Güvenlik Tedbirleri Nelerdir? TCK 53-60 Arası Uygulamalar ve Yargıtay Kararlarıyla Açıklamalar

Güvenlik Tedbirleri Nedir? (TCK 53 – TCK 60 Arası Düzenleme)
Güvenlik tedbirleri, bir suçun işlenmesinin ardından failin topluma yönelik oluşturduğu tehlike göz önünde bulundurularak mahkeme tarafından verilen özel hukuki yaptırımlar arasında yer alır. Örneğin, akıl hastalığı bulunan bir sanık hakkında, ceza yerine veya cezanın yanında uygulanmak üzere özel hastanelerde gözetim ve tedaviye yönelik bir güvenlik önlemi kararlaştırılabilir. Bu tedbir türleri, Türk Ceza Kanunu’nun 53 ile 60. maddeleri arasında kapsamlı biçimde düzenlenmiştir.
Bu yaptırımların temel amacı yalnızca cezalandırmak değil, aynı zamanda suçluya rehabilitasyon imkânı sunmak ve bireyin yeniden suç işlemeye yönelmesini önlemektir. Uygulamada güvenlik tedbirlerine, mahkûmiyet cezasına ek olarak veya kimi hallerde doğrudan, yani cezadan bağımsız şekilde hükmedilebilir.
Ceza yargılamasında duruşmanın bitmesinin ardından karar açıklanır (CMK m.223/1). Güvenlik tedbirleri de, sanığın suçu sabit görüldüğünde ve ceza verilmesi gerekliyse mahkeme kararıyla hüküm kısmında yer alır. Ceza yargılamasında verilebilecek diğer karar türleri arasında şunlar sayılabilir:
- Beraat kararı,
- Ceza verilmesine yer olmadığına ilişkin karar,
- Mahkumiyet kararı,
- Dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddi,
- Davanın düşmesi kararı.
Mahkumiyet kararı verilirken, uygulanacak güvenlik tedbirinin cezanın yerine mi yoksa ceza ile birlikte mi uygulanacağı açıkça gösterilmelidir. Özellikle hapis cezası ile birlikte bir güvenlik tedbirine hükmediliyorsa, bunun yasal ve somut gerekçeleri gerekçeli karar bölümünde ayrıntılı olarak belirtilmelidir (CMK m.230).
Güvenlik Tedbirlerinin Temel Özellikleri Nelerdir?
Ceza muhakemesi sisteminde güvenlik tedbirine hükmedilmesi, CMK madde 223/1 kapsamında bir hüküm türü olarak kabul edilir. Bu kararın verilebilmesi için, failin suç işlediği hususunda yargılamanın sonunda bir kanaate varılması ve suçun sabit görülmesi gerekir. Güvenlik tedbirleri, duruşma sona erdiğinde ve yargılama tamamlandığında verilecek son hükümle birlikte uygulanabilir.
Güvenlik tedbirlerinin en önemli özelliği, bireyin toplum için oluşturduğu risk nedeniyle önleyici bir nitelik taşımasıdır. Bu tür tedbirlerle, failin yeniden suç işlemesinin önüne geçilmesi ve topluma yeniden kazandırılması hedeflenmektedir. Tehlikelilik hali her olayda farklılık göstereceğinden, mahkeme bu durumu olayın somut özelliklerine göre değerlendirerek güvenlik tedbirine gerek olup olmadığını belirleyecektir. Güvenlik tedbirlerinin ölçütü, işlenen suçun ağırlığından ziyade, faile ilişkin tehlike durumudur. Dolayısıyla güvenlik tedbiri uygulanıp uygulanmayacağı, doğrudan suçun vasfına göre değil, o tedbire dair yasal koşullar çerçevesinde belirlenir. Aksi bir yaklaşım, Ceza Genel Kurulu’nun 2021/466 sayılı kararında belirtildiği üzere, güvenlik tedbirlerinin kanuniliği ve bireyselliği ilkelerine ters düşer.
Bu tedbirlerin uygulanması için failin kusurlu olması zorunlu değildir. Başka bir ifadeyle, cezai ehliyeti bulunmayan kişiler hakkında da güvenlik tedbirlerine karar verilebilir. Örneğin, akıl hastalığı ya da yaş küçüklüğü nedeniyle ceza verilemeyen bir kişiye ait suçtan elde edilen malvarlığı ya da kazanç hakkında el koyma (müsadere) kararı verilebilir. Ancak TCK’nın 50. maddesinde belirtilen kısa süreli hapis cezalarına alternatif olarak öngörülen güvenlik tedbirleri yalnızca kusurlu kişiler hakkında uygulanabilir.
Hakim, yalnızca kanunda açıkça düzenlenen güvenlik tedbirlerine hükmedebilir; yeni bir tedbir türü yaratamayacağı gibi mevcut tedbirlerin içeriğini de değiştiremez. Örneğin, bir kişinin kendi evinde gözetim altında tedavi edilmesine karar verilemez. Kanun, bu kişilerin yüksek güvenlikli sağlık kurumlarında tedavi altına alınmasını öngörmektedir.
Güvenlik tedbirleri yalnızca kişiler hakkında değil, aynı zamanda eşya veya malvarlığı üzerinde de uygulanabilir. Örneğin, suçtan elde edilmiş olan bir araç veya ateşli silah mahkeme kararıyla müsadere edilebilir.
Bazı güvenlik tedbirleri kişisel özgürlüğü doğrudan etkileyebilir. Örneğin, uyuşturucu bağımlısı olan bir bireyin tedavi amacıyla hastaneye yatırılması gibi durumlarda kişi özgürlüğü sınırlanabilir.
Kanun koyucu, güvenlik tedbirlerinin süresi konusunda açık bir düzenleme getirmemiştir. Bu sürenin belirlenmesi, doğrudan failin tehlikelilik durumuna bağlı olarak hâkim tarafından takdir edilir. Örneğin, ağır psikiyatrik bozukluğu olan bir kişinin hastanede ne kadar kalacağı, olayın niteliğine ve tedavi sürecine göre değişeceğinden bu konuda genel bir yasal süre belirlemek mümkün değildir.
Son olarak, genel af çıkması halinde, artık güvenlik tedbirlerine başvurulamaz. Çünkü genel af, işlenen suçu tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırır. Suç hukuken hiç işlenmemiş sayıldığı için, bu durumda güvenlik tedbiri uygulama koşulları da ortadan kalkmış olur.
Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) Düzenlenen Güvenlik Tedbirleri Nelerdir?
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda yer alan güvenlik tedbirleri, toplum güvenliğini sağlama ve failin tehlikelilik durumunu kontrol altına alma amacıyla çeşitli türlerde düzenlenmiştir. Bu tedbirler, TCK’nın 53. maddesinden başlayarak 60. maddesine kadar sıralanmıştır. İlgili güvenlik tedbiri türleri şunlardır:
- Belirli haklardan yoksun bırakma: Failin bazı temel haklarını belirli bir süreyle kullanamamasına ilişkin düzenleme (TCK m.53),
- Eşya müsaderesi: Suçun işlenmesinde kullanılan ya da suçtan elde edilen eşyanın devlet tarafından el konulması (TCK m.54),
- Kazanç müsaderesi: Suçtan sağlanan ekonomik menfaatlerin veya gelirlerin müsadere edilmesi (TCK m.55),
- Çocuklar hakkında özel güvenlik tedbirleri: Yaş küçüklüğü nedeniyle ceza verilemeyen çocuklar hakkında uygulanacak özel koruyucu tedbirler (TCK m.56),
- Akıl hastalarına yönelik güvenlik önlemleri: Akıl hastalığı bulunan faillerin tedavi ve gözetim altında tutulmasını öngören önlemler (TCK m.57),
- Tekerrür ve tehlikeli suçlulara ilişkin önlemler: Suçun tekrar edilmesi ya da failin özel tehlike arz etmesi halinde uygulanacak ek tedbirler (TCK m.58),
- Sınır dışı edilme kararı: Yabancı uyruklu sanıkların Türkiye’den çıkarılması işlemi (TCK m.59),
- Tüzel kişilerle ilgili güvenlik tedbirleri: Suçtan dolayı sorumluluğu bulunan tüzel kişilere yönelik kısıtlama ve yaptırımlar (TCK m.60).
Her biri, failin durumuna ve işlenen suçun niteliğine göre ayrı ayrı değerlendirilen bu güvenlik tedbirleri, yalnızca ceza hukukunun değil aynı zamanda toplumsal güvenliğin de birer aracı olarak işlev görmektedir.
Belirli Hakları Kullanmaktan Yoksun Bırakılma Güvenlik Tedbiri (TCK Madde 53)
Türk Ceza Kanunu’nda yer alan güvenlik tedbirlerinden biri olan “belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma”, uygulamada en sık karşılaşılan tedbir türlerinden biridir. Bu yaptırım, 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinde açıkça düzenlenmiş olup, kasten işlenen bir suç sonucunda hapis cezasına mahkûm olan kişiler açısından bazı temel hakların kullanılamaması sonucunu doğurur.
TCK m.53/1’e Göre Uygulanan Hak Yoksunlukları:
Hükümlü kişi, aşağıdaki hakları kullanamaz:
- Kamu görevi yasağı: Sürekli, geçici ya da sürelik bir kamu görevine atanamaz. Bu durum TBMM üyeliği de dâhil olmak üzere, devlet ve yerel yönetimler ile kamu denetimi altındaki kurumlarda memuriyet ya da görevlendirmeyi kapsar.
- Seçme ve seçilme hakkı: Kişi, seçimlerde oy kullanamaz ve aday olamaz.
- Velayet, vesayet ve kayyımlık: Velayet hakkını kullanamaz, vesayet ve kayyımlık görevlerinde yer alamaz.
- Sivil toplum ve özel kuruluşlarda görev yasağı: Dernek, vakıf, sendika, kooperatif, şirket veya siyasi parti gibi tüzel kişiliklerde yönetici ya da denetçi olarak görev üstlenemez.
- Meslek ve sanat icrası yasağı: Kamu kurumlarının ya da kamu niteliğindeki meslek kuruluşlarının iznine tabi meslekleri icra edemez; serbest meslek erbabı ya da tacir olarak faaliyet gösteremez.
İnfaz Süreci ve İstisnalar:
- Hükümlü, bu yasaklara cezasının infazı sona erene kadar tabi olur.
- Ancak, cezası ertelenmiş, koşullu salıverilmiş ya da denetimli serbestlik tedbiri uygulanan kişiler için bazı istisnalar getirilmiştir. Bu kişiler, altsoyu üzerindeki velayet veya vesayet haklarını kullanmaya devam edebilir. Ayrıca, hâkim, meslek icrasına yönelik yasağı uygulamama yönünde takdir kullanabilir.
- Kısa süreli hapis cezası ertelenmiş olanlar ile suç tarihinde 18 yaşını doldurmamış kişiler için bu hüküm uygulanmaz.
Suçun Özelliğine Göre Ek Yasaklar:
- Suçun, yukarıda belirtilen hak ve yetkilerin kötüye kullanılması yoluyla işlenmiş olması durumunda, cezanın infazından sonra da yarı oranından bir katına kadar süreyle bu hakların kullanımına yasak getirilebilir.
- Eğer kişi sadece adlî para cezası almışsa, bu yasaklama hükmü, para cezasının infazından sonra başlayacak şekilde uygulanır.
Taksirle İşlenen Suçlara Özgü Düzenleme:
- Eğer fail, belirli bir meslek ya da sanatı gerektiren dikkat yükümlülüğüne aykırı davranarak taksirli bir suç işlemişse, 3 aydan az ve 3 yıldan fazla olmamak kaydıyla mesleğin icrası veya sürücü belgesi kullanımı yasaklanabilir. Bu yasaklama, kararın kesinleşmesiyle yürürlüğe girer ve cezanın infazı tamamlandıktan sonra işlemeye başlar.
Eşya Müsaderesi Güvenlik Tedbiri (TCK Madde 54)
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 54. maddesi kapsamında düzenlenen eşya müsaderesi, suçla bağlantılı bazı malların mülkiyetinin devlete geçirilmesini konu alan bir güvenlik tedbiridir. Bu yaptırım, özellikle suçun işlenmesinde rol oynayan veya suçun sonucu olarak ortaya çıkan mallara yönelik uygulanır.
Hangi Eşyalar Müsadere Edilir?
Kasıtla işlenen bir suçta;
- Suçta kullanılan,
- Suçun gerçekleştirilmesi amacıyla hazırlanan,
- Suçtan elde edilen eşya,
eğer iyiniyetli üçüncü bir kişiye ait değilse, müsadereye tabi tutulur. Bununla birlikte, suçun işlenmesine hazırlık niteliğinde olan ve kamu düzeni, toplum sağlığı veya genel ahlaka yönelik tehlike oluşturan eşyaların da müsaderesi mümkündür.
Eşya üzerinde iyiniyetli üçüncü kişilerin sınırlı ayni hakları (örneğin rehin hakkı) bulunuyorsa, bu haklar korunarak müsadere kararı verilir.
Eşyanın Bulunamaması veya Elden Çıkarılması Durumu
Eğer müsaderesi gereken eşya:
- Ortadan kaldırılmış,
- Satılmış, tüketilmiş, elden çıkarılmış
- Ya da başka bir şekilde müsadere edilmesi olanaksız hâle gelmişse,
mahkeme, bu eşyanın piyasa değeri kadar bir meblağın müsaderesine karar verebilir.
Hakkaniyet İlkesi ve Orantılılık
Mahkeme, suçta kullanılan eşyanın müsadere edilmesinin, işlenen suçla kıyaslandığında ağır ve orantısız sonuçlar doğuracağını tespit ederse, müsadereye hükmetmeyebilir. Bu durumda hakkaniyet ilkesi gözetilir.
Suç Oluşturan Eşyaların Müsaderesi
Bazı eşyalar, sırf varlıklarıyla dahi suç teşkil edebilir. Örneğin, ruhsatsız silahlar ya da uyuşturucu maddeler. Bu tür eşyaların üretimi, taşınması, alımı veya satımı suç oluşturduğundan, bunlar mutlaka müsadere edilir.
Kısmi Müsadere ve Ortak Mülkiyet Durumu
Eğer müsadereye konu olan eşya sadece kısmen müsadereye tabi ise ve o kısmı, eşyaya zarar vermeden ayırmak mümkünse, yalnızca o bölüm hakkında müsadere kararı verilir.
Aynı şekilde, birden çok kişinin ortak malı olan bir eşya söz konusuysa, yalnızca suça karışan kişinin payı için müsadere kararı alınır. Suça iştirak etmeyen diğer maliklerin hakları korunur.
Kazanç Müsaderesi Güvenlik Tedbiri (TCK Madde 55)
Türk Ceza Kanunu’nun 55. maddesinde düzenlenen kazanç müsaderesi, suçun sonucunda elde edilen ekonomik menfaatlerin devlete geçirilmesini sağlayan özel bir güvenlik tedbiridir. Bu uygulama, suçun ekonomik yönünü ortadan kaldırmak ve suç yoluyla elde edilen kazançlara el konulmasını amaçlar.
Hangi Kazançlar Müsadere Edilir?
Mahkeme tarafından verilecek kararla, aşağıdaki nitelikleri taşıyan ekonomik kazançlar müsadere edilir:
- Suçun doğrudan sonucunda elde edilen menfaatler,
- Suçun konusu olan ekonomik değerler,
- Suçun işlenebilmesi amacıyla sağlanan maddi faydalar,
- Bu gelirlerin başka şekillerde değerlendirilmesi veya dönüştürülmesi sonucu oluşan her türlü ekonomik kazanç.
Ancak, bu müsadere kararının verilebilmesi için elde edilen menfaatin suç mağduruna geri verilememesi gerekir. Yani, zarar doğrudan giderilemiyorsa, kazancın devlete geçirilmesine hükmedilir.
Kazanca Ulaşılamaması Halinde Değer Müsaderesi
Eğer yukarıda sayılan ekonomik menfaatlerin ya da bunlara ait malvarlığı unsurlarının:
- Tespit edilememesi,
- Elden çıkarılması,
- Yetkili makamlara teslim edilememesi
gibi nedenlerle doğrudan el konulamıyorsa, mahkeme bu varlıkların parasal karşılığı kadar bir miktarın müsaderesine karar verir.
İyiniyetli Üçüncü Kişilerin Korunması
Müsadereye tabi olan kazanç veya eşyanın sonradan başka bir kişi tarafından edinilmiş olması halinde, bu kişinin iyi niyetli olup olmaması önem taşır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun iyi niyetle ilgili koruyucu hükümlerinden yararlanamayan kişiler için müsadere kararı uygulanabilir. Bu durumda malın edinicisi, suçla bağlantılı olduğunu bilmesi ya da bilecek durumda olması halinde eşya veya kazanç hakkında müsadere kararı verilebilir.
Akıl Hastalarına Uygulanan Güvenlik Tedbirleri (TCK Madde 57)
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 57. maddesi, fiil işlendiği sırada akıl hastası olan bireyler hakkında uygulanacak özel güvenlik tedbirlerini düzenlemektedir. Bu madde kapsamında alınan önlemler, hem toplum güvenliğini sağlamak hem de kişinin tedavisini gerçekleştirmek amacı taşır.
Akıl Hastalarına Yönelik Koruma ve Tedavi Uygulaması
Bir kişi, suç teşkil eden fiili işlediği anda akıl hastalığı nedeniyle cezai sorumluluk taşımıyorsa, hakkında ceza değil koruma ve tedaviye yönelik bir güvenlik tedbiri uygulanır. Bu kişiler, tedavinin hem etkin hem de kontrollü bir şekilde yürütülebilmesi amacıyla yüksek güvenlikli sağlık kurumlarına yerleştirilir.
Serbest Bırakılma Şartı
Hakkında güvenlik tedbiri kararı verilmiş olan akıl hastası, tedavi gördüğü kurumun sağlık kurulu tarafından düzenlenecek raporda, artık toplum için tehlike oluşturmadığı veya tehlikelilik düzeyinin ciddi biçimde azaldığı yönünde kanaat bildirilirse, bu durum infaz hâkimine sunulur. Hâkim kararıyla kişi serbest bırakılabilir.
Tıbbi Kontrol ve Takip Süreci
Sağlık kurulu, akıl hastalığının seyri ve işlenen fiilin niteliğini göz önünde bulundurarak, kişinin tedavi sonrasında tıbbi takip ve kontrol ihtiyacı olup olmadığını değerlendirir. Gerek görülürse, kontrolün süresi ve aralıkları raporda açıkça belirtilir.
Bu kontroller, belirtilen zaman dilimleri içinde Cumhuriyet savcılığı aracılığıyla, gerekli teknik donanıma ve uzman personele sahip sağlık kuruluşlarında gerçekleştirilir.
Tehlikelilik Halinin Yeniden Artması
Kontrol süreçlerinde kişinin topluma karşı yeniden tehlike oluşturduğu anlaşılırsa, hazırlanacak yeni sağlık raporu doğrultusunda, infaz hâkimi yeniden aynı kişiye koruma ve tedavi amacıyla güvenlik tedbiri uygulanmasına karar verir. Bu durumda, sürecin ilk aşamalarındaki prosedürler tekrar işletilir.
Ceza İnfazına Güvenlik Tedbiri Şeklinde Devam Edilmesi
Akıl hastalığı nedeniyle davranışlarını yönlendirme yetisi kısmen azalmış olan bir kişi, cezaevinde cezasını çekmekteyken, yerleştirildiği yüksek güvenlikli sağlık kurumunun raporu doğrultusunda, infaz hâkiminin kararıyla kalan hapis cezasını güvenlik tedbiri şeklinde çekmeye devam edebilir. Ceza süresi değiştirilmeden bu uygulamaya geçilir.
Madde Bağımlılarına Yönelik Güvenlik Tedbirleri
Suç işlediği sırada alkol, uyuşturucu ya da uyarıcı madde bağımlısı olduğu tespit edilen kişiler, özel sağlık kurumlarında bağımlılık tedavisine alınır. Bu kişiler, bağımlılıklarından kurtulana kadar tedavi altında tutulur. Kurum sağlık kurulunca düzenlenecek olumlu rapor üzerine, infaz hâkimi kararıyla serbest bırakılabilirler.
Suçta Tekerrür ve Özel Tehlikeli Suçlulara Uygulanan Güvenlik Tedbirleri (TCK Madde 58)
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 58. maddesi, tekerrür hâlinde uygulanacak özel infaz rejimi ve güvenlik tedbirlerini düzenler. Bu madde ile daha önce suç işlemiş kişilerin yeniden suç işlemesi durumunda, cezanın daha caydırıcı hale getirilmesi hedeflenir.
Tekerrür Şartı ve Süresi
Bir kişinin daha önce işlediği suç nedeniyle hakkında verilen hüküm kesinleştikten sonra yeniden suç işlemesi durumunda, tekerrür hükümleri devreye girer. Burada önceki cezanın infaz edilmiş olması aranmaz; hükmün kesinleşmesi yeterlidir.
Ancak, aşağıdaki süreler geçtikten sonra işlenen yeni suçlar bakımından tekerrür hükümleri uygulanmaz:
- 5 yıldan fazla hapis cezası almışsanız: Cezanın infazından sonra 5 yıl,
- 5 yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezası almışsanız: Cezanın infazından sonra 3 yıl geçmesi gerekir.
Seçimlik Cezalar ve Zorunlu Hapis
Tekerrür hükümleri uygulandığında, eğer sonraki suçun karşılığında hem hapis hem de adli para cezası seçenek olarak yer alıyorsa, yalnızca hapis cezası uygulanır. Bu uygulama, failin suç geçmişi nedeniyle daha ağır bir yaptırımla karşılaşmasını sağlar.
Hangi Suçlar Arasında Tekerrür Uygulanmaz?
- Kasıtlı suçlar ile taksirle işlenen suçlar arasında,
- Askerî suçlar ile diğer suçlar arasında tekerrür hükümleri geçerli değildir.
Bununla birlikte, bazı ciddi suçlar hariç olmak üzere, yabancı mahkemelerce verilmiş kararlar tekerrüre esas alınamaz. İstisna olan suçlar şunlardır:
- Kasten öldürme,
- Kasten yaralama,
- Yağma,
- Dolandırıcılık,
- Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti,
- Parada veya değerli damgada sahtecilik.
Ayrıca, suç tarihinde 18 yaşını doldurmamış kişiler için de tekerrür hükümleri uygulanmaz.
Mükerrirler İçin Özel İnfaz Rejimi
Tekerrür halinde verilen ceza, fail hakkında mükerrirlere özgü infaz rejimine göre infaz edilir. Buna ek olarak, ceza infaz edildikten sonra denetimli serbestlik tedbiri de uygulanır.
Mahkûmiyet kararında bu hususların açıkça belirtilmesi gerekir. İnfaz süreci ve sonrasındaki denetim, kanunda belirtilen usullere göre gerçekleştirilir.
Suçu Meslek Edinmiş Kişiler ve Örgüt Mensupları
Aşağıda sayılan gruplar için de hem mükerrir infaz rejimi hem de denetimli serbestlik tedbiri uygulanır:
- Alışkanlık haline getirmiş kişiler (itiyadi suçlular),
- Suçu meslek edinmiş kişiler,
- Suç örgütlerine mensup olanlar.
Bu kişiler, toplum için yüksek risk arz ettiklerinden, cezanın infazı sonrası da yakından izlenirler.
Sınır Dışı Edilme Güvenlik Tedbiri (TCK Madde 59)
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 59. maddesi, yabancı uyruklu kişilerin işledikleri suçlar nedeniyle sınır dışı edilmelerine ilişkin özel bir güvenlik tedbirini düzenlemektedir. Bu hüküm, ceza infaz süreci tamamlanan yabancıların Türkiye’de kalıp kalamayacağına dair idari işlem yapılmasına imkân sağlar.
Bir yabancı, işlediği suç sebebiyle hapis cezasına çarptırılmış ve bu cezası;
- Denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak infaz edilmişse,
- Veya koşullu salıverilme kararıyla serbest kalmışsa,
- Ya da her halükârda cezasını tamamen infaz etmişse,
bu kişinin durumu, sınır dışı edilip edilmeyeceği yönünde bir değerlendirme yapılmak üzere derhal İçişleri Bakanlığı’na bildirilir.
Bu bildirimle birlikte, kişi hakkında sınır dışı işlemi uygulanıp uygulanmayacağına dair karar, idari makamların takdirine bağlıdır. Böylece, kamu düzeni ve güvenliği açısından risk teşkil eden yabancıların ülkede kalmaya devam etmesi engellenebilir.
Tüzel Kişilere Uygulanan Güvenlik Tedbirleri (TCK Madde 60)
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 60. maddesi, özel hukuk tüzel kişileri hakkında uygulanabilecek güvenlik tedbirlerini düzenlemektedir. Bu madde ile, tüzel kişiliğin faaliyet alanı ve bu faaliyetlerin suçla bağlantılı olması durumunda idari ve malî yaptırımlar devreye girebilir.
Yetkinin Kötüye Kullanılması ve İznin İptali
Bir kamu kurumunun iznine dayanarak faaliyet gösteren özel hukuk tüzel kişilerinin, bu iznin sağladığı yetkinin kötüye kullanılması suretiyle ve kurum temsilcilerinin iştirakiyle tüzel kişi lehine kasten suç işlenmişse, mahkeme bu durumda verilen iznin iptaline karar verebilir. Bu, şirketin veya tüzel kişinin faaliyetinin tamamen durdurulması anlamına gelebilecek ciddi bir yaptırımdır.
Müsadere Uygulaması
Suçtan tüzel kişi yarar sağlıyorsa, bu durumda eşya veya kazanç müsaderesi gibi güvenlik tedbirleri tüzel kişi hakkında da uygulanabilir. Yani suçtan elde edilen ekonomik menfaatlerin devlete geçirilmesi mümkündür.
Orantılılık İlkesi
Eğer uygulanacak güvenlik tedbirleri, işlenen suça kıyasla orantısız ve aşırı sonuçlar doğuracaksa, hâkim bu tür tedbirlerden vazgeçebilir. Bu takdir yetkisi, hakkaniyetin sağlanması açısından önemlidir.
Uygulama Şartı
Bu hükümlerin uygulanabilmesi için, ilgili suçun işlendiği duruma ilişkin kanunun açıkça özel olarak bu güvenlik tedbirine yer vermesi gerekir. Yani her suç tipi için bu madde otomatik olarak uygulanmaz; kanunda belirtilmiş olması şarttır.
Güvenlik Tedbiri Kararına Karşı İtiraz, İstinaf ve Temyiz Yolları
Ceza yargılamasında verilen güvenlik tedbiri kararları, bazı durumlarda kanun yollarına açık olabilir. Ancak hangi yolun hangi karar için geçerli olduğu, kararın türüne ve niteliğine göre değişmektedir. Aşağıda, bu yolların detayları açıklanmıştır.

1. Güvenlik Tedbiri Kararına Karşı İtiraz Mümkün mü?
Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre (CMK m. 268/1), itiraz, aynı derecedeki bir başka mahkemenin, ilk derece mahkemesi kararını denetlemesine olanak sağlayan bir kanun yoludur. İtiraz süresi, kararın tebliğ veya tefhiminden itibaren 7 gündür. Ancak dikkat edilmelidir ki, güvenlik tedbirleri mahkeme kararıyla verilen hüküm niteliğindeki yaptırımlar olduğundan dolayı, itiraz yoluna başvurulamaz. Bunun yerine istinaf ya da temyiz yollarına başvurulması gerekir.
2. Güvenlik Tedbirine Karşı İstinaf Başvurusu
İstinaf, ilk derece mahkemesi kararının hem maddi olay yönünden hem de hukuki açıdan yeniden değerlendirilmesini sağlayan bir denetim mekanizmasıdır. Bu denetim, bölge adliye mahkemeleri tarafından gerçekleştirilir. Güvenlik tedbiri kararlarına karşı istinaf yoluna başvuru yapılabilir ve bu sayede kararın dayandığı olguların doğru değerlendirilip değerlendirilmediği ile kararın hukuka uygun olup olmadığı incelenebilir.
İstinaf başvurusu, kararın sanığa veya müdafiine tebliğinden veya tefhiminden itibaren 7 gün içinde yapılmalıdır.
3. Güvenlik Tedbirine Karşı Temyiz Mümkün mü?
Temyiz, istinaf mahkemesi tarafından verilen kararların hukuka uygunluğunun Yargıtay tarafından incelendiği olağan bir kanun yoludur. Temyiz başvuru süresi, istinaf mahkemesi kararının öğrenildiği tarihten itibaren 15 gündür (CMK m. 291/1).
Ancak bazı güvenlik tedbiri kararları temyiz denetimine kapalıdır. Örneğin:
- Eşya veya kazanç müsaderesine ya da bunlara yer olmadığına ilişkin ilk derece mahkemesi kararlarına karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine dair istinaf kararları temyize açık değildir (CMK m. 286/2-e).
- Aynı şekilde, güvenlik tedbiri kararlarına dair bölge adliye mahkemesinin verdiği kararlar ya da bu konuda yapılan istinaf başvurusunun reddine dair kararlar için de temyiz yolu kapalıdır (CMK m. 286/2-g).
Bu nedenle, güvenlik tedbirine karşı hangi kanun yolunun açık olduğunun kararın niteliğine göre ayrı ayrı değerlendirilmesi büyük önem taşır.
Güvenlik Tedbirlerine İlişkin Yargıtay Kararları
1. İyiniyetli Üçüncü Kişiye Ait Eşya Müsadere Edilemez
Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin 2020/605 sayılı kararına göre, tehdit suçunda kullanılan ve iyiniyetli üçüncü kişiye ait olduğu tespit edilen av tüfeği ve fişeklerin müsaderesi hukuka aykırıdır. TCK m.54/1’e göre, eğer eşya iyiniyetli üçüncü kişiye aitse, müsadere kararı verilemez. Bu nedenle Yargıtay, müsadere kararının kaldırılmasına ve tüfeğin sahibine iadesine karar verilmesini uygun bulmuş, karar bu şekilde düzeltilerek onanmıştır.
2. Suç Konusu Eşyada Müsadere Kararı Duruşma ile Verilmelidir
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2019/3668 sayılı kararında, suç teşkil eden kenevir parçalarının müsaderesi için duruşma açılmadan karar verilmesinin usule aykırı olduğuna hükmetmiştir. TCK m.54/4 kapsamında suç unsuru oluşturan eşyanın müsaderesinde, CMK m.257 gereğince duruşma açılması zorunludur. Duruşmasız karar verilmesi bozma sebebidir.
3. Hırsızlıkta Kazanç Müsaderesi ve İyiniyetli Üçüncü Kişi
Yargıtay 17. Ceza Dairesi’nin 2019/4631 sayılı kararında, çalıntı malı satın alan kişiye ilişkin değerlendirmede, malı satın alan kişinin iyiniyetli olması halinde eşyanın elinden alınamayacağı belirtilmiştir. Fail, kazanç müsaderesinin önüne geçmek istiyorsa hem mağdura zararı gidermeli hem de elde ettiği kazancı iade etmelidir. Aksi takdirde, haksız kazanç devlet eliyle korunmuş olur. Etkin pişmanlık hükümlerinin eksik değerlendirilmesi bozma nedenidir.
4. Velayet Hakkından Yoksun Bırakma Kararının Kapsamı
Yargıtay 7. Ceza Dairesi’nin 2019/30374 sayılı kararında, TCK m.53/3’e uygun olarak, hükümlünün sadece kendi altsoyu üzerindeki velayet haklarının koşullu salıverme ile birlikte iade edileceği; diğer çocuklara yönelik hakların ise infaz süresi bitene kadar kısıtlı kalması gerektiği vurgulanmıştır. Bu ayrım gözetilmeden verilen hüküm, kanuna aykırıdır.
5. Akıl Hastalarına Özgü Güvenlik Tedbiri Uygulamasında Delil ve Savunma
Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin 2020/5194 sayılı kararına göre, akıl hastalığı nedeniyle cezai sorumluluğu olmayan sanık hakkında güvenlik tedbiri kararı verilebilmesi için öncelikle tüm deliller değerlendirilip savunma alınmalıdır. Aksi halde doğrudan güvenlik tedbirine hükmedilmesi, eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle verilmiş bir karar sayılır.
6. Tekerrür Tedbirinin Hukuki Niteliği ve Uygulama Şartları
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2013/269 sayılı kararında, TCK m.58 çerçevesinde düzenlenen tekerrür kurumunun sanığın sabıkalılık durumuna göre uygulandığı, bu nedenle sanığa ayrıca ek savunma hakkı tanınmasının gerekmediği belirtilmiştir. Sanığın önceden sabıkalı olduğunu bildiği ve sicil kayıtları duruşmada okunduğu için, bu durumun ilk kez ortaya çıktığı söylenemez. Dolayısıyla usul hatası bulunmadığı ve ek savunmaya gerek olmadığı sonucuna varılmıştır.
7. Güvenlik Tedbirlerinin Genel Hukuki Niteliği
Ceza Genel Kurulu’nun 2019/668 sayılı kararında, güvenlik tedbirlerinin cezalardan ayrı, tamamlayıcı ve bazen cezaya alternatif yaptırımlar olduğu vurgulanmıştır. 5237 sayılı TCK ile birlikte “yaptırım” kavramı, sadece ceza değil, aynı zamanda “toplum ve fail için koruyucu” mahiyetteki güvenlik tedbirlerini de kapsamaktadır. Bu tedbirler, ceza sorumluluğu olan kişiler için ceza ile birlikte, ceza ehliyeti olmayanlar içinse doğrudan uygulanabilen yaptırımlar arasında yer alır.
Bu yazı, Avukat Gökhan Yağmur tarafından hazırlanmıştır. Ceza hukuku alanında uzmanlaşmış olan Av. Gökhan Yağmur, müvekkillerine özellikle güvenlik tedbirleri, ceza yargılaması süreçleri ve infaz hukuku konularında profesyonel danışmanlık sunmaktadır. Hukuki destek ve detaylı bilgi için 0542 157 06 34 numaralı telefondan iletişime geçebilir veya www.gokhanyagmur.com.tr adresini ziyaret edebilirsiniz.
🛑 Telif Hakkı ve Kullanım Uyarısı
Bu internet sitesinde yer alan tüm yazılar, makaleler ve içerikler Av. Gökhan Yağmur tarafından oluşturulmuş olup, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında koruma altındadır. Tüm içerikler zaman damgası ile kayıt altına alınmıştır. İzinsiz olarak içeriklerin kopyalanması, çoğaltılması, özetlenmesi veya başka sitelerde yayımlanması halinde hukuki ve cezai sorumluluk doğacaktır.
Meslektaş hukukçular, içeriklerimizi kaynak göstermek ve atıf yapmak suretiyle hukuki çalışmalarında kullanabilirler.
✍️ Hukuki Yazı Paylaşmak İsteyenler İçin
Akademik ya da mesleki çalışmaları bulunan hukukçular, uygulamaya dönük özgün makalelerini kısa özgeçmişleriyle birlikte [e-posta adresiniz] adresine göndererek yayımlanmak üzere bize iletebilirler. Konu sınırlaması bulunmamaktadır; ancak güncel hukuk uygulamalarıyla bağlantılı yazılar tercih sebebidir.