Terörizmin Finansmanı Suçu (Fon Sağlama) Nedir? Türk Ceza Hukukunda Kapsamı, Unsurları ve Yargıtay Kararları

Terörizmin Finansmanı Suçu ve Cezası: Mevzuat Kapsamında Güncel Bilgiler
Terörizmin Finansmanı Suçu – Günümüzde ulusal ve uluslararası güvenliği tehdit eden unsurlar arasında yer alan terörizmin finansmanı, Türk hukuk sistemi içerisinde ciddi yaptırımlarla karşılanan suç tiplerinden biridir. Bu suç, 6415 sayılı Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun’un 3. ve 4. maddelerinde açıkça düzenlenmiştir. Mevzuat, yalnızca bireysel eylemleri değil, örgütsel yapılarla bağlantılı finansal destek süreçlerini de hedef almaktadır.
Terörizmin Finansmanına Yönelik Yasal Düzenleme
6415 sayılı Kanun’un 3. maddesi, hangi eylemlerin finansmanının suç teşkil ettiğini belirlemektedir. Buna göre, bir toplumu korkutmak veya bir hükümeti belirli bir yönde hareket etmeye zorlamak amacıyla işlenen bazı ağır suçlar, eğer mali kaynakla desteklenmişse, terörizmin finansmanı suçu kapsamına girmektedir. Ayrıca, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nda belirtilen terör suçları ile Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası anlaşmalar çerçevesinde yasaklanan fiillerin finansmanı da bu suç kapsamındadır.
Terörizmin Finansmanı Suçunun Unsurları
Kanunun 4. maddesine göre, terörizmin finansmanı suçunu oluşturan temel unsurlar şu şekildedir:
- Doğrudan veya dolaylı olarak teröriste ya da terör örgütlerine fon sağlamak veya toplamak,
- Bu fonun tamamen ya da kısmen terör eylemlerinde kullanılacağını bilerek hareket etmek,
- Eylemin belirli bir suçla doğrudan bağlantılı olması şart olmaksızın destek sağlamak.
Bu suçun oluşması için, fonun gerçekten bir eylemde kullanılması gerekmez. Niyet ve bilgi dahilinde yapılmış mali destek, tek başına suçun oluşması için yeterlidir.
Uygulanan Cezalar ve Artırım Hükümleri
Suçun temel cezası, beş yıldan on yıla kadar hapis cezasıdır. Ancak bazı durumlarda bu ceza artırılabilir. Örneğin:
- Eğer suçu işleyen kişi, terör örgütü yöneticisi, kurucusu veya üyesiyse, ceza üçte bir oranında artırılır.
- Kamu görevinden kaynaklanan yetki kötüye kullanılmışsa, ceza yarı oranında artırılır.
- Suç, bir tüzel kişinin faaliyeti kapsamında gerçekleştirilmişse, ilgili tüzel kişiye özgü güvenlik tedbirleri uygulanır.
Ayrıca, suçun yabancı bir ülkeye ya da uluslararası bir kuruluşa karşı işlenmesi durumunda, soruşturma ve kovuşturma Adalet Bakanı’nın iznine tabidir.
Soruşturma ve Kovuşturmada Uygulanan Özel Tedbirler
Bu suç tipi bakımından 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nda yer alan bazı özel soruşturma yöntemleri de uygulanabilir. Bunlar arasında:
- Şirketlere kayyım atanması (CMK m.133),
- İletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması (CMK m.135),
- Gizli soruşturmacı görevlendirilmesi (CMK m.139),
- Teknik takip yöntemleriyle izleme (CMK m.140),
gibi tedbirler yer almaktadır. Ayrıca, 4208 sayılı Kanun çerçevesinde, kontrollü teslimat gibi yöntemlerle soruşturmaların etkinliği artırılabilir.
Terörizmin Finansmanı Suçu Nedir?
Terörizmin finansmanı suçu, 6415 sayılı Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun’da detaylı şekilde düzenlenmiştir. Bu suça ilişkin açıklamalar, hem 6415 sayılı Kanun’un 3. ve 4. maddelerinde, hem de Ceza Genel Kurulu’nun (CGK-K.2019/202) içtihatlarında net biçimde yer almaktadır. Suçun özünü, bir teröriste veya terör örgütüne mali kaynak sağlanması ya da fon toplanması oluşturur. Bu fiil, herhangi bir terör eylemiyle doğrudan ilişkilendirilmemiş olsa dahi suç kabul edilmektedir. Bu yönüyle söz konusu suç tipi, klasik anlamda bir zarar suçu değil, bir tehlike suçu niteliğindedir.
Yasa koyucu, yalnızca fonun temin edilmesini değil, ileride kullanılacağı bilinse dahi örgütle maddi bağlantı kurulmasını cezai yaptırımla karşılamıştır. Fon sağlamak, failin kendi malvarlığından veya üçüncü kişilere ait ekonomik değeri örgüte aktarmasını; fon toplamak ise, başkalarından temin edilen kaynakları örgüte ulaştırma faaliyetini ifade eder. Bu nedenle suçun oluşabilmesi için fonun miktarı veya temin şekli önemli değildir; önemli olan bilerek ve isteyerek örgüte destek verilmiş olmasıdır. Ayrıca bu fiillerin yoğunluk ve süreklilik arz etmesi hâlinde, durum TCK m.314/2 kapsamında “silahlı terör örgütüne üye olma” suçu olarak da değerlendirilebilir.
Bu suçun işlenmesinde failin kastı, yani eylemi bilerek ve isteyerek gerçekleştirmesi aranır. Ancak, TCK’nın 28. maddesinde düzenlenen zorlayıcı durumlar –örneğin kaçınılmaz cebir, şiddet veya ağır tehdit altındayken yapılan ödemeler– söz konusuysa, bu durumda failin cezai sorumluluğu ortadan kalkabilir. Yani fail, ağır bir tehdit baskısıyla hareket etmişse, fonu sağladığı için cezalandırılmaz; suçun faili, tehdidi oluşturan kişi kabul edilir.
Son olarak, suçun oluşumunda failin gerçekleştirdiği hareketlerin bölünebilir nitelikte olması nedeniyle teşebbüs suçu da mümkündür. Fonun aktarımı tamamlanmadan müdahale edilmesi hâlinde, fail teşebbüs aşamasında cezalandırılabilir. Yani suçun tam anlamıyla işlenmemiş olması, cezai sorumluluğu ortadan kaldırmaz.
Terörizmin Finansmanı Suçunun Faili ve Uygulama Örnekleri
Terörizmin finansmanı suçu, esasen silahlı terör örgütüne yardım etme suçunun özel bir biçimi olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle suçun faili, terör örgütüyle doğrudan bağlantısı olmayan yani örgütün kurucusu, yöneticisi ya da üyesi olmayan herkes olabilir. Ancak eylemi gerçekleştiren kişi kamu görevlisiyse ve bu görevinin verdiği yetkiyi suistimal ederek hareket etmişse, bu durum nitelikli hâl olarak değerlendirilmekte ve cezası ağırlaştırılmaktadır (6415 sayılı Kanun m.4/3).
Aynı Kanun’un devamı hükümlerine göre, eğer suç bir tüzel kişi tarafından veya onun faaliyetleri kapsamında işlenmişse, bu durumda tüzel kişilere özgü güvenlik tedbirleri uygulanır. Ayrıca suçun yabancı bir devlet veya uluslararası kuruluş aleyhine gerçekleştirilmesi halinde ise, yargı sürecinin başlatılması ancak Adalet Bakanlığı’nın izniyle mümkündür. Yine, Terörle Mücadele Kanunu’nda belirtilen usul ve infaz hükümleri de bu suç için geçerliliğini korur.
Yardım Eylemleri Yardım mı, Finansman mı?
Bu kapsamda özellikle silahlı terör örgütü mensuplarına gıda, para, barınma veya malzeme desteği sağlanması gibi eylemler hukukta farklı nitelendirmelere tabi tutulabilir. Yargıtay içtihatlarına göre, bir terör örgütü mensubunun geçici süreyle barındırılması, yemek verilmesi, örgüt tarafından verilen parayla malzeme temin edilmesi gibi eylemler doğrudan fon sağlama kapsamında değil, TCK m.220/7 ve TCK m.314/3 uyarınca silahlı terör örgütüne yardım etme suçunu oluşturur.
Öte yandan, 6415 sayılı Kanun’un genel gerekçesi ve 1. maddesi, uluslararası sözleşmelerin uygulanması, terörizmin finansmanına ilişkin yaptırımların belirlenmesi ve malvarlıklarının dondurulması gibi konuları düzenlemeyi amaçlamaktadır. Bu nedenle, sadece düzenli ve örgütlü yapılan yardımlar değil, bireysel ve münferit olarak örgüte sağlanan destek de terörizmin finansmanı suçunu oluşturabilir. Özellikle bu yardım süreklilik ve yoğunluk kazandığında, failin fiili silahlı terör örgütüne üyelik veya yöneticilik suçu kapsamında da değerlendirilebilir.
Yargıtay Kararıyla Somut Uygulama
Ceza Genel Kurulu’nun 13.02.2018 tarihli kararında, sanığın PKK silahlı terör örgütüne çok sayıda malzeme temin etmesi örnek olay olarak değerlendirilmiştir. Sanığın kırsalda faaliyet yürüten örgüt üyelerine çakmak gazı, pil, gıda maddeleri, çadır, giyecek, elektronik cihazlar ve yaşam malzemeleri gibi onlarca kalem eşya sağlaması, ekonomik değer taşıyan malların doğrudan fon olarak sağlanması şeklinde kabul edilmiştir.
Kararda özellikle şu hususlar vurgulanmıştır: Temin edilen bu eşyalar, 6415 sayılı Kanun’un 2. maddesinde tanımlanan “fon” kavramı içinde yer almakta olup; sanığın eylemi, aynı Kanun’un 4. maddesinde düzenlenen terörizmin finansmanı suçunu oluşturmaktadır. Fon sağlama; örgütün varlığını koruması, faaliyetlerini sürdürmesi ve eylem kapasitesini artırması gibi amaçlara hizmet ettiğinde, sadece yardım suçu değil, doğrudan finansman suçu kapsamına girmektedir.
Terörizmin Finansmanı Suçu ve Fon Kavramı
Terörizmin finansmanı, yalnızca doğrudan para transferleriyle sınırlı olmayan, çok daha geniş bir yelpazeyi kapsayan bir suç tipi olup, 6415 sayılı Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun’un 4. maddesinde açık şekilde düzenlenmiştir. Ceza Genel Kurulu’nun 2018 tarihli kararında da (CGK-K.2018/41) belirtildiği üzere, erzak ve yaşam malzemesi gibi kalemlerin temini de bu suç kapsamında değerlendirilebilmektedir. Örneğin; sanıkların farklı tarihlerde un, tereyağı, çay, şeker gibi ürünleri veya maddi değeri olan nesneleri terör örgütü mensuplarına ulaştırdığı tespit edildiğinde, bu eylemler fon sağlama faaliyeti olarak kabul edilmiştir.
“Fon” kavramının içeriği, geçmişte yürürlükte olan 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun eski düzenlemesi ile güncel 6415 sayılı Kanun’da farklı şekilde tanımlanmış olsa da, ortak noktaları vardır. 6415 sayılı Kanun’un 2. maddesinin (c) bendine göre fon; para ya da ekonomik karşılığı bulunan her türlü taşınır/taşınmaz mal, hak, gelir, menfaat veya bu varlıkları temsil eden belgeleri kapsamaktadır. Bu tanıma göre; sadece para değil, mal, hizmet, hak veya alacak gibi değeri olan her şey fon kabul edilir.
Suçun Hukuki Niteliği ve Tehlike Boyutu
6415 sayılı Kanun’un 4. maddesinde yer verilen düzenlemeye göre, 3. madde kapsamındaki terör suçlarının işlenmesinde tamamen ya da kısmen kullanılacağı bilinen fonların bir terör örgütüne ya da mensubuna sağlanması veya toplanması, cezai yaptırımı olan bir fiildir. Buradaki dikkat çekici nokta, söz konusu fonların belirli bir terör eylemiyle doğrudan ilişkilendirilmesine gerek duyulmamasıdır. Bu nedenle terörizmin finansmanı suçu, klasik anlamda bir zarar suçu değil, doğrudan toplumsal tehlikeye yol açan bir suç olarak kabul edilmektedir.
Fonun gerçekten terör eyleminde kullanılıp kullanılmadığı önemli değildir. Sağlanması veya toplanması yeterlidir. Bu yönüyle suç, sadece sonucun değil, tehlikenin cezalandırılmasına dayanır. Ayrıca, failin bir terör suçunu işlemek niyetiyle örgüt mensubuna ekonomik kaynak aktarması halinde, yalnızca finansman suçundan değil, aynı zamanda TCK m.38 uyarınca azmettirme suçundan da cezai sorumluluğu doğar.

Fon Sağlamak ve Fon Toplamak Ne Anlama Gelir?
Fon sağlamak, failin ya kendi malvarlığından ya da başkasına ait ekonomik değeri terör örgütüne aktarmasını veya aktarmaya yönelik işlem yapmasını ifade eder. Bu faaliyet; para vermekten erzak teminine, dijital araçlardan barınma sağlayan desteklere kadar birçok şekli kapsar. Fon toplamak ise, başkalarından elde edilen kaynakların örgüte ulaştırılmasına aracılık etme anlamına gelir. Her iki eylem de bölünebilir hareketlerdir; bu nedenle suça teşebbüs mümkün olup, fiilin tamamlanmasına gerek kalmaksızın cezalandırma mümkündür.
Miktarın veya Aracın Önemi Var mı?
Sağlanan fonun miktarı, türü veya transfer yöntemi suçun oluşumu açısından belirleyici değildir. Küçük çaplı bir maddi değer de fon sayılabilir. Ancak, bu faaliyetlerin yoğun ve sürekli biçimde gerçekleştirilmesi, faile TCK m.314/2 uyarınca “silahlı terör örgütüne üye olma” suçunu da yükleyebilir. Bu durumlarda hem finansman suçu hem de örgüt üyeliği suçundan birlikte cezalandırma söz konusu olabilir.
Terörizmin Finansmanı Suçunda Manevi Unsur ve Yargı Uygulamaları
Terörizmin finansmanı suçunun manevi yönü, failin bilerek ve isteyerek hareket etmesi, yani kast unsuruyla doğrudan ilişkilidir. Bu suçun oluşabilmesi için failin, sağladığı ekonomik değerin bir terör örgütüne veya mensubuna ulaştığını ya da ulaşacağını bilmesi ve bunu istemesi gerekir. Ancak, kast unsuru değerlendirilirken, Türk Ceza Kanunu’nun 28. maddesi de dikkate alınmalıdır. Bu hükme göre; ağır tehdit, zorlayıcı şiddet ya da kaçınılmaz bir korkutma sonucu suç işleyen kişiye ceza verilmez. Böyle bir durumda, cebir veya tehdidi uygulayan kişi asıl fail olarak kabul edilir.
Dolayısıyla, şayet bir kişi yaşamsal tehdit, aile güvenliği endişesi ya da benzeri bir zorlamayla terör örgütüne maddi destek sağlamak zorunda kalmışsa, bu kişi ceza sorumluluğundan muaf tutulabilir. Ancak, rızaya dayalı, bilinçli ve gönüllü biçimde yapılan her türlü ekonomik destek, hukuki açıdan sorumluluğu doğurur.
Suçun Faili Kim Olabilir?
Terörizmin finansmanı suçu, niteliği gereği herkes tarafından işlenebilir bir suçtur. Failin, terör örgütüyle hiyerarşik bir bağı olması gerekmez. Yani örgütün kurucusu, yöneticisi veya üyesi olmayan sıradan bireyler de bu suçun faili olabilir. Ancak fail bir kamu görevlisiyse ve bu görevinden kaynaklanan etkisini kullanarak suçu işlemişse, durum nitelikli hal olarak değerlendirilir ve ceza artırımı uygulanır (6415 sayılı Kanun m.4/3).
Ayrıca, eğer bu suç bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmişse, ilgili tüzel kişiye özel güvenlik tedbirleri gündeme gelir. Eğer suç, yabancı bir devlet ya da uluslararası kuruluşa karşı işlenmişse, yargılama süreci Adalet Bakanlığı’nın iznine bağlıdır.
Yardım Faaliyetleri Yardım mı Finansman mı?
Uygulamada sıkça karşılaşılan hususlardan biri, terör örgütü üyelerine yapılan gıda, barınma veya küçük çaplı desteklerin fon sağlama mı yoksa yardım etme mi olarak değerlendirileceğidir. Yargıtay’ın yerleşmiş kararlarına göre; geçici barınma sağlamak, yemek ikramında bulunmak veya örgüt tarafından verilen parayla ihtiyaç listesindeki ürünleri temin etmek gibi fiiller genellikle TCK m.220/7 ve 314/3 kapsamında, yani örgüte yardım suçu olarak değerlendirilir.
Ancak, bu tür desteklerin yoğunluk kazanması, süreklilik arz etmesi ya da önemli bir ekonomik değeri haiz olması durumunda, sağlanan destek artık yalnızca yardım değil, doğrudan fon sağlama kapsamında değerlendirilir. Bu da failin eylemini terörizmin finansmanı suçuna dönüştürür.
Kanunun Geniş Uygulama Alanı
6415 sayılı Kanun’un gerekçesi ve 1. maddesi incelendiğinde, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerin uygulanmasının yanı sıra Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararları uyarınca terör finansmanıyla mücadele hedeflenmiştir. Bu nedenle kanun yalnızca organize ve uluslararası nitelikli destekleri değil, münferit ve içe dönük eylemleri de kapsar. Bu yönüyle kanun, hem bireysel destekleri hem de örgütlü yapıları kapsayacak genişlikte düzenlenmiştir.
Fon Niteliğinde Yardımlar ve Karar Örneği
Bu bağlamda; bir terör örgütünün mensuplarına erzak, para, yaşam malzemesi veya teknolojik ekipman sağlanması, örgütün yapısal varlığını sürdürmesine ve eylem kabiliyetinin artmasına katkı sağlar. Yargıtay, bu tür destekleri ekonomik değer taşıyan “fon” olarak kabul etmektedir. Nitekim, Ceza Genel Kurulu’nun verdiği 2018 tarihli kararda; çeşitli sanıkların 2009-2010 yılları arasında PKK terör örgütü mensuplarına un, şeker, çay, koyun, dijital kamera ve 3.000 TL gibi birçok malzeme ve para temin etmesi durumu değerlendirilmiş ve sağlanan tüm unsurların “fon” kapsamında olduğu, bu nedenle de terörizmin finansmanı suçunun oluştuğu kabul edilmiştir.
Örgüte Yardım Etmek ile Terörizmin Finansmanı (Fon Sağlama) Suçunun Farkı
Ceza hukuku uygulamasında sıklıkla karıştırılan suç tiplerinden biri, terörizmin finansmanı (fon sağlama) ile silahlı terör örgütüne yardım etme suçlarıdır. Her iki suç tipi de örgüte yönelik destek davranışlarını cezalandırmayı amaçlasa da, kanuni unsurları ve uygulama sonuçları bakımından önemli farklar barındırmaktadır.
Fon Sağlama Suçu (6415 Sayılı Kanun)
6415 sayılı Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun’un 4. maddesinde düzenlenen terörizmin finansmanı suçunun oluşabilmesi için, bir teröriste veya terör örgütüne bilerek ve isteyerek fon sağlanması ya da toplanması gerekmektedir. Buradaki “fon”, yalnızca para ile sınırlı olmayıp, değeri para ile temsil edilebilen her türlü mal, hak, menfaat ve belge anlamına gelir.
Bu suçun oluşması için, sağlanan fonun terör eyleminde kullanılıp kullanılmadığına bakılmaz. Suç, yalnızca tehlikeye dayalıdır. Yani failin, örgüte sağladığı değerin kullanım amacı konusunda kastı yeterlidir.
Silahlı Terör Örgütüne Yardım Suçu (TCK m.220/7 ve m.314/3)
Buna karşılık, yardım etme suçu genellikle örgütle doğrudan hiyerarşik bağı olmayan, ancak örgütün faaliyetlerine dolaylı yoldan destek sağlayan kişilerin fiillerini kapsar. Yardım eylemi, belirli bir örgüt mensubunun barındırılması, yemek verilmesi, bir eşyayı teslim alıp ulaştırmak gibi görev taşımayan, basit nitelikli destek davranışlarını içerir.
Yargıtay Uygulaması: CGK-K.2017/4839 Sayılı Karar
Ceza Genel Kurulu’nun 2017/4839 sayılı kararında bu ayrım açıkça ortaya konmuştur. Karara konu olayda, örgüt üyesi olduğu bilinen bir kişinin, başka biri adına Ziraat Bankası’na havale edilen 1000 Euro tutarındaki parayı çekmesi için sanıktan yardım istediği, sanığın da bu parayı çekerek ilgili şahsa teslim ettiği tespit edilmiştir. Örgüt üyesi ise, çekilen bu paranın 550 Euro’su ile radyo satın almış, kalan kısmı ise yine sanık tarafından teslim edilmek üzereyken sanık yakalanmıştır.
Yargıtay, bu fiilin doğrudan örgüte fon sağlama niteliğinde değil, örgüt mensubunun talimatıyla parayı çekip ona teslim etmek şeklinde bir davranış olduğunu, dolayısıyla suçun TCK m.314/3 kapsamında silahlı terör örgütüne yardım suçu teşkil ettiğini ifade etmiştir. Bu nedenle ilk derece mahkemesinin, yanlış suç vasfı belirlemesi nedeniyle verdiği hüküm bozulmuştur.
Sonuç: Suçun Niteliği Eylemin İçeriğine Bağlıdır
Bu karar, suç vasfının doğru tespit edilmesinin önemini göstermektedir. Eğer bir kişi, örgüt adına ekonomik kaynak temin ediyorsa ve bu destek failin kendi iradesiyle, bilerek ve isteyerek sağlanıyorsa, bu eylem terörizmin finansmanı suçu olarak değerlendirilir. Buna karşılık, yalnızca örgüt adına iletilen bir parayı teslim etmek gibi bir aracı rol üstlenilmişse ve fonun temininde etkin bir katkı yoksa, eylem örgüte yardım suçu kapsamında kalır.
Terörizmin Finansmanı Suçunun Unsurları Nelerdir?
Terörle mücadele kapsamında en sık karşılaşılan suç türlerinden biri olan terörizmin finansmanı, hem ulusal hem de uluslararası mevzuatla düzenlenmiş özel bir suç tipidir. Bu suçun oluşabilmesi için bazı maddi ve manevi unsurların birlikte varlığı gerekmektedir. Van 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2021/151 sayılı kararında da açıklandığı üzere, fon sağlama ya da toplama eylemleri belirli kriterleri taşıdığında, doğrudan terörizmin finansmanı suçu kapsamında değerlendirilir.
Fon Kavramının Hukuki Tanımı
Fon; 6415 sayılı Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun’un 2. maddesinde, para veya değeri para ile ölçülebilen her türlü taşınır ve taşınmaz mal, hak, gelir, menfaat ve alacak ile bunları temsil eden her türlü belge olarak tanımlanmıştır. Aynı zamanda, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun yürürlükten kaldırılan 8/2. maddesinde de benzer şekilde fon, ekonomik değere sahip her türlü unsur olarak tarif edilmiştir. Bu tanım, fon kavramının oldukça geniş bir çerçevede değerlendirilebileceğini göstermektedir.
Suçun Niteliği ve Temel Unsurları
Terörizmin finansmanı suçu, temel itibariyle terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme suçunun özel ve müstakil bir düzenlemesidir. Failin terör örgütüne doğrudan dahil olması gerekmez; önemli olan, bilinçli şekilde örgüte ekonomik destek sağlamasıdır.
Bu suçun unsurları şu şekilde sıralanabilir:
- Maddi Unsur:
- Bir terör örgütüne ya da teröriste, tamamen ya da kısmen kullanılmak üzere ekonomik kaynak aktarılması veya bu kaynakların toplanması.
- Fonun doğrudan terör faaliyetinde kullanılması şart değildir; kullanılacağını bilerek sağlanması yeterlidir.
- Manevi Unsur:
- Bilerek ve isteyerek yapılan bir eylem olmalıdır. Kast esastır.
- Fail, sağladığı değerin bir terörist veya örgüt lehine kullanılacağını bilmelidir.
- Fail Unsuru:
- Suçun faili herkes olabilir. Terör örgütü üyesi olması gerekmez.
- Ancak kamu görevlileri için eylemin nitelikli hali ve ceza artırım sebebi doğar.
Mevzuat Gelişimi ve Tarihsel Süreç
Terörizmin finansmanına dair eylemler, Türkiye’de zaman içinde çeşitli kanun maddeleriyle düzenlenmiştir. Aşağıda bu sürece kronolojik olarak yer verilmiştir:
- 01.06.2005 öncesinde: 765 sayılı eski Türk Ceza Kanunu’nun 169. maddesi kapsamında “örgüte yardım etme” suçu olarak düzenlenmiştir.
- 01.06.2005 – 29.06.2006 tarihleri arasında: 5237 sayılı TCK’nın 220/7. maddesi kapsamında değerlendirilmiştir.
- 29.06.2006 – 16.02.2013 tarihleri arasında: 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun mülga 8. maddesi kapsamında suç kabul edilmiştir.
- 16.02.2013 tarihinden itibaren günümüzde: 6415 sayılı Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun’un 4. maddesi ile özel olarak düzenlenmiş ve cezai yaptırıma bağlanmıştır.
Sonuç
Bu bilgiler ışığında, terörizmin finansmanı suçu; örgütün eylem gücünü artırmaya yönelik her türlü maddi desteğin, failin kastı doğrultusunda gerçekleştirilmesiyle oluşur. Söz konusu destek “fon” kapsamında değerlendirildiğinde, fail artık sadece yardım eden değil, terörizmin finansmanını gerçekleştiren kişi konumuna geçer.
Terörizmin Finansmanı Suçunun Maddi ve Manevi Unsurları
Terörizmin finansmanı suçu, hem eylem hem niyet bakımından özel koşullara tabi tutulan, terörle mücadele mevzuatının merkezinde yer alan bir suç tipidir. 6415 sayılı Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun’un 4. maddesinde düzenlenen bu suçun oluşumu, hem maddi hem de manevi unsurların birlikte değerlendirilmesiyle mümkündür.
Suçun Maddi Unsuru: Fon Sağlama ve Toplama
Terörizmin finansmanı suçunun maddi unsuru, bir teröriste veya terör örgütüne fon sağlama veya fon toplama fiilidir. Fon sağlamak; failin kendi ekonomik değerlerinden ya da üçüncü kişilere ait malvarlıklarından örgüte doğrudan veya dolaylı olarak ekonomik katkı sağlamasıdır. Bu katkı, yalnızca nakit para ile sınırlı olmayıp, eşya, menfaat, hak veya başka bir değer de olabilir.
Örneğin; örgüte silah veya mühimmat sağlanması bu kapsama girmez çünkü bu eylem, TCK’nın 315. maddesi kapsamında “örgüte silah temin etme suçu” olarak ayrı bir başlık altında düzenlenmiştir. Ancak, zorla ele geçirilen veya üçüncü kişilere ait olup örgüte yönlendirilen mallar, fon sağlama eylemi içinde değerlendirilebilir.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi kararlarında açıklandığı üzere, örgüt mensuplarının barındırılması, yemek verilmesi gibi insanî davranışlar, para ile temsil edilemeyen yardımlar olduğu için TCK m.220/7 çerçevesinde örgüte yardım etme olarak değerlendirilir; fon sağlama sayılmaz.
Fonun kaynağının yasadışı (örneğin uyuşturucu gelirleri) veya yasal (örneğin ticari kazanç) yollardan elde edilmesi suçun oluşması açısından fark yaratmaz. Önemli olan, bu ekonomik değerin bilinçli bir şekilde örgüte yönlendirilmiş olmasıdır.
Fon Toplama Fiili
Fon toplama; failin kendi malvarlığından doğrudan bir kaynak sağlamadığı, ancak başkalarından temin edilen fonları örgüte ulaştırmak için aracı olduğu durumları kapsar. Örneğin, bir dernek ya da vakıf aracılığıyla yardım adı altında toplanan paraların örgüte yönlendirilmesi bu kapsamda değerlendirilir.
Bu durumda bağış yapan üçüncü kişilerin durumdan haberdar olup olmamaları suçun oluşması açısından önemli değildir. Fail olan, bağış toplayan kişi veya bu aktarımda aracı olan kişidir. Hatta bu kişiler zorla, tehdit altında hareket etmiş olsalar dahi, eylem fon toplama suçu olarak kabul edilir; ancak tehdit altında hareket edenlerin cezai sorumluluğu ayrıca değerlendirilir.
Suçun Manevi Unsuru: Doğrudan Kast ve Sınırları
Terörizmin finansmanı suçunun manevi yönü, doğrudan kast gerektirir. Kanunda “bilerek ve isteyerek” ifadesine yer verilerek bu husus açıkça belirtilmiştir. Bu nedenle olası kastla (failin sonucu istememesi ama kabullenmesi) bu suç işlenemez. Fail, sağladığı veya aktardığı fonun terör eylemlerinde kullanılacağını bilmelidir.
Bazı istisnai durumlarda, eylem görünürde suç oluşturmasına rağmen hukuka aykırılık unsuru ortadan kalkabilir. Örneğin; bir doktorun mesleki yükümlülüğü gereği geçici olarak örgüt mensubunu tedavi etmesi ya da zorunlu insani yardımda bulunması, suç olarak kabul edilmez. Çünkü bu tür davranışlar mesleki etik veya insani gerekçelerle yapılan ve süreklilik taşımayan eylemlerdir.
Fail ve Nitelikli Hâller
Bu suçu, örgütle bağlantısı olmayan herkes işleyebilir. Failin örgüt kurucusu, yöneticisi veya üyesi olması gerekmez. Ancak fail kamu görevlisiyse ve eylemini kamu görevinden doğan etkisini kullanarak gerçekleştiriyorsa, bu durum nitelikli hâl sayılır ve ceza artırılır (6415 sayılı Kanun m.4/4).
Eğer fon sağlama ya da toplama eylemi, örgüt üyesi tarafından örgütsel faaliyet kapsamında gerçekleştirilmişse, bu durumda doğrudan TCK m.314/2 uyarınca örgüt üyeliği suçu oluşur. Yani bu gibi hâllerde ayrıca 6415 sayılı Kanun’a göre ceza verilmez. Sanığın eyleminin yoğunluk ve süreklilik arz etmesi, örgütle irtibatının bulunması durumunda da örgüt üyeliği suçu uygulanmalıdır.
Terörle Mücadele Kanunu ile İlişkisi
Terörizmin finansmanı suçu, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 3 ve 4. maddelerinde doğrudan sayılmadığından, 6415 sayılı Kanun uyarınca verilen temel ceza, TMK m.5 gereğince artırılamaz. Bu yönüyle terörle bağlantılı olsa da, kendi özel kanun hükümlerine tabi bağımsız bir suç tipidir.
Terörizmin Finansmanı Suçu (Fon Sağlama), günümüzde yalnızca ulusal güvenliği değil, küresel barışı da tehdit eden en önemli suçlardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle son yıllarda terör örgütlerinin finansal kaynaklara erişim yöntemlerinin çeşitlenmesi, bu suçun kapsamını genişletmiş ve kanun koyucuları daha ayrıntılı düzenlemeler yapmaya itmiştir. Türkiye’de bu suç, 6415 sayılı Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun ile açık şekilde düzenlenmiş, Yargıtay kararlarıyla da uygulama yönü netleştirilmiştir.
Peki bir eylem ne zaman yardım etme olarak, ne zaman fon sağlama olarak değerlendirilir? Örgüt üyeliği olmayan bir kişi nasıl bu suçtan sorumlu tutulabilir? Bir vakıf ya da dernek üzerinden toplanan yardımın terör örgütüne aktarılması durumunda hangi kişiler sorumludur?
Bu yazımızda, terörizmin finansmanı suçunun tanımını, unsurlarını, failini ve sınırlarını hem hukuki normlar hem de emsal Yargıtay kararlarıyla ele alıyor, terörle mücadele hukukunun önemli yapı taşlarından biri olan bu suça dair kapsamlı bir değerlendirme sunuyoruz.
+90 542 157 0634