Bilgi BankasıCeza Hukuku

Darbeye Teşebbüs Suçu (TCK 309-312) Nedir? Cezası ve Hukuki Niteliği

Darbeye teşebbüs suçu; TCK 309, 311 ve 312. maddelerde düzenlenen, anayasal düzene karşı işlenen en ağır suçtur. Cezası ağırlaştırılmış müebbet hapistir.

Darbeye Teşebbüs Suçu (Darbe Suçu) Nedir?

Darbeye teşebbüs suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 5237 sayılı metninde, “Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar” başlıklı beşinci bölüm kapsamında yer alan, devletin temel organlarına yönelik en ağır suç tiplerinden biridir. Bu suç, cebir veya tehdit kullanılarak gerçekleştirilen fiiller aracılığıyla anayasal düzeni hedef alır. Darbeye teşebbüs niteliği taşıyan eylemler, farklı biçimlerde işlenebilmekle birlikte, genellikle TCK’nın üç temel maddesini ihlal eder: TCK 309 (Anayasayı İhlal Suçu), TCK 311 (Yasama Organına Karşı Suç) ve TCK 312 (Hükümete Karşı Suç).

Darbeye teşebbüs suçu, neticeye ulaşmamış olsa bile, yani fiil tamamlanmamış olsa dahi, yalnızca teşebbüs safhasında kalması durumunda bile cezalandırılan bir tehlike suçu niteliğindedir. Bu yönüyle, suçun icra hareketlerinin başlaması yeterlidir; tamamlanma şartı aranmaz.

Darbeye teşebbüs suçu

Anayasayı İhlal Suçu (TCK 309)

Anayasayı ihlal suçu, Türkiye Cumhuriyeti’nin temelini oluşturan anayasal düzenin ortadan kaldırılmasına, değiştirilmesine veya işleyişinin engellenmesine yönelik her türlü teşebbüsü kapsar. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, yasama, yürütme ve yargı organları arasındaki kuvvetler ayrılığı ilkesine dayanır. Bu yapının korunması, demokratik hukuk devletinin temel şartıdır. Bu nedenle TCK’nın 309. maddesi, anayasal düzene karşı fiillerin en ağır şekilde cezalandırılmasını öngörmüştür.

Bir kimse anayasal düzeni ortadan kaldırmaya, yerine başka bir düzen kurmaya veya mevcut düzenin fiilen uygulanmasını engellemeye kalkıştığında, TCK 309. madde kapsamında cezalandırılır. Suçun oluşması için fiilin sonuç doğurması gerekmez; eylemin bu amaca yönelik olması yeterlidir.

Fail, anayasayı ihlal suçu işlerken başka suçlar da işlemişse, örneğin bir kimseyi öldürmüşse, hem anayasayı ihlal suçu hem de kasten adam öldürme suçu bakımından ayrı ayrı cezalandırılır (TCK 309/2).


Yasama Organına (TBMM) Karşı Suç (TCK 311)

Yasama organı, Türkiye Cumhuriyeti’nde Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)’dir. TBMM’nin asli görevi, yasaları yapmak, değiştirmek ve yürürlükten kaldırmaktır. Darbeye teşebbüs suçu kapsamında, bu yasama fonksiyonunun tamamen veya kısmen engellenmeye çalışılması, TCK 311. madde uyarınca ağır bir suç oluşturur.

Bir kişi ya da grup, TBMM’nin görevini yerine getirmesini önlemek veya Meclis’i işlevsiz hale getirmek amacıyla cebir veya tehdide başvurursa, “yasama organına karşı suç” işlemiş olur. Bu fiiller, demokratik sistemin kalbine yönelmiş bir saldırı niteliğinde kabul edilir ve darbeye teşebbüs suçu kapsamında değerlendirilir.


