ON ÜÇÜNCÜ (13) BÖLÜM – HUKUK UYUŞMAZLIKLARINDA ARABULUCULUK – HMK DERS NOTLARI
Bu derste, mahkeme dışı uyuşmazlık çözüm yollarından biri olan arabuluculuk kurumunu ele alacağız. Arabuluculuk, tarafların kendi iradeleriyle bir arabulucu eşliğinde uyuşmazlığı çözüme kavuşturdukları, gönüllülük esasına dayalı bir alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemidir.
Arabuluculuk, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ile düzenlenmiştir. Bu kanun, mahkemelerin iş yükünü azaltmak, uyuşmazlıkları daha hızlı, gizli ve dostane biçimde çözmek amacıyla yürürlüğe konulmuştur. Arabuluculuk süreci, mahkeme kararına alternatif değil, tarafların iradesine dayalı bir çözüm mekanizmasıdır.
Arabuluculuk iki biçimde uygulanır:
- İhtiyarî (gönüllü) arabuluculuk: Taraflar, dava açmadan önce veya dava sırasında serbest iradeleriyle süreci başlatabilir.
- Zorunlu (dava şartı) arabuluculuk: Kanunda açıkça belirtilen bazı uyuşmazlıklarda (örneğin iş, ticari ve tüketici uyuşmazlıkları) dava açmadan önce arabulucuya başvurulması zorunludur.
Arabuluculuk süreci gizlilik içinde yürütülür; taraflar serbestçe anlaşabilir ve bu anlaşma, mahkeme tarafından “icra edilebilirlik şerhi” verilmesi halinde mahkeme kararı hükmündedir.
Bu bölümde;
- Arabuluculuk kavramı ve amacı,
- Arabuluculuğun ilkeleri (gizlilik, eşitlik, iradilik, tarafsızlık),
- Arabuluculuk süreci ve başvuru usulü,
- Dava şartı arabuluculuk uygulaması,
- Anlaşma belgesi ve icra edilebilirlik kararı,
- Arabuluculukta ücret, gizlilik ve sorumluluk hükümleri
konuları ayrıntılı biçimde incelenecektir.
Ders notları, 6325 sayılı Arabuluculuk Kanunu, mevzuat.gov.tr, resmigazete.gov.tr ve güncel Yargıtay içtihatları temel alınarak hazırlanmıştır. Amaç, hukuk fakültesi öğrencileri ve Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı (HMGS) adaylarına, açık, sistematik ve güncel bir kaynak sunmaktır.
ON ÜÇÜNCÜ BÖLÜM – HUKUK UYUŞMAZLIKLARINDA ARABULUCULUK
Arabuluculuk kurumu, yargı dışı çözüm yolları arasında en yaygın ve etkin yöntemlerden biridir. Bu bölümde, hukuk uyuşmazlıklarının arabuluculuk yoluyla çözümlenmesinde uygulanacak kurallar, ilkeler ve süreç adımları ayrıntılı biçimde incelenmektedir. Amaç, tarafların kendi iradeleriyle, kısa sürede ve dostane biçimde çözüme ulaşmalarını sağlamaktır.
I. BÖLÜM – AMAÇ, KAPSAM VE TANIMLAR
Amaç ve Kapsam (Madde 1)
Bu Kanunun temel amacı, hukuk uyuşmazlıklarının arabuluculuk yöntemiyle çözümlenmesinde uygulanacak usul ve esasları sistematik biçimde düzenlemektir. Arabuluculuk, mahkemeye başvurmadan önce veya dava süreci içinde, tarafların karşılıklı iradelerine dayanarak çözüm bulmalarını sağlayan alternatif bir uyuşmazlık çözüm yoludur.
Kanun hükümleri, yabancılık unsuru taşıyanlar dâhil olmak üzere, yalnızca tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri özel hukuk ilişkilerinden doğan uyuşmazlıklara uygulanır. Bununla birlikte, aile içi şiddet iddiası içeren uyuşmazlıklar arabuluculuğa elverişli değildir. Çünkü bu tür durumlarda tarafların özgür iradesiyle müzakere yapabilmesi fiilen mümkün olmayacağından, kamu düzeni gereği arabuluculuk yolu kapalı tutulmuştur.
Bu madde, arabuluculuğun kapsamını net biçimde belirleyerek, hangi uyuşmazlıkların bu usule uygun olduğunu ortaya koyar. Böylece hem taraf iradesi hem de kamu yararı arasında bir denge kurulmaktadır.
II. BÖLÜM – ARABULUCULUĞA İLİŞKİN TEMEL İLKELER
Arabuluculuk sürecinin sağlıklı ilerleyebilmesi için taraf iradesine, gizliliğe ve eşitliğe dayalı birtakım temel ilkeler benimsenmiştir. Bu ilkeler, hem arabulucunun hem de tarafların davranışlarını yönlendirir; sürecin güvenilirliğini ve adalet duygusunu teminat altına alır.
İradi Olma ve Eşitlik (Madde 3)
Arabuluculuk süreci tamamen gönüllülük esasına dayanır. Taraflar, ister dava açılmadan önce ister dava sırasında olsun, arabulucuya başvurmakta, süreci sürdürmekte veya istedikleri aşamada vazgeçmekte serbesttirler. Hiçbir taraf, iradesi dışında arabuluculuk sürecine katılmaya zorlanamaz.
Ayrıca taraflar arasında tam bir eşitlik ilkesi geçerlidir. Arabulucu, her iki tarafın da süreçten eşit biçimde yararlanmasını sağlar; bir taraf lehine üstünlük tanımaz. Bu ilke, sürecin adil ve dengeli biçimde yürütülmesi için vazgeçilmezdir.
Uygulamada bu durum, özellikle ticari veya iş uyuşmazlıklarında, güçlü tarafın zayıf taraf üzerinde baskı kurmasının önüne geçmek açısından önem taşır. Arabulucu, tarafların hak ve menfaatlerini eşit ölçüde gözetmekle yükümlüdür.
Gizlilik (Madde 4)
Arabuluculuğun en belirgin özelliklerinden biri gizlilik ilkesidir. Taraflarca aksi açıkça kararlaştırılmadıkça, arabulucu, arabuluculuk faaliyeti sırasında kendisine sunulan ya da başka bir şekilde edindiği bilgi, belge ve kayıtları gizli tutmakla yükümlüdür.
Bu yükümlülük yalnızca sürecin sonunda değil, faaliyetin her aşamasında devam eder. Gizlilik, tarafların güvenle müzakere yapabilmesini sağlar; çünkü paylaşılan bilgilerin daha sonra aleyhlerine kullanılmayacağı güvencesini verir.
Örneğin, taraflardan biri arabuluculuk görüşmelerinde uzlaşma amacıyla yaptığı bir beyanı, daha sonra yargı sürecinde delil olarak kullanamaz. Bu kural, müzakere özgürlüğünü ve güven ortamını korur.
Gizlilik ilkesine aykırı davranan arabulucu veya taraf, hem hukuki hem cezai sorumlulukla karşılaşabilir. Bu yönüyle gizlilik, sadece etik bir ilke değil, aynı zamanda kanunen korunan bir yükümlülüktür.
III. BÖLÜM – ARABULUCULARIN HAK VE YÜKÜMLÜLÜKLERİ
Arabulucu, sürecin merkezinde yer alan tarafsız bir üçüncü kişidir. Hem süreç yönetiminde hem de taraflar arasındaki dengeyi sağlamada belirleyici rol oynar. Bu nedenle kanun, arabuluculara bir dizi hak ve yükümlülük tanımlayarak mesleki standartları güvence altına almıştır.
Taraflarla Görüşme ve İletişim Kurulması (Madde 8)
Arabulucu, uyuşmazlığın niteliğine göre taraflarla ayrı ayrı veya birlikte görüşme hakkına sahiptir. Bu esneklik, özellikle hassas konularda veya taraflar arasında güvenin zayıf olduğu durumlarda sürecin sağlıklı ilerlemesine yardımcı olur.
Ayrı görüşmeler (özel oturumlar), tarafların çekincelerini açıkça dile getirmelerine imkân tanırken, ortak oturumlar tarafların çözüm odaklı diyalog geliştirmesini sağlar. Arabulucu, hangi yöntemin daha uygun olduğuna somut olayın özelliklerine göre karar verir.
Uygulamada, ticari davalarda genellikle taraflarla birebir görüşme yöntemi tercih edilirken; iş uyuşmazlıkları veya aile ilişkilerinden kaynaklanan ihtilaflarda ortak oturum yöntemi, empati ve iletişim ortamını güçlendirdiği için daha etkilidir.
Görevin Özenle ve Tarafsız Biçimde Yerine Getirilmesi (Madde 9)
Arabulucu, görevini özen, tarafsızlık ve şahsilik ilkeleri çerçevesinde yerine getirmekle yükümlüdür. Bu; arabulucunun görevi başka birine devredemeyeceği, menfaat çatışması oluşturacak durumlardan kaçınacağı anlamına gelir.
Tarafsızlığından şüphe edilmesine yol açacak herhangi bir durum varsa, arabulucu bunu taraflara derhal açıklamak zorundadır. Buna rağmen taraflar, arabulucunun görevine devam etmesini açıkça isterlerse, arabulucu süreci sürdürebilir.
Arabulucu, taraflar arasında tam bir eşitlik gözetmek zorundadır. Ayrıca arabuluculuk yaptığı uyuşmazlıkla ilgili olarak sonradan taraflardan birinin avukatı olarak görev alması yasaktır. Bu yasak, sürecin etik bütünlüğünü ve kamu güvenini koruma amacına yöneliktir.
IV. BÖLÜM – ARABULUCULUK FAALİYETİ
Arabuluculuk faaliyeti, başvuru aşamasından sürecin sona ermesine kadar belirli adımlardan oluşur. Bu süreç, tarafların iradesiyle başlar ve yine onların iradesiyle sonuçlanır. Amaç, yargılama yükünü azaltmak ve uyuşmazlıkların kısa sürede uzlaşmayla çözülmesini sağlamaktır.
Arabulucuya Başvuru (Madde 13)
Taraflar, ister dava açılmadan önce ister dava görülürken arabulucuya başvurmak konusunda anlaşabilirler. Mahkeme de yargılama sırasında tarafları arabuluculuğa yönlendirebilir veya bu konuda bilgilendirme yapabilir.
Taraflardan birinin başvuru teklifine, diğer taraf otuz gün içinde olumlu cevap vermezse, teklif reddedilmiş sayılır. Bu düzenleme, sürecin belirsiz biçimde uzamasını önlemeyi hedefler.
Ayrıca, arabuluculuk ücretini karşılayamayacak durumda olan taraflar, adli yardım talebinde bulunabilir. Bu yardım, arabuluculuk bürosunun bulunduğu yerdeki sulh hukuk mahkemesinin kararıyla sağlanır. Böylece adalet hizmetlerine erişim hakkı ekonomik engellere takılmadan güvence altına alınmıştır.
Arabuluculuk Faaliyetinin Yürütülmesi (Madde 15)
Arabulucu, seçildikten sonra tarafları en kısa sürede ilk toplantıya davet eder. Süreçte taraflar, kamu düzenine ve emredici hukuk kurallarına aykırı olmamak koşuluyla arabuluculuk usulünü kendileri belirleyebilirler.
Eğer taraflar bir yöntem belirlemezse, arabulucu uyuşmazlığın türünü, tarafların beklentilerini ve çözümün hızlı sağlanabilmesi için gereken adımları dikkate alarak süreci yönetir.
Arabulucu, yargısal yetki gerektiren işlemleri yapamaz; bu yetki yalnızca hâkime aittir. Dava açıldıktan sonra taraflar birlikte arabulucuya başvurduklarında, mahkeme yargılamayı üç aya kadar erteleyebilir; bu süre tarafların ortak talebiyle bir kez daha uzatılabilir.
Taraflar, arabuluculuk görüşmelerine bizzat veya avukatları aracılığıyla katılabilirler. Ayrıca sürece teknik bilgi katkısı sunabilecek uzmanlar da davet edilebilir. Tarafların uzlaşamadığı durumlarda, arabulucu çözüm önerisi sunma hakkına sahiptir.
Arabuluculuk Sürecinin Başlaması ve Sürelere Etkisi (Madde 16)
Arabuluculuk süreci, dava açılmadan önce veya dava açıldıktan sonra başvuru zamanına göre farklı biçimlerde başlar:
- Dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuşsa, tarafların ilk toplantıya davet edilmesi ve sürecin devam ettirilmesi konusunda anlaşmaya varılmasıyla süreç işlemeye başlar.
- Dava açıldıktan sonra arabulucuya başvurulmuşsa, süreç mahkemenin daveti üzerine tarafların kabul beyanı veya duruşmada bu hususun tutanağa geçirilmesiyle başlar.
Arabuluculuk süreci boyunca geçen zaman, zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin hesabında dikkate alınmaz. Bu düzenleme, tarafların müzakere sürecinde hak kaybına uğramasını engeller.
Arabululuğun Sona Ermesi (Madde 17)
Arabuluculuk faaliyeti aşağıdaki hâllerden biriyle sona erer:
- Tarafların anlaşmaya varması,
- Arabulucunun, danışma sonucunda artık çaba sarf etmenin faydasız olduğunu tespit etmesi,
- Taraflardan birinin süreci sonlandırmak istediğini beyan etmesi,
- Tarafların ortak kararıyla süreci bitirmesi,
- Uyuşmazlığın arabuluculuğa elverişli olmadığının anlaşılması.
Süreç sonunda bir tutanak düzenlenir; taraflar, temsilcileri veya avukatları tarafından imzalanır. Eğer taraflar imzalamazsa, gerekçesi belirtilerek yalnızca arabulucu tarafından imzalanır. Bu belge, sürecin nasıl sonuçlandığını resmî olarak gösterir.
Arabulucu, bu belgeleri ve tutanakları beş yıl süreyle saklamakla yükümlüdür. Ayrıca son tutanağın bir örneğini bir ay içinde Adalet Bakanlığı Arabuluculuk Daire Başkanlığı’na gönderir.
Tarafların Anlaşması (Madde 18)
Taraflar, arabuluculuk sonunda bir anlaşmaya varmışlarsa, anlaşmanın kapsamını kendileri belirler. Bu durumda düzenlenen belge, taraflar ve arabulucu tarafından imzalanır.
Anlaşma, icra edilebilirlik şerhi alınmasıyla ilam niteliğinde belgeye dönüşür.
- Dava açılmadan önceki arabuluculukta şerh, arabulucunun görev yaptığı yer sulh hukuk mahkemesinden alınır.
- Dava sırasında yapılan arabuluculukta ise bu şerh, davaya bakan mahkemeden istenir.
Eğer anlaşma belgesi taraflar, avukatları ve arabulucu tarafından birlikte imzalanmışsa, ayrıca icra edilebilirlik şerhi aranmaksızın doğrudan ilam niteliğinde belge sayılır.
Taraflar, üzerinde anlaşılan konularda sonradan yeniden dava açamazlar. Bu, arabuluculuk sonucunun kesinliğini ve hukuki güvenliği teminat altına alır.
V. BÖLÜM – DAVA ŞARTI OLARAK ARABULUCULUK
Bazı uyuşmazlıklarda arabulucuya başvurulmuş olması, dava açabilmenin ön koşulu (dava şartı) olarak düzenlenmiştir. Bu sistem, mahkemelerin iş yükünü azaltmak ve tarafları önce müzakere etmeye teşvik etmek amacını taşır.
Dava Şartı Olarak Arabuluculuk (Madde 18/A)
Eğer ilgili özel kanunlarda açıkça belirtilmişse, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı kabul edilir.
Davacı, arabuluculuk sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu onaylı örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır.
Bu yükümlülüğe uyulmazsa mahkeme, davacıya bir haftalık kesin süre vererek belgeyi sunmasını ister. Bu süre içinde belge ibraz edilmezse, dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmadan usulden reddedilir.
Arabulucuya hiç başvurulmadığı anlaşıldığında, mahkeme doğrudan dava şartı yokluğu sebebiyle davayı reddeder. Bu kural, arabuluculuğun dava öncesi zorunlu bir aşama olarak uygulanmasını sağlar.
Bazı Uyuşmazlıklarda Dava Şartı Olarak Arabuluculuk (Madde 18/B – 2023 Değişikliği)
Kanun koyucu, belirli uyuşmazlık türleri bakımından arabuluculuğu zorunlu hale getirmiştir. Bu uyuşmazlıklar şunlardır:
- Kira ilişkilerinden doğan uyuşmazlıklar (ilamsız icra yoluyla tahliye hariç),
- Taşınır ve taşınmaz malların paylaştırılması veya ortaklığın giderilmesi,
- Kat Mülkiyeti Kanunu’ndan kaynaklanan uyuşmazlıklar,
- Komşuluk hakları ile ilgili uyuşmazlıklar.
Bu davalarda arabulucuya başvurulmadan dava açılması mümkün değildir.
Arabuluculuk sonunda düzenlenen anlaşma belgesinin icra edilebilirlik şerhi alınması zorunludur.
Taşınmazlarla ilgili anlaşmalarda bu şerh, taşınmazın bulunduğu yer sulh hukuk mahkemesinden alınır.
Mahkeme, bu anlaşmaları incelerken arabuluculuğa elverişlilik, cebrî icraya uygunluk ve kanuni sınırlamalara uyulup uyulmadığı yönlerinden denetim yapar. Gerektiğinde duruşma açabilir veya kamu kurumlarından bilgi-belge talep edebilir.
Diğer ayrıntılar bakımından 18. madde hükümleri uygulanır.
VI. BÖLÜM – CEZA HÜKÜMLERİ
Gizliliğin İhlali (Madde 33)
Arabuluculuk sürecinde gizliliğin ihlali, cezai yaptırıma bağlanmıştır.
Arabulucu veya taraflardan biri, 4. maddede öngörülen gizlilik yükümlülüğüne aykırı davranarak bir kişinin hukuken korunan menfaatinin zarar görmesine neden olursa, altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Bu suç, şikâyete bağlıdır. Yani zarar gören tarafın şikâyeti üzerine soruşturma ve kovuşturma yapılır. Bu düzenleme, gizlilik ilkesinin ciddiyetini vurgulamakta ve tarafların güvenliğini koruma amacını taşımaktadır.
Hukuk Muhakemeleri ders notları buraya kadardı. Tüm bölümler tamamlandı. Hayatında daima başarılar diliyorum. Dilerim her şey gönlünce, emeklerinle orantılı biçimde olur. 🙂
Avukat Gökhan Yağmur Kimdir?
Av. Gökhan Yağmur, İstanbul merkezli olarak faaliyet gösteren, ceza hukuku, aile hukuku, ticaret hukuku ve fikri mülkiyet hukuku alanlarında uzmanlaşmış bir avukattır. Uzun yıllara dayanan mesleki deneyimiyle birlikte yalnızca dava ve uyuşmazlıkların çözümünde değil, aynı zamanda önleyici hukuk danışmanlığı, sözleşme yönetimi ve şirketlere stratejik hukuki destek sunmaktadır.
Ceza yargılamaları, boşanma ve velayet davaları, ticari uyuşmazlıklar ve marka–patent süreçlerinde müvekkillerine etkin savunma ve çözüm odaklı yaklaşımıyla hizmet vermektedir. Ayrıca TÜRKPATENT, USPTO ve EUIPO nezdinde marka tescili ve fikri mülkiyet koruması konularında hem yerli hem de yabancı müvekkillere danışmanlık sağlamaktadır. – Turkey Brand Law
Kurucusu olduğu Hukuk Plus, HukukBankasi.net ve diğer dijital projeleriyle hukuk öğrencileri, stajyer avukatlar ve meslektaşlara yönelik özgün bir ekosistem geliştirmiştir. Bu sayede hukuk bilgisinin paylaşımı, güncel içtihatların takibi ve mesleki dayanışmanın güçlenmesine katkı sunmaktadır.
Av. Gökhan Yağmur, girişimci vizyonu ile yalnızca klasik avukatlık hizmeti sunmakla kalmayıp; marka yönetimi, e-ticaret hukuku, uluslararası şirket danışmanlığı ve dijital hukuk çözümleri alanlarında da fark yaratan çalışmalara imza atmaktadır.
Daha fazla bilgi için:
📌 www.gokhanyagmur.com
📌 www.gokhanyagmur.com.tr
📞 0542 157 06 34
Yolculuk Süresini Hesaplayın
Yakındaki yerler için seyahat süresini ve yol tariflerini görün
