Bilgi BankasıCeza Hukuku

Duruşmanın Başlaması ve Duruşmada Hazır Bulunacaklar (CMK 191)

Duruşmanın başlaması, ceza yargılamasının en kritik aşamalarından biridir. Bu aşamada hem maddi gerçeğe ulaşma amacı hem de adil yargılanma hakkı birlikte gözetilmelidir. Duruşma süreci, insan hakları ve usul güvenceleriyle çevrili bir alan olup, bu güvencelerden herhangi birinin ihlali yargılamanın adil olma niteliğini ortadan kaldırır. Ceza muhakemesinde amaç yalnızca gerçeği bulmak değil, bu gerçeğe usule uygun şekilde ulaşmaktır. Bu nedenle, duruşmanın başlaması sırasında yapılacak en küçük bir usul hatası bile, daha önceki tüm işlemlerin geçerliliğini zedeleyebilir.


Duruşmanın Başlaması

CMK 191. Maddeye Göre Düzenleme

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 191. maddesine göre, duruşmanın başlaması sürecinde; sanığın, müdafiinin, tanıkların ve bilirkişilerin hazır bulunup bulunmadığı belirlenir. Sanık, tutuklu olsa dahi bağsız şekilde duruşmaya alınır. Ardından mahkeme başkanı veya hâkim, iddianamenin kabulü kararını okuyarak duruşmanın başladığını açıklar. Tanıklar ise duruşma salonu dışına çıkarılır.

Duruşmanın başlaması

Duruşma Oturumunun Açılması

Mahkemenin belirlediği gün ve saatte, hâkim veya heyet ile birlikte Cumhuriyet savcısı ve zabıt kâtibinin hazır bulunmasıyla oturum açılır. İlk olarak sanığın ve müdafiinin bulunup bulunmadığı, çağrılan tanık ve bilirkişilerin gelip gelmediği tespit edilir. Sanık tutuklu ise bağsız olarak salona alınır. Bu aşamada taraflar yerlerine oturur.

Sanığın duruşma salonunda nerede oturacağı konusunda, uygulamada “sanık sandalyesi” olarak adlandırılan ayrı bir yer öngörülmüşse de, müdafiinin yanında oturması, savunma hakkının etkin kullanımı bakımından daha uygundur. Uluslararası hukukta da sanığın avukatıyla yan yana oturması “silahların eşitliği” ilkesinin gereği olarak kabul edilmektedir. Bu konuda yasal bir yasak bulunmamakla birlikte, mahkeme salonlarının fiziki düzeni bazen buna engel olabilir. Böyle durumlarda hâkim, güvenlik gerekçeleriyle farklı bir düzenlemeye karar verebilir.

Aynı şekilde, Cumhuriyet savcısının hâkimlerle aynı yükseklikte oturması da biçimsel bir durum olsa da, adil yargılanma ilkesi ve silahların eşitliği açısından eleştirilmiştir. Bu durumun bir “marangoz hatası” olarak nitelendirilmesi, yargılama sisteminde taraflar arası dengeye vurgu yapmaktadır.

İddianamenin Kabulü Kararının Okunması

Yeni CMK ile birlikte getirilen önemli yeniliklerden biri, iddianamenin kabulü kararının okunması zorunluluğudur. 1412 sayılı eski CMUK döneminde böyle bir uygulama bulunmamaktaydı. İddianamenin kabulü kararı, kovuşturma evresine geçişin resmî göstergesidir. Bu karar okunmadığı takdirde duruşma hukuken başlamamış sayılır. Dolayısıyla bu aşamadan önce yapılan işlemler geçersiz olur ve yeniden yapılması gerekir. Uygulamada genellikle zabıtlara “iddianamenin kabulü kararı okundu” şeklinde kayıt düşülür.

Hazır Bulunanların Tespiti

Duruşmada kimlerin hazır bulunduğu, kimlerin mazeretli olduğu, çağrı veya zorla getirme kararlarının tebliğ edilip edilmediği tutanağa geçirilir. Tanıklar dışarı çıkarıldıktan sonra sanığın sorgusuna geçilir. Bu aşamada, yetkisizlik itirazı (CMK m.18/1) veya hakimin reddi talepleri (CMK m.25/1) sanığın sorgusundan önce ileri sürülmelidir. İddianame okunmadan ya da bu husus tutanağa geçirilmeden yapılan sorgu, usule aykırı kabul edilir.


Duruşmada Hazır Bulunacaklar

CMK 188. Maddeye Göre Düzenleme

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 188. maddesi, duruşmada hazır bulunması zorunlu olan kişileri düzenlemektedir. Bu kişiler; hükme katılacak hâkimler, Cumhuriyet savcısı, zabıt kâtibi ve zorunlu müdafilik durumlarında müdafiidir. Müdafiin mazeretsiz olarak duruşmayı terk etmesi hâlinde, mahkeme duruşmaya devam edebilir. Aksi durumda, duruşma ertelenir ve celse kapatılır.

Doğrudanlık ve Kesintisizlik İlkeleri

Madde, doğrudanlık ve kesintisizlik ilkelerini açıkça yansıtmaktadır. Adil yargılanma ilkesine ve AİHM içtihatlarına göre, kovuşturma aşamasında görev yapan hâkimlerin hüküm aşamasına da katılmaları gerekir. Bu, mahkemenin delillerle doğrudan temasını ifade eden doğrudanlık ilkesinin doğal sonucudur. Mahkeme, kanıtları doğrudan gözlemlemeli ve aracısız biçimde değerlendirmelidir.

Özel Durumlar ve Uygulama

Eğer bir ilçede tek bir Cumhuriyet savcısı bulunuyorsa ve bu kişi mağdur sıfatıyla ifade verecekse, iddia makamı boş kalacağından davanın başka bir mahkemeye nakli uygun olacaktır. Ayrıca CMK’nın 188/1. maddesi uyarınca, müdafii mazeretsiz olarak duruşmaya gelmez veya duruşmayı terk ederse yargılamaya devam edilebilir. Ancak sanığa müdafi atanmış olmasına rağmen, müdafi hazır olmadan hüküm kurulması usule aykırı olur.


Birden Çok Cumhuriyet Savcısı ve Avukatın Duruşmaya Katılması

CMK 189. Maddeye Göre Düzenleme

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 189. maddesi, duruşmaya birden fazla Cumhuriyet savcısı veya birden fazla avukatın katılabileceğini düzenlemiştir. Bu kişiler aralarında iş bölümü yapabilirler. Bu düzenleme, karmaşık veya kapsamlı davalarda etkin yargılama ve temsil amacıyla getirilmiştir.

Uygulama Alanı

Duruşmaya Cumhuriyet savcısı katılmadan yargılama yapılamaz. Aynı şekilde, kanunun zorunlu müdafilik öngördüğü hallerde de duruşma müdafi olmadan yapılamaz. Ancak bir savcının bulunması yeterlidir; savcılık makam olarak temsil edildiği için aynı dosyada birden fazla savcı da görevlendirilebilir. Başsavcılık iş bölümü kapsamında farklı oturumlarda farklı savcılar yer alabilir.

Sınırlamanın Kaldırılması ve Müdafi Sayısı

Eski 1421 sayılı yasada “birkaç” ifadesi kullanılmışken, yeni düzenlemede “birden çok” denilerek bu sınırlama kaldırılmıştır. Böylece hem savcı hem de müdafi sayısında daha esnek bir sistem benimsenmiştir. Müdafilik açısından da benzer şekilde, duruşma salonunun fiziki koşulları elverdiği ölçüde birden fazla avukat sanığı savunabilir.

Savcının Mağdur Sıfatı ile Katılımı

Cumhuriyet savcısının, aynı zamanda suçtan zarar gören sıfatıyla duruşmada bulunmasında hukuken engel yoktur. Ancak mağdur sıfatıyla ifadesine başvurulacaksa, iddia makamı başka bir Cumhuriyet savcısı tarafından temsil edilmelidir.

Avukat Gökhan Yağmur Kimdir?

Av. Gökhan Yağmur, İstanbul merkezli olarak faaliyet gösteren, ceza hukuku, aile hukuku, ticaret hukuku ve fikri mülkiyet hukuku alanlarında uzmanlaşmış bir avukattır. Uzun yıllara dayanan mesleki deneyimiyle birlikte yalnızca dava ve uyuşmazlıkların çözümünde değil, aynı zamanda önleyici hukuk danışmanlığı, sözleşme yönetimi ve şirketlere stratejik hukuki destek sunmaktadır.

Ceza yargılamaları, boşanma ve velayet davaları, ticari uyuşmazlıklar ve marka–patent süreçlerinde müvekkillerine etkin savunma ve çözüm odaklı yaklaşımıyla hizmet vermektedir. Ayrıca TÜRKPATENT, USPTO ve EUIPO nezdinde marka tescili ve fikri mülkiyet koruması konularında hem yerli hem de yabancı müvekkillere danışmanlık sağlamaktadır. – Turkey Brand Law

Kurucusu olduğu Hukuk Plus, HukukBankasi.net ve diğer dijital projeleriyle hukuk öğrencileri, stajyer avukatlar ve meslektaşlara yönelik özgün bir ekosistem geliştirmiştir. Bu sayede hukuk bilgisinin paylaşımı, güncel içtihatların takibi ve mesleki dayanışmanın güçlenmesine katkı sunmaktadır.

Av. Gökhan Yağmur, girişimci vizyonu ile yalnızca klasik avukatlık hizmeti sunmakla kalmayıp; marka yönetimi, e-ticaret hukuku, uluslararası şirket danışmanlığı ve dijital hukuk çözümleri alanlarında da fark yaratan çalışmalara imza atmaktadır.

Daha fazla bilgi için:
📌 www.gokhanyagmur.com
📌 www.gokhanyagmur.com.tr
📞 0542 157 06 34

Commutes and Destinations Map

Yolculuk Süresini Hesaplayın

Yakındaki yerler için seyahat süresini ve yol tariflerini görün


İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu