BİRİNCİ (1) BÖLÜM: TAKİP HUKUKUNA GİRİŞ VE TEMEL KAVRAMLAR – İCRA İFLAS HUKUKU DERS NOTLARI
Bu derste, TAKİP HUKUKUNA GİRİŞ VE TEMEL KAVRAMLAR ele alacağız. İcra ve iflas hukuku, alacaklının hakkına devlet eliyle kavuşmasını sağlayan cebrî icra yollarını düzenler. Bu alan, ihkak-ı hak yasağının doğal bir sonucu olarak, bireyin kendi gücüyle değil, yargı ve icra organları aracılığıyla hakkını elde etmesini güvence altına alır.
Amacımız; hukuk fakültesi öğrencileri ve Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı’na hazırlanan adaylara, tamamen ücretsiz, güncel ve erişilebilir ders notları sunmaktır. Bu notlar, kavramların sade bir dille açıklanması ve mevzuata dayalı örneklerle desteklenmesi yoluyla, öğrencinin hem akademik hem pratik bilgisini güçlendirmeyi hedefler.
Bu bölümde; cebrî icra kavramı, ihkak-ı hak yasağı, takip yolları, icra organları, ve icra işlemlerinin temel ilkeleri gibi konular sistematik biçimde incelenecektir.
BİRİNCİ BÖLÜM: TAKİP HUKUKUNA GİRİŞ VE TEMEL KAVRAMLAR
İcra ve İflas Hukuku, diğer adıyla cebri icra hukuku ya da takip hukuku, özel hukuk ilişkilerinden doğan alacakların devletin cebir gücü kullanılarak yerine getirilmesini konu edinir. Bu bölümde, kavramların mevzuata uygun tanımları verilerek takip işlemleri, taraflar, tebligat, süreler ile tatil ve talik hallerinin tamamı sistematik biçimde açıklanacaktır. Açıklamalar, uygulamada karşılaşılan örnekler ve kısa “uygulama notları” ile desteklenmiştir.
İcra ve İflas Hukukuna Genel Bakış
İcra ve iflas hukukuna, doktrinde cebri icra hukuku veya takip hukuku da denir. Cebri icra, borçların devlet kuvvetiyle (zorla) yerine getirilmesidir; zor kullanma yetkisi yalnızca DEVLETE tanınmıştır. Kural olarak cebri icranın konusu borçlunun şahsi değil, malvarlığıdır.
İstisna: Mal beyanında bulunmayan borçlunun hapisle tazyik edilmesi gibi durumlarda, borçlunun şahsına yönelik cebir de mümkün olabilir.
İhkak-ı hak yasağı, bireyin alacağını kendi imkânlarıyla değil, devletin resmî organlarına başvurarak ve yasada gösterilen usullerle elde etmesi gerektiğini ifade eder. İcra ve İflas Hukuku, esasen bu ihkak-ı hak yasağının zorunlu bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır.
Türkiye’de icra ve iflas işlerine yönelik çıkarılan ilk kapsamlı düzenleme, İsviçre Federal Kanunu’ndan alınan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (1932) olmuştur. Bu kanun, takip hukukunun temelini oluşturur ve cebri icra mekanizmalarını ayrıntılı biçimde düzenler.
İcra ve İflas Hukukunun Başlıca Özellikleri
- Alacakların devlet eliyle tahsilini sağlar.
- İhkak-ı hak yasaktır; alacaklı kendi başına zor kullanamaz.
- Cebri icra, kural olarak borçlunun mallarına yönelir.
- Kişiler, borçlarını ödememeleri sebebiyle hapisle tazyik edilemez (istisna: mal beyanı).
- Her türlü alacak için tahsil olanağı sunar.
- Külli icra tacir ve tacir gibi sorumlu olanlara; cüzi icra ise herkes hakkında uygulanabilir.
Uygulama Notu: “Hapisle tazyik”, borçlunun mal beyanında bulunmaması gibi kanunda açıkça belirtilen hallerle sınırlıdır. Borç ödemedi diye kişi hapsedilmez; amaç, malvarlığına yönelmektir.
İcra ve İflas Hukuku’nda Taraflar
Bu başlıkta alacaklı ve borçlu olmak üzere iki temel taraf bulunmaktadır. Her iki tarafın da taraf ehliyetine sahip olması zorunludur. Ayrıca takip işlemlerini yürütmek için takip ehliyeti gerekir.
Taraf Ehliyeti
Medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip her gerçek ve tüzel kişi, icra takibinde taraf olabilir (davada taraf olabilme yeteneği).
- Taraf ehliyeti, İİK’da değil; Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenmiştir.
- Tüzel kişiliği olmayan toplulukların taraf ehliyeti yoktur:
- Adi şirket
- Miras şirketi
- Ölmüş kişi hak ehliyetini yitirdiğinden taraf ehliyeti bulunmaz; ölmüş kişi adına veya aleyhine takip yapılamaz.
- Borçlu takipten önce ölmüşse, takibe terekeye veya mirasçılara karşı devam edilemez, takip iptal edilir.
- Takip sürerken alacaklı ölürse, takibe mirasçıların tamamı veya tereke temsilcisi tarafından devam olunur.
Takip Ehliyeti
Bir kimsenin, kendisi veya tayin ettiği bir avukat (vekil) aracılığıyla alacaklı ya da borçlu olarak icra takibine ilişkin işlemleri yapabilmesidir.
- Gerçek kişilerde takip ehliyeti için fiil ehliyeti aranır: Ayırt etme gücü + erginlik + kısıtlı olmama.
- Tüzel kişiler için, kanuna ve kuruluş belgelerine göre gerekli organlara sahip olma şarttır.
- Ayırt etme gücü bulunmayanlar takip ehliyetine sahip değildir; bunlar ancak kanunî temsilcileri aracılığıyla takip hakkını kullanabilir.
- Ayırt etme gücüne sahip küçük ve kısıtlılar, yalnızca kanunun açıkça izin verdiği durumlarda takip yapabilir.
Uygulama Notu: Tarafların hak ve fiil ehliyeti icra memuru tarafından kendiliğinden gözetilir. Aykırılık hâlinde şikâyet yoluna gidilebilir.
İcra ve İflas Hukuku’nda Takip İşlemleri
Takip işlemleri, tarafların yaptığı işlemler ile icra organlarının yaptığı işlemler olarak ikiye ayrılır.
Taraf Takip İşlemleri
Tarafların takip prosedürü içinde yaptıkları ve çoğunlukla icra organlarının işlem yapmasını sağlamaya yönelik, sürece yön veren işlemlerdir.
Örnek: Takip talebi, haciz talebi, satış talebi vb.
İcra Takip İşlemleri
Kural olarak icra organları tarafından borçluya karşı yapılan ve takibin ilerlemesini sağlayan işlemlerdir.
Örnek: Ödeme/icra emrinin tebliği, depo kararı tebliği, haciz ve satış işlemleri.
Bir İşlemin “İcra Takip İşlemi” Sayılmasının Üç Unsuru
- İcra organları tarafından yapılmış olmalı,
- Borçlunun zararına veya tehlikesine olmalı,
- Cebri icranın alacaklı yararına ilerlemesini sağlamalıdır.
UYARI (Önemli): Paraların paylaştırılması ve aciz vesikası düzenlenmesi, yukarıdaki üç unsuru birlikte taşımadığı için icra takip işlemi değildir; zira bu işlemler borçluya değil, alacaklıya yöneliktir. Keza hacizli mala ilişkin muhafaza tedbirinin alınması da aynı nedenle icra takip işlemi sayılmaz.
İcra ve İflas Hukuku’nda Takip Arkadaşlığı
Bu kavram, aynı takipte alacaklı veya borçlu tarafta ya da her iki tarafta birden fazla kişinin bulunması hâlini ifade eder. Takip arkadaşlığı, alacaklılar arasında veya borçlular arasında ortaya çıkabilir ve mecburi ya da ihtiyarî nitelikte olabilir.
Alacaklılar Arasında Takip Arkadaşlığı
- Mecburi Takip Arkadaşlığı:
Miras ortaklığında, mirasçıların başlattığı para borcu dışındaki takiplerde, mirasçıların birlikte takip yapması gerekir. - İhtiyarî Takip Arkadaşlığı:
Miras ortaklığında veya adi ortaklıkta para borçlarından dolayı ortakların birlikte takip başlatması mümkündür.
Borçlular Arasında Takip Arkadaşlığı
- Mecburi Takip Arkadaşlığı:
Miras ortaklığında mirasçılara karşı başlatılacak para borcu dışındaki takiplerde ve bölünemeyen edimlerde mecburi takip arkadaşlığı söz konusudur.
Örnek: Birden fazla kiracıya karşı açılacak tahliye takibinin, bütün kiracılara yöneltilmesi gerekir. - İhtiyarî Takip Arkadaşlığı:
Müteselsil kefalet veya müteselsil borçluluk hâllerinde, borçlulara karşı birlikte takip başlatılabilir.
Örnek Olay: A ve B’nin birlikte kiracı olduğu bir işyeri için kiraya veren tahliye takibi yapmak istiyor. Tahliye, bölünemeyen bir edim olduğundan, işlem A ve B’nin tamamına yöneltilmelidir; aksi hâlde takip sakatlanır.
İcra ve İflas Hukuku’nda Tebligat
Tebligat, bir işlem veya eylemden hukuken etkilenecek kişilere bu işlemin bildirilmesi ve durumun belgelendirilmesi amacıyla yapılan resmî işlemdir. İcra ve iflas işlerinde tebligat, Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılır.
Tebligat Yöntemleri
- Posta yoluyla
- Memur aracılığıyla
- Doğrudan doğruya
- İlan yoluyla
- Bina kapısına bildirim asma (çakma usulü)
- Elektronik yolla (6099 sayılı Kanun ile 19.01.2012’den itibaren uygulanmaktadır; kural olarak isteğe bağlıdır.)
Anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlere elektronik tebligat ZORUNLUDUR. E-tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen 5. günün sonunda yapılmış sayılır.
01.01.2019’dan İtibaren E-Tebligatın Zorunlu Olduğu Kişi ve Kuruluşlar
- 5018 sayılı Kanuna ekli (I), (II), (III), (IV) sayılı cetvellerdeki kamu idareleri ve bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlar
- Mahallî idareler
- Özel kanunla kurulan diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kanunla kurulan fonlar ve kefalet sandıkları
- Kamu iktisadi teşebbüsleri ve bunların bağlı ortaklıkları, müesseseleri, işletmeleri
- Sermayesinin %50’sinden fazlası kamuya ait diğer ortaklıklar
- Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları
- Kanunla kurulanlar dâhil tüm özel hukuk tüzel kişileri
- Noterler
- Baro levhasına yazılı avukatlar
- Sicile kayıtlı arabulucular ve bilirkişiler
- İdareleri, KİT’leri veya sermayesinin %50’sinden fazlası kamuya ait diğer ortaklıkları; adli/idari yargı mercileri, icra müdürlükleri veya hakemler nezdinde vekil sıfatıyla temsil etmeye yetkili kişilerin bağlı bulunduğu birimler
Tebligatta Zaman ve Adres Kuralları
- Tebligat kural olarak mesai gün ve saatlerinde yapılır; resmî ve adlî tatil günlerinde ve gece vakti de yapılabilir (TebK m.33).
- Tebligat kural olarak muhataba ve bilinen en son adresinde yapılır (TebK m.10). Bu adres tebligata elverişli değilse, adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi bilinen en son adres sayılır ve tebligat buraya yapılır.
- Muhatap adreste bulunamazsa, aynı konutta birlikte oturanlara veya hizmetçiye tebligat yapılabilir.
Kapıya Yapıştırma (Çakma) ve Bildirim:
Muhatap veya tebligat yapılabilecek kimseler adreste bulunmaz ya da tebellüğden imtina ederse; tebliğ evrakı muhtar/İhtiyar Heyeti üyesi veya zabıta amiri/memuruna imza karşılığı teslim edilir; ihbarname adresteki bina kapısına yapıştırılır ve ayrıca mümkünse en yakın komşu, varsa yönetici/kapıcı bilgilendirilir. Kapıya yapıştırma tarihi, tebliğ tarihi sayılır.
Gösterilen adres, muhatabın MERNİS adresi ise ve muhatap o adreste hiç oturmamış veya sürekli ayrılmış olsa dahi aynı usul uygulanır; tebliğ tarihi yine kapıya yapıştırma tarihidir. İlgili görevliler bu evrakı kabule mecburdur.
Ehliyet ve Vekile Tebligat:
Tebligat yapılacak kişi 18 yaşından küçük olmamalı ve açıkça ehliyetsiz olmamalıdır. Vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır; muhatabın bizzat kendisine yapılan tebligat usulsüzdür. Vekil birden fazla ise, birine yapılması yeterlidir; birden fazlasına yapılmışsa ilk tebliğ tarihi esas alınır.
Avukat bürolarında tebligat, resmî çalışma gün ve saatleri içinde yapılır (TebK m.11).
İlanen Tebligat:
Adresi meçhul olanlara tebligat ilan yoluyla yapılır (TebK m.28). İlanen tebliğ, son ilanın tarihinden itibaren 7 gün sonra yapılmış sayılır. Merci, gerekli görürse bu süreyi uzatabilir; ancak 15 günü geçemez (TebK m.31).
Örnek Olay: Borçlunun MERNİS adresi boş çıkıyor ve fiilen başka şehirde olduğu öğreniliyor. Tebligat, MERNİS’teki adres esas alınarak çakma usulü ile yapılır; kapıya yapıştırma tarihi tebliğ tarihi sayılır.
Usulsüz Tebligat
Tebligatın Tebligat Kanunu ve Tebligat Tüzüğüne uygun yapılması ve belgelendirilmesi gerekir. Aksi hâlde tebligat usulsüz olur. Usulsüz tebligat mutlak geçersiz değil, askıda geçersizdir; muhatap tebliği öğrenmişse tebligat geçerli hâle gelir. Muhatabın tebliği öğrendiğini bildirdiği tarih, tebliğ tarihi sayılır; aksinin iddia ve ispatı mümkün değildir (TebK m.32).
İcra ve İflas Hukuku’nda Süreler
Taraflar (İlgililer) İçin Öngörülen Süreler
Bu süreler hak düşürücü ve kesin niteliktedir. İlgililer, sözleşme ile bu süreleri değiştiremez; böyle kayıtlar hükümsüzdür. Ancak borçlu, belli bir sürenin geçmiş sayılması hakkından feragat edebilir. Bunun yanında, bazı hallerde süre zamanaşımına tabidir:
- İcra/iflas dairesi çalışanlarının haksız fiillerinden doğan tazminat davası,
- Aciz belgesine bağlı alacaklar,
- İlâma bağlı alacaklar,
- Haksız ihtiyati hacizden kaynaklanan tazminat davası.
İcra Organları İçin Öngörülen Süreler
Bu süreler düzenleyici niteliktedir. İcra organları kendileri için konulan süre geçtikten sonra işlem yaparlarsa, işlem geçerlidir; ancak somut duruma göre şikâyet yoluna gidilebilir.
Sürelerin Hesabı
İcra ve iflas hukukunda, sürenin ne zaman işleyeceği kural olarak ayrıca belirlenmiştir:
- Gün olarak tayin edilen sürelerde, başlangıç günü hesaba katılmaz; onu izleyen gün birinci gün sayılır.
- Hesaplamada tatil günleri de dâhil edilir; ancak sürenin son günü tatile rastlarsa, süre tatili takip eden ilk iş gününün mesai bitiminde sona erer.
- Ay ve yıl olarak belirlenen sürelerde, süre hangi gün başladıysa, o ayın/yılın aynı gününde sona erer.
- Süre hafta olarak belirlenmişse, başladığı günün son hafta içindeki karşılığı gün biter.
- Adlî tatil hükümleri icra-iflas işlerinde uygulanmaz. İİK’daki bir sürenin son günü adlî tatile rastlasa bile, süre adli tatilin bitiminden itibaren 7 gün uzamaz; işlemeye devam eder. Ancak adli tatil içindeki son gün, tatil saatinde biter.
- Elektronik ortamda yapılan işlemlerde süre gün sonunda biter (İİK m.8/a-V).
Uygulama Notu: Ödeme emrine itiraz süresi tebliğden itibaren 7 gündür. Tebliğ Cuma yapıldıysa, Cumartesi-Pazar hesaba katılır; son gün Cumanın bir hafta sonrası değil, takip eden iş gününün mesai bitimidir. Son gün resmî tatile rastlarsa, süre izleyen ilk iş gününde sona erer.
İcra ve İflas Hukuku’nda Tatil ve Talikler (Erteleme)
Aşağıda tatil saat ve günleri ile genel/özel talik (erteleme) hallerinin tamamı, istisnalarıyla birlikte özetlenmiştir.
Tatil Hâlleri
Tatil Saatleri (Gece Vakti) – Kural: İcra takip işlemi yapılamaz.
İstisnalar:
- Gece çalışan yerlerde (bar, sinema, tiyatro, restoran vb.) hasılat haczi yapılabilir.
- Gündüz başlanmış hacze gece devam edilebilir (koruma amacı).
- Mal kaçırma şüphesi varsa gece haciz yapılabilir.
- Tebligat yapılabilir.
Tatil Günleri (Hafta Sonu ve Resmî Tatiller) – Kural: İcra takip işlemi yapılamaz.
İstisnalar:
- Haciz yapılabilir.
- Muhafaza tedbirleri alınabilir.
- Tebligat yapılabilir.
Önemli: Satış işlemleri mutlaka hafta içi ve gündüz vakti yapılmalıdır.
Talik (Erteleme) Hâlleri
Genel Talik Hâlleri
- Borçlunun yakınlarının ölümü (İİK m.52): Eş ile kan ve kayın hısımlarından alt-üst soyun ölümü hâlinde, borçluya karşı başlamış icra takibi ölüm günü dâhil 3 gün ertelenir.
Uyarı: Borçlunun kardeşinin nişanlısının veya vekilinin ölümü talik sebebi değildir. - Borçlunun ölümü (İİK m.53): Mirasçılar mirası derhâl kabul etmişse, takip ölüm günü dâhil 3 gün ertelenir. Mirasın kabul/ret beyanı yoksa, takip ölüm günü dâhil 3 gün + 3 ay ertelenir.
Uyarı: Alacaklının ölümü talik sebebi olamaz. - Borçlunun tutuklu veya hükümlü olması (İİK m.54):
- 1 yıl ve üzeri ceza: İcra müdürü, vasi tayini için sulh hâkimine başvurur; vasi atanana kadar takip ertelenir.
- 1 yıldan az ceza: Borçluya temsilci ataması için süre verilir; temsilci atanırsa işlemler temsilciye karşı sürer; atanmazsa borçluya karşı devam eder.
- Borçlunun asker olması (İİK m.54/a): İcra müdürü, borçluya vekil tayini için uygun süre verir; bu süre içinde vekil atanmazsa takibe devam edilir. (Kapsam yalnızca er, onbaşı, çavuş; uzman erbaş, sözleşmeli er, subay/astsubay bu madde kapsamında değildir.)
- Borçlunun ağır hastalığı (İİK m.55): Borçlu temsilci atayamayacak derecede hasta olmalı ve bu durum resmî raporla belgelenmelidir; bu hâlde icra memuru belirli bir süre için takibi erteler.
Uyarı: Borçlunun yakınlarının (eş, nişanlı, alt-üst soy, vekil) ağır hastalığı talik sebebi değildir.
Özel Talik Hâlleri
- Konkordato mühleti (İİK m.287): Asliye ticaret mahkemesi karar verir.
- Geçici mühlet: 3 ay + 2 ay (en fazla 5 ay)
- Kesin mühlet: 1 yıl + 6 ay
- Uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırma (İİK m.309/m – 309/ü): Asliye ticaret mahkemesi karar verir; süre projede belirlenir.
- Olağanüstü (fevkalâde) mühlet (İİK m.317–329): Cumhurbaşkanı kararı üzerine icra mahkemesinden mühlet istenir; 6 ay + 4 ay olarak uygulanabilir.
- Olağanüstü hâllerde tatil (İİK m.330): Cumhurbaşkanı belirli bir süre için tatil kararı verebilir.
Uygulama Notu: Mal kaçırma ihtimali olan durumlarda; gece vakti dahi olsa, tutukluluk, ağır hastalık ve askerlik hâllerinde borçlunun malları haczedilebilir. Talik devam ederken süreler işlemeye devam eder; ancak son gün talik gününe rastlarsa, süre talikin bitimini izleyen bir gün daha uzar.
Bu bölümde, İcra ve İflas Hukuku çerçevesinde cebri icranın temel ilkeleri, taraf ve takip işlemleri, tebligat, sürelerin hesabı ile tatil ve talik düzenleri, uygulamadaki istisnalarıyla birlikte bütüncül biçimde ele alındı. Devamı olan İKİNCİ BÖLÜM: İCRA TEŞKİLATI VE ŞİKAYET, takip yolları ve özel hükümler ayrıntılandırıldığında, bu çerçevenin pratikte nasıl çalıştığı daha berrak görülecektir.
Avukat Gökhan Yağmur Kimdir?
Av. Gökhan Yağmur, İstanbul merkezli olarak faaliyet gösteren, ceza hukuku, aile hukuku, ticaret hukuku ve fikri mülkiyet hukuku alanlarında uzmanlaşmış bir avukattır. Uzun yıllara dayanan mesleki deneyimiyle birlikte yalnızca dava ve uyuşmazlıkların çözümünde değil, aynı zamanda önleyici hukuk danışmanlığı, sözleşme yönetimi ve şirketlere stratejik hukuki destek sunmaktadır.
Ceza yargılamaları, boşanma ve velayet davaları, ticari uyuşmazlıklar ve marka–patent süreçlerinde müvekkillerine etkin savunma ve çözüm odaklı yaklaşımıyla hizmet vermektedir. Ayrıca TÜRKPATENT, USPTO ve EUIPO nezdinde marka tescili ve fikri mülkiyet koruması konularında hem yerli hem de yabancı müvekkillere danışmanlık sağlamaktadır. – Turkey Brand Law
Kurucusu olduğu Hukuk Plus, HukukBankasi.net ve diğer dijital projeleriyle hukuk öğrencileri, stajyer avukatlar ve meslektaşlara yönelik özgün bir ekosistem geliştirmiştir. Bu sayede hukuk bilgisinin paylaşımı, güncel içtihatların takibi ve mesleki dayanışmanın güçlenmesine katkı sunmaktadır.
Av. Gökhan Yağmur, girişimci vizyonu ile yalnızca klasik avukatlık hizmeti sunmakla kalmayıp; marka yönetimi, e-ticaret hukuku, uluslararası şirket danışmanlığı ve dijital hukuk çözümleri alanlarında da fark yaratan çalışmalara imza atmaktadır.
Daha fazla bilgi için:
📌 www.gokhanyagmur.com
📌 www.gokhanyagmur.com.tr
📞 0542 157 06 34
Yolculuk Süresini Hesaplayın
Yakındaki yerler için seyahat süresini ve yol tariflerini görün
