu değiştirmeyeceği anlaşılmakla; marka sahibi firmaların sanıklar hakkında şikâyet tarihi itibarıyla geçerli bir şikâyetleri bulunmadığı kabul edilerek davanın düşmesi gerekirken yargılamaya devamla hüküm kurulması bozma nedenidir (Yargıtay 7. Ceza Dairesi – K. 2022/12916).

Tek Ürün Yakalanması Hâlinde Dahi Suçun Oluşması
14.04.2015 tarihli arama-el koyma tutanağına göre sanığın işlettiği Efe Kitap Kırtasiye adlı işyerinde katılan adına tescilli markayı taşıyan bir adet oyuncağın ele geçirilmesi; sanığın, ürünü pazarlamacının numune olarak bıraktığını ve taklit olduğunu bilmediğini söyleyerek suçlamayı dolaylı kabul etmesi; 09.07.2015 tarihli bilirkişi raporundaki fotoğraflardan markanın iktibas suretiyle taklit edildiğinin anlaşılması ve sanığın faaliyet alanı gereği bu taklidi bilebilecek konumda olması karşısında, suçun unsurlarının oluştuğu gözetilmeksizin beraat kararı verilmesi bozma nedenidir (Yargıtay 7. Ceza Dairesi 2022/8033 E., 2022/13734 K.).

Taklit Ürünlerin Müsaderesi
Dosyada, 6769 sayılı Kanun m.30/1 uyarınca sanık hakkında mahkûmiyet ve HAGB, taklit ürünler yönünden ise TCK 54/1’e göre müsadere kararı verilmiş ise de; Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 10.07.2019 tarih, 2019/14651 E., 2019/10774 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere, taklit ürünlerin üretimi, bulundurulması, kullanımı, taşınması ile alım-satımı başlı başına suç oluşturduğundan, bu eşyaların TCK 54/4 gereğince müsaderesine karar verilmelidir. TCK 54/1 kapsamındaki müsadere, mahkûmiyet hükmüne bağlı olduğundan, HAGB nedeniyle denetim süresi sorunsuz tamamlandığında hüküm ortadan kalkarsa, taklit ürünlerin iadesi gündeme gelebileceğinden, TCK 54/4’e göre müsadere yapılması gerektiğinin gözetilmemesi bozma nedenidir (Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2020/3173 E., 2021/3282 K.).

İnternette Alan Adı Kullanımı ve Haksız Rekabet
Dosyadaki bilgi-belgelere göre, işaretin internet ortamında yalnızca alan adı (domain) olarak kullanılması, marka hakkına tecavüz suçunun seçimlik hareketleri arasında yer almadığından; sanığın web sitesi içeriğinde katılanın “ulusoy” markasını kullanmayıp, www….com biçimindeki alan adında kullanmakla yetinmesi marka hakkına tecavüz suçunu oluşturmaz. Bu eylemin 6102 sayılı TTK’daki haksız rekabet suçunu oluşturup oluşturmadığı tartışılmadan yazılı şekilde mahkûmiyet kurulması bozma nedenidir (Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2021/4403 E., 2021/7178 K.).

Saka Markası – Haksız Rekabetin Değerlendirilmesi Gereği
Saka markasının TÜRKPATENT nezdinde tescil sahibi katılan … vekilinin 28.10.2013 havale tarihli dilekçesiyle; sanığın bayilik sözleşmesine rağmen, katılanın imal etmediği suları, kapakları katılanınkine benzer renk ve şekilde kapatarak … marka su gibi piyasaya sürdüğü iddiası üzerine açılan davada, yerel mahkemece beraat kararı verilmişse de, isnadın TTK kapsamında haksız rekabet suçunu oluşturup oluşturmadığı değerlendirilmeden eksik kovuşturma ile hüküm kurulması bozma nedenidir (Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2016/2729 E., 2018/12297 K.).

Orijinal Ürünün Temin Edilememesi Hâlinde Şüpheden Sanık Yararlanır
Şikâyetçi şirketin ihtarlara rağmen orijinal ürünü dosyaya sunamaması, üretimin bitmesi nedeniyle piyasadan da temin edilememesi; 13.02.2015 tarihli bilirkişi raporunda orijinal örnek sağlanamadığından markanın kullanım biçimine dair değerlendirme yapılamadığının belirtilmesi ve sanığın fatura ile alım yaptığını, taklit satmadığını savunması karşısında; markanın iktibas/iltibasla taklit edildiğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin-inandırıcı delil bulunmadığından “şüpheden sanık yararlanır” ilkesi uyarınca beraat gerekirken mahkûmiyet verilmesi bozma nedenidir (Yargıtay 7. Ceza Dairesi 2021/15747 E., 2022/1772 K.).

İltibasın Unsurları – Ortalama Tüketici Algısı
Katılan vekilinin şikâyeti üzerine sanığın işyerinde ele geçirilen üç çift spor ayakkabı üzerindeki markaların, katılan adına tescilli markalarla iktibas/iltibas yaratacak şekilde taklit edildiği iddiasına ilişkin davada; sanığın, ayakkabılardaki işaretlerin katılan markasıyla ilgisiz olduğunu savunması; bilirkişi raporu ve fotoğraflardan ayakkabı dilinde “…”, iç kısımda “…” markalarının belirgin olduğu ve şikâyete konu markaların ayırt edici gücünün zayıf olduğunun anlaşılması karşısında; ürünler ile orijinallerin genel görünüm ve bıraktıkları izlenimin ortalama tüketici yönünden karıştırılmaya yol açmadığı gözetilmeden yetersiz raporla mahkûmiyet kurulması bozma nedenidir (Yargıtay 7. Ceza Dairesi 2021/16532 E., 2022/7722 K.).

Sanığın Ürün Markasına İlişkin Savunması ve İltibas Yokluğu
Sanığın, ele geçen ürünlerin Hummel değil Adidas markalı olduğunu savunması; dosyadaki rapor ve fotoğraflardan eşofman altlarının iç etiket ve sol cepte Adidas markasının açıkça öne çıktığı, yan kısımdaki katılan … adına tescilli şekil markasının ayırt ediciliğinin zayıf olduğu; ayrıca Adidas yönünden şikâyet bulunmadığı dikkate alındığında, genel görünüm-izlenim kıyası ortalama tüketici bakımından … markasıyla iltibas doğurmuyorsa, beraat gerekirken mahkûmiyet verilmesi bozma nedenidir (Yargıtay 7. Ceza Dairesi 2021/17306 E., 2022/15119 K.).

İktibas/İltibasın Tespiti İçin Bilirkişi İncelemesinin Usulü
TÜRKPATENT’ten, suça konu ürün üzerinde kullanılan markalara ait tescil belgelerinin onaylı örnekleri getirtilip; uzman bilirkişiden rapor alınarak sanığın işyerinde ele geçen pijama takımı üzerindeki işaretlerin, katılanın 25. sınıf (giyim) yönünden tescilli markalarıyla iktibas/iltibas oluşturup oluşturmadığı ve ihlal edilen markaların hangileri olduğu belirlenmeli; ayrıca CMK m.253 uyarınca uzlaştırma kapsamında olduğu gözetilerek sanığın hukuki durumu buna göre tayin edilmelidir. Bu değerlendirmeler yapılmadan verilen karar bozmayı gerektirir (Yargıtay 7. Ceza Dairesi 2021/17246 E., 2022/14226 K.).

Eksik Kovuşturma – Tescil ve Emtia Kapsamının Belirlenmesi
Uzman bilirkişiden yeniden rapor alınarak; sanığın işyerinde ele geçen ürünlerde kullanılan marka/markaların, katılan adına tescilli markalarla iktibas/iltibas oluşturup oluşturmadığı, ihlal edilmişse hangi markaların ihlal edildiği, suç tarihinde tescillerin geçerli olup olmadığı ve tescilin emtia listesini kapsayıp kapsamadığı saptanmalı; karşılaştırma için suça konu marka-logolar ile orijinal ürünlere ait örnek ya da fotoğraflar temyiz denetimini mümkün kılacak şekilde dosyaya eklenmelidir. Eksik soruşturma ve yetersiz raporla hüküm kurulması bozma nedenidir (Yargıtay 7. Ceza Dairesi 2021/16994 E., 2022/11853 K.).

Tescil Belgeleri ve Renkli Örneklerin Dosyaya Getirilmesi Zorunluluğu
Öncelikle TÜRKPATENT’ten, suça konu markaların Resmi Marka Gazetesinde yayım tarihleri ile suç tarihinde geçerlilik durumlarını gösterir, emtia listeli onaylı ve renkli tescil örnekleri getirtilmeli; ardından uzman bilirkişiden raporla, sanığın işyerinde ele geçirilen ürünlerdeki işaretlerin katılanın tescilli markalarıyla iktibas/iltibas oluşturup oluşturmadığı, ihlal edilen markalar, suç tarihindeki geçerlilik ve emtia kapsamı belirlenmelidir. Karşılaştırma için suça konu ve orijinal marka-logo örnekleri/ görselleri dosyaya eklenmeden hüküm kurulması bozma nedenidir (Yargıtay 7. Ceza Dairesi 2021/17566 E., 2022/16641 K.).

İnternet Üzerinden İşlenen Suçlarda Soruşturmanın Genişletilmesi
Müşteki vekili, Cansuyu markasının müvekkili adına tescilli olduğunu; taklit ürünlerin haksız rekabete yol açacak şekilde gittigidiyor.com üzerinden satışa sunulduğunu ileri sürmüş; Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı ise taklit ürüne rastlanmadığı ve delil yetersizliği gerekçesiyle KYOK vermiştir. Oysa şüphelinin, yaklaşık iki yıldır internetten satış yaptığını, ürünleri çevre esnafından temin edip kârla sattığını, şikâyete konu ürünlerin satışının platformca durdurulması üzerine tescilli markayı o zaman öğrendiğini ve satışı kestiğini beyan etmesi karşısında; şikâyet ekindeki sayfa görüntüleri dikkate alınarak açık kaynak araştırması ile ilanın sürüp sürmediği incelenmeli, şüpheli firmaya ait defter-belgeler ve irsaliyelerle tedarik kaynağı belirlenmeli, gerekirse işyerinde arama yapılarak taklit ürün araştırılmalı ve sonucuna göre hukuki durum tayin edilmelidir. Eksik soruşturma ile KYOK verilmesi nedeniyle soruşturmanın genişletilmesi gerekir (Yargıtay 7. Ceza Dairesi 2022/2222 E., 2022/6472 K.).

İmaj, Ayırt Edicilik ve İltibas İlişkisi
Katılan vekilinin şikâyetiyle sanığın işyerinde 06.03.2015’te yapılan aramada “Zerra Fashion” etiketli, katılanın 176460 sayılı ekose desenli şekil markasının taklidi olduğu iddia edilen 65 adet tekstil ürünü ele geçirilmiş; bilirkişi, orijinal ile suça konu ürünleri karşılaştırarak iltibas tespit etmiş; mahkeme mahkûmiyet vermiştir. Ancak markanın birden çok unsur içerdiği durumlarda bütüne hâkim “imaj” ve ayırt ediciliğin esas olduğu; dosyadaki renkli fotoğrafların incelenmesinde renk-genel görünüm-izlenim itibarıyla ortalama tüketici yönünden iltibas dahi oluşmadığı, aksi kabulün tüm ekose desenlerini katılana tekel kılacağı ve hukuki güvenlik-belirlilik ilkeleriyle bağdaşmayacağı; ayrıca “Zerra Fashion” ibaresinin ürün etiketi-yaka içlerinde yer aldığı gözetilerek beraat yerine mahkûmiyet kurulması bozma nedenidir (Yargıtay 19. Ceza Dairesi – E. 2020/3915, K. 2021/5406).

Tescil İlkesinin Ceza Hukuku Bakımından Sınırları
Türk marka hukukunda tescil ilkesi gereğince marka hakkı, TÜRKPATENT siciline tescille kazanılır; ceza hukuku yönünden bu ilke zorunludur ve istisnası yoktur. Tanınmış markalar, tescilsiz oldukları mal-hizmet sınıflarında hukuken korunabilse de, suçta-cezada kanunilik gereği cezai koruma tescille sınırlıdır. Başka bir anlatımla, tescilli marka, tescil edildiği şekilde ve tescil edildiği ya da benzeri mal/hizmetlerde kullanıldığında korumadan yararlanır. Örneğin yalnız giysi sınıfında tescilli bir marka, inşaat hizmetlerinde kullanıldığında marka hakkına tecavüz suçu oluşmaz; somut olaya göre TTK’daki haksız rekabet gündeme gelebilir (Yargıtay 7. Ceza Dairesi 2021/16548 E., 2022/8159 K.).


Marka Hakkına Tecavüz Suçu

Avukat Gökhan Yağmur Kimdir?

Av. Gökhan Yağmur, İstanbul merkezli olarak faaliyet gösteren, ceza hukuku, aile hukuku, ticaret hukuku ve fikri mülkiyet hukuku alanlarında uzmanlaşmış bir avukattır. Uzun yıllara dayanan mesleki deneyimiyle birlikte yalnızca dava ve uyuşmazlıkların çözümünde değil, aynı zamanda önleyici hukuk danışmanlığı, sözleşme yönetimi ve şirketlere stratejik hukuki destek sunmaktadır.

Ceza yargılamaları, boşanma ve velayet davaları, ticari uyuşmazlıklar ve marka–patent süreçlerinde müvekkillerine etkin savunma ve çözüm odaklı yaklaşımıyla hizmet vermektedir. Ayrıca TÜRKPATENT, USPTO ve EUIPO nezdinde marka tescili ve fikri mülkiyet koruması konularında hem yerli hem de yabancı müvekkillere danışmanlık sağlamaktadır. – Turkey Brand Law

Kurucusu olduğu Hukuk Plus, HukukBankasi.net ve diğer dijital projeleriyle hukuk öğrencileri, stajyer avukatlar ve meslektaşlara yönelik özgün bir ekosistem geliştirmiştir. Bu sayede hukuk bilgisinin paylaşımı, güncel içtihatların takibi ve mesleki dayanışmanın güçlenmesine katkı sunmaktadır.

Av. Gökhan Yağmur, girişimci vizyonu ile yalnızca klasik avukatlık hizmeti sunmakla kalmayıp; marka yönetimi, e-ticaret hukuku, uluslararası şirket danışmanlığı ve dijital hukuk çözümleri alanlarında da fark yaratan çalışmalara imza atmaktadır.

Daha fazla bilgi için:
📌 www.gokhanyagmur.com
📌 www.gokhanyagmur.com.tr
📞 0542 157 06 34

Commutes and Destinations Map

Yolculuk Süresini Hesaplayın

Yakındaki yerler için seyahat süresini ve yol tariflerini görün


Av. Gökhan Yağmur

Avukat Gökhan Yağmur, bireylerin ve şirketlerin hukuki sorunlarına çözüm üretmek amacıyla faaliyet gösteren, dinamik ve deneyimli bir hukukçudur. İstanbul Barosu’na kayıtlı olan Av. Gökhan Yağmur, özellikle ceza hukuku, aile hukuku, iş hukuku, icra ve iflas hukuku, ticaret hukuku ve gayrimenkul hukuku alanlarında geniş bir dava pratiğine sahiptir. Mesleki kariyerine başladığı günden bu yana müvekkillerinin hak ve menfaatlerini titizlikle korumayı ilke edinen Gökhan Yağmur, her dosyaya özel stratejik bir bakış açısıyla yaklaşır. Gerek dava takibi gerekse danışmanlık hizmetlerinde şeffaflık, ulaşılabilirlik ve çözüm odaklılık esas alınır. Küçükçekmece’de bulunan hukuk bürosunda hem yerli hem de yabancı müvekkillere hizmet sunan Av. Gökhan Yağmur, hukuki sürecin her aşamasında müvekkillerine etkin destek sağlar. Güncel mevzuatı ve Yargıtay içtihatlarını yakından takip ederek her zaman en doğru, en etkili hukuki yaklaşımı benimsemeyi amaçlar. Av. Gökhan Yağmur, sadece bir dava avukatı değil; aynı zamanda müvekkilleriyle uzun soluklu güven ilişkileri kuran bir hukuk danışmanıdır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu