Kamu Görevinin Usulsüz Olarak Üstlenilmesi Suçu Nedir? (TCK 262)

Kamu görevinin usulsüz olarak üstlenilmesi suçu, kişinin herhangi bir kamu görevini yasal bir yetkisi olmadan fiilen yerine getirmeye kalkışmasıyla ortaya çıkar. Burada dikkat edilmesi gereken husus, yalnızca bir unvan veya sıfatın kullanılmasıyla suçun oluşmayacağıdır. Failin aynı zamanda kamu görevlisi gibi davranması, o görevin icaplarını yerine getirmeye teşebbüs etmesi gerekir. Örneğin, bir kimsenin kendisini savcı, hakim veya polis olarak tanıtması tek başına suç oluşturmaz; ancak bu kimsenin gerçekten bir savcı gibi soruşturma yapmaya çalışması, polis gibi işlem tesis etmesi veya hakim gibi karar vermeye teşebbüs etmesi halinde suç meydana gelir.
TCK 262’de Düzenlenişi
Kamu görevinin usulsüz olarak üstlenilmesi suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 262. maddesinde, “Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar” bölümünde düzenlenmiştir. Madde hükmü şu şekildedir:
Madde 262 –
“(1) Bir kamu görevini, kanun ve nizamlara aykırı olarak yerine getirmeye teşebbüs eden veya terk emri kendisine bildirilmiş olduğu halde görevi sürdüren kimseye, üç aydan iki yıla kadar hapis cezası verilir.”
Suçun Önemi
Bu suçun düzenlenmesindeki amaç, kamu idaresinin güvenilirliğini ve sağlıklı işleyişini korumaktır. Zira toplumun güven duygusu, kamu hizmetlerinin sadece yetkili ve usulüne uygun şekilde atanmış kişiler tarafından yürütülmesi ile sağlanabilir. Aksi halde hem kamu düzeni zedelenecek hem de bireyler açısından hak kayıpları ve mağduriyetler doğabilecektir.
Özetle
- Tek başına “ben polis/hakimim” demek yeterli değildir.
- Failin gerçekten kamu görevlisi gibi hareket etmesi gerekir.
- Bu suç için öngörülen yaptırım 3 aydan 2 yıla kadar hapis cezasıdır.
Kamu Görevinin Usulsüz Olarak Üstlenilmesi Suçunun Unsurları
1. Suçun Tanımı ve Hukuki Dayanak
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 262. maddesinde düzenlenen bu suç, bir kamu görevinin kanuna aykırı olarak üstlenilmesi ya da terk edilmesi emrine rağmen sürdürülmeye çalışılması halinde oluşur. Madde gerekçesinde de açıkça ifade edildiği üzere, bu suçun temelinde hukuka aykırı biçimde kamu görevini yerine getirmeye teşebbüs etme unsuru vardır.
2. Kamu Görevinin Varlığı
Suçun meydana gelmesi için ortada yerine getirilebilecek bir kamu görevi bulunmalıdır. Fail, bu görevi kendisine verilmemiş olmasına rağmen görev mevzuatına aykırı şekilde sahiplenip icra etmeye kalkışmalıdır. Örneğin, hakimin yerine karar vermeye çalışan ya da polisin yerine işlem yapmaya kalkan bir kişi bu suçu oluşturur.
3. Fiilin Niteliği – Teşebbüs Yeterlidir
Suçun tamamlanması için görevin tüm sonuçlarıyla yerine getirilmiş olması gerekmez. Failin, kamu görevi kapsamında bir eyleme girişmesi yeterlidir. Yani teşebbüs aşamasında kalmak suçun oluşması için yeterli kabul edilmektedir.
4. Failin Sıfatı
Bu suçun faili, kamu görevlisi olmayan kişiler olabileceği gibi, o görevi yapmaya yetkili olmayan bir kamu görevlisi de olabilir. Dolayısıyla, yetkisi dışında başka bir görevi icra etmeye kalkışan bir kamu görevlisi de fail konumuna düşebilir. Burada önemli olan, failin yetkili olmadığı bir görevi üstlenmeye çalışmasıdır.
5. Görev Süsünün Yetersizliği
Sadece “ben polis/hakimim” diyerek memur süsü vermek bu suçun oluşumu için yeterli değildir. Failin gerçekten o kamu görevine özgü bir işlem yapmaya kalkışması gerekir. Örneğin, polis kimliği olmadan birini kimlik kontrolüne tabi tutmaya çalışmak bu suça örnektir.
6. Sonucun Önemsizliği
Failin bu fiil sonucunda bir yarar elde etmesi ya da başkasına zarar vermesi şart değildir. Önemli olan, kamu görevinin yerine getirilmeye çalışılmasıdır. Suç, neticenin gerçekleşip gerçekleşmediğine bakılmaksızın oluşur.
7. Yetkisiz İşlemler ve İstisnalar
Fail, üstlendiği kamu göreviyle ilgisi bulunmayan veya o görevin kapsamına girmeyen bir işlem yapmaya kalkışırsa suç oluşmayacaktır. Yani, failin hareketi ile üstlenmeye çalıştığı kamu görevi arasında bağlantı olması gerekir.
8. Yargıtay Görüşü
Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin 2013/10139 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, suçun oluşabilmesi için failin kamu görevini yerine getirmeye yönelik bir eylem veya işlem yapmaya kalkışması zorunludur. Bu bağ kurulmadığında ise suçun unsurları gerçekleşmiş sayılmaz.
Bu kapsamda kamu görevinin usulsüz olarak üstlenilmesi suçunun unsurları şu şekilde özetlenebilir:
- Kamu görevi mevcut olmalı.
- Fail, bu görevi yerine getirmeye yetkili olmamalı.
- Görev fiilen üstlenilmeye veya yerine getirilmeye çalışılmalı.
- Sadece sıfat kullanımı yetmez; somut işlem veya eylem olmalı.
- Teşebbüs aşaması suçun oluşumu için yeterlidir.
- Yarar sağlanması veya zarar verilmesi şart değildir.
Adli Para Cezası, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması
1. Adli Para Cezası
Adli para cezası, ceza hukukunda hapis cezasının yerine veya onunla birlikte uygulanabilen yaptırımlardan biridir. Kamu görevinin usulsüz olarak üstlenilmesi suçu için öngörülen yaptırım 3 aydan 2 yıla kadar hapis cezasıdır. Eğer mahkeme tarafından verilen hapis cezası 1 yıl veya altında ise, bu ceza adli para cezasına çevrilebilir. Bu durum özellikle ilk defa suç işleyen sanıklar açısından uygulamada sıkça başvurulan bir yöntemdir.
2. Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, ceza muhakemesi hukukunda yer alan önemli bir kurumdur. Bu düzenleme ile sanık hakkında hükmedilen ceza belli bir süre için sonuç doğurmaz. Sanık, denetim süresince yükümlülüklere uygun davranırsa, ceza tüm sonuçlarıyla ortadan kalkar ve dava düşer.
Kamu görevinin usulsüz olarak üstlenilmesi suçu bakımından hükmedilebilecek ceza 2 yıl veya altında olacağından, bu suç için HAGB kararı verilmesi mümkündür. Sanığın sabıkasız olması ve denetim süresi içinde yeniden suç işlememesi durumunda, ceza tamamen ortadan kalkacaktır.
3. Cezanın Ertelenmesi
Erteleme, mahkemenin hükmettiği hapis cezasının infaz edilmesinden koşullu olarak vazgeçilmesi anlamına gelir. Fail, belirli bir süre içerisinde iyi halli davranırsa cezası infaz edilmez. Kamu görevinin usulsüz olarak üstlenilmesi suçu için verilen hapis cezası 2 yıl veya altında olduğunda, mahkeme sanığın geçmişi, kişisel halleri ve suç sonrası tutumu dikkate alarak cezanın ertelenmesine karar verebilir.
Özet
- 1 yıl veya altındaki hapis cezaları adli para cezasına çevrilebilir.
- 2 yıl veya altındaki hapis cezaları için HAGB uygulanabilir.
- 2 yıl veya altındaki hapis cezaları yine sanığın durumuna göre ertelenebilir.
Bu nedenle, uygulamada kamu görevinin usulsüz olarak üstlenilmesi suçundan yargılanan kişiler açısından hapis cezasının doğrudan infaz edilmesi ihtimali oldukça düşüktür. Çoğunlukla adli para cezası, HAGB veya erteleme gibi seçenekler gündeme gelmektedir.
Suçun Şikayet Süresi ve Zamanaşımı
1. Şikayet Süresi
Kamu görevinin usulsüz olarak üstlenilmesi suçu, şikayete tabi suçlardan değildir. Bu nedenle suçun öğrenilmesiyle birlikte savcılık, herhangi bir şikayet aranmaksızın resen soruşturma başlatır. Mağdurun şikayetçi olup olmaması veya sonradan şikayetten vazgeçmesi davanın düşmesine yol açmaz. Dolayısıyla suç, kamu düzenini ilgilendiren niteliği sebebiyle şikayetten bağımsız şekilde kovuşturulabilir.
2. Zamanaşımı Kavramı
Ceza hukukunda dava zamanaşımı, belirli bir süre içerisinde dava açılmaması veya açılmış davanın süresi içinde sonuçlandırılmaması halinde ceza davasının düşmesine neden olan bir kurumdur. Zamanaşımı, kamu otoritesinin cezalandırma yetkisini sınırlayan bir güvence mekanizmasıdır.
3. Bu Suçta Zamanaşımı Süresi
Kamu görevinin usulsüz olarak üstlenilmesi suçu için öngörülen ceza miktarı dikkate alındığında, olağan dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Yani suçun işlendiği tarihten itibaren 8 yıl içinde soruşturma açılabilir ve kovuşturma yapılabilir.
Bu sürenin geçmesiyle birlikte, fail hakkında ceza davası açılamaz veya açılmış olan dava düşer. Zamanaşımı süresi içinde her zaman soruşturma yapılabilir; ancak süre dolduğunda savcılık artık soruşturma başlatamaz.
Özet
- Suç şikayete tabi değildir, savcılık resen harekete geçer.
- Şikayetten vazgeçmek davayı ortadan kaldırmaz.
- Dava zamanaşımı süresi 8 yıldır.
- Bu sürenin geçmesiyle dava açılamaz veya açılmış dava düşer.
Uzlaşma, Görevli Mahkeme ve Yargılama Usulü
1. Uzlaşma
Uzlaşma, şüpheli ile mağdur arasında bir uzlaştırmacı aracılığıyla gerçekleştirilen ve tarafların karşılıklı rızasıyla anlaşmaya varmalarını sağlayan bir ceza muhakemesi kurumudur. Ancak kamu görevinin usulsüz olarak üstlenilmesi suçu, kamu idaresinin güvenilirliğini ve işleyişini korumaya yönelik olduğundan, uzlaşma kapsamındaki suçlar arasında değildir. Dolayısıyla bu suçta uzlaşma prosedürü uygulanmaz.
2. Görevli Mahkeme
Kamu görevinin usulsüz olarak üstlenilmesi suçu için yapılan yargılamalarda görevli mahkeme asliye ceza mahkemesidir. Suçun niteliği ve yaptırımı dikkate alındığında, davalar asliye ceza mahkemesinde görülür.
3. Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi (KDAE)
Soruşturma aşamasında, özellikle sanığın kişisel durumu ve suçun ağırlığı göz önünde bulundurularak, savcılık tarafından kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilebilir. Bu durumda belirlenen denetim süresince sanık suç işlemezse dava açılmaz ve dosya kapanır.
4. Basit Yargılama Usulü
Kovuşturma aşamasında ise, cezanın üst sınırı göz önünde bulundurulduğunda basit yargılama usulü uygulanabilir. Bu usul sayesinde dava dosya üzerinden sonuçlandırılır ve daha kısa sürede karar verilmesi sağlanır.
Özetle:
- Suç uzlaşma kapsamında değildir.
- Asliye ceza mahkemesi görevlidir.
- Soruşturmada KDAE uygulanabilir.
- Kovuşturmada basit yargılama usulü mümkün olabilir.
Kamu Görevinin Usulsüz Olarak Üstlenilmesi Suçu Yargıtay Kararları
Kamu görevinin usulsüz olarak üstlenilmesi suçu, uygulamada farklı senaryolarla Yargıtay’ın önüne gelmiştir. Yargıtay kararları, bu suçun hangi hallerde oluşacağı ve hangi durumlarda oluşmayacağı konusunda yol gösterici içtihatlar ortaya koymaktadır.
1. Görev Sona Ermesine Rağmen İşlem Yapmaya Devam Etmek – Mahkumiyet
Bir kimsenin görevi kanunen sona erdiği halde hâlâ kamu görevlisi gibi işlem yapmaya devam etmesi suçun unsurlarını oluşturur. Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin 2015/16716 sayılı kararında, çiftçi malları koruma meclisi başkanlığının sona ermesine rağmen sanığın hâlâ “başkan” sıfatıyla borç muhtırası göndermesi, kamu görevinin usulsüz üstlenilmesi kabul edilerek mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir.
2. Sadece Polis Olduğunu Söylemek – Beraat
Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, tek başına “ben polis/hakim/savcıyım” demek suçun oluşumu için yeterli değildir. Failin ayrıca kamu görevine ilişkin bir işlemi yapmaya kalkışması gerekir. Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin 2015/12347 sayılı kararında, sanığın sadece “polis olduğunu söylemesi” yeterli görülmemiş, kamu görevine özgü bir işlem yapmadığı için beraatine karar verilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
3. Yetkisiz İşlem Yapmaya Kalkışmak – Mahkumiyet
Sanığın icra memuru olmadığını bilmesine rağmen icra memuru gibi işlem yapması suçun oluşmasına yol açar. Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin 2017/4726 sayılı kararında, kendisini icra memuru gibi tanıtarak haciz işlemi yapan kişinin mahkum edilmesi gerektiğine hükmedilmiştir.
4. Görevle Bağlantısı Olmayan İşlemler – Beraat
Sanık kamu görevlisi kimliğini kullanmasına rağmen, üstlendiğini söylediği görevin kapsamına girmeyen işlemler yapmaya çalışırsa suç oluşmaz. Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin 2013/10139 sayılı kararında, Yargıtay Savcısı kimliğiyle ifade almaya çalışan kişinin fiili, savcının görevine girmediği için suçun unsurları oluşmamış sayılmıştır.
5. Dolandırıcılık ile Birlikte Değerlendirme
Bazen fail hem kamu görevini usulsüz olarak üstlenir hem de dolandırıcılığa teşebbüs eder. Yargıtay 15. Ceza Dairesi’nin 2014/16817 sayılı kararında, SGK görevlisi gibi davranarak işyerinde inceleme yapmaya çalışan sanığın dolandırıcılık kastıyla hareket ettiği, fakat menfaat elde etmediği için dolandırıcılık oluşmadığı, ancak kamu görevinin usulsüz üstlenilmesi suçunun oluştuğu kabul edilmiştir.
6. Avukatlık Görevinin Usulsüz Üstlenilmesi – Mahkumiyet
Avukat olmadığı halde vekaletname alarak işlem yapan kişi, kamu görevinin usulsüz olarak üstlenilmesi suçunu işler. Yargıtay 23. Ceza Dairesi’nin 2015/4242 sayılı kararında, avukat olmadığı halde vekaletname alıp işlem yapan kişinin mahkumiyeti gerektiği belirtilmiştir.
7. Kimlik veya Sıfat Kullanımı Tek Başına Yeterli Değildir
Sanığın kendisini müfettiş veya Cumhuriyet Savcısı olarak tanıtması, herhangi bir kamu görevini yerine getirmeye yönelik işlem yapmaya kalkışmadıkça suç oluşturmaz. Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin 2014/10114 ve Yargıtay 14. Ceza Dairesi’nin 2018/4621 sayılı kararlarında bu husus açıkça vurgulanmıştır.
8. Diğer Önemli Kararlar
- Avukat Katibinin Haciz Tutanağını İmzalanması: Tek başına avukat katibinin haciz sırasında tutanak imzalaması suç sayılmamıştır (Yargıtay 5. Ceza Dairesi, 2015/17849).
- Kendisini Polis Olarak Tanıtıp Mağdureyi Araçla Alıkoymak: Yargıtay 14. Ceza Dairesi’nin 2017/3589 sayılı kararında, eylemin kamu görevinin üstlenilmesi değil, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu olduğu belirtilmiştir.
- Adliyede Çalıştığını Söylemek: Sanığın adliyede görevli olduğunu belirtmesi, kamu görevine özgü işlem yapmaya teşebbüs etmediği için suç oluşturmaz (Yargıtay 5. Ceza Dairesi, 2016/1452).
Sonuç
Yargıtay kararları ışığında şu hususlar öne çıkmaktadır:
- Sadece unvan veya sıfat kullanmak yeterli değildir.
- Failin, üstlendiği kamu görevine özgü işlem veya eylem yapmaya kalkışması gerekir.
- Suç, teşebbüs aşamasında tamamlanır, neticenin gerçekleşmesi aranmaz.
- Bazı durumlarda eylem, kamu görevinin usulsüz üstlenilmesinden ziyade başka suçları (örneğin kişiyi hürriyetinden yoksun kılma veya dolandırıcılık) oluşturabilir.
Avukat Gökhan Yağmur Hakkında
Kamu görevinin usulsüz olarak üstlenilmesi suçu ve benzeri ceza hukuku konularında uzun yıllardır mesleki tecrübeye sahip olan Avukat Gökhan Yağmur, müvekkillerine hem soruşturma hem de kovuşturma aşamalarında etkin bir hukuki destek sunmaktadır. İstanbul Barosu’na kayıtlı olarak faaliyet gösteren Av. Gökhan Yağmur, ceza hukuku, aile hukuku, ticaret hukuku ve fikri mülkiyet hukuku başta olmak üzere geniş bir yelpazede danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermektedir.
Profesyonel yaklaşımı, güncel Yargıtay kararlarını ve mevzuatı yakından takip etmesi sayesinde müvekkillerine en doğru hukuki çözüm yollarını sunan Av. Gökhan Yağmur, bireylerin ve şirketlerin haklarını koruma konusunda güçlü bir temsil sağlamaktadır.
Detaylı bilgi ve hukuki destek için:
📞 0542 157 06 34
🌐 www.gokhanyagmur.com.tr