Çocukların Cinsel İstismarı Suçu Nedir? (TCK 103)
Çocukların cinsel istismarı suçu, belirli yaş grubundaki bir çocuğun bedeni üzerinde cinsel amaç taşıyan fiziksel temas içeren davranışlarda bulunulmasıyla ortaya çıkan bir suç tipidir (TCK m.103/1). 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar” başlığı altında düzenlenen bu madde, çocuğun cinsel bütünlüğünü ve bedensel dokunulmazlığını korumayı hedefler. Suçun temel unsuru mağdurun çocuk olmasıdır. Kanuna göre, çocuk, TCK’nın 6/1-a maddesinde “henüz 18 yaşını doldurmamış kişi” olarak tanımlanmıştır.
Cinsel İstismar Suçunda Çocuk Kavramı
Cinsel istismar suçları bakımından çocuk kavramı, ceza hukukunda üç farklı yaş kategorisi üzerinden değerlendirilir. Bu yaş grupları, fiilin niteliğine göre uygulanacak cezayı ve suçun ağırlık derecesini belirler:
- 15 yaşını doldurmamış çocuklar: Bu yaş grubuna yönelik her türlü cinsel davranış, rıza olsa dahi doğrudan çocukların cinsel istismarı suçu kapsamındadır.
- 15 yaşını doldurmuş ancak fiilin anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş çocuklar: Bu çocuklara yönelik eylemler de istismar kapsamına girer.
- 15-18 yaş arası çocuklar: Bu yaş aralığındaki çocuklara karşı cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir neden kullanılarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar da çocukların cinsel istismarı suçu sayılır.
Bu kategorilendirme, suçun mağdurunun yaşına ve algılama yeteneğine göre farklı koruma düzeyleri oluşturur.
Cinsel Suçların Genel Sınıflandırması
Cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar, Türk Ceza Kanunu’nda farklı başlıklar altında düzenlenmiştir. Her biri mağdurun yaşı, failin eylem biçimi ve fiilin niteliğine göre farklı cezai sonuçlar doğurur.
Cinsel İstismar Suçu
Çocukların cinsel istismarı suçu, esas olarak 15 yaşını doldurmamış çocuklara karşı cinsel amaçla bedensel temas içeren fiillerin gerçekleştirilmesini cezalandırır (TCK m.103). Aynı zamanda, 15-18 yaş aralığındaki çocuklara karşı hile, cebir, tehdit veya iradeyi etkileyen başka nedenlerle işlenen eylemler de bu kapsamda değerlendirilir.
Cinsel Saldırı Suçu
Cinsel saldırı suçu, genellikle reşit bireylere veya 15-18 yaş aralığındaki çocuklara, herhangi bir hile, cebir, tehdit veya irade bozucu durum bulunmaksızın cinsel amaçla bedensel temas yoluyla işlenen fiilleri kapsar (TCK m.102). Bu suçta mağdurun yaşı büyük olsa dahi cinsel dokunulmazlık ihlali söz konusudur.
Cinsel Taciz Suçu
Cinsel taciz suçu, fail ile mağdur arasında fiziksel temas olmaksızın gerçekleştirilen cinsel içerikli davranışlarla meydana gelir (TCK m.105). Bu fiiller; sözle, jestle, ısrarlı mesajlarla veya sözlü rahatsız etme biçiminde olabilir. Halk arasında “laf atma” veya “sözlü taciz” olarak da bilinen bu eylemler, mağdurun yaşına bakılmaksızın cezalandırılır.
Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçu
Reşit olmayanla cinsel ilişki suçu, 15–18 yaş aralığında bulunan çocuklarla, çocuğun rızasıyla cinsel ilişkiye girilmesi durumunda oluşur (TCK m.104). Her ne kadar mağdurun rızası bulunsa da, kanun bu durumu suç olarak tanımlamış ve cezai yaptırıma bağlamıştır.
Bu bölümde yer alan düzenlemeler, çocukların cinsel istismarı suçu ile diğer cinsel suç türleri arasındaki farkları açık bir şekilde ortaya koyar. Özellikle mağdurun yaşı, rıza kavramı ve fiilin fiziksel temas içerip içermemesi, suçun türünü belirlemede belirleyici kriterlerdir. Kanun koyucu, çocukların bedensel ve ruhsal bütünlüğünü mutlak şekilde koruma amacıyla bu düzenlemeleri ayrıntılı biçimde oluşturmuştur.
Çocukların Basit Cinsel İstismarı Suçunun Unsurları
Çocukların cinsel istismarı suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 103. maddesi kapsamında iki temel biçimde karşımıza çıkar: basit cinsel istismar ve nitelikli (organ veya sair cisim sokulması suretiyle) cinsel istismar. Bu bölümde, suçun daha hafif nitelikli hali olan basit cinsel istismar suçunun unsurları incelenmektedir.
Basit cinsel istismar, çocuğun bedeni üzerinde cinsel arzuları tatmin etmeye yönelik fakat cinsel ilişki düzeyine ulaşmayan eylemleri kapsar. Failin hareketinin cinsel nitelik taşıması yeterli olup, bu davranış sonucunda cinsel tatmin sağlanması zorunlu değildir. Önemli olan, hareketin objektif olarak şehvet saikiyle yapılmış olmasıdır.
1. Çocuğun Basit Cinsel İstismarı Suçunun Temel Şekli
Basit cinsel istismar, çocuğun cinsel dokunulmazlığını ihlal eden temel eylem biçimidir. Fail, cinsel arzularını tatmin etmek amacıyla mağdur çocuğun bedeni üzerinde cinsel nitelikli bir davranışta bulunduğunda suç oluşur. Bu tür fiillerin bedensel temas içermesi gerekir; dokunma olmaksızın gerçekleşen cinsel davranışlar bu suçun kapsamına girmez.
Basit cinsel istismar suçunun meydana gelmesi için fiilin şehvi nitelikte olması yeterlidir; failin bu hareket sonucunda fiilen tatmin olması şartı aranmaz.
Örneğin, mağdur çocuğa cinsel amaçla sarılmak, öpmek veya vücuduna temas etmek bu kapsamda değerlendirilir.
Bu yönüyle, çocukların cinsel istismarı suçu, failin niyetine değil, hareketin dış dünyada yarattığı etkiye odaklanır. Fiil cinsel nitelikli olduğu sürece suçun oluştuğu kabul edilir.
2. Sarkıntılık Suretiyle Çocuğun Basit Cinsel İstismarı Suçu
Sarkıntılık, çocukların basit cinsel istismarı suçunun en hafif ve daha az ceza gerektiren biçimi olarak kanunda yer almaktadır. Bu halde, failin mağdur çocuğa yönelik eylemi yüzeysel, kısa süreli ve ani şekilde gerçekleşir. Ancak, her durumda mağdurun bedeniyle fiziksel temas gerçekleşmiş olmalıdır.
Fiziksel temas içermeyen davranışlar, çocuğun cinsel tacizi suçu (TCK m.105) olarak nitelendirilir.
Sarkıntılık Fiilinin Tanımı ve Niteliği
Sarkıntılık, failin çocuğa karşı anlık ve yüzeysel temaslarla cinsel arzularını dışa vurduğu fiillerdir.
Örnekler:
- Çocuğa cinsel amaçla elini sürmek,
- Çocuğu bir kez öpmek,
- Cinsel organını çocuğun bedenine sürtmek gibi eylemler bu kapsamda değerlendirilir.
Bu fiillerin süresi kısa olsa dahi, fiziksel temas mevcutsa çocukların cinsel istismarı suçu oluşur.
Yargıtay uygulamalarında da bu ayrım açıkça vurgulanmıştır:
“Sanığın mağdurun bacağına dokunması ve kısa süreli öpme eylemlerinin ani gerçekleşmesi nedeniyle fiilin sarkıntılık düzeyinde kaldığı kabul edilmiştir.”
(Yargıtay 9. Ceza Dairesi, K.2023/956)
Buna karşılık,
“Sanığın mağdurenin kıyafetinin altına elini sokarak kalça ve cinsel bölgeye dokunması, mağdureyi dudağından öpmesi ve cinsel organını temas ettirmesi eylemleri süreklilik taşıdığından, sarkıntılığı aşarak çocukların cinsel istismarı suçunu oluşturur.”
(Yargıtay 9. Ceza Dairesi, K.2024/4611)
Ayrıca Ceza Genel Kurulu da şu ilkeyi benimsemiştir:
“Sanığın mağdureye yönelik cinsel davranışlarının süreklilik göstermesi ve bedensel temasın devam etmesi durumunda eylem, sarkıntılık düzeyini aşıp TCK m.103/1 kapsamında çocukların cinsel istismarı suçunu oluşturur.”
(CGK, K.2023/301)
Basit Cinsel İstismar ile Sarkıntılık Arasındaki Fark
Bu iki suç tipi arasındaki temel fark, fiilin yoğunluğu ve sürekliliğidir.
- Sarkıntılık, anlık ve kesik hareketlerden ibarettir.
- Basit cinsel istismar ise çocuğun cinsel sömürüsüne varan, birbirini takip eden davranışlar zinciriyle oluşur.
Sarkıntılık, “ani ve kısa süreli” bir temasla sınırlıyken; basit cinsel istismar, failin çocuğa karşı ısrarlı ve devam eden cinsel davranışlarda bulunmasıyla ortaya çıkar.
Çocuğun Rızasının Hukuken Geçersizliği
Özellikle 15 yaşını tamamlamamış çocuklar açısından mağdurun rızasının hiçbir hukuki değeri yoktur.
TCK m.103’e göre, 15 yaşını bitirmemiş çocuklara yönelik her türlü cinsel davranış, rıza olsa dahi çocukların cinsel istismarı suçu kapsamındadır.
Zira bu yaş grubundaki çocuklar, cinsel davranışların hukuki anlam ve sonuçlarını idrak edebilecek olgunlukta kabul edilmezler.
Bu nedenle, çocuğun kendi isteğiyle fiile katıldığını söylemesi failin cezai sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.
Kanun koyucu, çocukların cinsel istismarı suçunda “rıza” kavramını hukuka uygunluk nedeni olarak kabul etmemektedir.
Sonuç: Çocukların Cinsel Dokunulmazlığının Mutlak Korunması
Türk Ceza Kanunu, çocukların cinsel dokunulmazlığını koruma amacını, hem fiilin niteliğine hem de mağdurun yaşına göre ayrıntılı biçimde düzenlemiştir.
Bu suç tipinde esas olan, mağdurun yaşı ve eylemin fiziksel temas içermesidir.
15 yaşını doldurmamış çocuklara karşı yapılan her türlü cinsel davranış, mağdurun rızası olsa dahi çocukların cinsel istismarı suçu olarak cezalandırılır.
Çocukların Basit Cinsel İstismarı Suçunun Cezası (TCK 103)
Çocukların cinsel istismarı suçu, Türk Ceza Kanunu’nda oldukça ağır yaptırımlara bağlanmıştır. Suçun işleniş şekline, mağdurun yaşına, failin konumuna ve fiilin niteliklerine göre ceza miktarı değişmektedir. Kanun koyucu, çocuğun yaşı küçüldükçe cezayı artırmakta; failin konumundan doğan nüfuzu kullanması halinde ise cezayı daha da ağırlaştırmaktadır.
Basit Cinsel İstismar Suçunun Temel Cezası
TCK m.103/1’e göre;
- Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, 8 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
- Sarkıntılık suretiyle işlenen fiillerde ise 3 yıldan 8 yıla kadar hapis cezası uygulanır.
Bu temel cezalara ek olarak, mağdurun yaşının on iki yaşın altında olması hâlinde alt sınırlar artırılmaktadır:
- Basit cinsel istismar halinde ceza 10 yıldan az olamaz.
- Sarkıntılık düzeyinde kalmış eylemlerde ise ceza 5 yıldan az olamaz.
(TCK m.103/1 üçüncü cümle)
Şikayete Bağlılık Durumu
Failin çocuk olması durumunda, sarkıntılık düzeyinde kalan cinsel istismar suçunun soruşturulması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikâyetine bağlıdır.
Bu durumda, şikâyet süresi 6 aydır ve şikâyetten vazgeçme halinde dava düşer.
Yani çocuk fail tarafından, yine çocuk mağdura yönelik sarkıntılık düzeyinde kalan fiillerde ceza soruşturması başlatılması için şikâyet şartı aranır.
Bu düzenleme, çocuk faillerin cezalandırılmasında ölçülülük ilkesini koruma amacı taşımaktadır. Buna karşın yetişkin failler bakımından, çocukların cinsel istismarı suçu resen soruşturulan suçlardandır.
Çocukların Basit Cinsel İstismarında Nitelikli Haller (TCK 103/3)
Kanun, bazı durumları nitelikli hal olarak kabul etmiş ve cezaların artırılmasını öngörmüştür. Bu haller, failin konumu, suçun işlenme şekli veya mağdurla arasındaki yakınlık ilişkisine göre belirlenmiştir:
- Birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi (TCK 103/3-a),
- Toplu yaşam alanlarının sağladığı kolaylıktan yararlanarak işlenmesi (örneğin yatılı okul, yurt, cezaevi) (TCK 103/3-b),
- Kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde (üçüncü derece dâhil) ya da üvey baba, üvey anne, üvey kardeş, evlat edinen tarafından işlenmesi (TCK 103/3-c),
- Eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile, sağlık personeli veya çocuğun bakım ve gözetiminden sorumlu kişiler tarafından işlenmesi (TCK 103/3-d),
- Kamu görevi veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuzun kötüye kullanılması suretiyle işlenmesi (TCK 103/3-e).
Bu nitelikli hallerde, temel cezalara yarı oranında artırım uygulanır.
Yani failin eylemi yukarıda sayılan durumlardan biri içinde gerçekleşmişse, hâkim temel cezayı belirledikten sonra bu ceza miktarını %50 oranında artırır.
Cebir, Tehdit veya Silah Kullanarak İşlenen Haller (TCK 103/4)
Cinsel istismar fiilinin cebir, tehdit veya silah kullanılarak işlenmesi cezayı daha da ağırlaştırır.
TCK m.103/4’e göre:
- Fiil, 15 yaşını doldurmamış çocuklara karşı cebir veya tehditle,
- Veya 15 yaşını doldurmuş olmakla birlikte fiilin hukuki anlamını algılama yeteneği gelişmemiş çocuklara karşı silah, bıçak, sopa gibi aletlerle işlenmişse,
verilecek ceza yarı oranında artırılır.
Uygulama Örneği:
Bir kamu görevlisi, silah kullanarak çocuğa karşı bu suçu işlediğinde iki farklı nitelikli hal oluşur.
Bu durumda:
- Önce TCK m.103/3-e uyarınca ceza yarı oranında artırılır.
- Daha sonra TCK m.103/4 uyarınca bulunan ceza yeniden yarı oranında artırılarak sonuç ceza belirlenir.
Bu örnek, çocukların cinsel istismarı suçu bakımından içtima ve artırım sisteminin nasıl uygulandığını gösterir.
Kasten Yaralama, Bitkisel Hayat veya Ölüm Sonucu Doğan Haller (TCK 103/5–6)
Cinsel istismar sırasında cebir veya şiddet kullanılması sonucunda mağdurda kasten yaralamanın ağır neticeleri meydana gelirse, fail ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uyarınca cezalandırılır (TCK m.103/5).
Eğer mağdur, işlenen fiil sonucunda bitkisel hayata girerse veya ölürse, artık bu durumda cezai sorumluluk son derece ağırlaşır ve fail hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası uygulanır (TCK m.103/6).
Bu düzenleme, çocuklara yönelik cinsel saldırıların fiziksel ve psikolojik boyutlarının ağırlığı dikkate alınarak, caydırıcılığın en üst seviyede sağlanması amacıyla getirilmiştir.
Ceza Artırım Sisteminin Uygulanma Şekli
Türk Ceza Kanunu’nda ceza artırımı kademeli olarak uygulanır.
Yani, failin birden fazla nitelikli hal kapsamında eylemi varsa, her artırım sırasıyla uygulanır.
Örneğin, hem kamu görevi nüfuzu kullanılmış hem de silah kullanılmışsa:
- Önce TCK 103/3’e göre artırım yapılır.
- Ardından TCK 103/4 uyarınca ikinci artırım uygulanır.
Bu sistem, çocukların cinsel istismarı suçu için en ağır yaptırımların etkin biçimde uygulanmasını sağlar.
Sonuç: Cezaların Amacı ve Korunan Hukuki Değer
Kanun koyucu, çocukların cinsel istismarı suçu ile çocuğun hem bedensel hem de ruhsal bütünlüğünü korumayı amaçlamaktadır.
Bu nedenle, ceza miktarları yalnızca mağdurun yaşına göre değil, aynı zamanda failin toplumsal konumu ve eylemin işleniş biçimine göre de artırılmaktadır.
TCK m.103’teki bu düzenleme, çocuklara karşı cinsel istismarın toplum üzerindeki etkilerini önlemeyi ve faillerin ağır biçimde cezalandırılmasını hedefler.
Nitelikli Cinsel İstismar (Tecavüz) Suçunun Unsurları
Çocukların cinsel istismarı suçu, kanunda iki temel biçimde düzenlenmiştir: basit istismar ve nitelikli (tecavüz niteliğinde) istismar.
Türk Ceza Kanunu’nun 103. maddesinin ikinci fıkrasında tanımlanan nitelikli cinsel istismar, çocuğun vücuduna “organ veya sair bir cisim sokulması” şeklinde gerçekleştirilen cinsel davranışları kapsar. Uygulamada bu fiiller genellikle “çocuğa yönelik tecavüz suçu” olarak adlandırılmaktadır.
Nitelikli Cinsel İstismarın Tanımı
TCK m.103/2’ye göre nitelikli istismar, çocuğun bedenine organ veya sair bir cismin vajinal, anal ya da oral yoldan sokulması suretiyle oluşur. Bu fiiller, mağdurun rızasına bakılmaksızın doğrudan cezalandırılır.
Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, fiilin cinsel arzunun tatmini amacıyla yapılmasının zorunlu olmamasıdır.
Yani failin amacı ne olursa olsun, organ veya herhangi bir cismin çocuğun vücuduna sokulması çocukların cinsel istismarı suçu kapsamına girer.
Organ ve Sair Cisim Kavramı
“Organ” kavramı, yalnızca cinsel organı değil, parmak gibi vücuda girme özelliği bulunan diğer organları da kapsar.
“Sair cisim” ise vücuda sokulabilecek nitelikteki cop, şişe, sopa, kalem gibi her türlü nesneyi ifade eder.
Failin veya mağdurun cinsiyetinin bu suçun oluşumu açısından hiçbir önemi yoktur.
Suçun İşlenme Biçimleri
Nitelikli cinsel istismar, yalnızca failin doğrudan gerçekleştirdiği fiillerle değil, mağdurun veya üçüncü bir kişinin araç olarak kullanılması suretiyle de meydana gelebilir.
Kanunda açık bir sınırlama bulunmadığından, organ veya cismin oral, anal ya da vajinal bölgeye sokulması yeterlidir.
Bu bölgelerin dışındaki vücut kısımlarına yönelik fiiller ise nitelikli istismar kapsamında değerlendirilmez.
Bu husus, madde gerekçesinde de açıkça belirtilmiş olup, kanun koyucunun amacı, çocukların üreme ve boşaltım organlarının her türlü cinsel müdahaleye karşı mutlak şekilde korunmasıdır.
Cinsel Tatmin Amacının Aranmaması
Basit cinsel istismar suçunda failin davranışının cinsel arzularını tatmin etmeye yönelik olması aranırken, nitelikli istismarda bu şart yoktur.
Çocuğun bedenine organ veya sair cisim sokulması fiili, başka hiçbir unsur aranmaksızın suçun tamamlanması için yeterlidir.
Bu nedenle failin “şaka yapmak”, “cezalandırmak” ya da “öğretmek” gibi farklı bir saikle hareket ettiğini iddia etmesi, suçu ortadan kaldırmaz.
Vücuda Sokma Eyleminin Niteliği
Organ veya cismin az miktarda dahi vücuda girmesi, suçun tamamlandığı anlamına gelir.
Fiilin tamamlanması için cisim veya organın vücutta kalma süresi veya derinliği dikkate alınmaz.
Bu yaklaşım, çocukların cinsel istismarı suçu kapsamında koruma alanının en geniş biçimde sağlanmasına yöneliktir.
Failin Mağdurun Yaşı Konusunda Hata Yapması (TCK m.30)
Uygulamada bazen fail, mağdurun yaşını yanlış değerlendirebilir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2013/581 sayılı kararına göre;
Eğer fail, mağdurun 15 yaşını doldurduğu kanaatiyle onunla rızası dahilinde cinsel ilişkide bulunmuş ve bu yanılgı esaslı ve makul bir hata olarak kabul ediliyorsa, bu durumda fail kasıtla hareket etmiş sayılmaz.
Çünkü TCK m.30 uyarınca “suçun maddi unsurlarında hata” hali, kusurluluğu ortadan kaldırır.
Bu nedenle, fail hakkında taksirle işlenmiş suçun cezalandırılması mümkün değilse, mahkeme beraat kararı verir (CMK m.223/2-c).
Ancak bu hata hali, fail veya müdafi tarafından ileri sürülmelidir.
Mahkeme, resen mağdurun yaşında yanılma araştırması yapmakla yükümlü değildir.
Çocukların Nitelikli Cinsel İstismarı Suçunun Cezası (TCK 103/2–6)
Nitelikli istismar suçunda, ceza basit istismara oranla çok daha ağırdır.
TCK m.103/2 uyarınca:
- Cinsel istismarın organ veya sair bir cisim sokularak gerçekleştirilmesi hâlinde, 16 yıldan az olmamak üzere hapis cezası verilir.
- Mağdurun on iki yaşını doldurmamış olması durumunda ceza 18 yıldan az olamaz.
Bu temel cezalara, bazı durumlarda ek artırım sebepleri de uygulanır.
Nitelikli Haller (TCK 103/3)
Suçun aşağıdaki koşullarda işlenmesi hâlinde, ceza yarı oranında artırılır:
- Birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi (TCK 103/3-a),
- Toplu yaşam alanlarının (örneğin yurt, okul, hastane gibi yerlerin) sağladığı kolaylıklardan yararlanılarak işlenmesi (TCK 103/3-b),
- Aile veya hısımlık ilişkisi içinde ya da üvey baba, üvey anne, üvey kardeş veya evlat edinen tarafından işlenmesi (TCK 103/3-c),
- Eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile, sağlık çalışanı veya gözetim yükümlüsü kişiler tarafından işlenmesi (TCK 103/3-d),
- Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuzun kötüye kullanılması (TCK 103/3-e).
Bu nitelikli hallerin varlığı, failin sorumluluğunu artırır ve cezayı yarı oranında yükseltir.
Cebir, Tehdit veya Silah Kullanılması (TCK 103/4)
Failin nitelikli cinsel istismar fiilini;
- 15 yaşını doldurmamış çocuğa karşı cebir veya tehditle,
- ya da 15 yaşını doldurmuş fakat fiilin anlamını algılama yeteneği gelişmemiş çocuğa karşı silah, bıçak, sopa gibi araçlar kullanarak işlemesi hâlinde, ceza yeniden yarı oranında artırılır.
Uygulama Örneği:
Üvey baba tarafından ve silahla gerçekleştirilen nitelikli cinsel istismar durumunda iki ayrı nitelikli hal gerçekleşmiş olur.
Bu durumda:
- Öncelikle TCK 103/3-e gereği ceza yarı oranında artırılır,
- Ardından TCK 103/4 gereğince bir kez daha yarı oranında artırılarak sonuç ceza belirlenir.
Bu yöntem, kanunun çocuklara yönelik istismar suçlarında en ağır cezayı öngörme yaklaşımını ortaya koyar.
Ağır Neticeler: Yaralama, Bitkisel Hayat ve Ölüm (TCK 103/5–6)
Eğer istismar eylemi sırasında uygulanan cebir ve şiddet, mağdurda kasten yaralamanın ağır sonuçlarını doğurursa, fail ayrıca kasten yaralama hükümlerine göre cezalandırılır (TCK 103/5).
Mağdurun, bu fiiller sonucunda bitkisel hayata girmesi veya ölmesi hâlinde, artık suçun cezası ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına dönüşür (TCK 103/6).
Bu düzenlemeler, çocukların cinsel istismarı suçu kapsamında insan onurunu, beden bütünlüğünü ve yaşam hakkını mutlak şekilde koruma altına almaktadır.
Sonuç: Nitelikli Cinsel İstismar Suçu ve Korunan Hukuki Değer
Nitelikli cinsel istismar suçu, basit istismardan farklı olarak yalnızca çocuğun bedenine yönelik en ağır nitelikteki cinsel müdahaleleri kapsar.
Kanun, çocuğun yaşına, failin konumuna ve fiilin ağırlığına göre cezayı sistematik biçimde artırarak, çocukların cinsel dokunulmazlığını korumayı amaçlar.
Bu düzenleme, hem failin cezalandırılmasında caydırıcılığı artırmakta hem de çocuk haklarının mutlak şekilde korunmasını sağlamaktadır.
Adli Para Cezasına Çevirme, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)
Çocukların cinsel istismarı suçu, Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen en ağır suç tiplerinden biridir ve ceza miktarları bakımından diğer birçok suçtan farklı şekilde değerlendirilir. Bu nedenle, hükmedilen hapis cezalarının adli para cezasına çevrilmesi, ertelenmesi veya hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararının uygulanması çoğu durumda mümkün değildir.
Kanun koyucu, çocukların cinsel dokunulmazlığını korumak amacıyla bu suç türüne ilişkin cezaların infazında esneklik tanımamış, caydırıcılığın ve cezaların kesin uygulanmasının esas olmasını öngörmüştür.
Adli Para Cezasına Çevirme
Adli para cezası, mahkemece hükmedilen kısa süreli hapis cezalarının para cezasına dönüştürülmesine olanak tanıyan bir yaptırım türüdür.
Ancak, çocukların cinsel istismarı suçu nedeniyle verilen cezalar genellikle uzun süreli hapis cezaları olduğundan, bu cezaların adli para cezasına çevrilmesi hukuken mümkün değildir.
TCK’ya göre yalnızca bir yıl veya daha az süreli hapis cezaları adli para cezasına çevrilebilir. Oysa cinsel istismar suçlarında öngörülen cezalar — basit hali dahi 3 yıldan 8 yıla kadar olduğundan — bu kapsamın çok üzerindedir.
Dolayısıyla, failin cezası her durumda hapis cezası olarak infaz edilir.
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, sanık hakkında verilen cezanın belirli koşullar altında sonuç doğurmamasını ve belli bir denetim süresinin sonunda tamamen ortadan kalkmasını sağlayan bir ceza muhakemesi kurumudur.
Ancak çocukların cinsel istismarı suçu açısından bu kurumun uygulanması mümkün değildir.
Çünkü HAGB kararının verilebilmesi için cezanın 2 yıl veya daha az süreli olması gerekir.
TCK m.103 kapsamında verilen cezalar ise bu sınırın çok üzerindedir.
Bu nedenle, çocuklara yönelik cinsel istismar fiilleri sonucunda sanık hakkında HAGB kararı verilemez.
Ayrıca, bu suçun niteliği ve kamu düzenine ilişkin yönü dikkate alındığında, mahkemeler HAGB’yi takdiren de uygulayamaz.
Çocuğun korunması ve kamu vicdanının zedelenmemesi amacıyla, HAGB kararı bu suçlar bakımından hem yasa gereği hem de yargısal içtihatlarla dışlanmıştır.
Cezanın Ertelenmesi
Cezanın ertelenmesi, mahkeme tarafından hükmedilen hapis cezasının belirli şartlar altında cezaevinde infaz edilmemesi anlamına gelir.
Erteleme kararının verilebilmesi için cezanın 2 yıl veya daha az olması, ayrıca failin sabıkasız olması gerekir.
Ancak, çocukların cinsel istismarı suçu bakımından mahkemelerin verdiği cezalar genellikle uzun süreli hapis cezaları olduğundan, bu koşullar sağlanamaz.
Dolayısıyla, fail hakkında cezanın ertelenmesi kararı verilmesi mümkün değildir.
Bununla birlikte, Yargıtay uygulamalarında da açıkça belirtildiği üzere, çocuklara karşı cinsel istismar suçlarında toplum düzeninin korunması ve caydırıcılığın sağlanması için ceza erteleme hükümleri uygulanmamaktadır.
Hukuki Sonuç: Kesin Hapis Cezası Esası
Sonuç olarak, çocukların cinsel istismarı suçu nedeniyle hükmedilen cezalar bakımından, Türk ceza hukukunda en katı infaz rejimi uygulanmaktadır.
Bu suçlarda:
- Adli para cezasına çevirme,
- Cezanın ertelenmesi,
- HAGB kararı verilmesi
mümkün değildir.
Fail hakkında verilen hapis cezası doğrudan infaz edilir ve cezaevinde geçirilir.
Bu yaklaşım, kanun koyucunun çocukların fiziksel ve ruhsal bütünlüğünü mutlak biçimde koruma iradesinin bir sonucudur.
Çocuklara karşı cinsel istismar fiillerine karşı gösterilen bu sıfır tolerans politikası, hem toplum vicdanının korunması hem de caydırıcılığın artırılması amacı taşır.
Suçun Şikayet Süresi, Zamanaşımı ve Uzlaşma
Çocukların cinsel istismarı suçu, kamu düzenini ilgilendiren ve toplumun temel ahlaki değerlerine yönelik ağır bir saldırı olarak kabul edilir. Bu nedenle, Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri gereği bu suçlar, genel olarak şikâyete tabi olmayan ve uzlaşma kapsamı dışında kalan suçlardandır. Ancak bazı istisnai durumlarda şikayet şartı aranabilir.
Uzlaşma Hükümlerinin Uygulanmaması
Uzlaşma, mağdur ile fail arasında bir uzlaştırmacı aracılığıyla gerçekleştirilen anlaşma süreci olup, bazı hafif suçlarda uygulanabilir. Ancak çocukların cinsel istismarı suçu, niteliği gereği uzlaşma kapsamında değerlendirilemez.
Bu kapsamda:
- Fiilin basit cinsel istismar, sarkıntılık veya nitelikli istismar biçiminde işlenmiş olması fark etmeksizin,
- Suçun mağduru çocuk olduğu için uzlaşma hükümleri hiçbir şekilde uygulanmaz.
Yargıtay uygulamalarında da çocukların cinsel istismarı suçunun, toplum vicdanını doğrudan etkileyen suçlardan olması nedeniyle uzlaşma hükümlerine tabi tutulamayacağı açıkça belirtilmiştir.
Dolayısıyla savcılık makamı, suçun tespiti halinde resen soruşturma açmakla yükümlüdür.
Şikâyete Bağlı Olan Durumlar
Sarkıntılık suretiyle cinsel istismar suçunun failinin çocuk olması durumunda, yargılama süreci mağdurun velisi veya vasisinin şikâyetine bağlıdır.
Bu özel durumda, mağdurun yasal temsilcisi suçun işlendiği tarihten itibaren 6 ay içinde şikayet hakkını kullanmalıdır.
Şikayet hakkı süresi içinde kullanılmazsa, artık soruşturma başlatılamaz.
Ayrıca, şikayetten vazgeçme halinde ceza davası düşer.
Vazgeçme:
- Soruşturma aşamasında olursa kovuşturmaya yer olmadığına karar verilir,
- Dava açıldıktan sonra (kovuşturma aşamasında) olursa mahkeme davanın düşmesine karar verir.
Ancak, mağdur veya velisi şikayetten vazgeçtikten sonra aynı fiil hakkında tekrar şikayette bulunamaz.
Bu düzenleme, hukuki güvenlik ilkesinin bir gereğidir.
Resen Takip Edilen Suçlar
Yukarıdaki istisnai durum dışında kalan tüm çocukların cinsel istismarı suçu türleri, şikayete tabi değildir.
Bu suçlar savcılık tarafından resen takip edilir.
Yani mağdur, ailesi veya üçüncü kişiler şikayette bulunmasa dahi Cumhuriyet savcılığı olayı öğrendiğinde kendiliğinden soruşturma başlatmakla yükümlüdür.
Bu durum, mağdurun korunmasını ve failin cezalandırılmasını güvence altına alır.
Çocukların cinsel istismarı gibi kamu vicdanını ilgilendiren suçlarda devlet, doğrudan koruyucu ve müdahaleci bir rol üstlenmektedir.
Dava Zamanaşımı Süresi
Dava zamanaşımı, suçun işlendiği tarihten itibaren belirli bir sürenin geçmesiyle ceza davası açma hakkının düşmesini ifade eder.
Ancak çocukların cinsel istismarı suçu için zamanaşımı süreleri oldukça uzundur.
TCK hükümlerine göre bu suçun temel şekli bakımından dava zamanaşımı süresi 15 yıldır.
Bu süre içerisinde savcılık her zaman kamu davası açabilir.
Ayrıca çocuklar açısından mağduriyetin fark edilmesi gecikebileceğinden, uygulamada zamanaşımı süresi mağdurun beyan tarihine göre de değerlendirilebilir.
Örnek:
Bir çocuk 10 yaşındayken cinsel istismara uğramış ve olayı 20 yaşında açıklamışsa, zamanaşımı süresi 10 yaşındaki fiilden değil, mağdurun olayı açıklamasıyla öğrenme tarihinden itibaren başlatılabilir.
Bu uygulama, mağdurun gecikmiş farkındalığını korumak amacıyla yargı kararlarında da benimsenmiştir.
Sonuç: Çocukların Cinsel İstismarı Suçunda Kamu Davasının Önceliği
Çocukların cinsel istismarı suçu, mağdurun yaşına, eylemin niteliğine ve failin durumuna göre değişse de, genel olarak şikâyete bağlı olmayan ve uzlaşmaya konu edilemeyen bir suçtur.
Türk hukuk sistemi, çocukların cinsel bütünlüğünü koruma görevini bireylere değil devlete yüklemiştir.
Bu nedenle, Cumhuriyet savcılığı suçun işlendiğini öğrendiği anda re’sen soruşturma başlatmak zorundadır.
Zamanaşımı sürelerinin uzun tutulması, mağdurun korunması ve faillerin cezalandırılmasında etkin bir mekanizma oluşturmayı hedefler.
Bu yaklaşım, ceza hukukunun temel amacı olan toplumun ve özellikle çocukların korunması ilkesinin bir yansımasıdır.
Cinsel İstismar Suçunda Görevli Mahkeme
Çocukların cinsel istismarı suçu, hem fiilin niteliği hem de ceza miktarı bakımından ciddi bir suç tipi olduğundan, yargılama süreci de özel yetkili mahkemeler tarafından yürütülmektedir. Suçun ağırlık derecesi, hangi mahkemenin görevli olacağını belirleyen en önemli kriterdir. Türk yargı sisteminde görevli mahkeme, suçun temel veya nitelikli şeklinde işlenmesine göre değişmektedir.
Sarkıntılık Suretiyle Cinsel İstismar Suçu – Asliye Ceza Mahkemesi
Eğer fiil sarkıntılık düzeyinde kalmış bir cinsel istismar eylemiyse, bu durumda yargılama asliye ceza mahkemesi tarafından yapılır.
Sarkıntılık, ani ve kısa süreli temas içeren, basit nitelikteki cinsel davranışları ifade ettiğinden, ceza miktarı bakımından ağır ceza mahkemesinin görev alanına girmez.
Asliye ceza mahkemeleri, çocukların cinsel istismarı suçu kapsamında yalnızca TCK m.103/1 ikinci cümlede düzenlenen sarkıntılık düzeyinde kalmış eylemler hakkında yargılama yapma yetkisine sahiptir.
Diğer Tüm Cinsel İstismar Türleri – Ağır Ceza Mahkemesi
Bunun dışında kalan bütün çocukların cinsel istismarı suçu halleri — yani:
- Basit cinsel istismar (TCK 103/1 ilk cümle),
- Nitelikli cinsel istismar (organ veya sair cisim sokulması suretiyle),
- Cebir, tehdit veya silah kullanılarak işlenmiş cinsel istismar,
- Nitelikli halleri (TCK 103/3–6 kapsamındaki suçlar)
— doğrudan ağır ceza mahkemesinin görev alanına girer.
Bu mahkemeler, yüksek ceza miktarları gerektiren suçlarda yargılama yapma yetkisine sahip olup, sanık hakkında uzun süreli hapis cezaları öngörülür.
Ağır ceza mahkemesi, suça ilişkin delillerin toplanması, tanık beyanlarının alınması ve ceza miktarının belirlenmesi süreçlerini yürütür.
Görevli Mahkemenin Belirlenmesinde Ceza Miktarı Ölçütü
Görevli mahkemeyi belirlemede temel ölçüt, suçun öngörülen cezasının üst sınırıdır.
Ceza Muhakemesi Kanunu uyarınca:
- 10 yıl veya daha az hapis cezası gerektiren suçlarda asliye ceza mahkemesi,
- 10 yıldan fazla hapis cezası gerektiren suçlarda ise ağır ceza mahkemesi görevlidir.
Bu nedenle, çocukların cinsel istismarı suçu kapsamındaki fiiller genellikle 8–16 yıl ve üzeri hapis cezaları içerdiği için neredeyse tüm yargılamalar ağır ceza mahkemeleri tarafından yürütülür.
Yargılama Usulü ve Çocuğun Korunması
Çocuk mağdurların yargılama sürecinde tekrar örselenmemesi için, Türk hukuk sisteminde özel tedbirler öngörülmüştür.
Bu kapsamda:
- Mağdurun ifadesi mümkünse tek seferde ve uzman eşliğinde alınır,
- Çocuğun psikolojik durumu gözetilerek duruşmada sanıkla yüz yüze getirilmez,
- Duruşmalar genellikle kapalı oturum şeklinde yürütülür.
Ayrıca, çocuk izlem merkezleri (ÇİM) aracılığıyla çocukların ifadesi alınarak hem delillerin sağlıklı toplanması hem de mağdurun psikolojik bütünlüğünün korunması amaçlanır.
Yargıtay içtihatlarında da bu uygulama, çocuk haklarının korunması açısından zorunlu bir usul garantisi olarak kabul edilmektedir.
Uygulamada Sık Karıştırılan Durumlar
Bazı durumlarda suçun niteliği belirlenmeden dava açılabilir. Örneğin, eylemin sarkıntılık mı yoksa basit cinsel istismar mı olduğu konusunda tereddüt bulunabilir.
Bu durumda Cumhuriyet savcılığı, delilleri topladıktan sonra iddianamede eylemin nitelendirmesini yapar.
Mahkeme de yargılama sonunda eylemin sarkıntılık düzeyinde mi yoksa basit veya nitelikli istismar kapsamında mı kaldığına karar verir.
Eğer dava yanlış mahkemede açılmışsa, mahkeme görevsizlik kararı vererek dosyayı yetkili mahkemeye gönderir.
Bu süreç, adil yargılama hakkının ve doğru mahkemede yargılanma ilkesinin bir gereğidir.
Sonuç: Cinsel İstismar Suçunda Yargısal Yetkinin Önemi
Çocukların cinsel istismarı suçu, yüksek ceza oranları ve toplum üzerindeki etkisi nedeniyle yalnızca uzmanlaşmış mahkemelerde görülmelidir.
Bu nedenle:
- Sarkıntılık düzeyinde kalan fiillerde asliye ceza mahkemesi,
- Diğer tüm cinsel istismar fiillerinde ağır ceza mahkemesi görevlidir.
Yargı mercileri, yargılama sürecinde hem çocuğun korunması ilkesine hem de adil yargılanma hakkına uygun hareket etmekle yükümlüdür.
Bu yaklaşım, çocukların cinsel dokunulmazlığının korunması yönündeki kamu yararını ve devletin pozitif yükümlülüklerini güçlendirmektedir.
Avukat Gökhan Yağmur Kimdir?
Av. Gökhan Yağmur, İstanbul merkezli olarak faaliyet gösteren, ceza hukuku, aile hukuku, ticaret hukuku ve fikri mülkiyet hukuku alanlarında uzmanlaşmış bir avukattır. Uzun yıllara dayanan mesleki deneyimiyle birlikte yalnızca dava ve uyuşmazlıkların çözümünde değil, aynı zamanda önleyici hukuk danışmanlığı, sözleşme yönetimi ve şirketlere stratejik hukuki destek sunmaktadır.
Ceza yargılamaları, boşanma ve velayet davaları, ticari uyuşmazlıklar ve marka–patent süreçlerinde müvekkillerine etkin savunma ve çözüm odaklı yaklaşımıyla hizmet vermektedir. Ayrıca TÜRKPATENT, USPTO ve EUIPO nezdinde marka tescili ve fikri mülkiyet koruması konularında hem yerli hem de yabancı müvekkillere danışmanlık sağlamaktadır. – Turkey Brand Law
Kurucusu olduğu Hukuk Plus, HukukBankasi.net ve diğer dijital projeleriyle hukuk öğrencileri, stajyer avukatlar ve meslektaşlara yönelik özgün bir ekosistem geliştirmiştir. Bu sayede hukuk bilgisinin paylaşımı, güncel içtihatların takibi ve mesleki dayanışmanın güçlenmesine katkı sunmaktadır.
Av. Gökhan Yağmur, girişimci vizyonu ile yalnızca klasik avukatlık hizmeti sunmakla kalmayıp; marka yönetimi, e-ticaret hukuku, uluslararası şirket danışmanlığı ve dijital hukuk çözümleri alanlarında da fark yaratan çalışmalara imza atmaktadır.
Daha fazla bilgi için:
📌 www.gokhanyagmur.com
📌 www.gokhanyagmur.com.tr
📞 0542 157 06 34
Yolculuk Süresini Hesaplayın
Yakındaki yerler için seyahat süresini ve yol tariflerini görün