Bilgi BankasıCeza Hukuku

Terk Suçu Nedir? (TCK 97)

Terk suçu, yaşı ilerlemiş veya hastalığı nedeniyle kendisini koruyamayacak durumda bulunan bir kimsenin, bakım ve gözetim yükümlülüğü altındaki kişi tarafından kendi haline bırakılması yoluyla işlenen bir tehlike suçudur. Örneğin bir bebeğin sokağa bırakılması ya da yaşlı bir kişinin çocukları tarafından eve alınmaması bu suça örnek teşkil eder.

Bu suç, Türk Ceza Kanunu’nun 97. maddesinde, “Koruma, Gözetim, Yardım veya Bildirim Yükümlülüğünün İhlali” başlığı altında düzenlenmiştir. Maddenin birinci fıkrasında suçun basit hali, ikinci fıkrasında ise mağdurun hastalanması, yaralanması veya ölmesi durumunda ortaya çıkan neticesi sebebiyle ağırlaşmış hali tanımlanmıştır. Failin bu ağır neticeden sorumlu tutulabilmesi için temel amacının sadece “terk etmek” olması gerekir. Fail mağdurun hastalanmasını, yaralanmasını ya da ölmesini istemişse, bu durumda kasten yaralama veya öldürme suçundan cezalandırılır.


İçindekiler

Terk Suçunun Unsurları (TCK 97/1)

Terk suçu, hem kanundan hem de sözleşmeden doğan yükümlülüklerin ihlali suretiyle işlenebilir.
Aşağıda, her iki tür yükümlülüğe ilişkin örnekler ve Yargıtay uygulamaları açıklanmıştır.

1. Kanundan Doğan Yükümlülüğün İhlali

Anne ve babanın çocuklarını, ya da çocukların yaşlı anne babalarını kendi hallerine bırakmaları, aile hukukundan doğan yükümlülüklerin ihlali suretiyle terk suçunu oluşturur.

Terk suçu

2. Sözleşmeden Kaynaklanan Yükümlülüğün İhlali

Bir yaşlının bakımını üstlenen hizmetçinin uzun süre ilgilenmemesi, sözleşmeden doğan yükümlülüğün ihlali yoluyla terk suçuna örnek teşkil eder.


Yargıtay’a Göre Terk Suçunun Unsurları

Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin 2016/9879 sayılı kararında, terk suçunun unsurları ayrıntılı biçimde açıklanmıştır.
Buna göre:

  • Mağdur, yaşı veya hastalığı nedeniyle kendini koruyamayacak kişidir.
  • Fail, bu kişilere karşı kanundan ya da sözleşmeden doğan koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunan kişidir.
  • Yükümlülüğün kaynağı, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu veya 6284 sayılı Ailenin Korunması Kanunu gibi özel düzenlemelere dayanabilir.
  • Sözleşmeden doğan yükümlülük ise yazılı, sözlü ya da fiilen üstlenilmiş bir sorumluluktan kaynaklanabilir.
  • Hekim, hemşire, hasta bakıcı, öğretmen, çocuk bakıcısı veya hizmetçi gibi kişiler, sözleşme kapsamında koruma yükümlüsü kabul edilir.

Terk Suçunun Koruduğu Hukuki Değer

Bu suç ile korunan temel değer, insanın yaşam hakkı ve vücut bütünlüğüdür.
Ayrıca, koruma ve gözetim görevini üstlenmiş kişilerin bu sorumluluklarını yerine getirmelerini güvence altına almak da suçun amacıdır.


Terk Suçunun Maddi Unsuru

Suçun maddi unsuru, mağdurun “kendi haline terk edilmesi” fiilidir.
Yani failin mağdurla olan fiilî bağını geçici veya kalıcı şekilde keserek onu korumasız bırakmasıdır.
Bu eylem, fail mağduru koruma alanının dışına çıkardığında tamamlanmış sayılır.
Terk süresinin uzunluğu değil, mağdur açısından tehlike yaratacak düzeyde olup olmadığı önem taşır.

Kendi Haline Terkin Anlamı

Kendi haline terk, mağdurun fail tarafından herhangi bir koruma önlemi alınmaksızın savunmasız bırakılmasıdır.
Fail, mağdurun bakımını üstlenebilecek bir kişi veya kurumun gözetimine bırakmamışsa suç oluşur.

Örneğin:

  • Bebeğin babaannesinin evine bırakılması hâlinde suç oluşmaz.
  • Ancak bebeğin bir kafenin önüne bırakılması, aile hukukundan doğan yükümlülüğün ihlali suçu kapsamına girebilir.

Suçun Oluşması İçin Aranan Şartlar

  • Fail, mağduru kendi haline bırakmış olmalı,
  • Mağdurun bakımını üstlenecek kişi veya kurum belli olmamalı,
  • Terk fiili sonucunda mağdurun tehlike altında kalması gerekmektedir.

Eğer fail mağduru bir arkadaşına ya da yardım edebilecek bir kişiye teslim etmişse, mağdur fiilen “kendi haline” bırakılmadığı için suç oluşmaz.


Manevi Unsur

Terk suçu kasten işlenebilen bir suçtur.
Fail, mağduru terk ettiğini bilerek ve isteyerek hareket etmelidir.
Failin amacı (saik) önemli değildir; yeter ki “kendi haline bırakma” iradesi mevcut olsun.


Suçun İhmali veya İcrai Davranışla İşlenmesi

Terk eylemi hem icrai (aktif hareketle) hem de ihmali (hareketsizlikle) gerçekleştirilebilir.
Bu nedenle, terk suçu gerçek ihmali suç niteliği taşır.
Fail, yasada öngörülen “terk etmeme” yükümlülüğünü kasten yerine getirmediğinde suç tamamlanır.


Birden Fazla Mağdur Durumunda Ceza

Failin birden fazla kişiye karşı koruma yükümlülüğü varsa, her mağdur bakımından ayrı ayrı ceza verilir.
Zincirleme suç hükümleri uygulanmaz.
Örneğin yaşlı anne ve babasını birlikte ıssız bir yere bırakan fail, iki kez terk suçundan cezalandırılır.


Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Terk Suçu (TCK 97/2)

Terk edilen kişinin hastalanması, yaralanması veya ölmesi durumunda suç, neticesi sebebiyle ağırlaşmış terk suçu haline gelir.
Bu durumda fail, meydana gelen neticeden en az taksir derecesinde kusurlu olmalıdır.

Failin Sorumluluğu

Fail, mağdurun hastalanmasını veya ölümünü istememiş olmalı; aksi halde kasten yaralama veya kasten öldürme suçundan sorumludur.
Yargıtay uygulamalarında, failin çoğu durumda muhtemel kastla hareket ettiği kabul edilmektedir.

Uygulama Örnekleri

Yargıtay kararlarına göre;

  • Bebeğin tren garına bırakılması (Y2CD-K.2013/17010),
  • Cami avlusuna terk edilmesi (Y2CD-K.2013/26274),
  • Küçük çocuğun akrabasının evinin önüne bırakılması (Y3CD-2013/15884)
    durumlarında terk suçunun oluştuğu kabul edilmiştir.

Terk Suçunun Cezası (TCK 97)

1. Basit Hali (TCK 97/1)

Yaşı veya hastalığı nedeniyle kendini idare edemeyecek durumda olan bir kimseyi kendi haline terk eden fail,
3 aydan 2 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

2. Ağırlaşmış Hali (TCK 97/2)

Mağdurun hastalanması, yaralanması veya ölmesi halinde, neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç hükümleri uygulanır.
Örneğin cami avlusuna bırakılan bebeğin ölmesi halinde fail, 12 yıldan 16 yıla kadar hapis cezası alabilir (TCK m.87/4).
Eğer bebek hayatta kalmış ancak hayati tehlike geçirmişse, 5 yıldan az olmamak üzere hapis cezası uygulanır (TCK m.87/1-son).


Adli Para Cezası, Erteleme ve HAGB Uygulaması

Adli Para Cezasına Çevirme

Terk suçunda verilen hapis cezası, mahkeme kararıyla adli para cezasına çevrilebilir.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)

HAGB, sanık hakkındaki cezanın belli bir süre sonuç doğurmamasını sağlayan bir kurumdur.
Terk suçunda hükmolunan hapis cezası için HAGB kararı verilmesi mümkündür.

Cezanın Ertelenmesi

Mahkeme, belirli koşulların varlığı halinde terk suçu nedeniyle verilen hapis cezasının infazını erteleyebilir.


Şikayet, Zamanaşımı, Uzlaşma ve Görevli Mahkeme

Şikayet ve Uzlaşma

Terk suçu, şikayete tabi ve uzlaşmaya elverişli bir suç değildir.
Savcılık, bu suçla ilgili soruşturmayı resen yürütür.
Şikayetten vazgeçilmesi davayı düşürmez.

Dava Zamanaşımı

Terk suçu bakımından olağan dava zamanaşımı süresi 8 yıldır.
Bu süre içinde dava açılmaz veya sonuçlanmazsa ceza davası düşer.

Görevli Mahkeme ve Yargılama Usulü

Terk suçu davalarına Asliye Ceza Mahkemesi bakar.
Ayrıca bu suçlarda basit yargılama usulü uygulanabilir.

Terk Suçu (TCK 97) Yargıtay Kararları

Bu bölüm, terk suçu bakımından Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarını, her bir kararın olguları ve hukuki nitelendirmesiyle birlikte derli toplu biçimde ortaya koyar. Aşağıdaki alt başlıklarda, terk suçunun “kendi haline bırakma” unsurunun varlığı veya yokluğu ile TCK m.233 kapsamındaki aile hukukundan doğan yükümlülüğün ihlali ihtimallerine ilişkin değerlendirmeler özetlenir.

Bebeği Babası Olduğunu İddia Ettiği Kişinin Kapısına Bırakmak

Sanığın, gayri resmî birlikteliğinden doğan çocuğu, babası olduğunu iddia ettiği kişinin akrabasının kapısına bırakıp geri almaması şeklinde gerçekleşen olayda, terk suçunun yasal unsuru olan “kendi haline bırakma” gerçekleşmediği için suç oluşmaz. Ancak sanığın sorgu ve savunmalarında başka suçtan cezaevinde bulunduğunu belirtmesi nedeniyle cezaevine giriş-çıkış tarihlerinin araştırılması, eylemin TCK m.233’teki aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali suçunu oluşturup oluşturmadığının tartışılması gerekirken eksik soruşturma ve yetersiz gerekçeyle karar verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 4. Ceza Dairesi – Karar: 2021/29909).

Çocuğu Hastaneye Terk Etmek

Terk suçunun maddi unsuru, kendini idare edemeyecek durumda olup koruma ve gözetim yükümlülüğü altında bulunan mağdurun “kendi haline bırakılmasıdır”. “Kendi haline bırakma”, failin mağdurla fiilî bağını geçici ya da sürekli kesip mağduru egemenlik alanı dışına çıkarmasıdır; terk süresinin uzunluğundan ziyade tehlike doğurmaya elverişliliği önemlidir. Somut olayda, evlilik dışı ilişkiden doğan çocuğun, annenin bilgisi dahilinde hastane acil servisine bırakılmasına iştirak edilmesi hâlinde “kendi haline bırakma” unsuru oluşmadığından terk suçu kurulamaz; mahkûmiyet kararı bu nedenle bozulmuştur (Yargıtay 4. Ceza Dairesi – Karar: 2022/12652).

Öldürme Kastıyla Çöp Konteynerine Bırakılan Bebeğin Hayati Tehlike Geçirmesi

Sanığın yeni doğan bebeği poşete koyup çöp konteynerine atması eyleminde, TCK m.86/3-a kapsamında yaralama, TCK m.87/1-son uyarınca da 5 yıl hapis cezası gerektiği kabul edilmiştir; 3 yıl verilmesi eksik ceza olsa da aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır. Ayrıca eylemin, terk suçunun icrai/ihmali mahiyetiyle değil, aktif bir hareketle (çöpe atma) gerçekleşmesi nedeniyle TCK m.97/1-2’nin uygulanma yeri bulunmadığı, hüküm fıkrasından bu ibarenin çıkarılması suretiyle kararın düzeltilerek onandığı belirtilmiştir (Yargıtay 1. Ceza Dairesi – Karar: 2014/4460).

Bebeğin Ölmesi ve Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Terk Suçu

Olayda sanığın yeni doğan bebeğini çarşafa sarıp çamaşır makinesinin arkasına bırakması sonucu bebeğin ölü bulunması hâlinde, öldürme kastı saptanamadığından koruma-gözetim yükümlülüğünün ihlaliyle terk suçu bakımından netice sebebiyle ağırlaşmış hâl (TCK m.97/2 yollamasıyla m.87/4) oluşur. Bu kapsamda TCK m.87/4, 62 ve 53 hükümleri uyarınca yaptırım uygulanması gerekirken nitelendirme hatasıyla fazla ceza tayini hukuka aykırıdır (Yargıtay 1. Ceza Dairesi – Karar: 2012/4002).

Kasten Öldürme Suçu ile Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Terk Suçu Arasındaki Fark

Sanıkların, yeni doğmuş bebeği gizleyip önce takside terk etmeleri, ardından ıssız bir alana bırakıp üstünü tuğla parçalarıyla örtmeleri ve bebeğin soğukta beslenememe ile ısı kaybından ölmesi olayında, eylem ve irade birliği içinde alt soyu öldürme (TCK m.82/1-d-e) suçunun oluştuğu kabul edilmiştir. Buna rağmen sanıklardan biri hakkında TCK m.83/3, 21/2, 62; diğerleri hakkında terk suçu hükümleri uygulanarak eksik ceza tayini bozma nedenidir (Yargıtay 1. Ceza Dairesi – Karar: 2010/3459).

Yaşlı ve Bakıma Muhtaç Mağdurun Çocuğu Tarafından Eve Alınmaması

86 yaşında, bakıma muhtaç ve hasta mağdurun, sanık oğul tarafından eve alınmayıp kapı önünde bırakılması ve ancak komşularca içeri alınması olayında; mağdurun yaşı ve sağlık durumu itibarıyla kendini idare edemeyeceği açık olduğundan, sanığın kendi haline bırakma fiili terk suçunu (TCK m.97/1) oluşturur. Yerel mahkemenin bu yöndeki kabulü hukuka uygundur (Yargıtay 4. Ceza Dairesi – Karar: 2015/33091).

Yeni Doğan Bebeği Terk Suçu

Doğumdan hemen sonra dere yatağına bırakıldığı iddia edilen bebeğe ilişkin raporlar arasında yaşamsal tehlike konusunda çelişki bulunmuştur. İlk raporu düzenleyen hekimin tanık olarak dinlenmesi, tüm evrakın Adli Tıp’a gönderilerek bulguların TCK m.86 kapsamında değerlendirilmesi ve sanığın kendi haline bırakma suretiyle hareket ettiğinin tespiti hâlinde eylemin terk suçu (TCK m.97) oluşturup oluşturmayacağının tartışılması gerekmesine rağmen, bu incelemeler yapılmadan hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 1. Ceza Dairesi – Karar: 2016/2536).

Evlilik Dışı Doğan Bebeğin Terk Edilmesi

Hafif zeka geriliği bulunan sanık E’nin, psikiyatrik tedavi gören ve ceza sorumluluğu bulunmayan annesiyle birlikte yeni doğan bebeği poşetle hastane koridorundaki çöp kovasına bırakması olayında; bebekte darp-cebir izi olmamakla birlikte düşük vücut ısısı, ağız boşluğunda salgı ve göbek kordonunun uygunsuz bağlanmasına bağlı basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek nitelikte yaralanma mevcuttur. Bu durumda TCK m.97’nin uygulanıp uygulanmayacağının karar yerinde tartışılmaması hukuka aykırıdır (Yargıtay 1. Ceza Dairesi – Karar: 2016/2230).

Aile Hukukundan Kaynaklanan Yükümlülüğün İhlali Suçu

Sanığın, evlilik dışı doğan mağduru birkaç aylıkken internet kafe önüne “alınacağı inancıyla” bırakıp uzaklaşması hâlinde, kendi haline bırakma unsuru gerçekleşmediğinden terk suçu oluşmaz. Buna karşılık sanığın bakım-gözetim yükümlülüğüne aykırı davranıp davranmadığı yönünden TCK m.233 kapsamının gözetilmemesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 4. Ceza Dairesi – Karar: 2016/668).

Çocuklarını Başkasına Emanet Eden Anne Terk Suçu İşlemiş Olmaz

Sanığın, çalışma amacıyla 2000 ve 2002 doğumlu çocuklarını anneleri G.’e bırakarak Kıbrıs’a gitmesi olayında, “kendi haline bırakma” oluşmadığından terk suçu yoktur; beraat kararı isabetlidir (Yargıtay 4. Ceza Dairesi – Karar: 2015/40857).

Küçük Çocuklarını Emniyetin Önüne Bırakarak Protesto Etmek

Sanıkların, kolluk işlemlerine tepki olarak 2-8 yaş aralığındaki 12 çocuğu Emniyet Müdürlüğü bahçesine bırakmaları olayında, eylem kendi haline bırakma sonucu doğurmadığı gibi bakım-gözetim yükümlülüğüne aykırılık da oluşturmadığından TCK m.233 kapsamında da suç teşkil etmez. Bu nedenle beraat kararı hukuka uygundur (Yargıtay 4. Ceza Dairesi – Karar: 2015/33633).

Eşin ve Babanın Yazlıkta Tek Başına Bırakılarak Terk Edilmesi

Sanığın, vasilik ettiği eşi ve küçük yaştaki çocuğunu yazlıkta yalnız bırakıp ihtiyaçlarını karşılamadığı iddiasının ispatı hâlinde, koruma-gözetim yükümlülüğü gereği eylemin terk suçunu oluşturacağı açıktır. Bu nedenle soruşturma ve kovuşturmada tanıkların eksiksiz dinlenmesi, komşuların ifadelerinin alınması gerekirken eksik araştırma ve yetersiz gerekçeyle beraat kararı verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 4. Ceza Dairesi – Karar: 2015/40853).

Bebeğini Hastanede Bırakarak Gitmek Suç mudur?

Sanığın doğumdan sonra bebeği, Sosyal Hizmetlere teslim edilmek üzere hastanede bırakıp bir gün içinde geri alması olayında, kendi haline bırakma kısa süreli ve koşulları itibarıyla gerçekleşmediğinden terk suçu oluşmaz. Ayrıca bu davranış TCK m.233 anlamında da yükümlülüğe aykırılık sayılmayacağından beraat kararı hukuka uygundur (Yargıtay 4. Ceza Dairesi – Karar: 2015/39621).

Terk Suçundan Mağdur Çocuğa Zorunlu Avukat veya Temsil Kayyımı Atanmalıdır

Mağdur çocuk ile sanık anne-baba arasında menfaat çatışması bulunduğunda, TMK m.426 uyarınca temsil kayyımı atanması veya CMK m.234/2 gereğince baronun vekil görevlendirmesi sağlanmadan hüküm kurulması eksik kovuşturmadır ve hukuka aykırıdır (Yargıtay 4. Ceza Dairesi – Karar: 2015/33629).

Evlilik Dışı Çocuğun Hastanede Terk Edilmesi Suçu

Sanığın, evlilik dışı ilişkisinden doğan çocuğunun yakınları tarafından öğrenilmesinden çekinerek, rahatsızlığı nedeniyle tedavi altında bulunduğu sırada hastanede bırakıp ayrılması olayında, kendi haline bırakma gerçekleşmediği gibi TCK m.233 kapsamında da suç oluşmadığından beraat kararı yerindedir (Yargıtay 4. Ceza Dairesi – Karar: 2015/33637).

Bebeği Geçici Süreyle Bir Akrabaya Bırakmak Suç Değildir

Sanığın bir buçuk yaşındaki çocuğunu, boşanma sürecinde eşinin kardeşine 2-3 günlüğüne bırakması hâlinde, kendi haline bırakma unsuru bulunmadığı gibi TCK m.233 anlamında da ihlal yoktur; beraat kararı isabetlidir (Yargıtay 4. Ceza Dairesi – Karar: 2015/33638).

Bebeği Tanımadığı Kişilerin Kapısına Hiçbir Tedbir Almadan Bırakmak Terk Suçudur

Sanığın, hastanede doğurduğu bebeği, tanımadığı kişilerin kapısı önüne herhangi bir tedbir almaksızın bırakıp uzaklaşması, kendi haline bırakma unsurunu karşılar. Bu nedenle terk suçu yönünden mahkûmiyet kararı hukuka uygundur (Yargıtay 4. Ceza Dairesi – Karar: 2015/33639).

Yeni Doğmuş Bebeği Bir Kişiye Bıraktıktan Sonra Arayıp Sormama

Sanığın yeni doğan çocuğunu, ücret karşılığı bakması için anlaştığı kişiye teslim ettikten sonra bir süre emzirmek için gidip gelmesi, sonrasında ilgilenmemesi olayında, kendi haline bırakma gerçekleşmediğinden terk suçu kurulamaz; bakım-gözetim ihlali kapsamında da (TCK m.233) suç teşkil etmediği kabul edilerek beraat kararı verilmesi isabetlidir (Yargıtay 4. Ceza Dairesi – Karar: 2015/33640).

Fark Edilmesini Sağlayacak Şekilde Çocuklarını Terk Etme

Sanığın, iki küçük çocuğunu eşinin kaldığı evin kapısı önüne bırakıp kapıyı çalarak fark edilmelerini sağlaması hâlinde, kendi haline bırakma oluşmadığından terk suçu ve TCK m.233 anlamında ihlal söz konusu değildir; beraat kararı yerindedir (Yargıtay 4. Ceza Dairesi – Karar: 2015/33641).

Çocukları Ortak İkamette Bırakarak Evden Ayrılma

Sanığın, eşiyle anlaşmazlık sonucu 6 çocuğunu ortak ikamette bırakarak ayrılması olayında, kendi haline bırakma unsuru bulunmadığından terk suçu oluşmaz; TCK m.233 yönünden de suç teşkil etmez. Bu nedenle beraat kararı hukuka uygundur (Yargıtay 4. Ceza Dairesi – Karar: 2015/33642).

Bebeğini Kayınvalidesinin Kapısına Bırakarak Zile Basıp Kaçma

Sanığın bir yaşındaki bebeğini kayınvalidesinin kapısına bırakıp zile bastıktan sonra, bebeğin içeri alındığını görerek ayrılması hâlinde, kendi haline bırakma gerçekleşmediğinden terk suçu oluşmaz; beraat kararı isabetlidir (Yargıtay 4. Ceza Dairesi – Karar: 2015/33093).

Çocuğu Terk Ettikten Sonra Alınana Kadar Uzaktan Gözetlemek

Sanığın, bebeği “çocuk yuvasına götürülmesi” notuyla işlek cadde üzerindeki bir aracın kaputuna bırakıp güvenli şekilde alınana kadar uzaktan gözetlemesi ve sonrasında çocuğun kurum bakımına yerleştirilmesi olayında, kendi haline bırakma gerçekleşmediği gözetilmeden mahkûmiyet kurulması hukuka aykırıdır; beraat kararı verilmelidir (Yargıtay 4. Ceza Dairesi – Karar: 2015/33095).

Terk Suçuna Yardım Etme

Sanığın erişkin ve sağlıklı olması nedeniyle, birkaç günlük bebeğin cami avlusuna terk suçuna göz yumması/engellememesi hâlinde, TCK m.37 yollamasıyla TCK m.97 uyarınca sorumluluğu doğar. Savunmasına itibar edilerek beraat verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 2. Ceza Dairesi – Karar: 2013/26274).

Yeni Doğan Bebeği Poşet İçerisinde Tren Garına Bırakma

Sanıkların yeni doğan ve kendini idare edemeyecek durumdaki bebeklerini poşetle tren garı otoparkına bırakmaları, terk suçunun TCK m.97/1’deki hâlini oluşturur. Buna rağmen yetersiz gerekçeyle beraat verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 2. Ceza Dairesi – Karar: 2013/17010).

Avukat Gökhan Yağmur Kimdir?

Av. Gökhan Yağmur, İstanbul merkezli olarak faaliyet gösteren, ceza hukuku, aile hukuku, ticaret hukuku ve fikri mülkiyet hukuku alanlarında uzmanlaşmış bir avukattır. Uzun yıllara dayanan mesleki deneyimiyle birlikte yalnızca dava ve uyuşmazlıkların çözümünde değil, aynı zamanda önleyici hukuk danışmanlığı, sözleşme yönetimi ve şirketlere stratejik hukuki destek sunmaktadır.

Ceza yargılamaları, boşanma ve velayet davaları, ticari uyuşmazlıklar ve marka–patent süreçlerinde müvekkillerine etkin savunma ve çözüm odaklı yaklaşımıyla hizmet vermektedir. Ayrıca TÜRKPATENT, USPTO ve EUIPO nezdinde marka tescili ve fikri mülkiyet koruması konularında hem yerli hem de yabancı müvekkillere danışmanlık sağlamaktadır. – Turkey Brand Law

Kurucusu olduğu Hukuk Plus, HukukBankasi.net ve diğer dijital projeleriyle hukuk öğrencileri, stajyer avukatlar ve meslektaşlara yönelik özgün bir ekosistem geliştirmiştir. Bu sayede hukuk bilgisinin paylaşımı, güncel içtihatların takibi ve mesleki dayanışmanın güçlenmesine katkı sunmaktadır.

Av. Gökhan Yağmur, girişimci vizyonu ile yalnızca klasik avukatlık hizmeti sunmakla kalmayıp; marka yönetimi, e-ticaret hukuku, uluslararası şirket danışmanlığı ve dijital hukuk çözümleri alanlarında da fark yaratan çalışmalara imza atmaktadır.

Daha fazla bilgi için:
📌 www.gokhanyagmur.com
📌 www.gokhanyagmur.com.tr
📞 0542 157 06 34

Commutes and Destinations Map

Yolculuk Süresini Hesaplayın

Yakındaki yerler için seyahat süresini ve yol tariflerini görün


İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu