Bilgi BankasıCeza Hukuku

Ceza Hukukunda Davanın Reddi Kararı Nedir? Şartları, Sonuçları ve Yargıtay Kararları 1


Davanın Reddi Kararı Nedir? (CMK 223/7)

Ceza yargılamasında davanın reddi kararı, mahkemece yargılamanın sonunda verilen nihai hüküm türlerinden biridir. Bu karar, sanık hakkında aynı eylem sebebiyle daha önce kesinleşmiş bir kararın varlığı veya hâlihazırda devam eden bir ceza davasının bulunması durumunda verilir. Böyle bir durumda, mahkeme esas hakkında değerlendirme yapmaz; yargılamayı sonlandırarak “davanın reddi”ne hükmeder.

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223. maddesinin 1. fıkrası, “Duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra hüküm verilir” ifadesiyle, karar sürecinin nasıl işlediğini açıkça ortaya koyar. Aynı maddenin 7. fıkrasında ise, “Aynı fiil nedeniyle, aynı sanık hakkında daha önce hüküm verilmiş ya da dava açılmışsa davanın reddine karar verilir” hükmü yer alır. Bu düzenleme, ceza muhakemesinde non bis in idem yani “aynı fiilden dolayı iki kez yargılanamaz” ilkesinin bir yansımasıdır.

Davanın reddine karar verilmesi, teknik olarak bir hüküm çeşidi olarak değerlendirilir. Bu bağlamda, CMK 223/1 kapsamında yer alan tüm hüküm türleri şunlardır:

  • Mahkûmiyet kararı: Suç sabit görülürse verilir.
  • Beraat kararı: Suçun işlenmediği veya sanığın suçu işlemediği tespit edilirse verilir.
  • Ceza verilmesine yer olmadığı kararı: Cezayı ortadan kaldıran bir nedenin varlığı hâlinde uygulanır.
  • Güvenlik tedbirine hükmedilmesi kararı: Cezaya ek olarak veya ceza yerine güvenlik tedbiri uygulanmasına karar verilir.
  • Davanın düşmesi kararı: Şikâyetten vazgeçme, af, zamanaşımı gibi nedenlerle dava sonlandırılır.
  • Davanın reddi kararı: Yukarıda belirtildiği üzere, aynı fiile dair daha önce verilmiş karar veya açılmış dava varsa verilir.

Davanın reddi, davanın esasına girilmeden yargılamanın sonlandırılması anlamına gelir. Bu nedenle, mahkeme suçun işlenip işlenmediğini değerlendirmez; sadece mevcut davanın yargılama şartları yönünden mümkün olup olmadığını denetler. Bu karar, istinaf ve temyiz incelemesine tabidir.


Davanın Reddi Kararı Şartları Nelerdir?

Ceza yargılamasında davanın reddi kararı, “aynı fiil nedeniyle bir kez yargılama olur” ilkesinin bir güvencesidir. Bu ilke, hukuki literatürde “ne bis in idem” kuralı olarak bilinir. Anlamı; aynı fiilden dolayı aynı kişiye karşı birden fazla kez ceza davası açılamaz ve yargılama yapılamaz. Bu doğrultuda ceza mahkemeleri, daha önce açılmış ya da sonuçlanmış bir dava ile aynı fiile ilişkin yeni bir dava söz konusu olduğunda CMK 223/7 uyarınca davanın reddine karar verir.

Bir davanın mükerrer (tekrar eden) olup olmadığını değerlendirebilmek için bazı unsurların birlikte varlığı aranır. Aşağıdaki şartların tümü gerçekleşmişse, davanın reddi kararı gündeme gelebilir:

  • Davanın sanığı aynı kişi olmalıdır,
  • Suçun işlendiği tarih her iki dosyada da aynı olmalıdır,
  • Fiil ve olay örgüsü birebir örtüşmelidir.

Bu üç kriterin eş zamanlı olarak mevcut olması hâlinde, aynı kişi hakkında aynı olay nedeniyle birden fazla dava açılmış olduğu kabul edilir. Bu durumda, ikinci kez açılan dava hukuka aykırı olacaktır ve mahkeme, esasa girmeksizin davayı reddedecektir.

Öte yandan, mükerrerlikten söz edebilmek için mutlaka daha önce kamu davası açılmış olması gerekir. Yani, savcılık tarafından verilen bir kovuşturmaya yer olmadığına dair karar, mükerrer dava engeli oluşturmaz. Çünkü bu karar soruşturma evresinde verilmiş olup, mahkemeye taşınmış bir yargılama süreci bulunmamaktadır. Dolayısıyla, sonradan aynı fiille ilgili olarak açılan dava geçerli olur ve reddedilmez.

Davanın Reddi Kararı

Bu konu, yalnızca Türk Ceza Hukuku açısından değil, uluslararası insan hakları hukuku bağlamında da önem arz eder. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 7 No’lu Ek Protokolü’nün 4. maddesi, bir kişinin aynı suç nedeniyle birden fazla kez yargılanamayacağını ve cezalandırılamayacağını açıkça güvence altına alır. İlgili düzenleme şöyledir:

“Hiç kimse, bir devletin ceza adaleti sistemi içinde usulüne uygun olarak mahkum edilmiş veya beraat etmiş olduğu bir suçtan dolayı aynı devletin yetkili makamları tarafından tekrar yargılanamaz veya ceza verilemez.”

Bu nedenle hem iç hukuktaki hem de AİHS kapsamındaki ilkeler gereği, aynı olay için bir kezden fazla yargılama yapılması mümkün değildir ve bu durumda davanın reddi kararı verilmesi zorunludur.


Davanın Reddi Kararına Karşı Kanun Yolları: İtiraz, İstinaf ve Temyiz

Ceza yargılamasında verilen davanın reddi kararı, sanık açısından nihai sonuç doğuran bir hükümdür. Bu tür kararlar, bazı istisnalar dışında hukuki denetime tabidir. Ancak bu denetim yolları, her karar türü için farklılık gösterebilir. Özellikle davanın reddi kararına karşı hangi kanun yollarına başvurulabileceği konusu, uygulamada sıkça karıştırılmaktadır.

1. Davanın Reddi Kararına İtiraz Edilebilir mi?

İtiraz, ceza yargılamasında kural olarak kararların aynı derecedeki mahkeme tarafından gözden geçirilmesi amacıyla tanınan bir olağan kanun yoludur. CMK m.268/1 hükmüne göre, itiraz süresi kararın öğrenilmesi (tefhim veya tebliğ) tarihinden itibaren iki hafta olarak belirlenmiştir. Ancak dikkat edilmelidir ki, davanın reddine dair verilen kararlar itiraz edilebilecek kararlar arasında yer almaz. Bu tür hükümler doğrudan istinaf ve ardından temyiz kanun yoluna konu olabilir. Dolayısıyla, davanın reddi kararına karşı itiraz yolu kapalıdır.

2. Davanın Reddi Kararına İstinaf Yolu Açık mı?

Evet, davanın reddi kararı istinaf denetimine tabi bir hüküm niteliğindedir. İstinaf, verilen hükmün hem hukuki yönden hem de olay ve delil değerlendirmesi yönünden yeniden incelenmesini sağlayan bir başvuru yoludur. Bu denetim bölge adliye mahkemeleri tarafından gerçekleştirilir. Davanın reddi kararına karşı istinaf başvurusu yapılarak, olayın gerçekten önceki bir hükümle örtüşüp örtüşmediği veya aynı fiil olup olmadığı gibi hususlar yeniden değerlendirilebilir. İstinaf dilekçesi verme süresi, hükmün gerekçesiyle birlikte tebliğ edilmesinden itibaren iki haftadır.

3. Temyiz Başvurusu ile Davanın Reddi Kararı Denetlenebilir mi?

İstinaf incelemesi sonucunda verilen kararlar da, belirli şartlar altında temyiz yoluyla Yargıtay tarafından denetlenebilir. Temyiz, özellikle hukuki denetim yönünden işlev görür ve istinaf mahkemesinin kararlarını hukuka uygunluk açısından değerlendirir. Davanın reddi kararı önce istinafa götürülmeli, istinaf mahkemesinin bu konuda verdiği karar tebliğ edildikten sonra da temyiz süreci işletilmelidir. Temyiz başvuru süresi, CMK m.291/1 uyarınca, istinaf kararının sanığa veya müdafiine tebliğ edildiği tarihten itibaren 15 gündür.


Davanın Reddi Kararı – Yargıtay Kararları Işığında Uygulama

1. Uyuşturucu Kullanma Suçunda Mükerrerlik Nedeniyle Reddin Gerekliliği

Yargıtay 20. Ceza Dairesi, uyuşturucu madde kullanma suçuna ilişkin olarak daha önce sanık hakkında denetimli serbestlik kararı verilmiş, bu tedbirin ihlali üzerine yapılan yeni yargılamada hapis cezası ertelenmişse, aynı olaya dair sonradan yapılan ihbar üzerine yeniden dava açılamayacağına hükmetmiştir. Bu bağlamda, ikinci kez yargılama yapılması CMK 223/7 hükmü çerçevesinde mümkün olmadığından, mahkemenin davanın reddi yönünde karar vermesi gerektiği belirtilmiştir. Aksi yöndeki uygulama hukuka aykırı bulunmuş ve kanun yararına bozma yoluyla karar geri alınmıştır.
(Yargıtay 20. Ceza Dairesi – 2020/2993 K.)

2. Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı, Davanın Reddi İçin Yeterli Değildir

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, kasten yaralama suçu nedeniyle bir sanık hakkında daha önce kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmiş olmasının, aynı fiile dair kamu davası açılmasına engel teşkil etmeyeceğini vurgulamıştır. Zira bu karar, mahkeme kararı niteliğinde bir hüküm olmadığından mükerrer dava sayılmaz. Dolayısıyla sonradan açılan dava yönünden davanın reddi kararı verilmesi hukuka aykırıdır. Bu tür durumlarda yargılamaya devam edilmesi ve esasa girilmesi gerektiği ifade edilmiştir.
(Yargıtay 3. Ceza Dairesi – 2019/8555 K.)

3. Parada Sahtecilik Suçunda Fiil Birliği Nedeniyle Reddin Gerekliliği

Yargıtay 8. Ceza Dairesi, parada sahtecilik suçuna ilişkin kararında, sanığın kısa aralıklarla işlediği benzer eylemlerin tek ve kesintisiz fiil kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine işaret etmiştir. Bu nedenle, ilk dava ile ikinci dava arasında hukuki kesinti oluşmadığı ve aynı fiilin tekrar yargılandığı sonucuna varılmış, ikinci kez açılan kamu davasının reddine karar verilmesi gerektiği ifade edilmiştir.
(Yargıtay 8. Ceza Dairesi – 2018/6248 K.)

4. Tehdit Suçunda Aynı Fiile Dayalı Birden Fazla Davanın Açılması

Yargıtay 4. Ceza Dairesi, tehdit suçuna dair verdiği kararında, aynı fiil sebebiyle sanık hakkında iki ayrı iddianame düzenlendiğini, her iki davada da HAGB (Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması) kararı verilmiş ve bu kararların kesinleşmiş olduğunu tespit etmiştir. Bu durumda, mükerrer yargılamanın gerçekleştiği kabul edilmiştir. Yargıtay, kesinleşmiş kararın hukuki koruma altında olduğunu belirterek, sonraki davanın reddine karar verilmesi gerektiğini vurgulamıştır.
Ayrıca, bu yaklaşımın AİHS Ek 7 No’lu Protokol 4. madde hükmüyle de uyumlu olduğu belirtilmiştir.
(Yargıtay 4. Ceza Dairesi – 2017/7202 K.)

Avukat Gökhan Yağmur, İstanbul merkezli hukuk bürosuyla ceza hukuku, aile hukuku, ticaret hukuku ve yabancılar hukuku başta olmak üzere birçok alanda uzman danışmanlık ve dava takibi hizmeti sunmaktadır. Profesyonel yaklaşımı, güncel mevzuata hâkimiyeti ve müvekkil odaklı çözümleriyle hukuk yolculuğunuzda yanınızdadır. Detaylı bilgi ve iletişim için gokhanyagmur.com.tr adresini ziyaret edebilir ya da 0542 157 06 34 numaralı telefondan ulaşabilirsiniz.

🛑 Telif Hakkı ve Kullanım Uyarısı
Bu internet sitesinde yer alan tüm yazılar, makaleler ve içerikler Av. Gökhan Yağmur tarafından oluşturulmuş olup, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında koruma altındadır. Tüm içerikler zaman damgası ile kayıt altına alınmıştır. İzinsiz olarak içeriklerin kopyalanması, çoğaltılması, özetlenmesi veya başka sitelerde yayımlanması halinde hukuki ve cezai sorumluluk doğacaktır.
Meslektaş hukukçular, içeriklerimizi kaynak göstermek ve atıf yapmak suretiyle hukuki çalışmalarında kullanabilirler.

✍️ Hukuki Yazı Paylaşmak İsteyenler İçin
Akademik ya da mesleki çalışmaları bulunan hukukçular, uygulamaya dönük özgün makalelerini kısa özgeçmişleriyle birlikte [e-posta adresiniz] adresine göndererek yayımlanmak üzere bize iletebilirler. Konu sınırlaması bulunmamaktadır; ancak güncel hukuk uygulamalarıyla bağlantılı yazılar tercih sebebidir.

🔒 Kullanım Koşulları

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu