ÜÇÜNCÜ (3) BÖLÜM GÖREV YETKİ VE YARGI YERİ BELİRLENMESİ – HMK DERS NOTLARI
Bu derste, GÖREV YETKİ VE YARGI YERİ BELİRLENMESİ ele alacağız. Medeni usul hukukunun temel konularından biri olan görev ve yetki kuralları, bir uyuşmazlığın hangi tür ve derecedeki mahkemede görüleceğini belirleyen kurallardır. Bu kurallar, usul hukukunun kamu düzenine ilişkin hükümleri arasında yer alır.
Görev, bir mahkemenin hangi tür davalara bakabileceğini belirleyen ölçüttür. Her mahkeme, kanunla kendisine verilmiş olan görev alanı içinde yargı yetkisini kullanabilir. Görev kuralları kesin nitelikte olup, tarafların iradeleriyle değiştirilemez.
Yetki ise, aynı görevdeki mahkemeler arasında coğrafi sınırlar bakımından yapılan iş bölümü anlamına gelir. Yetki kuralları, davanın hangi yerdeki mahkemede açılacağını belirler. Bazı hallerde yetki kesin, bazen ise nisbî (seçimlik) niteliktedir.
Yargı yeri belirlenmesi ise, bir uyuşmazlıkta hangi mahkemenin görevli ve yetkili olduğuna ilişkin uyuşmazlıkların çözümünü ifade eder. Bu mekanizma, yargısal işleyişin düzenli ve adil biçimde sürdürülmesi açısından büyük önem taşır.
Bu bölümde;
- Görev kavramı ve görevli mahkeme türleri,
- Yetki kavramı, yetki türleri (kesin ve seçimlik yetki),
- Yetki itirazı ve süresi,
- Yargı yeri belirlenmesi usulü,
- Görev ve yetki itirazlarının yargılamaya etkisi
konuları sistematik biçimde incelenecektir.
Hazırlanan ders notları, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK), mevzuat.gov.tr, resmigazete.gov.tr ve güncel Yargıtay içtihatları temel alınarak hazırlanmıştır. Amaç, hukuk fakültesi öğrencilerine ve Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı (HMGS) adaylarına, güncel, açık ve uygulamaya dönük bir öğrenme kaynağı sunmaktır.
GÖREV, YETKİ VE YARGI YERİ BELİRLENMESİ
Bu bölümde medeni yargı içindeki “görev”, “yetki” ve “yargı yeri belirlenmesi” kavramları bir bütün olarak ele alınmaktadır. Önce hangi dava türünün hangi mahkemeye ait olduğu yani görev; ardından coğrafi ölçütlere göre hangi yerdeki mahkemenin bakacağı yani yetki; son olarak da görevsizlik-yetkisizlik sonrasında izlenecek işlemler ve merci tayini açıklanmaktadır. Metin, kanuni dayanaklara sadık kalınarak, uygulamada karşılaşılan örneklerle açıklayıcı biçimde genişletilmiştir.
Birinci Kısım: Görev
Görevin belirlenmesi ve niteliği (m.1)
Bir uyuşmazlığın medeni yargı kolunda çözümlenmesi gerektiği belirlendikten sonra, o uyuşmazlığı hangi tür mahkemenin göreceği “görev” konusudur. Görev tamamen kanuni bir düzenlemedir; mahkemelerin görevi yalnızca kanunla belirlenir ve kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle görev kuralları, taraflar ileri sürmese bile hâkim tarafından her aşamada re’sen dikkate alınır.
Uygulama Notu: Görev, “hangi yargı kolu?” sorusundan farklıdır. Önce yargı kolu (idari/adi) belirlenir; medeni yargı içinde ise asliye hukuk, sulh hukuk, asliye ticaret gibi mahkeme türleri arasında görev ayrımı yapılır.
Asliye hukuk mahkemelerinin görevi (m.2)
Asliye hukuk mahkemesi, dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ve şahıs varlığına (kişilik) ilişkin davalarda, aksine özel bir düzenleme olmadıkça görevlidir. Yine, bu Kanun ve diğer kanunlarda açık bir görev istisnası bulunmadıkça, diğer dava ve işler bakımından da asıl görevli mahkemedir.
Asliye hukuk mahkemesinin baktığı davalara örnekler
- Kamulaştırma Kanunu’ndan doğan bedel artırımı, bedel indirimi ve bedel tespiti davaları (kamulaştırma işleminin iptali ise idari yargıda görülür).
- Vakıf davaları, derneklerin feshi, aile mahkemesi görevi dışında kalan tanıma ve tenfiz davaları.
- Kişilik hakkına saldırının önlenmesi, yaş düzeltme, ad ve soyadın değiştirilmesi, nüfus davaları.
Örnek Olay: Kişilik hakkına saldırı iddiasıyla internet içeriklerinin kaldırılması ve tazminat talebi birlikte ileri sürüldüğünde, özel bir görev kuralı yoksa uyuşmazlık asliye hukuk mahkemesinde görülür.
(İptal) Ölüm veya vücut bütünlüğünün yitirilmesinden doğan zararlar (m.3)
Bu başlığa ilişkin düzenleme, Anayasa Mahkemesi’nin 16/02/2012 tarihli ve E.2011/35, K.2012/23 sayılı kararıyla iptal edilmiştir. Bu nedenle m.3 şu an için görev belirlemesinde uygulanmaz.
Sulh hukuk mahkemelerinin görevi (m.4)
Sulh hukuk mahkemeleri, dava değeri veya tutarına bakılmaksızın aşağıdaki konuları görür:
- Kira ilişkisinden kaynaklanan tüm uyuşmazlıklar (İİK’ya göre ilamsız icra yoluyla tahliye ayrık tutulur) ve bu davalara karşı açılan davalar.
- Taşınır ve taşınmaz mal veya hakların paylaştırılması ve ortaklığın giderilmesi davaları.
- Taşınır ve taşınmaz mallarda sadece zilyetliğin korunmasına yönelik davalar.
- Bu Kanun veya diğer kanunlarla açıkça sulh hukuk mahkemesine bırakılmış davalar.
Sulh hukuk mahkemesi kapsamında örnek işlemler ve davalar
- Mirasçılık belgesi verilmesi (iptal ve yeni mirasçılık belgesi davaları asliye hukuk mahkemesindedir).
- Mirasın reddinin tescili, delil tespiti işlemleri.
- Kat Mülkiyeti Kanunu’ndan doğan davalar.
- Vesayet hukukundan doğan davalar.
Çekişmesiz yargıda görevli mahkeme
Çekişmesiz yargı işleri bakımından, aksine düzenleme bulunmadıkça asıl görevli mahkeme sulh hukuk mahkemesidir.
Asliye ticaret mahkemesi ile görev ilişkisi
Asliye ticaret mahkemeleri, miktar ve değere bakılmaksızın tüm malvarlığını ilgilendiren ticari davalara bakar. Bu nedenle, artık malvarlığını ilgilendiren ticari davalar sulh hukuk mahkemesinin görev alanında değildir.
Kat Mülkiyeti ve kira ilişkisinden doğan davalarda görev
- Kat Mülkiyeti Kanunu kapsamındaki uyuşmazlıklarda görevli mahkeme sulh hukuk mahkemesidir.
- Kira sözleşmesinden doğan tüm davalar, değere bakılmaksızın sulh hukuk mahkemesinde görülür.
Görev kurallarının özellikleri
Görev kuralları kamu düzenine ilişkindir; kanunla düzenlenir ve mahkemeye ilişkin dava şartıdır. Hâkim, görevli olup olmadığını her aşamada re’sen inceler; taraflar da yargılamanın her safhasında görevsizlik itirazı ileri sürebilir.
Kesinleşmiş bir hüküm görevsiz mahkemeden çıkmış olsa bile, sırf bu sebeple yargılamanın yenilenmesi yoluna gidilemez; görevsiz mahkemenin kesin hükmü batıl sayılmaz.
Uygulama Notu: Görev sözleşmesi yapılamaz. Bölge adliye mahkemesi ve Yargıtay, görevi kendiliğinden inceler; göreve aykırılık mutlak istinaf/bozma sebebidir.
İKİNCİ KISIM: YETKİ (m.5–19)
Bu kısım, bir davaya coğrafi olarak hangi yer mahkemesinin bakacağını belirleyen yetki kurallarını içerir. Görev ve yetki prensip olarak kanunla düzenlenir; hiç kimse kanunen tabi olduğu görevli ve yer mahkemesi dışında bir mahkemeye çıkarılamaz. Genel yetki, özel yetki ve kesin yetki ayrımları uygulamanın temelini oluşturur.
Genel kural (m.5)
Mahkemelerin yetkisi, diğer kanunlardaki özel hükümler saklı kalmak üzere, HMK’daki hükümlere tabidir.
A) Kesin olmayan yetki kuralları
Genel yetkili mahkeme (m.6)
Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Yerleşim yeri, TMK hükümlerine göre belirlenir.
Davalının birden fazla olması (m.7)
Davalı birden fazla ise, dava bunlardan birinin yerleşim yerinde açılabilir. Ancak dava sebebine göre kanun, tüm davalılar hakkında ortak yetkili bir mahkeme belirlemişse, davaya o yer bakar. Birden fazla davalıyı, sırf birini yerinden etmek amacıyla farklı bir mahkemeye çekmek için dava açılmışsa, ilgili davalının itirazı üzerine mahkeme, o davayı ayıırıp yetkisizlik kararı verebilir.
Türkiye’de yerleşim yeri bulunmaması (m.9)
Davalının Türkiye’de yerleşim yeri yoksa, mutad meskenin bulunduğu yer mahkemesi genel yetkilidir. Özel yetki hâlleri saklı kalmak üzere malvarlığı haklarına ilişkin dava, uyuşmazlık konusu malvarlığı unsurunun bulunduğu yerde de açılabilir.
Örnek Olay: Türkiye’de ikameti olmayan davalıya karşı paylı mülkiyetteki bir taşınır üzerindeki alacak davasında, malın bulunduğu yer mahkemesi de yetkili olur.
Özel yetkili mahkemeler – genel ilke
Özel yetkili mahkemenin yetkili olması, genel yetkili mahkemenin yetkisini ortadan kaldırmaz; davacı, şartları varsa seçimlik olarak özel veya genel yetkiye dayanabilir.
Geçici olarak oturanlara karşı açılacak davalar (m.8)
Memur, işçi, öğrenci, asker gibi geçici olarak bir yerde bulunanlara karşı alacak veya taşınır mal davaları, oradaki bulunuşları uzun süre devam edebilecekse, bulundukları yer mahkemesinde de açılabilir.
Sözleşmeden doğan davalar (m.10)
Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir. Buradaki sözleşme, borçlar hukukuna ait akitlerdir (ör. satış, ödünç, eser, kira). HUMK’taki ika yeri yetkisi, yapıldığı yerin tespitindeki tereddütler nedeniyle HMK’da kaldırılmıştır.
Mirastan doğan davalarda yetki (m.11 – istihkak ve mirasçılık belgesi)
- Terekede bulunan bir mal hakkında açılacak istihkak davası, terekenin yazımı ve tespiti sırasında malın bulunduğu yerde de açılabilir.
- Mirasçılık belgesinin iptali ve yeni mirasçılık belgesi verilmesi davalarında, mirasçıların her birinin oturduğu yer mahkemesi de yetkilidir.
Karşı dava (m.13)
Kesin yetki bulunmadıkça, asıl davaya bakan mahkeme karşı davaya bakmaya da yetkilidir.
Şubeler ve tüzel kişiler (m.14/1)
Bir şubenin işlemlerinden doğan davalarda, şubenin bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir. (İflas davası istisnadır; borçlunun merkezinin bulunduğu yerde açılmalıdır.)
Sigorta sözleşmelerinden doğan davalar – zarar sigortaları (m.15/1,3)
Zarar sigortalarından doğan davalar:
- Sigorta, bir taşınmaza veya niteliği gereği bir yerde sabit bulunması gereken yahut şart kılınan bir taşınıra ilişkinse, malın bulunduğu yerde;
- Sabit bulunması gerekmeyen veya şart kılınmayan bir taşınıra ilişkinse, rizikonun gerçekleştiği yerde de açılabilir.
Bu hüküm deniz sigortalarında uygulanmaz.
Haksız fiilden doğan davalar (m.16)
Haksız fiilden doğan davalarda, fiilin işlendiği yer, zararın meydana geldiği veya gelme ihtimalinin bulunduğu yer yahut zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.
Uygulama Notu: Seçimlik yetki söz konusu olduğunda, yetki sözleşmesiyle bertaraf edilemeyecek kesin yetki halleri saklı kalır.
B) Kesin yetki kuralları
Kesin yetki durumunda dava, kanunda öngörülen tek yer mahkemesinde açılabilir; bu hâlde genel veya özel yetkiler devre dışı kalır.
Mirastan doğan davalarda kesin yetki (m.11/1)
Aşağıdaki davalarda ölenin son yerleşim yeri mahkemesi kesin yetkilidir:
- Terekenin paylaşılması, paylaşma sözleşmesinin geçersizliği, ölüme bağlı tasarrufların iptali ve tenkisi, miras sebebiyle istihkak ve terekenin yönetiminden doğan mirasçılar arası davalar.
- Terekenin kesin paylaşımına kadar mirasçılara karşı açılacak tüm davalar.
Taşınmazın aynından doğan davalarda kesin yetki (m.12)
Taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin veya ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davalar ile taşınmazın zilyetliği yahut alıkoyma hakkına ilişkin davalarda, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir.
Taşınmaz davalarına ilişkin örnekler listesi
- Tapu iptali ve tescil, yolsuz tescilin düzeltilmesi,
- İstihkak, ortaklığın giderilmesi, paylaştırma,
- Müdahalenin önlenmesi, önalım (şufa) davaları.
Taşınmaz üzerindeki şahsi haklara ilişkin davalarda yetkinin niteliği
Kira bedeli, satım bedeli, tahliye, ecrimisil gibi şahsi hak temelli davalarda kesin yetki yoktur; genel ve özel yetki kuralları uygulanır.
İrtifak haklarına ilişkin davalar (m.12/2–3)
İrtifak davaları, üzerinde irtifak kurulan taşınmazın bulunduğu yerde açılır. Dava birden çok taşınmaza ilişkinse, taşınmazlardan birinin bulunduğu yerde diğerleri hakkında da açılabilir.
Şubeler ve tüzel kişilerde kesin yetki (m.14/2)
Özel hukuk tüzel kişilerinin ortaklık/üyelik ilişkileri ile sınırlı olmak üzere, tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir (ortak/üye ile diğerleri arasında bu sıfatla açılacak davalar).
İflas davasında yetki (İİK m.154)
İflas davası, borçlunun muamele (işlem) merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde açılır.
Can sigortalarında kesin yetki (m.15/2–3)
Can sigortalarında, sigorta ettirenin, sigortalının veya lehtarın lehine ya da aleyhine açılacak davalarda, bunların yerleşim yeri mahkemesi kesin yetkilidir. (Deniz sigortaları istisnadır.)
Yetki sözleşmesi (m.17)
Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş/doğabilecek uyuşmazlıklar için bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilir. Aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece bu mahkemelerde açılır. Sözleşme ile kesin yetki yaratılamaz; bu nedenle kesin yetki hallerinde yetki sözleşmesi geçersizdir.
Yetki sözleşmesinin geçerlilik şartları (m.18)
- Konu, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği nitelikte olmalı; kesin yetki halleri dışarıda kalmalıdır.
- Sözleşme yazılı olmalı,
- Uyuşmazlığın dayandığı hukuki ilişki belirli/belirlenebilir olmalı,
- Yetkili kılınan mahkeme(ler) açıkça gösterilmelidir.
Yetki itirazının ileri sürülmesi (m.19)
- Kesin yetki hallerinde, mahkeme yetkili olup olmadığını davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırır; taraflar da her zaman ileri sürebilir.
- Kesin olmayan hallerde, yetki itirazı cevap dilekçesinde ileri sürülür; itiraz eden taraf yetkili mahkemeyi (birden fazla ise seçtiğini) bildirmelidir. Aksi hâlde itiraz dikkate alınmaz. Mahkeme yetkisizlik kararında yetkili mahkemeyi de gösterir.
- Kesin olmayan hallerde, davalı süresinde ve usulüne uygun itiraz etmezse, davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir.
Uygulama Notu: Yetki sözleşmesini yalnız tacirler ve kamu tüzel kişileri yapabilir; sıradan kişiler bu yolla yetki kararlaştıramaz.
Diğer kanunlardaki yetki – örnekler
- TMK: Boşanmadan sonra açılacak nafaka davaları – nafaka alacaklısının yerleşim yeri de yetkilidir.
- TMK: Boşanma/ayrılık – eşlerden birinin ikametgahı veya son 6 ay birlikte oturulan yer mahkemesi.
- TMK: Soybağı – doğum anındaki taraflardan birinin veya dava anındaki taraflardan birinin ikametgahı mahkemesi.
- İİK: Borçtan kurtulma, menfi tespit, istirdat – takibin yapıldığı yer veya alacaklının ikametgahı mahkemesi.
- TKHK: Tüketici davaları – tüketicinin ikametgahı mahkemesi.
- İş davaları: Davalının yerleşim yeri veya işçinin işini yaptığı işyeri mahkemesi; iş kazası tazminatında kazanın/zararın olduğu yer ile işçinin yerleşim yeri de yetkilidir.
Kesin olmayan yetki vs. kesin yetki karşılaştırması
- Kesin olmayan yetki: İlk itirazdır; cevap dilekçesinde ileri sürülmelidir; kamu düzenine ilişkin değildir; hâkim re’sen gözetemez; yetkili mahkeme gösterilmelidir; yetki sözleşmesi yapılabilir; mutlak bozma sebebi oluşturmaz.
- Kesin yetki: Dava şartıdır; her zaman ileri sürülebilir; kamu düzenine ilişkindir; hâkim re’sen gözetir; yetkili mahkemeyi göstermek zorunlu değildir; yetki sözleşmesi yapılamaz; mutlak bozma sebebidir.
Özet Tablolar:
Kesin olmayan yetki – Genel/Özel yetki başlıkları:
Genel yetki (m.6), Türkiye’de yerleşim yeri yokluğu (m.9); Özel yetki: geçici oturanlar (m.8), sözleşme (m.10), haksız fiil (m.16), miras (m.11 belirli haller), şube (m.14/1), zarar sigortaları (m.15/1), karşı dava (m.13), boşanma (TMK).
Kesin yetki: taşınmazın aynına ilişkin (m.12), tüzel kişilerde üyelik/ortaklık ilişkisi (m.14/2), can sigortaları (m.15/2), iflas (İİK 154), mirasın çekişmeli ana davaları (m.11/1).
ÜÇÜNCÜ KISIM: GÖREVSİZLİK VEYA YETKİSİZLİK KARARI ÜZERİNE YAPILACAK İŞLEMLER VE YARGI YERİ BELİRLENMESİ
Bu kısım, görevsizlik veya yetkisizlik kararı sonrasında izlenecek usulü ve hangi mahkemenin bakacağı konusunda tereddüt doğduğunda yargı yerinin belirlenmesini (merci tayini) açıklar. Ayrıca istinabe ve naiplik kurumları arasındaki ayrım, uygulamada yol gösterici olacak şekilde özetlenir.
Görevsizlik veya yetkisizlik kararı üzerine yapılacak işlemler (m.20)
Görev veya yetki yönünden verilen karar kesin ise tebliğden, kanun yoluna başvurulmayıp kesinleşmiş ise kesinleşme tarihinden, kanun yoluna başvurulup reddedilmiş ise ret kararının tebliğinden itibaren iki hafta içinde, taraflardan biri (davacı veya davalı) kararı veren mahkemeye başvurup dosyanın görevli/ yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmelidir. Aksi hâlde dava açılmamış sayılır ve bu hususta mahkeme re’sen karar verir.
Dosya gönderildiğinde, kendisine gönderilen mahkeme, taraflara davetiye çıkarır. Görevsizlik/ yetkisizlikten sonra davaya görevli/ yetkili mahkemede devam edilirse, yargılama giderlerine bu mahkeme karar verir. İki haftalık sürede başvurulmuşsa, dava ilk açıldığı tarihte açılmış sayılarak görülür; zamanaşımı ve hak düşürücü süreler işlemeye devam etmez; taraf ve mahkemece yapılmış usul işlemleri geçerliliğini korur.
Uygulama Notu: Yetkisizlik kararında izlenecek prosedür, görevsizlik kararındakiyle aynıdır (m.20/1–2).
Yargı yerlerinin belirlenmesi (merci tayini) – sebepler (m.21)
Aşağıdaki hâllerde yargı yeri belirlenmesi yoluna başvurulur:
- Görevli ve yetkili mahkemenin davaya bakmasına engel çıkması.
- Hukuki engel: hâkimin çekinmesi/ reddi ve aynı yetkiye sahip başka hâkim bulunmaması; hâkimin atanma/ emeklilik/ istifası ve yerine bakacak hâkim bulunmaması.
- Fiilî engel: savaş, olağanüstü hâl, yangın, deprem, su baskını gibi nedenlerle mahkemenin çalışamaması; hâkimin vefatı/ ağır hastalığı.
- İki mahkeme arasında yargı çevresi sınırlarının belirlenmesinde tereddüt.
- İki mahkemenin aynı dava hakkında görevsizlik kararı verip bunların kesinleşmesi.
- Kesin yetki hallerinde iki mahkemenin yetkisizlik kararı verip bunların kesinleşmesi.
Kesin olmayan yetkide verilen yetkisizlik kararı, davaya bakacak mahkemeyi bağlar; artık yeni bir yetkisizlik kararı verilemeyeceğinden olumsuz yetki uyuşmazlığı doğmaz ve merci tayinine gerek kalmaz.
İnceleme yeri (m.22)
- İlk derece mahkemeleri için bölge adliye mahkemeleri, bölge adliye mahkemeleri için ise Yargıtay yetkilidir.
- İki mahkemenin görev/ yetkiye ilişkin kararları kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmiş ise, görevli veya yetkili mahkeme ilgisine göre BAM veya Yargıtay tarafından belirlenir.
İnceleme usulü ve sonucu (m.23)
Yargı yerinin belirlenmesine ilişkin inceleme dosya üzerinden yapılabilir. BAM veya Yargıtay’ın verdiği yargı yeri belirlenmesi ve kanun yolu incelemesi sonucunda kesinleşen göreve/yetkiye ilişkin kararlar, davaya bakacak mahkemeyi bağlar; bu mahkeme yeniden görevsizlik/ yetkisizlik kararı veremez.
Mahkemeler arasında hukuki yardım (istinabe) – şartlar ve kapsam
Bir mahkeme, yargı çevresi dışında yapılması gereken bir işlemi bizzat yapamaz; bu durumda hukuki yardım (istinabe) yoluna başvurur. Örneğin keşif veya tanık dinleme başka bir yargı çevresinde ise, o yerdeki mahkemeden yardım talep edilir. İstinabe, Türk mahkemeleri arasında olabileceği gibi yabancı mahkemelerle de yürütülebilir.
Şartlar:
- İstinabe talebinin bulunması,
- Yapılması istenen işlemin açıkça gösterilmesi,
- İşin, istinabe olunan mahkemenin yargı çevresinde bulunması,
- Gerekli giderlerin istinabe olunan mahkemeye gönderilmesi.
İstinabe, doğrudanlık ilkesinin sınırlı bir istisnasını oluşturur; HMK’da müstakil bir bölüm hâlinde düzenlenmemiş olmakla birlikte, kanunun çeşitli yerlerinde atıf yapılmıştır.
Naip (üye) tayini – naiplik ve istinabe arasındaki farklar
Naip tayini (niyabet), toplu mahkemelerde belirli bir üyenin belli bir işle görevlendirilmesidir. Örneğin, heyetin tamamının keşfe katılması yerine bir üyenin naip hâkim olarak keşif yapması. Naip hâkim mahkemenin kendi yargı çevresinde görevlendirilir. Yargı çevresi dışındaki işler yalnız istinabe ile yapılabilir.
İstinabe / naip tayini karşılaştırma tablosu
- İstinabe: Tek hâkimli veya toplu mahkemelerde uygulanabilir; başka mahkemeden yardım istenir; yargı çevresi dışında yapılacak işler için; yabancı mahkemeden istinabe olunabilir.
- Naip tayini: Toplu mahkemelere özgüdür; mahkemenin kendi üyeleri görev alır; yargı çevresi içinde yapılacak işler için; yabancı ülkede naip tayini mümkün değildir.
Avukat Gökhan Yağmur Kimdir?
Av. Gökhan Yağmur, İstanbul merkezli olarak faaliyet gösteren, ceza hukuku, aile hukuku, ticaret hukuku ve fikri mülkiyet hukuku alanlarında uzmanlaşmış bir avukattır. Uzun yıllara dayanan mesleki deneyimiyle birlikte yalnızca dava ve uyuşmazlıkların çözümünde değil, aynı zamanda önleyici hukuk danışmanlığı, sözleşme yönetimi ve şirketlere stratejik hukuki destek sunmaktadır.
Ceza yargılamaları, boşanma ve velayet davaları, ticari uyuşmazlıklar ve marka–patent süreçlerinde müvekkillerine etkin savunma ve çözüm odaklı yaklaşımıyla hizmet vermektedir. Ayrıca TÜRKPATENT, USPTO ve EUIPO nezdinde marka tescili ve fikri mülkiyet koruması konularında hem yerli hem de yabancı müvekkillere danışmanlık sağlamaktadır. – Turkey Brand Law
Kurucusu olduğu Hukuk Plus, HukukBankasi.net ve diğer dijital projeleriyle hukuk öğrencileri, stajyer avukatlar ve meslektaşlara yönelik özgün bir ekosistem geliştirmiştir. Bu sayede hukuk bilgisinin paylaşımı, güncel içtihatların takibi ve mesleki dayanışmanın güçlenmesine katkı sunmaktadır.
Av. Gökhan Yağmur, girişimci vizyonu ile yalnızca klasik avukatlık hizmeti sunmakla kalmayıp; marka yönetimi, e-ticaret hukuku, uluslararası şirket danışmanlığı ve dijital hukuk çözümleri alanlarında da fark yaratan çalışmalara imza atmaktadır.
Daha fazla bilgi için:
📌 www.gokhanyagmur.com
📌 www.gokhanyagmur.com.tr
📞 0542 157 06 34
Yolculuk Süresini Hesaplayın
Yakındaki yerler için seyahat süresini ve yol tariflerini görün
