Bilgi BankasıCeza Hukuku

Kanunlara Uymamaya Tahrik Suçu (TCK 217) Nedir?

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 217. maddesi, “Kamu Barışına Karşı Suçlar” bölümünde halkı kanunlara uymamaya alenen tahrik etme fiilini düzenlemektedir.

Madde 217 hükmü şu şekildedir:
“(1) Halkı kanunlara uymamaya alenen tahrik eden kişi, tahrikin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası veya adlî para cezası ile cezalandırılır.”

Bu düzenleme ile, bireylerin kanunlara aykırı davranışlara yönlendirilmesi ve bu şekilde kamu düzeninin sarsılması cezalandırılmak istenmiştir. Failin eylemi, yalnızca kanunlara karşı itaatsizliğe teşvik etmekle kalmamalı, aynı zamanda bu tahrikin kamu barışını bozma tehlikesi yaratacak nitelikte olması gerekir.


Kanunlara Uymamaya Tahrik Suçunun Unsurları

Kanunlara uymamaya tahrik suçunun varlığından söz edebilmek için, öncelikle failin halkı kanunlara aykırı davranmaya teşvik etmesi gerekir. Buradaki halk kavramı, belirli kişilerle sınırlı olmayan, belirsiz sayıdaki insan topluluğunu ifade etmektedir.

Suçun oluşabilmesi için yalnızca tahrikin varlığı yetmez; ayrıca bu davranışın kamu barışını bozmaya elverişli olması aranır. Bu nedenle söz konusu suç, somut tehlike suçu niteliği taşımaktadır.

Failin gerçekleştirdiği tahrik, kanunun tüm hükümlerine ya da belirli bir kısmına karşı gelmeye yönelik olabilir. Bu kapsamda, kanunda öngörülen kurallara uymamaya çağrı yapılması, kanunun koyduğu ilkeleri veya zorunlulukları ihlale teşvik edilmesi suçun konusunu oluşturur.

Tahrik kavramı; kışkırtmak, harekete geçirmek, yönlendirmek, akılda olan ya da henüz düşünülmeyen bir davranışı fiilen gerçekleştirmeye teşvik etmek anlamına gelmektedir. Burada önemli olan, tahrik edilen fiillerin gerçekleşip gerçekleşmediği değildir. Bir kişinin başkalarını etkilemesi ve onların bu saikle harekete geçmesini sağlaması, suçun oluşması için yeterlidir.

Nitekim Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin 2017/361 sayılı kararında da, tahrik edilen eylemin icra edilip edilmediğinin suçun oluşumunda belirleyici olmadığı, asıl unsurun halkın kanuna aykırı davranışlara yönlendirilmesi olduğu belirtilmiştir.


Suçun Basın ve Yayın Yoluyla İşlenmesi

Kanunlara uymamaya tahrik fiilinin basın ve yayın araçları kullanılarak işlenmesi durumunda, verilecek ceza yarı oranına kadar artırılmaktadır (TCK m.218). Bu düzenleme ile, kitle iletişim araçlarının geniş kitlelere ulaşma gücü dikkate alınmış ve suçun etkisinin artması ihtimaline karşı daha ağır bir yaptırım öngörülmüştür.

Bununla birlikte, haber verme sınırlarını aşmayan ve yalnızca eleştiri amacı taşıyan düşünce açıklamaları suç kapsamında değerlendirilmez. Yani basın özgürlüğü ve ifade hürriyeti, kanunlara uymamaya tahrik suçunu sınırlandıran bir unsur olarak korunmuştur. Böylece, kamuoyunu bilgilendirme veya hukuki düzenlemeleri eleştirme amacıyla yapılan yayınlar, suçun unsurlarını oluşturmaz.


Adli Para Cezası, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması

Adli para cezası, işlenen suç karşılığında hapis cezasının yerine veya onunla birlikte uygulanabilen bir yaptırımdır. Kanunlara uymamaya tahrik suçu kapsamında verilen hapis cezası 1 yıl veya daha az olduğunda, mahkeme tarafından bu ceza adli para cezasına çevrilebilir.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) ise, sanık hakkında verilen cezanın belirli bir denetim süresi boyunca hukuki sonuç doğurmaması anlamına gelir. Sanık, bu süre içinde yükümlülüklerini yerine getirirse, açıklanmayan hüküm ortadan kalkar ve dava düşer. Kanunlara uymamaya tahrik suçu nedeniyle verilen hapis cezası 2 yıl veya altında olduğunda, sanık hakkında HAGB kararı uygulanabilir.

Erteleme kurumu ise, mahkemenin hükmettiği hapis cezasının infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesini ifade eder. Failin geçmişi, kişisel özellikleri ve yeniden suç işleme ihtimaline göre mahkeme erteleme kararı verebilir. Kanunlara uymamaya tahrik suçu için hükmedilen hapis cezası 2 yıl veya daha az olduğunda, cezanın ertelenmesine karar verilmesi de mümkündür.


Suçun Şikâyet Süresi ve Zamanaşımı

Kanunlara uymamaya tahrik suçu, şikâyete bağlı suçlar arasında yer almaz. Bu nedenle savcılık makamı tarafından resen soruşturulur ve suçun kovuşturulabilmesi için herhangi bir şikâyet süresine ihtiyaç bulunmaz. Mağdurun şikâyetten vazgeçmesi de ceza davasının düşmesine yol açmaz.

Bununla birlikte, bu suçun da ceza yargılamasına ilişkin dava zamanaşımı süresi bulunmaktadır. Dava zamanaşımı, suçun işlendiği tarihten itibaren belirli bir süre içinde dava açılmaması veya açılmış davanın kanunda öngörülen süre içerisinde sonuçlandırılmaması halinde ceza davasının düşmesi sonucunu doğuran bir kurumdur.

Kanunlara uymamaya tahrik suçu açısından öngörülen olağan dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Dolayısıyla, suçun işlendiği tarihten itibaren 8 yıl içinde her zaman soruşturma yapılabilir. Ancak bu sürenin dolmasından sonra artık ne soruşturma ne de kovuşturma yapılması mümkün değildir.

Kanunlara Uymamaya Tahrik Suçu

Uzlaşma

Uzlaşma, suç isnadı altında bulunan kişi ile suçun mağduru arasındaki uyuşmazlığın, bir uzlaştırmacı aracılığıyla tarafların iletişim kurarak anlaşmaları yoluyla çözülmesidir. Ancak, kanunlara uymamaya tahrik suçu uzlaşma kapsamında değerlendirilen suçlardan biri değildir. Bu nedenle, tarafların anlaşması davanın sona ermesini sağlamaz.

Görevli Mahkeme

Kanunlara uymamaya tahrik suçundan dolayı açılan davalara bakma görevi, asliye ceza mahkemelerine aittir. Bu suçla ilgili yargılamalar, kanunun belirlediği usul ve esaslar çerçevesinde bu mahkemelerde yürütülür.


Halkı Kanunlara Uymamaya Tahrik Suçu Yargıtay Kararları

Halkın Bir Kısmını Kanunlara Uymamaya Tahrik

Sanığın eylemi ile meydana gelen sonuç arasında illiyet bağının kurulamaması, suça iştirak şartlarının gerçekleşmemesi ve örgüt yöneticisi olmayan kişinin, örgüt mensuplarınca işlenen fiillerden fail sıfatıyla sorumlu tutulamayacak olması dikkate alınmıştır. Ancak, sanığın yaptığı basın açıklamasında somut bir suçun işlenmesine doğrudan teşvik yer almasa da, halkın bir bölümünü yasalar çerçevesinde atanmış kamu görevlilerini tanımamaya ve itaatsizliğe çağırması, TCK m.217 kapsamında kanunlara uymamaya tahrik suçu olarak kabul edilmiştir (Yargıtay 16. Ceza Dairesi – 2017/361 K.).

Suçun Unsurları ve Öz Yönetim Açıklamaları

Sanığın basın açıklaması sırasında kullandığı “öz yönetim” ifadeleri, Yargıtay’a göre kanunlara uymamaya tahrik suçunun unsurlarını oluşturur. Bu suçun oluşması için failin halkı kanunlara karşı gelmeye yöneltmesi gerekir. Halk kavramı, belirsiz sayıdaki kişileri kapsar; belirli kişilere yönelik çağrılar bu suçu oluşturmaz. Failin tahriki, kanunun tümüne veya belirli kurallarına karşı gelmeye, ilkelerini ya da zorunluluklarını ihlale yöneltmelidir. Tahrik kavramı, kışkırtma ve harekete geçirmeyi ifade eder; eylemlerin fiilen gerçekleşip gerçekleşmediği önemli değildir. Yargıtay, bu kapsamda sanığın açıklamalarını TCK m.217 kapsamında değerlendirmiştir (Yargıtay 16. Ceza Dairesi – 2017/361 K.).

Görevi Yaptırmamak İçin Direnme ile Birlikte Tahrik

Sanığın, kaçak elektrik tespitine gelen görevlilere eşlik eden jandarmaları tehdit etmesi ve kalabalığa “bunları taşlayın” demesi üzerine kalabalığın saldırıda bulunarak bir jandarmayı yaralaması, TCK m.265’te düzenlenen görevi yaptırmamak için direnme suçunu oluşturmuştur. Bu durumda ayrıca kanunlara uymamaya tahrik suçundan hüküm kurulması hukuka aykırı bulunmuş ve karar bozulmuştur (Yargıtay 18. Ceza Dairesi – 2019/6637 K.).

Edebi Eser Yoluyla Tahrik İddiası

Sanığın kaleme aldığı “Çanta”, “Dört Yanım Düşman”, “Bir Sevda Türküsü” ve “Son Mektup” adlı öykülerde yer alan anlatımlar, kahramanların ağzından aktarılan olay örgüsü niteliğinde görülmüş; bu eserlerin devletin güvenlik güçlerini hedef alan bir tahrik içermediği, sadece edebi bağlamda kurgulanan öykülerden ibaret olduğu kabul edilmiştir. Bu nedenle, sanığın eylemlerinin kanunlara uymamaya tahrik kapsamında değerlendirilemeyeceğine hükmedilmiştir (Yargıtay 8. Ceza Dairesi – 2006/3280 K.).

“Tek Yol Sokak Tek Yol Devrim” İfadesi

Sanığın, 1 Mayıs etkinliğinde yaptığı konuşmada söylediği “Diktatörler hiçbir zaman sandıkla gitmez… tek yol sokak tek yol devrim” sözleri, kamu barışını bozmaya elverişli bulunmamıştır. Yargıtay’a göre, failin sözleri somut olarak halkı kanunlara uymamaya yöneltmediğinden TCK m.217 kapsamında suç oluşmamış ve sanık hakkında beraat kararı verilmesi hukuka uygun görülmüştür (Yargıtay 8. Ceza Dairesi – 2022/3965 E., 2024/8779 K.).


Avukat Gökhan Yağmur Kimdir?

Av. Gökhan Yağmur, İstanbul merkezli olarak faaliyet gösteren ve hem ulusal hem de uluslararası alanda hukuki danışmanlık ile avukatlık hizmetleri sunan bir hukukçudur. Başta ceza hukuku, aile hukuku, ticaret ve şirketler hukuku, fikri mülkiyet ve marka-patent hukuku olmak üzere geniş bir yelpazede müvekkillerine çözüm odaklı hizmet vermektedir.

Türkiye’de farklı illerde yürüttüğü davaların yanı sıra, TÜRKPATENT, USPTO, EUIPO ve WIPO nezdinde marka ve patent süreçlerinde de etkin olarak yer almakta; girişimciler, şirketler ve bireyler için hem koruma hem de stratejik büyüme planları geliştirmektedir. Ayrıca uluslararası marka tescili, marka izleme ve itiraz süreçleri, patent ihlali davaları, e-ticaret marka koruması gibi alanlarda uzmanlaşmıştır.

Av. Gökhan Yağmur, hukuki çalışmalarının yanı sıra;

  • Hukuk Plus (hukukçulara özel sosyal platform),
  • HukukBankasi.net (hukuk ders notları ve sınav hazırlık merkezi),
  • TevkilPlus.net (vekil avukat ağı),
  • Vilva Media (dijital danışmanlık),
    gibi farklı projeleriyle de hukuk ve teknoloji entegrasyonunu desteklemektedir.

Müvekkilleri tarafından disiplinli çalışması, stratejik bakış açısı ve çözüm odaklı yaklaşımı ile tanınan Av. Gökhan Yağmur, aynı zamanda dijital dünyada da aktif olarak yer almakta, güncel hukuki gelişmeleri paylaşmakta ve akademik içerikler üretmektedir.

📞 İletişim: 0542 157 06 34
🌐 Web: www.gokhanyagmur.comwww.gokhanyagmur.com.tr

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu