Bilgi BankasıCeza Hukuku

Açığa Atılan İmzanın Kötüye Kullanılması Suçu Nedir? (TCK 209)

Açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 209. maddesinde düzenlenmiş olup, kamu güvenine karşı işlenen sahtecilik suçları arasında yer alır. Bu suç, bir kişiye belirli bir anlaşma çerçevesinde ve belirli bir amaçla doldurulmak üzere teslim edilen boş bir kağıdın, teslim amacına veya anlaşmaya aykırı biçimde doldurulmasıyla ortaya çıkar.

Bu suçun konusunu teşkil eden belge yalnızca sıradan bir boş kağıt olmayabilir; çek, bono veya diğer kambiyo senetleri de açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçunun konusunu oluşturabilir. Burada önemli olan husus, failin, kendisine güvenilerek verilen boş kağıdı veya senedi, veriliş amacına aykırı biçimde doldurmasıdır.

Açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçu

İçindekiler

Açığa Atılan İmzanın Kötüye Kullanılması Suçunun Unsurları

Açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçu, genel kastla işlenen şekli bir suç niteliğindedir. Failin, suçun maddi unsurunu oluşturan eylemi gerçekleştirmesi yeterli olup, ayrıca özel bir saik aranmaz. Türk Ceza Kanunu’nun 209. maddesi, bu suçu iki ayrı görünüm biçimiyle düzenlemiştir.

Suçun Birinci Görünüm Biçimi (TCK m.209/1)

Bu halde, mağdurun kendi rızasıyla faile teslim ettiği kısmen veya tamamen boş bir kağıt, senet (bono) ya da çek söz konusudur. Fail, bu belgeye atılan imzayı anlaşmaya ve veriliş amacına aykırı biçimde doldurarak mağdurun güvenini kötüye kullanır.

Suçun İkinci Görünüm Biçimi (TCK m.209/2)

Bu durumda ise mağdurun rızası bulunmamaktadır. Fail, hukuka aykırı şekilde ele geçirdiği kısmen veya tamamen boş bir kağıt, senet veya çeki hukuki sonuç doğuracak biçimde doldurarak kullanır. Bu eylem, mağdurun iradesi dışında gerçekleştirildiği için daha ağır bir hukuki sonuç doğurabilir.

Açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçunun her iki şekli de, failin kasıtlı davranışı ile mağdurun güveninin ihlal edilmesi esasına dayanır. Suçun her iki hali de aşağıda ayrıntılı biçimde incelenecektir.

Boşa Kağıda veya Senede Atılan İmzanın Kötüye Kullanılması Suçu ve Cezası (TCK 209/1)

Açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçunun bu şekli, mağdur ile fail arasında mevcut bir ticari veya kişisel ilişkiye dayanır. Mağdur, aralarındaki güven ilişkisine istinaden boş bir kağıdı, çeki ya da senedi, ileride belirli şartlar doğrultusunda doldurulması için kendi rızasıyla faile teslim eder. Ancak fail, bu güveni kötüye kullanarak belgeyi veriliş amacı ve anlaşma şartlarına aykırı biçimde doldurur.

Faile bırakılan belge tamamen boş olabileceği gibi kısmen doldurulmuş da olabilir. Örneğin, sadece tarih kısmı boş bırakılmış bir senede geçmiş bir tarih ekleyerek daha fazla faiz tahsil etmeye çalışan kişi, açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçunu işlemiş olur.

Belgenin Hukukî Niteliği ve Sahtecilik Ayrımı

Bu suçun oluşabilmesi için, failin eline geçen belgenin teslim edildiği anda hukuken geçerli bir belge niteliği taşımaması gerekir. Eğer mağdur, failine zaten geçerli bir belge vermişse ve fail bu belgede değişiklik yapmışsa, bu durumda TCK m.209/2 kapsamında özel veya resmî belgede sahtecilik suçu oluşur.

Örneğin, mağdurun miktar kısmını boş bıraktığı bir senede, anlaşmaya aykırı biçimde yüksek bir tutar yazan fail açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçunu işlerken; yazılmış bir senetteki rakamlarla oynayarak örneğin “250 TL”yi “1250 TL”ye dönüştüren kişi ise resmî evrakta sahtecilik suçunu işlemiş olur.

Gerçek İmza ve Rıza Unsuru

Bu suçun varlığı için boş kağıt, çek veya senet üzerindeki imzanın mağdura ait gerçek bir imza olması ve mağdurun bu belgeyi kendi iradesiyle faile teslim etmesi zorunludur.
Örneğin; kiralayan ile kiracı arasında 5000 TL bedelli bir araç kiralama anlaşması yapılmış ve kiralayan, teminat amacıyla kiracıdan açık senet almıştır. Kiracı, aracı zamanında ve kusursuz şekilde iade etmesine rağmen, bu açık senedin sonradan 10.000 TL olarak doldurulup icraya verilmesi durumunda, TCK m.209/1 anlamında açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçu oluşur.

Suçun İspatı

Açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçunun yazılı delille ispatı gerekir. Tanık beyanı veya diğer takdirî deliller bu suçta ispat aracı olarak kabul edilmez. Ancak Medenî Usul Hukuku’ndaki istisnalar —örneğin taraflar arasında belli bir yakınlık veya akrabalık ilişkisi varsa— geçerliliğini korur.

Bu nedenle, boş senedi teminat olarak verdiğini iddia eden kişi, bu durumu yazılı bir belgeyle kanıtlamak zorundadır. Aksi halde, yalnızca tanık anlatımıyla fail hakkında mahkûmiyet kararı verilemez.

Cezası

TCK m.209/1 uyarınca açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçunun cezası üç aydan bir yıla kadar hapis olarak belirlenmiştir. Suçun basit hali için öngörülen bu ceza, failin kastının derecesi ve eylemin sonuçları dikkate alınarak hâkim tarafından belirlenir.

Boşa Kağıt veya Senedi Hukuka Aykırı Olarak Ele Geçirme ve Doldurma (TCK 209/2)

Açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçunun ikinci biçimi, imzalı ve kısmen ya da tamamen boş bir belgenin hukuka aykırı yollarla ele geçirilip doldurulması hâlinde oluşur. Türk Ceza Kanunu’nun 209/2. maddesi, bu durumda suçun konusunu oluşturan belgenin niteliğine göre failin özel veya resmî belgede sahtecilik suçundan cezalandırılacağını düzenlemiştir.

Fail, hukuka aykırı biçimde ele geçirdiği boş bir senet, çek veya imzalı kağıdı, hukuki sonuç doğuracak biçimde doldurursa; belgenin türüne göre TCK m.204 kapsamında cezalandırılır. Buna göre; belge bir resmî evrak niteliği taşıyorsa fail resmî belgede sahtecilik, özel nitelikli bir belge ise özel belgede sahtecilik suçunu işlemiş olur.

Hukuka Aykırı Ele Geçirme Unsuru

Bu suç tipinde en önemli fark, mağdurun rızasının hiç bulunmamasıdır. Fail, suçun konusunu oluşturan belgeyi mağdurun bilgisi veya izni olmadan ele geçirir ve güven ilişkisi dışında hareket eder. Bu nedenle, bu tür fiiller doğrudan evrakta sahtecilik suçunun kapsamına girer.

Hukuka aykırı ele geçirme fiiline örnekler şu şekildedir:

  • Üzerinde adres ve borçlu bilgileri bulunan kısmen boş bir senedi sokakta bulup doldurarak icraya veren kişi, resmî belgede sahtecilik suçundan sorumlu olur.
  • Kendi alacağını tahsil ettikten sonra, alacaklı kısmı boş senedi başka birine devredip dolduran kişi ile o senedi kullanan kişi, resmî evrakta sahtecilik suçunu birlikte işlemiş sayılır.
  • Bir şirket müdürünü yanıltarak elinden imzalı ancak boş bir belge alıp kendisini şirket alacaklısıymış gibi gösteren kişi, özel evrakta sahtecilik hükümleri uyarınca cezalandırılır.
  • Kiraya verenin imzaladığı, ancak kiracı kısmı boş bırakılmış kira sözleşmesini emlakçıdan alarak kendisini kiracı olarak yazan kişi, özel belgede sahtecilik suçunu işlemiş olur.

Cezai Sonuçlar

Boş kağıdın hukuka aykırı biçimde ele geçirilip doldurulması hâlinde uygulanacak ceza, belgenin niteliğine göre değişir:

  • Resmî belgede sahtecilik suçu: Resmî bir belgenin sahte olarak düzenlenmesi, değiştirilmesi veya kullanılması durumunda fail hakkında 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası uygulanır (TCK m.204/1).
  • Eğer suç, kamu görevlisi tarafından görev yetkisi kötüye kullanılarak işlenmişse, ceza 3 yıldan 8 yıla kadar hapis olarak belirlenmiştir (TCK m.204/2).
  • Özel belgede sahtecilik suçu: Fail, özel nitelikteki bir belgeyi sahte olarak düzenler, değiştirir veya kullanırsa 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
  • Ayrıca, eğer bu suç gerçek bir hukuki ilişkiyi kanıtlamak veya var olan bir durumu belgelemek amacıyla işlenmişse, cezada yarı oranında indirim yapılır (TCK m.211).

İspat Kuralları

Bu suç türünde, “yazılı delille ispat” zorunluluğu bulunmamaktadır. Boş kağıt veya senedin hukuka aykırı biçimde ele geçirildiği iddiası, tanık beyanı da dahil olmak üzere her türlü delille ispatlanabilir. Bu yönüyle, açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçunun ilk şekliyle arasındaki en belirgin farklardan biridir.

Adli Para Cezasına Çevirme, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması

Açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçu nedeniyle verilen cezalar, bazı durumlarda hapis dışı yaptırımlara dönüştürülebilir. Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri, bu kapsamda fail lehine farklı infaz ve uygulama imkânları öngörmektedir.

Adli Para Cezasına Çevirme

Adli para cezası, işlenen bir suça karşılık olarak mahkeme tarafından hapis cezasıyla birlikte veya onun yerine hükmedilebilen bir yaptırım türüdür. Açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçu için verilen hapis cezası, hâkim tarafından adli para cezasına çevrilebilir. Bu durumda fail, hapis yatmak yerine belirlenen miktarda para cezasını ödeyerek cezayı infaz etmiş sayılır.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, sanık hakkında verilen cezanın belli bir denetim süresi içinde hüküm doğurmamasını ve bu sürede belirlenen koşullar yerine getirildiğinde cezanın ortadan kaldırılmasını sağlayan bir ceza muhakemesi kurumudur.
Açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçu nedeniyle verilen hapis cezası hakkında da mahkeme, HAGB kararı verebilir. Bu durumda fail, denetim süresini sorunsuz tamamladığında, hakkında verilen mahkûmiyet kararı hiçbir hukuki sonuç doğurmaz ve dava düşer.

Cezanın Ertelenmesi

Cezanın ertelenmesi, mahkemenin belirlediği hapis cezasının cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesi anlamına gelir. Bu durumda mahkeme, failin geçmişi, kişisel özellikleri ve suçun işleniş biçimini değerlendirerek cezanın ertelenmesine karar verebilir.
Açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçu kapsamında verilen hapis cezası da erteleme kapsamına alınabilir. Fail, belirlenen süre içerisinde yeni bir suç işlemez ve mahkemenin belirlediği şartlara uyarsa, cezası infaz edilmeksizin ortadan kalkar.

Bu üç kurum —adli para cezası, HAGB ve cezanın ertelenmesi— ceza adalet sisteminde, failin kişisel durumuna ve suça ilişkin koşullara göre, mahkeme tarafından takdiren uygulanabilir.


Açığa Atılan İmzanın Kötüye Kullanılması Suçunda Şikayet Süresi, Uzlaşma ve Zamanaşımı

Açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçu, şikayete tabi bir suçtur. Bu nedenle, mağdur tarafından şikayet başvurusu yapılmadıkça savcılık kendiliğinden (resen) soruşturma başlatamaz. Suçun soruşturulabilmesi için mağdurun iradesini ortaya koyması gerekir.

Şikayet Süresi

Şikayet hakkı, mağdurun fiili öğrendiği tarihten itibaren altı ay içinde kullanılmalıdır. Bu süre hak düşürücü nitelikte olup, sürenin geçirilmesi halinde mağdurun şikayet hakkı ortadan kalkar.
Örneğin, mağdurun imzaladığı boş senedin icra takibine konu edilmesi halinde, ödeme emrinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla altı aylık şikayet süresi işlemeye başlar. Mağdur bu süre içinde şikayet etmezse, artık savcılık tarafından dava açılması mümkün değildir.

Şikayetten vazgeçilmesi hâlinde ise, açılmış kamu davası düşer ve yargılama sona erer. Bu nedenle şikayet hakkı, hem suçun soruşturulması hem de kovuşturulması açısından belirleyici bir öneme sahiptir.

Uzlaşma

Açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçu, uzlaşma kapsamındaki suçlar arasında yer alır. Uzlaşma; fail ile mağdurun, uzlaştırmacı aracılığıyla iletişim kurarak maddi veya manevi tazminat ya da başka bir uzlaşma koşulu üzerinde anlaşmaları sürecidir.
Tarafların uzlaşmaya varması hâlinde, dava açılmaz veya açılmış olan dava düşer. Bu durum, yargı sisteminde hem mağdurun tatmini hem de toplumsal barışın sağlanması açısından önemli bir mekanizmadır.

Dava Zamanaşımı

Dava zamanaşımı, suçun işlendiği tarihten itibaren belirli bir süre geçmesine rağmen dava açılmaması veya açılan davanın bu süre içinde sonuçlandırılamaması hâlinde, kamu davasının düşmesi sonucunu doğuran bir ceza hukuku kurumudur.
Açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçu bakımından olağan dava zamanaşımı süresi sekiz yıldır. Bu süre içerisinde yargılama sonuçlandırılmazsa, mahkeme davayı düşürmek zorundadır.

Bu nedenle mağdur, hem şikayet süresini hem de zamanaşımı süresini titizlikle takip etmeli; süresi içinde başvuruda bulunmadığı takdirde hukuki koruma imkanını kaybedeceğini bilmelidir.

Açığa Atılan İmzanın Kötüye Kullanılması Suçunda Görevli Mahkeme

Açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçu, niteliği itibarıyla Asliye Ceza Mahkemesi’nin görev alanına girer. Bu mahkeme, suçun basit şekli bakımından yargılama yetkisine sahiptir ve sanık hakkında hüküm verme görevi asliye ceza mahkemesince yerine getirilir.

Ancak suçun, nitelikli dolandırıcılık veya evrakta sahtecilik gibi daha ağır nitelikli suçlarla birlikte işlenmesi durumunda, yargılama görevi Ağır Ceza Mahkemesi’ne geçer. Çünkü bu durumda suçların birleşmesiyle ortaya çıkan eylemin hukuki niteliği daha ağır hale gelir ve verilecek ceza miktarı da artar.

Bu nedenle, açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçu bakımından görevli mahkeme tespiti yapılırken, eylemin birlikte işlendiği diğer suçların nitelikleri ve ceza sınırları dikkate alınmalıdır.
Basit hâli için asliye ceza, nitelikli veya birleşik hâller için ise ağır ceza mahkemesi yetkilidir.

Açığa Atılan İmzanın Kötüye Kullanılması Suçu Yargıtay Kararları (Genel Çerçeve)

Aşağıda, açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçu bakımından Yargıtay’ın temel ilkeleri ve kararları, verilen metindeki bilgi ve vurgu aynı kalacak şekilde yeniden yapılandırılmıştır. Açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçu için özellikle ispat kuralları, şikâyet şartı, belgenin niteliği ve görevli mahkeme hususları kararların ortak paydasını oluşturmaktadır.

Kısa Özet

Bu bölüm, açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçu yönünden senetle ispat kuralı, hukuka aykırı ele geçirme hâllerinde delil rejimi, resmî/özel belgede sahtecilik ayrımı ve şikâyet süresi gibi ana ilkeleri, Yargıtay içtihatları ışığında derli toplu bir çerçeveyle sunar. Amaç, kararların söylediği şeyleri aynen koruyarak, uygulamada yol gösteren bir bütünlük sağlamaktır.


Açığa Atılan İmzanın Kötüye Kullanıldığı İddiası: Senetle İspat Gereği

Açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçu, imzalı ve kısmen veya tamamen boş bırakılmış bir kâğıdın, teslim ve veriliş amacına aykırı şekilde doldurulmasıyla oluşur. Birinci fıkradaki suçta, imzalı boş kâğıt tevdi ve teslim edilmiş olmalı; bu kâğıt, teslim edilme amacından farklı biçimde doldurularak hukuki sonuç doğuracak bir belgeye dönüştürülmelidir. İmzanın gerçek olması zorunludur; aksi hâlde olay, belgede sahtecilik kapsamında kalır. Suçun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır.

Kısa Özet

Yargıtay, açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçu bakımından, imzalı boş kâğıdın rızayla teslim edilmesi ve sonradan anlaşmaya aykırı doldurulması şartlarını vurgular. Bu iddianın ispatı, kural olarak senetle yapılmalıdır; tanıkla ispat, ancak kanunun izin verdiği ayrık hâllerde mümkündür.


Hukuka Aykırı Ele Geçirme Hâlinde (TCK 209/2) Delil Rejimi ve Sahtecilik İrtibatı

İmzalı, kısmen veya tamamen boş bir kâğıdın hukuka aykırı biçimde ele geçirilip hukuki sonuç doğuracak şekilde doldurulması, belgede sahtecilik hükümlerine göre cezalandırılır. Bu hâlde imzalı kâğıt rızaya dayalı teslim edilmemiş olmalı; fail kâğıdı hukuka aykırı biçimde ele geçirip veya elde bulundurup doldurmalıdır. Ortaya çıkan belgenin niteliğine göre resmî ya da özel belgede sahtecilik söz konusu olur.

Kısa Özet

TCK 209/2 kapsamındaki fiillerde, “yazılı delille ispat” kuralı geçerli değildir; tanık dâhil her türlü delille ispat mümkündür. Çünkü burada tartışma, “hukuka aykırı ele geçirme” olgusunun tespitidir ve bu olgu, serbest delil rejimine tabidir.


Ceza–Hukuk Yargılaması İlişkisi ve Senede Karşı Senetle İspat İlkesi

Bir eylemin suç sayılıp sayılmaması, başka bir mahkemenin görev alanına giren bir sorunun çözümüne bağlıysa, ceza mahkemesi bu sorunu kendisi çözebileceği gibi, yargılamaya ara vererek ilgililere hukuk davası açmaları için süre de verebilir. Hukuk mahkemesi, “senede karşı senetle ispat” ilkesi doğrultusunda karar verir ve bu karar ceza mahkemesini bağlar. Ceza mahkemesi söz konusu özel hukuki ihtilafı bizzat çözmek isterse, hukuk usulündeki kuralları uygulamak durumundadır.

Kısa Özet

Yargıtay’a göre, ceza mahkemesi senedin anlaşmaya aykırı düzenlenip düzenlenmediğini çözerken hukuk usulü kurallarını esas almak zorundadır; aksi hâlde çelişkili kararlar ortaya çıkabilir ve adalete güven zedelenir. Bu zorunluluk yalnızca anlaşmaya aykırılık iddiası ile sınırlıdır; kast veya kullanım gibi ceza muhakemesine özgü unsurlar serbest delil ilkesiyle değerlendirilir. (Ceza Genel Kurulu, 2020/354)


Boş Senede İmza, Yazılı Delille İspat ve Beraat Kararları

Yargıtay, açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçu iddiasının kural olarak yazılı delille ispatını zorunlu görür. Bu nedenle, şikâyetçinin boş olarak imzaladığı senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğunu yazılı belgeyle ortaya koyamadığı hâllerde beraat gerektiğini vurgular.

  • Yargıtay 21. CD, 2016/5053: Yazılı belge sunulmadığı dosya kapsamlarında mahkûmiyet yerine beraat kararı verilmesi gerekir.
  • Yargıtay 21. CD, 2016/4160: Katılanlar, boş imzalı senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğunu belgeleyememişlerse mahkûmiyet doğru değildir.

Kısa Özet

Senede karşı senetle ispat” ilkesi gereğince, açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçu iddiası yazılı delille kanıtlanmalıdır. Aksi takdirde mahkûmiyetin koşulları oluşmaz ve beraat gündeme gelir.


Tahrifat, Aldatma Yeteneği ve İnceleme Yükümlülüğü

Belgede tahrifat iddiası varsa, belgenin aldatma yeteneğinin tartışılması gerekir.

  • Yargıtay 21. CD, 2016/137: Bonodaki bedel kısmında sonradan ekleme şüphesi varsa, bilirkişi incelemesi yaptırılmalı; belgenin aslı dosyaya alınmalı ve aldatma yeteneği karar yerinde tartışılmalıdır.

Kısa Özet

Tahrifat iddiasında, mahkeme belgenin aslını incelemeli, bilirkişiden teknik rapor almalı ve belgenin iğfal kabiliyeti konusunda açık tartışma yürütmelidir.


Dolandırıcılık Suçu ile İrtibat ve Ayrı Değerlendirme Gereği

Aynı olayda hem dolandırıcılık hem de açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçu iddiası varsa, her bir fiilin tarihi ve niteliği ayrı değerlendirilmelidir.

  • Yargıtay 15. CD, 2014/14680: Teminat senedinin doldurulup takibe konulması fiili, sübutu hâlinde TCK 209 kapsamındadır; dolandırıcılıkla tek suç gibi değerlendirilmesi doğru değildir.

Kısa Özet

Bir dosyada birden fazla suçlama varsa, her fiil bağımsız delil ve tarihler temelinde değerlendirilir; açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçu ile dolandırıcılık birlikte görünse de ayrı hukuki nitelikler taşır.


Senetleri Ele Geçirme, Doldurma ve Kullanma: Sahtecilik ve Zincirleme Suç

İlgililerin yerine imza atma, yanıltarak imzalatma ve sonrasında hukuka aykırı şekilde doldurup kullanma eylemleri, resmî belgede sahtecilik ve zincirleme suç hükümlerini gündeme getirebilir.

  • Yargıtay 5. CD, 2014/499: TCK 209/2 yollamasıyla TCK 204/2 kapsamında zincirleme resmî belgede sahtecilik; ayrıca TCK 212 gereğince, sahte belgenin başka bir suçun işlenmesinde kullanılması ayrı ceza gerektirir.

Kısa Özet

Hukuka aykırı ele geçirilen imzalı boş senetlerin doldurulup kullanılması, çoğu kez evrakta sahtecilik ve zincirleme suç hükümleriyle birlikte ele alınır; TCK 212 aynı fiillerde müteaddit cezalandırma öngörebilir.


Rıza Dışı Boş Senet İmzalatılması: Resmî Evrakta Sahtecilik Nitelendirmesi

  • Yargıtay 5. CD, 2012/10861: Borç senetlerinin bilgi dışında imzalatılıp hukuki sonuç doğuracak şekilde doldurulması, TCK 209/2 yollamasıyla 204/2 kapsamında zincirleme resmî belgede sahtecilik olarak nitelendirilmelidir; açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçu olarak hüküm kurulması hatalıdır.

Kısa Özet

Rıza dışı imzalatma ve sonradan doldurma, açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçu değil, resmî (veya özel) belgede sahtecilik kapsamına girebilir.


Açık Senedin Sonradan Doldurulması ile Bedelsiz Senedin Kullanılması

  • Yargıtay 23. CD, 2016/2640: Bedelsiz kalmış senedin kullanılması ve açığa atılan imzanın kötüye kullanılması fiilleri bir bütün hâlinde TCK 209/1 kapsamında değerlendirilmelidir; ayrı ayrı mahkûmiyet kurulması hukuka aykırıdır.

Kısa Özet

Olay bir bütün olarak açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçu kapsamında ise, mükerrer mahkûmiyet kurulamaz.


Şikâyet Süresi, Tebligat ve Uzlaşma Usulü

Açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçu şikâyete tabidir; 6 aylık süre, fiil ve faili öğrenmeden itibaren başlar.

  • Yargıtay 11. CD, 2015/178: Ödeme emrinin tebliğ tarihi kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenmeden “süre geçti” gerekçesiyle düşme kararı verilmesi isabetsizdir.
  • Yargıtay 11. CD, 2015/28662: İcra dosyası getirtilerek tebliğ tarihi saptanmalı; ayrıca yazılı delille ispat kuralı gözetilerek deliller buna göre toplanmalı.
  • Yargıtay 11. CD, 2016/6388: Uzlaşma hükümlerinin (CMK 253–254) uygulanması gerektiği gözetilmelidir.

Kısa Özet

Şikâyet süresi bakımından tebligat tarihi belirleyicidir. Ayrıca uzlaşma usulünün uygulanması ve delillerin rejimine uygun araştırma yapılması zorunludur.


Boş Kâğıda İmza, Sonradan Doldurma ve Teknik İnceleme

  • Yargıtay 21. CD, 2015/184: Belgenin önceden imzalanıp sonradan metnin yazdırıldığı iddiası varsa, toner/kartuş izlerine dayalı teknik inceleme dâhil, TÜBİTAK/ATK/kriminal laboratuvarlar gibi kurumlarca rapor alınmalı; ayrıca uzlaşma iradeleri usulüne uygun sorulmalı, tüm deliller birlikte değerlendirilmelidir.

Kısa Özet

Belge üretim tekniğine ilişkin ihtilaflarda, uzman kurum raporları önem taşır. Mahkeme, uzlaşma prosedürünü işletmeli ve delilleri eksiksiz toplamalıdır.


Boş Kira Sözleşmesinin Sonradan Doldurulması ve Senetle İspat

  • Yargıtay 11. CD, 2015/25164: İSKİ’ye verilen sözleşme ile icra takibine konu sözleşme asılları temin edilip karşılaştırılmalı; imzanın aidiyeti bilirkişi ile tespit edilmeli; yazılı delille ispat ilkesi gözetilerek tüm deliller birlikte değerlendirilmelidir.

Kısa Özet

Kira sözleşmelerinde boş kısımların sonradan doldurulduğu iddiası teknik ve yazılı delillerle ispatlanmalı; tanıkla ispat kuralı istisnalar dışında mümkün değildir.


Hukuka Aykırı Ele Geçirme Olgusunun İspatı: Serbest Delil

  • Yargıtay 11. CD, 2012/10362: YİBK 24.03.1989, 1988/1–1989/2 kararındaki yazılı delille ispat kuralı, TCK 209/1 kapsamına yöneliktir. Hukuka aykırı ele geçirme söz konusuysa (TCK 209/2), bu olgu tanık dâhil her türlü delille ispatlanabilir.

Kısa Özet

Rızaya dayalı teslim yoksa ve mesele ele geçirme safhasındaysa, serbest delil rejimi uygulanır; yazılı delille ispat koşulu aranmaz.


Boş Senedi Başkası Adına Doldurup İcraya Koyma: Görev

  • Yargıtay 11. CD, 2009/12383: İmzalı boş teminat senedinin, araç iade edilmiş olmasına rağmen doldurulup başkası adına icraya konulması hâli, delillerin takdiri itibarıyla asliye ceza yerine üst dereceli asliye ceza (görev) yönünden resmî belgede sahtecilik kapsamında değerlendirilebilir; “bedelsiz senedi kötüye kullanma” olarak mahkûmiyet kurulması yanlıştır.

Kısa Özet

Eylemin niteliği ve delil durumu, görevin değişmesine yol açabilir; bazı hâllerde evrakta sahtecilik kapsamında farklı mahkeme görevlidir.


Resmî Belgede Sahtecilik ve Kısmen Boş Senet

  • Yargıtay 11. CD, 2016/6388: Kısmen doldurulmuş senette sonradan ekleme ve bedel artışı varsa, olay TCK 204/1 kapsamında resmî belgede sahtecilik olarak değerlendirilmeli; belgenin aldatma yeteneği tartışılmalı, belge aslı dosyaya alınmalı ve uzlaşma hükümleri gözetilmelidir.

Kısa Özet

Kısmen doldurulmuş senetlerde sonradan ekleme tespit edilirse, ağırlıkla sahtecilik gündeme gelir; mahkeme hem belgenin aslını incelemeli hem de uzlaşma prosedürünü uygulamalıdır.


Nitelikli Dolandırıcılık ile Açığa İmzanın Kötüye Kullanılması Suçu Arasındaki Görev İlişkisi

  • Yargıtay 23. CD, 2016/8586: Mağdurun algılama yeteneğinin zayıflığına yararlanma iddiası varsa, eylem TCK 158/1-c kapsamında nitelikli dolandırıcılık yönünden Ağır Ceza Mahkemesi görevini gündeme getirir. Bu durumda açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçu da irtibat nedeniyle aynı dosyada görevsizlik yoluyla Ağır Ceza önüne gitmelidir.

Kısa Özet

Nitelikli dolandırıcılık iddiası, açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçu ile görev ilişkisini etkiler; Ağır Ceza Mahkemesi görevi devreye girebilir.


Sonuç ve Uygulama Notu

Yargıtay kararlarının ortak çizgisi; açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçu bakımından senetle ispat kuralının titizlikle uygulanması, hukuka aykırı ele geçirme iddialarında serbest delil rejimine geçilmesi, tahrifat şüphesinde bilirkişi ve belge aslı incelemesinin yapılması ve görevli mahkemenin eylemin niteliğine göre doğru belirlenmesidir. Ayrıca şikâyet süresi ve uzlaşma hükümleri, usul ekonomisi ve adil yargılama ilkeleri bakımından mutlaka gözetilmelidir.

Avukat Gökhan Yağmur Kimdir?

Av. Gökhan Yağmur, İstanbul merkezli olarak faaliyet gösteren, ceza hukuku, aile hukuku, ticaret hukuku ve fikri mülkiyet hukuku alanlarında uzmanlaşmış bir avukattır. Uzun yıllara dayanan mesleki deneyimiyle birlikte yalnızca dava ve uyuşmazlıkların çözümünde değil, aynı zamanda önleyici hukuk danışmanlığı, sözleşme yönetimi ve şirketlere stratejik hukuki destek sunmaktadır.

Ceza yargılamaları, boşanma ve velayet davaları, ticari uyuşmazlıklar ve marka–patent süreçlerinde müvekkillerine etkin savunma ve çözüm odaklı yaklaşımıyla hizmet vermektedir. Ayrıca TÜRKPATENT, USPTO ve EUIPO nezdinde marka tescili ve fikri mülkiyet koruması konularında hem yerli hem de yabancı müvekkillere danışmanlık sağlamaktadır. – Turkey Brand Law

Kurucusu olduğu Hukuk Plus, HukukBankasi.net ve diğer dijital projeleriyle hukuk öğrencileri, stajyer avukatlar ve meslektaşlara yönelik özgün bir ekosistem geliştirmiştir. Bu sayede hukuk bilgisinin paylaşımı, güncel içtihatların takibi ve mesleki dayanışmanın güçlenmesine katkı sunmaktadır.

Av. Gökhan Yağmur, girişimci vizyonu ile yalnızca klasik avukatlık hizmeti sunmakla kalmayıp; marka yönetimi, e-ticaret hukuku, uluslararası şirket danışmanlığı ve dijital hukuk çözümleri alanlarında da fark yaratan çalışmalara imza atmaktadır.

Daha fazla bilgi için:
📌 www.gokhanyagmur.com
📌 www.gokhanyagmur.com.tr
📞 0542 157 06 34

Commutes and Destinations Map

Yolculuk Süresini Hesaplayın

Yakındaki yerler için seyahat süresini ve yol tariflerini görün


İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu