Suçu ve Suçluyu Övme Suçu (TCK 215)

Suçu ve suçluyu övme, kesinleşmiş yargı kararıyla suç işlediği sabit olan bir kişinin veya işlenmiş bir suçun alenen övülmesiyle oluşur (TCK m.215). Bu düzenleme ile, toplumda “suçu teşvik etme” niteliği taşıyan davranışların cezai yaptırıma bağlanması amaçlanmıştır.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 215. maddesinde düzenlenen bu suç, insan hakları hukuku bağlamında en çok tartışılan ceza hükümlerinden biridir. Zira uygulamada hâkimlerin karar verirken kimi zaman siyasi dengeleri dikkate aldığı, kimi zaman da failin düşünce dünyasına yönelerek cezalandırma yoluna gittiği görülmektedir. Bu nedenle, suçun unsurları ve cezalandırılabilme koşulları konusunda dönem dönem yasal değişiklikler yapılmış, böylece suç tipinin doğasından kaynaklanan sorunların giderilmesi hedeflenmiştir.
Suçu ve Suçluyu Övme Suçunun Unsurları
Suçu ve suçluyu övme suçunun Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenmesindeki temel amaç, suçun işlenmesinin önlenmesi ve suça özendirmenin engellenmesidir. Bu suç tipiyle korunan hukuki yarar, kamu düzeni ile toplumsal barışın korunmasıdır. Suçun öne çıkan unsurları aşağıdaki gibidir:
1. Suçun Hukuki Konusu
Suçu ve suçluyu övme iki farklı seçimlik hareketle işlenebilir:
a) İşlenmiş bir suçun övülmesi:
Kesinleşmiş bir mahkeme kararıyla sabit hale gelen bir suç fiilinin alenen övülmesi, suçun maddi unsurunu oluşturur. Burada kastedilen, belirli ve somut bir suçun övülmesidir; yoksa dolandırıcılık gibi suç tiplerini soyut olarak övmek suç teşkil etmez. İşlenmiş bir suçun varlığı, ya kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararıyla ya da “ceza verilmesine yer olmadığına” dair mahkeme kararıyla belirlenebilir. Örneğin, kasten öldürme suçunu işlediği sabit olup cezai ehliyetsizliği nedeniyle hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilen bir kişinin fiilini övmek de suçun oluşmasına yol açar.
b) Suç işlemiş kişinin övülmesi:
İşlediği bir suç sebebiyle kesinleşmiş mahkûmiyet hükmü veya ceza verilmesine yer olmadığı kararı bulunan bir kişinin alenen övülmesi de suçu ve suçluyu övme suçunun maddi unsurunu meydana getirir. Yargılama sürerken övgüde bulunulması suç oluşturmaz. Kişinin yalnızca işlediği suç nedeniyle övülmesi yeterlidir; böylece aslında o kişi üzerinden işlenen suç övülmüş olur. Yargıtay da PKK simgesinin veya örgüt liderinin resminin taşınmasını bu suçun tipik örneği olarak değerlendirmektedir (CGK, 2007/99 K.).
2. Suçun Alenen İşlenmesi Şartı
TCK’da birçok suçta olduğu gibi bu suç açısından da “aleniyet” unsuruna yer verilmiştir. Aleniyetin gerçekleşmesi için yalnızca başkalarının o sırada bulunması yeterli değildir; yapılan övgünün belirsiz sayıdaki kişiler tarafından duyulma, görülme veya algılanabilme ihtimalinin bulunması gerekir. Başka bir ifadeyle, fiilin sınırsız sayıda kişiye açık bir ortamda işlenmiş olması aranır.
Örneğin, sosyal medya hesaplarında (YouTube, Twitter, Facebook, Instagram) herkese açık şekilde yapılan paylaşımlar, gazetede yayımlanan köşe yazıları, internet siteleri, sokakta açılan pankartlar veya hoparlör aracılığıyla yapılan açıklamalar aleniyet unsurunu karşılar. Buna karşılık dar ve sınırlı bir çevrede kalan fiiller bu unsuru taşımadığı için suç oluşmaz. Nitekim Yargıtay, cezaevinde yazılan ve muhatabına ulaşmadan idare tarafından el konulan dilekçelerde aleniyet gerçekleşmediği gerekçesiyle suçun unsurlarının oluşmadığına hükmetmiştir (Y9CD, 2010/3652 K.).
3. Açık ve Yakın Tehlike Şartı
Suçu ve suçluyu övme, “somut tehlike suçu” niteliğindedir. Yani, suçun oluşabilmesi için kamu düzeni açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması gerekir. Bu unsur, suçun “objektif cezalandırılabilme şartı” olarak kabul edilmiştir. Yargıtay kararlarında da bu şartın varlığı özellikle vurgulanmaktadır (Y16CD, 2017/5379 K.).
“Açıklık” kavramı, kamu düzenini bozacak ölçüde bir tehlikenin bulunmasını; “yakınlık” ise bu tehlikenin gerçekleşme ihtimalinin yakın olmasını ifade eder. Dolayısıyla yalnızca teorik veya uzak ihtimal niteliğindeki riskler yeterli görülmez.
Bu suç, objektif cezalandırma şartı içerdiği için teşebbüse elverişli değildir. Ancak suça iştirak mümkündür.
Suçu ve Suçluyu Övme Suçunun Cezası (TCK 215)
Türk Ceza Kanunu’nun 215. maddesine göre, işlenmiş bir suçu veya bu suçu işleyen kişiyi alenen öven kimse, bu davranış nedeniyle kamu düzeni açısından açık ve yakın bir tehlike ortaya çıkması hâlinde cezalandırılır. Bu durumda verilecek ceza, iki yıla kadar hapis cezasıdır (TCK m.215/1).
Suçu ve suçluyu övme suçunda kanunda açık bir alt sınır belirlenmemiştir. Ancak TCK m.49/1 uyarınca, hapis cezasının alt sınırı bir aydan az olamayacağından, bu suç için öngörülen ceza aralığı 1 aydan 2 yıla kadar hapis cezası şeklindedir.
Suçun Basın ve Yayın Yoluyla İşlenmesi
Suçu ve suçluyu övme fiilinin basın ve yayın araçları kullanılarak işlenmesi durumunda, öngörülen ceza yarı oranına kadar artırılır (TCK m.218). Bu düzenleme, suçun kamuya ulaşma hızının ve etkisinin daha geniş olmasından kaynaklanmaktadır.
Bununla birlikte, haber verme sınırları içinde kalan ve yalnızca eleştiri amacı taşıyan düşünce açıklamaları bu suç kapsamında değerlendirilmez. Dolayısıyla, basın özgürlüğü ve ifade hürriyeti çerçevesinde yapılan, övme kastı taşımayan açıklamalar cezalandırılmayacaktır.
Adli Para Cezası, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması
Adli para cezası, hapis cezasıyla birlikte veya tek başına uygulanabilen yaptırımlardan biridir. Suçu ve suçluyu övme suçu nedeniyle verilen hapis cezası 1 yıl veya altında kaldığında, mahkeme bu cezayı adli para cezasına çevirebilir.
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) ise sanık hakkında hükmedilen cezanın, belirlenen denetim süresi boyunca sonuç doğurmamasıdır. Sanık, bu süre içerisinde yükümlülüklere uygun davrandığında hüküm ortadan kalkar ve dava düşer. Suçu ve suçluyu övme suçunda verilen hapis cezası 2 yıl veya altında olduğunda HAGB kararı verilebilmesi mümkündür.
Erteleme ise verilen hapis cezasının cezaevinde infazından, belirli koşullar altında vazgeçilmesidir. Bu suçtan dolayı hükmolunan ceza 2 yıl veya altında kaldığında, mahkeme tarafından cezanın ertelenmesine karar verilebilir.
Ayrıca, suçu ve suçluyu övme suçu, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kapsamına giren suçlar arasında yer almaktadır.
Şikâyet Süresi ve Dava Zamanaşımı
Suçu ve suçluyu övme suçu, şikâyete bağlı suçlardan değildir. Bu nedenle, savcılık tarafından resen soruşturulur ve herhangi bir şikâyet süresi bulunmaz. Ayrıca, şikâyetten vazgeçilmesi ceza davasının düşmesine yol açmaz.
Buna karşılık, bu suç da diğer ceza suçlarında olduğu gibi dava zamanaşımı hükümlerine tabidir. Dava zamanaşımı, suçun işlendiği tarihten itibaren belirli bir süre içinde dava açılmaması veya açılan davanın bu süre içerisinde sonuçlandırılmaması hâlinde ceza davasının düşmesi sonucunu doğuran bir kurumdur.
Suçu ve suçluyu övme suçu bakımından olağan dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Bu süre içerisinde suç her zaman soruşturulabilir ve kovuşturulabilir. Ancak zamanaşımı süresinin dolmasının ardından yeni bir soruşturma yapılması mümkün değildir.

Uzlaşma ve Görevli Mahkeme
Uzlaşma, suç isnadı altındaki kişi ile suçun mağduru arasında, bir uzlaştırmacı aracılığıyla iletişim kurularak anlaşma sağlanmasıdır. Ancak, suçu ve suçluyu övme suçu uzlaşma kapsamındaki suçlar arasında yer almaz.
Bu suç nedeniyle açılan davalarda görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemesi’dir. Ayrıca, yargılamayı yapan mahkeme, şartların oluşması hâlinde basit yargılama usulünü de uygulayabilir.
Suçu ve Suçluyu Övme Suçu Yargıtay Kararları
Facebook Üzerinden Suçu ve Suçluyu Övme – Beraat
08.10.2014’te Erzincan’da Kobani olaylarını protesto etmek için yapılan basın açıklaması ve sonrasında gerçekleşen gösterilerde 8 kişinin gözaltına alınması üzerine, sanığın Facebook üzerinden “Enes Bediz Karakoluna gidilerek gözaltındaki arkadaşlara destek olunması” yönünde paylaşım yapması olayında, suçu ve suçluyu övme suçunun unsurları oluşmadığından beraat kararı verilmesi gerekirken mahkûmiyet hükmü kurulması bozma nedeni sayılmıştır (Yargıtay 16. CD, 2018/639 K.).
Temel Ceza Belirlenirken Alt Sınır – Hata
Suçu ve suçluyu övme suçundan verilen temel cezanın, TCK m.49/1 uyarınca bir aydan az olamayacağı dikkate alınmadan hüküm kurulması, bozmayı gerektirmiştir (Yargıtay 16. CD, 2018/3144 K.).
Unsurların ve Cezalandırılma Şartlarının Tartışılması
Sanıkların katıldığı gösterilerin olaysız dağılması ve fiillerin terör örgütü propagandası kapsamında görülmemesi karşısında, 6459 sayılı Kanun ile TCK m.215’te yapılan değişiklik sonrası getirilen “açık ve yakın tehlike” kriterinin tartışılması gerekir. Ayrıca, birden fazla tarihte benzer eylemlerin işlenmesi nedeniyle TCK m.43/1’in uygulanma ihtimali de değerlendirilmelidir. Yasal olmayan gerekçelerle verilen beraat kararı bozma nedenidir (Yargıtay 16. CD, 2018/3943 K.).
Pankart Taşınması ve Slogan Atılması
PKK lideri Abdullah Öcalan’ın yakalanışını protesto yürüyüşünde sanığın, örgüt bayrağı figürlü pankart taşıması ve “Biji Serok Apo” sloganı atması olayında, bu fiillerin kamu düzeni açısından açık ve yakın tehlike yaratıp yaratmadığı tartışılmadan beraat verilmesi hukuka aykırıdır. Mahkemenin unsurlar yönünden değerlendirme yapması gerekir (Yargıtay 16. CD, 2017/4856 K.).
“Biji Serok Apo” Sloganı
Dargeçit’te düzenlenen yasadışı gösteride “Biji Serok Apo” sloganı atan sanık hakkında, sloganın içeriği terör örgütü propagandası suçunu oluşturmasa da açık ve yakın tehlike doğurup doğurmadığı somut olgular üzerinden değerlendirilmelidir. Bu inceleme yapılmadan karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 3. CD, 2021/4205 E., 2022/1715 K.).
Dev-Genç Pankartı
Sanığın, “DEV-GENÇ” imzalı ve boykot çağrısı içeren pankartı okul girişine asmaya çalıştığı sırada kolluk tarafından engellenmesi olayında, pankart içeriğinin TCK m.215 kapsamında övme niteliği taşıyıp taşımadığı tartışılmadan propaganda suçundan mahkûmiyet verilmesi bozma nedeni olmuştur (Yargıtay 16. CD, 2017/4573 K.).
Hükümlünün Heykelinin Yapılması
Suç işlediği kesin hükümle sabit olan bir kişinin heykelinin yapılması övme niteliğinde kabul edilmiştir. Ancak 6459 sayılı Kanun değişikliği sonrası “açık ve yakın tehlike” unsurunun somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği tartışılmadan mahkûmiyet verilmesi bozma nedeni sayılmıştır (Yargıtay 16. CD, 2017/4221 K.).
Abdullah Öcalan’a “Sayın” Hitabı
Sanıkların dilekçelerinde Abdullah Öcalan’dan “Sayın” ifadesiyle bahsetmeleri, şiddet çağrısı veya suç övgüsü niteliği taşımadığı için ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmiştir. AİHM içtihatlarına göre rahatsız edici veya hoş karşılanmayan ifadeler de ifade özgürlüğü koruması altındadır. Bu nedenle unsurlar oluşmadığı halde mahkûmiyet kararı verilmesi bozma sebebi kabul edilmiştir (Yargıtay 8. CD, 2018/5877 K.).
Avukat Gökhan Yağmur Kimdir?
Av. Gökhan Yağmur, İstanbul merkezli olarak faaliyet gösteren, ceza hukuku, aile hukuku, ticaret hukuku ve fikri mülkiyet hukuku alanlarında uzmanlaşmış bir avukattır. Uzun yıllara dayanan mesleki deneyimiyle birlikte yalnızca dava ve uyuşmazlıkların çözümünde değil, aynı zamanda önleyici hukuk danışmanlığı, sözleşme yönetimi ve şirketlere stratejik hukuki destek sunmaktadır.
Ceza yargılamaları, boşanma ve velayet davaları, ticari uyuşmazlıklar ve marka–patent süreçlerinde müvekkillerine etkin savunma ve çözüm odaklı yaklaşımıyla hizmet vermektedir. Ayrıca TÜRKPATENT, USPTO ve EUIPO nezdinde marka tescili ve fikri mülkiyet koruması konularında hem yerli hem de yabancı müvekkillere danışmanlık sağlamaktadır. – Turkey Brand Law
Kurucusu olduğu Hukuk Plus, HukukBankasi.net ve diğer dijital projeleriyle hukuk öğrencileri, stajyer avukatlar ve meslektaşlara yönelik özgün bir ekosistem geliştirmiştir. Bu sayede hukuk bilgisinin paylaşımı, güncel içtihatların takibi ve mesleki dayanışmanın güçlenmesine katkı sunmaktadır.
Av. Gökhan Yağmur, girişimci vizyonu ile yalnızca klasik avukatlık hizmeti sunmakla kalmayıp; marka yönetimi, e-ticaret hukuku, uluslararası şirket danışmanlığı ve dijital hukuk çözümleri alanlarında da fark yaratan çalışmalara imza atmaktadır.
Daha fazla bilgi için:
📌 www.gokhanyagmur.com
📌 www.gokhanyagmur.com.tr
📞 0542 157 06 34
Yolculuk Süresini Hesaplayın
Yakındaki yerler için seyahat süresini ve yol tariflerini görün