Yurt Dışına Çıkış Yasağı (Adli Kontrol Tedbiri) Nedir? Şartları, Süresi, İtiraz ve Yargıtay Kararları

Yurt Dışına Çıkış Yasağı Nedir? (Adli Kontrol Tedbiri Olarak)
Ceza Muhakemesi Kanunu’nda düzenlenen adli kontrol tedbirlerinden biri olan yurt dışına çıkış yasağı, soruşturma veya kovuşturma sürecinde tutuklama yerine uygulanan özgürlük kısıtlayıcı önlemlerden biridir (CMK m.109/3-a). Bu tedbir, kişinin cezaevine gönderilmeden, toplum içinde ancak belirli yükümlülüklere tabi olarak denetim altında tutulmasını sağlar. Özellikle tutuklama nedenlerinin varlığı halinde ancak daha hafif bir tedbirle kişinin serbest bırakılması gerektiğinde başvurulur.
Adli kontrol kapsamında verilen yurt dışına çıkamama kararı, şüpheli veya sanığın Türkiye dışına çıkışını engellemeye yönelik bir yargı kararını ifade eder. Ancak bu tedbir yalnızca Türkiye’den çıkışı yasaklar; Türkiye’ye girişin önüne geçilmesine olanak tanımaz. Dolayısıyla, yasa dışı yollarla yurt dışına çıkan bir kişi geri dönmek isterse, hakkında yurt dışına çıkış yasağı olsa bile Türkiye’ye dönüşü engellenemez.
Yurt Dışına Çıkış Yasağının Amacı ve Uygulama Şartları
Yurt dışı çıkış yasağı, şüpheli ya da sanığın kaçmasını önlemek ve yargı sürecine katılımını sağlamak amacıyla verilir. Ancak bu tedbir, örneğin belirli bir yerleşim yerini terk etmeme ya da belirli bölgelere gitmeme gibi diğer adli kontrol türleriyle karıştırılmamalıdır. Her biri ayrı düzenleme altındadır ve farklı sonuçlar doğurur. Hakim, yalnızca başka bir adli kontrol tedbirinin amacına hizmet etmesi için kişiye yurt dışına çıkma yasağı koyamaz; her tedbir kendi hukuki gerekçesi çerçevesinde değerlendirilmelidir.
Şayet mahkeme veya sulh ceza hâkimi tarafından CMK m.109/3-a kapsamında yurt dışına çıkış yasağı kararı verilirse, bu yasak kaldırılmadıkça kişi Türkiye dışına çıkış yapamaz. Tedbir, yalnızca yargı organı kararıyla kaldırılabilir.

Yurt Dışı Yasağı Ne Zaman Kalkar?
Yurt dışı yasağı, ceza soruşturmasının savcılıkça kovuşturmaya yer olmadığı kararı (KYOK) ile sonuçlanması veya kovuşturma aşamasında mahkemece beraat kararı verilmesi durumunda kendiliğinden sona erer. Herhangi bir yeni karara ihtiyaç olmadan bu adli kontrol tedbiri düşer.
Ancak dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta da şudur: Türkiye’de yalnızca ceza mahkemeleri değil, bazı idari kurumlar da (örneğin vergi daireleri), kendilerine tanınan yetki çerçevesinde yargı kararı olmaksızın yurt dışı yasağı koyabilmektedir. Bu yazının konusu, savcılık talebiyle veya doğrudan ceza mahkemeleri tarafından konulan yargısal adli kontrol niteliğindeki yurt dışı yasağıdır.
Mevzuatta Yurt Dışına Çıkış Yasağının Yeri
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 109. maddesinin 3. fıkrasının (a) bendi, yurt dışına çıkış yasağını şu şekilde hükme bağlamaktadır:
CMK Madde 109 – Adli Kontrol
(1) Bir suç sebebiyle yürütülen soruşturmada, 100’üncü maddede belirtilen tutuklama nedenlerinin varlığı halinde, şüphelinin tutuklanması yerine adli kontrole tabi tutulmasına karar verilebilir.
(3) Adli kontrol kapsamında, şüpheli aşağıdaki yükümlülüklerden birine veya birkaçına tabi tutulabilir:
a) Yurt dışına çıkamamak.
b) Hâkim tarafından belirlenen yerlere düzenli olarak başvurmak.
c) Hâkimin belirttiği merci veya kişilere çağrı üzerine gitmek ve gerekirse eğitime devam etmek.
d) Araç kullanmaktan men edilmek ve ehliyetin teslim edilmesi.
e) Uyuşturucu, alkol veya uçucu madde bağımlılığı için tedaviye tabi olmak.
f) Güvence bedeli yatırmak.
g) Silah bulundurmamak, mevcut silahları teslim etmek.
h) Mağdurun haklarını güvence altına alacak şekilde para yatırmak.
i) Nafaka yükümlülüğünü yerine getirmeyi taahhüt etmek.
j) Konutu terk etmemek.
k) Belirli bir yerleşim yerinden ayrılmamak.
l) Belirli yerlere veya bölgelere gitmemek.
Yukarıdaki hükümler doğrultusunda, yurt dışına çıkış yasağı, yalnızca ceza yargılamasının gerekliliği ve şüphelinin kaçma riskine karşı bir önlem olarak uygulanmalıdır. Her bir vaka, özgün koşullarıyla birlikte değerlendirilmeli ve bu tedbirin gerekliliği her zaman somut olayın özelliklerine göre belirlenmelidir.
Yurt Dışına Çıkış Yasağı Kararı Vermeye Yetkili ve Görevli Mahkemeler
Yurt dışına çıkış yasağı, Ceza Muhakemesi Kanunu uyarınca bir adli kontrol tedbiri olarak uygulanmakta olup, bu kararın verilmesi hem soruşturma hem de kovuşturma aşamasında farklı yargı organlarının yetkisi altındadır. Kararın hangi yargı mercii tarafından verileceği, yargılamanın hangi aşamada olduğuna göre değişkenlik gösterir. İşte bu konuda detaylı açıklamalar:
1. Soruşturma Evresinde Yetkili Mahkeme
Soruşturma aşamasında adli kontrol tedbiri olarak yurt dışına çıkış yasağı kararı verme yetkisi, Sulh Ceza Hakimliği’ne aittir. 5235 sayılı Kanun’un 10. maddesi ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 110. maddesi bu konuda açık düzenlemeler içermektedir. Cumhuriyet savcısının talebi üzerine, Sulh Ceza Hakimi şüpheli hakkında her aşamada adli kontrol kararı verebilir.
CMK m.110/1’e göre, soruşturma evresinde hâkim tarafından verilmesi gereken tüm tedbirlere karar verme yetkisi Sulh Ceza Hakimliği’ne tanınmıştır. Bu kapsamda, şüphelinin Türkiye dışına çıkışının yasaklanması yönündeki karar da bu mahkemece verilmektedir.
Tutuklamaya İtiraz Durumu
İlginç bir uygulama ise şudur: Eğer soruşturma sürecinde tutuklama kararı verilmişse ve bu karara itiraz edilmişse, bu durumda itirazı inceleyen Asliye Ceza Mahkemesi, şüphelinin tutukluluk halinin kaldırılmasına ve yurt dışına çıkış yasağı gibi bir adli kontrol tedbirinin uygulanmasına karar verebilir. Bu istisnai durum, yargılamada denge unsuru olarak karşımıza çıkmaktadır.
Yetkili Sulh Ceza Hakimliği Neresi?
Yurt dışına çıkış yasağı kararı vermeye yer bakımından yetkili sulh ceza hâkimliği, suçun işlendiği yerin adli sınırları içinde görev yapan Sulh Ceza Hakimliği’dir. Bu mahkeme, soruşturmanın yürütüldüğü coğrafi bölgede karar vermeye yetkilidir.
2. Kovuşturma Evresinde Yetkili Mahkeme
Yargılamanın kovuşturma aşamasına geçilmesiyle birlikte, adli kontrol kararını verme yetkisi, artık davaya bakan ceza mahkemesine geçer. Yani kovuşturma aşamasında hangi mahkeme ceza davasını görüyorsa, yurt dışına çıkış yasağı kararını da o mahkeme verir.
İtiraz Durumu
Kovuşturma sürecinde ceza mahkemesinin verdiği adli kontrol kararlarına yapılan itirazlar üzerine, bu itirazı inceleyen ceza mahkemesi de yeni bir yurt dışına çıkamama kararı verebilir. Yani, bir üst ceza mahkemesi bu adli tedbiri inceleyip karara bağlama yetkisine sahiptir.
Sonuç: Hangi Aşamada Hangi Mahkeme Yetkili?
Yargılama Aşaması | Yurt Dışı Yasağı Kararını Veren Mahkeme |
---|---|
Soruşturma | Sulh Ceza Hakimliği |
Kovuşturma | Ceza davasına bakan ilgili ceza mahkemesi |
Tutuklamaya itiraz (soruşturma) | Asliye Ceza Mahkemesi |
İtiraz (kovuşturma) | İtirazı inceleyen ceza mahkemesi |
Yukarıda detaylarıyla açıklandığı üzere, yurt dışına çıkış yasağı, ceza yargılamasının her aşamasında farklı mahkemeler tarafından uygulanabilecek etkili bir koruma tedbiridir. Hangi mahkemenin bu kararı vereceği ise süreçteki evreye ve başvuru yoluna göre belirlenmektedir.
Yurt Dışına Çıkış Yasağı Kararı Vermenin Şartları ve Hukuki Dayanakları
Ceza yargılamasında, yurt dışına çıkış yasağı tedbiri, şüpheli veya sanığın tutuklanmaksızın adli kontrol altında tutulmasına imkân tanıyan önemli bir koruma önlemidir. Bu tedbir, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 109. maddesi kapsamında, özellikle CMK m.100’de belirtilen tutuklama koşullarının oluştuğu durumlarda uygulanabilir. Amaç; kişi özgürlüğünü tamamen kısıtlamaksızın yargı sürecinin sağlıklı işlemesini güvence altına almaktır.
1. Tutuklama Sebeplerinin Mevcudiyeti (CMK m.109/1)
Yurt dışına çıkış yasağı, doğrudan bir cezalandırma olmayıp, tutuklamaya alternatif bir tedbirdir. Bu nedenle, bu kararın verilebilmesi için öncelikle CMK m.100’de belirtilen tutuklama sebeplerinin oluşmuş olması gerekir. Ayrıca, bazı durumlarda tutuklama yasağı bulunan hallerde de adli kontrol tedbirlerine başvurulabileceği için, yine yurt dışına çıkış yasağı da bu kapsamda değerlendirilebilir (CMK m.109/2).
2. Yurt Dışına Çıkış Yasağı İçin Aranan Şartlar
Yurt dışına çıkış yasağının uygulanabilmesi için temel olarak aşağıdaki iki şartın birlikte bulunması gerekir:
a) Kuvvetli Suç Şüphesinin Mevcudiyeti
Her şeyden önce, şüpheli veya sanık hakkında “kuvvetli suç şüphesine dayalı somut deliller” bulunmalıdır. Bu, kişinin söz konusu suçu işlediğine dair yüksek olasılığa işaret eden delillerin ortaya konması gerektiği anlamına gelir. Hakim veya mahkeme, bu aşamada delillerin yetersiz veya soyut olması halinde adli kontrol uygulayamaz.
b) Tutuklama Nedeni Bulunması
Kuvvetli suç şüphesi yeterli değildir; ek olarak, CMK m.100/1 uyarınca bir tutuklama nedeni de bulunmalıdır. Tutuklama nedenleri, ceza yargılamasında kaçma, saklanma ya da delil karartma riskinin mevcudiyetine dayalıdır.
3. Uygulamada Kabul Edilen Tutuklama Nedenleri (ve Bu Kapsamda Yurt Dışı Yasağı)
Hakim veya mahkeme, aşağıdaki hallerde yurt dışına çıkamamak biçiminde adli kontrol uygulanmasına karar verebilir:
● Kaçma Şüphesi veya Kaçma Tehlikesi
Eğer şüpheli ya da sanığın kaçtığı, kaçma hazırlığında olduğu ya da kaçma ihtimali bulunduğu yönünde somut emareler varsa, bu durum tutuklama sebebi sayılır (CMK m.100/2). Bu kapsamda kişi hakkında yurt dışına çıkış yasağı uygulanabilir.
● Delil Karartma Tehlikesi
Soruşturma veya kovuşturmanın sağlıklı yürütülmesini engelleyecek şekilde delillerin gizlenmesi, yok edilmesi veya tanıklar üzerinde baskı kurulması ihtimali de tutuklama sebebi sayılmaktadır. Bu tür durumlarda da yurt dışına çıkış yasağı kararı verilmesi mümkündür.
● Katalog Suçlar
CMK m.100/3’te yer alan ve “katalog suçlar” olarak adlandırılan belli başlı suçlar (örneğin: kasten öldürme, yağma, zimmet, uyuşturucu ticareti vb.), tutuklama sebeplerinin varsayıldığı suçlardır. Bu suçlar yönünden, kuvvetli şüphe bulunduğu takdirde ayrıca delil karartma veya kaçma ihtimali araştırılmaksızın doğrudan tutuklama nedeni kabul edilir. Bu durumda da tutuklama yerine yurt dışı yasağı gibi adli kontrol tedbirleri uygulanabilir.
Sonuç: Yurt Dışına Çıkış Yasağı Keyfi Değildir
Sonuç olarak, yurt dışına çıkış yasağı ciddi bir özgürlük kısıtlaması olduğundan, her olayda keyfi biçimde uygulanamaz. Bu karar, mutlaka kuvvetli suç şüphesine dayalı delillere ve en az bir tutuklama nedenine dayanmak zorundadır. Mahkeme, bu iki şartı birlikte değerlendirerek, tutuklama yerine daha hafif bir tedbir olan yurt dışına çıkış yasağını uygun görürse, CMK m.109/3-a gereğince bu kararı verebilir.
Hangi Suçlarda Yurt Dışına Çıkış Yasağı Kararı Verilebilir?
Yurt dışına çıkış yasağı, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu kapsamında düzenlenen bir adli kontrol tedbiridir ve yalnızca belirli suçlar için değil, tüm suçlar açısından uygulanabilir niteliktedir. CMK m.109/2 hükmü gereğince, tutuklama yasağı bulunan hallerde dahi, gerekli şartlar oluştuğunda şüpheli ya da sanık hakkında yurt dışına çıkış yasağı kararı verilebilir.
Ancak uygulamada, özellikle bazı suç türlerinde bu tedbire daha sık başvurulduğu görülmektedir. Bu suçlar genellikle “katalog suçlar” olarak adlandırılan ve Ceza Muhakemesi Kanunu m.100/3’te açıkça tutuklama sebebi sayılan suçlardır. Bu suçlarda tutuklama nedeni varsayılır, bu nedenle tutuklama yerine yurt dışı yasağı gibi adli kontrol tedbirleri de yaygın şekilde tercih edilebilir.
En Sık Uygulanan Suçlar: Yurt Dışına Çıkış Yasağının Konulduğu Başlıca Suçlar
Aşağıda yer alan suçlar, yurt dışına çıkış yasağı kararının en çok uygulandığı suç tipleridir:
- Soykırım ve İnsanlığa Karşı Suçlar (TCK md.76, 77, 78)
- Göçmen Kaçakçılığı ve İnsan Ticareti (TCK md.79, 80)
- Kasten Adam Öldürme (TCK md.81, 82, 83)
- Kasten Yaralama (TCK md.86/3-b, e, f)
- Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Yaralama (TCK md.87)
- Kadına Yönelik Kasten Yaralama (Şiddetle Mücadele Politikaları kapsamında özellikle uygulanır)
- Sağlık Çalışanlarına Karşı Görev Esnasında Yaralama
- İşkence ve Kötü Muamele (TCK md.94, 95)
- Cinsel Saldırı Suçları (TCK md.102 – 1. fıkra hariç)
- Çocukların Cinsel İstismarı (TCK md.103)
- Hırsızlık (TCK md.141, 142)
- Yağma (Gasp) (TCK md.148, 149)
- Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti (TCK md.188)
- Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurmak (TCK md.220 – 2, 7 ve 8. fıkralar hariç)
- Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar (TCK md.302-308 arası)
- Anayasal Düzene Karşı Suçlar (TCK md.309-315 arası)
- Silah Kaçakçılığı (6136 sayılı Kanun md.12)
- Zimmet Suçu – Bankacılık Sektöründe (4389 sayılı Kanun md.22/3-4)
- Kaçakçılık Suçları (4926 sayılı Kanun – hapis gerektiren eylemler)
- Kültür ve Tabiat Varlıklarına Karşı Suçlar (2863 sayılı Kanun md.68, 74)
- Kasten Orman Yakma (6831 sayılı Kanun md.110/4-5)
- Toplantı ve Gösteri Yürüyüşlerine Aykırılık (2911 sayılı Kanun md.33)
- Terörle Mücadele Kapsamındaki Suçlar (3713 sayılı Kanun md.7/3)
Tüm Suçlar İçin Mümkün Mü?
Yukarıda sayılan suçlar dışında kalan diğer tüm suçlar yönünden de, eğer kuvvetli suç şüphesi ve tutuklama nedeni varsa, adli kontrol tedbiri olarak yurt dışına çıkış yasağı kararı verilmesi mümkündür. Özellikle ekonomik suçlar, bilişim yoluyla işlenen suçlar ya da kamu düzenini bozucu nitelikteki bazı fiillerde de uygulandığı örneklerle sabittir.
Sonuç Olarak:
Yurt dışı yasağı kararı, yalnızca ağır suçlar veya terör suçlarıyla sınırlı değildir. Kanuni şartlar gerçekleştiği takdirde, her suç için uygulanabilir bir tedbirdir. Ancak uygulamada, yukarıda belirtilen suç grupları özellikle kaçma şüphesi ve delil karartma ihtimali yüksek görüldüğünden dolayı bu tedbirin daha yaygın olarak uygulandığı alanlardır.
Yurt Dışına Çıkış Yasağının Süresi Ne Kadardır?
Yurt dışına çıkış yasağı, Ceza Muhakemesi Kanunu’nda bir adli kontrol tedbiri olarak düzenlenmiştir ve bu nedenle uygulama süresi de doğrudan adli kontrol hükümlerine bağlıdır. Tedbirin ne kadar süreyle devam ettirilebileceği, yargılamanın türüne, suçun niteliğine ve hâkim veya mahkemenin değerlendirmesine göre belirli sınırlara tabidir.
1. Ağır Ceza Mahkemesi Kapsamına Girmeyen Davalarda
Eğer şüpheli ya da sanık hakkında yürütülen soruşturma veya kovuşturma asliye ceza mahkemesinin görev alanına giren bir suç nedeniyle yürütülüyorsa, yurt dışına çıkış yasağı en fazla iki yıl süreyle uygulanabilir. Ancak, istisnai ve zorunlu durumlarda hâkim bu süreyi bir yıl daha uzatabilir. Bu uzatma kararı gerekçeli olmalıdır. Toplamda ise en fazla üç yıla kadar yurt dışı yasağı uygulanabilir.
2. Ağır Ceza Mahkemesinin Görev Alanına Giren Suçlarda
Eğer yargılama konusu suç ağır ceza mahkemesinin görevine giren bir suç ise, adli kontrol kapsamında uygulanan yurt dışına çıkış yasağının süresi en çok üç yıldır. Ancak yine zorunlu ve gerekçeli hallerde bu süre dört yıla kadar uzatılabilir.
Ancak burada bir istisna daha vardır:
Eğer suç, Türk Ceza Kanunu’nun İkinci Kitap Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümündeki suçlar ile 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki suçlardan biri ise, yurt dışına çıkış yasağı süresi doğrudan dört yıla kadar uzatılabilir.
3. Çocuklar Açısından Süre Nasıl Uygulanır?
Ceza yargılamasına konu olan kişi 18 yaşından küçükse, adli kontrol süreleri yarı oranında uygulanır. Bu durum, çocukların korunması ve adalet sistemine daha uyumlu bir şekilde entegre edilmeleri amacıyla getirilmiştir (CMK m.110/3).
4. Sürelerin Gözden Geçirilmesi Zorunluluğu
Yurt dışına çıkış yasağının süresiz şekilde devam etmesi mümkün değildir. CMK m.109/4 gereğince, bu tedbirin devam edip etmeyeceği en geç dört ayda bir yeniden değerlendirilmelidir:
- Soruşturma aşamasında, değerlendirme Cumhuriyet savcısının talebi üzerine Sulh Ceza Hâkimi tarafından yapılır.
- Kovuşturma aşamasında ise, yargılamayı yürüten mahkeme resen karar verir.
Bu periyodik incelemelerle, kişilerin temel hak ve özgürlüklerinin gereksiz şekilde kısıtlanması önlenmeye çalışılır.
5. Hükmün Kesinleşmesi ile Yasağın Sona Ermesi
Yurt dışına çıkış yasağı kararı, yalnızca soruşturma ve kovuşturma süreciyle sınırlıdır. Hükmün kesinleşmesiyle birlikte bu tedbir kendiliğinden sona erer. Artık karar infaz aşamasına geçtiği için, adli kontrol kapsamında uygulanan yurt dışı yasağı geçerliliğini kaybeder. Bu aşamadan sonra kişiye yönelik herhangi bir kısıtlama getirilecekse, bu durum yeni bir yasal dayanakla (örneğin denetimli serbestlik koşullarıyla) yeniden değerlendirilmek zorundadır.
Özetle:
Suç Türü / Mahkeme | Yasağın Süresi | Uzatma Süresi | Toplam Azami Süre |
---|---|---|---|
Asliye Ceza (Basit suçlar) | 2 yıl | 1 yıl | 3 yıl |
Ağır Ceza (Genel) | 3 yıl | 1 yıl | 4 yıl |
Terör / TCK Özel Bölümler | 3 yıl | 1 yıl | 4 yıl |
Çocuklar İçin | Süreler yarı oranında uygulanır | – | – |
Bu bilgiler ışığında, yurt dışı çıkış yasağı süresi kişiye özel olarak belirlenmekte olup her somut olayda ayrı değerlendirilmelidir. Süre uzatımları için gerekçeli karar şartı bulunur ve hak ihlallerini önlemek amacıyla düzenli yargı denetimi sağlanır.
Yurt Dışına Çıkış Yasağı Nasıl Kaldırılır?
Yurt dışına çıkış yasağı, bir tür adli kontrol tedbiri olduğundan, süresi ve kaldırılma yöntemi Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) hükümlerine göre belirlenir. Bu tedbirin kaldırılması hem resen (kendiliğinden) hem de talep üzerine mümkündür.
1. Süre Dolduğunda Kendiliğinden Kaldırma
CMK’da öngörülen azami süreler dolduğunda, yurt dışına çıkış yasağı herhangi bir başvuru yapılmasa dahi mahkeme tarafından kendiliğinden kaldırılır. Bu süreler ağır ceza mahkemesi ya da asliye ceza mahkemesinin görev alanına göre değişmekte olup; 2 ila 4 yıl arasında farklılık göstermektedir.
2. Talep Üzerine Kaldırılma
Şüpheli veya sanık, adli kontrol süresi dolmadan da yurt dışı yasağının kaldırılmasını talep edebilir. Bu talep, dosyanın bulunduğu aşamaya göre ilgili hakimlik ya da mahkemeye yapılır.
- Soruşturma aşamasında, şüphelinin talebi üzerine Cumhuriyet savcısının görüşü alınarak, Sulh Ceza Hâkimliği bu tedbiri kaldırabilir.
- Kovuşturma aşamasında, ceza davasına bakan mahkeme, sanığın başvurusu üzerine yine savcının görüşünü aldıktan sonra, yasağın kaldırılıp kaldırılmayacağına 5 gün içinde karar verir (CMK m.111).
Ayrıca, hâkim ya da mahkeme mevcut adli kontrol yükümlülüklerini değiştirme, kaldırma veya geçici olarak durdurma yetkisine de sahiptir (CMK m.110/2). Örneğin, yurt dışına çıkış yasağı kaldırılarak, yerine farklı bir adli kontrol tedbiri uygulanabilir.
Yurt Dışına Çıkış Yasağına İtiraz Süresi ve Hakkı
Yurt dışı yasağına ilişkin adli kontrol kararı, öğrenildiği tarihten itibaren iki hafta içinde itiraz edilebilir. Ancak bu sürenin kaçırılması, itiraz hakkını tamamen ortadan kaldırmaz. Şüpheli veya sanık, itiraz süresi geçtikten sonra da yasağın kaldırılmasını talep edebilir. Mahkeme bu talebi dosya içeriğine göre değerlendirerek karar verir.
Yurt Dışına Çıkış Yasağı Olan Kişi Pasaport Alabilir mi?
Hayır, hakkında yurt dışına çıkış yasağı bulunan bir kişiye pasaport verilmez. Bu durum 5682 sayılı Pasaport Kanunu’nun 22. maddesi ile açıkça düzenlenmiştir. Mahkeme kararıyla yurt dışına çıkışı yasaklanan kişi:
- Yeni pasaport başvurusunda bulunamaz, başvurusu reddedilir.
- Mevcut pasaportunun süresi bitmişse, yenileme işlemi yapılamaz.
Bu tedbirin amacı, kişinin kaçma ihtimaline karşı etkin denetimi sağlamaktır.
Yurt Dışına Çıkış Yasağı Kararı Nasıl Öğrenilir?
● Soruşturma Aşamasında:
Yurt dışına çıkış yasağı kararının soruşturma aşamasında öğrenilmesi, dosyada kısıtlama (gizlilik) kararı olup olmamasına bağlıdır.
- Gizlilik kararı yoksa, şüpheli dosyayı inceleyerek yurt dışı yasağının olup olmadığını öğrenebilir.
- Gizlilik kararı varsa (CMK m.153/2), dosya içeriği savunma tarafına kapalıdır ve yurt dışına çıkış yasağının varlığı tespit edilemeyebilir.
Gizlilik kararı genellikle şu tür suçlarda verilir:
Kasten öldürme, cinsel saldırı, uyuşturucu ticareti, örgütlü suçlar.
● Kovuşturma Aşamasında:
Ceza davası açılmışsa ve dosya kovuşturma aşamasına geçmişse, mahkemeler artık gizlilik kararı veremez. Bu durumda, sanık ya da avukatı dosyanın tamamına erişebilir, yasağa ilişkin kararın detaylarını görebilir ve evraklardan suret alabilir.
Sonuç: Yasağın Kaldırılması Mümkün mü?
Evet, yurt dışına çıkış yasağı kalıcı bir kısıtlama değildir. Hem süre dolduğunda otomatik olarak, hem de talep üzerine yargı organları tarafından kaldırılabilir. Süreç içinde yeni delillerin ortaya çıkması, şüphelinin sabit ikametgahı olması, yurtdışına çıkma zorunluluğu gibi gerekçeler yasağın kaldırılmasında etkili olabilir.
Yurt Dışına Çıkış Yasağı Adli Kontrol Tedbiri – Yargıtay Kararları Işığında Değerlendirme
Yurt dışına çıkış yasağı, Ceza Muhakemesi Kanunu’nda düzenlenen adli kontrol tedbirlerinden biridir. Ancak bu tedbirin sürekli ve süresiz uygulanması mümkün değildir. Adli kontrol uygulamasının sona ermesi gereken durumlar, hem Ceza Muhakemesi Kanunu’nda açıkça belirtilmiş hem de Yargıtay içtihatlarıyla şekillendirilmiştir.
Yurt Dışına Çıkış Yasağının Gereksiz Hale Gelmesi – Yargıtay 1. Ceza Dairesi Kararı
Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin 2016/3193 E. ve 2016/2613 K. sayılı kararı, yurt dışına çıkış yasağının kovuşturmanın sona ermesiyle birlikte kendiliğinden ortadan kalkması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır.
Bu kararda Yargıtay, 5271 sayılı CMK’nın 103/2. maddesine atıfla, soruşturma aşamasında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi halinde adli kontrol tedbirinin otomatik olarak sona ereceğini belirtmiştir. Aynı kıyas yoluyla, kovuşturma evresinde verilen beraat, mahkûmiyet ya da düşme kararlarının da adli kontrol tedbirini sona erdirmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Somut Olayda Yargıtay’ın Değerlendirmesi
Karara konu olayda sanık hakkında ceza davası sürerken uygulanan yurt dışına çıkış yasağı tedbiri, hükmün kesinleşmesine rağmen kaldırılmamış ve bu duruma karşı itiraz edilmişti. Ancak ilk derece mahkemesi, sanığın talebini reddetmişti.
Yargıtay ise:
- Sanık hakkında verilen hükmün Yargıtay tarafından onanarak kesinleşmiş olması,
- Denetimli serbestlik kapsamında tahliye edilmiş olması,
- Ve sanık hakkında yeniden yurt dışına çıkış yasağı konulmamış olması hususlarını göz önünde bulundurarak,
yurt dışına çıkış yasağının devamında hukuki bir fayda kalmadığını tespit etmiştir. Bu gerekçeyle, kanun yararına bozma istemini yerinde bularak, ilk derece mahkemesinin kararını bozmuştur.
Yargıtay’ın Gerekçesi ve Hukuki Değerlendirme
Yargıtay kararında öne çıkan hukuki yorumlar şunlardır:
- CMK m.103/2 kıyasen uygulanarak, kovuşturma sonunda verilen hükmün kesinleşmesi halinde adli kontrol tedbirinin kendiliğinden sona ereceği kabul edilmelidir.
- Kovuşturma aşaması tamamlandıktan sonra tedbirin devam etmesi için hukuki bir gerekçe kalmamıştır.
- İnfaz aşamasında, mahkeme tarafından yeni bir yurt dışı yasağı getirilmemişse, mevcut yasağın sürdürülmesinde isabet yoktur.
Bu Kararın Önemi
Bu karar, uygulamada sık karşılaşılan “mahkumiyet kesinleştiği halde yurt dışı yasağının devam etmesi” gibi durumların önüne geçilmesi açısından önemlidir. Aynı zamanda hâkimlerin takdir yetkisinin sınırlarını da çizmektedir. Yargıtay, tedbirlerin ölçülü ve amaca uygun uygulanması gerektiğini net şekilde ifade etmektedir.
Sonuç: Tedbirin Sürekliliği Değil, Gerekçeliliği Esastır
Yurt dışına çıkış yasağı gibi özgürlük kısıtlayıcı tedbirler süreklilik değil, gereklilik ilkesiyle değerlendirilmelidir. Yargılamanın tamamlandığı, hükmün kesinleştiği ve infazın başladığı durumlarda, bu tedbirin devam ettirilmesi hukuka aykırı ve temel haklara müdahale niteliği taşır.
Yurt Dışına Çıkış Yasağı Tedbirinin Amacına Aykırı ve Hukuka Aykırı Uygulamaları – Yargıtay ve AYM Kararları Işığında
Yurt dışına çıkış yasağı, Ceza Muhakemesi Kanunu’nda (CMK m.109/3-a) düzenlenen bir adli kontrol tedbiri olup yalnızca belirli koşullar altında, tutuklama alternatifi olarak uygulanmalıdır. Ancak uygulamada bu tedbirin, amacı dışında ve keyfi şekilde kullanıldığına dair ciddi hukuki tartışmalar bulunmaktadır. Özellikle Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi kararları, bu tür ihlalleri açık biçimde ortaya koymuştur.
1. HAGB Kapsamında Yurt Dışı Yasağı Verilmesi – Yargıtay 12. Ceza Dairesi Kararı
Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 2014/9940 E., 2014/11157 K. sayılı kararı, hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararı kapsamında verilen “yurt dışına çıkış yasağı”nın, CMK’nın ruhuna ve amacına aykırı olduğunu tespit etmiştir.
📌 CMK m.231/8-c maddesi gereği HAGB kapsamında yalnızca belirli yerlere gitmeme veya belirli faaliyetlere katılma gibi yükümlülükler getirilebilir. Ancak bu düzenleme, CMK m.109/3-a’da yer alan yurt dışına çıkma yasağıyla karıştırılamaz.
➡️ Yargıtay, bu tür durumlarda uygulanan yurt dışı yasağının “kanuna aykırı şekilde genişletilerek kullanıldığını” belirterek, bu kararı kanun yararına bozmuştur.
2. Anayasa Mahkemesi: İfade Özgürlüğüne Aykırılık – Başvuru No: 2019/39847
Bir sosyal medya paylaşımı nedeniyle hakkında ceza soruşturması başlatılan bir avukatın, Birleşmiş Milletler toplantısına katılmak üzere yurt dışına çıkarken gözaltına alınması ve ardından hakkında yurt dışına çıkış yasağı konulması olayında Anayasa Mahkemesi, önemli bir hak ihlali tespiti yapmıştır.
🔍 Başvurucunun hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş, buna rağmen geçici süreyle uygulanan yurt dışına çıkış yasağı nedeniyle uluslararası bir etkinliğe katılması engellenmiştir.
📌 AYM’ye göre bu durum, Anayasa’nın 26. maddesiyle güvence altına alınan ifade özgürlüğüne açık bir müdahaledir. Tedbirin orantısız, ölçüsüz ve gereksiz olduğuna hükmedilmiştir.
3. Mahkûmiyetin Bozulması Üzerine Yasağın Kaldırılması – Yargıtay 10. Ceza Dairesi
Yargıtay 10. Ceza Dairesi, 2018/2720 E. ve 2022/9157 K. sayılı kararında, sanık hakkında verilen mahkûmiyet kararının delil yetersizliği nedeniyle bozulması üzerine, CMK m.109/3-a uyarınca konulmuş yurt dışına çıkış yasağı tedbirinin de kaldırılmasına karar vermiştir.
📌 Kararda, sanığın suçla ilgisini kesin olarak ortaya koyacak somut delil bulunmaması ve kararın bozulması üzerine tedbirin hukuki dayanağının ortadan kalktığı vurgulanmıştır.
4. Tutuklama Yerine Adli Kontrol Olarak Uygulanması – Yargıtay 3. Ceza Dairesi
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 2022/14635 E., 2022/4230 K. sayılı ilamında, sanığın uzun süredir tutuklu kalması ve mahkûmiyet kararının bozulması üzerine, CMK m.109/3-a kapsamında yurt dışına çıkış yasağı uygulanarak tahliye edilmesine karar vermiştir.
➡️ Bu karar, yurt dışına çıkış yasağının asıl amacı olan “tutuklamaya alternatif olma” işlevini yerine getirmesi yönünden olumlu bir örnek olarak değerlendirilebilir.
Sonuç: Tedbir Hukuki Gerekçeye Dayanmalı ve Ölçülü Olmalıdır
Yukarıda özetlenen içtihatlar, yurt dışına çıkış yasağı kararının keyfi uygulanamayacağını açıkça göstermektedir. Yargıtay ve AYM kararları, bu tedbirin:
- HAGB kapsamında uygulanamayacağını,
- Anayasal haklara müdahale teşkil edecek biçimde geniş yorumlanamayacağını,
- Delil yetersizliği veya mahkûmiyetin bozulması gibi durumlarda kendiliğinden sona ermesi gerektiğini
- Ve yalnızca tutuklamaya alternatif bir kontrol mekanizması olarak kullanılabileceğini vurgulamaktadır.
Avukat Gökhan Yağmur olarak, bu tür adli kontrol kararlarına karşı etkili itiraz dilekçeleri ve hak ihlali başvuruları konusunda müvekkillerimize profesyonel destek sunmaktayız.
📞 0542 157 06 34
🌐 www.gokhanyagmur.com.tr