Ticari İşletme Hukuku – Ticaret Hukuku Ders Notları – Bölüm 1 – Av. Gökhan Yağmur

Ticaret hukuku ders notları: Ticari işletme, ticari işler, tacir, ticaret unvanı, haksız rekabet, ticaret sicili ve şirketler hukuku konularını kapsayan kapsamlı ve anlaşılır ders notları. Hukuk öğrencileri için güncel, pratik ve sınav odaklı bilgiler.
TİCARİ İŞLETME HUKUKU – Ticaret Hukuku Ders Notları
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) birinci kitabı, Ticari İşletme Hukuku’na ayrılmıştır. Bu bölümde ticari işletme kavramı, ticari işletmenin unsurları, merkez–şube ayrımı ve ticari işletmeye ilişkin başlıca hukuki işlemler sistemli biçimde incelenecektir.
I. GİRİŞ
İnsan toplumsal bir varlıktır; tek başına yaşaması mümkün olmadığından birlikte yaşamı düzenleyen kurallar ortaya çıkmıştır. Bu kurallar genel olarak “sosyal hayatı düzenleyen kurallar” olarak anılır ve din kuralları, ahlak kuralları, örf–adet kuralları ile hukuk kurallarını kapsar. Hukuk kurallarının yaptırımı maddidir; diğer kurallar çoğunlukla manevi yaptırımlara dayanır. Hukuk; bireyle birey, bireyle devlet ve devletle devlet arasındaki ilişkileri düzenleyen, maddi yaptırımı olan kurallar bütünüdür. Klasik ayrıma göre hukuk, kamu hukuku ve özel hukuk olarak ikiye ayrılır; ticaret hukuku özel hukuk içinde yer alır.
Ticaret, insanlık tarihinin en eski faaliyetlerinden biridir. Üretim, tüketim ve değişime ilişkin ekonomik faaliyetlerin tamamı ticaret başlığı altında toplanır. Bu bakımdan ticaret hukuku; üretim, değişim ve tüketime yönelen ticari faaliyetleri düzenleyen hukuk dalıdır. Ülkemizde ticaret hukukunun temel kaynağı 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunudur. 1956 tarihli 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu, 1990’lardan itibaren ortaya çıkan ulusal ve uluslararası gelişmeler karşısında yetersiz kalmış; 2008’de başlayan yasama süreci 2012’de tamamlanmış ve yeni TTK yürürlüğe girmiştir. Bunu takiben çeşitli gerekçelerle 6335 sayılı Kanun ile önemli değişiklikler yapılmıştır.
6102 sayılı TTK, başlangıç ve son hükümler dışında altı kitaptan oluşur: Ticari İşletme, Ticaret Şirketleri, Kıymetli Evrak, Taşıma İşleri, Deniz Ticareti, Sigorta.
A. Ticaret Hukukunda Sistemler
Ticaret hukukunun kapsamı ve uygulanma alanı belirlenirken doktrinde dört temel sistemden söz edilir: taciri merkeze alan subjektif sistem, sadece ticari işlemlere odaklanan objektif sistem, her ikisini birlikte benimseyen karma sistem ve ölçütü ticari işletme olan modern sistem.
- Subjektif Sistem
Bu sistemde ölçüt “tacir”dir. Tacirin yaptığı her iş (evlenmesi veya boşanması gibi medeni nitelikteki işlemler dahi) ticaret hukukunun alanına dâhil kabul edilir. Bu nedenle subjektif sistemi benimseyen düzenlemeler bir anlamda “Tacirler Hukuku” niteliğindedir. 1673 tarihli Kara Ticareti Emirnamesi ve 1897 tarihli Alman Ticaret Kanunu bu yaklaşımı yansıtır. - Objektif Sistem
1789 Fransız Devrimi ile ticaret yapma ayrıcalığı kaldırılmış, ticaret hukuku “tacirler hukuku” olmaktan çıkmıştır. Objektif sistemde ölçüt “ticari işlem”dir. Ticari işlem yapan herkes –tacir olsun olmasın– bu hukuka tabi olur. Örneğin, iki öğrencinin birbirine kalem satması dahi objektif sisteme göre ticari işlem sayılabilir. 1807 tarihli Fransız Ticaret Kanunu bu anlayışla hazırlanmıştır. - Karma Sistem
Karma sistem, subjektif ve objektif ölçütleri birlikte uygular; hem tacirin işlemlerini hem de işlemin ticari niteliğini esas alır. 1926 tarihli Türk Ticaret Kanunu bu sistem doğrultusunda düzenlenmiştir. - Modern Sistem
- yüzyılda ekonomilerde ticari faaliyetlerin ticari işletmeler üzerinden yürütüldüğü ve bu işletmelerin, onları işleten tacirlerden bağımsız bir değer taşıdığı kabul edilmiştir. Böylece ticaret hukuku, ticari işletmelerin hukuku olarak tanımlanmıştır. 6762 sayılı eski TTK (01.01.1957) ile 6102 sayılı yeni TTK (01.07.2012) modern sistemi benimser.
B. TİCARİ İŞLETME
- Giriş
6762 sayılı Kanun modern sistemi kabul etmiş olmakla birlikte, ticari işletmenin tanımını yapmamış; hangi faaliyetlerin ticari işletme sayılacağını örnekleme yoluyla göstermiştir (imalat, inşaat, madencilik, matbaacılık, yayıncılık vb.). 6102 sayılı Kanun ise tanıma yer vermiştir:
“Esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedefleyen, faaliyetleri devamlı ve bağımsız olarak yürütülen işletme.”
Bu tanıma göre ticari işletmenin unsurları:
– Gelir sağlama amacı,
– Esnaf işletmesi sınırlarını aşma,
– Faaliyetin devamlılığı,
– Faaliyetin bağımsızlığıdır.
- Unsurları
a) Gelir sağlama hedefi
Bir işletmenin ticari nitelik kazanması için kazanç elde etmeyi amaçlaması gerekir; amacın gerçekleşip gerçekleşmemesi belirleyici değildir. Bu nedenle sürekli zarar eden bir işletme de (diğer unsurlar mevcutsa) ticari işletme sayılmaya devam eder. Buna karşılık, hayır amacıyla faaliyet gösteren vakıf ve derneklerin işletmeleri (ör. ücretsiz aşevi) gelir elde etmeyi hedeflemediklerinden ticari işletme olarak nitelendirilemez.
b) Esnaflar için öngörülen sınırları aşma
Faaliyetlerin belirli bir ekonomik kapasiteyi aşması gerekir. Ekonomik yaşamda pek çok işletme süreklilik içinde çalışır ve gelir elde etmeyi hedefler; bu nedenle esnaf işletmesi sınırlarını aşan faaliyet yoğunluğu, ticari işletmenin ayırıcı göstergesidir.
Esnaf (TTK m.11): Gezici veya sabit bir yerde faaliyet gösteren, ekonomik faaliyeti nakdi sermayesinden çok bedeni çalışmasına dayanan, geliri Cumhurbaşkanı kararıyla belirlenen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişidir.
Bu tanımın ışığında tacir–esnaf farkı iki başlıkta toplanır:
– Tacirde sermaye ağırlığı; esnafta bedeni emek ağırlığı.
– Tacirin geliri geçimini aşar; esnafın geliri geçimini sağlamaya yetecek düzeydedir.
c) Devamlılık
Ticari işletme niteliği için faaliyetlerin devamlı surette yürütülmesi gerekir. Belirli süre için kurulan işletmeler de (ör. yedi yıl sürecek tünel inşaatı) diğer şartlar varsa ticari işletmedir. Mevsimsel kesintiler (yalnız yazın/kışın çalışan oteller) devamlılığa engel değildir. Buna karşılık tek seferlik ve tesadüfi işlemler (bir defalık taşınmaz satımı) ticari işletme oluşturmaz.
d) Bağımsızlık
İşletmenin hem iç hem dış ilişkide başka bir işletmeye bağlı olmaksızın faaliyet yürütmesi gerekir. Bu unsur nedeniyle şubeler –örgütlenme ve iç ilişkide merkeze bağlı olduklarından– başlı başına ticari işletme sayılmaz. Buna karşılık, belirli bir bölgede sözleşmelere aracılık eden veya tacir adına sözleşme yapan acente, kendi işletmesi yönünden bağımsızdır ve ticari işletme niteliği taşır.
- Ticari İşletmenin Unsurları
Ticari işletme iki ana unsurdan oluşur: insan unsuru ve malvarlığı unsuru.
– İnsan unsuru: İşletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kişi, yani tacir.
– Malvarlığı unsuru:
• Maddi unsurlar: Hammadde ve işletme tesisatı (işletmeye özgülenmiş taşınmazlar ve onların bütünleyici parçaları; makine, alet, araç gibi taşınırlar).
• Gayrimaddi unsurlar: Müşteri çevresi (peştamaliye/goodwill), kiracılık hakkı, marka, patent, tasarım gibi fikrî–sınai haklar, know-how, ticaret unvanı ve işletme adı. - Merkez ve Şube Ayrımı
Tacir, ticari işletmeyi kendi adına işleten kişidir; her ticari işletmenin bir merkezi vardır. Faaliyetler büyüyüp farklı bölgelerde müşterilere ulaşma ihtiyacı doğduğunda şube açılabilir.
a) Merkez
TTK’ya göre tacir, işletmenin açıldığı günden itibaren 15 gün içinde gerekli hususları merkezin bulunduğu yer ticaret siciline tescil ve ilan ettirmek zorundadır. Merkez; idari, ticari ve hukuki faaliyetlerin toplandığı ve yürütüldüğü yerdir. Teknik üretim farklı bir şehirde gerçekleşse bile merkez, idari–ticari kararların alındığı yerdir. Gerçek kişi tacirin ikametgâhı merkez olmak zorunda değildir; tüzel kişilerde merkez ana sözleşme/tüzükte gösterilir.
b) Şube
Hakim görüşe göre şube; iç ilişkide ve örgütlenmede merkeze bağlı, yer ve yönetim ayrılığına sahip, ancak yetkili olduğu bölgede dış ilişkilerde bağımsız işlem yapabilen, merkezle aynı unvanı/iştigal konusunu taşıyan birimdir.
– Merkeze bağlılık: Politika, personel, bütçe gibi kararlar merkezce alınır; şubenin kâr/zararı ve işlemlerinden doğan hak-borçlar işletmeye aittir.
– Dış ilişkide bağımsızlık: Şube, yetkili olduğu bölgede üçüncü kişilerle işlemleri kendi başına yapabilir.
– Yer ve yönetim ayrılığı: Merkezle şube kural olarak farklı yerlerdedir; aynı binada bulunmaları mümkündür (ör. bankada merkez üst katta, şube alt katta). Şubeler kendi işlerine özgülenmiş yönetim yapısına sahiptir.
Dikkat: Ticari defterlerin mutlaka şubede tutulması gerekmez; şubeyle ilgili kayıtlar merkez tarafından defterlere geçirilebilir.
b1) Şube Olmanın Sonuçları
– Şube, kuruluşundan itibaren 15 gün içinde bulunduğu yer ticaret siciline tescil ve ilan olunur; ayrıca ticaret ve sanayi odasına kayıt yaptırır.
– Şube, merkez unvanını “şube” ibaresiyle kullanır (ör. “Mahmutlar İnşaat Ltd. Şti. Erzincan Şubesi”).
– Ticari temsilcinin yetkisi şube işleriyle sınırlandırılabilir; üçüncü kişilere etkisi için tescil ve ilan şarttır.
– Ticari işletme devredildiğinde şubeler de devrin kapsamına girer.
– Yetkili mahkeme: Şubenin işlemlerinden doğan davalar şubenin bulunduğu yer veya merkezin bulunduğu yer mahkemesinde açılabilir. İflas davaları ise yalnız merkezin bulunduğu yerde açılır. Merkezleri Türkiye dışında olan işletmelerde iflas davası, Türkiye’deki şubenin (birden fazla ise merkez şubenin) bulunduğu yer ticaret mahkemesinde açılır.
- Ticari İşletme ile İlgili Önemli Hukuki İşlemler
Tacir, ihtiyaç hâlinde ticari işletmesini devredebilir veya finansman temini için rehin edebilir.
a) Ticari İşletmenin Devri
a1) Devrin Koşulları
TBK m.202 uyarınca ticari işletme aktif ve pasifleri ile birlikte devredilmelidir; yalnız aktifi veya yalnız pasifi kapsayan devir geçersizdir. Taraflar bazı unsurları kapsam dışında bırakabilir; ancak bırakılan unsurlara rağmen işletmenin faaliyetleri aynı şekilde sürdürülebilmelidir.
Devir sözleşmesi yazılı yapılır; düzenlendiği tarihten itibaren 15 gün içinde ticaret siciline tescil ve ilan edilir ve tescille hüküm doğurur. TTK m.11/3 uyarınca, normalde özel şekle tabi olan unsurlar dahi işletme devri sözleşmesine yazılıp tescil edilmekle devredilebilir.
Dikkat: Eski Kanun döneminde, özel şekle tabi unsurların ayrıca kendi şekillerine uyularak devri aranırken, yeni TTK ile ticari işletmenin “tescilsiz iktisap sağlayan” istisnaları genişlemiştir; tek sözleşme ve tescille devrin kapsamına alınabilirler.

a2) Devrin Kapsamı
– Menkul–gayrimenkul işletme tesisatı,
– İşletme değeri (peştamaliye/goodwill),
– Kiracılık hakkı (malikin rızasıyla),
– Sınai haklar (ticaret unvanı, işletme adı, marka, patent vb.),
– İşletmeye sürekli özgülenmiş diğer malvarlığı değerleri.
Taraflar anlaşarak bazı unsurları kapsam dışında tutabilir; ancak işletme, devirden önceki gibi faaliyetine devam edebilmelidir. Ticaret unvanı aksi kararlaştırılmadıkça devrin kapsamındadır; fakat tek başına devredilemez, mutlaka bir işletmeyle birlikte devredilir.
a3) Devrin Sonuçları
– Devredenin başka işletmesi yoksa tacir sıfatı sona erer.
– Müşteri çevresi devralana geçer; devreden, sözleşmede yasak olmasa dahi dürüstlük kuralı gereği devrettiği işletmeyle rekabet etmeme borcu altındadır.
– Üçüncü kişiye ait bazı unsurlarda iyiniyetli devralan MK m.988 uyarınca mülkiyet kazanabilir.
– İşletme kiralanan bir yerde faaliyetteyse kiracılık hakkı devralana geçer (TBK m.323; işyeri kiralarında rızanın haklı sebep olmadıkça esirgenmemesi).
– Devreden, ilan/bildirimden önce doğmuş borçlardan dolayı 2 yıl süreyle devralanla birlikte müteselsilen sorumludur. Vadesi gelmiş borçlarda süre ilan/bildirim tarihinden; vadesi gelmemiş borçlarda vade tarihinden başlar ve hak düşürücüdür.
– Devralan, devir anında bilinmeyen borçlardan da sorumludur; devralanın sorumluluğu, ilanın yapıldığı tarihten itibaren ilgili alacağın zamanaşımı süresi içinde devam eder.
Örnek: A, 01.01.2023’te işletmesini B’ye devretmiş, devir 07.01.2023’te ilan edilmiştir. A’nın C’ye 13.03.2020 vadeli 5.000 TL, D’ye 09.08.2021 vadeli 5.000 TL, E’ye 16.09.2024 vadeli 20.000 TL borcu vardır. A’nın B ile birlikte müteselsil sorumluluğu; C ve D için 07.01.2025, E için 16.09.2026 tarihinde sona erer.
b) Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni Kanunu (6750 sayılı TİTRK)
Rehin Medeni Kanun’da düzenlenir; taşınmazlarda rehin tapuya tescille, taşınırlarda kural olarak teslimle kurulurdu. Tacirin kredi alırken menkullerini teslim etmesi faaliyetini aksatacağından, ticari hayata uygun teslimsiz rehin ihtiyacı doğmuştur. Bu ihtiyaç önce 1447 sayılı Ticari İşletmenin Rehni Kanunu (TİRK) ile karşılanmış, 01.01.2017’de yürürlüğe giren 6750 sayılı TİTRK ile TİRK yürürlükten kalkmıştır. TİTRK teslimsiz rehnin kapsamını genişletmiş, taraf profilini artırmış ve Rehinli Taşınır Sicili (TARES) kurmuştur.
b1) Rehnin Tarafları ve Kuruluşu
Taraflar (m.3):
a) Kredi kuruluşları ile tacir, esnaf, çiftçi, üretici örgütü, serbest meslek erbabı gerçek/tüzel kişiler,
b) Tacir ve/veya esnaflar kendi aralarında.
Böylece yalnız tacir ve esnafa değil, çiftçi, üretici örgütleri ve serbest meslek erbaplarına da rehin imkânı tanınmıştır. Kredi kuruluşu; bankalar, finansal kuruluşlar, faktoring ve finansal kiralama şirketleri ile kredi sağlayan kooperatifleri kapsar.
Kuruluş (m.4): Rehin hakkı, rehin sözleşmesinin Rehinli Taşınır Siciline tescili ile kurulur. Sözleşme elektronik ortamda (güvenli e-imza ile) veya yazılı (imzaların noterce onayı ya da sicil yetkilisi huzurunda imza) yapılabilir.
Sicil (m.8): TARES, rehnin kurulması ve üçüncü kişilere karşı hüküm doğurması, alacaklılar arasında öncelik sırasının belirlenmesi ve devirlerin tescili amacıyla kurulmuş aleni bir sicildir. Tescil için TİRK’teki 10 günlük süre TİTRK’da yoktur; uygun sürede tescil yapılır. Ticaret Bakanlığı–Türkiye Noterler Birliği protokolü uyarınca TARES, noterler bünyesinde elektronik ortamda tutulur.
İyiniyetin korunması yönünden TİTRK, yolsuz tescil korumasını açıkça düzenlemez; ancak m.7/3’e göre rehinli taşınırı rehinli olduğunu bilmeyen ve bilmesi gerekmeyen iyiniyetli üçüncü kişilerin iyiniyeti korunur. Tacirlerden basiretli davranış beklendiği için sicildeki rehnin bilinmesi gerektiği kabul edilir; tüketiciler bakımından iyiniyet koruması söz konusu olabilir.
b2) Rehnin Kapsamı (m.5)
Rehin; alacaklar, çok yıllık ürün veren ağaçlar, fikrî ve sınai haklar, hammadde, hayvan, her türlü kazanç ve iratlar, lisans ve ruhsatlar (başka sicile kaydı öngörülmeyen), kira gelirleri, kiracılık hakkı, menkul işletme tesisatı (makine, teçhizat, araç, ekipman, elektronik cihazlar), sarf malzemesi, stok, tarımsal ürün, ticaret unvanı ve/veya işletme adı, ticari işletme veya esnaf işletmesi, ticari plaka/hat, ticari proje, vagon ve bunların üçüncü kişi zilyetliğindeki halleri ile paylı mülkiyet hakları üzerinde kurulabilir.
Birleşme/karışma hâlinde rehin hakkı bütün üzerinde devam eder (ör. rehinli deri, üretim sonunda ortaya çıkan ayakkabı üzerinde de etkisini sürdürür). Müstakbel taşınırlar (siparişi verilen makine, hasadı yapılmamış ürünler) üzerinde rehin kurulabilir; tasarruf yetkisi mülkiyet kazanılınca kullanılır.
Kiracılık hakkı rehnedilebilir; TBK m.322 uyarınca işyeri kiralarında kiraya verenin yazılı rızası gerekir. Rehin veren borcunu ödemezse alacaklı, TİTRK m.14/1 uyarınca kiralama/lisans hakkını kullanabilir; ancak kiracılık süresi gibi sınırlara uymak zorundadır.
b3) Ticari/Esnaf İşletmesinin Bütünü Üzerinde Rehin
TİTRK m.5/2’ye göre işletmenin tamamı rehnedildiğinde, rehnin kuruluş anında faaliyete tahsisli her türlü varlık rehnedilmiş sayılır; özel sicile tabi unsurlar ilgili sicile bildirilir (ör. marka). Bununla birlikte borcu karşılamaya yetecek çeşitli taşınırlar rehnedilebiliyorsa tüm işletme üzerinde rehin kurulamaz.
Önemli istisna: TİTRK; özel sicile tabi taşınırlar, herhangi bir nedenle tapu kütüğüne tescilli taşınırlar, sermaye piyasası araçları/türev sözleşmeleri ve mevduat rehni gibi alanlara uygulanmaz.
b4) Lex Commissoria Yasağı
Rehin kurulurken sözleşmeye “borç ödenmezse rehinli malın mülkiyeti alacaklıya geçer” şartı konulamaz. Bu yasak sözleşme kurulduğu anda geçerlidir. Borç muaccel olduktan sonra TİTRK m.14/1 ve İİK m.24 çerçevesinde mülkiyetin devri talep edilebilir; yasak bu aşamayı kapsamaz. Doktrinde istisna tartışmaları bulunsa da genel yasak geçerliliğini korur.
b5) Tarafların Hak ve Yükümlülükleri
– Rehin veren zilyetliği korur; rehinli taşınır üzerinde kural olarak tasarruf edebilir. Bu tasarruflar sicile bildirilir; rehin hakkı ayni hak olduğundan üçüncü kişilere karşı ileri sürülür.
– Rehin veren, rehinli taşınırın değerini korumak, gerekli bakım ve tedbirleri almak zorundadır; alacaklı denetleme ve hâkimden önlem talep etme haklarına sahiptir.
b6) Taşınırın Değer Tespiti
Temerrüt sonrası alacaklının başvurusu üzerine sulh hukuk mahkemesi 3 gün içinde ekspertiz yoluyla değer tespiti yaptırır. Tespit raporuna 3 iş günü içinde itiraz edilebilir; itiraz üzerine yapılacak tespit kesindir ve bu tarihten itibaren 2 yıl geçmeden yeni tespit istenemez. Rapor taraflara tebliğ edilir.
b7) Temerrüt Sonrası Haklar
– Birinci derece alacaklı ise İİK m.24 uyarınca rehinli taşınırın mülkiyetinin devrini icra dairesinden isteyebilir; taşınırın değeri alacağı aşarsa farktan birinci derece alacaklı ile rehin veren müteselsilen sorumludur.
– Alacağını varlık yönetim şirketlerine devredebilir; sıra korunur.
– Zilyetliğin devrine elverişli olmayan varlıklarda kiralama/lisans hakkını kullanabilir.
– Genel hükümler uyarınca takip (İİK m.145, taşınır rehni paraya çevrilmesi) yapabilir.
b8) Rehnin Sona Ermesi
Alacak sona erince rehin alacaklısı, Türk hukukuna tabi ise 15 iş günü (yabancı hukuka tabi ise 30 iş günü) içinde terkin için başvurmakla yükümlüdür; aksi halde güvence altına alınan borç tutarının %10’u oranında idari para cezası uygulanır. Alacaklı başvurmazsa borçlu, ödeme belgesiyle terkin talep edebilir.
TACİR VE TACİR OLMANIN YÜKÜMLÜLÜKLERİ – Ticaret Hukuku Ders Notları
Ticari işletme hukukunun temel aktörlerinden biri tacirdir. Bu bölümde “tacir” kavramının kapsamı ile tacir olmanın doğurduğu sonuçlar ve yükümlülükler ele alınacaktır.
I. GİRİŞ
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) tacir kavramını gerçek kişiler ve tüzel kişiler bakımından ayrı ayrı düzenlemiştir.
A. Gerçek Kişi Tacir
Bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimse gerçek kişi tacirdir. Bu sıfata sahip olabilmek için aşağıdaki koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekir:
- Bir ticari işletmenin varlığı,
- Bu işletmenin işletilmesi,
- İşletmenin, kısmen de olsa kişinin kendi adına yürütülmesi.
Bu şartların dışında ek bir koşul aranmaz. Sıfatın kaybında da ayrıca bir prosedür yoktur; yukarıdaki unsurlardan herhangi biri ortadan kalktığında gerçek kişi tacir niteliği de sona erer.
Her tacir, işletmenin açıldığı günden itibaren 15 gün içinde belirli hususları işletme merkezinin bulunduğu yer ticaret siciline tescil ve ilan ettirmekle yükümlüdür. Tacir sıfatı bakımından bu tescil kurucu değil bildirici niteliktedir; zira yukarıdaki koşullar sağlanmışsa tescilden önce de tacir sıfatı mevcuttur.
Gerçek kişi tacire ilişkin bazı özel durumlara geçmeden önce iki kavramın altı çizilmelidir:
- Tacir sayılma: Tacirliğe bağlanan hak ve yükümlülüklerin birlikte doğduğu haldir; tacir sayılanlar tacirin haklarından yararlanır ve yükümlülüklerine tabi olurlar.
- Tacir gibi sorumlu olma: Bu kişiler tacirin haklarından yararlanamaz, sadece tacire özgü yükümlülüklere katlanırlar.
Bu kavramlar ışığında kanunda düzenlenen özel hallere geçelim:
1. Küçükler ve Kısıtlılar
Bir ticari işletmeyi kendi adına (kısmen de olsa) işleten küçük veya kısıtlı tacir sayılır. Ancak işletme fiilen veli veya vasi tarafından yürütülür. Küçük/kısıtlı tacir sayılırken, kanuni temsilciler ceza hükümleri bakımından tacir gibi sorumlu tutulur. Yapılan işlemler nedeniyle hukuki sorumluluk küçük/kısıtlıya; cezai sorumluluk ise temsilciye aittir. Örneğin, temsilci tarafından işletilen ticari işletme iflas ederse, küçük/kısıtlı iflas eder; fakat hileli iflas suçu söz konusu ise cezai yaptırım kanuni temsilciye uygulanır.
2. Fiilen Başlamadan İlan ve Reklam Yapanlar
Bir ticari işletmeyi kurup açtığını sirküler, gazete, radyo, televizyon ve benzeri araçlarla duyuran veya ticaret siciline kaydettirip ilan eden kimseler, fiilen işletmeyi faaliyete geçirmemiş olsalar bile tacir sayılırlar. Bu durumda hem haklardan yararlanır, hem de yükümlülüklere tabi olurlar.
3. Ticari İşletme Açmış Gibi İşlem Yapanlar
Bir ticari işletme açmış gibi, kendi adına veya bir adi şirket yahut hukuken mevcut olmayan bir şirket adına ortak sıfatıyla işlem yapanlar, iyi niyetli üçüncü kişilere karşı tacir gibi sorumlu tutulur. Bu kişiler yalnızca yükümlülüklere katlanır, haklardan yararlanamaz.
4. Ticaretten Men Edilenler
- Meslekleri veya görevleri gereği kanuni ya da yargısal yasağa tabi olup da bu yasağa rağmen ticari işletme işletenler tacir sayılır. Örn. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu uyarınca memurların ticaret yapması yasaktır; buna aykırı hareket edilirse TTK bakımından tacir sayılmakla birlikte ilgili özel kanunlardaki hukuki, cezai ve disiplin yaptırımları saklıdır.
- Faaliyete başlayabilmek için izin/ruhsat gereken hallerde, bu izin/ruhsat alınmadan işletmeyi faaliyete geçirenler de tacir sayılır. Örn. eczane ruhsatsız açılırsa eczacı tacir sayılır.
ÖNEMLİ: TTK m.195’e göre şirketler topluluğunun hâkimi bir teşebbüs olabilir ve bu durumda hâkim teşebbüs tacir sayılır.
B. Tüzel Kişi Tacir
Ticaret şirketleri, amaçlarına ulaşmak için ticari işletme işleten dernek ve vakıflar, ayrıca devlet, il özel idaresi, belediye, köy ve diğer kamu tüzel kişilerince kurulan iktisadi teşekküller tüzel kişi tacir sayılır.
1. Ticaret Şirketleri
TTK’ya göre ticaret şirketleri; kolektif, komandit, limited, anonim şirketler ve kooperatiflerdir. Şirket sözleşmesi yazılı yapılır ve ticaret siciline tescil ile şirket tüzel kişilik kazanır. Tüzel kişilik kazanıldığı anda tacir sıfatı da doğar.
DİKKAT: Borçlar Kanunu’ndaki adi şirket yazılı/sözlü kurulabilir, ancak tüzel kişiliği yoktur; bu nedenle bizzat tacir sayılmaz. Buna karşılık adi şirket bünyesinde ticari işletme işletiliyorsa, ortaklar tacir sıfatını taşır.
2. Ticari İşletme İşleten Dernek ve Vakıflar
Dernek ve vakıflar sosyal/manevi amaçlarla kurulur ve tüzel kişiliğe sahiptir. Bu amaçlar sebebiyle kendileri doğrudan tacir sayılamaz. Ancak amaçlarına ulaşmak için ticari işletme işletebilirler; örneğin burs fonu için market/lokanta işletmek gibi. Bu durumda ticari işletme işleten dernek veya vakıf tacir sıfatını kazanır ve işletme dernek/vakıf adına ticaret siciline tescil edilir.
DİKKAT: Kamu yararına çalışan dernekler ticari işletme işletse dahi tacir sayılmaz. Örn. Afyonkarahisar Maden Suyu İşletmesini işleten Kızılay, kamu yararına çalışan dernek olduğundan tacir sıfatını kazanamaz. Ancak derneğin işlettiği ticari işletme ayrıca ticaret siciline kaydedilir ve tacir sıfatı —tüzel kişiliği olmasa bile— işletmenin kendisine aittir. Benzer biçimde gelirinin yarısından fazlasını kamu görevi niteliğindeki işlere harcayan vakıflar da ticari işletme işletse dahi tacir sayılmaz.
3. Kamu Tüzel Kişilerince Kurulan İşletmeler
Devlet ve belediye gibi kamu tüzel kişileri ticari işletme kurabilir. Bu durumda tacir sıfatı kamu tüzel kişisinin değil, kurulan kurum/kuruluşun olur. Örnek: Kanunları gereği özel hukuk hükümlerine göre yönetilen veya ticari şekilde işletilen TRT, Türk Patent ve Marka Kurumu, SGK, TSE, HAK, İŞKUR, OYAK; ASKİ; TTK, TP, DHMİ, ÇAYKUR gibi Kamu İktisadi Teşebbüsleri tacir sayılır. Bununla birlikte iflas gibi bazı yükümlülüklerden muaftırlar.
4. Donatma İştiraki
Bir gemiye paylı mülkiyetle sahip olan kişilerin, yaptıkları sözleşme uyarınca gemiyi hepsi adına ve hesabına kullanmaları donatma iştiraki oluşturur. Donatma iştiraki tüzel kişiliğe sahip değildir; bu nedenle tacir de değildir. Ancak tacirlere ilişkin hükümler donatma iştiraki hakkında uygulanır; bu yüzden fiilen tüzel kişi gibi işlem görür.
DİKKAT: Tacirlere ilişkin hükümlerin donatma iştiraki için uygulanması, donatanların tacir olduğu anlamına gelmez. Bu nedenle iflas kararı donatanlar hakkında değil, donatma iştiraki hakkında verilir.
C. Tacir Sıfatının Kaybedilmesi
- Gerçek kişi tacirde tacirlik, ticaretin terk edilmesiyle sona erer. Sıfatın kaybı 15 gün içinde ticaret siciline bildirilmelidir; aksi halde sona erme, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülemez. İlan tarihinden itibaren 1 yıl boyunca iflas yoluyla takip yapılabilir.
- Tüzel kişi tacirde sıfat, tasfiyenin tamamlanıp ticaret sicilinden terkin ile, yani tüzel kişiliğin sona ermesiyle biter. Artık tüzel kişilik kalmayacağından iflas yolu da kapalıdır.
- Dernek ve vakıflar ticari işletmeyi işletmekten vazgeçerse, ilan tarihinden itibaren 1 yıl daha iflas yoluyla takip mümkündür.
D. Tacir Olmanın Yükümlülükleri
Tacire bağlanan yükümlülükler iki grupta incelenir: (1) Tacirin kendi sıfatına bağlı yükümlülükler, (2) Her iki tarafın tacir olmasına bağlı yükümlülükler.
1. Tacirin Kendi Sıfatına Bağlı Yükümlülükleri
a. Ticaret Unvanı Seçme ve Kullanma
Ticaret unvanı taciri diğerlerinden ayırt etmeye yarayan tanıtma aracıdır. Her tacir unvan seçmek, bunu iş ve işlemlerinde ve belgelerinde kullanmak, ayrıca ticaret siciline tescil ve ilan etmek zorundadır.
b. İflasa Tabi Olma
Tacir olmanın en önemli sonuçlarından biri iflas yoluna tabiiyettir. Tacir, ticari veya adi nitelikteki tüm borçları nedeniyle iflasa tabidir. İflası hem tacirin kendisi hem de alacaklıları isteyebilir. Kural tacirlere özgü olmakla birlikte, aşağıdakiler de iflasa tabidir:
- Tacir sayılanlar ve tacir gibi sorumlu olanlar,
- Ticareti terk edenler (1 yıl süreyle),
- Bankaların yönetici ve denetçileri (bankaya verdikleri zararla sınırlı),
- Kollektif ve komandit şirket ortakları,
- Donatma iştiraki ve miras şirketi (tacir olmadıkları halde).
ÖNEMLİ: TTK m.317’nin komandit şirketlerde kolektif şirket hükümlerine yollaması sebebiyle komanditer ortağın da iflasa tabi olduğu görüşü bulunmaktadır. Örn. Şener’e göre komanditer ortak taahhüt ettiği sermaye ile sınırlı sorumlu olduğundan, taahhüt yerine getirilmemişse iflas takibiyle sorumlu tutulabilir (Şener, Oruç Hami, Ticari İşletme Hukuku, Seçkin, 2020, 2. Baskı, s.185). Buna karşı çıkan yazarlar da mevcuttur (Ayhan/Özdemir/Çağlar, s.222).
EK BİLGİ: Kamuya yararlı dernek ve vakıflar ticari işletme işletse dahi tacir sayılmaz, haklarında iflas takibi yapılamaz. Bu dernek/vakıfların işlettiği ticari işletmeler tüzel kişiliğe sahip olmadığından yine iflas takibine konu olmaz; ancak dernek/vakıf aleyhine haciz yolu mümkündür.
c. Ticaret Siciline Kayıt
Her tacir, işletmesini açtığı tarihten itibaren 15 gün içinde işletmesini ve ticaret unvanını, merkezinin bulunduğu yer ticaret siciline tescil ve ilan ettirmekle yükümlüdür. Şubeler de bulundukları yerde tescil ve ilan edilir.
d. Ticaret ve Sanayi Odasına Kayıt
Gerçek/tüzel tüm tacirler, işletmelerinin bulunduğu yerdeki ticaret ve sanayi odasına kaydolmak zorundadır. Şubeler de bulundukları yerde odaya kayıt yaptırır. Oda kayıt ücreti ve yıllık aidat ödenir.
e. Ticari Defter Tutma ve Saklama
Her tacir ticari defter tutmakla yükümlüdür. Zorunlu defterler ve işletmenin gerektirdiği diğer defter-belgeler TTK’ya göre 10 yıl, VUK’a göre 5 yıl saklanır.
f. Basiretli İş Adamı Gibi Davranma
Tacir, ticari işletmesiyle ilgili işlemlerinde, içinde bulunduğu kişisel durumdan bağımsız olarak, aynı alandaki tedbirli ve öngörülü bir tacirden beklenen dikkat ve özeni gösterir. Örn. ihaleye girmeden önce malın tedarik imkanlarını, kur riskini, kriz ihtimallerini araştırmak zorundadır. Bu yükümlülük nedeniyle tacirler kural olarak TBK’daki gabin hükümlerinden yararlanamaz; ancak açık oransızlık tacirin zorda kalmasından kaynaklanıyorsa gabin hükümleri uygulanabilir.
g. Ücret ve Cezai Şartın İndirimini Talep Edememe
TBK, borçluya aşırı ücret veya cezai şartın indirilmesini mahkemeden isteme imkanı tanır. Tacirler ise basiret yükümlülüğü sebebiyle bu indirim talebinde bulunamaz. Yargıtay uygulamasında, ücret/cezai şart tacirin mahvına yol açacak ölçüde ise bunun ahlaka/adaba aykırılık teşkil edeceği ve aykırılığın giderileceği kabul edilmiştir.
h. Ücret ve Faiz İsteme Hakkı
Tacir, ticari işletmesi kapsamında bir iş veya hizmet görmüşse uygun bir ücret ve yaptığı masraflar/avanslar için ödeme tarihinden itibaren faiz talep edebilir. Önemli olan, iş veya hizmetin ticari işletmeyle ilgili olmasıdır.
Örn. Dershane sahibi B’nin bilgisayarına format atılması işletme konusu olmadığından ücret doğmaz; fakat özel ders verilmesi işletme kapsamında olduğundan, kararlaştırılmamış olsa dahi ücret istenebilir.
ı. Ticari İş Karinesi
Tacirin borçlarının ticari olmasına karinedir. Gerçek kişi tacirde bu adi (aksi ispat edilebilir); tüzel kişi tacirde ise mutlak karinedir. Gerçek kişi tacir karineyi; işlemin yapıldığı sırada bunun ticari işletmeyle ilgili olmadığını söyleyerek veya halin icabından ispatlayabilir. Tüzel kişi tacirin adi iş sahası yoktur; tüm borçları ticari sayılır.
i. Fatura Verme
Tacir, ticari işletmesi çerçevesinde mal satmış veya hizmet görmüşse, diğer taraf fatura isteyebilir ve ödeme yapılmışsa faturada ödeme gösterilmelidir. Fatura alan taraf, aldığı tarihten itibaren 8 gün içinde itiraz etmezse içeriği kabul edilmiş sayılır. Bu süre hak düşürücü değildir; sadece ispat yükü yer değiştirir.
j. Teyit Mektubu
Sözlü, telefonla veya telgrafla yapılan sözleşme/beyanları doğrulayan yazıyı alan kişi, aldığı tarihten itibaren 8 gün içinde itiraz etmezse teyit mektubu uygun kabul edilir. Süre hak düşürücü değil, ispat yükünü ters çevirir.
k. Ticari Örf ve Adet
Uygulanabilir yazılı kural yoksa ticari örf ve adet dikkate alınır. Tacirler, bilip bilmediklerine bakılmaksızın ticari örf ve adete tabidir; “bilmiyordum” diyemezler. Tacir olmayanlar bakımından ise bildikleri veya bilmeleri gereken örf ve adet uygulanır.
l. Tacir Çeki Kullanma
Tacirler, ticari işlemlerinde “tacir çeki” kullanmak zorundadır. Çekler, tacir olduklarını ayırt etmeyi sağlayacak şekilde bastırılır.
2. Her İki Tarafın Tacir Olmasına Bağlı Yükümlülükler
a. İhbar ve İhtarlarda Şekil
Her iki taraf tacir ise; temerrüt ihtarı, fesih, sözleşmeden dönme gibi işlemler taahhütlü mektup, telgraf, noter veya güvenli elektronik imza ile KEP üzerinden yapılır.
b. Satış ve Trampalarda Özel Hükümler (TTK m.23)
Tacirler arasındaki ticari satış ve trampalarda TBK hükümleri esas olmakla birlikte TTK’daki özel hükümler de uygulanır:
b1. Kısmi İfa
Sözleşmenin niteliği, tarafların amacı veya malın cinsi gereği kısım kısım teslim kararlaştırılmış yahut zımnen kabul edilmişse ve borçlu bir/kaç kısmı ifa etmezse, alacaklı yalnız teslim edilmeyen kısım bakımından haklarını kullanır. Ancak ifa edilmeyen kısım sözleşmeden beklenen yararı ortadan kaldırıyor veya zayıflatıyorsa, alıcı fesih yoluna gidebilir.
b2. Alacaklının Temerrüdü
Tarafların tacir olduğu hallerde, alacaklı temerrüde düşerse, TBK’daki koşullara bakılmaksızın mahkemeden malın satışına izin istenebilir.
b3. Ayıplı Mal
- Açık ayıp varsa, alıcı tacir 2 gün içinde satıcıya bildirmelidir.
- Ayıp ilk bakışta belli değilse, alıcı tacir teslimden sonra 8 gün içinde muayene etmeli/ettirmeli; ayıp çıkarsa derhal bildirmelidir.
- Gizli ayıp halinde ayıp öğrenildiği anda derhal ihbar gerekir. Ayrıca TBK m.231 uyarınca, satılandaki ayıba ilişkin her türlü dava, malın devrinden itibaren 2 yıl içinde zamanaşımına uğrar. Aksi halde ayıp kabul edilmiş sayılır.
c. Hapis Hakkı
Alacaklının, borçluya ait olup kendi zilyetliğinde bulunan menkul veya kıymetli evrakı borç ödenene kadar alıkoyabilme yetkisidir. Taraflardan biri tacir değilse hapis hakkı, alacağın dayandığı aynı sözleşmeden doğan mallar üzerinde kullanılabilir. Tarafların her ikisi tacir ise hapis hakkı genişler; alacak ve zilyetlik farklı sözleşmelerden doğmuş olsa bile kullanılabilir. Örn. Tacir A’nın taşıma ücretini ödemeyen tacir B’ye ait mallar, A’nın daha önce saklama sözleşmesiyle deposuna giren başka malları üzerinde dahi hapis uygulanabilir.
3. Esnafa da Uygulanabilecek Hükümler
Kural olarak tacirlere özgü düzenlemeler esnafa uygulanmaz. Ancak bazı hükümler hem tacir hem esnaf için geçerlidir:
- Hapis hakkı,
- TİTRK hükümleri,
- Ücret ve faiz isteme hakkı,
- İşletme adı seçme ve kullanma.
TİCARİ İŞ, TİCARİ HÜKÜMLER VE TİCARİ YARGI
Bu bölümde; bir işin “ticari iş” sayılmasında kullanılan ölçütler, ticari iş niteliğinin doğurduğu sonuçlar, ticari uyuşmazlıklarda uygulanacak hükümler ile ticari davaların kapsamı ve yargılama esasları ele alınmaktadır.
I. TİCARİ İŞ
Bir işlemin adi mi yoksa ticari mi olduğunun belirlenmesi, başta faiz oranı, sorumluluk rejimi ve zamanaşımı gibi uygulanacak kuralları doğrudan etkiler. Örneğin para borçlarında temerrüt faizi; adi işlerde farklı, ticari işlerde ise Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) esas aldığı daha yüksek oranlar üzerinden belirlenebilir.
Ticari iş ölçütleri, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) m. 3 ve m. 19 hükümlerinden çıkarılır.
A. TTK m. 3’e Göre
1) TTK’da Düzenlenen İşler (Mutlak Ticari İş)
Kanunda açıkça düzenlenen işler, tarafların tacir olup olmadığına veya işlemin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın mutlak ticari iş sayılır. Kambiyo senetleri (bono, poliçe, çek), haksız rekabet, cari hesap, taşıma işleri bu kapsamdadır. İki memurun kendi aralarında bono düzenlemesi bile, sırf TTK’da düzenlendiği için ticari iştir.
2) Ticari İşletmeyi İlgilendiren İş ve İşlemler
Bir ticari işletmeyi doğrudan veya dolaylı ilgilendiren tüm fiil ve işlemler ticari iştir. Örneğin işletme için depo kiralanması, ardiye tutulması, bankadan işletme kredisi kullanılması, işçilere sağlık hizmeti sağlamak amacıyla özel hastaneyle sözleşme yapılması gibi işlemler, işletmeyle bağlantı kurulduğu ölçüde ticari iş sayılır. Buna karşılık tacirin tamamen şahsi nitelikteki işlemleri (örneğin tacirin çocuğu için televizyon satın alması) ticari iş değildir.
B. TTK m. 19’a Göre
1) Ticari İş Karinesi
Tacirin borçlarının kural olarak ticari sayılacağına ilişkin karinedir.
- Gerçek kişi tacirler bakımından adi karine niteliğindedir; iki hâlde çürütülebilir:
- Halin icabından işlemin şahsi olduğu anlaşılıyorsa (nişan, düğün gibi),
- İşlem sırasında açıkça ticari işletmesiyle ilgisi olmadığını karşı tarafa bildirmişse (örneğin mobilyayı evine aldığını belirtmesi).
- Tüzel kişi tacirler bakımından kesin karine niteliğindedir; tüzel kişiler için “adi iş” alanı yoktur. Örneğin anonim şirketin düğün salonu kiralaması dahi ticari iş sayılır.
2) Bir Taraf İçin Ticari İş Olan İşlemin Diğer Tarafa Yayılması (Yayma Kriteri)
Taraflardan biri için ticari nitelik taşıyan sözleşmesel bir işlem, karşı taraf için de ticari iş sayılır. Fiş, fatura gibi belgeler de sözleşme delili kabul edilir. Bu kriter yalnızca sözleşme ilişkilerinde uygulanır; haksız fiil ve sebepsiz zenginleşmede uygulanmaz. Örneğin bir mağazadan yapılan alışveriş, mağaza yönünden ticari olduğundan, memur alıcı yönünden de ticari iş sayılır ve temerrüt faizi ticari oranlar üzerinden yürütülür.
Dikkat: Her ticari işten çıkan uyuşmazlık ticari dava değildir. Örneğin tüketicinin sigorta şirketiyle akdettiği sigorta sözleşmesinden doğan ihtilaf, TTK’da düzenlenmiş olsa da TKHK gereği tüketici mahkemesinde görülür. Buna karşılık bir anonim şirketin fabrika sigortasından doğan zarar miktarı uyuşmazlığı mutlak ticari davadır ve asliye ticaret mahkemesinde görülür.
C. Ticari İş Olmanın Sonuçları
1) Müteselsil Sorumluluk (Teselsül Karinesi)
Ticari işlerde, aksi kararlaştırılmadıkça bir borçtan müteselsilen sorumluluk söz konusudur. Ticari kefalette de kural müteselsil kefalettir; sözleşme veya kanunla aksi kararlaştırılabilir.
Not: TKHK gereğince tüketici kredilerinde kefalet her zaman adi kefalettir.
Ek Bilgi (TKHK m. 4/5): Tüketici işlemlerinde yalnızca nama yazılı ve her taksit için ayrı senet düzenlenebilir; aksi tüketici yönünden geçersizdir.
2) Ticari İşlerde Faiz
- Genel kural: Tacir, ticari işi veya hizmeti nedeniyle sözleşmede kararlaştırılmamış olsa bile ücret ve yaptığı masraflar için faiz isteyebilir (TTK m. 8). Faiz, asıl alacağa bağlı fer’i haktır.
- Faiz türleri:
- İradi faiz: Tarafların serbest iradeyle sözleşmede belirlediği faiz.
- Kanuni faiz: Kanunca belirlenen anapara (kapital) ve temerrüt faizi.
- Kapital (anapara) faizi: Paradan yoksun kalma karşılığı vadeye kadar işler. Kapital faize temerrüt faizi yürütülebilir.
- Temerrüt faizi: Vadesinde ödenmeyen para borçlarına uygulanır. Temerrüt faizine temerrüt faizi yürütülemez; istisna, kambiyo senetlerinde müracaat hakkı kullanılırken söz konusu olabilir.
- Oranların belirlenmesi:
- Ticari işlerde kapital ve temerrüt faiz serbestçe belirlenebilir. Kararlaştırılmamışsa, kapital ve temerrüt faizine ilişkin kanuni oranlar uygulanır; yabancı para borçlarında, devlet bankalarının ilgili dövizde bir yıl vadeli mevduata ödediği en yüksek faiz esas alınır (3095 s. Kanun m. 4/a).
- Avans (kısa vadeli) faiz oranı TCMB tarafından açıklanır; kararlaştırılmamış temerrüt faizinde yıllık kanuni orandan yüksekse, açıkça talep edilmek kaydıyla avans oranı uygulanabilir. Yılın ikinci yarısında talep edilirse ve 30 Haziran itibarıyla önceki yıl 31 Aralık’taki orandan en az 5 puan farklıysa, ikinci yarıda yeni oran geçerli olur.
- Bileşik (mürekkep) faiz yasağı ve istisnaları:
- Kural: Bileşik faiz yasaktır.
- İstisnalar (TTK m. 8):
- Her iki tarafın tacir olduğu cari hesap sözleşmelerinde, hesap devreleri 3 aydan uzun ise,
- Her iki tarafın tacir olduğu ve her iki taraf bakımından da ticari iş niteliği taşıyan ödünç (karz) sözleşmelerinde, devreler en az 3 ay olmak üzere,
- Kambiyo senetlerinde müracaat hakkının kullanılması hâlinde.
Özet Notlar:
- Kapital faize temerrüt faizi yürür; temerrüt faizine temerrüt faizi yürütülemez (istisna: kambiyo müracaatı).
- Adi ödünçte kapital faiz, sözleşmede kararlaştırılmadıkça istenemez; ticari ödünçte ise kararlaştırılmamış olsa dahi istenebilir.
3) Zamanaşımı
Ticari işlerde kanundaki zamanaşımı süreleri kural olarak sözleşmeyle değiştirilemez. Ancak kanun açıkça izin veriyorsa değiştirilebilir. Taraflar, vade tarihini ileriye alarak zamanaşımının başlamasını dolaylı biçimde geciktirebilir.
4) Sözleşmelerin Geçersizliği
Ticari işlere ilişkin sözleşmeler, emredici hükümlere aykırıysa geçersizdir. Aykırılık bazı maddelerle sınırlıysa, bu hükümler kısmen hükümsüz olur; fakat sözleşmenin bütünü bu hükümler olmaksızın sürdürülemiyorsa, sözleşme tamamen geçersiz sayılır.
II. TİCARİ HÜKÜMLER
Ticari hükümler; TTK’daki hükümler ile bir ticari işletmeyi ilgilendiren işlem ve fiillere ilişkin diğer özel kanunlardaki hükümleri kapsar.
A. Uygulama Sırası
- Emredici hükümler: Adi/ticari ayrımı gözetmeksizin önce uygulanır. Hangi kanunda yer aldığı önemli değildir (TTK, TBK, MK veya özel kanun). Örn. şirket sözleşmesinin yazılı yapılması ve imzaların noter tasdiki emredicidir; aykırılık geçersizlik doğurur.
- Sözleşme hükümleri: Emredici kurallardan sonra taraf iradeleri uygulanır.
- Yedek (tamamlayıcı) ticari hükümler: “Aksi kararlaştırılmadıkça” gibi ibareler bu niteliktedir. Taraflar aksini kararlaştırmadıkça uygulanır (ör. müteselsil sorumluluk kuralı).
- Ticari örf ve adet:
- Unsurlar: Süreklilik (maddi), genel inanış (manevi), devlet desteği (hukuki).
- Yazılı hüküm yoksa hâkim, uyuşmazlığı ticari örf ve adete göre çözer.
- Tacirler yönünden, bilip bilmediklerine bakılmaksızın uygulanır; tacir olmayanlara, ancak bilmesi beklenebilecek hâllerde uygulanır.
- Bölgesel veya dala özgü örf-adet, genel olana göre önceliklidir; taraflar farklı bölgelerdeyse aksi kararlaştırılmadıkça ifa yerinin örf ve adeti esas alınır.
- Ticari teamül: Henüz örf-adet hukuku kuralına dönüşmemiş, ancak yerleşmiş alışkanlıklardır. Kanunda aksine hüküm yoksa tek başına yargılamaya esas olamaz; irade açıklamalarının yorumunda dikkate alınır. (Örn. cari hesaba kaydedilen alacaklara kayıttan itibaren faiz yürütülmesi teamülü.)
- Genel hükümler: Ticari hüküm veya örf-adet yoksa genel hükümler uygulanır. Sıra; önce MK, TBK ve diğer kanunlar; sonra medeni örf-adet; en son hâkimin hukuk yaratmasıdır.
III. TİCARİ YARGI
Bir uyuşmazlığın ticari dava sayılıp sayılmadığı; görevli mahkemenin belirlenmesi, yargılama usulü ve dava şartları bakımından önemlidir. Ticari davalar, teknik uzmanlık gerektiren uyuşmazlıklardır.
A. Ticari Dava Türleri
1) Mutlak Ticari Davalar
Tarafların tacir olup olmadığına veya uyuşmazlığın bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari dava niteliğinde olan davalardır (TTK m. 4). Örnekler:
- TTK’da düzenlenen işlerden doğan davalar (kambiyo, haksız rekabet, cari hesap, taşıma, acente, taşıma işleri komisyoncusu vb.),
- TMK m. 962–969 (rehin karşılığında ödünç verme işleri),
- TBK’da: m. 202–203 (malvarlığı/işletme devri, birleşme/şekil değişikliği), m. 444–447 (rekabet yasağı), m. 487–501 (yayın sözleşmesi), m. 515–519 (kredi mektubu/emri), m. 532–545 (komisyon), m. 547–554 (ticari temsilci, ticari vekil ve diğer tacir yardımcıları),
- Borsa, sergi, panayır, antrepo ve ticarete özgü yerler hakkında özel hükümlere dayalı davalar,
- Fikrî mülkiyet mevzuatından doğan davalar (marka, patent vb.) — görevli mahkeme Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi olmakla birlikte davalar ticari niteliktedir,
- Bankalar, finansal kurumlar ve ödünç para verme işlerine ilişkin mevzuattan doğan hukuk davaları,
- Kooperatifler Kanunu’ndan kaynaklanan davalar,
- İİK’ya göre iflas davaları.
Özel Not: Bağımlı tacir yardımcıları ile komisyoncu hakkındaki davalar mutlak ticari davadır. Simsarlık sözleşmesine ilişkin davalar mutlak olarak sayılmamış; şartları varsa nispi ticari dava olabilir.
2) Nispi Ticari Davalar
Mutlak ticari dava kapsamına girmeyen hâllerde; her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması hâlinde dava ticari sayılır. Haksız fiiller de bu koşullarla ticari dava olabilir. Ancak TTK’da düzenlenen haksız fiiller (ör. haksız rekabet, çatma) mutlak ticari iş olduğundan, bu fiillerden doğan davalar mutlak ticari dava niteliği taşır.
3) Bir Ticari İşletmeyi İlgilendiren Bazı Davalar
Havale, saklama (vedia) ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan ve bir ticari işletmeyi ilgilendiren davalar da ticari dava sayılır. Örneğin ticari işletme ölçeğindeki yayınevinin izinsiz baskısından doğan telif davası ticari nitelik taşır. Banka bir ticari işletme olduğundan, bankacılık işlemlerinden doğan havale ihtilafları da ticari davadır.
Görevli Mahkeme Hatırlatması: 6769 sayılı SMK ve 5846 sayılı FSEK’ten doğan davalarda görevli mahkeme Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesidir; ancak bu davaların ticari niteliği korunur.
B. Görevli ve Yetkili Mahkemeler
Asıl kural; aksine düzenleme yoksa, dava değeri ne olursa olsun asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalara ve ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakar. Asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde görev asliye hukuk mahkemesindedir.
Asliye ticaret ile asliye hukuk arasındaki ayrım görev ayrılığıdır; kamu düzenindendir (HMK m. 114/1-c). Yanlış mahkemede açılmışsa mahkeme re’sen görevsizlik kararı verir. HMK m. 20 uyarınca taraflardan biri, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesini istemezse dava açılmamış sayılır.
Dava Şartı Arabuluculuk (TTK m. 5/A): Konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında, dava açmadan önce arabulucuya başvuru zorunludur. Arabulucu genel olarak 6 hafta içinde sonuçlandırır; zorunlu hâllerde en fazla 2 hafta uzatılabilir. Bu düzenleme 01.09.2023’ten itibaren açılan davalar için geçerlidir.
5235 sayılı Kanun m. 5 – Heyetle Görülecek İşler (Özet):
- Dava değeri belirli bir eşiğin üzerinde olan parasal uyuşmazlıklar,
- İflas, konkordato, yeniden yapılandırma,
- Şirket/kooperatif genel kurul kararlarının iptal/butlanı, organların azli, geçici organ atanması, fesih/infisah/tasfiye, organ ve denetçiler aleyhine sorumluluk davaları,
- Hakimin kesin olarak karara bağlayacağı belirli işler,
- Tahkim itiraz/iptal, hakem seçimi/ret ve yabancı hakem kararlarının tanıma-tenfizi,
asliye ticaret mahkemesinde başkan ve iki üyeden oluşan heyetle görülür.
C. Ticari Davalarda Deliller
Deliller ve ileri sürülme usulü HMK’ya tabidir; bunun yanında ticari davalarda bazı özel deliller öne çıkar:
- Tacirin faturası ve teyit mektubu,
- Tacirin ticari defterleri (usulüne uygun tutulmuşsa, sahibi lehine/aleyhine delil niteliği doğurabilir).
TİCARET SİCİLİ,
TİCARET UNVANI VE DİĞER ADLAR
Bu bölümde; ticari işletmeye ilişkin önemli işlemlerin kayda geçirildiği ticaret sicilinin yapısı ve fonksiyonu, taciri diğer tacirlerden ayırt etmeyi sağlayan ticaret unvanı, işletmeyi piyasadaki diğer işletmelerden farklılaştıran işletme adı ile işletmenin mal ve hizmetlerini rakiplerinden ayırmaya yarayan markalar ele alınacaktır.
I. TİCARET SİCİLİ
Hukuki işlemlerin ve hakların resmi kaydı “sicil” olarak adlandırılır. Ticaret sicili; işletmenin sahibi, faaliyet konusu, merkezi ve amacı gibi ticari hayatta önem taşıyan bilgilerin kaydedildiği, bu sayede hukuki güvenliği sağlayan, resmi nitelikte bir kurumdur. Sicile geçirilen kayıtlar aynı zamanda Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilan edilir.
A. Ticaret Sicilinin Teşkilat Yapısı
TTK m. 24’e göre ticaret sicili, Ticaret Bakanlığı’nın gözetim ve denetimi altında; ticaret ve sanayi odaları veya ticaret odaları bünyesindeki ticaret sicili müdürlüklerince tutulur. Bulunduğu yerde oda yoksa ya da teşkilat yetersizse, Bakanlığın belirlediği başka bir odadaki müdürlük bu görevi üstlenir. Sicil, ticaret sicili müdürü tarafından yönetilir; müdür, odanın teklifi üzerine veya teklif yapılmazsa Bakanlıkça re’sen atanır. İş hacmine göre yeterli sayıda müdür yardımcısı görevlendirilebilir.
TTK m. 25/2 uyarınca, sicilin tutulmasından doğan zararlardan devlet ile ilgili oda müteselsilen sorumludur; zarar, kusurlu olanlara rücu edilir. Müdür, yardımcıları ve personel görevleriyle ilgili suçlarda kamu görevlisi gibi cezalandırılır; onlara karşı işlenen suçlar da kamu görevlisine karşı işlenmiş sayılır. Ticaret Bakanlığı, müdürlükleri her zaman denetleyebilir ve talimatlarına uyulması zorunludur.
B. Ticaret Sicilinin Özellikleri
• Aleniyet: Ticaret sicilleri herkese açıktır. İlgili olduğunu ispat etmeye gerek olmaksızın içerik ve dayanak belgeler incelenebilir; masrafı ödenerek onaylı örnek ve kayıtlı olup olmadığına dair belgeler alınabilir.
• İlan Fonksiyonu: Kanunda aksi düzenlenmedikçe tescil edilen hususlar Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilan edilir.
ÖNEMLİ: TTK m. 37’ye göre, tescil ile ilan edilen içerik arasında fark bulunursa ve üçüncü kişilerin tescilli gerçek durumu bildikleri ispat edilemezse, ilan edilen duruma güvenleri korunur (ilana güven).
• Güven İlkesinin Kural Olarak Uygulanmaması: Yolsuz veya hukuken geçerli sebebi bulunmayan tescile güvenen iyiniyetli kişinin ayni hak kazanımı kural olarak korunmaz. Örneğin, gerçekte A’ya ait işletme sicilde B adına görünüyorsa ve C bu kayda güvenip işletmeyi B’den satın alırsa mülkiyeti kazanamaz; zararını gerçeğe aykırı beyanda bulunan B’den, sicilin tutulmasından doğan zararlarda devlet ve odadan ya da kusurlu diğer kişilerden talep edebilir.
DİKKAT – İstisna (TTK m. 598): Limited şirkette esas sermaye payı devrinin tescili için müdürler 30 gün içinde başvurmazsa ayrılan ortak, adının silinmesini isteyebilir; bu arada tescil gerçekleşinceye kadar sicil kaydına güvenen üçüncü kişilerin iyiniyeti korunur.
C. Sicil İşlemleri
Sicilde üç temel işlem vardır: tescil (ilk kayıt), tadil (değişiklik nedeniyle düzeltme) ve terkin (kaydın silinmesi). Tescil kural olarak ilgilinin talebiyle yapılır; kanunun açıkça öngördüğü hâllerde re’sen işlem yapılabilir (örneğin merkez kaydının silinmesiyle şube kaydının re’sen terkin edilmesi, birleşme/bölünme sonunda tüzel kişiliği sona eren şirket kayıtlarının silinmesi, iflasın ve ölümün işlenmesi, süresi dolan geçici tescilin silinmesi gibi).
DİKKAT: Şubelerin tescili, merkezin nerede olduğuna bakılmaksızın şubenin bulunduğu yer sicil müdürlüğünde yapılır.
Tescil talebi dilekçeyle yapılır; imzalar noter tasdikliyse ayrıca kimlik ibrazı aranmaz. Süre kural olarak 15 gündür; yetkili sicil çevresi dışında oturanlar için 1 aydır.
D. Sicil Müdürünün İncelemesi ve Sonuçları
Müdür, talebin kanuna uygun olup olmadığını, gerçeği tam yansıtıp yansıtmadığını, kamu düzenine aykırılık veya üçüncü kişilerde yanlış izlenim yaratma ihtimalini, başvuranın kimlik ve yetkisini denetler. Tüzel kişilerde özellikle sözleşmenin emredici hükümlere aykırılığı ve zorunlu unsurları içerip içermediği incelenir. Sonuçta:
- Kesin Tescil: Uygunsa tescil ve (kuralen) ilan yapılır.
- Red: Aykırılıklarda talep reddedilir. Redde karşı tebliğden itibaren 8 gün içinde sicilin bulunduğu yer Asliye Ticaret Mahkemesine başvurulabilir (hak düşürücü süre). Kararlara karşı 2 hafta içinde istinaf, ardından 2 hafta içinde temyiz mümkündür.
- Geçici Tescil: Çözümü mahkeme kararına bağlı veya müdürün tereddüt ettiği hallerde ilgilinin istemiyle 3 ay süreyle geçici tescil yapılır. Bu sürede mahkemeye başvurulduğunun veya tarafların anlaştığının ispatlanmaması halinde kayıt re’sen silinir. Geçici tescil, örneğin reddedilen bir unvana dava süresince başkası tarafından tescil alınmasını engellemek için kullanılır.
E. Tescil Türleri
- Bildirici (İhbari) Tescil: İşlem tescilden önce doğmuştur; tescil yalnızca bildirim işlevi görür. Örn. gerçek kişi tacir sıfatı, işletmeyi kendi adına işletmekle kazanılır; tescil bildiricidir.
- Kurucu (İhdasi) Tescil: İşlem tescille doğar. Örn. ticaret şirketleri sözleşmenin tescil ve ilanıyla tüzel kişilik kazanır.
DİKKAT: Ticaret siciline tescil kural olarak bildiricidir; istisnaen kurucudur.
Kurucu tescile örnekler: Ticari işletmenin devrinin tescili; ticaret unvanı ve işletme adının TTK 52 ve devamındaki korumadan yararlanması için tescili; ticari temsilcinin görevinin sona ermesinin tescili; şirketlerin tüzel kişilik kazanması, birleşme-bölünme-tür değişikliği; anonim şirkette esas sözleşme değişikliğinin tescili; TTK m. 356’daki “önemli iktisap” sözleşmelerinin ve m. 456/5’teki sermaye artırımının tescili.
F. Tescilin İşlevleri
- Olumlu Fonksiyon: Usulüne uygun tescil edilmiş hususların herkesçe bilindiği kabul edilir; aleniyetin sonucudur.
- Olumsuz Fonksiyon: Tescili zorunlu olduğu hâlde tescil edilmemiş veya tescil edilmiş olsa da ilan edilmemiş hususlarda, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı doğan sonuçlardan tescil ettirmeyen sorumludur. Ancak üçüncü kişinin durumu bildiği veya bilmesi gerektiği kanıtlanırsa bu sorumluluk kalkar. Örn. azledilen ticari temsilcinin tescil ve ilan edilmemesi hâlinde, temsilcinin yaptığı işlemlerden tacir sorumlu olur; azli bildiğini ispat ederse sorumluluk temsilciye geçer.
II. TİCARET UNVANI
A. Tanım
Ticaret unvanı, tacirin ticari işletmesine ilişkin işlemlerinde kullandığı ve onu diğer tacirlerden ayırt eden tanıtma işaretidir. TTK m. 39 gereğince, tescilli unvan işletmenin görülebilir bir yerine okunaklı biçimde yazılır; tacirin tüm belgelerinde sicil numarası, ticaret unvanı, merkez adresi, sermaye şirketlerinde taahhüt ve ödenen sermaye, internet sitesi adresi ve numarası gösterilir.
Her tacir unvan seçmek ve kullanmak zorundadır. İşletmenin kuruluşundan itibaren 15 gün içinde unvan, merkez siciline tescil ve ilan ettirilir. Usulüne uygun tescil ve ilan edilen unvanın kullanma hakkı yalnızca sahibine aittir ve ülke çapında korunur. Ticaret unvanı yalnızca tacirlerce kullanılabilir; esnaf ticaret unvanı kullanamaz (esnaf işletme adı kullanabilir).
DİKKAT: Tescilli ticaret unvanı (gerçek/tüzel kişi ayrımı olmaksızın) ülke genelinde korunur; esnaflar ticaret unvanı kullanamaz.
B. Ticaret Unvanının Kuruluş Sistemleri
• Gerçeklik Sistemi: Unvanın gerçeği yansıtması esastır (Fransız hukukunda benimsenir).
• Serbesti Sistemi: Unvan serbestçe oluşturulabilir (Anglo-Sakson sistem).
• Karma Sistem: Çekirdek kısım gerçeği yansıtır; buna zorunlu/isteğe bağlı ekler getirilebilir. Türk hukuku karma sistemi benimser; unvan devredilebilir, mirasla geçebilir.
C. Ticaret Unvanının Oluşturulması
- Kök (Çekirdek) Kısım
a) Gerçek Kişi Tacir: Unvan, kısaltılmadan yazılacak ad ve soyaddan oluşur; zorunlu veya ihtiyari ekler eklenebilir. Aynı ad-soyad daha önce unvan olarak tescilliyse ayırt edici ek zorunludur (örn. “Ufuk PİŞKİN – Kitap Kırtasiye”). Kayıtlı olmasa bile kamu düzenine/ emredici hükümlere aykırı olmamak ve yanıltıcı olmamak kaydıyla ihtiyari ek kullanılabilir.
b) Tüzel Kişi Tacirler
b1. Kollektif Şirket: En az bir ortağın ad-soyadı ve şirket türü ibaresi yer alır (örn. “Ufuk PİŞKİN ve Ortakları Kolektif Şirketi”). “Ve ortakları” bir ektir.
b2. Adi ve Paylı Komandit: Komandite ortağın (sınırsız sorumlu) adı-soyadı ve tür ibaresi bulunur. Komanditer ortağın adı unvanda yer alamaz; yer alırsa üçüncü kişilere karşı komandite sayılır (sınırsız sorumluluk).
DİKKAT: Kollektif ve komandit şirket unvanlarında ad-soyad ve “şirket” ibarelerinin kısaltılması konusunda kanunda açık hüküm yoktur.
b3. A.Ş., Ltd. ve Kooperatif: Unvan; faaliyet konusu ile tür ibaresinden oluşur. Unvanda gerçek kişi adı/soyadı kullanılacaksa ad-soyad ve tür ibaresi kısaltılamaz. (Geçerli/geçersiz örnekler: “İthalat-İhracat Anonim Şirketi” geçerli; “Ufuk P. İthalat-İhracat A.Ş.” geçersiz vb.)
b4. Donatma İştiraki: Donatanlardan en az birinin adı-soyadı veya gemi adı ile “Donatma İştiraki” ibaresi bulunur; soyadları ve gemi adları kısaltılamaz.
b5. Dernek/Vakıf İşletmeleri ve Kamu Tüzel Kişileri: Unvan, kendi adlarıdır (örn. “Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası”, “Kızılay Afyonkarahisar Maden Suyu İşletmesi”).
b6. Adi Şirket: Tüzel kişiliği olmadığından tacir sıfatı ortaklara aittir; her ortak ayrı unvan kullanır veya “X ve Ortakları” şeklinde ad-soyad temelli unvan kullanılabilir. - Ek (İkincil Unsur)
Yanıltıcı, gerçeğe/kamu düzenine aykırı ekler kullanılamaz. Örn. tek başına tacir “ve Ortakları” ekini kullanamaz. Bunun dışında, faaliyeti tanıtıcı nitelikte isteğe bağlı ekler eklenebilir (“Adem GÜLÜM Konfeksiyon Mağazası” gibi). Bazı hâllerde ek zorunludur:
• Aynı unvanın ülke çapında korunması nedeniyle sonradan başvuran tacir ayırt edici zorunlu ek almak zorundadır.
• Tasfiye sürecindeki şirketler “tasfiye halinde” ekini kullanır.
• Şubeler, merkezin unvanını kullanırken “şube” ekini alır.
• “Türk, Türkiye, Cumhuriyet, Millî” kelimeleri Cumhurbaşkanı kararı olmadıkça unvanda kullanılamaz.
DİKKAT: “Diyanet” kelimesi, Diyanet İşleri Başkanlığı izni olmadan unvanda kullanılamaz. Kamu kurum/kuruluş adları unvanda ek olarak kullanılamaz; kooperatif unvanlarında da kamu kurum adları yer alamaz.
DİKKAT: Sicilden silinen bir unvan, ilanın yayımlandığı tarihten itibaren 5 yıl geçmedikçe başka bir tacir adına tescil edilemez.
D. Ticaret Unvanının Sürekliliği
Unvan, taciri ayırt eder; sık değiştirilemez. Bazı değişikliklere rağmen unvan aynen korunabilir:
• Unvanda adı geçen kişinin ad/soyadı hukuken değişse de unvan aynı kalabilir (değişiklik sicile tescil edilir).
• Kollektif/komandit/donatma iştirakine yeni ortak girmesi unvanı zorunlu değiştirmez.
• Unvanda adı geçen ortağın ayrılması hâlinde yazılı izniyle unvan korunabilir.
• Unvanda adı olan ortağın ölümü hâlinde, mirasçıların devamı kabul etmesi veya ismin unvanda kalmasına yazılı izin vermesiyle unvan değişmeden kullanılabilir.
• Ticari işletme devredildiğinde, aksi kararlaştırılmadıkça unvan da devrin kapsamına girer; devralan unvanı aynen kullanabilir.
E. Ticaret Unvanının Korunması
Usulüne uygun tescil ve ilan edilen unvanlar ülke çapında korunur. Tescilli unvanlar TTK m. 52’ye göre özel korumadan yararlanır; tescilsiz unvanlar TTK m. 54 ve devamındaki haksız rekabet hükümleriyle korunur. Ticari dürüstlüğe aykırı biçimde unvana tecavüz hâlinde hak sahibi; tecavüzün tespiti, yasaklanması, varsa tescilli haksız unvanın değiştirilmesi/silinmesi, sonuçların ortadan kaldırılması (gerekirse araç ve malların imhası), maddi-manevi tazminat (maddi tazminatta elde edilebilecek menfaat de dikkate alınabilir) talep edebilir. Tazminat dışındaki talepler için zarar doğması şart değildir.
III. İŞLETME ADI
İşletmeyi diğerlerinden ayıran tanıtma aracıdır; tacir de esnaf da kullanabilir. Zorunlu değildir; kullanılırsa sicile tescil edilmelidir. Usulüne uygun tescil edilen işletme adları ülke çapında korunur ve TTK m. 52’deki özel korumadan yararlanır; tescilsiz işletme adları haksız rekabet hükümleri kapsamında korunur.
Oluşturulmasına dair özel bir hüküm olmamakla birlikte; emredici hükümlere, ahlaka ve adaba aykırı olamaz, yanıltıcı nitelik taşıyamaz. “Taksim Pastanesi”, “Emek Sineması”, “Divan Oteli” örnek gösterilebilir.
Ticari işletmenin devrinde, aksi kararlaştırılmadıkça işletme adı da devre dahildir. Ticaret unvanından farklı olarak işletme adı tek başına devredilebilir.
IV. MARKA
Marka; bir işletmenin mal veya hizmetlerini diğerlerinin mal veya hizmetlerinden ayırmaya ve tanıtmaya yarayan işaretlerdir. Tacirler kadar esnaflar da marka kullanabilir. Markalar TTK’da değil, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK)’nda düzenlenmiştir.
A. Markanın İşlevleri
- Kaynak: Ürünün/hizmetin hangi işletmeden çıktığını gösterir.
- Garanti ve Kalite: Zamanla belirli bir kalite algısını ve güveni temsil edebilir.
- Reklam: Tanıtımı kolaylaştırır, talebi artırır.
B. Marka Türleri
- Ticaret Markası: Malı piyasaya süren işletmeyi gösterir (örn. Beko).
- Fabrika Markası: Ürünün üretildiği fabrikayı gösterir (örn. Arçelik).
- Hizmet Markası: Hizmetleri ayırt eder (örn. Ulusoy, Varan).
- Ferdi Marka: Tek kişi/tek işletme tarafından bağımsız kullanılan marka (örn. Eyüp Sabri Tuncer).
- Birlik (Garanti) Markası: Marka sahibinin denetimi altında birçok işletmece kullanılır; üretim usulü ve kaliteyi garanti eder (örn. TSE, ISO 9001).
- Ortak Marka: Farklı sektörlerde tek isimle kullanım olanağı sağlayan marka (örn. Yamaha, Samsung).
C. Markanın Tescili
Marka sahibi gerçek veya tüzel kişi olabilir; tüzel kişiliği olmayan topluluklar (adi şirket, donatma iştiraki) doğrudan marka sahibi olamaz; ancak kişileri, müşterek malik olarak marka sahibi olabilir. Başvuru mercii Türk Patent ve Marka Kurumu (TÜRKPATENT)’tur. Başvuru önce mutlak ret nedenleri yönünden incelenir; uygun görülürse Resmî Marka Bülteni’nde yayımlanır. İtiraz süresi yayından itibaren 2 aydır. İtiraz edilmeyen veya itirazı reddedilen başvurular sicile kaydedilir, Resmî Marka Gazetesi’nde yayımlanır ve “Marka Tescil Belgesi” düzenlenir. Sicil alenidir.
- Tescil Şartları
a) Ayırt Edicilik: Marka, mal/hizmetlerin kaynağını ayırt etmeye elverişli olmalıdır.
b) Şekli Elverişlilik: Çizimle gösterilebilen veya benzer biçimde ifade edilip yayımlanabilen işaretler; kişi adları, kelimeler, şekiller, harfler, sayılar, malın biçimi/ambalajı; formülize edilen kokular, notaya dökülmüş melodiler; sloganlar, şekiller, renkler, harf kombinasyonları (örn. BİM) gibi.
c) Maddi Elverişlilik:
— Mutlak Ret Nedenleri: Şeklen elverişsiz işaretler; aynısı/ayırt edilemeyecek kadar benzer önceki marka; herkesçe kullanılan tür adları; malın niteliği/kalitesi/menşei hakkında yanıltıcı işaretler; dini değer ve semboller, kamu düzeni/genel ahlaka aykırılıklar vb.
— Nispi Ret Nedenleri: Aynı/benzer marka için aynı/benzer mal ve hizmetler yönünden önceki başvuru/tescil ile çatışma; tanınmış marka ile haksız yarar olasılığı; vekil/temsilcinin izinsiz başvurusu; koruma süresi biten markanın belirli süre içinde aynı/benzer mal/hizmet için yeniden başvurusu gibi. (Mutlak kontrolden kaçma ihtimaline karşı, itiraz yoluyla nispi denetim de öngörülmüştür.)
D. Marka Sahibinin Hak ve Yükümlülükleri
Tescilli markalar SMK kapsamında 10 yıl süreyle korunur; süre başvuru tarihinden itibaren başlar ve 10’ar yıllık dönemlerle yenilenir. Koruma süresi bitmeden önceki 6 ay içinde yenileme talebi yapılmalıdır; bu kaçırılırsa bitimden itibaren 6 ay içinde ek süreyle yenileme mümkündür; aksi hâlde marka hükümsüzleşir.
SMK m. 9 uyarınca, tescilden itibaren 5 yıl içinde haklı sebep olmadan Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmayan veya kullanımına 5 yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline TÜRKPATENT karar verir.
E. Marka Üzerindeki Hukuki İşlemler
Marka; devir, rehin, miras, lisans gibi işlemlere konu olabilir; işlemler yazılı şekle tabidir.
- Devir: Marka işletmeden ayrı devredilebilir; ayrı devrediliyorsa yazılı devir sözleşmesi gerekir. Koruma süresi devralan bakımından kaldığı yerden işler.
- Rehin: İşletmeden ayrı rehnedilebilir; yazılı rehin sözleşmesi gerekir.
- Haciz: Marka işletmeden ayrı haczedilebilir; haciz sicile tescil edilmelidir.
- Lisans: Hakkın kullanımının bedel karşılığı belirli süreyle devri. Kural olarak basit (inhisari olmayan) lisanstır; lisans veren, başkalarına da lisans verebilir ve hakkı kullanabilir. İnhisari lisans sözleşmesinde hak yalnız lisans alanda kalır; kuralen marka sahibi dahi kullanamaz.
— Basit lisans alan, sözleşmede aksi kararlaştırılmadıkça ve bildirimde bulunarak, hak sahibinin dava açmaması hâlinde kendi adına tecavüz davaları açabilir.
— İnhisari lisans sahibi, sözleşmede aksi yoksa üçüncü kişilerin tecavüzünde kendi adına dava açabilir.
DİKKAT: Markalar finansal kiralama (leasing) sözleşmelerine konu edilemez.
F. Markanın Korunması
Tescilli markalar SMK’daki özel korumadan, tescilsiz markalar TTK’daki haksız rekabet hükümlerinden yararlanır. SMK m. 149 uyarınca markaya tecavüz hâlinde; tecavüzün tespiti, muhtemel tecavüzün önlenmesi, fiillerin durdurulması, sonuçların ortadan kaldırılması ve tazminat; tecavüz konusu ürünlere el konulması, markaların silinmesi/ürünlerin imhası; haklı sebep varsa kararın ilanı/tebliği talep edilebilir. Görevli mahkeme Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’dir; yetki, davacının yerleşim yeri veya fiilin gerçekleştiği/etkilerinin görüldüğü yer mahkemesidir. Zamanaşımı, TBK’daki haksız fiil süreleri olan 2 yıl – 10 yıl aralığıdır.
G. Markanın Sona Ermesi
• Koruma süresinin yenilenmemesi,
• Yargı kararıyla hükümsüzlük,
• Sahibinin haktan feragati,
• Mutlak/nispî ret nedenlerinden birinin varlığı.
Sona erme, sebebin gerçekleştiği andan itibaren hüküm doğurur ve ilgili bültende yayımlanır.
HAKSIZ REKABET, CARİ HESAP VE TİCARİ DEFTERLER
Bu bölümde; ticari hayatta sık rastlanan haksız rekabet halleri ve bunlara bağlanan yaptırımlar, tarafların karşılıklı alacak-borç ilişkilerini tek bir hesapta toplamak için kurdukları cari hesap sözleşmesi, ayrıca tacirin ticari faaliyetlerini ve malvarlığını şeffaf biçimde ortaya koyan ticari defterler ele alınmaktadır.
I. HAKSIZ REKABET
TTK m. 54/2 uyarınca haksız rekabet; rakipler ile tedarikçi-müşteri ilişkilerini olumsuz etkileyen, aldatıcı veya dürüstlük kuralına aykırı davranışlar ile ticari faaliyetlerin haksız ve hukuka aykırı şekilde yürütülmesidir.
Haksız rekabet fiilinin varlığı için kusur şart değildir; ancak tazminat istenirken failin kusuru aranır.
A) Haksız Rekabet Halleri (Örnekli)
- Başkalarını veya mallarını kötülemek: (Örn. Rakip marketin çaylarının “kanserojen” olduğu yönünde asılsız yayım.)
- Kendini/Üçüncü kişiyi avantajlı göstermek: (Örn. Kalitesi düşük araca “yılın otomobili” ödülü izlenimi vermek.)
- Üstün yetenek algısı oluşturmak: (Örn. Akademide profesör iken tıp profesörü gibi davranmak.)
- Karıştırılma tehlikesi yaratmak: (Örn. Başkasının adı/markasıyla ayırt edilemeyecek benzerlikler kurmak.)
- Göstermelik mallarla aldatmak.
- Ek edimlerle yanıltmak: (Örn. Hediyelerle malı olduğundan pahalı göstermek.)
- Müşterinin karar özgürlüğünü sınırlamak: (Örn. Eve gidip zorla dergi aboneliği yaptırmak.)
- Malın tehlike, kullanım amacı veya miktarını saklamak: (Örn. 20’lik kibrit kutusuna “50” yazmak.)
- Eksik/yanlış bilgi içeren sözleşme formülleri kullanmak.
- Sözleşmeyi sona erdirmeye yöneltmek.
- Başkasının çalışanları aracılığıyla hile yapmak.
- Çalışanları ticari sırları açıklamaya sevk etmek.
- İş sırlarını hukuka aykırı biçimde ifşa etmek.
- İş şartlarını ihlal etmek: (Örn. Pazar günleri tatil iken işletmeyi açmak.)
Ek Bilgi – Karşılaştırmalı Reklam:
6502 sayılı Kanun m. 61/5 karşılaştırmalı reklama izin verir. Ticari Reklam ve İlanlar Yönetmeliği’ne göre;
- Karşılaştırılan mal/hizmetin veya markanın adı açıkça belirtilmemeli,
- Karşılaştırılanlar aynı nitelik ve ihtiyaca hitap etmeli,
- Dürüst rekabet ilkesine uygun olmalı ve tüketiciyi yanıltmamalıdır.
B) Haksız Rekabetin Sonuçları
1) Hukuki Sorumluluk
Açılabilecek davalar
- Tespit davası: Fiilin haksız rekabet oluşturup oluşturmadığının belirlenmesi.
- Men davası: Devam eden veya tekrarı muhtemel haksız rekabetin durdurulması.
- Sonuçların ortadan kaldırılması (düzeltme/eski hâle getirme) davası: Yanıltıcı beyanların düzeltilmesi, zorunlu ise araç ve malların imhası dahil.
- Tazminat davaları:
- Maddi tazminat: Fail kusurlu ise ve zarar doğmuşsa istenir; hâkim, davalının elde etmesi muhtemel menfaati de dikkate alabilir (TTK m. 56/1 s. c.).
- Manevi tazminat: Uygun hâllerde mümkündür.
Dikkat: Tazminat davasında kusur aranır. Tespit-men-düzeltme davaları kusurdan bağımsız olarak açılabilir.
Davacılar
- Rakipler: Müşteri kaybı, itibar, kredi, faaliyet veya ekonomik menfaatleri zarar gören ya da tehlike ile karşılaşanlar.
- Müşteriler: Ekonomik menfaatleri zarar gören veya zarar tehlikesi bulunanlar.
- Not: Müşteriler, düzeltme davasında imha talep edemez.
- Mesleki/ekonomik birlikler ve tüketici örgütleri: Üyelerinin/ tüketicilerin menfaatlerini korumak için tespit-men-düzeltme davaları açabilir.
- Not: Bu birliklere tazminat davası hakkı tanınmamıştır.
Davalılar
- Haksız rekabeti işleyen kişi (tespit-men-düzeltme; kusurlu ise tazminat).
- Fiil çalışanlarca işlenmişse, adam çalıştırana tespit-men-düzeltme davaları açılabilir.
- TTK m. 57/2 uyarınca tazminatta TBK hükümleri uygulanır; bu aşamada adam çalıştıran kurtuluş kanıtı ileri sürebilir.
- Fiil basın-yayın-iletişim/bilişim işletmeleri aracılığıyla gerçekleşmişse sırayla:
- Yazı/ilan sahibi, ulaşılamıyorsa veya bilinmiyorsa ya da onayı yoksa,
- Yazı işleri müdürü/genel yayın yönetmeni/program yapımcısı, bunlara ulaşılamıyorsa,
- İşletme/kuruluş sahibi aleyhine dava açılabilir.
Önemli (TTK m. 56/4): Men ve düzeltme hükümleri, haksız rekabete konu malları ondan ticari amaçla doğrudan/dolaylı elde edenler hakkında da icra olunur.
Zamanaşımı
- TTK m. 60: Hak sahibi öğrenmeden itibaren 1 yıl, her hâlde fiilden itibaren 3 yıl.
- Fiil TCK bakımından daha uzun bir zamanaşımına tabi suç oluşturuyorsa, o süre hukuk davası için de geçerlidir.
- Dikkat: Men davasında zamanaşımı işlemez (fiil devam ettiği sürece).
2) Cezai Sorumluluk
Haksız rekabet fiili TCK anlamında suç teşkil ediyorsa, hukuk davası açma hakkı bulunanlardan birinin şikâyetiyle ceza soruşturması yürütülebilir.
II. CARİ HESAP
TTK m. 89/1: Tarafların, aralarındaki herhangi bir hukuki ilişkiden doğan alacaklarını tek tek istemekten vazgeçip, bunları kalem kalem borç-alacak hanesinde izledikleri ve hesap kesimi sonunda çıkan bakiyeyi talep edebildikleri sözleşme cari hesap sözleşmesidir.
- Yazılı şekil zorunludur; yazılı yapılmadıkça geçerli olmaz.
- Tarafların tacir olması şart değildir.
- TTK’da düzenlendiği için mutlak ticari iş sayılır.
A) Cari Hesabın Kapsamı
- Hesaba geçirilebilecek alacaklar: Takası mümkün alacaklar.
- Hesaba geçirilemeyecek alacaklar:
- Takası mümkün olmayan alacaklar,
- Belirli amaç için ayrılan para/mallardan doğan alacaklar (örn. bir alacağın ödenmesi için ayrılan nakit),
- Emre hazır tutulmak üzere teslim edilen para/mallardan doğan alacaklar (örn. aynı bankada açılan mevduat).
- Şarta bağlı alacaklar:
- Sözleşmeden önce doğmuş alacaklar,
- Sözleşme sırasında henüz muaccel olmayan alacaklar,
- Senetli alacaklar: (Örn. kambiyo senedi, tahsil şartıyla hesaba geçirilebilir; tahsil edilemezse kaydı silinir ve senet iade edilir.)
B) Süreler
- Anlaşma süresi: Belirli veya belirsiz olabilir. Belirsizde başlangıç günü bellidir; feshi ihbar ile sona erer.
- Hesap devresi: Belirli aralıklarla hesap kapatılır; borç-alacak farkı bakiye cetveli ile karşı tarafa bildirilir.
- Cetveli alan taraf, 1 ay içinde (noter, taahhütlü mektup, telgraf veya güvenli e-imza ile) itiraz etmezse bakiyeyi kabul etmiş sayılır ve yeni devrede ilk alacak kalemi olur.
- Taraflarca kararlaştırılmazsa takvim yılının son günü hesap kesimidir.
Dikkat: Kimin borçlu/alacaklı olduğu, anlaşma süresi sonunda cari hesabın kesilmesi ile netleşir.
C) Hesaba Geçirmenin Sonuçları
- Bir alacağın hesaba geçirilmesi yenileme (novasyon) sayılmaz. Ancak hesap devresi sonunda ortaya çıkan bakiye kabul edilirse, önceki alacak yenilenmiş olur.
- Bölünmezlik ilkesi: Cari hesaba giren alacaklar tek başına dava edilemez; bu sebeple bu alacaklar için zamanaşımı işlemez.
- Aksi kararlaştırılmadıkça, alacağın hesaba geçirilmesi, doğuran sözleşmeden doğan dava ve savunma haklarını düşürmez.
- Hesaba geçirilen alacaklar üçüncü kişi lehine devredilemez, rehnedilemez.
- Cari hesaba giren alacaklara, hesaba geçirildiği tarihten itibaren faiz yürütülebilir.
D) Sona Erme
Belirli süreli sözleşmede:
- Sürenin dolmasıyla kendiliğinden biter.
- Taraflardan birinin iflası ile sona erer.
- Taraflardan birinin ölümü/kısıtlanması hâlinde; diğer taraf, yasal temsilci veya mirasçılar 10 gün önceden bildirimle feshedebilir.
- Taraflardan birinin şahsi alacaklısı bakiyeyi haczettirir ve 15 gün içinde haciz kalkmazsa diğer taraf feshedebilir.
Belirsiz süreli sözleşmede:
- Feshi ihbar ile sona erer (iyimiyet kuralları gözetilir).
- Taraflardan birinin iflası sona erdirir.
E) Zamanaşımı
TTK m. 101: Tasfiyeye, kabul edilen/mahkemece saptanan bakiyeye, faiz alacaklarına, hesap hatalarına, hesaba haksız geçirilmiş veya dışında tutulması gereken kalemlere ve tekrar kayıtlara ilişkin davalar; sözleşmenin sona ermesinden itibaren 5 yıl içinde zamanaşımına uğrar.
III. TİCARİ DEFTERLER
Her tacir, ticari işlemlerini ve malvarlığı durumunu açıkça gösterecek şekilde ticari defter tutmakla yükümlüdür. Bu defterlerin saklanması TTK’da 10 yıl, VUK’da 5 yıl öngörülmüştür. Tacir sayılanlar ve tacir gibi sorumlu olanlar da aynı yükümlülük altındadır.
A) Tutulması Zorunlu Defterler
- Muhasebe defterleri: Yevmiye, Envanter, Defter-i Kebir (Büyük Defter).
- Muhasebe dışı defterler: Pay defteri, Yönetim kurulu karar defteri, Genel kurul toplantı ve müzakere defteri.
Kimler tutar?
- Her tacir (gerçek/tüzel) yevmiye, envanter, defter-i kebir tutar.
- Şahıs şirketleri: Bunlara ek olarak genel kurul toplantı ve müzakere defteri.
- Anonim, paylı komandit, kooperatif: Ek olarak genel kurul toplantı ve müzakere defteri, pay defteri, YKK defteri.
- Limited şirket: Ek olarak genel kurul toplantı ve müzakere defteri ve pay defteri.
- Tebliğ (11/4): Limited’te müdür(ler) kararları genel kurul defterine yazılabileceği gibi ayrı “müdürler kurulu karar defteri” de tutulabilir.
B) Tutulma Usulü
- Fiziki defterlerde (yevmiye, defter-i kebir, envanter, pay defteri, YKK defteri, genel kurul defteri) açılış onayı kuruluşta ve kullanılmadan önce noterce yapılır.
- Kapanış onayı:
- Yevmiye defteri: İzleyen faaliyet döneminin 6. ayı sonuna kadar,
- YKK defteri: İzleyen faaliyet döneminin 1. ayı sonuna kadar noterce yapılır.
- Diğer defterlerde kapanış onayı aranmaz.
- Anonim ve limited şirketlerde, tescil sırasında açılış onayı ticaret sicili müdürlüklerince yapılabilir.
- Elektronik defter tutuluyorsa, açılışta ve yevmiye ile YKK defterinin kapanışında noter/sicil onayı aranmaz.
- Defterler Türkçe, eksiksiz-doğru-zamanında-düzenli şekilde tutulur.
C) İnceleme Türleri
- Teslim: Defterlerin tamamının incelenmesi.
- İflas: İflas idaresi defterleri teslim alıp alacakları inceler.
- Miras: Mirasçılar, mirası kabul edip etmeye karar verebilmek için defterlerin tamamını görebilir.
- Şirket: Ortaklar, denetim ve bilgi alma hakkı kapsamında defter ve belgeleri talep edebilir.
- İbraz: Sadece uyuşmazlıkla ilgili kısımların incelenmesi.
- Mahkeme, resen veya talep üzerine ibraza karar verebilir.
D) Saklama Yükümlülüğü
- Tacir; defterlerini, envanter, bilanço ve finansal tablolarını TTK’ya göre 10 yıl, VUK’a göre 5 yıl saklar.
- TTK’da süre, deftere son kayıt yapılan yılın bitiminden itibaren başlar.
- VUK’da süre, ilgili yılı izleyen takvim yılından itibaren başlar.
- Defter ve belgeler; yangın, su baskını, deprem, hırsızlık gibi sebeplerle kanuni süre içinde zıyaa uğrarsa, tacir 30 gün içinde işletmenin bulunduğu yerdeki yetkili mahkemeden zayi belgesi almalıdır (hak düşürücü süre).
- Kusur varsa zayi belgesi verilmez; ziya başka belgeyle ispatlanamaz.
- Onaya tabi olduğu hâlde noter onayı yaptırılmamış defterler ve henüz kullanılmamış defterler için zayi belgesi talep edilemez.
- Zayi belgesi almayan tacir, defter-belge ibrazından kaçınmış sayılır.
E) Ticari Defterlerle İspat
Ticari defterler, bazı şartlarla sahibi aleyhine veya lehine delil teşkil eder.
1) Sahibi Aleyhine
- Taraflardan birinin tacir olması yeterlidir; tacir olmayan taraf, tacir hasmın defterlerine dayanabilir.
- Mahkeme, hasma ibraz süresi verir; ibraz edilmezse, talep sahibi iddiasını ispat etmiş sayılabilir.
- İbraz edilirse:
- Kayıt yoksa: Talep sahibi ispat edemez.
- Sadece aleyhe kayıt varsa: Talep sahibi ispat etmiş sayılır.
- Lehe-aleyhe kayıt birlikteyse: Defterlerin kanuna uygun tutulup tutulmadığına bakılır.
- Uygunsa: Lehe kayıt esas alınır (talep sahibi ispat edemez).
- Uygun değilse: Aleyhe kayıt esas alınır (talep sahibi ispat eder).
2) Sahibi Lehine
Aşağıdaki şartlarda, defterler lehine delil olur:
- Uyuşmazlığın her iki tarafı tacir olmalı ve çekişme, her iki tarafın da defterine geçmesi gereken ticari işten doğmalı,
- Lehine delil yapılacak defterlerin açılış-kapanış onayları bulunmalı; usulüne uygun, eksiksiz ve tutarlı tutulmuş olmalı,
- Karşı tarafın aynı şartları taşıyan defter kayıtları aykırı olmamalı veya karşı taraf defter ibraz etmemeli yahut kesin delillerle bu kayıtları çürütememelidir.
Önemli: Karşı taraf tacir gibi sorumlu ise de tacirin defterleri lehine delil olabilir.
Dikkat: Lehine delil için, defter kayıtlarının dayandığı belgelerin ayrıca ibrazı gerekmez; defterlerin ibrazı yeterlidir.
TACİR YARDIMCILARI
Bu bölümde, tacirin işlerini yürütürken yararlandığı yardımcılar; “bağımlı tacir yardımcıları” (ticari temsilci, ticari vekil, pazarlamacı) ve “bağımsız tacir yardımcıları” (simsar, komisyoncu, acente) başlıkları altında ele alınacaktır. Ayrıca taşıma işleri komisyoncusu da kısaca incelenecektir.
I. GİRİŞ
Ticari işletmenin faaliyet hacmi büyüdükçe, tacirin tüm işlemleri bizzat üstlenmesi fiilen mümkün olmaz. Bu noktada tacir, bazı görevleri başkalarına gördürür. Bu kişilere “tacir yardımcıları” denir. Tacir yardımcıları iki ana gruptur:
- Bağımlı tacir yardımcıları: Tacirin denetimi ve talimatı altında, ona bağlı şekilde çalışan kişilerdir. Ticari temsilci, ticari vekil ve pazarlamacı (seyyar tüccar memuru) bu gruptadır. Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiş olup tacirle ilişkileri süreklidir.
- Bağımsız tacir yardımcıları: Kendi işletmesi ve çalışma düzeni olan, talimatla bağlılıkları sınırlı kişilerdir. Simsar ve komisyoncu Borçlar Kanunu’nda, acente ise Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenmiştir. Simsar ve komisyoncu ile ilişki genelde geçicidir; acente ile ilişki süreklidir.
A. BAĞIMLI TACİR YARDIMCILARI
1. Ticari Temsilci (Ticari Mümessil)
Tanım: Ticari temsilci, işletme sahibi tarafından, ticari işletmeyi yönetmek ve işletmeye ilişkin işlemlerde taciri ticaret unvanı altında temsil etmek üzere açık veya örtülü biçimde yetkilendirilen kişidir. İşlemlerde imzasına “vekaleten” benzeri bir ibare ekleyerek kullanır.
Not: Esnaf işletmelerinde ticari temsilci atanamaz; sadece ticari işletmeler için mümkündür.
a. Atanması
a1. Usul: Atama yazılı ya da sözlü, açık ya da örtülü yapılabilir. Atama ticaret siciline tescil edilmek zorundadır; ancak bu tescil bildiricidir (kurucu değildir). Temsilci sıfatı tescilden önce doğar. Buna karşılık görevden alma tescili kurucu niteliktedir; tescil yapılmadıkça azil, üçüncü kişilere karşı hüküm doğurmaz.
a2. Yetkili kişiler:
- Gerçek kişi tacir bizzat atar.
- Ticari işletme velayet altındaki küçüğe aitse veli atayabilir.
- Kısıtlıya ait işletmede vasi veya vesayet makamı ticari temsilci atayamaz (kısıtlının korunması gereği).
- Tüzel kişi tacirlerde yetkili organ karar verir:
- Kollektif şirkette ortakların oybirliği,
- Komandit şirkette iç ilişkide tüm ortakların oybirliği (dış ilişkide komandite ortak temsil yetkilidir),
- Anonim şirkette yönetim kurulu kararı,
- Limited şirkette genel kurul kararı.
- Merkezi Türkiye dışında olup Türkiye’de şubesi bulunan işletmeler, şube için Türkiye’de yerleşik tam yetkili bir ticari temsilci atamak zorundadır.
- Ticari temsilci, başka bir ticari temsilci atayamaz; ancak ticari vekil atayabilir.
a3. Şartlar:
- Baskın görüşe göre ticari temsilci gerçek kişi olmalıdır (güven ilişkisi). Tüzel kişinin temsilci olması görüşü azınlıktadır.
- Ayırt etme gücü yeterlidir; tam ehliyet aranmaz.
- İflasına hükmedilmiş kişi de atanabilir.
- Ticaret yapması yasaklananlar (ör. bazı kamu görevlileri) ticari temsilci olamaz.
b. Temsil Yetkisinin Kapsamı
Genel kural: Ticari temsilci, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı, işletmenin amacına giren her türlü işlemi tacir adına yapmaya yetkilidir. Ancak açıkça yetki verilmedikçe taşınmazı devredemez veya taşınmaz üzerinde ayni hak kuramaz.
b1. Olağan yetki ile yapılabilecek örnek işlemler:
- İşçi alma–çıkarma,
- Hammadde alımı, ürün satımı, satış politikasını belirleme,
- Menkul/gayrimenkul kiralama,
- İşletme için taşınmaz satın alma,
- Şube açma, merkezin yerini değiştirme,
- Kambiyo taahhüdünde bulunma,
- Ödünç/kredi, kefalet sözleşmeleri,
- Ticari vekil atama,
- Davada taraf olma (davalı/davacı).
b2. Özel yetki gerektiren işlemler:
- Ticari işletmeyi devretmek,
- Tacirin iflasını istemek,
- Tacir adına konkordato teklif etmek,
- İşletmeye yeni ortak almak,
- Tüzel kişi tacirde tür değişikliği, fesih istemi, ortağın çıkarılması,
- İşletmenin taşınmazlarını devretmek veya taşınmaz üzerinde ayni hak kurmak.
c. Temsil Yetkisinin Sınırlandırılması
Kanunen iki şekilde sınırlandırılabilir ve tescil/ilan edilmedikçe üçüncü kişilere karşı ileri sürülemez:
- Birlikte temsil: Birden çok temsilcinin birlikte imzası şart koşulabilir.
- Şube işleriyle sınırlandırma: Sadece belirli şubenin işleri.
Bunların dışında getirilen sınırlamalar, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı geçerli değildir. Pasif temsil (tebligat, protesto kabulü vb.) bu sınırlamalardan etkilenmez.
d. Sona Erme
- Azil/istifa: Her zaman mümkündür; uygunsuz zamanda yapılırsa tazminat sorumluluğu doğabilir.
- Ölüm/ayırt etme gücü: Tacirin ölümü veya temyiz kudretini kaybetmesi temsilciyi sona erdirmez (işletmenin devamlılığı). Mirasçılar/kanuni temsilci sonradan sona erdirebilir. Temsilcinin ölümü veya temyiz kudretini kaybetmesi görevini sona erdirir.
- İflas: Tacirin iflası temsilciliği sona erdirir; temsilcinin iflası sona erdirmez.
- Devir/tasfiye: İşletmenin devri veya tasfiyesi halinde temsilcilik sona erer (güven ilişkisi).
2. Ticari Vekil
Tanım: Tacirin, ticari temsilcilik kadar geniş olmayan bir yetkiyle, işletmeyi yönetmek veya bazı işlerini yürütmek üzere yetkilendirdiği kişidir. Genel yetkili (ör. fabrika müdürü) veya özel yetkili (ör. satın alma sorumlusu, resepsiyon görevlisi) olabilir.
a. Atanması
Yazılı/sözlü, açık/örtülü atanabilir. Tescil ve ilan zorunluluğu yoktur. Ticari vekil sadece ticari işletme için atanabilir.
b. Temsil Yetkisinin Sınırlandırılması
Ticari vekilin yetki sınırları kanundan değil tacirin iradesinden doğar.
- Özel yetkili vekil sadece verilen yetkileri kullanır.
- Genel yetkili vekil, işletmenin olağan işleri ile sınırlı olarak yetkilidir; olağanüstü işlere özel yetki gerekir.
Genel vekilin yetkisinde olmayan örnek işlemler:
- Satın alma politikasını değiştirme,
- Tacir adına ödünç verme/kredi alma,
- Kefalet/kambiyo taahhüdü,
- Davada taciri temsil,
- Taşınmaz devri veya taşınmaz üzerinde ayni hak kurulması.
c. Sona Erme
Ticari temsilciliğin sona erme nedenleri burada da geçerlidir. Tescil/ilan olmadığından, sona erme üçüncü kişilere duyurulmalıdır (mektup/sirküler vb.).
3. Pazarlamacı
Tanım: Pazarlamacı, bir sözleşme ile, sürekli olarak bir ticari işletme sahibi adına ve işletme dışındaki faaliyet sahasında, ya işlemlere aracılık etmeyi ya da yazılı sözleşmede verilmişse işlemleri bizzat yapmayı ve buna karşılık ücret almayı üstlenen kişidir.
Not: Pazarlamacı sadece ticari işletmeler için görevlendirilebilir. Tacir, şube açmak yerine bulunduğu yerdeki iş hacmine göre pazarlamacıdan yararlanabilir.
a. Atanması
Pazarlamacı bir pazarlamacılık sözleşmesi ile göreve başlar. İki durumda yazılı şekil zorunludur:
- Pazarlamacıya işlem yapma yetkisi verilecekse,
- Belirli bir bölge/müşteri çevresi tek pazarlamacıya bırakılıyor ve aynı alanda başkasının görevlendirilemeyeceği kararlaştırılıyorsa (birden fazla pazarlamacı atanacaksa sözleşmede yazılıca belirtilmelidir).
b. Hakları
- Ücret: Kendisine bırakılan bölgede kendi veya işverenin faaliyetleri sonucunda ücret hakkı doğar.
- Masraf: Olağan masrafların ayrıca ücrete/komisyona dahil sayılacağına ilişkin hükümler geçersizdir; olağan masrafları ayrıca talep edebilir.
- Hapis hakkı: Muaccel alacaklarını güvence için işverene ait taşınırlar, kıymetli evrak ve tahsil yetkisiyle aldığı paralar üzerinde hapis hakkı vardır.
- İnhisar (tekel): Yazılı aksine anlaşma yoksa aynı yer/bölgede aynı faaliyet için ikinci bir pazarlamacı görevlendirilemez.
c. Yükümlülükleri
- Talimatlara uyma,
- Müşteri ziyaretleri yapma,
- Faaliyetleri hakkında düzenli bilgi verme,
- Siparişleri gecikmeden işverene iletme.
Önemli: Müşterilerin borçlarını ifa etmemesinden pazarlamacı sorumlu değildir; bu sorumluluğu üstlenen anlaşmalar kesin hükümsüzdür. Ancak;
- Kendi müşteri çevresiyle işlem yapıyorsa, yazılı olarak ve işlem başına azami dörtte bir oranında zararı üstlenebilir (ek komisyon alabilir).
- Sigorta aracı pazarlamacı, prim ödenmemesi halinde tahsilat davası/iccra masraflarının en çok yarısını yazılı olarak üstlenebilir.
d. Yetkileri
İşlem yapmaya yetkili kılınmışsa, gerekli olağan hukuki işlem ve fiilleri yapabilir; ancak özel yetki verilmedikçe tahsilat yapamaz, vadeleri değiştiremez.
e. Sona Erme (Mevsimlik işlerde)
Komisyon, ücretin en az %20’si düzeyinde ve belirgin mevsimsel dalgalanmalara tabi ise; bir önceki mevsimden beri çalışan pazarlamacı için sözleşme, yeni mevsimde 2 aylık fesih süresine uyularak feshedilebilir. Aynı koşullarda pazarlamacı da 2 ay önceden feshedebilir.
B. BAĞIMSIZ TACİR YARDIMCILARI
1. Simsar (Tellal)
Tanım: Farklı tarafları bir araya getirerek sözleşme kurulmasını mümkün kılan ve bu sözleşme kurulursa ücret hakkı kazanan kişidir.
Temel özellikler:
- Simsarlık sözleşmesi kural olarak şekle bağlı değildir; taşınmaz simsarlığında yazılı şekil zorunludur.
- Simsar bağımsız yardımcıdır; kendi işletmesi olabilir ve ticari işletme niteliği taşıyorsa bizzat tacir sayılabilir.
- İlişki genellikle geçicidir; sözleşme kurulunca (ya da kurulamayacağı anlaşılınca) görev biter.
- Aracılık faaliyeti ücret karşılığı yapılır; meslek edinilmesi şart değildir.
a. Haklar
- Ücret: Sözleşme kurulursa doğar. Taraflar serbestçe belirler; yoksa tarife/teamül; onlar da yoksa hâkim belirler.
- Masraf: Kural olarak kendi masraflarını isteyemez; sözleşmede aksine hüküm konulabilir.
- Tarafsızlık yükümlülüğü: Dürüstlük kuralına aykırılık ücret/masraf talebini düşürür.
b. Borçlar
- Sözleşme kurulması olanağını oluşturmak veya müzakere ederek aracılık etmek,
- Müvekkilin menfaatini gözetmek, iş sırlarını saklamak,
- Karşı tarafın mali durumundaki önemli değişiklikleri bildirmek.
c. Sona Erme
İşin gerçekleşmesi, azil, istifa, ölüm, ehliyet kaybı veya iflas ile sona erer. Azilden feragat edilemez.
d. Zamanaşımı
Simsarlık sözleşmesinden doğan tüm talepler için süre 5 yıldır.
2. Komisyoncu
Tanım: Komisyoncu, kendi adına fakat müvekkilin hesabına kıymetli evrak ve taşınırların alım/satımını ücret karşılığı üstlenen kişidir (dolaylı temsil). Üçüncü kişilerle sözleşmenin tarafı komisyoncudur; hak ve borçlar sonradan müvekkile devredilir.
Özellikler:
- Konu, kıymetli evrak ve taşınır alım satımıdır.
- Bağımsız tacir yardımcısıdır; işletmesi ticari nitelikteyse kendisi de tacir sayılır.
- İlişki çoğunlukla tek iş odaklıdır (geçici).
- Ücrete tabidir.
a. Haklar
- Ücret: Verilen işi tamamlayınca doğar; işin tamamlanamaması müvekkilden kaynaklansa dahi komisyon ücreti istenebilir.
- Üçüncü kişinin borcunu ifayı garanti ederse “dükrüar komisyon” söz konusu olur; ek dükrüar ücreti talep edilir.
- Masraf: Müvekkil adına yapılan tüm masraflar ve avansların faizi istenebilir.
- Hapis hakkı: Müvekkil hesabına satılan malın bedeli veya satın alınan malın kendisi üzerinde hapis hakkı vardır.
- Taraf olma: Kuralen kendi malını satamaz/kendisi için satın alamaz; ancak müvekkil zarar tehlikesi yoksa ve aynı gün bildirimle istisnai olarak mümkündür (BK m.543).
- Açık artırma talebi: Mal satılamaz veya emirden cayılır ve müvekkil hareket etmezse, bulunduğu yer mahkemesinden izinle mal açık artırma ile sattırılabilir.
b. Borçlar
- Talimata uyma: Fiyat talimatına aykırı satarsa/alırsа farkı müvekkile iade eder.
- Menfaati koruma-bilgilendirme: Hasarlı malda taşıyıcıya karşı hakları korumak için tespit yaptırmak; sigorta, talimat yoksa zorunlu değildir; süreç hakkında bilgi vermek.
- Hak ve borçların devri: Kendi adına doğan hak/borçları müvekkile devretmek.
c. Sona Erme
İşin gerçekleşmesi, azil, istifa, ölüm, ehliyet kaybı, iflas.
d. Zamanaşımı
Komisyonculuktan doğan taleplerde 5 yıl.
3. Acente
Tanım: İşletmeye bağlı personel statüsünde olmayıp bir sözleşmeye dayanarak belirli yer/bölge içinde sürekli olarak taciri ilgilendiren sözleşmelerde aracılık etmeyi veya tacir adına sözleşme yapmayı meslek edinen kişidir.
Özellikler:
- Acentelik sözleşmesi şekle bağlı değildir; tacir adına sözleşme yapma yetkisi verilecekse bu yetki yazılı olmalı ve tescil/ilan edilmelidir (tescil bildiricidir).
- Bağımsızdır; işletmesi ticari işletmeyse acente de tacirdir.
- Tacir ile ilişki süreklidir ve ücret karşılığıdır.
Uygulanacak hükümler (TTK m.102): TTK’da hüküm yoksa, aracılık yapan acenteye simsarlık; sözleşme yapan acenteye komisyon; burada da hüküm yoksa vekâlet hükümleri uygulanır.
a. Haklar
- Ücret: Acentelik ilişkisinin sürdüğü sürede, kendisine bırakılan bölgede kendi çabasıyla veya müvekkilin yaptığı işlerden ücret isteyebilir. Ölçü sözleşmede, yoksa teamülde, o da yoksa asliye ticaret mahkemesince belirlenir. Kuralen işlem ifa edildiğinde ücret doğar; üçüncü kişinin işlemi ifa etmeyeceği kesinleşirse ücret hakkı düşer. Ücret, doğumundan itibaren en geç 3 ay içinde ve her halde sözleşme bitiminde ödenir.
- Olağanüstü masraf: Kendi işletmesine ilişkin olağan giderler ücretten karşılanır; olağanüstü giderler ayrıca istenebilir.
- Hapis hakkı: Acentelikten doğan alacakları için zilyetliğindeki müvekkile ait taşınır ve kıymetli evrak üzerinde hapis hakkı.
- İnhisar: Yazılı aksine sözleşme yoksa aynı yer/bölgede aynı ticaret dalında birden fazla acente atanamaz.
b. Borçlar
- İş görme–menfaat koruma,
- Bilgi verme: Kendisine yapılan beyanlar, piyasa koşulları, müşterilerin ekonomik durumlarını zamanında bildirme; aykırılık zarardan sorumluluk doğurur.
- Talimatlara uyma,
- Önleyici tedbirler: Nakliyede hasar varsa tespit ettirme, mümkünse koruma; telef tehlikesinde mahkeme izniyle satma ve derhâl bildirme,
- Tahsil edilen paraları iade, zamanında ödemezse faiz ve gerekirse tazminat,
- Rekabet etmeme: Yazılı aksine sözleşme yoksa aynı bölgede rakip işletmeler adına acentelik yapılamaz.
c. Temsil Yetkisi
- Sözleşme yapma: Müvekkil adına sözleşme yapabilmesi için özel ve yazılı yetki ve bunun tescil/ilanı gerekir. Yetkisiz veya yetkiyi aşan işlemde, müvekkilin icazeti yoksa sözleşme acenteyi bağlar.
- Beyanda bulunma/kabul: Aracılık ettiği veya yaptığı sözleşmelerle ilgili ihtar, ihbar, protesto gibi hakkı koruyan beyanları müvekkili adına yapabilir ve kabul edebilir.
- Yargılama: Bu sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklarda müvekkili adına dava açabilir; kendisine de aynı sıfatla dava açılabilir (TTK m.105/3 uyarınca, asıl kişi hakkında Türkiye’de açılan davanın sonucu acenteye uygulanamaz).
- Bedel kabulü/yenileme/indirme: Bizzat teslim ettiği malların bedelini kabul edebilir, bedelini ödediği malları teslim alabilir; bu işlemlerden doğan alacakları yenileyebilir veya indirebilir.
d. Sona Erme
- Belirli süreli sözleşme sürenin dolmasıyla sona erer; süreden sonra devam edilirse belirsiz hale gelir.
- Belirsiz süreli sözleşme 3 ay önceden fesih ihbarıyla sona erer.
- Haklı sebeple fesih her zaman mümkündür; 3 aylık ihbar süresi aranmaz (ör. görevleri sürekli yerine getirmeme, iş sırrını ifşa).
- Taraflardan birinin ölümü, kısıtlanması veya iflası ile, aksi kararlaştırılmadıkça sözleşme sona erer.
e. Sona Ermenin Sonuçları
- Haklı sebeple sözleşmeyi sona erdiren ve kusurlu olmayan taraf, uğradığı zararın tazminini isteyebilir.
- Haksız veya ihbarsız fesihte, fesheden taraf, işlerin tamamlanmaması nedeniyle karşı tarafın zararını gidermekle yükümlüdür.
- Rekabet yasağı sözleşmesi: Yazılı yapılır; acentelik bittikten sonra en çok 2 yıl için öngörülebilir; müvekkil uygun bir tazminat öder. Müvekkil yazılı vazgeçerse, 6 ay sonra tazminat borcu sona erer. Haklı sebeple fesheden taraf, 1 ay içinde rekabet yasağına bağlı olmadığını yazılı bildirebilir.
- Denkleştirme talebi: Acentenin oluşturduğu müşteri çevresi nedeniyle müvekkil, sözleşme sonrası da menfaat elde ediyorsa, acente hakkaniyete uygun bir bedel isteyebilir. Talep, sona ermeden itibaren 1 yıl içinde ileri sürülmelidir; önceden feragat geçersizdir. Acentenin haksız feshi veya ağır kusuru varsa denkleştirme istenemez. Miktar, acentenin son 5 yıl ortalama yıllık komisyonunu aşamaz (faaliyet daha kısaysa o sürenin ortalaması).
f. Zamanaşımı
Acentelikten doğan taleplerde süre 5 yıldır.
4. Taşıma İşleri Komisyoncusu
Tanım: TTK’ya göre taşıma işleri komisyoncusu, kendi adına ve müvekkil hesabına eşya taşıtmayı üstlenen kişidir. Konusu eşya taşımadır; yolcu taşımaya ilişkin işlerde vekâlet hükümleri uygulanır. Faaliyet süreklidir ve ücret karşılığındadır. Mesleğin icrası için Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’ndan yetki belgesi alınmalıdır. Kural olarak komisyoncu da tacirdir.
Taşıyıcı ile komisyoncu farklı olabilir; komisyoncunun taşımacılık yetki belgesi varsa aynı kişi de olabilir.
a. Borçları ve Sorumluluğu
- Taşıma işini örgütlemek, uygun taşıyıcı ve güzergâhı belirlemek, gerekli bilgileri vermek,
- Müvekkilin menfaatini korumak; kararlaştırılmışsa sigortalama yaptırmak,
- Duruma göre işi başkasına tevdi edebilmek (zorunluluk veya rıza halinde),
- Zilyetliğindeki eşyada meydana gelen hasarlardan sorumludur; gönderenin kusuru/ayıp oranında sorumluluk azalır.
- Taşıma sırasında risklere karşı gönderen uygun önlemleri almalı; komisyoncu da eşya teslim alınırken ayıp olup olmadığını kontrol etmeli ve derhâl bildirmelidir.
- Yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.
b. Zamanaşımı
- Taşıma işleri komisyonculuğundan doğan tüm talepler için süre 1 yıldır.
- Zarar, komisyoncunun kastı, pervasızca davranışı veya ağır ihmalinden doğmuşsa süre 3 yıldır.
Ticaret Hukuku Ders Notları – Şirketler Hukuku Bölüm 2
Ticaret Hukuku Ders Notları – Kıymetli Evrak Hukuku Bölüm 3
Avukat Gökhan Yağmur Kimdir?
Av. Gökhan Yağmur, İstanbul merkezli olarak faaliyet gösteren, ceza hukuku, aile hukuku, ticaret hukuku ve fikri mülkiyet hukuku alanlarında uzmanlaşmış bir avukattır. Uzun yıllara dayanan mesleki deneyimiyle birlikte yalnızca dava ve uyuşmazlıkların çözümünde değil, aynı zamanda önleyici hukuk danışmanlığı, sözleşme yönetimi ve şirketlere stratejik hukuki destek sunmaktadır.
Ceza yargılamaları, boşanma ve velayet davaları, ticari uyuşmazlıklar ve marka–patent süreçlerinde müvekkillerine etkin savunma ve çözüm odaklı yaklaşımıyla hizmet vermektedir. Ayrıca TÜRKPATENT, USPTO ve EUIPO nezdinde marka tescili ve fikri mülkiyet koruması konularında hem yerli hem de yabancı müvekkillere danışmanlık sağlamaktadır. – Turkey Brand Law
Kurucusu olduğu Hukuk Plus, HukukBankasi.net ve diğer dijital projeleriyle hukuk öğrencileri, stajyer avukatlar ve meslektaşlara yönelik özgün bir ekosistem geliştirmiştir. Bu sayede hukuk bilgisinin paylaşımı, güncel içtihatların takibi ve mesleki dayanışmanın güçlenmesine katkı sunmaktadır.
Av. Gökhan Yağmur, girişimci vizyonu ile yalnızca klasik avukatlık hizmeti sunmakla kalmayıp; marka yönetimi, e-ticaret hukuku, uluslararası şirket danışmanlığı ve dijital hukuk çözümleri alanlarında da fark yaratan çalışmalara imza atmaktadır.
Daha fazla bilgi için:
📌 www.gokhanyagmur.com
📌 www.gokhanyagmur.com.tr
📞 0542 157 06 34
Yolculuk Süresini Hesaplayın
Yakındaki yerler için seyahat süresini ve yol tariflerini görün