Hükümete Karşı Suç (TCK 312)

Darbeye teşebbüs suçu dendiğinde, en çok TCK 312’de düzenlenen hükümete karşı suç tipi akla gelir. Bu maddeye göre, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya, görevini yapmasını engellemeye veya yetkilerini kullanamaz hale getirmeye yönelik her türlü cebir ve tehdit fiili, darbe suçu sayılır.

“Hükümete karşı suç” kavramı, yalnızca hükümetin bakanlıklar ve başbakanlıktan oluşan dar anlamdaki yapısını kapsar. Bu nedenle, valilik, kaymakamlık veya Diyanet İşleri Başkanlığı gibi idari birimlere karşı yapılan eylemler, TCK 312 kapsamında değerlendirilmez. Ancak 15 Temmuz 2016 darbe girişimi gibi olaylarda, faillerin hükümete karşı örgütlü şekilde hareket etmeleri sebebiyle, bu kapsamda işlenen fiiller topluca darbeye teşebbüs suçu olarak kabul edilmiştir.

Fail, darbeye teşebbüs sırasında başka suçlar da işlemişse (örneğin kasten öldürme, mala zarar verme gibi), bu suçlardan dolayı da ayrıca cezalandırılır (TCK 312/2).

Darbeye Teşebbüs Suçunun Hukukî Niteliği

Darbeye teşebbüs suçu, Türk Ceza Kanunu’nda tehlike suçu olarak düzenlenmiştir. Bu suç tipinde, failin cezalandırılması için somut bir neticenin meydana gelmesi aranmaz. Yani, fiilin tamamlanması gerekmez; yalnızca anayasal düzene veya devletin işleyişine yönelik ciddi bir tehlike oluşturması cezalandırma için yeterlidir.

Bu yaklaşımın temel nedeni, darbe fiilinin tamamlanması hâlinde devlet düzeninin ortadan kalkması, dolayısıyla ceza yargılamasının yapılmasının fiilen imkânsız hâle gelmesidir. Bu sebeple kanun koyucu, darbeye teşebbüs suçunu “neticesiz de olsa cezalandırılan tehlike suçu” olarak kabul etmiştir. Böylece, darbe girişiminin en erken aşamalarında bile devletin anayasal düzenini koruyucu bir ceza hukuku mekanizması işletilmektedir.


Darbeye Teşebbüs Suçlarının Özellikleri

Darbeye teşebbüs suçu, asker veya sivil ayrımı olmaksızın herkes tarafından işlenebilen bir suçtur. Suçun işleniş biçimi bireysel olabileceği gibi, organize bir yapı içinde topluca da gerçekleşebilir. Örneğin, 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan darbe girişimine katılan asker, sivil veya kolluk görevlileri, eylemin kapsamı ve icra biçimi gereği bu suçtan sorumlu tutulmuştur.

Darbeye teşebbüs suçu sayılabilmesi için failin veya faillerin, fiili gerçekleştirmek amacıyla elverişli hareketlerle icra aşamasına geçmesi gerekir. Sadece suç işleme niyetinin varlığı veya hazırlık hareketlerinin yapılmış olması yeterli değildir. Fail icra hareketlerine başlamadan yakalanmışsa, darbeye teşebbüs suçu oluşmaz. Ancak birlikte hareket ettiği kişilerin icraya başlaması hâlinde, örgütlü suç hükümleri gereği fail de sorumlu tutulur.
Örneğin, 15 Temmuz olayları sırasında bir fail doğrudan silah kullanmamış olsa dahi, birlikte hareket ettiği grubun halka ateş açması veya yolları kapatması gibi eylemler nedeniyle failin fiili icra aşamasına geçmiş kabul edilir.

Bu suçun en belirgin unsuru cebir ve şiddet unsurudur. Darbeye teşebbüs suçu, cebir veya tehdit içermeden işlenemez. Cebir kavramı yalnızca fiziki zorlama değil, aynı zamanda irade üzerinde baskı kurmayı da kapsar. Dolayısıyla hem maddi hem manevi baskı, suçun maddi unsurunu oluşturur.


Gönüllü Vazgeçme Hükümleri (TCK 36)

Darbeye teşebbüs suçu sırasında failin kendisine verilen görevi yerine getirmekten kendi isteğiyle vazgeçmesi, ceza sorumluluğuna doğrudan etki eder. TCK’nın 36. maddesinde düzenlenen gönüllü vazgeçme hükümleri, failin suçu tamamlamaya yönelik icra hareketlerini kendi iradesiyle durdurması ve suçun gerçekleşmesini engellemesi hâlinde uygulanır.

Bu durumda, failin o ana kadar gerçekleştirdiği fiiller bağımsız bir suç oluşturmuyorsa, darbeye teşebbüs suçundan dolayı cezalandırılması mümkün değildir. Ancak failin yalnızca icraya başlamamış olması değil, ayrıca darbe suçunun tamamlanmasını kendi çabalarıyla önlemiş olması gerekir.
Bu yönüyle gönüllü vazgeçme, darbeye teşebbüs suçlarında sınırlı ama önemli bir cezasızlık nedenidir.


Darbeye Teşebbüs (Darbe Suçu) ve Örgüt Üyeliği (TCK 314)

Darbeye teşebbüs suçu, hem bireysel hem de örgütlü şekilde işlenebilir. Ancak fiilin örgütlü biçimde işlenmesi hâlinde, failin aynı zamanda TCK 314. madde kapsamında “silahlı örgüt üyeliği” suçundan ayrıca cezalandırılması mümkün değildir. Çünkü bu durumda örgüt üyeliği suçu, “geçitli suç” haline gelir ve “amaç suç” olan darbeye teşebbüs suçunun içinde erir.

Örneğin, darbe girişimini planlayan bir örgütün üyesi, bu örgütün hedefi doğrultusunda anayasal düzeni ortadan kaldırmak amacıyla eylemlere katılmışsa, yalnızca darbeye teşebbüs suçundan cezalandırılır.
Bununla birlikte, örgüt yöneticisi veya üyesi olup darbe girişimine fiilen katılmamış kişiler, yalnızca örgüt üyeliği suçundan sorumlu tutulur. Bu kişiler, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanarak ceza indirimi alabilirler.


Darbeye Teşebbüs Suçu ve Etkin Pişmanlık

Etkin pişmanlık, failin işlediği suçtan dolayı duyduğu pişmanlığı davranışlarıyla ortaya koyması, suçun sonuçlarını gidermeye veya adaletin tecellisine yardımcı olması hâlinde uygulanan bir ceza indirimi nedenidir.

Ancak darbeye teşebbüs suçları bakımından (TCK 309, 311 ve 312) etkin pişmanlık hükümleri uygulanmaz. Bu suçlar, devletin varlığına ve anayasal düzene karşı en ağır saldırı niteliğinde olduğundan, kanun koyucu bu suçlar için etkin pişmanlık düzenlemesi öngörmemiştir.

Buna karşın, yalnızca örgüt üyeliği (TCK 314/2), örgüt yöneticiliği (TCK 314/1) veya örgüt kuruculuğu suçlarından yargılanan kişiler, TCK 221. madde kapsamında etkin pişmanlıktan yararlanabilir. Fail, suçun işlenişine katılmadan yakalanmış ve örgütün yapısını, üyelerini veya faaliyetlerini açığa çıkaracak bilgiler vermişse, hakkında cezaya hükmedilmez.
Eğer fail suçu işledikten sonra pişmanlık gösterir ve örgütün suç faaliyetlerinin açığa çıkmasına katkı sağlarsa, mahkeme tarafından cezasında 1/3’ten 3/4’e kadar indirim yapılabilir (TCK 221/4).


Darbeye Teşebbüs Suçunun Cezası

Darbeye teşebbüs suçu, Türk Ceza Kanunu’nda en ağır şekilde cezalandırılan suç tiplerinden biridir. Bu suçun cezası, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıdır (TCK 309, 311, 312). Fail, aynı eylemle birden fazla maddeyi ihlal etmiş olsa dahi, TCK 44’teki fikrî içtima hükümleri gereği yalnızca TCK 309 (Anayasayı İhlal Suçu) kapsamında tek bir ağırlaştırılmış müebbet cezası alır.

Örneğin, 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleşen darbe teşebbüsü sırasında, failler hem hükümete karşı suç (TCK 312) hem de yasama organına karşı suç (TCK 311) işlemiş olsalar dahi, bu eylemler anayasal düzeni ortadan kaldırma amacına hizmet ettiği için tek bir ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilir.

Ancak, darbeye teşebbüs sırasında işlenen diğer suçlar —örneğin kasten öldürme, yağma, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma veya mala zarar verme— bakımından failler ayrıca cezalandırılır. Bu durum, hem TCK 309/2, hem TCK 311/2, hem de TCK 312/2 hükümleriyle açıkça belirtilmiştir.
Dolayısıyla darbe suçu, diğer suçları yutmaz; her biri kendi içinde ayrıca ceza sorumluluğu doğurur.


Sonuç

Darbeye teşebbüs suçu, Türk hukuk sisteminde anayasal düzeni, devletin sürekliliğini ve demokratik hukuk devletini koruma amacıyla en ağır şekilde cezalandırılan suç türüdür. Bu suçun oluşması için yalnızca teşebbüs aşamasına geçilmesi yeterlidir; fiilin tamamlanması gerekmez.
15 Temmuz 2016 darbe girişimi örneğinde olduğu gibi, hem faillerin örgütlü hareket etmesi hem de suçun icra safhasına geçilmesi hâlinde, darbeye teşebbüs suçu bakımından cezalandırma şartları tam olarak gerçekleşmiş olur.

Avukat Gökhan Yağmur Kimdir?

Av. Gökhan Yağmur, İstanbul merkezli olarak faaliyet gösteren, ceza hukuku, aile hukuku, ticaret hukuku ve fikri mülkiyet hukuku alanlarında uzmanlaşmış bir avukattır. Uzun yıllara dayanan mesleki deneyimiyle birlikte yalnızca dava ve uyuşmazlıkların çözümünde değil, aynı zamanda önleyici hukuk danışmanlığı, sözleşme yönetimi ve şirketlere stratejik hukuki destek sunmaktadır.

Ceza yargılamaları, boşanma ve velayet davaları, ticari uyuşmazlıklar ve marka–patent süreçlerinde müvekkillerine etkin savunma ve çözüm odaklı yaklaşımıyla hizmet vermektedir. Ayrıca TÜRKPATENT, USPTO ve EUIPO nezdinde marka tescili ve fikri mülkiyet koruması konularında hem yerli hem de yabancı müvekkillere danışmanlık sağlamaktadır. – Turkey Brand Law

Kurucusu olduğu Hukuk Plus, HukukBankasi.net ve diğer dijital projeleriyle hukuk öğrencileri, stajyer avukatlar ve meslektaşlara yönelik özgün bir ekosistem geliştirmiştir. Bu sayede hukuk bilgisinin paylaşımı, güncel içtihatların takibi ve mesleki dayanışmanın güçlenmesine katkı sunmaktadır.

Av. Gökhan Yağmur, girişimci vizyonu ile yalnızca klasik avukatlık hizmeti sunmakla kalmayıp; marka yönetimi, e-ticaret hukuku, uluslararası şirket danışmanlığı ve dijital hukuk çözümleri alanlarında da fark yaratan çalışmalara imza atmaktadır.

Daha fazla bilgi için:
📌 www.gokhanyagmur.com
📌 www.gokhanyagmur.com.tr
📞 0542 157 06 34

Commutes and Destinations Map

Yolculuk Süresini Hesaplayın

Yakındaki yerler için seyahat süresini ve yol tariflerini görün


İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu