Kamu Görevinin Terki veya Yapılmaması Suçu Nedir? (TCK 260)

TCK 260. Maddenin Düzenlenişi
Kamu görevinin terki veya yapılmaması suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 260. maddesinde, “Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar” başlığı altında düzenlenmiştir. Bu madde ile amaçlanan, kamu hizmetlerinin sürekliliğini, düzenli işleyişini ve vatandaşların kamu idaresine olan güvenini korumaktır.
Maddenin 1. fıkrasında, kamu görevlilerinin hukuka aykırı ve toplu şekilde görevlerini terk etmesi, göreve hiç gelmemesi, görevlerini kısmen veya tamamen yapmaması ya da yavaşlatması suç olarak tanımlanmıştır. Bu durumda, kamu görevlilerinin her biri için 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür. Ancak, bu fiilin üçten az kamu görevlisi tarafından gerçekleştirilmesi halinde ceza verilmez.
Maddenin 2. fıkrasında ise, kamu görevlilerinin mesleki ve sosyal haklarıyla ilgili olarak hizmeti aksatmayacak biçimde, geçici ve kısa süreli iş bırakmaları veya işi yavaşlatmaları halinde hâkim tarafından cezada indirim yapılabileceği gibi, hiç ceza verilmemesi de mümkündür.
Suçun Unsurları
- Fail: Suçun faili yalnızca kamu görevlisi olabilir. Kamu görevlisi sıfatı taşımayan kişiler bu suçun faili olamaz.
- Fiil:
- Görevi tamamen terk etmek,
- Göreve gelmemek,
- Görevini geçici de olsa yapmamak,
- Görevi kısmen yapmak,
- Görevi yavaşlatmak.
Bu davranışlardan herhangi biri suçun oluşması için yeterlidir.
- Topluluk Şartı: Suçun oluşabilmesi için bu fiillerin en az 3 kamu görevlisi tarafından gerçekleştirilmesi gerekir. Üçten az kişiyle yapılması halinde ceza uygulanmaz.
- Hukuka Aykırılık: Fiil, hukuka aykırı olmalıdır. Yasal grev hakkı veya kanuni izin kapsamında yapılan iş bırakmalar bu suçun kapsamına girmez.
Cezai Yaptırım
- Temel ceza: 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezasıdır.
- Ceza verilmemesi durumu: Eğer kamu görevlilerinin işi bırakması veya yavaşlatması, yalnızca mesleki ve sosyal haklarla ilgili olup hizmetin aksamasına sebep olmuyorsa hâkim cezayı indirebilir veya hiç ceza vermeyebilir.
Uygulamadaki Önemi
Bu düzenleme, özellikle grev benzeri toplu iş bırakma eylemleri bakımından önem taşır. Kamu görevlilerinin görevlerini aksatacak şekilde topluca iş bırakmaları, kamu düzenini ve kamu hizmetlerinin devamlılığını bozabileceği için ceza tehdidi altına alınmıştır. Ancak, çalışanların hak arama özgürlüğü de dikkate alınarak, hizmeti aksatmayan kısa süreli eylemler suç kapsamından çıkarılmıştır.
TCK 260, kamu görevlilerinin görevlerini topluca terk etmelerini veya yapmamalarını kamu idaresine karşı işlenen suçlar arasında düzenlemiştir. Burada korunan hukuki değer, kamu hizmetinin sürekliliği, düzeni ve kamu güvenidir. Ancak, kanun koyucu kamu görevlilerinin hak arama eylemlerini tamamen yasaklamamış; hizmeti aksatmayan, geçici ve kısa süreli iş bırakmalarda hâkime cezayı kaldırma veya indirme takdiri tanımıştır.

Kamu Görevinin Terki veya Yapılmaması Suçunun Unsurları
Suçun Tanımı
TCK’nın 260. maddesi gerekçesinde de açıklandığı üzere, kamu görevlilerinin toplu şekilde görevlerini terk etmeleri, göreve hiç gelmemeleri, görevlerini kısmen ya da tamamen yapmamaları veya görevlerini yavaşlatmaları suç olarak tanımlanmıştır. Burada korunmak istenen hukuki değer, kamu hizmetlerinin sürekliliği ve düzenli işleyişidir.
Unsurlar
1. Fail
- Suçun faili yalnızca kamu görevlisi olabilir.
- Kamu görevlisi sıfatı bulunmayan kişiler bu suçun faili sayılmaz.
2. Fiil (Hareket)
Maddede suçun oluşması için öngörülen davranışlar:
- Görevi tamamen terk etmek,
- Göreve hiç gelmemek,
- Görevini kısmen veya tamamen yapmamak,
- Görevi yavaşlatmak.
Bu fiillerden herhangi biri işlendiğinde suçun oluşması mümkündür.
3. Topluluk Şartı
- Suçun oluşabilmesi için fiillerin toplu şekilde gerçekleştirilmesi gerekir.
- Madde metninde “üçten fazla kamu görevlisi” şartı aranır.
- Dolayısıyla en az dört kamu görevlisinin birlikte hareket etmesi gerekir.
4. Hukuka Aykırılık
- Fiillerin hukuka aykırı olması gerekir.
- Örneğin kanuni izin, rapor veya hukuka uygun grev hakkı çerçevesindeki iş bırakmalar suç oluşturmaz.
5. Manevi Unsur
- Suç kasten işlenebilir. Kamu görevlisinin görevi terk etme veya yapmama iradesinin bulunması gerekir.
Cezai Sonuç
- Temel ceza: 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezasıdır.
- Ancak kamu görevlisi sayısı 3 veya daha az ise ceza verilmez.
İkinci Fıkra (Takdir Yetkisi)
Kanun koyucu, bazı durumlarda hâkime cezada indirim yapma veya hiç ceza vermeme yetkisi tanımıştır. Bunun için:
- Görevin geçici ve kısa süreli terk edilmiş olması,
- Bu terk nedeniyle hizmetin aksamaması,
- İş bırakma veya yavaşlatmanın yalnızca mesleki ve sosyal haklarla ilgili taleplerin ifadesi amacıyla yapılması gerekir.
Bu şartlar gerçekleştiğinde, mahkeme ya cezayı hafifletebilir ya da hiç ceza vermeyebilir.
Kamu görevinin terki veya yapılmaması suçu, kamu hizmetinin düzenli işleyişine yönelik bir tehdit olarak düzenlenmiştir. Suçun oluşabilmesi için en az dört kamu görevlisinin topluca hareket etmesi gerekir. Ayrıca, kamu görevlilerinin mesleki veya sosyal hak arayışları kapsamında yaptıkları kısa süreli ve hizmeti aksatmayan iş bırakmalar için mahkemeye cezadan indirim yapma veya hiç ceza vermeme takdir yetkisi tanınmıştır.
Adli Para Cezası, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması
1. Adli Para Cezası
Adli para cezası, hapis cezasının para cezasına çevrilmesi veya doğrudan para cezası olarak uygulanabilen bir yaptırımdır.
- Kamu görevinin terki veya yapılmaması suçu için öngörülen hapis cezası 3 aydan 1 yıla kadar olduğundan, bu ceza mahkeme tarafından adli para cezasına çevrilebilir.
- Burada önemli olan, hâkimin takdir yetkisidir. Suçun işleniş biçimi, failin kişisel özellikleri ve suç sonrası davranışları dikkate alınarak, hapis cezası yerine para cezası uygulanabilir.
2. Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)
HAGB, sanık hakkında verilen mahkûmiyet hükmünün belirli bir süre (genellikle 5 yıl) denetime tabi tutulması, bu süre içinde yükümlülüklere uyulması halinde kararın hiç verilmemiş sayılmasıdır.
- Kamu görevinin terki veya yapılmaması suçunda öngörülen hapis cezası 2 yıl veya altında olduğundan, HAGB kararı verilmesi mümkündür.
- Bunun için sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış olması ve mahkemenin failin tekrar suç işlemeyeceği kanaatine varması gerekir.
- Denetim süresi sorunsuz tamamlandığında, dava düşmüş sayılır ve sanık hiçbir şekilde sabıkalı olmaz.
3. Erteleme
Erteleme, verilen hapis cezasının cezaevinde infaz edilmesinden koşullu olarak vazgeçilmesi anlamına gelir.
- TCK 51’e göre, 2 yıl veya altında hapis cezaları ertelenebilir.
- Kamu görevinin terki veya yapılmaması suçu için verilen hapis cezaları bu sınır içinde olduğundan, fail hakkında cezanın ertelenmesi mümkündür.
- Erteleme halinde sanık, belirli bir denetim süresi içinde yükümlülüklere uyar; süre sonunda ceza infaz edilmiş sayılır.
Kamu görevinin terki veya yapılmaması suçu nedeniyle hükmedilen cezalar bakımından:
- Adli para cezasına çevrilme,
- Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB),
- Erteleme
kurumlarının uygulanması mümkündür. Bu durum, sanık açısından cezai yaptırımın daha hafif şekilde sonuç doğurmasına imkân tanımaktadır.
Suçun Şikayet Süresi ve Zamanaşımı
1. Şikayet Süresi
Kamu görevinin terki veya yapılmaması suçu, şikayete tabi suçlardan değildir.
- Bu nedenle Cumhuriyet savcılığı, suç işlendiğini öğrendiğinde resen soruşturma başlatır.
- Mağdurun şikayeti aranmaksızın, kamu düzenine ilişkin bir suç kabul edildiğinden, savcılık yetkili ve görevlidir.
- Şikayetten vazgeçilmesi ceza davasının düşmesine yol açmaz.
2. Zamanaşımı
Bu suç açısından zamanaşımı, dava zamanaşımı kapsamında değerlendirilir.
- Dava zamanaşımı, suçun işlendiği tarihten itibaren belirli bir süre geçmesine rağmen dava açılmamış veya açılmış olsa dahi kanuni süre içinde sonuçlandırılmamışsa ceza davasının düşmesi sonucunu doğurur.
- TCK’da kamu görevinin terki veya yapılmaması suçu için öngörülen ceza 1 yıla kadar hapis olduğundan, TCK m. 66/1-e hükmüne göre bu suçlarda 8 yıllık olağan dava zamanaşımı süresi uygulanır.
- Bu süre, suçun işlendiği tarihten itibaren işlemeye başlar.
3. Uygulama
- Suç, şikayete bağlı olmadığından herhangi bir kişi şikayet etmese dahi savcılık doğrudan harekete geçebilir.
- Ancak 8 yıllık dava zamanaşımı süresinin dolması halinde soruşturma ve kovuşturma yapılamaz, açılmış davalar düşer.
Kamu görevinin terki veya yapılmaması suçunda:
- Şikayet süresi yoktur, resen soruşturulur.
- Şikayetten vazgeçme davayı düşürmez.
- Olağan dava zamanaşımı süresi 8 yıldır.
Bu süre dolduğunda artık suç soruşturulamaz ve açılmış davalar düşer.
Uzlaşma, Görevli Mahkeme ve Yargılama Usulü
1. Uzlaşma
Ceza muhakemesi hukukunda uzlaşma, suç isnadı altındaki kişi ile suçun mağduru arasında, bir uzlaştırmacı aracılığıyla anlaşmaya varılmasıdır. Ancak, kamu görevinin terki veya yapılmaması suçu bakımından durum farklıdır:
- Bu suç, kamu düzenini ve kamu hizmetlerinin sürekliliğini ilgilendirdiği için uzlaşma kapsamında değildir.
- Dolayısıyla sanık ile herhangi bir kişinin anlaşması ceza yargılamasını sona erdirmez.
2. Görevli Mahkeme
Kamu görevinin terki veya yapılmaması suçu için görevli mahkeme, asliye ceza mahkemesidir.
- Yargılamalar, suçun işlendiği yer mahkemesinde yapılır.
- Asliye ceza mahkemesi, delilleri değerlendirerek adli para cezasına çevirme, erteleme veya HAGB gibi ceza muhakemesi kurumlarını uygulayabilir.
3. Soruşturma Aşaması
Soruşturma evresinde, Cumhuriyet savcısı tarafından gerekli inceleme yapılır. Bu aşamada:
- Kamu davasının açılmasının ertelenmesi (KDAE) kararı verilebilir.
- Sanığın kişisel durumu, suçun işleniş şekli ve cezanın alt sınırı dikkate alınarak, kamu yararı görülürse dava açılmayabilir.
4. Kovuşturma Aşaması
Kovuşturma aşamasında, yargılama asliye ceza mahkemesinde yapılır.
- Basit yargılama usulü uygulanabilir.
- Sanığın kabulü halinde dosya üzerinden daha hızlı bir yargılama yapılır ve sonuçta verilecek ceza yarı oranına kadar indirilebilir.
Kamu görevinin terki veya yapılmaması suçunda:
- Uzlaşma mümkün değildir.
- Görevli mahkeme asliye ceza mahkemesidir.
- Soruşturmada dava açılmasının ertelenmesi uygulanabilir.
- Kovuşturmada basit yargılama usulü tercih edilebilir.
Kamu Görevinin Terki veya Yapılmaması Suçu Yargıtay Kararları
Davaya Katılma Hakkı
Yargıtay uygulamalarında, kamu görevinin terki veya yapılmaması suçu bakımından davaya katılma hakkı önemli bir noktadır.
Örneğin, Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin 2014/2409 sayılı kararında:
- Sanıklar hakkında kamu görevinin terki veya yapılmaması suçundan kamu davası açılmıştır.
- Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD), bu suçtan doğrudan zarar gören sıfatıyla davaya katılma hakkına sahiptir.
- CMK’nın 233. ve 234. maddeleri gereği, zarar gören kurumun kovuşturma evresinde duruşmalardan haberdar edilmesi ve davaya katılma haklarını kullanabilmesi gerekir.
- Ancak TCDD’ye usulen dava ve duruşmalar bildirilmeden yargılama sürdürülmüş ve hüküm kurulmuştur.
Yargıtay bu durumu, usule aykırılık olarak görmüş ve şu gerekçelerle kararı bozmuştur:
- Zarar gören kurumun davaya katılma ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nun öngördüğü diğer haklardan yararlanma imkânı ortadan kaldırılmıştır.
- Bu nedenle müşteki vekilinin temyiz itirazları haklı bulunmuş ve hüküm CMUK m. 321 uyarınca bozulmuştur.
Kararın Önemi
Bu karar, kamu görevinin terki veya yapılmaması suçunun yalnızca kamu düzenine karşı işlenmiş bir suç olmadığını, aynı zamanda kamu hizmetinden yararlanan kurum ve kuruluşların da mağdur sayılabileceğini göstermektedir.
- Kamu görevlilerinin görevlerini terk etmesi ya da yapmaması halinde, kamu kurumları zarar gören sıfatıyla davaya katılabilir.
- Mahkemeler, bu kurumlara usulüne uygun şekilde davayı ve duruşmaları bildirmekle yükümlüdür.
Yargıtay’ın bu içtihadı, kamu görevinin terki veya yapılmaması suçunda:
- Kamu kurumlarının mağdur sayılabileceğini,
- Davaya katılma haklarının bulunduğunu,
- Bu hakların kısıtlanmasının bozma nedeni olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
Avukat Gökhan Yağmur Hakkında
Ben Avukat Gökhan Yağmur, uzun yıllardır ceza hukuku, aile hukuku, ticaret hukuku ve fikri mülkiyet hukuku alanlarında aktif olarak avukatlık yapmaktayım. Müvekkillerime yalnızca dava süreçlerinde değil, aynı zamanda hukuki danışmanlık, strateji geliştirme ve hak arama yollarında da kapsamlı destek sağlamaktayım.
Amacım, her bir müvekkilimin haklarını en güçlü şekilde savunmak, karşılaşabilecekleri hukuki riskleri en aza indirmek ve adil bir yargı süreci yürütülmesini temin etmektir. Gerek yerel mahkemelerde gerekse Yargıtay ve Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde çok sayıda davada deneyim kazanmış bulunmaktayım.
Detaylı bilgi almak, dava süreçlerinizde profesyonel destek talep etmek veya hukuki danışmanlık hizmeti almak için benimle iletişime geçebilirsiniz:
📞 İletişim: 0542 157 06 34
🌐 Web: www.gokhanyagmur.com.tr