Bilgi BankasıCeza Hukuku

Ceza Hukukunda İtiraz Kanun Yolu Nedir?

Ceza muhakemesi sisteminde itiraz kanun yolu, hâkim kararlarına ve kanunun açıkça belirttiği bazı mahkeme kararlarına karşı üst bir mercie başvurulmasını sağlayan hukuki bir denetim yoludur. Bu yol, verilen kararların hem maddi hem de hukuki yönden yeniden değerlendirilmesini amaçlayan bir kanun yolu başvurusudur. İtiraz, esas itibarıyla hâkim tarafından verilen kararlara karşı başvurulabilen bir mekanizma olmakla birlikte, kanunun izin verdiği hâllerde mahkeme kararlarına karşı da kullanılabilir.

Cumhuriyet savcısı tarafından verilen bazı kararlar da hukuka aykırı görüldüğü takdirde üst merciye taşınabilir. Ancak dikkat edilmesi gereken husus, savcı kararlarına karşı yapılan itirazların hukuki nitelik bakımından “itiraz kanun yolu” sayılmamasıdır. Zira bu tür itirazlar, kanun yolu değil, hukuki çare olarak değerlendirilir.

Ceza muhakemesinde “hukuki çare” kavramı, savcılık kararlarına karşı şüpheli veya sanığın başvurduğu itiraz hakkını ifade ederken; itiraz kanun yolu ise hâkim veya mahkeme kararlarına karşı kullanılabilen, şüpheli ya da sanığa daha geniş güvence ve koruma sağlayan bir yoldur. Bu yönüyle itiraz kanun yolu, ceza muhakemesinde önemli bir teminat aracı olarak kabul edilmektedir.

itiraz kanun yolu

İçindekiler

İtiraz Kanun Yolunun Hukuki Etkisi

İtiraz kanun yoluna başvurulması, itiraz edilen kararın kesinleşmesini engeller. Bu durum, özellikle özgürlüğü kısıtlayıcı veya yargılamayı etkileyen ara kararlar açısından önem taşır. İtiraz süreci tamamlanmadan kararın kesinleşmemesi, taraflara kararın denetlenmesi yönünden ek bir koruma sağlar.

İtiraz Kanun Yolunun Yasal Dayanağı

İtiraz kanun yoluna ilişkin temel hükümler, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 267 ila 271. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Bu maddelerde, itirazın kimler tarafından yapılabileceği, süresi, mercii ve incelenme usulü ayrıntılı şekilde belirtilmiştir. Dolayısıyla, ceza yargılamasında bir kararın hukuka uygunluğundan şüphe duyulduğunda başvurulacak ilk denetim mekanizması çoğu durumda itiraz kanun yoludur.

İtiraz Kanun Yoluna Başvuru Süresi

Ceza muhakemesinde itiraz kanun yolu, belirli süreler içinde kullanılabilen bir başvuru yoludur. Bu sürelerin doğru hesaplanması ve kaçırılmaması, başvurunun kabul edilebilirliği açısından son derece önemlidir. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 268/1. maddesine göre, itiraz kanun yoluna başvuru süresi, kararın tefhim veya tebliğinden itibaren iki haftadır.

İtiraz Süresinin Başlangıcı

İtiraz hakkına sahip kişi kararın verildiği duruşmada hazır ise, süre tefhimden, yani kararın yüzüne karşı açıklanmasından itibaren işlemeye başlar. Ancak itiraz hakkına sahip kişi duruşmada yoksa, karar kendisine tebliğ edilmelidir ve bu durumda iki haftalık süre tebliğ tarihinden itibaren başlar.

Ceza muhakemesi uygulamasında bazı kararlar —özellikle koruma tedbirlerine ilişkin kararlar (örneğin tutuklama, yakalama veya adli kontrol kararları)— tebliğ edilmez. Bu gibi hâllerde karar ilgilinin yüzüne karşı verilmişse, itiraz süresi tefhim günü itibarıyla işlemeye başlar.

Cumhuriyet Savcısının Kararlarına Karşı İtiraz Süresi

Cumhuriyet savcısı tarafından verilen bazı kararlara karşı da itiraz kanun yolu kullanılabilir. Örneğin:

  • Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar (CMK md.172)
  • Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararları (CMK md.171)

Bu tür kararlar, hukuka aykırı bulunduğu takdirde suçtan zarar gören kişi tarafından tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde itiraz edilebilir. CMK’nın 173. maddesi, bu tür itiraz başvurularının usulünü açıkça düzenlemiştir.

İtiraz Süresinin Kaçırılması

İtiraz süresi, hak düşürücü niteliktedir. Yani, iki haftalık süre dolduktan sonra yapılan başvurular mahkeme tarafından reddedilir. Sürenin geçmesinde kusuru olmayan kişiler, CMK’nın 40 ve devamı maddeleri uyarınca eski hâle getirme talebinde bulunabilirler. Ancak bunun kabul edilmesi için haklı nedenlerin varlığı gerekir.


İtiraz Kanun Yoluna Kimler Başvurabilir?

Ceza muhakemesinde itiraz kanun yolu, yalnızca belirli kişi veya makamlar tarafından kullanılabilir. Kanun koyucu, bu hakkı yargılama sürecinde menfaati bulunan taraflara tanımıştır. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260. maddesi uyarınca, hâkim veya mahkeme kararlarına karşı Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık, katılan ve katılma talebi reddedilen suçtan zarar gören kişiler itiraz kanun yoluna başvurabilirler.

Hakim ve Mahkeme Kararlarına Karşı İtiraz Yetkisi

Hakim veya mahkeme kararları aleyhine Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık, katılan ya da katılma talebi reddedilen suçtan zarar görenler itiraz edebilir. Cumhuriyet savcısı, bu itirazı hem sanık lehine hem de aleyhine yapma yetkisine sahiptir (CMK md.260/3). Bu düzenleme, ceza adalet sisteminde objektifliğin ve yargılamada denetimin sağlanması açısından önem taşır.

Cumhuriyet Savcısının Kararlarına Karşı İtiraz

Cumhuriyet savcısının verdiği kararlar da denetime tabidir. CMK’nın 91/5 ve 73. maddeleri uyarınca, savcının kararlarına karşı mağdur, suçtan zarar gören veya şüpheli itiraz edebilir. Ancak unutulmamalıdır ki, savcılık kararlarına karşı yapılan bu başvurular, teknik anlamda itiraz kanun yolu değil, hukuki çare olarak kabul edilmektedir.

Müdafi veya Vekilin İtiraz Yetkisi

Bir avukat, müdafii veya vekili sıfatıyla temsil ettiği kişinin açık isteğine aykırı olmamak koşuluyla itiraz kanun yoluna başvurabilir (CMK md.261). Bu düzenleme, temsil yetkisinin kapsamını korurken, kişinin kendi iradesinin üstünlüğünü de güvence altına alır.

Kanuni Temsilci ve Eşin İtiraz Hakkı

Şüpheli veya sanığın kanuni temsilcisi ya da eşi, kanunun izin verdiği durumlarda ve süre içinde itiraz kanun yoluna başvurabilir (CMK md.262). Bu hak, özellikle reşit olmayan veya fiil ehliyeti sınırlı kişilerin korunması açısından önemlidir.

Yakalama ve Gözaltı İşlemlerine İtiraz

Yakalama veya gözaltı kararı, özgürlüğü doğrudan etkileyen koruma tedbirleridir. Bu kararlara karşı;

  • Yakalanan kişi,
  • Müdafii,
  • Kanuni temsilcisi,
  • Eşi,
  • Birinci veya ikinci derece kan hısımı,

derhal serbest bırakılmayı sağlamak amacıyla sulh ceza hâkimine başvurabilir (CMK md.91/5).

Bu düzenleme, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının korunması bakımından itiraz kanun yolunun en etkili uygulama alanlarından biridir.

Tutuklu Bulunan Kişinin İtiraz Kanun Yoluna Başvurması

Ceza yargılamasında tutuklu bulunan bir şüpheli veya sanık, itiraz kanun yolunu bizzat veya dolaylı şekilde kullanma hakkına sahiptir. Bu hak, kişinin özgürlüğünü kısıtlayan kararlara karşı etkin bir şekilde başvuru yapabilmesini güvence altına alır. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 263. maddesi, tutukluların itiraz usulünü açıkça düzenlemiştir.

Tutuklunun Beyanla Başvuruda Bulunması

Tutuklu kişi, zabıt kâtibine veya tutuklu bulunduğu ceza infaz kurumu ve tutukevi müdürüne beyanda bulunarak ya da bir dilekçe vererek itiraz kanun yoluna başvurabilir. Bu yöntem, tutuklunun fiziki olarak mahkemeye erişemediği durumlarda başvurusunu kolaylaştırmak amacıyla öngörülmüştür.

Zabıt kâtibine yapılan başvuru sonrasında, beyan veya dilekçe kanun yolu defterine kaydedilir ve bu hususta bir tutanak düzenlenir. Tutanağın bir örneği, tutukluya derhâl teslim edilir.

Kurum Müdürü Aracılığıyla Başvuru

Tutuklu kişi, dilekçesini kurum müdürüne de verebilir. Bu durumda, müdür tarafından aynı şekilde tutanak düzenlenir ve dilekçe gecikmeksizin ilgili mahkemeye gönderilir. Bu işlemle birlikte, başvurunun yapıldığı tarih esas alınır ve bu tarih itibarıyla itiraz süresi kesilmiş sayılır.

Sürelerin Kesilmesi

Zabıt kâtibi veya kurum müdürü tarafından başvuru işlemi yapıldığı anda, itiraz kanun yolu için öngörülen süre kesilmiş olur. Böylece, tutuklunun iradesiyle beyan ettiği başvuru günü esas alınır ve olası gecikmelerden dolayı hak kaybı yaşanmaz.

Bu sistem, ceza muhakemesinde etkili başvuru hakkının sağlanması ve tutukluların adil yargılanma hakkının korunması bakımından büyük önem taşır.

İtiraz Dilekçesi Nereye Verilir?

Ceza muhakemesinde itiraz kanun yolu başvurusunun geçerli olabilmesi için dilekçenin doğru mercie verilmesi zorunludur. Hangi mahkeme veya hâkim tarafından karar verilmişse, itiraz dilekçesi de aynı mercie sunulmalıdır (CMK md.268/1).

İtiraz Dilekçesinin Verileceği Merci

Kural olarak, kararına itiraz edilen hâkim veya mahkeme, yapılan itirazı önce kendisi inceler. Eğer itirazın haklı olduğu kanaatine varırsa, kararını kendiliğinden düzeltme yetkisine sahiptir (CMK md.268/2). Bu durum, yargılamada gereksiz zaman kaybını önlemek ve süreci hızlandırmak açısından önemlidir.

Örneğin, bir tutuklama kararı veren hâkim, bu karara karşı yapılan itirazı değerlendirdiğinde, başvuruyu yerinde bulursa doğrudan tutuklunun tahliyesine karar verebilir.

İtirazın Üst Mercie Gönderilmesi

Kararına itiraz edilen hâkim veya mahkeme, itirazı yerinde görmezse, en fazla üç gün içinde itirazı incelemeye yetkili olan üst mercie gönderir. Bu aşamada, dosya kapsamı ve itiraz dilekçesi bir bütün olarak değerlendirilmek üzere ilgili mahkemeye iletilir.

Cumhuriyet Savcısının Kararlarına Karşı İtiraz

Cumhuriyet savcısının kararlarına karşı yapılan itirazlar ise doğrudan sulh ceza hâkimliğine yapılır. Savcının soruşturma aşamasında verdiği kararlar (örneğin, gözaltı süresinin uzatılması veya el koyma kararları) hâkim onayına tabi olduğundan, itiraz merci de yargısal denetimi sağlayan hâkimdir.

Bu düzenleme, ceza muhakemesinde hem usul ekonomisini hem de adil yargılanma hakkını güvence altına alır.


İtiraz Dilekçesinin İçeriği Nasıl Olmalıdır?

Ceza Muhakemesi Kanunu, itiraz kanun yolu başvurusunun şekil şartlarını son derece sade bir biçimde düzenlemiştir. CMK’nın 268. maddesi uyarınca, itiraz dilekçesinin geçerli sayılabilmesi için belirli zorunlu unsurları içermesi yeterlidir. Kanun koyucu, şekilcilikten ziyade başvuru hakkının kullanılabilmesini esas almıştır.

İtiraz Dilekçesinde Bulunması Gereken Unsurlar

Bir itiraz dilekçesinde aşağıdaki unsurların yer alması gerekir:

  1. İtiraz edilen kararın açık şekilde belirtilmesi,
  2. İtiraz iradesinin dilekçe metninde net biçimde ifade edilmesi,
  3. İtiraz eden kişinin imzası.

Bu unsurların yer alması hâlinde dilekçe geçerli sayılır. CMK’da ayrıca dilekçenin gerekçeli olma zorunluluğu yoktur.

Gerekçesiz İtiraz da Geçerlidir

Kanuna göre, bir itiraz dilekçesinin geçerli sayılması için ayrıntılı gerekçe gösterilmesine gerek yoktur. Örneğin, dilekçede yalnızca “karara itiraz ediyorum” veya “kararın gözden geçirilmesini talep ediyorum” gibi ifadelerin bulunması itiraz kanun yolu bakımından yeterlidir. Bu durum, ceza muhakemesinin basit ve hızlı işlemesi amacına hizmet eder.

Yazılılık ve İmza Şartı

İtiraz dilekçesinin mutlaka yazılı şekilde düzenlenmesi ve itiraz eden tarafından imzalanması gerekir. Ancak, yazı yazamayacak durumda olan kişiler beyanlarını zabıt kâtibine sözlü olarak da bildirebilir. Bu durumda kâtip, beyanı tutanağa geçirir ve tutanak itiraz eden kişiye okunarak onaylatılır.

Bu basit usul, ceza muhakemesinde bireylerin hak arama özgürlüğünü kolaylaştırmakta ve itiraz kanun yolu hakkının herkes için erişilebilir olmasını sağlamaktadır.

Sulh Ceza Hâkimliği Kararına İtiraz Nasıl Yapılır?

Sulh ceza hâkimliği, ceza muhakemesinde özellikle soruşturma aşamasında alınan koruma tedbirlerine ilişkin kararları vermekle görevli bir mahkemedir. Bu nedenle, soruşturma sürecinde verilen birçok karara karşı başvurulabilecek en önemli denetim mekanizması itiraz kanun yoludur.

Sulh Ceza Hâkimliği Kararlarına İtiraz Usulü

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 268/3. maddesi uyarınca, sulh ceza hâkimliği kararlarına yapılan itirazlar, belirli bir sıra düzeni içerisinde bir başka sulh ceza hâkimliği tarafından incelenir. Aynı yerde birden fazla sulh ceza hâkimliği varsa, itiraz, numara olarak kendisini izleyen hâkimliğe gönderilir. Eğer itiraz edilen karar, son numaralı sulh ceza hâkimliği tarafından verilmişse, inceleme bir numaralı sulh ceza hâkimliği tarafından yapılır.

Bu sistem, kararların denetimini kolaylaştırmak ve objektifliği sağlamak amacıyla oluşturulmuştur.

Tek Sulh Ceza Hâkimliği Bulunan Yerlerde

Bir bölgede yalnızca tek sulh ceza hâkimliği bulunuyorsa, itirazlar yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine yapılır. Eğer ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerde de sadece tek bir sulh ceza hâkimliği varsa, itiraz incelemesi en yakın yer ağır ceza mahkemesinin bulunduğu ildeki sulh ceza hâkimliği tarafından gerçekleştirilir.

Bu düzenleme, ülke genelinde sulh ceza hâkimliklerinin farklı sayıda bulunduğu bölgelerde itiraz kanun yolunun kesintisiz işlemesini sağlar.

Tutuklamaya İlişkin İtirazlarda Yetki

Tutuklama kararlarına karşı yapılan itirazlarda özel bir sınırlama getirilmiştir. İlk tutuklama talebini reddeden sulh ceza hâkimliği, daha sonra aynı tutuklama kararına ilişkin yapılan itirazı inceleyemez. Bu durum, tarafsızlık ve objektiflik ilkelerinin korunması açısından önem taşır.

Tutuklama veya adli kontrol gibi koruma tedbirleri hakkında verilen kararların denetimi, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı bakımından en önemli itiraz kanun yolu uygulamalarından biridir.

Asliye Ceza Mahkemesi Kararına İtiraz Nereye Yapılır?

Asliye ceza mahkemesi, ceza yargılamasında diğer özel görevli mahkemelerin alanına girmeyen tüm dava ve işlere bakmakla görevli temel yargı merciidir. Bu nedenle, bu mahkemenin verdiği kararlara karşı itiraz kanun yolu başvurusu oldukça sık kullanılır.

Asliye Ceza Mahkemesi Kararlarına Karşı Yetkili Merci

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 268/3-c maddesi uyarınca, asliye ceza mahkemesi hâkimi tarafından verilen kararlara yönelik itirazlar, yargı çevresinde bulundukları ağır ceza mahkemesi tarafından incelenir. Bu düzenleme, kararların bir üst derece mahkeme tarafından denetlenmesini sağlayarak, yargılamada ikinci bir gözle hukuka uygunluk kontrolü yapılmasına olanak tanır.

Örneğin, bir asliye ceza mahkemesi tarafından verilen adli kontrol kararı, sanık veya müdafii tarafından itiraz kanun yolu aracılığıyla ilgili ağır ceza mahkemesine taşınabilir. Ağır ceza mahkemesi, itiraz dilekçesini ve dosyayı inceleyerek ya kararı kaldırır ya da itirazı reddeder.

İtirazın İnceleme Şekli

Ağır ceza mahkemesi, itirazı genellikle duruşma yapmaksızın dosya üzerinden değerlendirir. Ancak gerekli gördüğü durumlarda, tarafları dinleyebilir veya ek bilgi talep edebilir. İtirazın kabul edilmesi hâlinde, merci aynı zamanda itiraz konusu hakkında da karar verir; örneğin, verilen bir tutuklama kararını kaldırabilir veya adli kontrol tedbirini sona erdirebilir.

Uygulamada Önemi

Asliye ceza mahkemesi kararlarına karşı itiraz kanun yolu, özellikle tutuklama, adli kontrol, görevsizlik veya yetkisizlik kararlarında sıkça başvurulan bir denetim mekanizmasıdır. Bu yol, hem savunma hakkının etkin kullanılmasını hem de yargı kararlarının denetlenebilirliğini garanti altına alır.

Ağır Ceza Mahkemesi Kararına İtiraz Nereye Yapılır?

Ağır ceza mahkemeleri, ceza hukukunda en ağır nitelikli suçları ve on yıldan fazla hapis cezasını gerektiren fiilleri yargılamakla görevli mahkemelerdir. Bu mahkemelerin verdiği kararlara karşı başvurulabilecek denetim yollarından biri de itiraz kanun yoludur.

Ağır Ceza Mahkemesi Kararlarına Karşı Yetkili Merci

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 268/3-c maddesi uyarınca, ağır ceza mahkemesi veya mahkeme başkanının verdiği kararlara karşı yapılan itirazları, numara olarak kendisini izleyen ağır ceza mahkemesi inceler. Eğer karar, son numaralı ağır ceza mahkemesi tarafından verilmişse, bu durumda itirazı birinci ağır ceza mahkemesi değerlendirir.

Bir yerde yalnızca tek ağır ceza mahkemesi bulunuyorsa, itiraz incelemesi en yakın ağır ceza mahkemesi tarafından yapılır. Böylece her durumda kararın bir üst merci tarafından denetlenmesi sağlanır.

Naip Hâkim ve İstinabe Mahkemesi Kararlarına İtiraz

Naip hâkim tarafından verilen kararlar, ilgili hâkimin bağlı bulunduğu ağır ceza mahkemesinin başkanı tarafından incelenir. İstinabe olunan mahkeme (yani başka bir mahkemeden yardım istenerek yapılan işlemler) kararlarına karşı ise, o yerdeki mahkeme başkanı veya mahkeme yetkilidir. Bu düzenlemeler, yargısal işlemlerin denetiminde iç hiyerarşik kontrolü sağlamaktadır.

İtiraz İncelemesinin Niteliği

Ağır ceza mahkemeleri, kendilerine gelen itiraz kanun yolu başvurularını genellikle duruşma yapmadan, dosya üzerinden inceler. Ancak gerekli görmeleri hâlinde tarafları dinleyebilir veya Cumhuriyet savcısından ek görüş isteyebilirler. İnceleme sonucunda, itiraz haklı bulunursa merci hem kararı kaldırır hem de aynı zamanda itiraz konusu hakkında da doğrudan karar verir.

Bu mekanizma, ceza yargılamasında kararların denetlenebilirliği ilkesinin bir gereği olarak uygulanır ve adil yargılanma hakkının tamamlayıcı bir unsurudur.


Bölge Adliye Mahkemesi (İstinaf Mahkemesi) Kararlarına İtiraz

Bölge adliye mahkemeleri (istinaf mahkemeleri), ilk derece mahkemelerinin kararlarını hem hukuki hem de maddi yönden denetleyen ikinci derece mahkemelerdir. Ancak, bu mahkemelerin bazı kararlarına karşı da bir üst başvuru yolu olan itiraz kanun yolu kullanılabilir. Bu yol, istinaf mahkemesi kararlarının da sınırlı biçimde denetlenebilmesini sağlar.

İtiraz Kanun Yolunun Uygulama Alanı

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 268/3-e maddesi, bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin ve Yargıtay ceza dairelerinin esas mahkeme sıfatıyla verdikleri kararlara karşı itiraz kanun yolu düzenlemesini içermektedir. Buna göre, bu mercilerde alınan bazı kararlar, yine aynı kurumun bünyesinde görevli bir başka daire tarafından incelenir.

Hangi Merci İnceleme Yapar?

  • Bir üyenin kararı aleyhine yapılan itirazlar, o üyenin bağlı bulunduğu dairenin başkanı tarafından incelenir.
  • Daire başkanı tarafından verilen kararlar aleyhine yapılan itirazlar, numara olarak kendisini izleyen ceza dairesi tarafından değerlendirilir.
  • Eğer karar, son numaralı ceza dairesi tarafından verilmişse, bu durumda itirazı birinci ceza dairesi inceler.

Bu sistem, hem istinaf hem de Yargıtay düzeyinde kararların kurum içi hiyerarşi çerçevesinde hızlı bir biçimde denetlenmesini sağlar.

Hukuki Niteliği

Bölge adliye mahkemeleri nezdinde uygulanan itiraz kanun yolu, olağan kanun yolları arasında yer alır ve istinaf kararlarının kesinleşmesini engelleyebilir. Böylece, hatalı veya hukuka aykırı bir kararın yürürlüğe girmesi önlenmiş olur. Ancak, istinaf mahkemelerinin verdiği her karar itiraza tabi değildir; yalnızca kanunda açıkça belirtilen hâller için bu yol öngörülmüştür.

Bu düzenleme, ceza muhakemesi sisteminde hem hızlı denetim hem de adil yargılanma hakkı arasında denge kurmayı hedefler.

İtiraz Kararının İnfaz Üzerindeki Etkisi

Ceza muhakemesi hukukunda itiraz kanun yolu, yalnızca kararın denetlenmesini değil, aynı zamanda infaz sürecinin de geçici olarak durdurulmasını sağlayabilir. Ancak bu durum her itiraz için geçerli değildir. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 269. maddesi, itiraz başvurusunun kararın infazına etkisini açık biçimde düzenlemiştir.

Genel Kural: İtiraz İnfazı Durdurmaz

Kural olarak, itiraz kanun yoluna başvurulması kararın infazını kendiliğinden durdurmaz. Yani, hakkında karar verilen işlem, itiraz süreci devam ederken yerine getirilebilir. Örneğin, tutukluluk hâlinin devamına ilişkin bir karara karşı itiraz edilse bile, mahkeme aksine karar vermezse tutuklama infaz edilmeye devam eder.

İstisna: İnfazın Geri Bırakılması

Ancak, kararına itiraz edilen merci veya itirazı inceleyen üst mahkeme, gerekli görmesi hâlinde kararın yerine getirilmesinin geri bırakılmasına (infazın durdurulmasına) karar verebilir. Bu yetki, özellikle kişi özgürlüğünü ilgilendiren kararlarda önemli bir güvencedir.

Örneğin, bir tahliye talebinin reddine ilişkin karara itiraz edildiğinde, üst merci itirazı haklı görürse tahliye kararı vererek infazı derhal durdurabilir.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) Kararlarında Durum

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararı, sanık hakkında verilen hükmün belirli bir denetim süresi boyunca açıklanmamasını ifade eder. Bu tür kararlara karşı yapılan itiraz kanun yolu başvurusu, infazı kendiliğinden durdurur. Çünkü HAGB kararının doğurduğu sonuçlar, itiraz süreci tamamlanıncaya kadar kesinleşmiş sayılmaz.

Uygulamadaki Önemi

Bu sistem, ceza yargılamasında adil denetim hakkını korumakla birlikte, infaz sürecinde telafisi imkânsız sonuçların doğmasını da engeller. Özellikle özgürlüğü kısıtlayıcı kararlar bakımından, infazın geri bırakılması yetkisi itiraz kanun yolunun en önemli güvencelerinden biridir.

İtirazın İncelenmesi ve Karar Verilmesi

Ceza muhakemesinde itiraz kanun yolu, sadece tarafların başvurusuyla sınırlı bir işlem değildir; aynı zamanda itirazı inceleyen merciin aktif denetim yetkisini de kapsar. Bu süreç, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 270 ve 271. maddelerinde ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir.

İtirazın Bildirilmesi ve Savunma Hakkı

İtiraz dilekçesi ilgili mercie ulaştığında, incelemeyi yapacak mahkeme veya hâkim, gerekli gördüğünde dilekçeyi Cumhuriyet savcısına ve karşı tarafa bildirebilir. Böylece taraflara yazılı olarak cevap verme imkânı tanınır (CMK md.270/1). Bu düzenleme, silahların eşitliği ve adil yargılanma hakkı ilkelerinin bir yansımasıdır.

Tutuklama kararlarına yapılan itirazlarda, Cumhuriyet savcısından görüş alınması hâlinde bu görüş şüpheli, sanık veya müdafiye bildirilmelidir. İlgili kişiler, bu görüşe karşı üç gün içinde yazılı beyanda bulunabilirler (CMK md.270/2).

Duruşma Yapılmadan İnceleme

Kanunun açık hükmü gereği, itirazlar kural olarak duruşma yapılmaksızın karara bağlanır (CMK md.271/1). Ancak mahkeme gerekli görürse, Cumhuriyet savcısını, ardından da müdafii veya vekili dinleyebilir. Bu durum, özellikle tutuklama, adli kontrol veya tahliye taleplerine ilişkin itirazlarda sıklıkla görülür.

İtirazın Kabulü Hâlinde Merciin Yetkisi

Eğer itirazı inceleyen merci başvuruyu yerinde görürse, yalnızca itirazı kabul etmekle kalmaz; aynı zamanda itiraz konusu hakkında da doğrudan karar verir (CMK md.271/2). Bu düzenleme, sürecin hızlandırılmasını ve kararların doğrudan uygulanabilir olmasını sağlar.

Örneğin, görevsizlik kararına yapılan bir itiraz kabul edilirse, merci yalnızca “itiraz haklıdır” demekle yetinmez; aynı zamanda görevsizlik kararını da kaldırır. Bu durum, Ceza Genel Kurulu’nun 2022/98 sayılı kararında da açıkça belirtilmiştir. Kurul, itirazı kabul eden merciin yalnızca “itiraz konusu” hakkında karar verebileceğini, ancak dosyanın esasına girerek yeni bir hüküm tesis edemeyeceğini vurgulamıştır.

Merciin Kararının Kesinliği

İtiraz kanun yolu incelemesi sonucunda verilen kararlar, kural olarak kesindir. Ancak, ilk defa itiraz mercii tarafından verilen tutuklama kararlarına karşı yeniden itiraz edilebilir (CMK md.271/4). Bu sınırlı istisna dışında, merciin kararına karşı başka bir olağan kanun yoluna başvuru mümkün değildir.

Hızlı Karar Verme Zorunluluğu

Kanun koyucu, itirazların mümkün olan en kısa sürede sonuçlandırılmasını öngörmüştür. Bu nedenle itiraz merciinin, başvuruyu dosya üzerinden hızlı biçimde inceleyip kararını ivedilikle vermesi gerekir. Bu uygulama, ceza muhakemesinde hem usul ekonomisini hem de hak arama özgürlüğünü korumaktadır.

Hangi Kararlara Karşı İtiraz Kanun Yoluna Başvurulabilir?

Ceza yargılamasında her karara karşı itiraz edilmesi mümkün değildir. Ceza Muhakemesi Kanunu, hangi kararların itiraz kanun yoluna tabi olduğunu açık biçimde belirtmiştir. Buna göre, kural olarak tüm hâkim kararları aleyhine itiraz başvurusu yapılabilirken, mahkeme kararları bakımından itiraz hakkı yalnızca kanunda açıkça belirtilen hâllerle sınırlıdır.

İtiraz Edilebilecek Karar Türleri

Aşağıda yer alan kararlar, Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre itiraz kanun yoluna tabidir:

  1. Gözaltına alma kararı ve gözaltı süresinin uzatılmasına ilişkin kararlar (CMK md.91).
    • Bu kararlar esasen savcılık tarafından verilir; dolayısıyla teknik olarak “hukuki çare” kapsamında değerlendirilir. Ancak uygulamada, denetim yönü itibarıyla itiraz kanun yoluna benzer bir işlev taşır.
  2. 5651 sayılı Kanun uyarınca verilen erişimin engellenmesi kararları.
  3. Tutuklama kararı (CMK md.101/5).
  4. Tutukluluk hâlinin devamı kararı (CMK md.104/2).
  5. Tahliye talebinin reddi kararı (CMK md.104/2).
  6. Tutuklunun salıverilmesine ilişkin kararlar (CMK md.104/2).
  7. Adli kontrol kararları (CMK md.111/2).
  8. Cumhuriyet savcısının adli kontrol talebinin reddine ilişkin kararlar (CMK md.103 ve 105).
  9. Salıverilme taleplerinin reddine dair kararlar (CMK md.105).
  10. Hâkimin reddi taleplerine ilişkin kararlar:
    • Ret talebinin esastan reddine ilişkin kararlar (CMK md.28/1).
    • Ret talebinin usulden reddine ilişkin kararlar (örneğin, süresinde yapılmaması veya duruşmayı uzatma amacı taşıması hâlinde) (CMK md.31/3).
  11. Mahkemelerin görevsizlik veya yetkisizlik kararları (CMK md.5/2, 18/3).
  12. Zabıt kâtiplerinin reddine ilişkin kararlar (CMK md.32/1).
  13. Eski hâle getirme talebinin reddine ilişkin kararlar (CMK md.42/2).
  14. Tanıklık veya yemin yükümlülüğünden kaçınan tanık hakkında verilen disiplin hapsi kararı (CMK md.60/4).
  15. Şüpheli veya sanığın gözlem altına alınması kararı (CMK md.74/4).
  16. Beden muayenesi ve vücuttan örnek alınması kararları (CMK md.75 ve 76).
  17. El koyma kararları ve el konulan eşyanın iadesi talebinin reddi kararları (CMK md.131/1).
  18. Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat taleplerinin reddine ilişkin kararlar (CMK md.142/4).
  19. Tazminatın geri alınmasına dair kararlar (CMK md.143/1).
  20. Avukatın müdafilik görevinden yasaklanması kararı (CMK md.151/4).
  21. İddianamenin iadesi kararı (CMK md.174/5).
  22. Yargılamanın durması kararı (CMK md.223/8).
  23. Kaçak sanık hakkında verilen tazyik amaçlı el koyma kararı (CMK md.248/8).
  24. Yargılamanın yenilenmesi talebinin kabulü veya reddine ilişkin kararlar (CMK md.319/3 ve 321/3).

Savcılık Kararlarına Karşı İtirazlar

Mahkeme kararlarından farklı olarak, savcılık kararları da denetime tabidir. Ancak bu başvurular teknik anlamda kanun yolu değil, hukuki çare niteliği taşır. Bunlara örnek olarak:

  • Soruşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar (KYOK),
  • Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar gösterilebilir.

Bu kararlara karşı yapılan itirazlar, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 173. maddesi uyarınca değerlendirilir.

Uygulamadaki Önemi

İtirazın kapsamı geniş olmakla birlikte, her yargı merciinin kararına karşı doğrudan itiraz mümkün değildir. Bu sebeple uygulamada, itiraz kanun yolu ceza yargılamasında en çok koruma tedbirleri, görev uyuşmazlıkları, adli kontrol ve tahliye kararlarında kullanılmaktadır. Bu başvuru yolu, hem bireylerin özgürlüklerinin korunması hem de mahkeme kararlarının denetlenmesi açısından temel bir güvencedir.

Avukat Gökhan Yağmur Kimdir?

Av. Gökhan Yağmur, İstanbul merkezli olarak faaliyet gösteren, ceza hukuku, aile hukuku, ticaret hukuku ve fikri mülkiyet hukuku alanlarında uzmanlaşmış bir avukattır. Uzun yıllara dayanan mesleki deneyimiyle birlikte yalnızca dava ve uyuşmazlıkların çözümünde değil, aynı zamanda önleyici hukuk danışmanlığı, sözleşme yönetimi ve şirketlere stratejik hukuki destek sunmaktadır.

Ceza yargılamaları, boşanma ve velayet davaları, ticari uyuşmazlıklar ve marka–patent süreçlerinde müvekkillerine etkin savunma ve çözüm odaklı yaklaşımıyla hizmet vermektedir. Ayrıca TÜRKPATENT, USPTO ve EUIPO nezdinde marka tescili ve fikri mülkiyet koruması konularında hem yerli hem de yabancı müvekkillere danışmanlık sağlamaktadır. – Turkey Brand Law

Kurucusu olduğu Hukuk Plus, HukukBankasi.net ve diğer dijital projeleriyle hukuk öğrencileri, stajyer avukatlar ve meslektaşlara yönelik özgün bir ekosistem geliştirmiştir. Bu sayede hukuk bilgisinin paylaşımı, güncel içtihatların takibi ve mesleki dayanışmanın güçlenmesine katkı sunmaktadır.

Av. Gökhan Yağmur, girişimci vizyonu ile yalnızca klasik avukatlık hizmeti sunmakla kalmayıp; marka yönetimi, e-ticaret hukuku, uluslararası şirket danışmanlığı ve dijital hukuk çözümleri alanlarında da fark yaratan çalışmalara imza atmaktadır.

Daha fazla bilgi için:
📌 www.gokhanyagmur.com
📌 www.gokhanyagmur.com.tr
📞 0542 157 06 34

Commutes and Destinations Map

Yolculuk Süresini Hesaplayın

Yakındaki yerler için seyahat süresini ve yol tariflerini görün


İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu