Hukuk Ders Notları4. Sınıf Hukuk Ders NotlarıHMGS Ders NotlarıHukuk Mesleklerine Giriş Sınavı (HMGS)Medeni Usul Hukuku

BEŞİNCİ BÖLÜM TEMİNAT-TEBLİGAT-SÜRELER, ESKİ HÂLE GETİRME-ADLİ TATİL-HMK DERS NOTLARI

Bu derste, yargılamanın düzenli ve adil biçimde yürütülmesini sağlayan usul güvencelerini inceleyeceğiz. Teminat, tebligat, süreler, eski hâle getirme ve adlî tatil kuralları, yargılamada hak kaybını önlemeyi ve taraflar arasında dengeyi sağlamayı amaçlayan temel kurumlardır.

Teminat, yargılama sırasında bir tarafın diğer tarafa veya devlete karşı doğabilecek zararları güvence altına almak amacıyla mahkemece alınan güvencedir. Özellikle yabancı uyrukluların dava açması, ihtiyati tedbir veya ihtiyati haciz talepleri gibi durumlarda teminat aranabilir.

Tebligat, tarafların ve ilgililerin yargılama sürecindeki işlemlerden haberdar edilmesini sağlayan hukuki bildirimdir. Tebligatın usulüne uygun yapılması, savunma hakkının kullanılabilmesi ve adil yargılanma ilkesinin sağlanması bakımından zorunludur.

Süreler, yargılama işlemlerinin belirli bir zaman dilimi içinde yapılmasını öngören kurallardır. Sürelerin doğru hesaplanması, hak düşümü ve usul işlemlerinin geçerliliği açısından büyük önem taşır. Süre kaçırılması hâlinde, kanunda öngörülen şartlar dâhilinde eski hâle getirme (iade-i muhakeme) talep edilebilir.

Son olarak, adlî tatil, mahkemelerin belirli bir dönemde dinlenme ve idari düzenlemelerini yapabilmesi için yargı faaliyetlerine ara vermesini düzenleyen kurumdur. Ancak bazı dava ve işler, adlî tatilde de görülebilir.

Bu bölümde;

  • Teminatın amacı ve kapsamı,
  • Tebligatın usulü ve geçerlilik şartları,
  • Usulî sürelerin türleri ve hesaplanması,
  • Sürelerin kaçırılması ve eski hâle getirme,
  • Adlî tatilin süresi, kapsamı ve istisnaları
    konuları ayrıntılı biçimde ele alınacaktır.

Ders notları, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK), Tebligat Kanunu, mevzuat.gov.tr, resmigazete.gov.tr ve güncel Yargıtay içtihatları temel alınarak hazırlanmıştır. Amaç, hukuk fakültesi öğrencileri ile Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı (HMGS) adaylarına sistematik, anlaşılır ve uygulamaya dönük bir kaynak sunmaktır.

TEMİNAT

Medeni usul hukuku bakımından teminat, yargılama sırasında doğabilecek muhtemel yargılama giderlerinin güvence altına alınmasını sağlayan usul kurumudur. Teminat, hangi hâllerde isteneceği, nasıl ve ne miktarda belirleneceği, gösterilmemesinin sonuçları ve iade koşulları bakımından kanunda ayrıntılı biçimde düzenlenmiştir. Bu bölümde teminatın kapsamı, teminat kararı ile teminatın iadesi dâhil olmak üzere tüm alt başlıklarıyla açıklanmaktadır.

TEMİNAT-TEBLİGAT-SÜRELER, ESKİ HÂLE GETİRME

Teminat gösterilecek hâller (MADDE 84)

Teminat, aşağıdaki durumlarda davalı tarafın muhtemel yargılama giderlerini karşılayacak şekilde ve uygun türde gösterilir. Amaç, yargılama faaliyetinin sonunda davalı lehine doğabilecek giderlerin tahsilinin güvenceye bağlanmasıdır.

  • Türkiye’de mutad meskeni bulunmayan Türk vatandaşının dava açması, davacı yanında davaya fer’î müdahil olarak katılması veya takip başlatması hâlinde teminat istenir.
  • Davacının daha önce iflasına karar verilmiş olması, hakkında konkordato ya da uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırma süreci başlatılmış bulunması veya borç ödemeden aciz belgesinin varlığı gibi olgularla ödeme güçlüğü içinde olduğunun belgelenmesi hâlinde de teminat aranır.

Yargılama sırasında teminatı gerektiren durum ve koşullar sonradan ortaya çıkarsa, mahkeme bu aşamada da teminat gösterilmesine karar verebilir. Mecburi dava ve takip arkadaşlığında ise teminat yükümlülüğünün doğması, bu yükümlülüğün tüm davacılar bakımından birlikte mevcut olmasına bağlıdır.

Uygulama notu: Yargılama devam ederken davacının konkordato talep ettiğinin anlaşılması, mahkemenin ayrıca teminat istemesine sebep olabilir. Bu karar, tarafları dinleme ve koşulları değerlendirme yetkisi kapsamında verilir.

Teminat gerektirmeyen hâller (MADDE 85)

Aşağıdaki durumlarda teminat istenemez; zira kanun koyucu bu hâllerde teminat aramanın hakkaniyete veya usul ekonomisine aykırı olacağını öngörmüştür:

  • Davacının adli yardımdan yararlanması.
  • Davacının, yurt içinde istenen teminatı karşılayacak taşınmaz mala sahip olması veya ayni teminatla güvence altına alınmış bir alacağının bulunması.
  • Davanın sırf küçüğün menfaatlerini korumaya yönelik olarak açılması.
  • İlama bağlı alacak için ilamlı icra takibi yapılmış olması.

Örnek olay: Küçüğün korunmasına yönelik kişisel ilişki tesisine dair bir dava teminat gerektirmez. Aynı şekilde Türkiye’de kayıtlı taşınmazı bulunan davacıdan da teminat talep edilemez.

Teminat kararı (MADDE 86)

Yargılama giderlerini karşılayacak teminata mahkemece kendiliğinden (re’sen) karar verilir. Hâkim, teminat kararı vermeden önce tarafları veya davaya katılmak isteyen müdahalede bulunan kişiyi dinleyebilir. Böylece karar, çelişmeli yargılama ilkesiyle uyumlu biçimde tesis edilir.

Teminatın tutarı ve şekli (MADDE 87)

Bir davada verilecek teminatın tutarı ve şekli, hâkim tarafından somut olaya uygun şekilde serbestçe belirlenir. Bununla birlikte tarafların teminatın şekline ilişkin sözleşmesel düzenleme yapmaları hâlinde, teminat bu anlaşmaya göre tespit edilir. Yargılama sürecinde teminatı gerektiren koşullar değişirse hâkim, teminatın azaltılması, artırılması, değiştirilmesi veya kaldırılmasına karar verebilir.

Uygulama notu: Başlangıçta nakdi teminat yeterli görülürken, sonradan teminat mektubuna dönüştürülmesi gerekebilir; keza ödeme güçlüğü derinleşirse tutarın artırılması da istenebilir.

Teminat gösterilmemesinin sonuçları (MADDE 88)

Hâkim tarafından belirlenen kesin süre içinde teminat gösterilmezse, dava usulden reddedilir. Müdahale talebinde bulunan kişi yönünden ise kesin süre içinde istenen teminat verilmezse, ilgili hakkında müdahale talebinden vazgeçilmiş sayılmasına karar verilir. Bu yaptırımlar, kesin süre kurumunun bağlayıcılığının doğal sonucudur.

Teminatın iadesi (MADDE 89)

Teminat gösterilmesini gerektiren sebep ortadan kalktığında, ilgilinin talebi üzerine mahkeme teminatın iadesine karar verir. İade, teminatın işlevinin kalmadığı anda usul ekonomisi ve hakkaniyet gözetilerek gerçekleştirilir.

Örnek olay: Davacının Türkiye’de taşınmaz edinmesiyle birlikte teminat gereği ortadan kalkmışsa, mahkeme başvuru üzerine teminatın çözülmesine hükmedebilir.


TEBLİGAT

Tebligat, bir davada yapılan veya yapılacak usul işlemlerinin, ilgili kişilere kanunda öngörülen usule uygun biçimde bildirilmesidir. Tarafların usul işlemlerinden haberdar olmaları, haklarını süresinde kullanabilmeleri ve sürelerin başlaması çoğu kez tebligat işlemine bağlıdır. Tebligat işlemleri 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine tabi biçimde yürütülür.

Tebligat yapılacak kişiler

Kural olarak tebligat, muhatabın bizzat kendisine yapılır. Muhatap gerçek kişi olabileceği gibi tüzel kişi de olabilir.

  • Kanuni temsilcisi bulunanlara tebligat, muhatabın bizzat kendisine yapılması gerekmiyorsa temsilcisine yöneltilir.
  • Vekil aracılığıyla takip edilen dava ve işlerde tebligatın mutlaka vekile yapılması gerekir; vekil varken asıl tarafa tebligat yapılması usulsüz sayılır. Birden fazla vekil varsa tebligat bunlardan birine yapılmasıyla geçerlidir.
  • Muhatap adresinde bulunmazsa, tebligat aynı konutta birlikte oturan kişilere veya hizmetçilerden birine yapılabilir.
  • Belirli bir yerde meslek veya sanat icra edenler için, muhatap yoksa o yerdeki memur veya müstahdemlerden birine tebligat yapılabilir. Bu kişiler, görünüş itibarıyla on sekiz yaşın altında olmamalı ve bariz şekilde ehliyetsiz görünmemelidir.
  • Muhatap adına tebligat yapılacak kişi, o davada hasım ise muhatap adına tebligat yapılamaz.

Örnek olay: Davalı şirketi temsile yetkili avukat varken şirket merkezine yapılan tebligat geçerli olmaz; tebligatın vekile yapılması gerekir.

Tebligat yapılacağı yer ve zaman

Tebligat, kural olarak muhatabın bilinen en son adresine yapılır. Muhatabın kabulü varsa, adres dışında bir yerde de tebligat yapılabilir. Tüzel kişiler bakımından resmî kayıtlardaki adres esastır.
Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebligat yapılamayan, adresi tespit edilemeyen, adres kayıt sisteminde yerleşim yeri bulunmayan ve yapılan araştırmaya rağmen adresi belirlenemeyen kişiler adresi meçhul sayılır; bunlara ilanen tebligat yapılır. İlan yolu, ancak sayılan araştırmalar yapıldıktan sonra başvurulabilecek istisnaî bir yöntemdir; aksi takdirde ilanen tebligat geçersiz olur.
Tebligat, resmî tatil günlerinde ve gece de yapılabilir. Ancak avukatla takip edilen işlerde, avukatın bürosunda yapılacak tebligatlar resmî çalışma gün ve saatlerinde gerçekleştirilmelidir.

Uygulama notu: Avukatlık bürosuna mesai dışında bırakılan tebligat zarfı, usulüne uygun sayılmayabilir; çalışma günü ve saatlerine riayet aranır.

Elektronik tebligat (Madde 7/a)

Elektronik tebligat belirli kişi ve kurumlar açısından zorunlu tutulmuştur. Şunlar E-tebligat kapsamındadır:

  1. 5018 sayılı Kanuna ekli (I)–(IV) sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri ve bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlar,
  2. Mahallî idareler,
  3. Özel kanunla kurulan kamu kurum ve kuruluşları, kanunla kurulan fonlar ve kefalet sandıkları,
  4. Kamu iktisadi teşebbüsleri ile bağlı ortaklık, müessese ve işletmeleri,
  5. Sermayesinin yarıdan fazlası kamuya ait diğer ortaklıklar,
  6. Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları,
  7. Kanunla kurulanlar dâhil tüm özel hukuk tüzel kişileri,
  8. Noterler,
  9. Baro levhasına kayıtlı avukatlar,
  10. Sicile kayıtlı arabulucular ve bilirkişiler,
  11. Yukarıda sayılan idare ve ortaklıklar nezdinde vekil sıfatıyla temsile yetkili kişilerin bağlı bulundukları birimler.

Bu kapsam dışında kalan gerçek ve tüzel kişilere, talepleri hâlinde elektronik tebligat adresi verilir ve bu durumda tebligatın elektronik yolla yapılması zorunlu hâle gelir. Elektronik tebligatın zorunlu bir sebeple yapılamaması hâlinde Kanunda öngörülen diğer usuller uygulanır. Elektronik yolla tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır.

Örnek olay: Avukata UETS üzerinden gönderilen tebligat, sistemin teslim tarihini izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır ve süreler o tarihe göre işlemeye başlar.


SÜRELER (m. 90–94)

Süreler, medeni usul hukukunda işlemlerin zaman bakımından sınırlarını çizen ve hak arama özgürlüğünün etkin kullanılmasını sağlayan kurallardır. Kanunun taraflar için öngördüğü süreler ile mahkemeler için getirilen düzenleyici süreler arasında nitelik farkı bulunur. Aşağıda sürelerin belirlenmesi, başlaması, bitimi, tatil günlerinin etkisi ve kesin süre rejimi açıklanmaktadır.

Kanun tarafından belirlenen süreler:

  • Taraflar için öngörülen kanunî süreler hak düşürücü niteliktedir; süreler kesindir ve taraflar bu süreleri değiştiremez.
  • Mahkemeler için öngörülen süreler düzenleyici niteliktedir; işlem süre sonrasında yapılsa dahi, işlemin geçerliliği kural olarak etkilenmez.

Sürelerin belirlenmesi (MADDE 90)

Süreler ya kanunda açıkça belirlenir ya da hâkim tarafından tespit edilir. Kanunda öngörülen istisnalar dışında hâkim, kanundaki süreleri artıramaz veya eksiltemez. Buna karşılık hâkimin kendisi tarafından tespit edilen süreler haklı sebeplerle artırılabilir veya eksiltilebilir; hâkim gerekli görürse bu konuda karar vermeden önce tarafları dinler.

Örnek olay: Dilekçe teatisine ilişkin hâkimin verdiği ek süre, karşı tarafın savunma hakkı gözetilerek uygun gerekçeyle uzatılabilir.

Sürelerin başlaması (MADDE 91)

Süreler, kural olarak taraflara tebliğ tarihinden itibaren; kanunda öngörülen hâllerde ise tefhim (hükmün yüzüne karşı açıklanması) tarihinden itibaren işlemeye başlar. Tebligat veya tefhim tarihi, sürenin başlangıç anını oluşturur.

Sürelerin bitimi (MADDE 92)

Süre gün olarak belirlenmişse, tebliğ/tefhim edildiği gün hesaba katılmaz ve süre son günün tatil saatinde biter. Süre hafta, ay veya yıl olarak belirlenmişse, başladığı güne son hafta/ay/yıl içindeki karşılık gelen günün tatil saatinde sona erer. Sürenin bittiği ayda karşılık gelen gün yoksa, süre o ayın son günü tatil saatinde sona erer.

Uygulama notu: 31’inde başlayan bir aylık süre, 30 çekmeyecek ayda ayın son günü biter.

Tatil günlerinin etkisi (MADDE 93)

Resmî tatil günleri süreye dâhildir. Ancak sürenin son gününün resmî tatile rastlaması hâlinde, süre tatili izleyen ilk iş günü çalışma saati sonunda biter. Böylece tarafların tatil nedeniyle hak kaybına uğraması önlenir.

Kesin süre (MADDE 94)

Kanunun belirlediği süreler kesin niteliktedir. Hâkim, tayin ettiği süreyi de kesin olarak belirleyebilir. Bu hâlde hâkim, kesin süreye konu işlemi duraksamaya yer bırakmayacak açıklıkta belirterek, uyulmamasının hukukî sonuçlarını tutanağa geçirir ve ihtar eder. Kesin olduğu belirtilmeyen bir süre geçerse, taraf yeniden süre isteyebilir; ancak bu şekilde verilecek ikinci süre kesindir ve tekrar süre verilemez. Kesin süre içinde yapılması gereken işlemi zamanında yapmayan tarafın, o işlemi yapma hakkı ortadan kalkar.

Örnek olay: Delil listesi için verilen kesin sürede bildirim yapılmazsa, sonradan delil gösterme talebi reddedilebilir.


ESKİ HÂLE GETİRME (m. 95–101)

Eski hâle getirme, elde olmayan sebeplerle kanunda öngörülen veya hâkimin kesin olarak belirlediği süre içinde yapılamayan işlemlerin, belirli koşullar altında sonradan yapılabilmesine imkan tanıyan istisnaî bir usul kurumudur. Kurumun uygulanabilmesi için engelin varlığı, süresinde başvuru ve uygun içerikte dilekçe şarttır.

Talep (MADDE 95)

Elde olmayan sebeplerle (örneğin ağır hastalık, kaza, mücbir sebep, uzun seyahat) süresinde bir işlemi yapamayan kimse eski hâle getirme talep edebilir. Süreyi kaçıran asil olabileceği gibi vekili de olabilir. Ancak, süresinde yapılamayan işlemin aynı sonuca başka bir hukukî yolla ulaşılması mümkünse, eski hâle getirme talebinde bulunulamaz; zira kurum, subsidiarite (ikincillik) ilkesi gereği son çare olarak işletilir.

Süre (MADDE 96)

Eski hâle getirme, engelin ortadan kalkmasından itibaren iki hafta içinde talep edilmelidir. İlk derece ve istinaf yargılamalarında en geç nihai karar verilinceye kadar eski hâle getirme talebi ileri sürülebilir. Nihai karar bir tarafın yokluğunda verilmişse, tahkikat aşamasında kaçırılan süreler için kararın verilmesinden sonra da başvuru yapılabilir.

Örnek olay: Hastanede yatış nedeniyle istinaf süresini kaçıran taraf, taburcu olduktan sonra iki hafta içinde eski hâle getirme talebinde bulunabilir.

Talebin şekli ve kapsamı (MADDE 97)

Eski hâle getirme dilekçeyle talep edilir. Dilekçede talebin dayandığı sebepler ile bunların delil veya emareleri gösterilir. Ayrıca süresinde yapılamayan işlem, eski hâle getirme için öngörülen süre içinde yapılmak zorundadır. İleri sürülen vakıalar bakımından yaklaşık ispat aranır.

Talep ve inceleme mercii (MADDE 98)

Yapılamayan işleme ilişkin eski hâle getirme talebi, o işlem hakkında inceleme hangi mahkemede yapılacak idiyse o mahkemeden istenir. Eski hâle getirme, istinaf yoluna başvuru hakkının düşmesi hâlinde bölge adliye mahkemesinden; temyiz yoluna başvuru hakkının düşmesi hâlinde ise Yargıtaydan talep edilir.

Talebin yargılamaya ve hükmün icrasına etkisi (MADDE 99)

Eski hâle getirme talebi, kural olarak yargılamayı ertelemez ve hükmün icrasına engel olmaz. Ancak talebi inceleyen mahkeme, talebi haklı görürse, teminat gösterilmesi koşuluyla yargılamanın ertelenmesine veya icranın geri bırakılmasına karar verebilir. Gerektiğinde teminatsız olarak da ertelenme veya geri bırakma kararı verilebilir.

Uygulama notu: İcranın geri bırakılması kararı, borçlunun telafisi güç zararlarını önlemek amacıyla geçici denge sağlar.

İnceleme ve karar (MADDE 100)

İlk derece mahkemeleri veya bölge adliye mahkemelerinde eski hâle getirme talepleri, ön sorunlar hakkındaki usule göre; Yargıtay nezdinde ileri sürülen talepler ise temyiz usulüne göre incelenir. Mahkeme talebi kabul ederse, hangi işlemlerin geçersiz hâle geldiğini kararında açıkça belirtir. Islahla geçersiz kılınamayan işlemler, eski hâle getirme talebinden de etkilenmez.

Giderler (MADDE 101)

Eski hâle getirme talebi nedeniyle doğan giderler, kural olarak talepte bulunan tarafa yüklenir. Ancak karşı taraf, talebe karşı asılsız itirazlarla giderlerin artmasına sebep olmuşsa, hâkim giderlerin tamamını veya bir kısmını karşı tarafa yükleyebilir.

Örnek olay: Eski hâle getirme için sunulan doktor raporuna rağmen karşı tarafın dayanaksız itirazları yargılama giderini artırmışsa, mahkeme gider paylaşımını buna göre değiştirebilir.


ADLİ TATİL

Adli tatil, mahkemelerin yıllık çalışma düzenine ilişkin bir dönem olup, hangi dava ve işlerin bu sürede görüleceği ile sürelerin işleyişine etkisi kanunda ayrıntılı düzenlenmiştir. Adli tatilin başlangıç ve bitiş tarihleri sabittir; ancak bazı dava ve işler ivedilik gerekçesiyle adli tatilde de görülebilir.

Adli tatil süresi (MADDE 102)

Adli tatil her yıl 20 Temmuz’da başlar ve 31 Ağustos’ta sona erer. Yeni adli yıl 1 Eylül’de başlar. Bu periyot, mahkemelerin çalışma takviminin temel referansıdır.

Adli tatilde görülecek dava ve işler (MADDE 103)

Adli tatilde yalnızca aşağıdaki dava ve işler görülür:

  • Geçici hukuki korumalar (ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz, delil tespiti), deniz raporu alınması ve dispeççi atanması talepleri ile bunlara ilişkin itirazlar ve diğer başvurular.
  • Nafaka davaları ile soybağı, velayet ve vesayete ilişkin dava veya işler. (Boşanma davası adli tatilde görülmez.)
  • Nüfus kayıtlarının düzeltilmesi işleri ve davaları.
  • Hizmet akdi/iş sözleşmesi sebebiyle işçilerin açtığı davalar. (İşverenin işçi aleyhine açtığı davalar adli tatilde görülmez.)
  • Ticari defterlerin kaybı nedeniyle kayıp belgesi verilmesi talepleri ve kıymetli evrakın kaybından doğan iptal işleri.
  • İflas ve konkordato ile sermaye şirketleri ve kooperatiflerin uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırılmasına ilişkin işler ve davalar.
  • Adli tatilde yapılmasına karar verilen keşifler.
  • Tahkim hükümlerine göre mahkemenin görev alanına giren dava ve işler.
  • Çekişmesiz yargı işleri. (Not: Sulh Hukuk Mahkemesinin görev alanındaki tüm iş ve davaların adli tatilde görülebileceğine dair HUMK dönemindeki gibi genel bir hüküm mevcut değildir.)
  • Kanunlarda ivedi olduğu belirtilen yahut taraflardan birinin talebi üzerine mahkemece ivedi görülmesine karar verilen dava ve işler.

Tarafların anlaşması hâlinde veya dava bir tarafın yokluğunda görülmekte ise, hazır olan tarafın talebi üzerine yukarıda sayılan iş ve davaların görülmesi adli tatil sonrasına bırakılabilir. Ayrıca, adli tatilde sayılanların dışında kalan dava ve işlerle ilgili dava, karşı dava, istinaf ve temyiz dilekçeleri, bunlara cevap dilekçeleri ve işlemden kaldırılan davaları yenileme dilekçeleri alınır; ilam verilmesi, her türlü tebligat, dosyanın başka bir mahkemeye, bölge adliye mahkemesine veya Yargıtay’a gönderilmesi işlemleri de yapılır. Bu hükümler, bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtay incelemelerinde de uygulanır.

Örnek olay: İşçinin açtığı kıdem tazminatı davası adli tatilde de görülebilir; buna karşılık işverenin işçi aleyhine açtığı alacak davası adli tatilde görülmez.

Adli tatilin sürelere etkisi (MADDE 104)

Adli tatile tabi dava ve işlerde, kanunun tayin ettiği sürenin bitişinin tatil zamanına rastlaması hâlinde, bu süre ayrıca bir karara gerek olmaksızın adli tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzamış sayılır.
Örnek: 14 Temmuz’da başlayan iki haftalık sürenin normal bitiş tarihi 28 Temmuz’dur. Bu tarih adli tatile rastladığından, süre 31 Ağustos’u izleyen bir haftalık ek süre sonunda biter; yani 7 Eylül tarihinde sona erer.


Avukat Gökhan Yağmur Kimdir?

Av. Gökhan Yağmur, İstanbul merkezli olarak faaliyet gösteren, ceza hukuku, aile hukuku, ticaret hukuku ve fikri mülkiyet hukuku alanlarında uzmanlaşmış bir avukattır. Uzun yıllara dayanan mesleki deneyimiyle birlikte yalnızca dava ve uyuşmazlıkların çözümünde değil, aynı zamanda önleyici hukuk danışmanlığı, sözleşme yönetimi ve şirketlere stratejik hukuki destek sunmaktadır.

Ceza yargılamaları, boşanma ve velayet davaları, ticari uyuşmazlıklar ve marka–patent süreçlerinde müvekkillerine etkin savunma ve çözüm odaklı yaklaşımıyla hizmet vermektedir. Ayrıca TÜRKPATENT, USPTO ve EUIPO nezdinde marka tescili ve fikri mülkiyet koruması konularında hem yerli hem de yabancı müvekkillere danışmanlık sağlamaktadır. – Turkey Brand Law

Kurucusu olduğu Hukuk Plus, HukukBankasi.net ve diğer dijital projeleriyle hukuk öğrencileri, stajyer avukatlar ve meslektaşlara yönelik özgün bir ekosistem geliştirmiştir. Bu sayede hukuk bilgisinin paylaşımı, güncel içtihatların takibi ve mesleki dayanışmanın güçlenmesine katkı sunmaktadır.

Av. Gökhan Yağmur, girişimci vizyonu ile yalnızca klasik avukatlık hizmeti sunmakla kalmayıp; marka yönetimi, e-ticaret hukuku, uluslararası şirket danışmanlığı ve dijital hukuk çözümleri alanlarında da fark yaratan çalışmalara imza atmaktadır.

Daha fazla bilgi için:
📌 www.gokhanyagmur.com
📌 www.gokhanyagmur.com.tr
📞 0542 157 06 34

Commutes and Destinations Map

Yolculuk Süresini Hesaplayın

Yakındaki yerler için seyahat süresini ve yol tariflerini görün


İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu