Hukuk Ders Notları2. Sınıf Hukuk Ders NotlarıBorçlar Hukuku (Genel Hükümler)HMGS Ders NotlarıHukuk Mesleklerine Giriş Sınavı (HMGS)

BORÇLAR HUKUKU DERS NOTLARI BÖLÜM 3 BORÇLARIN HÜKÜM VE SONUÇLARI – Av. GÖKHAN YAĞMUR

Borçların hüküm ve sonuçları; ifa, temerrüt, imkânsızlık ve tazminat kavramlarını içeren Borçlar Hukuku’nun temel konularını açıklar.

Borçların hüküm ve sonuçları

İçindekiler

I. Borçların İfası

Bu bölümde “ifa” kavramının kapsamı, ifanın hangi koşullarda borcu sona erdirdiği ve tarafların ifa sürecindeki hak–yükümlülük dengesi ele alınır. Zamanında ve edime uygun ifa, borç ilişkisinin amacına ulaşmasını sağlar; buna karşılık uygunsuz veya yanlış ifa, borçlu aleyhine sonuçlar doğurur. Aşağıdaki alt başlıklarda, aluid (yanlış) ifa–ifa yerine edim ayrımı, üçüncü kişi tarafından ifa, cins (çeşit) borçlarında seçim, erken ifa, bölünemeyen borçlarda toplu ifa ve karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde güvence isteme kurumları sistematik biçimde açıklanmaktadır.

İfanın Tanımı ve Temel İlkeler

İfa, borç ilişkisinden doğan edimin, hukuken öngörülen nitelik ve zamanda yerine getirilmesidir. Başka bir deyişle, “ifa” yalnızca bir şeyi yapmak veya vermek değil; kararlaştırılan edime uygun kaliteyi, doğru zamanda ve doğru kişiye/doğru yerde sunmaktır. Edim borçlu tarafından alışılmış iş saatlerinde ifa ve alacaklı tarafından aynı saat diliminde kabul edilir. Zamanında ve edime uygun ifa, borcu sona erdiren hukukî sonuç doğurur.

Örnek Olay (Kısa): Borçlu A, B’ye teslim borcu altındadır. A, malı sözleşmede öngörülen gün ve nitelikte, iş saatlerinde B’nin adresine getirip teslim ettiğinde borç son bulur. Teslim saat 23.00’te yapılsa ve B işyeri kapalı olsa, A’nın ifa teklifi “zaman ve yer” bakımından hukuka uygun kabul edilmeyebilir.

Aluid (Yanlış) İfa – İfa Yerine Edim Ayrımı

  • Aluid (yanlış) ifa, borçlunun alacaklının rıza ve kabulü olmaksızın, kararlaştırılan edimden farklı bir edimi sunmasıdır. Bu, edim borcunu sona erdirmez ve borca aykırılık teşkil eder.
  • İfa yerine edim ise, alacaklının kabulü alınarak, kararlaştırılandan başka bir edimin ifa edilmesidir. Alacaklı kabul ettiği anda borç, ifa yerine edimle sona erer.

Uygulama Notu: Bir “laptop” teslim borcunda borçlunun, alacaklının rızası olmadan “tablet” teslim etmesi aluid ifadır. Buna karşılık, alacaklı açıkça kabul ederse tabletin teslimi “ifa yerine edim” sayılır ve borç sona erer.

Şahsen İfa – Üçüncü Kişi Tarafından İfa

Kural olarak borçlu, alacaklının kişisel menfaatinin bulunmadığı durumlarda borcunu bizzat ifa etmek zorunda değildir; maddî edime dayanan borçlarda üçüncü kişinin ifası da borçlunun ifası gibi sonuç doğurur. Ancak, borçlunun şahsına güven esas alınarak yüklenen edimlerde (ör. bir sanatçının bizzat resim yapması), edimin bizzat borçlu tarafından ifası gerekir.

Cins (Çeşit) Borçlarında Seçimlik Yetki

Cins borçlarında (ör. “100 kg buğday”), hukuki ilişkiden, sözleşmenin niteliğinden veya durumdan aksi anlaşılmadıkça edimin seçimi borçluya aittir. Ne var ki, borçlunun seçeceği edim ortalama nitelikten daha düşük olamaz; asgarî kalite standardı gözetilir.

Erken İfa ve İndirim Talebi Yasağı

Sözleşme hükümleri, işin niteliği ya da tarafların amacı aksini göstermiyorsa, borçlu süre dolmadan önce ifada bulunabilir. Ancak kanun, sözleşme veya örf–âdet gerektirmedikçe erken ifa nedeniyle indirim talep edemez. Erken ifa, alacaklıyı rızası dışında zora sokmamalıdır.

Örnek Olay (Kısa): Müteahhit, teslim tarihinden bir ay önce konutu eksiksiz teslim eder. Sözleşmede “erken ifada %5 indirim” yoksa ve örf–âdet de böyle bir uygulama öngörmüyorsa, müteahhit indirim yapmak zorunda değildir.

Bölünemeyen Borçlarda Toplu İfa

Bölünemeyen bir borcun birden çok alacaklısı varsa, her alacaklı borcun tamamının ifasını isteyebilir; borçlu edimini tüm alacaklılara birlikte ifa eder. Bölünemeyen borcun birden çok borçlusu olduğunda ise, her borçlu borcun tamamını ifa etmekle yükümlüdür.

Karşılıklı Borç Yükleyen Sözleşmelerde İfa ve Güvence

Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde, ifa talep eden tarafın, sözleşmenin koşulları aksini haklı kılmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş veya ifa teklifinde bulunmuş olması gerekir. Taraflardan biri ifa güçsüzlüğüne düşer, iflas eder ya da hakkında yapılan haciz sonuçsuz kalırsa; diğer taraf, hakkı tehlikeye girdiği ölçüde, karşı edim güvence altına alınana kadar kendi edimini ifadan kaçınabilir ve uygun sürede güvence verilmezse sözleşmeden dönebilir.


A. Kısmi İfa

Kısmi ifa, borçlunun borcun tamamı yerine bir kısmını ifa etmesidir. Borçlar hukukunda kural tam ifa, kısmi ifa ise istisnadır. TBK m. 84’e göre: “Borcun tamamı belli ve muaccel ise, alacaklı kısmi ifayı reddedebilir. Alacaklı kısmi ifayı kabul ederse, borçlu, ikrar ettiği kısmı ifadan kaçınamaz.” Alacaklının kısmi ifayı kabulü, kalan kısımdan borçluyu kurtarmaz; bakiye borç varlığını sürdürür.

Kısa Özet: Kısmi ifanın mümkün olabilmesi için edimin bölünebilir olması gerekir; bölünemez edimlerde kural olarak kısmi ifa söz konusu olmaz. Bazı durumlarda ise alacaklı kısmi ifayı kabul etmekle yükümlüdür.

Kısmi İfanın Şartları ve Sınırları

  • Bölünebilir Edim Şartı: Bölünemez edimlerde (ör. bir atın teslimi) kısmi ifa düşünülemez; buna karşılık para borçları gibi bölünebilir edimlerde kısmi ifa ilke olarak mümkündür.
  • Muacceliyet: Alacaklının kısmi ifayı reddedebilmesi için borcun tamamı muaccel olmalıdır. Aksi hâlde borçlu, muaccel olan kısmı ifa eder ve alacaklı bunu kabulle yükümlüdür.

Uygulama Notu: 10.000 TL’lik borç muaccel ise, alacaklı 1.000 TL’lik kısmi ödemeyi reddedebilir. Ancak sözleşmeden, dürüstlükten veya örf–âdetten kısmi ifanın uygun olduğu anlaşılıyorsa, alacaklının kabul yükümlülüğü doğabilir.

Alacaklının Kısmi İfayı Kabul Yükümlülüğü Doğuran Haller

Aşağıdaki durumlarda alacaklı kısmi ifayı kabul etmek zorundadır:

  • Sözleşmeden kısmi ifanın mümkün olduğu anlaşılıyorsa,
  • Edim tek seferde ifa edilemiyorsa,
  • Dürüstlük kuralı kabulü gerektiriyorsa,
  • Borçlu, borcun bir kısmına itiraz edip kalan kısmı ifa etmeyi teklif ediyorsa,
  • Ticari örf ve âdet kısmi ifayı elverişli görüyorsa.

Bunlara ek olarak, İcra ve İflas Kanunu ile Türk Ticaret Kanunu’nda, alacaklıya kısmi ifayı kabul yükümlülüğü getiren özel hükümler de mevcuttur.

Örnek (Kısa): Müteaddit partide teslim öngörülen ticari satışta, piyasa darlığı nedeniyle mal kademeli üretilebiliyorsa, dürüstlük kuralı ve ticari teamül, alacaklının kısmi teslimleri kabulünü gerektirebilir.


B. İfa Yeri

İfa yeri, edimin nerede yerine getirileceğini ifade eder. Kural olarak taraflar, açık veya örtülü iradeleriyle ifa yerini belirleyebilir; belirlenmemişse kanun tamamlayıcı kurallar öngörür. Bu kurallar, borç türüne göre farklılık gösterir.

Kısa Özet: Para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde (“götürülecek borç”), parça borçları sözleşme kurulduğunda malın bulunduğu yerde, diğer borçlar ise doğumları sırasında borçlunun yerleşim yerinde ifa edilir (“aranacak borç”).

İfa Yerine İlişkin Tamamlayıcı Kurallar

  • Para borçları: Alacaklının ödemedeki yerleşim yerinde ifa edilir (götürülecek borç). TBK m. 89/son: Alacaklı, borcun doğumundan sonra yerleşim yerini değiştirir ve ifa önemli ölçüde güçleşirse, borç eski yerleşim yerinde ifa edilebilir.
  • Parça borçları: Sözleşme kurulduğu anda borç konusunun bulunduğu yerde ifa edilir.
  • Diğer borçlar: Borçlunun yerleşim yerinde ifa edilir (aranacak borç).

Uygulama Notu: Alacaklı, ödeme tarihinden kısa süre önce farklı şehre taşınır ve bu değişiklik borçlu için olağan dışı masraf ve külfet doğurursa, borçlu ifayı alacaklının önceki yerleşim yerinde yapabilir.


C. İfa Zamanı

Taraflarca ifa zamanı kararlaştırılmamışsa veya hukuki ilişki bunu açıkça göstermiyorsa, borç doğduğu anda muaccel olur ve derhal ifa edilmelidir. Taraflar ifa zamanını belirlemiş ancak metin yoruma ihtiyaç duyuyorsa, kanunun öngördüğü tamamlayıcı yorum kuralları uygulanır.

Kısa Özet: Ay, hafta, yarıyıl gibi sürelerin nasıl yorumlanacağı; yarım ayın 15 gün sayılması; 29 Şubata rastlayan yıllarda ifa gününün belirlenmesi ve tatil günlerine rastlayan sürelerin ilk iş gününe kaydırılması gibi ayrıntılar kanunda düzenlenmiştir.

Sürelerin Yorumlanmasına İlişkin Kurallar

  • İfanın bir ayın başı/sonu olarak belirlenmesi hâlinde, bundan ayın 1’i/son günü anlaşılır. “Ayın ortası” kararlaştırılmışsa ayın 15’i esas alınır.
  • Gün belirtilmeksizin ayın adı verildiyse, ifa o ayın son günü yapılır.
  • 8 veya 15 gün olarak belirlenen süreler, hafta değil, tam 8 ve 15 gündür.
  • Hafta olarak belirlenen süre, son haftanın sözleşmenin kurulduğu güne ismen uyan gününde biter.
  • Ay, yarıyıl veya çeyrek yıl gibi birden çok ayı içeren sürelerde, başlangıç gününün ay içindeki karşılığı, son ayda yoksa son gün esas alınır.
  • Yarım ay = 15 gün kabul edilir; “bir ay + yarım ay” gibi sürelerde, son aya 15 gün eklenir.
  • 29 Şubatın bulunduğu yıllarda, ifa günü bu tarihe rastlıyorsa, ifa 29 Şubatta yapılır.
  • TBK m. 93: İfa zamanı veya sürenin son günü resmî tatil veya pazar gününe rastlarsa, süre kendiliğinden tatili izleyen ilk iş gününe uzar. Aksine sözleşme yapılabilir.

Süre Uzatımı (Tadil)

Taraflar, ifa için belirlenen süreyi sözleşmeyle uzatabilir. Aksi kararlaştırılmadıkça yeni süre, önceki sürenin bitimini izleyen ilk günden başlar. Esas sözleşme şekle tabi ise, uzatma sözleşmesi de aynı şekilde yapılmalıdır.

Örnek (Kısa): Noterde düzenleme şekline tabi bir taşınmaz satış vaadi sözleşmesinde teslim süresini değiştiren ek protokol de noterde yapılmazsa, şekil şartı sağlanmadığından süre tadili geçersiz olabilir.


D. Para Borçlarında İfa

Para borçları, kural olarak ülke parasıyla (TL) ödenir. Sözleşmede yabancı para kararlaştırılmışsa ve metinde “aynen ödeme” veya buna eşdeğer açık bir ibare yoksa, borç ödeme günündeki rayiç üzerinden ülke parasıyla da ödenebilir. Yabancı para borcu aynı gün ödenmezse, alacaklı aynını (döviz) veya vade ya da fiilî ödeme günündeki kur üzerinden TL talep edebilir.

Kısa Özet: Borçlu, faiz ve giderlerde gecikmemişse, kısmi ödemesini ana paradan düşebilir (aksine anlaşma yapılamaz). Güvence altına alınmış kısımlara serbestçe mahsup yapılamaz. Birden çok borçta, borçlu mahsup beyanı yapmazsa kanundaki öncelik kuralları devreye girer.

Ödeme Sırasında Mahsup ve Güvence Dengesi

  • Gecikme yoksa mahsup serbestisi: Borçlu, faiz veya giderlerde gecikmemişse, kısmi ödemeyi ana paradan düşebilir. Bu konuda aksi kararlaştırılamaz.
  • Güvence altına alınmış kısma mahsup sınırlaması: Alacaklı, alacağın bir kısmını kefalet/rehin vb. güvence altına almışsa, borçlu kısmi ödemeyi güvence altındaki veya güvencesi daha iyi olan kısma mahsup ettiremez. Bu düzenleme, alacaklının korunması amacını taşır.

Birden Çok Borçta Hangi Borç Ödenmiş Sayılır?

  • Borçlu, ödeme gününde hangi borca ödeme yaptığını bildirebilir. Bildirmezse ve derhal itiraz da etmezse, alacaklının makbuzda gösterdiği borç için ödeme yapılmış sayılır.
  • Hem borçlu göstermemiş, hem alacaklı makbuza yazmamışsa:
    • Muaccel borçlara mahsup yapılır.
    • Birden çok borç muaccelse, ilk takip edilen borç önceliklidir.
    • Takip yoksa, vadesi önce gelen borç ödenmiş sayılır.
    • Vadesi aynı gün gelen borçlarda orantılı mahsup yapılır.
    • Borçların hiçbiri muaccel değilse, güvencesi en az olan borca mahsup edilir.

Makbuz, Senedin İadesi ve İspat Dengesi

Borçlu, borcu ödediğinde makbuz isteme ve borcun tamamı ödenmişse borç senedinin iadesini ya da iptalini talep etme hakkına sahiptir. Borcun tamamı ödenmemiş veya senet alacaklıya başkaca haklar da veriyorsa, borçlu makbuz ve ödemenin senede işlenmesini isteyebilir.

  • Dönemsel edimler: Faiz/kira gibi dönemsel edimlerden biri için çekincesiz makbuz verildiyse, önceki dönemler de ödenmiş sayılır.
  • Alacaklı anaparanın tamamı için makbuz verirse, faizlerin de tahsil edildiği kabul edilir.
  • Borç senedinin iadesi, borcun sona erdiği karinesini doğurur.
  • Alacaklı senedin kaybolduğunu ileri sürerse, borçlu, iptal ve borcun sona erdiğine dair resmî/onarılmış belge isteyebilir.

Örnek (Kısa): Borçlu X, tüm borcunu ödeyip senedini geri almışsa, alacaklının daha sonra “faiz ödenmedi” iddiası güçlü bir karineyle çürütülür; zira senedin iadesi borcun sona ermesini gösterir.


II. Borç İlişkilerinin Üçüncü Kişilere Etkisi (Özet Giriş)

Borçlar hukukunda üçüncü kişiler, halefiyet, üçüncü kişinin fiilini üstlenme ve üçüncü kişi yararına sözleşme kurumları üzerinden borç ilişkisine dâhil olabilir. Aşağıda bu kurumların tanımı ve temel sonuçları yer almaktadır; ayrıntılı açıklamalar alt başlıklarda geliştirilecektir.

A. Halefiyet (Kısa Özet)

Halefiyet, borcu ifa eden üçüncü kişinin alacaklının yerine geçmesi ve onun haklarına sahip olmasıdır. Rehinden kurtarma, borçlu bildirimi, kefilin ödeme yapması ve müteselsil borçlulardan birinin payından fazla ifası gibi hâllerde kanundan doğan halefiyet söz konusudur. Türk Ticaret Kanunu m. 1472’de sigortacının halefiyeti açıkça düzenlenir.

B. Üçüncü Kişinin Fiilini Üstlenme (Kısa Özet)

Bir kimse üçüncü kişinin fiilini üstlendiğinde, bu fiilin gerçekleşmemesinden doğan zararı tazmin etmeyi taahhüt eder. Burada üstlenen, borcun bizzat ifasını değil, ifa edilmemesinin sonuçlarını üstlenir. Banka teminat mektubu, uygulamada bu kuruma tipik örnektir.

C. Üçüncü Kişi Yararına Sözleşme (Kısa Özet)

Sözleşmeye taraf olmayan üçüncü kişi lehine edim yükümlülüğü konulabilir. Eksik üçüncü kişi yararına sözleşmede ifayı talep yetkisi asıl alacaklıdadır; tam üçüncü kişi yararına sözleşmede ise üçüncü kişi doğrudan alacaklı gibi ifayı talep edebilir ve edim üzerinde tasarruf edebilir (ör. TBK m. 130’daki sorumluluk sigortaları).

III. Alacaklının Temerrüdü

Alacaklının temerrüdü, borçlar hukukunda çoğu zaman ikinci planda kalan ama özellikle ifanın mümkün olmasına rağmen alacaklının bu ifayı kabul etmemesi hâlinde önem kazanan bir kurumdur. Bu kavram, borç ilişkilerinde sadece borçlunun değil, alacaklının da bazı durumlarda “direnim” veya “gecikme” içinde olabileceğini gösterir. Aşağıda bu kurumun tanımı, şartları, sonuçları ve uygulama örnekleri ayrıntılı biçimde ele alınmıştır.


Alacaklının Temerrüdünün Tanımı

Temerrüt, kelime olarak “direnme, direnim” anlamına gelir. Borçlar hukukunda ise, ifanın borçlunun kusurundan değil, alacaklının davranışından kaynaklı olarak gerçekleşmemesi durumunu ifade eder.
Türk Borçlar Kanunu’na (TBK) göre alacaklının temerrüdü; “Yapma veya verme borcu gereği gibi kendisine sunulan edimi haklı bir sebep olmaksızın reddeden ya da borçlunun borcunu ifa edebilmesi için gerekli hazırlıkları yapmaktan kaçınan alacaklının temerrüde düşmesi” şeklinde tanımlanır.

Bu hâlde, borç ifa edilebilir olmasına rağmen alacaklı kabul etmeyerek veya hazırlık eylemlerini yerine getirmeyerek ifanın önünde engel oluşturur.

Temerrüdün Unsurları

Alacaklının temerrüdü için şu şartların birlikte gerçekleşmesi gerekir:

  1. Borçlu, borcunu ifa edilebilir biçimde yerine getirmeye hazır olmalıdır.
  2. Edim, sözleşmeye, hukuka ve dürüstlük kuralına uygun biçimde alacaklıya sunulmalıdır.
  3. Alacaklı, ifayı haklı bir neden olmaksızın reddetmeli ya da kabul için gerekli hazırlığı yapmaktan kaçınmalıdır.

Not: Alacaklının temerrüde düşmesi için kusuru aranmaz. Yani alacaklı iradesi dışında bile ifayı engellese, temerrüt doğabilir.


Alacaklının Temerrüdünde Edim Türünün Önemi

Borç ilişkilerinde temerrüdün sonuçları, edimin niteliğine göre değişir.

A. Yapma Borçlarında Temerrüt

Edimin bir şeyin yapılmasını gerektirdiği durumlarda (ör. bir duvarın inşası, bir tablo yapılması vb.), alacaklının temerrüdü hâlinde borçlu, sözleşmeden dönme hakkını kullanabilir.

B. Verme Borçlarında Temerrüt

Bir malın teslimi veya bir hakkın devri gibi “verme” borçlarında, alacaklının temerrüde düşmesi hâlinde borçlu:

  • Teslim edilecek şeyi, hasar ve giderler alacaklıya ait olmak üzere tevdi ederek borcundan kurtulabilir.
  • Tevdi (bırakma), ifa yerindeki hâkim tarafından belirlenen yere yapılır.
  • Ticari mallar için hâkim kararı olmadan ardiye (depo) de tevdi mümkündür.

Uygulama Notu:
Borçlu, A şahsına teslim etmesi gereken değerli tabloyu alacaklı B kabul etmediği için mahkemece belirlenen adli depoya tevdi eder. Bu durumda borçlu ifa yükümlülüğünü yerine getirmiş sayılır.


Tevdi Usulü ve Sonuçları

Tevdi yerinin belirlenmesi:

  • Esas olarak ifa yerindeki hâkim belirler.
  • Ancak ticari mallar bakımından hâkim kararı olmadan da ardiye tevdi mümkündür.

Tevdiye ilişkin giderler:

  • Tevdi ve muhafaza giderleri ile risk, alacaklıya aittir.

Açık artırma yoluyla satış:
Teslim konusu şey bozulabilir, bakım veya muhafazası aşırı masraf gerektiriyorsa;

  • Borçlu, alacaklıya önceden ihtar etmek şartıyla,
  • Hâkim izniyle malı açık artırma yoluyla sattırabilir ve
  • Bedelini tevdi ederek borcundan kurtulur.

Eğer teslim konusu mal borsada işlem gören veya piyasa fiyatı belirli bir emtiaysa, satış açık artırmasız da yapılabilir.


Tevdi Edilen Şeyin Geri Alınması

Borçlu, tevdi ettiği şeyi geri alma hakkına sahiptir. Ancak bu hak iki durumda ortadan kalkar:

  1. Alacaklı, tevdi edilen şeyi kabul ettiğini açıklamışsa.
  2. Tevdi, bir rehnin ortadan kalkması sonucunu doğurmuşsa.

Tevdi edilen şey geri alındığında alacak, bütün yan haklarıyla birlikte yeniden doğar; borç ilişkisi varlığını sürdürür.


Alacaklının Temerrüdünün Sonuçları

Alacaklının temerrüde düşmesi, borçluya bazı koruyucu haklar sağlar:

  • Borçlu, mütemerrit olmaktan kurtulur.
  • Borçlu, tevdi veya satış giderlerini alacaklıdan isteyebilir.
  • Alacaklı, ödemezlik definden yararlanamaz.
  • Müteselsil borçlulardan birine karşı temerrüt oluştuğunda, hepsi bakımından temerrüt doğar. Çünkü birinin ifa teklifi, tüm borçluların teklifi anlamına gelir.

Örnek Olay (Kısa):
Birden fazla borçlu tarafından üstlenilen borçta (örneğin üç ortak tarafından verilen borçta), alacaklı birinin ifa teklifini reddederse, diğerlerine karşı da temerrüde düşmüş sayılır.


IV. Borçlunun Temerrüdü

Borçlunun temerrüdü, borç ilişkisinde ifanın zamanında ve kararlaştırılan biçimde yapılmaması hâlinde ortaya çıkar. Bu durumda borçlu, “borcun ifasında gecikmiş kişi” sıfatını kazanır ve alacaklıya çeşitli seçimlik haklar tanınır.


Borçlunun Temerrüdünün Tanımı ve Şartları

Borçlu, muaccel bir borcu süresinde ifa etmezse ve alacaklının ihtarına rağmen hâlâ ifada bulunmuyorsa, temerrüde düşmüş olur.
Bazı hâllerde ihtar gerekmeden temerrüt doğar (ör. haksız fiillerde, sebepsiz zenginleşmede).

Temerrüdün Şartları

  1. Edim ifa edilebilir durumda olmalıdır.
  2. Borç muaccel hale gelmiş olmalıdır.
  3. Alacaklı, borçluya ihtar çekmiş olmalıdır (istisnalar hariç).
  4. Alacaklı, ifayı kabul edebilecek durumda olmalıdır.
  5. Borçlu, ödememe hakkı veren bir defiden yararlanamıyor olmalıdır.
  6. Borçlu, edimi zamanında ifa etmemiş olmalıdır.

Not: Borçlunun temerrüdü için kusur aranmaz; ifanın gecikmiş olması yeterlidir.


İhtar Yerine Geçen Durumlar

Kanun bazı hâllerde ihtar yapılmasına gerek bırakmamıştır. Bu hâllerde temerrüt kendiliğinden doğar:

  • İfa günü taraflarca birlikte belirlenmişse, bu günün geçmesiyle.
  • Haksız fiil hâlinde, fiilin işlendiği anda.
  • Sebepsiz zenginleşmede, zenginleşme anında.

Borçlunun Temerrüdünün Sonuçları

Temerrüde düşen borçluya karşı alacaklının çeşitli seçimlik hakları vardır.

1️⃣ Aynen İfada Diretime Hakkı

Alacaklı, borcun aynen ifasını isteyebilir. Bu durumda, borçlu edimini geç yerine getirmiş olsa bile borcun varlığı sürer.

2️⃣ Gecikme Tazminatı (Pozitif Zarar)

Alacaklı, aynen ifayla birlikte gecikmeden doğan zararın da giderilmesini talep edebilir. Bunun için:

  • Zararın varlığı alacaklı tarafından ispatlanmalıdır.
  • Borçlu, kusuru olmadığını ispatlayamazsa tazminle yükümlü olur.

Karşılıklı Borç Yükleyen Sözleşmelerde Seçimlik Haklar

Bu sözleşmelerde (örneğin satış, hizmet, kira) alacaklı, temerrüde düşen borçlu karşısında üç ayrı yoldan birini seçebilir:

  1. Aynen ifada diretime (ve gecikme tazminatı isteme),
  2. Aynen ifadan vazgeçip müspet zarar isteme,
  3. Sözleşmeden dönüp menfi zarar isteme.

a) Müspet Zarar (Pozitif Zarar)

Borçlu ifa etmediği için alacaklı sözleşmeden doğan beklentisini kaybeder.
Bu zararın kapsamına:

  • İfaya duyulan güvenin boşa çıkmasından doğan zarar,
  • Kaçırılan kâr (kazanç kaybı) girer.

b) Menfi Zarar (Negatif Zarar)

Alacaklı, sözleşmeye güvenerek yaptığı masrafları ve daha iyi bir sözleşme fırsatını kaçırmasından doğan zararı isteyebilir.
Sözleşmeden dönülürse taraflar, edimlerini karşılıklı olarak geri verir.

Uygulama Notu:
Satıcı, malı zamanında teslim etmeyen alıcıya karşı sözleşmeden dönüp menfi zarar talep ettiğinde, alıcıdan yalnızca uğradığı fiilî zarar (ör. nakliye masrafı, pazar kaybı) istenebilir; kar kaybı değil.


Süre Verme ve Süre Gerektirmeyen Hâller

Borçlunun temerrüdü hâlinde alacaklı, müspet veya menfi zarar haklarını kullanmadan önce borçluya uygun bir süre tanımalıdır. Ancak bazı hâllerde süre vermek gerekmez:

  • Borçlunun davranışlarından sürenin etkisiz olacağı anlaşılıyorsa,
  • Gecikme sebebiyle ifa yararsız hâle gelmişse,
  • Sözleşmeden, sürenin aşılması hâlinde ifanın artık kabul edilmeyeceği anlaşılıyorsa.

Beklenmedik Hâl ve Sorumluluk

Temerrüde düşen borçlu, beklenmedik hâlden doğan zararlardan da sorumludur. Ancak borçlu, şu iki durumu ispatlarsa sorumluluktan kurtulabilir:

  1. Temerrüde düşmekte kusuru olmadığını,
  2. Borcunu zamanında ifa etmiş olsaydı bile beklenmedik hâlin zararı yine doğuracağını.

Para Borçlarında Temerrüt

Para borçlarında temerrüt hâlinde, alacaklı temerrüt faizi talep edebilir.
Bu faiz için:

  • Zararın veya borçlunun kusurunun ispatına gerek yoktur.
  • Yalnızca gecikme olgusu yeterlidir.

Faiz Oranları ve Sınırlar

  • TBK m. 120 uyarınca, sözleşmede aksi kararlaştırılmadıkça yıllık yasal faiz oranı %9’dur.
  • Taraflar sözleşmede faiz oranı belirlemişse bu oran, yasal oranın %100 fazlasını aşamaz (yani en fazla %18).
  • Bileşik faiz (faize faiz yürütmek) yasaktır.
  • Anapara faizi de sözleşmede belirlenebilir; ancak yasal oranın %50 fazlasını geçemez (en çok %13,5).

Munzam (Aşkın) Zarar

Eğer alacaklı temerrüt faiziyle karşılanamayacak ek bir zarara uğrarsa, borçlu kusursuz olduğunu ispat etmedikçe bu zararı da ödemek zorundadır.

Örnek:
Borçlu, 1 milyon TL’lik ödemeyi geciktirdiği için alacaklı döviz kurlarındaki artıştan zarar görmüşse, temerrüt faizine ek olarak bu farkı “munzam zarar” olarak talep edebilir.


Sonuç: Sorumluluk Tablosu

DurumBorçlu Kusuru Olmadığını İspatlasa da KurtulamazBorçlu Kusuru Olmadığını İspatlarsa Kurtulur
Temerrüde düşmekten
Temerrüt faizi ödemekten
Gecikme tazminatından
Beklenmedik hâlden doğan zarardan
Menfi zarardan
Müspet zarardan

V. Para Borçlarında Temerrüt – Uygulama Şeması

Bu bölüm, para borçlarında temerrüdün pratikte nasıl işletileceğini adım adım özetler. Temerrüt faizi talebinin koşulları, faiz oranı sınırları, munzam (aşkın) zarar istemi ve bileşik faiz yasağı birlikte değerlendirilir. Aşağıdaki alt başlıklar, kanuni çerçeveyi bozmadan uygulamaya dönük netlik sağlamayı amaçlar.

Faiz Talebinin Dayanakları ve Başlangıcı

Para borçlarında temerrüt gerçekleştiğinde, sözleşmede kararlaştırılmamış olsa dahi alacaklı temerrüt faizi isteyebilir. Bu talep için alacaklının zararını ispat etmesi veya borçlunun kusurunun bulunması şart değildir; gecikme olgusu yeterlidir.

  • Başlangıç anı: İcra takibine girişildiği veya dava açıldığı günden itibaren temerrüt faizi işler.
  • Yasal oran: Sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa yıllık %9 yasal faiz uygulanır.
  • Sözleşmesel tavan: Tarafların kararlaştıracağı yıllık temerrüt faizi, yasal oranın %100 fazlasını aşamaz (üst sınır %18).

Uygulama Notu: Sözleşmede “ticari temerrüt faizi” yazsa dahi, belirlenen oran, kanuni tavanın üzerine çıkamaz. Tavan aşıldığında, geçerli kısım tavana kadar hüküm doğurur.

Munzam (Aşkın) Zararın İstemi

Temerrüt faizi, alacaklının uğradığı tüm zararı karşılamaya yetmeyebilir. Bu durumda alacaklı, temerrüt faizini aşan kısmı “munzam zarar” olarak ayrıca talep edebilir.

  • İspat yükü: Alacaklı, temerrüt faizi dışında ek zararını somut verilerle ispat eder.
  • Kurtuluş imkânı: Borçlu, kusursuz olduğunu ispat ederse munzam zarardan sorumlu olmaz.

Munzam Zararın Tipik Görünüm Biçimleri

  • Kur farkı ve finansman maliyeti (kredi faizi, iskonto kaybı)
  • Fiyat endeksine göre parasal değer erimesi
  • Ödeme gecikmesi nedeniyle kaçırılan indirim/kâr marjı
Örnek

Alacaklı, geç ödenen 1.000.000 TL’lik alacağı için yasal temerrüt faizi yanında; bankadan %28 maliyetle kredi kullandığını belgelerse, kredi faizine ilişkin faiz–temerrüt farkını munzam zarar olarak isteyebilir.

Bileşik Faiz (Anatocism) Yasağı

Faiz, anaparaya eklenip yeniden faiz doğuramaz. Adi borç ilişkilerinde bileşik faiz yürütmek yasaktır.

  • Faizin faizi talep edilemez; dönemsel faizler ödenmemişse bile, bunlar anapara hükmüne dönüştürülerek ayrıca faizlendirilmez.
  • Anapara faiz oranı sözleşmede belirlenebilir; ancak yasal oranın %50 fazlasını (üst sınır %13,5) aşamaz.

Uygulama Notu: Taraflar “ödenmeyen faiz, anaparaya eklenir ve yeniden faiz işler” şeklinde kayıt koysa bile, bu kayıt yasa karşısında hüküm doğurmaz.

Makbuz, Senedin İadesi ve İspat Kolaylıkları

Borç tamamen ödendiğinde borçlunun:

  • Makbuz isteme,
  • Borç senedinin iadesi veya iptalini talep etme hakkı vardır.
    Senedin iadesi, borcun bittiğine yönelik güçlü bir karine oluşturur. Dönemsel edimlerden biri (faiz/kira) için çekincesiz makbuz, önceki dönemlerin de ödendiği sonucunu doğurur; anaparanın tamamı için makbuz verilmişse, faizlerin de alındığı kabul edilir.
Örnek (H5)

Alacaklı, anaparanın tamamen ödendiğine dair çekincesiz makbuz düzenlemişse, daha sonra “faiz eksik ödendi” iddiasında bulunması, makbuzun karine gücü nedeniyle zayıflar.


VI. Seçimlik Hakların Kullanımı – Süre ve Bildirim Rejimi

Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde alacaklının “aynı anda var olamayan” seçimlik hakları (aynî ifada diretime, müspet zarar, menfi zarar) kullanılırken süre ve bildirim kuralları önem taşır. Uygun süre verilmesi ve sonucun derhal bildirilmesi, hakkın sağlıklı doğumu için kritik önemdedir.

Uygun Süre Verme Yükümlülüğü

Alacaklı, müspet zarar veya menfi zarar yoluna gidecekse, kural olarak borçluya uygun bir süre tanımalıdır.

  • Süre gerekmeyen haller:
    • Borçlunun tutumu nedeniyle sürenin etkisiz kalacağı açık ise,
    • Gecikme yüzünden ifa alacaklı için yararsız hâle geldiyse,
    • Sözleşmeden, belirli tarihte ifa edilmemesi hâlinde ifanın kabul edilmeyeceği anlaşılıyorsa.

Uygulama Notu: “Teslim tarihi fuarın ilk günü” olan stant kurulum sözleşmesinde, fuar geçtikten sonra ifa yararsız olur; alacaklı süre vermeksizin menfi zarar isteyebilir.

Derhal Bildirim Kuralı

Verilen süreye rağmen ifa gerçekleşmezse, alacaklının seçimini borçluya derhal bildirmesi yeterlidir.

  • Bildirim, hakkın tescili niteliğinde olup, alacaklının hangi yola gittiğini kesinleştirir.
  • Geç veya tereddütlü bildirim, karşı tarafça hak kaybı iddialarına zemin hazırlayabilir.
Örnek (H5)

Alacaklı, süre sonunda “sözleşmeden dönüyor ve menfi zararımı talep ediyorum” diyeceğine, aylar sonra “hem aynen ifa hem de sözleşmeden dönme” talep ederse, çelişkili kullanım ileri sürülerek itiraz edilebilir.


VII. Alacaklının ve Borçlunun Temerrüdünde Sorumluluk Dengesi

Aşağıdaki tablo, temerrüt türlerine göre hangi taleplerden borçlunun kusur savunmasıyla kurtulamayacağını, hangilerinde ise kusursuzluk ispatıyla kurtulabileceğini görselleştirir.

Talep / DurumKusursuzluk ispatlansa da sorumlulukKusursuzluk ispatlanırsa kurtuluş
Temerrüdün varlığı (durum)
Temerrüt faizi (para borçlarında)
Gecikme tazminatı (pozitif zarar)✅ (kusur karinesi tersine çevrilmedikçe)
Beklenmedik hâl zararı✅ (temerrüt içinde risk genişler)❌ (istisnai ispatla kurtuluş mümkün)
Menfi zarar (dönme sonrası)
Müspet zarar (aynî ifadan vazgeçme)

Not: Tablo, metinde yer verilen temel ilkeleri özet amaçlıdır; her somut olayda sözleşme hükümleri, taraf beyanları, deliller ve dürüstlük kuralı birlikte değerlendirilmelidir.


VIII. Hızlı Kontrol Listeleri

Alacaklının Temerrüdü – 6 Adımda Kontrol

  1. Edim ifa edilebilir mi?
  2. Borçlu ifayı gereği gibi teklif etti mi?
  3. Alacaklı haklı sebep olmaksızın reddetti mi?
  4. Edimin türü yapma/verme nedir?
  5. Tevdi şartları mevcut mu (yer, açık artırma, masraf)?
  6. Giderler ve hasar kime ait; ödemezlik defi uygulanır mı?

Borçlunun Temerrüdü – 7 Adımda Kontrol

  1. Edim muaccel mi?
  2. İhtar çekildi mi (istisna var mı)?
  3. Alacaklı kabul için hazır mıydı?
  4. Borçlunun defi veya ifa güçsüzlüğü savunması var mı?
  5. Aynen ifa / gecikme tazminatı koşulları mevcut mu?
  6. Süre verme–gerekmeme halleri oluştu mu?
  7. Seçimlik hakkın derhal bildirimi yapıldı mı?

IX. Kısa Örnek Olaylar (Uygulamaya Dönük)

1) Erken İfa – İndirim Talebi

Borçlu, edimi sözleşmeden 30 gün önce ifa eder. Sözleşmede “erken ifada indirim” yoktur. İndirim talep edilemez; alacaklı ifayı kabul ederse borç tamamlanır.

2) Kısmi İfa – Reddetme Hakkı

Muaccel 200.000 TL alacakta borçlu 20.000 TL ödeme teklif eder. Alacaklı, TBK m. 84 gereği kısmi ifayı reddedebilir; ancak sözleşme, dürüstlük veya ticari teamül kabul yükümlülüğü doğuruyorsa reddedemez.

3) Tevdi ve Açık Artırmasız Satış

Teslim edilmesi gereken emtia borsada işlem görüyor. Alacaklı teslimi reddedince borçlu, hâkim izni aranmaksızın açık artırmasız satış yapıp bedeli tevdi edebilir.

4) Munzam Zarar – Kur Farkı

Döviz cinsinden borç zamanında ödenmeyince, alacaklı vade veya fiilî ödeme günündeki kur üzerinden TL talep eder; temerrüt faizi yanında kur farkını da munzam zarar olarak isteyebilir (kusur savunması borçluya düşer).

BORÇLAR HUKUKU DERS NOTLARI BÖLÜM 1 BORÇLAR HUKUKUNA GİRİŞ
BORÇLAR HUKUKU DERS NOTLARI BÖLÜM 2 BORCUN KAYNAKLARI
BORÇLAR HUKUKU DERS NOTLARI BÖLÜM 3 BORÇLARIN HÜKÜM ve SONUÇLARI
BORÇLAR HUKUKU DERS NOTLARI BÖLÜM 4 BORÇ İLİŞKİLERİNDE ÖZEL DURUMLAR

BORÇLAR HUKUKU DERS NOTLARI BÖLÜM 5 BORÇ İLİŞKİSİNİ ve BORCU SONA ERDİREN SEBEPLER, ZAMANAŞIMI

Avukat Gökhan Yağmur Kimdir?

Av. Gökhan Yağmur, İstanbul merkezli olarak faaliyet gösteren, ceza hukuku, aile hukuku, ticaret hukuku ve fikri mülkiyet hukuku alanlarında uzmanlaşmış bir avukattır. Uzun yıllara dayanan mesleki deneyimiyle birlikte yalnızca dava ve uyuşmazlıkların çözümünde değil, aynı zamanda önleyici hukuk danışmanlığı, sözleşme yönetimi ve şirketlere stratejik hukuki destek sunmaktadır.

Ceza yargılamaları, boşanma ve velayet davaları, ticari uyuşmazlıklar ve marka–patent süreçlerinde müvekkillerine etkin savunma ve çözüm odaklı yaklaşımıyla hizmet vermektedir. Ayrıca TÜRKPATENT, USPTO ve EUIPO nezdinde marka tescili ve fikri mülkiyet koruması konularında hem yerli hem de yabancı müvekkillere danışmanlık sağlamaktadır. – Turkey Brand Law

Kurucusu olduğu Hukuk Plus, HukukBankasi.net ve diğer dijital projeleriyle hukuk öğrencileri, stajyer avukatlar ve meslektaşlara yönelik özgün bir ekosistem geliştirmiştir. Bu sayede hukuk bilgisinin paylaşımı, güncel içtihatların takibi ve mesleki dayanışmanın güçlenmesine katkı sunmaktadır.

Av. Gökhan Yağmur, girişimci vizyonu ile yalnızca klasik avukatlık hizmeti sunmakla kalmayıp; marka yönetimi, e-ticaret hukuku, uluslararası şirket danışmanlığı ve dijital hukuk çözümleri alanlarında da fark yaratan çalışmalara imza atmaktadır.

Daha fazla bilgi için:
📌 www.gokhanyagmur.com
📌 www.gokhanyagmur.com.tr
📞 0542 157 06 34

Commutes and Destinations Map

Yolculuk Süresini Hesaplayın

Yakındaki yerler için seyahat süresini ve yol tariflerini görün


İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu